İspanya Cordoba

İspanya Cordoba

Şehrin eski adı “Corduba” dır. Şehir: “Guadalquvir” nehrinin kıyısında, vadinin ortasında kurulmuştur.

Endülüs bölgesinde Cordoba eyaletinin başkentidir.

Şehrin tarihi merkezi, 1984 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Çünkü: 10 ve 11’nci yüzyıllarda: Cordoba şehrinin, dünyanın en kalabalık şehri olduğu biliniyor.

Şehirde, UNESCO tarafından onaylanmış dört kültür mirası bulunmaktadır.
Günümüzde ise, Sevilla ve Granada şehirleriyle birlikte, Endülüs bölgesinin en büyük üçüncü şehridir.

İspanya Cordoba

ULAŞIM

Cordoba havaalanı şehir merkezine 6 km. uzaklıktadır. Şehrin diğer bazı şehirlere olan uzaklıkları ise şöyledir: Cordoba-Almeria: 310 km.
Cordoba-Barselona: 880 km.
Cordoba-Granada: 232 km.
Cordoba-Malaga: 162 km.
Cordoba-Sevilla: 143 km.

İKLİM

Şehirde, Subtropikal-Akdeniz iklimi egemendir ve buna bağlı olarak, yaz döneminde ortalama günlük sıcaklıklar yüksektir. Hatta, Avrupa’nın en sıcak şehirlerinin başında geldiği söylenmektedir.

TURİZM

Şehrin en büyük özelliği: tarihi ve mimari özellikler taşıyan bir cami üzerine yoğunlaşılır. Yani, çoğu ziyaretçinin buraya gelme nedeni bu camidir. Ancak, şehirde bu cami dışında: kale, saraylar ve birkaç müze de bulunmaktadır. Burayı ziyaret ederseniz: ortaçağdan kalan caddeler ve sokaklarda dolaşabilir, kalabalık mahallelerde, ağaçlıklı avlularda ilginç yerler keşfedebilirsiniz.

Son bir not: şehir Avrupa’nın ikinci büyük “Old Town” yani “Tarihi şehir” bölgesine sahiptir.

Los Patios Festivali:

UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilmiştir. Mayıs ayının 2 ve 3’ncü haftasında kutlanır.

Tarihi merkezdeki birçok ev, özel varendalarını çiçeklerle süsleyerek bir yarışmaya katılırlar. En güzel süslemeyi yapan yarışmayı kazanır. Ancak festival döneminde, şehirde kalacak yer bulmak oldukça zor ve fiyatlar son derece pahalı, bilmekte yarar var.

 

TARİHİ

MÖ.2’nci yüzyılda Roma döneminde, şehir önemli bir merkez haline gelmiştir.

MÖ.150 yılında, bölgedeki Roma Eyaletinin başkenti olmuştur. Takip eden dönemde, şehir: tarım ve madencilikle kalkınmıştır. Roma döneminde şehrin ismi “Corduba” dır.

Roma etkisinin azalması sonucu: burası da, İber yarımadasındaki Vizigot ve Vandal ayaklanmalarından etkilenmiştir. Şehir Vizigotlar tarafından ele geçirilir.

711-712 yıllarına gelindiğinde ise, şehrin Magribiler tarafından ele geçirildiği görülür.

756 yılında, şehir: kendini “Al-Andalus Emiri” (Cordoba Emevi Halifesi) olarak ilan eden Emevi Hanedanlığının başı I. Abdurrahman yönetimde bir başkent ilan edilmiştir. Şehrin yeni ismi “Qurtubah” olur.

Abdurrahman; 785-787 yılları arasındaki dönemde “cami” nin inşaatını yönetmiştir. Daha sonra gelen hükümdarlar ise, camiyi büyütüp genişletmişlerdir.

929 yılında: III Abdurrahman döneminde, şehir, Avrupa’nın en büyük şehri olmuştur. Hatta: bilgi, kültür ve gücün yoğunlaştığı şehir, Batı Dünyasının merkezi haline gelmiştir. Şehirde 80’den fazla kütüphane ve öğretim kurumu vardır.

Tıp, matematik, astronomi ve botanik bilgisi, o dönemde Avrupa’nın geri kalanından çok üstündü. Şehrin ulaştığı bu zirve noktası: dönemin ünlü düşünürlerinin şehirden yetişmesine neden olmuştur.

Burada: Averroes (İslam filozofu), İbn Hazm (İslam ilahiyatçısı ve hukukçusu) ve Al-Zahrawi (İslami cerrah ve hekim) gibi kişiler yetişir.

11’nci yüzyıla gelindiğinde ise, bölgedeki Emevi hükümdarlığı, kuzeyden gelen Hıristiyan orduları tarafından parçalanmıştır.

1236 yılında, şehirde Hıristiyanlar egemenlik kurarlar. Cami, Meryem Ana’ya adanmış bir Katolik katedraline dönüştürülür. Ancak, aynı tarihten sonra, şehir büyük bir ekonomik çöküş içine girer.

GEZİLECEK YERLER

ALCAZAR DE LOS REYES CRİSTİANOS

Giriş ücreti kişi başı 5 Eurodur.

Alcazar, devasa kale ve kraliyet sarayından oluşan bir yapı kompleksidir. Kalenin tamamı, 4 kuleli devasa duvarlarla/surlarla çevrilidir. Kuleler: Aslan kulesi, Nehir kulesi, Homoneja kulesi ve Vela kulesidir.

Yapılar ve bahçeler kompleksi, ilk olarak 8’nci yüzyılda Hilafet konutu olarak inşa edilmiştir.

Daha sonra burası Hıristiyan hükümdarların kalesi olmuştur. Katolik hükümdar Ferdinand ve Isabella, burada 8 yıl ikamet etmiştir. Böylece, Ortaçağ döneminde burası önem kazanmıştır.

1328 yılında, Alfonso XI tarafından, saray binaları günümüzdeki şekline dönüştürülmüştür. Daha sonra Alcazar hükümdarların 160 yıl boyunca sarayda bulundukları bir yer olmuştur.

Hatta, Ferdinand ve Isabella, Hindistan’a batıya giden bir deniz yolu bulmayı planlayan Kristof Kolomb’u burada karşılamışlardır. Daha sonra engizisyon döneminde kale sivil ve askeri bir hapishane olur.

1931 yılında ise, Belediye kaleyi “ulusal anıt” olarak ilan eder ve 1984 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Evet kalede bugün neler var?

Kalenin salonlarında, 3’ncü yüzyıldan kalma, Roma lahitleri ve 2’nci yüzyıldan kalma mozaikler var. Ancak buranın en büyük özelliği muhteşem arka bahçeleridir. Burada güzel havuzlar, iyi kesilmiş çitler görülür.

 

MEDİNA AZAHARA

III Abdurrahman, kendini “Halife” ilan ettikten sonra, şehrin 7 km. batısında yeni bir başkent yaptırmıştır. Hatta: hükümdarlığın zirvede olduğu dönemde, Medina Azahara şehri, iddialı bir konuma gelmiştir.

30 yıl boyunca: burası, yıkımına kadar, halife III Abdurrahman’ın gelirinin büyük bölümünü: tuhaf zevklerine harcamıştır. Bu tuhaf zevkler hakkında, birkaç örnek şunlar olabilir:

Büyük salonların birinde: kristallerin yardımıyla gökkuşakları oluşturulmaktadır.
Bir diğer salonda: halife, ziyaretçilerini etkilemek için: bir kölenin çevirdiği, geniş bir civa tavası ile “şimşek” etkisi yaratılmıştır.

Evet, Medina Azahara: III Abdurrahman ve kendisini yıkmaya çalışan veziri El Mansur arasındaki çatışmalar sonucunda, Berberi paralı askerleri tarafından, yerle bir edilmiş ve ancak 20’nci yüzyılın başında yeniden keşfedilmiştir. Günümüzde, bu alanın yalnızca küçük bir kısmı kazılarak ortaya çıkarılmıştır.

İspanya Cordoba
İspanya Cordoba
İspanya Cordoba

LA MEZQUİTA-CAMİ

Burayı her yıl 1.5 milyon kişinin ziyaret ettiği söyleniyor.

Giriş ücreti kişi başı 13 Eurodur. Bakın burada ilginç bir durum var, yerel sakinler yani İspanyollar buraya ücretsiz girebiliyorlar, yani sadece turistlere ücretlidir. Malum ülkemizde böyle bir uygulama yok, giren her kez aynı ücreti ödüyor.

Caminin bilet gişesi, 14’ncü yüzyıldan kalma Mudejar kemeri olan Puerta del Perdon’dur.

Önemi:

Yapı, 1984 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Evet, buraya Araplar “Cordoba Camii” ve İspanyollar ise “Mezquita” ismini vermişlerdir.

Yapı. 10’ncu yüzyıldan kalma bir Magribi ibadethanesidir.

Batı İslam sanatının en etkileyici yapılarından biridir.

Tüm dünyadaki, en büyük camidir. Aynı zamanda, dünyanın en büyük tapınağıdır. İçinde aynı anda 40 bin kişi ibadet edebilmektedir.

 

Yapım Aşamaları:

Emevi ailesinin Suriye Şam’da Abbasiler tarafından devrilmesinin ardından, Emevi Prens Abd al-Rahman I, İspanya’nın güneyine kaçtı. Hızla İber yarımadasının neredeyse tamamı üzerinde kontrol sağladı ve yeni başkenti Cordoba’da, Şam ihtişamını yeniden yaratmaya çalıştı.

784 yılında, şehirde Müslüman nüfus arttı ve Vizigotlar dönemi Christian Saint Vincent bazilikası, onun emriyle satın alındı, kilise yıkıldı ve Cordoba şehrindeki büyük cami inşaatı başladı. Caminin mimarı: Sidi ben Ayub’dur.

(Bu konuda anlatılan efsaneler var. Abdurrahman, meleksel bir vizyon gördükten sonra camiyi inşa ettirmeye karar vermiştir.

Melek efsanesine göre, el-Rusafa sarayında uyurken, bir meleğin göründüğünü ve kendisine aldıklarının karşılığında Allah için ne yaptığını sorduğunu gördü. Bu nedenle, Allah için camiyi yapmaya karar verdi.)

Yapım da, dış duvar da dahil olmak üzere, eski Vizigot kilisesinin malzemeleri kullanılmıştır.

Ve caminin yapımına, 785 yılında yaklaşık 200 yıl süren inşaata başlandı ve 990 yılında tamamlandı. I Abd al-Rahman, rakip bir siyasi hanedan tarafından katledildi.

833-852 yılları arasında II Abd al-Rahman döneminde camide ilk büyük genişleme gerçekleşti. Bunda şehirde meydana gelen demografik gelişme etkili oldu.

960 yılında II El Hakim tarafından, süslü “mihrap” eklendi.

961-966 yılları arasında III Abd al-Rahman döneminde cami yine genişletildi ve yeni bir minare eklendi. Camide daha önceki dönemde, I Hişam tarafından yaptırılan orijinal bir minarenin varlığına dair bazı kanıtlar olmasına rağmen, bu dönemde yapılan minare, kare planlı ve farklı yüksekliklerde iki bölümden oluşmuştur.

987 yılında, Al-Mansur tarafından cami doğu yönünde genişletilmiştir. Yapının günümüzde görülen “dikdörtgen” şekli bu dönemde yapılmıştır. Al-Mansur’un yapıdaki en büyük katkısı: namaz kılınan alanın, granit, yeşim taşı ve mermerden oluşan bir yer haline getirilmesidir.

Evet, cami nehir nedeniyle, güneye doğru genişleyememiştir.

 

Caminin Katedrale Dönüştürülmesi-Catedral de Nuestra Senora de la Asuncion:

1236 yılında, Kral III Ferdinand, şehri ele geçirince, cami, şehrin katedrali olarak kutsandı. Ancak, yaklaşık 300 yıl boyunca büyük değişikliğe uğramadan aynen kaldı.

Çünkü şehirliler yani Cordobalılar bu konuda ısrarcı olmuşlardır.

16’ncı yüzyıl başlarında, Katedralin Piskoposu yeni bir katedral inşasını ve inşa etmek için de caminin yakılmasını önerdi. Ancak, bu yıkıma, şehir halkı karşı çıktı.

Bunun üzerine, Kral I Carlos, caminin merkezine, yeni bir ana sunak alanı ve koro inşa etmeleri için, Katedral yetkililerine izin verdi.

Ardından, 1523 yılında, caminin tam merkezinde, Piskopos Alonso Marniwue tarafından bir Rönesans stili katedral inşa edilmeye başlandı. Bu sırada, sütunlu salonun bazı bölümleri yıkıldı.

Yine bu yapılanma sırasında, namaz kılınan alan, duvarla çevrilmiştir. Böylece, aydınlık ve havadar bir yer olan ibadethane karanlık ve kasvetli bir alan haline gelmiştir.

Ancak, efsaneye göre: Kral sonucu görünce, dehşete kapılmış ve inşaatçılara “Dünyada benzeri olmayan bir şeyi yok ettiklerini” haykırmıştır.

Katedralin tamamlanması, yaklaşık 250 yıl sürdü. (1523-1766)

CAMİNİN GEZİLMESİ:

Giriş Bölümü:

Caminin girişinde: eskiden burada hurma ağaçları varmış. Çünkü Sultan memleketinden gelirken yanında bir hurma ağacı çekirdeği getirmiş ve memleket (Şam) hasretini gidermek için buraya hurma ağacı diktirmiş.

Günümüzde ise, burada: portakal, palmiye ve selvi ağaçları ve havuzların bulunduğu güzel bir avlu var. Burası, camide namazdan önce abdest alma yeri olarak düzenlenmiştir ve Portakal ağaçlarının altında büyük bir sarnıç bulunmaktadır.

Buraya 13’ncü yüzyılda Palmiye ağaçları dikilmiş ve 15’nci yüzyıldan beri Portakal ağaçlarının varlığı bilinmektedir.

Bu Portakal ağaçları, Emevi sürgününün bir hatırlatıcısıdır. (Bu konudaki ayrıntı aşağıda) 18’nci yüzyılda ise zeytin ve selvi ağaçları dikilmiştir.

Sayısal Bilgiler:

Cami binası, 24 bin metre karelik bir alanı kapsar.

Kompleksin toplum boyutları, 180 metreye 130 metredir.

 

Mimari Özellikleri:

Orijinal cami, Kudüs, Şam ve El-Aksa camilerinden esinlenilerek yapılmıştır.

Orijinal basit İslami ibadet yeri: genellikle bir çöl evinin açık avlusu gibi, yatay ve basit olarak tasarlanmıştır.

İlk ibadethane: bugünkü ziyaretçi giriş yerinin hemen karşısındaki alanda, kırmızı tuğla ve beyaz taştan, çizgili kemer sıralarıyla, kıble duvarına dik olarak, 11 nefe bölünmüştür.

Katedral bölümü ise, 16 ve 17’nci yüzyıl mimari stillerini yansıtmaktadır.

Duvarlar:

Kireçtaşı kesme taşlarla örülmüştür.

Orijinal Zemin:

Sıkıştırılmış toprak üzerine, kalın bir harç tabakasından oluşur. Kompakt, kırmızımsı sönmüş kireç ve kumdan yapılmış olan argamasa üzerinde, yan yana dua edilmektedir.

Çatı:

Çatının iç kısmı, oyma süslemeli ahşap kirişlerden yapılmıştır.

Düz çatı, altın ve rengarenk motiflerle süslenmiştir.

Kemerler ve Sütunlar:

Kırmızı-beyaz dev çizgili, üst üste bindirilmiş kemerler, bir hurma ağaç ormanını andırır.

Cami ilk yapıldığında 1293 tane kemer vardır.

Kemerler: mermer, granit, jasper ve diğer kaliteli malzemeden yapılmış sütunlara dayanıyordu.

Kemerlerin bu sütunları: bölgedeki eski kiliselerden ve Cordoba’nın Roma yapılarından toplanan malzemelerin bir karışımıdır.

Ancak bu sütunlardan günümüze sadece 856 tanesi kalmıştır. (Cami katedrale dönüştürülürken sütunların bir kısmı sökülmüştür.)

Yapıda kısa ve uzun sütunlar kullanılarak, tavanda bir açıklık hissi yaratılmış, üst üste yerleştirilen iki katmanlı bir yapı fikri ortaya atılmıştır.

Kapılar:

Caminin kuzey tarafında, içeriyi ışıkla dolduran ve bir açıklık hissi veren 19 kapı varmış. Ancak daha sonra bu kapıların tamamı kapatılmış, kırmızı-beyaz çift kemerlerin canlı etkisi azaltılmıştır.

Bizans Mozaiği:

Yapının güney kesiminde, övgü dolu yazıtlara sahip bir Bizans mozaiği vardır.

Sunak:

Burada yine bir efsaneden söz edilmektedir.

Öküz efsanesine göre, Ana Sunak’ın minberinin yanında bulunan öküz heykelinin, son sütunları taşıyana kadar canına sımsıkı tutunan, beyaz bir öküzün anısına yapıldığı söylenir. Böylece caminin inşasında kilit rol oynamıştır.

Mihrap:

Camilerde mihrap, Kabe’nin yönünü gösteren kıbleyi işaret eden bir niştir. Yani, camide önemli bir odak noktasıdır. Mihrapların hat süslemeleri genellikle “Kur-an” dan alıntıdır.

Mihrabın bulunduğu duvar, kıble duvarıdır.

Evet, Kurtuba camiindeki mihrap oldukça süslüdür. Niş yerine, bütün odayı kaplamaktadır. Bu yüzden, diğer mihraplardan farklıdır. Bir camide ibadethane veya mihrap güneydoğu yani Mekke yönüne bakması gerekirken, Kurtuba camiinin mihrabı, Şam camii gibi, güneye bakmaktadır.

960 yıllarında, Al-Hakim II tarafından, ibadethanenin nefleri uzatılmış, güney ucunda yeni bir kıble duvarı yani mihrap yaratılmıştır.

Al-Hakim, portalın dekorasyonu için, Bizans İmparatoru II Nicephoras Phocas’tan, kendisine 8’nci yüzyıldan kalma büyük Suriye Emevi yapılarından biri olan Şam Ulu camiinin muhteşem mozaiklerini taklit edebilecek bir mozaik ustası göndermesini ister.

Hıristiyan İmparator, Müslüman Halifeye, sadece bir mozaik ustası değil, aynı zamanda 1600 kg altın mozaik küp hediye gönderir. Kur-an’dan çiçek motifleri ve yazılarla şekillendirilen bu altın, mihrap portalına büyülü bir parıltı verir.

Mozaikler: geometrik ve bitki temelli tasarımlarla kemerler boyunca uzanır. Ayrıca: Kur-an’dan ayetlerin kaydedildiği yazıtlar bulunur. Ayrıca: at nalı kemer, oyma sıva ve cam mozaikler de kullanılmıştır.

Mihrap içinde, Kur-an sembolü olan deniz tarağı kabuğu şeklinde yontulmuş, tek bir beyaz mermer blok: cami boyunca imamın sesini yükselten kubbeyi oluşturur.

Güzelliği ve yaldızlı tasarımıyla, ziyaretçilerin hayranlığını kazanan mihrap, camide bir toplanma yeridir.

Maksura:

Mihrabın hemen önündeki bölge ve buranın her iki tarafındaki bölmeler, halifelerin ve saray mensuplarının dua edecekleri bölümdür ve Maksura olarak isimlendirilir.

Maksura’nın kemerleri, caminin en güzel kemerleridir. İç içe geçmiş, at nalı şekillerinden dolayı, bir orman görüntüsü yansıtır.

Maksura’nın kubbeleri: Yıldız desenli taş tonozlarla dekore edilmiş, gökyüzü ışıklı kubbeleri gibidir.

Her bir kubbe: 10’ncu yüzyıl Avrupa’sı için, oldukça gelişmiş bir teknik olarak, birbirine kenetlenen, dört çift paralel nervür tarafından desteklenir.

 

Hazine Odası:

Burada, 15 ve 16’ncı yüzyıllardan kalma, önemli dini eserler bulunmaktadır. Odanın en görkemli eseri: Alman kuyumcu Heinrich von Arfe tarafından 1510-1516 yılları arasında yapılmış “canavar” dır.

Evet son bir not:

2010 yılında, burada bir olay olduğunu duydum ve kısaca bilgi vermek istiyorum. Avrupalı genç Müslümanlardan oluşan 120 kişilik bir gurup, ziyaret amacıyla yapıya girerler ve bir anda, aynı yerde diz çökerek dua etmeye başlarlar.

Bunun üzerine, güvenlik görevlileri, devreye girerler ve kendilerini yapının dışına davet ederler. Bunun üzerine, guruptan iki kişi, güvenlik görevlilerine saldırır, güvenlik görevlilerinden biri ağır yaralanır ve saldırganlar göz altına alınır.

İspanya Cordoba

BEL TOWER-SAN JUAN MİNARESİ-ÇAN KULESİ:

Mezquita çan kulesi, ziyarete açıktır. Giriş kişi başı 3 Eurodur.

Abdurrahman III tarafından, 930 yılında yaptırılmıştır. Kemerli pencereler, çift at nalı şeklindedir. Kule, 1236 yılında, Hıristiyanlar şehri ele geçirince, çan kulesine dönüştürülmüştür.

Kulenin yüksekliği 40 metredir. Kulenin üstünde Cordoba şehri ve çevresinin güzel bir manzarasını izlemek mümkündür.

ROMA SURLARI

Büyük eski kenti çevreleyen Roma dönemi yapımı surlar bulunmaktadır. Bu surlarda, ilk yapıldığında mevcut 13 kapıdan, sadece 3 tanesi günümüze ulaşmıştır.

 

İspanya Cordoba

CORDOBA ROMA KÖPRÜSÜ

20’nci yüzyıl ortalarında, San Rafael köprüsü yapılana kadar, 2000 yıl boyunca, şehrin tek köprüsü olarak kalmıştır.

Köprü ilk olarak MÖ 1’nci yüzyıl başlarında Roma İmparatoru Augustus döneminde yapılmıştır. Çünkü bu köprü, bir zamanlar önemli bir Roma ticari ve askeri yolunun bir parçasıydı.

Ancak sonraki dönemlerde yeniden inşa edilmiştir. Günümüzde görülen köprü, MS 8’nci yüzyılda Araplar tarafından (Emevi hanedanının Müslüman valisi Al-Samb İbn Malik al-Khawlani tarafından) yeniden inşa edilen köprüdür.

Uzunluğu 250 metre, genişliği 9 metredir. Yarı silindir payandalara sahip sağlam mahmuzlarla desteklenen 16 kemeri vardır.

Köprünün kuzey ve güney uçlarında, kuleler var.

Köprünün ortasında, Cordoba’nın hamisi San Rafael’in bir heykeli bulunuyor. Heykel 1651 yılında buraya konulmuştur. Heykeli yapan Bernabe Gomez del Rio isimli bir sanatçıdır. Birçok Cordobalı burada dua etmek ve mum yakmak için kısa mola verirler.

Köprü 2004 yılında yayalaştırılmıştır.

Torre de la Calahorra-Calahorra Kulesi

Giriş ücreti 4.5 Eurodur. Köprünün güney ucundadır. Şehirdeki en eski savunma yapısıdır. Orijinal yapı: Almohad dönemine aittir. Şehrin saldırıya uğramasını önlemek için, Moors tarafından dikilmiştir.

1369 yılında ise, II Henry tarafından büyük çaplı bir yenileme ve güçlendirme çalışması yapılmıştır.

Kuleyi bir kale haline dönüştürmek için, üçüncü bir kule eklenmiştir. Çünkü Henry, kardeşi Peter I’e (Zalim Peter) karşı bir savunma aracı olarak kullanmıştır.

Günümüzde burada 8 odadan oluşan bir müze var. Müzede, yüzyıllar boyunca Yahudilerin, Müslümanların ve Hıristiyanların barış içinde bir arada yaşamalarını anlatan, zengin Cordoba tarihinin eserleri ve belgeleri sergileniyor. Ayrıca Mezquita camisinin orijinal haliyle bir maketi, bir dizi belge ve resim var.

 

CORDOBA ROMA TAPINAĞI

Tapınak, şehrin genişletilmesi çalışmaları sırasında, 1950 yılında tesadüfen bulunmuştur. Yapı 32 metre uzunluğunda ve 16 metre genişliğindedir.

Korint düzeninde yapılmıştır. Yapımına ise, İmparator Claudius (MS.41-54) döneminde başlanmış ve İmparator Domitian (MS.81-96) döneminde, yani yaklaşık 40 yıllık bir sürecin ardından tamamlanmıştır.

Günümüzde tapınak alanında, tüm mimari elemanlar bulunmuştur. Bir podyum üzerinde bulunan yapıda, ön cephesinde 6 sütun bulunur. Diğer yanlarında ise 10 sütun bulunmaktadır.

Yani, merdiven-sunak-sütunlar ve diğer bazı mimari elemanlar görülüyor. Tapınağın bazı önemli parçaları, Cordoba Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

İspanya Cordoba

CORDOBA ROMA MOZOLESİ

Bu silindir şeklinde bir tür mezar anıtıdır. MS.1’nci yüzyılda inşa edilmiştir. 1993 yılında yapılan bir çalışma sırasında tesadüfen bulunmuştur.

Yapıda: mezar odası ve bodrum, kornişler ve mazgallı parapet bölümü görülmektedir. Varlıklı bir aileye ait olduğu düşünülmektedir.

İspanya Cordoba

ALCAZAR DE LOS REYES CHİSTİANOS

Burası: Guadalquvir nehri ve Büyük camiye yakın bölümdeki bahçedir.

İspanya Cordoba

TORRE DE LA MALMUERTA

Kule, kralın emriyle, 1406-1410 yılları arasındaki süreçte yapılmıştır. Önceleri bir savunma kulesi olarak yapılan yapı, daha sonra soylular için hapishane olarak kullanılmıştır. Sekizgen planlı kule de, bir de kemer bulunmaktadır.

Kulenin isminin bir anlamı var: İspanyolca da “Ölü kadın kulesi” anlamına gelen kulenin ismi: söylenenlere göre, zina suçu nedeniyle kocası tarafından öldürülen bir kadının adına hitaben verilmiştir.

MUSEO ARQUEOLOGİCO

Müze: şehrin Roma ve Magribi geçmişine ait birçok kalıntıyı barındırmaktadır. Müze yapısı: 16’ncı yüzyıldan kalma Casa Paez Köşkündedir. Burada, köşkün yenileme çalışmaları sırasında ortaya çıkan, bir Roma mozaiği de görülmektedir.

Zemin katı, tamamen mozaikler, heykeller ve Roma arkeolojisine adanmıştır. Birinci katta: yakındaki antik kentin (Medina Azahara) birçok Magribi eseri sergilenmektedir.
Giriş, 50 cent’tir.

MUSEO DE BELLAS ARTES VE PALACİO DE VİANA

Şehrin güzel sanatlar müzesi: birçok tablosunu Madrid şehrindeki Prado Müzesine kaptırmış olsa da, günümüzde burada da halen “Murillo, Leal ve Zurbaran” gibi sanatçıların eserlerini görebilirsiniz.

Palacio de Viana: sarayının yapımına 14’ncü yüzyılda başlanmış ve 1980’lerda yapı, Viyanalı bir aileye satılmıştır ve bu yüzden ismi değiştirilmiştir.
Sarayın ondan fazla avlusu var ve gezilmeye değerdir.

PLAZAS

Şehrin geçmişi ve bugünü, meydanlarında rahatlıkla görülebilmektedir. Plaza del Porto, bir zamanlar bir hayvan pazarı olarak kullanılmıştır. Yenilenen bölge: günümüzde “Posade del Porto” nun evi ve bir sanat galerisi olarak kullanılmaktadır.

Plaza de las Tendilas ise: modern şehrin merkezidir. Ancak, aynı zamanda, şehrin birçok tarihi kilisesi, burada bulunmaktadır.

 

YAHUDİ MAHALLESİ-JURERİA:

Katedralin yakınındadır. 1984 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Mahalle, özellikle III Abd al-Rahman döneminde, tüm bölgenin entellektüel ve kültürel merkezi olmuştur.

Şehrin Ortaçağ görünümünü koruyan, düzensiz sokaklardan oluşur. Magribi mimarisinin hazinelerini barındırır. Burada, güzel beyaz badanalı evler, muhteşem balkonlar ve rengarenk çiçeklerle dolup taşan avlular bulunur. Ayrıca, 1315 yılı yapımı bir Sinegog bulunuyor. Bu sinegog, İspanya’da günümüzde var olan üç sinegogdan biridir.

ŞEHİR ÇEVRESİNDE GEZİLECEK YERLER

Şehrin çevresi: güneyde: geniş zeytinliklerle, kuzeyde Sierra Morena bölgesinin ıssız yamaçlarına kadar uzanmaktadır. Bu bölgede gezilebilecek birkaç yer hakkında bilgi vermek istiyorum.

ALMODOVAR DEL RİO

Şehir merkezinin 17 km. güneyinde, ilk olarak 760 yılında Araplar tarafından yapılan bu yapı: daha sonra Hıristiyanların bölgeyi ele geçirmesiyle büyük ölçüde yeniden inşa edilmiş, muhteşem büyük bir şatodur. Burada, tam bir ortaçağ dönemi havası teneffüs edebilirsiniz.

MONTİLLA

Burası, Cordoba şehri yöresinde, şarapları ile ünlenen bir yerdir. Lezzetli şarapları bulunmaktadır. Şarap üreticilerinin tesislerinde küçük bir tur atabilirsiniz.

Montilla’nın, güneyinde kısa bir mesafede bulunan “Agular de la Frontera”: 19’ncu yüzyıldan kalma, sekizgen, büyük bir meydanı ile ilgi çekmektedir.

Yine kuzeyde: 1780’lerde inşa edilmiş “Fernan Nunez” sarayı görülebilir. Sarayın teraslı arka bahçesi ilgi çekmektedir.

PRİEGO DE CORDOBA

Cordoba eyaletinin en güzel kasabasıdır. Kasaba: 17 ve 18’nci yüzyıllarda, ipek ve tekstil endüstrisinin merkezi konumuna gelmiştir. Bu döneme ait barok yapılarla kaplıdır. Burada, görmenizi önereceğim yer: “La Fuente del Rey” çeşmesidir.

Çeşme: 139 fıskiye bulunan üç havuzun yanındadır. Burada, bir de “Barrio de la Villa” isimli Magribi mahallesi bulunuyor.

SİERRA SUBBETİCA

Burada, kendine özgü manzaralar ve ilginç köyler görebilirsiniz. Zuheros denilen yer: bir şatonun altında, parlak beyaz evler bulunan ve kıvrılarak inen caddesiyle ilgi çeken kasabadır.

Kasabanın altında: taş devri resimleriyle dekore edilmiş ve 700 basamaklı ve 2 km. uzunluğundaki “Cuevo de los Murcielagos” bulunmaktadır ve görülmelidir.

Yine bu bölgedeki “Baena” kasabası: üstün kaliteli zeytinlikleriyle ünlüdür. Ayrıca, birkaç eski kilise ve aristokrat bir köşke sahiptir.