Eskişehir Mihalıççık

Eskişehir Mihalıççık


İlçenin ambleminde: kiraz ve Yunus Emre var. 2001 yılından bu yana, ilçe genelinde kiraz ağacı dikimi yaygınlaşıyormuş. Özellikle: bu büyük ozanın “Sevelim Sevilelim” özdeyişi, muhteşem anlamlar ifade ediyor. Evet, yörenin insanı arasında “Maalıç” olarak bilinen yöreyi gezmek için bir gün ayırmalısınız. Özellikle, Yunus Emre külliyesi, mutlaka ziyaret edilmelidir.

Eskişehir Mihalıççık

ULAŞIM

Mihalıççık ilçesinin, il merkezi olan Eskişehir’e olan uzaklığı: 92 km. dir. Mihalıççık-Alpu arasındaki uzaklık: 52 km. Mihalıççık-Sivrihisar arasındaki uzaklık; 67 km. Mihalıççık-Nallıhan arasındaki uzaklık: 63 km.
Sivrihisar-Polatlı arasındaki yoldan ilerlerken, ana yoldan ayrılıp, Yunus Emre köyü üzerinden, yaklaşık 48 km. sonra Mihalççık ilçesine varılıyor.

Eskişehir Mihalıççık

TARİH

Yöre, ikincil derece yollar üzerinde bulunması nedeniyle, antik dönemlerde pek önem kazanmamış, ancak Osmanlı döneminde hareketlenmiştir.
1289 yıllarında, Osmanlı devletinin kurucusu Osman Bey: Şeyh Edebali’yi ziyarete giderken, Eskişehir Beyi ve onun müttefiki Harmankaya Tekfuru Köse Mihal tarafından sarılır ve çıkan çatışmada: Osman bey galip gelir ve Köse Mihal, teslim alınır. Ancak, zamanla Köse Mihal ve Osman Bey dost olurlar, Mihal, Müslümanlığı kabul eder.

Harmankaya ve çevresi, Köse Mihal’e dirlik olarak verilir. Evet: yörenin isminin, Köse Mihal veya oğlu Gazi Mihal’den geldiği söylenmektedir. Çünkü: Köse Mihal: Mihalgazi nahiyesi yakınlarında, Harmankaya Tekfuru olarak görev yapmıştır. Köse Mihal’in kabri: günümüzde, Ermenek (Çalkaya köyü) köyünün 4 km. uzağındadır ve Emre sultan tarafındadır.

Tarihsel süreç incelendiğinde, Anadolu’nun en önemli ozanlarından olan Yunus Emre’nin de, ilçe merkezine bağlı Sarıköy ( günümüzdeki adı: Yunus Emre köyü) bölgesinde doğduğu görülmektedir.

Yöre, 1925 yılında, Eskişehir iline bağlanmıştır.

Eskişehir Mihalıççık

GENEL

İlçe merkezinin denizden yüksekliği: 1325 metredir. Yörenin güneydoğu ve güneybatı kesimleri, ovalıktır. Bu ovalar, Porsuk çayı tarafından sulanır. Kuzeyde ise, Sakarya vadisi bulunur. Orta kesimde bulunan Sündiken dağları ise, ormanlarla kaplıdır.

İlçe halkının temel ekonomik etkinliklerinin başında, tarım ve hayvancılık gelmektedir. Bunun dışında, ilçe merkezine 12 km. uzaklıktaki, Sorkun köyünde, köy halkının büyük çoğunluğu “çömlek” üretimiyle uğraşmaktadırlar. Çömlek üretimi, bu köyde, yüzyıllar öncesinden kalan tekniklerle yürütülmektedir ve bu durum ilgi çekmektedir.

İklim: ilçede karasal iklim hüküm sürmekte olup, özellikle kışlar, çok sert geçmektedir. Ancak, yazlar da çok sıcak geçmektedir. Sündiken dağlarının üzeri, yılın büyük bölümü karlarla kaplıdır. Yörenin kuzeyinde, Sakarya vadisinde ise ılıman iklim özellikleri görülür.

YUNUS EMRE

Yunus Emre: sevgiyi, felsefe haline getirmiş olması ile önem kazanmaktadır. Ayrıca: bu ünlü Anadolu halk şairi: Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliklerini, şiirlerinde kullanmış olmasıyla bilinir. Şiirleri: yüzyıllardır, dilden dile aktarılarak günümüze ulaşmıştır.
Batı Anadolu bölgesinde, birkaç yerde, Yunus Emre’nin makamı olarak adlandırılan mezarının bulunduğu bilinmektedir ki, burası da bunlardan biridir. Ancak: 1970’li yılların başında, Sarıköy’deki bu mezarın Yunus Emre’ye ait olduğu konusunda bazı kanıtların bulunduğu bildirildi ve bu köye “Yunus Emre” ismi verildi, bahçe içine anıtı dikildi.

YUNUS EMRE KÜLTÜR VE SANAT HAFTASI

Yörede, her yıl, 6-10 Mayıs tarihlerinde, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası kutlanmaktadır.

Eskişehir Mihalıççık

SORKUN ÇÖMLEKÇİLİĞİ

Buraya yolunuz düşerse, ilçe merkezine bağlı Sorkun köyünde, atalarından kalma el sanatı mirasını sürdüren köylülerden, çömlek satın almalısınız.
Sorkun köyü: ilçe merkezinden Nallıhan istikametine giderken, Sündiken ormanlarının çam ağaçlarının arasından geçtikten sonra, zirveden inip biraz daha ilerlediğinizde karşınıza çıkıyor. Yani, sonuçta köy ilçe merkezine 12 km. uzaklıktadır.
Burada: toprak, sanata dönüştürülüyor. Kızıl ve ak topraklardan oluşturulan çamuru, şekillendirerek ve açıkta pişirerek: güveç, çömlek ve ekmek saçlarına dönüştürülüyor.
Köydeki tüm evler yani bir anlamda atölyelerde, çömlek üretimi sürdürülüyor. Yani, köyün asıl geçim kaynağı: çömlekçiliktir. Yalnız, bu çömleklerin bir diğer en önemli özelliği: köyün kadınları tarafından yapılmasıdır.
Özellikle, yaz aylarında yapılmaktadır. Buraya yolunuz düşerse, çömlek almanızı öneririm. Burada, 3 takımdan oluşan bir çömlek takımı: 25 TL. dir.

MİHALIÇCIK KİLİ

Burada, “kil” çıkarılıyor. Tabii: bunu bilmeyen okurlar, ilk anda herhangi bir anlam veremiyorlar. Ama, gerçekten, buradan çıkarılan bu “kil” değişik özellikler taşıyor ve bilenler tarafından yoğun olarak kullanılıyor. Kil: özellikle çamaşır deterjanları çıkmadan önce, çamaşır yıkamada yoğun olarak kullanılırmış. Kirli çamaşırlar üzerine, hafif eritilen killer serpilir ve sıcak su ile ovarak çamaşırların kirleri arındırılırmış. Ancak, teknolojik gelişmeler sonucu çamaşır deterjanları çıkınca, çamaşır yıkamada kil kullanımı gittikçe azalır.
Günümüzde ise, kil, özellikle kozmetik alanında kullanılmaktadır. Özellikle: saçlarda ve maske yapılarak ciltte kullanılmaktadır. Saçlarda yumuşaklık ve cild de ise nemlilik, canlılık ve doğal güzellik yaratmaktadır. Saç dökülmesini önler, saçı besler, kepek yazmaz. Yüzde, sivilceleri giderir. Selülit, pişik ve çeşitli yaralara da iyi geldiği söyleniyor.
Ayrıca: seramik sektöründe de, ham madde olarak kullanılmaktadır.

KONAKLAMA

Mihalıçcık Öğretmenevi 222-6312337

NE YENİR

Eğer döneminde giderseniz, Mihalıççık yöresinde, ünü uluslar arası düzeye ulaşan “kiraz” tatmalısınız. Yıllık 1000 top civarındaki üretim, özellikle yurt dışına gönderilmektedir.

Eskişehir Mihalıççık

GEZİLECEK YERLER

Eskişehir Mihalıççık Yunus Emre Külliyesi
Eskişehir Mihalıççık Yunus Emre Külliyesi
Eskişehir Mihalıççık Yunus Emre Külliyesi

         

YUNUS EMRE KÜLLİYESİ

İlçe merkezine bağlı, Yunus Emre (diğer ismi Sarıköy) beldesindedir.

Burada, 13’ncü yüzyıldan kalma ve Yunus Emre’ye ait olduğu söylenen mezar bulunmaktadır. Bu mezar, hemen demiryolu (Eskişehir-Ankara) bitişiğinde, dikdörtgen planlı taşlardan yapılmış, 2 metre yüksekliğindeki bir avlu içindedir. Ancak, bu mezar, Yunan işgalinde, Yunanlılar tarafından yıkılmış ve Yunus Emre’ye ait olduğu söylenen naaş; 1949 yılında, buradan alınarak, ikinci mezarına ve 1970 yılında ise, üçüncü yani günümüzdeki mezarına taşınmıştır.

Günümüzdeki mezar yeri: 13’ncü yüzyıl Selçuklu mimarisini andıran yapısı, sütunları, kemerleri ile dikkat çekmektedir. Mezar taşının ön yüzünde, Yunus Emre’nin şu ünlü sözleri yazılıdır.” Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim-sevilelim, dünya kimseye kalmaz”

Burada, türbe yani mezar dışında: müze, çeşme, minareli bir cami, şadırvan, kültür evi ve Yunus Emre heykeli görülüyor. Çeşme: Türk mimari tarzında yapılmıştır. Türbe: yayvan kubbeli, 8 sütunlu ve sütunlar arasında kemerlerle bağlantı bulunan, sekizgendir ve hemen altındaki mermer lahit, üzerinde motif işlenmiş olarak görülmektedir.

Bunların yanında, burada, bir de müze var. Müze: türbenin mimari stiline uygun olarak yapılmış ve 1971 yılında ziyarete açılmıştır. Müze içinde görebilecekleriniz: çeşitli fotoğraflar, Yunus Emre’yi tanıtıcı kitaplar, şiirlerini içeren levhalar, çeşitli beratlar, Selçuklu dönemine ait mermer mimari parçalar (Yunus Emre’nin Yunanlılar tarafından yıkılan ilk mezarına ait) ve çeşitli Etnografik önemi olan parçalar bulunmaktadır.

YARIKÇI KAPLICASI

İlçe merkezinin güneydoğusunda, Yarıkçı köyünde, Hamamdağı eteğinde, Hamamdağı deresinin kıyısındadır.
Yörenin denizden yüksekliği, 900 metredir ve sıcak ve soğuk hamamlar bulunmaktadır. Yöredeki birçok kaynaktan, 2 kaynağın üzeri kubbe ile örtülerek, kaplıca haline getirilmiştir. Bu kaplıca bölümlerinde, dört köşe havuzlar bulunmaktadır.
Kaplıca sularında, kalsiyum karbonat birikmekte ve bunun örnekleri, vadide taşlaşmış şekilde görülebilmektedir.
Sular: 39 derece ısıda çıkar ve kükürt kokuludur. Yani, suyun içinde kükürt bulunmaktadır. Ayrıca, karbondioksit bakımından da zengindir. Kaplıca sularının iyi geldiği söylenen rahatsızlıklar şunlardır: yara ve felçler, romatizmal hastalıklar.

KOÇAKKIRAN MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı, Otluk köyünün Açtım mahallesi yakınındaki Koçakkıran tepesinde, Sakarya nehrinin sol yamacındadır.
Buraya ulaşmak için: Alpu-Karacaören-Otluk yolunu kullanmalısınız. Veya, Alpu-Bozan-Buğdüz-Kandamlamış-Otluk yolunu da kullanabilirsiniz.

Açtım mahallesinden sonra, yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüş yapmanız gerekiyor.
Mağaranın fiziki özellikleri gayet güzel ve çekicidir. Mağara içinde, damlataşları, sarkıt, dikitler, sütunlar, Damlataş havuzları ve çok değişik biçimli damlataşları görebilirsiniz. Mağaranın hemen önünden ise: Sakarya nehri, Gökçekaya baraj gölü ve çevrenin doğal güzelliğini seyredebilirsiniz.

KARAKAYA MAĞARASI

İlçe merkezinin kuzeyinde, Yalımkaya köyünün 1 km. doğusunda, Sakarya nehrinin kolu olan Domya deresinin hemen yanındadır.
Buraya ulaşmak için. Eskişehir-Mihalıçcık yolundan ayrılan, Büydüz-Sasa-Yalımkaya yolunu kullanmanız ve Yalımkaya köyünden yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüş yapmanız gerekiyor.
Kayabaşı tepesinin dik yamacında bulunan mağaraya, ip kullanılarak iniliyor. Mağaranın içinde: akma damlataşları, sulu damlataş havuzları, makarnalar, sütun duvarlar ve birçok değişik şekilli damlataşları bulunmaktadır. Ancak, burada özellik arz eden durum: kahverengi, siyah, gri, kurşuni ve beyaz renkli olan bu damlataşların üstlerinin; gri, beyaz, siyah renkli yeni oluşumlar ile sıvanması yani kaplanmasıdır.

ÇATACIK ORMAN İÇİ DİNLENME YERİ

İlçe merkezine 40 km. uzaklıktaki bu dinlenme alanı: 1967 yılında yapılmıştır. Burada, günübirlik piknik yapmak mümkündür. Sarıçam ormanlık alanın hemen yanında, geyik üretim istasyonu bulunmaktadır. Burada, geyikleri izleyebilirsiniz.

ÖMERKÖY GÖLETİ

İlçe merkezine 4 km. uzaklıktaki, Ömerköyü’ndedir.
Göletin çevresi ormanlarla kaplıdır ve günübirlik piknik için yoğun olarak tercih edilmektedir.

Eskişehir Mihalıççık Hasan Polatkan Baraj Göleti-Sarıyar Baraj Göleti

HASAN POLATKAN BARAJ GÖLETİ-SARIYAR BARAJ GÖLETİ

İlçe merkezinin kuzeyindedir.
1956 yılında yapılan baraj; beton doldu tipidir ve temelden yükseklik 108 metredir. Üst uzunluğu 250 metredir ve göl uzunluğu: 60 km. dir.
Baraj gölü kıyısında: balıkçılık yapan köyler bulunmaktadır.

ÇALCI KÖYÜ

İlçe merkezine bağlı, 15 km. uzaklıkta, şirin bir orman köyü olan Çalçı köyü; tarihi süreçte, eski bir yerleşim yeri olarak görülmekte ve özellikle Osmanlı arşivlerinde ismi geçmektedir. Ancak: eski ismi, bir Ermenice kelime olan “Taçla” dır. Köyde: Roma d önemine ait yazılı bir taş bulunmaktadır. Ayrıca: yine bu köyde, Selçuklular döneminden kalma bir cami ve çeşme görülmektedir. Bu eserler: Türk-İslam mimarisinin güzel örnekleridir.
Cami: Selçukluların son dönemlerinden kalmadır. Ayrıca, yine Osmanlı arşiv belgelerinde, buradaki bir yatırın ismi geçmektedir. Kevid baba olarak isimlendirilen bu yatırın hemen yanında, kırklar ormanı var. Bu ormanda, “kırk tane kızın şehit düştüğü” söylenmektedir. Bu kızların, Kevid babanın askerleri olduğu da rivayet edilmektedir.
Bu köyün, bu eserler yanında, başka önemli bir özelliği daha var. Bu köyden, bugüne kadar 100 civarında öğretmen yetişmiş ve bu sayı ile, köy, ülkemizde en çok öğretmen yetişen köylerin başında gelmektedir.

Alpu tanıtımı.

Sivrihisar tanıtımı.

Nallıhan tanıtımı.

Eskişehir tanıtımı.

 

Nevşehir Avanos

 

Nevşehir Avanos

Nevşehir ilinin 18 km. kuzeyindedir.

GENEL

Antik devirdeki adı: Venessa’dır. Bu kasabanın altı, in denilen yeraltı şehirleriyle kaplanmıştır. Yeni evler, bunların üzerine inşa edilmiş. Bu eski şehrin uzantıları, tepelerde bir yerde açığa çıkıyormuş. Yani; Avanos’tan yer altından birkaç kilometre yürüyüp, dağın yamacında, tekrar yer üstüne dönmenin mümkün olduğu söyleniyor.

Kurtuluş Savaşında, asker kaçakları, buralarda barınmış. Kervanları soymuşlar. Cumhuriyet Hükümeti, çeteleri önleyebilmek için, yeraltı dehlizlerini kapattırmak zorunda kalmış.

Kışın; gerçekten soğuk iklimi olan bir yer. Kızılırmak’a paralel uzanan cadde, İlçenin merkezi. Bu cadde üzerinde: her üç dükkandan biri çömlekçi. Avanos’un en önemli özelliğidir çömlekçilik.

Bu bölgede, kil toprağının yapısı, Avanos’u, özellikle bu tür işlerin merkezi konumuna getirmiş. Dükkanlardan kimisi yalnızca sergi ve satış yapar, kimisi de küçük bir atölyede üretim yapar. Genelde, yeraltı şehirlerine açılan odalarda kurulu bu atölyelerde, isteyen turistler için, çömlek yapımı da gösterilir ve hatta bizzat kendilerine yaptırılır.

Kapadokya’ya özgü; tarihi taş konaklar var. Bunlar, bugün, otel ve pansiyon olarak hizmet vermekte. Özellikle; geçen yıllarda, televizyonda izlenen ” Asmalı Konak ” dizisinin ve sinema filminin burada çekilmiş olması, buraya olan ilgili arttırmış idi.

Bu konakların bulunduğu cadde ve sokaklarda gezebilir ve hatta ata binerek de küçük bir gezinti yapabilirsiniz.
Bölgede, çömlek işi kapkacaklar, deri işleri, halıcılık, süs eşyaları, bakır ve oniks taşından yapılmış süslemeler önem taşıyor ve hediyelik-hatıra eşya olarak alınabilir. Özellikle: civarda bulunan zengin oniks taş yatakları sayesinde, oniks taşı işlemesi oldukça gelişmiş ve yaygın.

Çömlekçilik

ÇÖMLEKCİLİK

Nevşehir Avanos: Avanos’ta, Hititlilerden beri, çarkla, çanak-çömlek yapıldığı tahmin edilmekte. Bu el sanatı, kavimden kavime, babadan oğula geçerek günümüze kadar ulaşmış. Avanos’un dağlarından ve Kızılırmak’ın eski yataklarından, yumuşak ve yağlı kil toprakları elenir ve iyice yoğurularak çamur haline getirilir.

Çark adı verilen ve ayakla döndürülen tezgah üzerindeki çamurun maharetle şekillendirilmesiyle istenilen çanak yapılmış olur. İşlik denilen atölyelerde üretilen çanaklar, önce güneşte ve daha sonra ise gölgede kurutulduktan sonra, saman ve talaşla yakılan fırınlarda, 800 dereceden başlayıp 1200 dereceye varan sıcaklıklarda, özenle pişirilir.

BAĞCILIK

İlçe’de ki önemli uğraşlardan birisi de, bağcılıktır. Elde edilen üzüm, sofralık olarak kullanılabildiği gibi, mağaralardaki doğal depolarda şarap üretiminde de kullanılır. Özellikle, bölgede üretilen el yapımı şaraplar, rağbet görmektedir. Bunları; tadarak satın almak mümkün.

Nevşehir Avanos

GEZİLECEK YERLER

PAŞABAĞ

Nevşehir Avanos: Avanos’un güney çıkışında, yoldan 1 km. içeridedir. Küçük vadide, iki ve üç başlık taşıyan birleşik peri bacaları görülür. Bu bölge, aslında, peri bacalarının oluşumunun izlenebileceği, küçük bir müze gibidir. Bu bölgedeki, peri bacalarının bazıları oluşum halinde, bazıları oluşumunu tamamlamış ve bazıları ise olgunlaşıp bozulmaya başlamıştır.

Vadinin ortasında görülebilen, üç başlı peri bacasının özelliği var. Şöyle ki; keşiş Simeon’un aziz rütbesine ulaştığı ve çok saygı kazandığı inziva hücresi burada. Dar bir baca vasıtasıyla ulaşılabilen bu hücrenin girişini, haçlar süsler.

Burada resim yok. Bir sunak, taş oturma ve yatma yerleri, sedirler, derin su çanağı ve ocak ile içeriye ışık girmesini sağlayan pencere aralıkları vardır. Bu durum, etkileyici bir görüntü sunuyor. Keşişlerin başını koyduğu yastığa bakıp şaşırmamak elde değil.

Ama diğer keşişhanelere bakıldığında ise, burasının bu haliyle bile konforlu olduğu söylenebilir.
Günümüzde, demir kapılı bölüm Simeon Şapeli, üst bölüm ise Simeon Hücresi olarak görülebilir. Suriyeli olan bu keşiş, çileci bir aziz idi.

Bugün, çevresinde üzüm bağları, kayısı ağaçları bulunan bu kaya oluşumu, geçmiş zamanda da, aynı güzelliklerin içindeydi. Bu bölgedeki keşiş topluluğu, kendilerini halktan ayırmamış, halkla birlikte üretim yapan bir toplum olarak bulunmuştur.

Bu durum; Kapadokyalı keşişlerin, diğer bölge keşişlerinden olan farkını gösterir. Onlar, tümüyle münzevi bir yaşam sürdürmek yerine, üretime katılmaktan yana idiler.
Simeon Şapeline girdiğinizde: resimlerin çok yıprandığı görülebilir. Resim yasağının kalkmasından sonra, buranın bezendiği anlaşılıyor.

ZELVE

Güneyde, Avanos’tan 3 km. uzakta. Gezmekten çok zevk alacağınız yerlerden biri. Tırmanmaya elverişli bir vadi var. Kapadokya peri bacalarının en yoğun olduğu yer. Vadideki peri bacaları, sivri uçlu ve geniş gövdeli.

Burası, özellikle; 9 ve 13’ncü yüzyıllarda, Hıristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biri olmuş. Aynı zamanda, rahiplere ilk dini seminerler burada verilmiş. İlk yerleşim; vadinin duvarlarına oyulmuş evlerde oluşmuş. 1924 yılındaki mübadeleden sonra, buraya Türk’ler yerleştirilmiş. 1952 yılında ise, bölge tamamen boşaltılmış.

ÇAVUŞIN

Avanos’tan Göreme’ye giderken, 2 km. sonra soldadır. Çok eski yerleşim yeridir. Kaya içine oyulmuş bir köydür.

Bölgenin en önemli ve eski mekanlarından olan burada; Müslümanlar ve Hıristiyanlar tarafından peygamber olarak kabul edilen, Vaftizci Yahya (Yahya Peygamber) kilisesi var. Hz. İsa’nın MS.27 yılı civarında, Şeria Nehri kıyısında, vaftizci Yahya tarafından vaftiz edildiğine inanılıyor.

Kilisenin yapımının; 964-965 yılları arasında olduğu tahmin edilmekte. Kapadokya’da pek görülmeyen geniş avlusu, son yıllarda, kayaların kopması sonucu yer yer yıkılmış.
Resim yönünden, zamanında, ağır tahribata uğramış. Apsise cepheden bakınca: sağ duvarda çok yıpranmış da olsa, ” Solome’nin dansı ” tasviri görülebilir.

Burada: ” Hirodes’in , Hirodias’ın kızı Solome’nin, Yahya’nın öldürülmesi isteğini yerine getirdiği ” anlatılır. Bir de, apsisin tam karşısındaki kapının sağ bölümünde, ” elinde bıçağı ile oğlunu kurban eden İbrahim ” sahnesi seçilebilir. Bu çok yıpranmış resim, Kapadokya bölgesindeki nadir örneklerden biridir.

İç duvarlardaki resimlere gelince; doğu duvarında: tonozda müjde, ziyaret, Mısır’a kaçış, Yusuf’un ikinci rüyası, havarilerin tanrı yoluyla görevlendirilmesi, batı duvarında: doğum, son yemek, ihanet, vaftiz, kuzey duvarında: İsa plarus önünde, İsa çarmıhta, İsa’nın ölümü, güney duvarında: Kudüs’e giriş, kör adamın iyileştirilmesi, İsa’nın çarmıhtan indirilmesi konularında tasvirlere ait resimler görülebilir.

Bu kilisenin duvarlarında, çevrimli öykülemeye en güzel örnek olan resimler var. En solda; müjde, onun yanında Elizabet’i selamlama, en sağda ise su.

Evet, vaftizci Yahya kilisesi, gerçekten güzel, görülmeye değer.

Nevşehir Kozaklı hakkındaki gezi yazım için  Kozaklı

 

İran Genel

İran Genel

İran ülkesinin kara sınırlarının toplu uzunluğu 5440 km. dir. Bunun; Irak (1458 km.), Türkmenistan (909 km.), Pakistan (936 km.), Afganistan (936 km.) ve Türkiye (499 km.) dir.

Sahil şeridi 2440 km. dir. Hazar denizindeki kıyısı 740 km. dir.

Ülkenin yüzölçümü 1.648.195 km karedir. Dünyanın en büyük 20’nci ülkesidir. Ülkenin yaklaşık % 55’lik bölümü dağlıktır. En yüksek zirve, deniz seviyesinden 5610 metre yüksekliktedir. (Elbruz dağı Damayand tepesi)

İran ülkesinin nüfusu, 2014 rakamlarına göre, 80 milyon kişidir.

Ülkede 31 şehir vardır. Başlıca şehirler: Tahran, İsfahan, Şiraz, Meşhed, Tebriz, BandarAbbas, Gorgan ve Erdebil

iran.tarih.
İran Genel

TARİH

İran MÖ 4000 yıllarına kadar uzanan tarihsel ve kentsel yerleşim ile dünyanın en eski ve sürekli medeniyetlerinden birine ev sahipliği yapmaktadır.

Medler MÖ 625 yılında, İran’da birleşik bir ulus ve imparatorluk kurdular. Ahameniş imparatorluğu Büyük Kiros tarafından kuruldu ve MV 550-330 yılları arasında hüküm sürdü. Persis (Persepolis) Balkanlar, Kuzey Afrika ve aynı zamanda Orta Asya’ya kadar uzanan Pers İmparatorluğunun ilk hükümdarı oldu.

Selevkos İmparatorluğu, yaklaşık 1000 yıl boyunca İran’ı idare etti. Bu süreçte, İran’da kurulan Partlar ve Sasaniler, dünyanın önde gelen güçleri olan, ezeli rakipleri Roma İmparatorluğu ve ardılları Bizans İmparatorluğu ile mücadele ettiler.

 

VİZE VE GÜMRÜK

İran, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamıyor. Ülkeye girerken ülkeye sokulması yasak olan bazı maddeleri bilip, bunları kesinlikle yanınızda bulundurmamanız şarttır. Bunların başında gelenler: alkol, uyuşturucu, patlayıcı madde, silah gibidir.

Ülkeden çıkarken, her kişi sadece 12 metre kareye kadar bir el dokuma halısı ile gümrükten çıkabilir. Buna hiçbir vergi ödemez.

 

ÖZEL GÜNLER

İran İslam Cumhuriyeti milli günü, 1 Nisan 1979 tarihidir. Hafta tatili günleri: Perşembe ve Cuma günleridir.

 

İKLİM

İran kıyılarında subtropikal alanlar ve kurak ve yarı kurak iklimler görülür. Dört mevsim vardır. Merkez çöller ve Basra Körfezi kıyılarında, çölde, dünyanın en yüksek sıcaklıkları kaydedilmiştir.

Kuzey İran’da yıllık ortalama sıcaklık 10 derecedir. Güney İran’da ise, 25-30 derece arasındadır. İran iklimi, Hazar Denizi ve Basra Körfezi boyunca yüksek nem kemerlerine dışında kurudur. Güçlü mevsimsel rüzgarlar, genellikle tozu ve kum fırtınalarını tetikler.

 

DİL

İran’ın resmi dili farklı lehçelerde konuşulan Farsçadır. Ayrıca halkın % 26’sı Türkçe, % 9’u Kürtçe ve % 1’i Arapça konuşur. İngilizce ikinci dil olmasına rağmen, genellikle birçok yerde Arapça konuşuluyor.

Ancak İranlılar Arap değiller, bu yüzden Arapça esas dilleri değil, onlar Farsça bilirler. Hatta İranlılara “Acem” kelimesini bile kullanmayın, çünkü Acem kelimesinin, kendilerine Araplar tarafından takıldığına ve aşağılayıcı olduğuna inanıyorlar.

Çünkü İranlılar özellikle Arap olmadıklarını vurgularlar.

 

PARA BİRİMİ

İran’da yanınızda mutlaka nakit bulundurmanız şarttır. Çünkü Visa ve Master Card gibi uluslararası kredi kartları kabul edilmiyor. ABD doları, Euro ve İngiliz Sterlini kabul ediliyor. Özellikle Amerikan karşıtlığı nedeniyle genelde Euro tercih ediyorlar.

İran’da para birimi bir gariptir. Paraların üzerinde Riyal yazıyor. Çünkü resmi para birimi Riyaldir.

Ancak günlük yaşamda “Tümen” kullanılıyor. Halk uygulamada bir sıfır atarak konuşuyor. Paranın bir sıfır atılmış haline “Tümen” deniyor.

10 Riyal, 1 Tümen yapıyor. Örneğin, alışveriş yaptığınızda size 10.000 derlerse, bu birim Tümen birimidir. Paranın üzerinde Riyal yazdığı için Riyal ödeyeceksiniz, yani 100.000 Riyal ödemeniz gerekiyor.

Para bozdurmaya gelince, genellikle resmi kurumlar daha ucuz bir değişim belirliyorlar. Yani resmi kur ile döviz büroları farklı değişim rakamları sunuyorlar ki, bu rakamlar arasında bariz farklar var. Örneğin, 1 dolar karşılığında, devlet değişim olarak 10.000 verdiğinde döviz büroları 17.000 rakamı veriyorlar.

İran’ın para birimi “Rıs” olarak kısaltılan Riyaldir. Ancak çoğu işlemlerde “Tuman” hakim para birimidir.

1 Tümen: 10 riyale eşittir. Farklı boyutlarda basılmış riyaller vardır.

1 dolar: 10.000 ve 11.000 riyale eşittir. Yani 100 dolarlık alışveriş yaptığınızda, bir tomar riyal vermek zorunda kalırsınız.

 

 

DİNİ AHLAK

Bir cami veya başka kutsal türbeyi ziyaret ettiğinizde, kadınların girmeden önce çarşafla örtünmeleri istenir. Giriş kapılarında genellikle emanet çarşaflar bulunur. Erkekler, bir cami veya türbeyi ziyaret ettiklerinde, uzun kollu gömlek giymelidirler. Yine bir camiye girilmeden önce ayakkabıların çıkarılması istenir.

 

GİYİM-ELBİSE

İran’da kadınlar tesettür denilen bir tür kıyafet giymek ve saçları ile başlarını örtmek zorundadır. Kadınlar gevşek giysiler giyemez, elleri, yüzü ve ayakları hariç tüm vücudun kapanması gerekir. Şort giyenler, kamu oyunda hiç hoş karşılanmaz.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM-OTOBÜSLER

Otobüslerde erkekler ön kapıdan, bayanlar ise orta ve arka kapıdan binip iniyorlar. Otobüsün ön tarafı erkeklere, arka tarafı ise bayanlara ayrılmıştır.

 

ELEKTRİK

İran’da genellikle 220 volt elektrik akımı ve 2’li fişler kullanılır.

 

NE YENİR-NE İÇİLİR

İran’da, yemeklerde porsiyonlar büyük, yemekler lezzetli.

İranlıların ana yemeği kebap ve pirinç pilavı. Büyük tabakta safran soslu pirinç pilavı. Pirinç pilavını çok seviyorlar. Ana yemeğin yanında mutlaka pirinç pilavı var.

Bazen nohut yahnisi yiyorlar. İçinde büyük parça bir kemikli etle geliyor. Alüminyum tasta gelen sulu nohut bir kaseye boşaltılıyor. İçine ekmek doğranıyor ve demir aletle ezilip karıştırılıyor, o şekilde yeniyor.

Ana yemek: et ve çelo kebap ve yanında bir tür pilav servis ediyorlar. Pilavları çok çeşitli, safranlı, sumaklı, narlı, yaban mersinli pilav yapıyorlar. Çelo kebap: yapı olarak pilava benziyor ama fazla yağ yok, üzerine safran ekliyorlar. Ayrıca ufak bir pakette tereyağı koyuyorlar ve isterseniz karıştırıp yiyebiliyorsunuz. Kebap ise bizdeki Adana, Urfa benzeri.

Piliç şişe “civciv kebap” deniyor.

Her sofrada, mutlaka iri yapraklı, taze koparılmış bir demet nane veriliyor.

Ekmek yerine pide var ve lavaşa benziyor.

Diğer yemek türleri: bahtiyari, kubideh (bir tür köfte), bademcan (patlıcan), koreşt (parça etli, patatesli sulu bir yemek türü), abguşt (sebzelerle, güveçte pişirilmiş et suyu), aş (tahıllar ve sebze ve baharatlarla pişirilmiş, koyu bir çorba türü),

Pastanelerde tuzlu hiçbir şey yok.

İran’da genellikle demleme çay yani semaver çayı kullanılmıyor. Otellerde ve birçok yerde, bir demlik içinde sıcak su ve içinde tek bir poşet bulunan, ıhlamur renkli açık çay veriliyor. Bunu tüketirseniz, yenisini getiriyorlar. Yani, burayı ziyaret edecekler, çay meraklısı ise, yanlarında çay götürmelerini öneririm.

iran.tahran.rey çarşısı.1
İran Genel

ALIŞVERİŞ, NE SATIN ALINIR

Tebriz’den halı, Meşhed’den firuze ve safran, İsfahan’dan baskılı masa örtüsü ve gümüş, Şiraz’dan ve İsfahan’dan minyatür ve el baskıları, baharat, badem, havyar, kuru yemiş, kuru incir, yaban mersini satın alabilirsiniz.

Kuyumculuk gelişmiş olmasına rağmen altınları kırmızı renkli.

Öncelikle şunu bilmek gerekiyor, İran’da alışverişte mutlaka pazarlık yapmalısınız. Aksi halde karşınıza 3-4 katı bir fiyat çıkabiliyor.

iran.tahran.niavaran sarayı.esas
İran Genel

İran halısı

İran halısı, İran sanat ve kültürünün önemli bir parçasıdır. Halı  dokuma, Antik Pers dönemine kadar uzanmaktadır. İran halı dokuma sanatında: kültürü kökleri ve halkın geleneklerini ve içgüdüsel hisleri vardır. Dokumacılar sayısız renk ve zarif desenleri karıştırırlar. İran halısı, İran  bahçelerine benzer. Renkler genellikle yabani çiçeklerden yapılmış ve bordo, lacivert ve fildişi renkleri hakimdir.

iran.minyatür.
İran Genel Minyatür

Minyatür

İran minyatürleri, parlak ve saf boyama sanatının en çarpıcı örnekleridir.

iran.metal işleri.
İran Genel Metal İşleri

iran.çömlek ve seramik.
İran Genel Seramik

 

Çömlekçilik-Seramikçilik

İran platosunda çanak-çömlek yapımı, Erken Neolitik Çağ’a kadar uzanmaktadır. Daha sonraki ürünler, beyaz astar tabakası ile toprak kilden yapılmıştır. Bunlar şeffaf kurşun sırlar ve renkler ile örtülmüştür.

İran seramiklerinin, daha ayrıntılı stilleri ve teknikleri zaman içinde olgunlaşmıştır. Abbasi hükümdarı döneminde, 9’ncu yüzyılda, ek stiller ve teknikler geliştirilmiştir.

Bu dönemde kobalt mavisi ve yeşil üretmek için bakır ve diğer metal oksitler kullanılmıştır. 11’nci yüzyılda, Çin porselen sanatı, seramik sektörüne dramatik değişiklikler getirdi.

iran.coğrafi durum.1
İran Genel

TURİZM

İran, dünya üzerinde arkeolojik ve tarihi mekanlar açısından 10’ncu doğal güzellikler açısından ise 5’nci sıradadır.

Eşsiz mimarisi ve güzel tasarımlı camileri, evleri, sarayları ve geleneksel pazarları ile çeşitli anıtlar, kesinlikle ziyaretçileri şaşırtacak güzelliktedir.

Ülkedeki her kasaba ve köyün kendine özgü el sanatları ve tasarımları vardır. İsfahan Jame camiinde kaşmir ve ipek el dokuma halıları, Tebriz bölgesinde benzersiz tasarımlı halılar ilgi çeker.

Basra körfezinde yüzmek mümkün iken, sonbahar ve kış aylarında Dizin ve Shemshak bölgesinde kayak yapılabilir.

 

HAZAR DENİZİ

Hazar denizi, 424.240 km karelik büyüklüğü ile dünyada, kara ile çevrili en büyük su kütlesidir. Bazı bölümleri, deniz seviyesinin 85 metre altındadır. Bu yüzden, sığdır ve yüzyıllar boyunca yavaş yavaş küçülmüştür.

Tuz içeriği, okyanuslardan daha düşüktür ve balıkla doludur.

Ancak ani ve şiddetli fırtınalar eksik olmaz ve küçük tekneler için tehlikelidir. Hazar denizi kıyısındaki önemli yerler: Bandar Anzali, Noshahr ve Bandar Türkmen’dir.

 

BASRA KÖRFEZİ

Hint Okyanusunun sığ marjinal bu parçası, 240.000 km karelik alana sahiptir. Uzunluğu 990 km, genişliği ise Hürmüz Boğazında 55 km ve bazı yerlerde 338 km. dir.