Bir zamanlar: bereketli üzüm bağları bulunan ve şarap yapımının üst düzeye çıktığı Colmar: Romalıların da dikkatini çeker. Romalılar: meyve yemezlerdi, çünkü meyve sağlıksız olarak algılanırdı.
Daha sonraları meyve tüketimi başladı ve özellikle üzüm ve üzümden yapılan şarap önem kazandı, ardından Colmar ve benzeri, bereketli topraklar ve üzüm bağları ve şarapçılık ilgi çekti.
Takip eden süreçte: Colmar sürekli el değiştirdi, I. Dünya savaşı olsun, II. Dünya savaşı olsun Almanlar ve Fransızlar arasında gitti geldi. Ancak: günümüzde, nüfus ağırlıklı olarak Almanlardan oluşur.
1931 yılında Georges Duhmal: Colmar’ı “Dünyanın en güzel kenti” olarak sınıflandırmıştır.
Nüfusu 67 bin kişi olan bu küçük kasaba, zamanın yıkımlarından korunmuş ve dikkatli şekilde yapılan restorasyon sonucu tüm güzellikleri ortaya çıkarılmış tarihi merkeziyle ilgi çekiyor.
Burada sokaklarda gezerken, kendinizi sanki bir Ortaçağ kasabasında gibi hissedeceksiniz. 1000 yıllık Avrupa tarihi ve Alsas yani bölgenin yaşam tarzı: gözlerinizin önüne seriliyor.
Eğer: Ortaçağ ve takip eden Rönesans dönemine ait mimari yapılara yani evlere meraklı iseniz: sadece 1.5 ve en fazla 2 saat kadar zaman ayırıp Colmar’a girebilir ve bu güzellikleri görebilirsiniz.
Ancak: burada bu tarihi evlerden başka görebileceğiniz bir şey yok ve ayrıca yürüyerek gezmeyi yani bir süre yürümeyi de göze almanız gerekiyor, aksi halde Colmar size göre değildir. Son bir not: bahar ve yaz döneminde veya bir etkinlik olduğunda da buraya girmeyin, aşırı kalabalık sizi pişman edebilir.
TURİZM
Colmar: güzel bir yer, çok yoğun turist alır, insanlar bölgeye geldi mi mutlaka Colmar’a uğrarlar. Noel pazarlarında, dükkanlar ve şehir çok güzel süslenir.
Ancak öyle bir insan yani ziyaretçi yığını vardır ki: insanlar nerede giderse oraya gitmek zorunda kalırsınız, durup resim çekmek mümkün olmaz, bu yüzden, bahar ve yaz dönemlerinde ve Noel pazarı döneminde, buradaki kalabalığı görünce, hemen ayrılmayı da düşünen çoktur.
Bu yüzden, Colmar ziyaretinizi, kış döneminde yapmanız önerilir. Kış döneminde yöre sessiz ve sakindir, az kişinin olması çok daha güzeldir, resim ve görüntü almak daha kolaydır.
Evet, Colmar oldukça küçük, kasabanın tarihi bölgesini yani merkezini yürüyerek gezebiliyorsunuz. Zaten: sokaklardaki mimari güzellikleri görmek için yürümek gerekiyor. Ama özellikle yağışlı havalarda yürürken, sokaklarda dikkatli olun, parke taş döşeli sokaklar çok kayıyor ve az da olsa düşme yaşanabiliyor.
Bir de fotoğraf çekmenin telaşı eklenince, gezginler maalesef pek önüne bakmadan yürüyor ve düşmeler yaşanabiliyor.
Gezi yazılarına başlamadan önce son bir not: bir kısım arkadaşlar, buradaki evleri ülkemizdeki Safranbolu ve benzeri yerlerdeki evlere benzetiyorlar, ama elbette ülkemde bu tür gayet güzel ve şık evler var ama Colmar’ daki bu evler gerçekten çok ilginç, en basit fark, bu evlerin geçmişinin yüzlerce (en eski 700 yıllık) geriye gitmesi ve hala ayakta kalabilmiş olmasıdır.
ULAŞIM
Colmar: Basel ve Strazburg şehirleri arasında kalır. Colmar-Cenevre arası: 315 km ve yol 3 saat 22 dakika sürer.
AYDINLATMA
Fiber optik kablo kullanılarak 1100 bilgisayar destekli ışık kaynağı, kasabanın her yerine dağılmış durumdadır.
Yoğunluk ve renk bakımından farklılık gösteren ışık gösterisi, yıl boyunca Cuma ve Cumartesi akşamlara yapılır. Ayrıca: Colmar’daki yaşamı işaretleyen büyük olaylar sırasında, Uluslar arası festival, Bölgesel Alsace Şarap Fuarı ve Noel döneminde de ışıklandırma yapılıyor.
ALIŞVERİŞ
Colmar’a gitmeden önce internet sitelerinde yaptığım incelemede: buradan kıyafet ve ayakkabı satın alınabileceği ve başkaca birkaç şey yazılıydı.
Ancak, Colmar’a gittiğimde buranın alışverişle alakası olmadığını gördüm. Yani: size burada diğer bazılarının yazdığı gibi “şunu alın, bunu alın” şeklinde yorumlar yapmak istemiyorum, çünkü: Colmar’da zaten hayat o kadar yavaş ve sessiz ki, alışveriş yapabileceğiz büyük mağazalar veya benzeri yerler yok.
Zaten öyle göze batan veya ucuz herhangi bir ürün (ayakkabı, çanta, kıyafet gibi) görmedim. Colmar’dan alışveriş yapmak istiyorsanız, tek alabileceğiniz, ilginiz varsa “şarap” tır. Çünkü: yazının başlarında da belirttiğim gibi, burası Alsace bölgesinin yani Avrupa’nın şarap bölgesinin başkentidir.
Ancak: satılan şarapların pahalı olduğunu da unutmamak gerekir. İyi bir şarap için en az 15-20 Euro gözden çıkarmak gerek, yine de tercih sizin, Colmar tarihi merkezinde şarap satın alabileceğiniz bir-iki dükkan zaten yolunuz üstünde, karşınıza çıkacaktır. Yoksa: kıyafet, ayakkabı, Alsas seramiği, inanın tarihi merkezde gezerken bunların satıldığı yerleri görmedim.
NE YENİR
Yine Colmar’a gitmeden önce bazı internet sitelerinde yaptığım araştırmada: Colmar’da hamur işlerinin önem kazandığı, Amerikan pastasına benzer bir tür kek (üstünde toz şeker ve kuru üzümler bulunur) ve benzeri ürünlerin tadılması, yenilmesi yazılıdır.
Ancak: ben Colmar’da gezerken yine buradaki sakin ve sessiz hayat nedeniyle, açık restoran veya fast food yeri gibi yemek yerleri göremedim, en azından tarihi merkezde yoktu.
Sonuçta Colmar çok zaman geçirilen bir yer değil, insanlar buraya gelip geçerken uğruyorlar ve dolayısıyla yemek veya bir şeyler tatmaktan öte, burayı gezmeyi, tarihi güzellikleri, evleri, konutları görmeyi tercih ediyorlar. Bu yüzden: burada ne yenir türünden yorumlar yapamıyorum.
COLMAR VE ŞARAP-WİNE COUNTRY
Colmar, Alsace şarap yolu üstünde bulunması nedeniyle şarabın başkenti olarak kabul ediliyor. Ovalar, dağlar ve dağların eteklerinde yetiştirilen üzümlerden 37 farklı çeşit şarap yapıldığı söyleniyor.
Burada: birçok şarap çeşidinden birkaç tanesinden söz etmek istiyorum. “Router des Vines” markalı şarabın “Muscat” cinsi oldukça tatlı ve “Gewerztraminer” cinsi ise tatlıdır.
“Eau de Vie” markalı şarabın: alkol oranı yüksektir ve votka benzeri, bir meyveden üretilir. “Eau de Vie de Mirable” markalı şarap: erikten üretilir ve Colmar şarapları arasında, en meşhur ve tercih edileni budur.
Fiyatlar: kaliteye göre değişiyor ama en ucuz Colmar şaraplarının fiyatının 10 Euro’dan başladığını bilmelisiniz ki, yüksek fiyat veremiyorum, sınır yok.
MİNİ TREN YOLCULUĞU
30 dakikalık mini tren yolculuğu, kasabayı görmenin harika yollarından birisidir. Özellikle yürümekten hoşlanmayan ve yürüyemeyen yaşlı misafirler için bu tren yolculuğu, çok idealdir. Yeşim mini trenle kasabayı gezerek tarihi merkezin ne kadar geniş olduğunu ve tarihi yapıların ne kadar güzel olduğunu görebilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
Dominik Kilisesi
Giriş ücretlidir, giriş ücreti 1.5 Eurodur. Kilise yapısı: esas olarak 14’ncü yüzyılın ilk yarısına dayanmakla birlikte, ilk olarak 1283 yılında yapılmaya başlanmıştır. Dominikanlıların 1330 yılında şehir dışına kovulmalarından sonra da, kilise varlığını sürdürmüştür.
1458 yılında: yapının bir kısmı ve çatı: bir yangında büyük hasar gördü. Ancak ardından yeniden onarıldı.
1720 yılında: Barok tarzda yeniden inşa edildi. Yapı: 19’ncu yüzyılda, genellikle dini olmayan amaçlar için kullanıldı ve 1898 yılında yeniden ibadete açıldı. Kilise: 1980 ve 1990’lı yılların başlarında restore edildi.
Günümüzde, 1973 yılından bu yana: kilisede “Martin Schongauer Stüdyosu” bulunuyor. Burada: Rose Bush isimli sanatçının 1475 yılı yapımı “Madonna” isimli yapısını mutlaka görmenizi öneririm. Bu eser, 1973 yılında Saint Martin Üniversitesi kilisesinde ortaya çıkmıştır.
Saint Martin Kilisesi
Burası Colmar sakinlerinin kendi katedralidir. Ancak şehirde piskoposluk olmadığından, kilise doğrudan Vatikan’a bağlıdır. Yapı: tamamen pembe taştan: 1235-1365 yılları arasında yapılmıştır. Alsace bölgesi Gotik mimarisinin önemli bir örneğidir.
1572 yılında kuzey kulesinde yangın çıkmış, çerçeve ve tüm çatı tahrip olmuştur. Üç yıl sonra ise, kiliseye karakteristik silüetini veren orijinal fener lambası (kubbenin üstünde, bir fener şeklinde olan bölüm) eklenmiştir.
1982 yılında kilisede yapılan restorasyonda 1000 yılından kalma bir kilisenin temelleriyle 11 ve 12’nci yüzyıldan kalma izler bulunmuştur. (Not: bu kilise yapısı, 2018 yılının sonuna kadar, restore edildiğinden kapalıdır. )
Bartholdi Müzesi
Colmar sokaklarında gezerken, burayı görebilirsiniz. Auguste Bartholdi (1834-1904) Colmar şehrinin merkezindeki bu evde doğmuştur ve bu ev: daha sonra sanatçıya adanmış bir müzeye dönüştürülmüştür.
Yapıda: üç kata yapılmış odalarda, çeşitli şehirlerdeki anıt modelleri sergileniyor. Bartholdi’nin başyapıtlarının orijinal modelleri (New York şehrindeki özgürlük heykeli ve Belfort Aslanı gibi) için özel yer ayrılmıştır.
Ayrıca: mobilyaları ve sanatçının kişisel hatıra eşyaları ile birlikte yaşam alanını görebilirsiniz.
Koisfhus-Gümrük evi
Burası eski gümrük evidir. Bulunduğu yer, ortaçağ döneminde, ana yollardan ikisi olan Grand Rue ve Rue des Marchands’ın birleşim yeridir. Mevcut bina: 1433-1480 yılları arasında yapılmıştır.
16’ncı yüzyılda, iki bitişik bina eklenmiştir. Bir dönem binanın yıkılması düşünülmüş, ancak sonradan vazgeçilmiş ve 1895-1898 yılları arasında restorasyon yapılmış, görülen sırlı fayanslar o dönem döşenmiştir.
Koifhus: eskiden halka açık bir yapı olarak kullanılmıştır. Zemin kat: depo ve ithal-ihraç malları için gümrüklendirme yeri olarak kullanılmıştır. Ayrıca, yine zemin kat: 1534 yılında Alsace Federasyonu olan “Decapole” milletvekillerinin toplanma yeridir. 1840 yılında, burada bir tiyatro faaliyet gösterir.
1870-1930 yılları arasında ise: Sanayi ve Ticaret odası olarak kullanılmış, 19’ncu yüzyıl sonlarında ise burada bir okul faaliyet göstermiştir. Günümüzde ise, burada: halka açık etkinlikler düzenleniyor.
Buranın bahçesinde: Alsatian şarabının farklı türlerinin tadına bakabileceğiz ve tarte flambe yiyebileceğiniz bir yer var. (Bir not: turda bizimle birlikte olan rehber arkadaşa, Colmar gezisinde burayı sorduğumda bilmediğini söyledi, özellikle resimlerini koyuyorum, umarım bir sonraki turda ziyaretçilere burayı gösterir.)
Maison des Tetes-House of Heads-Başkanlar evi-Kafalar evi
Burası: 1609 yılında eski protestan papazı ve Saint John Knight evini yapan mimar Albert Schmitt tarafından: Anton Burger için yapılmıştır. Colmar’ın en eski ve ahşap evlerinden bir tanesidir. Alman Rönesansından kalma güzel bir binadır.
İsmini: cephesini süsleyen 106 kafa veya tuhaf maskeye borçludur. Bunlar: üç katlı zengin cepheyi süslemektedir. 1898 yılında binaya taşınan “Borsa” için: Bartholdi tarafından 1902 yılında, binanın çardağı bir bakır heykelle süslenmiştir. 2012 yılında restore edilen bina, günümüzde bir restoran olarak kullanılmaktadır.
Hansi Village Museum
Maison des Tetes önündedir. Hansi olarak adlandırılan sanatçı Jean-Jacques Waltz burada yaşamıştır. Müzenin birinci katında: Hansi’nin büyüleyici dünyası görülebilir. Günümüzde: Sanatçının eserleri, Alsas kültür mirasının bir parçası olarak burada yani yaşadığı romantik ve büyüleyici yerde sergileniyor.
Ziyaretiniz sırasında, Hansi’nin çok yönlü yaşamına ve etkinliklerine tanık olacaksınız. Çocukluğundan başlayan sürece ait: elle boyanmış sofra takımları ve giysileri ve sanatsal gelişimi görülebiliyor. Daha sonra: hediyelik eşyaların satıldığı Hansi Butik görülebilir.
Maison Pfister evi
Burası: 1537 yılında “Val de Liepvre” deki para ticaretinden zengin olan, şapkalı lakaplı “Ludwig Scherer” için yapılmıştır. Ortaçağ özelliklerine rağmen, Colmar’daki mimari Rönesansın ilk örneğidir. İki katlı yapının, ahşap galerisi, sekizgen taret ve kutsal ve seküler sahneleri temsil eden duvar resimleri ilgi çeker. Zaten bu yüzden: Colmar’ın eski dönemlerinin sembollerinden birisidir. Yapının ismi: burada yaşayan aileye aittir. Pfister ailesi: 1841-1892 yılları arasında burada yaşamıştır.
Unterlinden Müzesi
Bu ilginç müze, bir ortaçağ manastırındadır ve bölgenin popüler müzelerindendir. Müzede sergilenen eserler: tarih öncesi çağlardan, 20’nci yüzyıl sanatına kadar, yaklaşık 7000 yıllık bir tarihi dönemi kapsar. Giriş ücretlidir.
13’ncü yüzyılda, Linden ağacından yapılan bu mekan, zamanla Alsace bölgesinin en büyük manastırlarından birisi haline gelmiştir. 19’ncu yüzyılda ise müzeye dönüştürülmüştür. Mimarları Herzog ve De Meuron’dur.
Günümüzde, bu ortaçağ manastırı müzede: mobilyalar, zırhlar, örme halılar, gümüş eşyalar, heykeller ve tablolardan oluşan zengin bir koleksiyon sergileniyor. Eserleri sergilenen Ortaçağ ve Rönesans dönemi sanatçılardan bazıları: Martin Schongauer, Hans Holbein, Lucas Cranach.
Özellikle: Alsaslı Rönesans dönemi ressamı Matthias Gruenewald’ın (1512-1516) “İssenheim Altarpiece” sunak parçası ünlüdür ve mutlaka görülmelidir. Bu parça: 1475 yılı yapımı olan Dominikliler kilisesi için yapılmış, sonradan buraya getirilmiştir.
Bu eser incelendiğinde ressamın ne kadar modern ve yaratıcı olduğu anlaşılır. 1906 yılında açılan müzenin yeni bölümlerindeki koleksiyonda ayrıca: Monet, Dubeffet, Holbein, Renoir ve Picasso gibi 20’nci yüzyıl ressamlarının tabloları bulunur. Müzede, günümüzde çok ilginç bazı turistik sergiler ve müzik etkinlikleri de düzenleniyor.
Covered Market-Parmanent Terroir Market
Küçük Venedik bölgesinde Des Ecoles caddesindedir. Küçük Venedik bölgesine giderken bunun hemen yanından geçeceksiniz, kanal kıyısında tarihi bir yapıdır. İstanbul’daki Mısır çarşısına benziyor.
Yapı: 1865 yılında tasarlanmış ve metal çerçeveli tuğlalardan yapılmıştır. Zaman içinde çeşitli işlevler için kullanılmıştır. Burada: Eylül 2010 tarihinden bu yana: meyve, sebze, baharat, et ürünleri, peynir ve Alsace şarapları satılıyor.
Petite Venise-La Venise
Colmar’ın en turistik bölgesi burasıdır. Venedik şehrini andırır kanallar nedeniyle, bu isim verilmiştir. Bölge: Koifhus’un arkasından başlar, balıkçılık semtine ve Turenne ve Saint Pierre köprüsüne kadar gider. Başlangıçta kırsal şarap üreticileri, bahçıvanlar ve tekne adamlarının yaşadığı Krutenau; 1674 yılında Turenne caddesi çevresine kadar uzanmaktadır. Burada: Ren nehrinin alt kolu olan “Lauch” nehri boyunca yerleşik renkli ve orijinal ortaçağ evleri görülür.
Arnavut kaldırımlı ve kıvrık sokaklarda yürüyebilirsiniz. Bahar ve yaz döneminde, kanallarda 30 dakikalık tekne gezileri yapabilirsiniz. Tabii kış döneminde böyle bir durum yoktur.
Balık avcısı bölümü
Colmar’ın profesyonel balıkçılarının ve teknecilerinin yaşadığı yerdir. Yakalanan balıklar, buradaki balık havuzlarında saklanır ve satılırdı. 1706 yılında, büyük bir yangın, buradaki 40’dan fazla evi yok etti. 1978-1981 yılları arasında burada önemli yenileme çalışmaları yapılarak, yarı ahşap evler restore edildi.
Bartholdi Kolleji
Küçük Venedik yakınındaki bu bölüm: 1698 yılı yapımıdır. İçeride Auguste Bartholdi’nin, orijinal bir heykeli bulunur.
Özgürlük Anıtı
Şehir merkezine, yaklaşık 15 dakika uzaklıktadır. Zaten: buraya gelirken büyük olasılıkla, bu anıtın bulunduğu yoldan geçeceksiniz.
Anıt: bir yolun merkezindeki bölümde bulunuyor ve uzaklardan görülebiliyor.
Bu heykel: Amerika New York şehrinde bulunan anıtın, 12 metre yüksekliğinde, orijinal bir kopyasıdır. Heykelin New York şehrinde bulunan orijinali, 1886 yılında Bartholdi tarafından yapılmıştır.
Colmar’da doğan ve özgürlük heykelini yapan heykeltıraş Auguste Bartholdi’nin ölüm yıldönümünün 100’ncü yılı anısına buraya dikilmiştir.
Colmar sokaklarında bazı yerlerde: özgürlük heykelinin yerini belirten ve üzerinde özgürlük heykeli resimleri olan metal plakalar bulunuyor.
Tabii burada ayrıntıya girmek istemiyorum, birkaç kelime anıtın geçmişi hakkında bilgi vermek gerekirse: bu anıtın: Osmanlı idaresindeki Süveyş kanalının açılması anısına, Padişah Abdülaziz tarafından yaptırıldığı, yani parasının Osmanlı tarafından verildiği, ancak daha sonra İslam inancına aykırı olduğunun düşünülmesi nedeniyle teslim alınmadığı ve Fransa hükümeti tarafından Amerika’ya hediye edildiği ve parçalanarak Amerika’ya götürüldüğü bilinmektedir. (Saçma sapan bir aşk hikayesinden de söz edilir, ama daha ayrıntıya girmenin anlamı yok.)