Resmi olarak İngiliz ve coğrafi olarak ise Endülüs’ün bir parçasıdır. Etnik açıdan ise, şimdiye kadar buradan geçmiş tüm ulusların ve ırkların bir karışımıdır. Yani, her anlamda bir aykırılık örneğidir. Bölge: 1704 yılından bu yana, İngiltere idaresindedir.
Batılılar buraya “Gıbraltar” demektedirler.
Şehirde, resmi dil İngilizcedir. Ancak çoğu şehirli, İngilizce ve İspanyolca bilirler.
Para derseniz: “pound” kullanılıyor. Ancak, şehirdeki bütün yerlerde, aynı zamanda “Euro” da kullanılıyor.
İklim denirse: burada sıcak yazlar ve ılıman kışlar yaşanır. Yani yıl boyunca sıcak bir hava egemendir. Ancak: yaz dönemi çok sıcak ve nemlidir. Şehir çevresinde, yılın 300 günü güneş görmek mümkündür. Mayıs ve Eylül ayları arasında, sıcaklıklar sürekli olarak 30 derecenin üzerindedir.
Yani, buraya gidecekler için, uygun mevsim koşullarını belirlemek şarttır.
Buraya yolunuz düşerse: taze deniz ürünleri ve renkli İspanyol yemeklerini tadabilirsiniz. Bunun dışında: Ispanak tortilla ve calettita ve panissa önerebilirim.
Şehirde alışveriş düşünürseniz: özellikle, Main Street caddesi üzerindeki “Cebelitarık Kristal Fabrikası” ürünlerinin satıldığı yeri ziyaret etmelisiniz. Dükkan ve mağazalar, genellikle günlük olarak saat 19.30’a kadar açıktır. Pazar günü ise, birçok yer kapalıdır.
Gece hayatı ise: şehirde çok sayıda gece kulübü bulunmaktadır. Ancak yine de canlı bir gece hayatı yoktur.
CEBELİTARIK BOĞAZI
Akdeniz ve Atlas Okyanusunu birleştiren, Avrupa ve Afrika kıtalarını birbirinden ayıran boğazdır. Antik çağda: burası “Herkül’ün Sütunları” olarak bilinirdi. Boğaz adını ise: “Tarık Bin Ziyat” isimli Emevi komutandan almıştır. Boğaz 60 km. uzunluğunda, 44 km. genişliğindedir. En derin yeri: 425 metredir.
Boğazın yüzeyinde: doğudan batıya giden kuvvetli bir akıntı bulunur. Derinlerde ise daha zayıf bir akıntı, Akdeniz’den Atlas Okyanusu yönünde ilerler.
TARİHİ
Tarım bin Ziyad: boğazın güvenliğini sağlamak için, burada boğazın kuzeyinde bir kale yaptırmıştır. Cebelitarık: 1462 yılında Araplardan-İspanyollara geçmiş, 1502 yılında resmen İspanya topraklarına katılmıştır.
24 Temmuz 1704 yılında ise, İngiltere-Hollanda deniz kuvvetleri tarafından el konuluştur. 1713 tarihinde “Utrecht Anlaşması” ile, İspanya kaleyi İngiltere’ye iade etmeyi kabul etmiştir.
İngiltere, günümüzde o anlaşmayı yorumladığında, buranın sonsuza dek kendisine ait olduğunu iddia etmektedir.
1963 yılında, General Franco; sınırın kapatılması, telefon bağlantılarının koparılması ve Cebelitarık’ın geri kazanılması için Birleşmiş Milletler aracılığı ile çeşitli mücadelelerde bulunmuşsa da, 1975 yılında Franco’nun ölümü ve İspanya’nın demokrasiye dönüşünden beri, Londra ve Madrid arasında, bu konudaki ilişkilerde muazzam bir iyileşme görülmektedir. Ancak, bu ilişkilerde, Cebelitarık hep bir sorun olarak ayrı bir yer işgal etmiştir.
TURİZM
Celebitarık kasabasında: Casemates Meydanından, Katedralin ötesine kadar uzanan merkezdeki ana cadde üzerinde : duty-free mağazaları, fast-food restoranları ve İngiliz tarzı birahaneler bulunmaktadır. Bunları gördüğünüzde, Cebelitarık Kasabasının yalnızca bir alışveriş merkezi olduğunu düşünebilirsiniz.
Ancak, yine de şehrin arka sokakları, tarih kokmaktadır.
ROCK-KAYA
Şehir kayanın batı tarafından yoğunlaşmıştır. Kaya: Cebelitarık bölgesinin en ilgi çekici yeridir. Kayanın uzunluğu 5 km ve en yüksek noktası, deniz seviyesinden 426 metredir.
Eğer yokuş yukarı çıkmayı tercih etmezseniz, teleferiğe binmelisiniz. İnerken yürüyebilirsiniz. Aşağıya yürürken, zikzak çizerek inen yollardan, şehre geri dönebilirsiniz. Kaya üzerindeki teleferik hattı (Ape Den Teleferik) : 1966 yılında yapılmıştır. Teleferik yolculuğu: maymunlar adasında durur.
Tepeye çıktığınızda ise, buradaki restoranda oturabilir ve gerek Cebelitarık şehrini ve gerekse Cebelitarık limanı ve hava bulutsuz ise Afrika kıyılarını, Fas kıyılarını izleyebilirsiniz.
Kaya’nın büyük bölümü: yöreye özgü bitkileri korumak amacıyla, doğu koruma alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Kaya: aynı zamanda, 18’nci yüzyılda İngilizlerin bölgeye getirdiği bir kuyruksuz maymun türü olan: “Barbary maymunları” yani Berberi şebeğinin de yuvasıdır. Bu meraklı yaratıklar, kameranızı, çantanızı elinizden kapabilirler. Hatta, kendilerini tehdit altında hissederlerse saldırgan bile olabilirler. Aranızdaki mesafeyi korumanızı öneririm.
Kayanın içinde: 50 civarında tünel kazılmıştır. Yani: kaya, bir anlamda mağara ve tünellerle delik-deşik edilmiştir. Onun kireçtaşı tabanı, Cebelitarık bölgesini doğa tutkunları için popüler bir hedef haline getirmiştir.
İngiliz ordusu tarafından 1779-1783 yılları arasında kazılan: “Siege Tunnels” yani “Büyük Abluka Tüneli” gibi tünellerden bazıları halkın ziyaretine açıktır. Gezmenizi öneririm.
ST MİCHAEL MAĞARASI
St Michael mağarası: deniz seviyesinden 300 metre yüksekliktedir. Onun muhteşem sarkıt ve dikitleri, Romalılar döneminden bu yana bilinmektedir. Kaya üzerindeki “Leonara mağarası” ve aşağıdaki “St Michael mağarası” gibi mağaralar birbiriyle bağlantılıdır. Günümüzde: bu mağara, konserler için kullanılıyor.
1782 yılında: Kaya, elle oyularak: üst galeriler oluşturulmuştur. 1779-1783 yılları arasındaki büyük kuşatmada: buralara toplar yerleştirilmiştir.
CONVENT
Main Street sonundaki manastır: 1728 yılından bu yana: valinin ikametgahı olarak kullanılmaktadır. Burada: muhafızların günlük nöbet değişimi töreni ilgi çekmektedir. Yapı: 16’ncı yüzyılda bir manastır olarak yapılmış ancak daha sonra konut olarak kullanılmaya başlanmıştır. Manastır ile ilgili bir söylenti var, duyduğum bu söylentiyi size de aktarmak istiyorum: “Manastırda “Grey Lady” denilen bir rahibe hayaleti bulunduğu” söylenmektedir.
TRAFALGAR MEZARLIĞI
Southport Gate bölgesindedir. Burada: Trecheros deniz savaşlarında ölenler gömülüdür. Karmaşık ve bakımlı mezar taşları, 1789 yılından kalmadır.
CEBELİTARIK MÜZESİ
Şehir içindeki ana caddenin yarısına geldiğinizde, sağ bölümdeki cadde üzerine yönelirseniz Aziz Meryem Katedralini geçince, Cebelitarık Müzesine ulaşabilirsiniz.
Müzede sergilenen az sayıdaki ancak etkileyici dini eserler, geçmişte Magribilerin, İber yarımadasını ele geçirmesi dönemlerinden: son yüzyıllardaki denizcilik kalıntılarına kadar uzanmaktadır. Özellikle kaya mağaralarında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan kalıntılar da burada sergileniyor. Avrupa kıtasında, ilk “Neandertal kafatası” 1848 yılında bulunmuş ve burada sergilenmektedir.
Giriş ücretlidir.
GIBRALTAR ABDULAZİZ CAMİSİ
Cami, 1997 yılında, Suudi Arabistan kralı Fahd bin Abdulaziz tarafından yaptırılmıştır. Gayri Müslim bir ülkede bulunan en büyük cami olduğu söylenmektedir. Cami: “Avrupa noktası” denilen yerde, yani kıtanın en güney ucunda bulunmaktadır.
DERİN DENİZ BALIKÇILIĞI VE YUNUS BALIKLARINI İZLEME
Cebelitarık bölgesinde: dünyanın en iyisi olarak kabul edilen derin deniz balıkçılığı yapılmaktadır. Kefal, çipura ve kılıç balığı avlamak üzere, yarım ve tam günlük balıkçılık gezileri düzenlenmektedir. Turistler için bu gezileri yapan tekne şirketlerini merkezde bulabilirsiniz.
Balık avcılığı ile ilgisi olmayanlar için de, Cebelitarık şehrinde düzenlenen “Whale Watching” yani “Yunus ve balinaları gözlemleme” turları düzenleniyor. Çünkü: körfez, yunus ve balinalara ev sahipliği yapmaktadır.
PLAJLAR
Cebelitarık şehrinde harika plajlar bulunuyor. Adanın doğu tarafında “Eastern Beach” ve “Catalan Bay” bulunmaktadır. Ayrıca: çakıllı bir plaj olan “Little Bay” ve batı kıyısındaki “Camp Bay” da düşünülebilir. “Pier” balıkçılık tesislerinde ise: parasaling ve su kayağı, dalış yapılabilir.
MARİNA QUAY VE QUEENSWAY QUAY
Bu iki modern marina, cazip restoranlarında lezzetli deniz ürünleri sunmaktadırlar. Şehri ziyaret ederseniz, buraya uğramayı ihmal etmeyin.