Şehir gezinizde: Ümit Burnuna yolculuk yapmak isterseniz: False körfezi kıyısından ilerlediğinizde, mükemmel plajlar, balıkçı limanları, dağların ve okyanusun muhteşem manzarası ile dolu bir yolculuk yapabilirsiniz.
Şehir merkezinden yola çıkarken: Beach Road üzerinden güneye doğru ilerlediğinizde: Güney Afrika’daki en eski deniz feneri olan “Mouille Point Lighthouse” u görebilirsiniz.
Beach Road üzerinden ilerlediğinizde: ülkedeki en pahalı evlerin bulunduğu ve “Milyonerler Sırası” olarak isimlendirilen bölgeden geçersiniz. Bantry körfezindeki dinlenme tesislerini geçtikten sonra: yol, Twelve Apostles dağı etekleri boyunca ilerler.
Bu bölgenin güneyindeki kıyı şeridi, özellikle dalgıçlar tarafından tercih edilmektedir ve yol kenarında sıkça gemi enkazları görülmektedir. Ayrıca: yine yol kenarında el işi ve antika pazarı, mükemmel plajlar ve “Liandudno” isimli bir ilginç köy görülmektedir.
Liandodno Beach
Victoria Road yolu üzerinde bulunan popüler bir plajdır. 200 metre uzunluğunda sahil şeridi “Mavi Bayrak”lıdır. Yaz aylarında deniz genellikle güçlü akıntılar ve rüzgarlar ile sörfçülerin ilgisini çeker ama soğuktur.
Bu yüzden plaj genellikle güneşlenmek ve sundowners için kullanılır. Plajın sol bölümünde bulunan kayalık “Sunset Rocks” olarak bilinir. Plajın sağ bölümündeki “Logies Bay” burnu granit kayalarında çok sayıda mağara vardır.
Yola devam ettiğinizde “Hout bye” balıkçı kasabasına ulaşacaksınız.
Popüler bir turizm yeridir. Şehir merkezine 30 dakika uzaklıktaki burada yani körfezde: mükemmel bir yüzme plajı ve dünyanın en iyi balık ve cips servisi yapılan pitoresk limanı ile canlı bir sahil kasabası bulabilirsiniz.
Burası aynı zamanda, Cape Town kerevit endüstrisinin merkezi konumundadır. Kasabanın denizi soğuktur. Ancak yaz günlerinde nispeten pek fazla soğuk olmaz, çocuklar için idealdir.
Burada: balık pazarı ve deniz ürünlerinin sunulduğu harika restoranlar bulunmaktadır.
Ayrıca: hediyelik eşyaların satıldığı “Mariners Wharf”da ilginizi çekecektir. En taze deniz ürünlerini burada bulabilirsiniz. Burası, aynı zamanda Güney Afrika’nın ilk denizcilik limanı marketidir. 25 yıllık geçmişi olan bu mekanda 350 kişilik restoran ve bir deniz antika dükkanı bulunur. Özellikle sushi bar ve deniz ürünleri tatmanızı öneririm. Ve de mutlaka karides ve kalamar denemelisiniz.
“Duiker İsland” denilen adadaki foklar ve deniz kuşlarını görmek isterseniz: kısa bir tekne turu yapabilirsiniz.
Ayrıca: “Hout Bay Museum” ziyaret edilebilir. Müzede, Avrupalılar bölgeye geldiklerinde burada yaşayan avcı toplayıcı kavim “Strandlopers” ler hakkında bilgi almak mümkündür.
“Bay Harbour Market” lezzetli yiyeceklerden yerel ürünlere kadar birçok şeyin satıldığı bir yerdir.
“World of Birds Wildlife Sanctuary” (kuşların dünyası) denilen yerde ise, binlerce kuş dünyası ve yaban hayatı sakinlerini görebilirsiniz. Burada: geniş kuşhanelerde 3000’den fazla kuş bulunmaktadır.
Batı Cape’in manzaralı yollarından “Chapmans Peak Drive” istikametinde ilerlediğinizde: “Kommetjie” isimli küçük bir köye ulaşırsınız. Burası: özellikle su sporları ile tanınır ve sörf yarışmalarının birçoğu: buradaki “Long Beach” denilen yerde yapılır.
Buranın plajı her yaştan ve yetenekli sörfçüler için ideal koşullar sağlar, yani Cape yarımadasının en güzel sörf merkezidir. Tüm yıl boyunca her şekil ve büyüklükte dalgaları burada görmek mümkündür. Özellikle “Long Beach” Atlantik kıyısındaki en iyi sörf noktasıdır. Hafta sonları burası özellikle çok kalabalık olur.
Kıyıda: 1900’lü yıllarda, fırtınalı bir havada batan vapur enkazı bulunur. Kommetjie köyünden sonra: sarp kayalık tepeler boyunca ilerleyen yolda “Habeş Maymunları” dikkat çekecektir. Yol: “Simon Kasabası”na doğru gider. Bu kavşak noktasında: taş heykeller ve tahta oymalar satan tezgahlar göreceksiniz.
STELLENBOSCH VE WİNELANDS
Cape Town şehir merkezine yarım saatlik uzaklıkta bulunan bu bölge: üzüm bağları ve şarap tadım merkezleriyle ünlüdür.
Bu bölgeye yapılan turlara katılırsanız: hem lezzet ve hem de görsel olarak büyük keyif alabilirsiniz. Bölgede: çok sayıda restoran ve antika dükkanı, müzeler ve yapraklarını açmış asmaların parlak yeşil renklerini ve Koloni dönemi Felemenk tipi çiftlik evlerini görebilirsiniz.
Evet: Güney Afrika: dünya üzerinde Avrupalı olmayan en eski şarap üreticisi ülkedir ve burada üretilen şaraplar, tüm dünyada ilgi görür. Çünkü, buradaki yüzlerce üzüm bağında yaklaşık 4000 farklı çeşit şarap üretilir.
Stellenbosch ve çevresi: şarap endüstrisinin merkezidir. Riebeck: bu ülkede ilk asmaları diken dişi olarak bilinir ama 17. yüzyılda Fransa’dan buraya göçen Huguenot mültecileri, birliklerinde şarap yapımı kültürünü ve uzmanlıklarını da ülkeye getirmişlerdir.
Burada biraz önce söylediğim gibi binlerce şarap çeşidi olmasına rağmen, en revaçta olanı “beyaz” şaraptır. Ayrıca: rengi neredeyse mor olan “Pinotage” cinsi şarap ta tercih edilir. Buradan uygun fiyatla kaliteli şarap alabilir ve yıllarca beklettikten sonra lezzetinden bir şey kaybetmediğini görebilirsiniz.
“Stellenbosch Wine Route” (Şarap Yolu): Wineland civarında kurulan ve her biri farklı büyüklükteki üzüm bağlarını barındıran bölgelerin en eski ve en ünlüsüdür. Burada bulunan birçok üretim yeri: sattıkları şarapların tadımını sunmaktadırlar. Bu yol, yaklaşık 30 araziyi içermektedir. Bunlar arasında benim ilgimi çekenler “Murgenehof” denilen ve Merlet ve Cabernet Sauvignon gibi olağanüstü şarapların üretildiği yerdir.
Stellenbosch şarap çiftlikleri: Cape Town şehir merkezine 45 dakika uzaklıktadır. Bu en tanınmış şarap bölgesi ve ülkenin en beğenilen şarapları yapılan mahzenlere ev sahipliği yapmaktadır.
Şarap tadımı, mahzeni turları ve şarap çiftikleri doğal güzelliklerin görülmesi turu, bir gün veya daha fazla sürebilir. Bu nedenle yola çıkmadan önce nereye gitmek istediğinize karar vermeniz gerekir. Şarap mülklerinin çoğu, günümüzde: turistik odaklı hizmetler sunan, hediyelik eşya dükkanları ve restoranları haline gelmiştir.
Franschhoek şarap rotası
Bu vadideki ilk restoran: Fransız Hugenotsları zamanından kalmadır. Yani, burada göreceğiniz sokak kafeleri günümüzden 300 yıl önce yapılmıştır. Görkemli Franschhoek ve Drakenstein dağları fonda güzel bir görüntü yaratır. Ana caddede: antik mağaza, pastaneler, çikolatacı ve sanat galerileri yan yanadır.
Franschhoek, ayrıca yıl boyunca çeşitli zamanlarda: peynir, şarap ve zeytin festivallerine ev sahipliği yapar. Burada ana caddede dolaşarak şarap sitelerini ziyaret edebilir ve restoranların birinde yemek yiyebilirsiniz. Görülmeye değer şarap malikhaneleri şunlardır: La Motte, Boschendal, Chamonix, Cabriere.
Paarl&Wellington şarap rotası
Bölgedeki diğer mükemmel şarap çiftliklerinden bir dizi; Paarl ve Wellington alanlarından biraz daha uzakta bulunmaktadır.
Bu bölgede bulunan yollardan birkaç tanesini tercih ederek: kasabaları ve güzellikleri keşfedebilirsiniz. Özellikle: burayı ziyaret etmek isteyenlerin, asmaların yeni yaprak açtığı ve çok sayıda hasat etkinliğinin bulunduğu yaz aylarında veya sonbahar aylarında ziyaret etmelerini öneririm. Bölgede konaklama imkanları da bulunmaktadır.
Stelellenbosch Kasabası
Stellenbosch kasabasına ilk olarak 1679 yılında yerleşilmiştir ve Güney Afrika’nın en eski ikinci yerleşim yeridir. Ancak, kasaba günümüzde kalabalık bir üniversite kasabası olarak bilinir. Caddelerindeki “meşe” ağaçları nedeniyle, “meşe kasabası” anlamına gelen “Eikestad” ismiyle anılır.
Kasabanın “Dorp Street” caddesi üzerinde eski binalar görülür. Bunlardan özellikle ilgi çeken “Oom Samie de Winkel” (Sammy Amca’nın Dükkanı) dır. Burada; şaraplar, el işleri, sepet işleri, antikalar, danteller, kurutulmuş meyveler ve tarım aletleri doludur. Ülkenin en iyi restoranlarından bazıları buradadır. Bunlar arasında: Rust en Vrede, Ürdün ve Terroir dikkat çeker.
Kasabada: Rynevelt Street üzerinde “The Village Museum” denilen bir müze bulunur. Bu müze, kasaba sakinlerinin 300 yıllık yaşamlarından kesitler sunar.
Yine kasabada bulunan “Sasol Art Museum” ise: Stellenbosch Üniversitesinin sanat koleksiyonunu sergilemektedir. Ayrıca: yine aynı müzede tarih öncesinden kalma çeşitli nesneler sergilenmektedir. Bundan başka: kasabada badanalı Anglikan kilisesi ve zümrüt yeşili “Cape Hollandalı Çiftlik” ve 19.yüzyıl üniversite binaları görülür.
Stellenbosch her zaman kalabalıktır, çünkü dünyaca ünlü “Stellenbosch Üniversitesi” buradadır ve öğrenciler buraya hareket katarlar.
Kasabada: Strand Street üzerinde “Stellenryck Wine Museum”; şarap yapım tarihine adanmıştır.
BREEDE RİVER VALLEY VE LİTTLE KAROO
Breede nehri vadisi: Cape Town şehrinin batı bölümünün meyve ve şarap üretilen en büyük bölgesidir. Günümüzde, bölgede ağırlıklı olarak devekuşu görülür. Onun eti, yumurtası ve tüyleri için çiftlikler vardır. Bu yarı-kurak iklim mikro kilima etkisi yaratır: Karo şarap üreticilerinin işine gelir ve genellikle bereketli nehir kıyısında yetişen kaliteli üzümler ile muhteşem şaraplar yaparlar.
Ceres
Bölgenin başlıca kasabası burasıdır. Adını: Roma verimlilik tanrıçasından almıştır. Ceres: Wineland merkezinden sadece 150 km uzaktadır ve buraya 90 dakikada ulaşılır. Vadi: Güney Afrika’da en iyi yaprak döken meyve üretim merkezidir. Ayrıca: taze ve kurutulmuş meyve, meyve suları ve doğal kaynak suyu bulunmaktadır. Özellikle: şeftali, nektarin, elma, kayısı, armut ve kiraz yetiştirilir ve Aralık-Nisan ayları arasında yol boyunca meyve bahçeleri ve meyve paketleme yerleri görülür.
Öte yandan: burada macera yaşayabilirsiniz. Çünkü: burada yüzlerce yıl önce “San” ve “Khoi” kabileleri yaşamıştır. Kış aylarında, buradaki dağlar genellikle karla kaplıdır ve burası küçük bir İsviçre olarak anılır. Kayak ve kar aktiviteleri yapılır.
Worcester denilen yerden gelen yol, Ceres kasabasından geçer ve Little Karo denilen yere ulaşır. Yol boyunca; buranın ilk yerlilerinden olan “San” kültürüne ait kaya resimleri ve devekuşu çiftlikleri görülür. Ayrıca, yine yol üzerinde: buğday tarlaları, üzüm bağları, meyve bahçeleri ve görkemli dağlar görülür.
Worcester üzüm bağları: Güney Afrika şaraplarının yaklaşık dörtte birini üretmektedir. Burada: bir müze bulunmaktadır. Worcester kasabası: Overhex ve langeberg dağlarının eteklerinde kurulmuştur. Burası 90.000 kişilik nüfusu ile Breede River vadisinin en büyük şehridir ve 1820 yılında kurulmuştur. Kasaba, biraz önce de söz ettiğim gibi, ülkenin en büyük şarap üretim alanıdır. Kasaba şaraplık ve sofralık üzüm çiftlikleriyle çevrilidir.
Kleinplasie Open Air Museum
Worcester, Breede River Valley bölgesindedir.
Cape Town çiftliklerindeki gündelik hayat: o dönemin kostümlerini giymiş çalışanların yaptıkları günlük faaliyetleri (üzüm çiğnemek, açık havadaki fırında ekmek pişirmek, mum yapmak, at nallamak gibi) burada yaşayan müzede ziyaretçilere sergilenilmektedir.
Kleinplasie Reptile World-Sürüngen Dünyası
R60-Robertson Road.Worcester başlangıcı, Kleinplasie adresindedir.
Müzenin hemen yanında bulunan bu mekanda: bir çok timsah türü, yılan ve kaplumbağa bulunmaktadır. Burada: yılan gösterileri sunuluyor. Ama, bu gösterilere katılan yılanlar, Afrika’nın en korkulan yılanlarıdır.
Karo National Botanical Garden-Ulusal Botanik Bahçesi
Bahçe, Capa Town şehir merkezine 120 km uzaklıktadır.
Roux Street üzerindedir ve burada: Little Karo’nun yarı çöl ikliminde yetişen bitkiler boy göstermektedir. Bahçede 400 civarında kaktüs türü kendi kendine yetişmiştir. Bunlardan 300 tür: nadir bulunur, nesli tükenmektedir ve koruma altındadırlar. Evet bu çöl bahçesi 11 hektardır.
Oudtshoorn
Cape Town şehir merkezine 351 km uzaklıktadır.
Burası devekuşu yetiştiriciliğinin merkezidir. Karao bölgesinin havası ve iklimi: bu büyük ve uçamayan kuşları yetiştirmek için çok uygundur ve onların en sevdikleri yiyecekler burada yetişmektedir.
Bunlar: düşük kolestrollü etleri için yetiştirilirler. İlaveten: derisinden giysi ve ayakkabı yapılır. Yumurtaları da çok lezzetlidir ve boyanıp hatıra eşya olarak da satılmaktadır. Bölgedeki birçok devekuşu çiftliği halka açıktır.
Bu çiftlikleri ziyaret edebilir: kuşları yumurtadan çıkarken görebilir, civcivleri sevebilir ve yetişkinleri tüyleri yolunurken izleyebilirsiniz. Hatta: devekuşu eti yiyebilir, devekuşu derisinden yapılmış ürünler satın alabilirsiniz.
Bölgedeki devekuşu endüstrisi: 1880’li yıllarda başlamış ve I. Dünya Savaşının sonuna kadar altın çağını yaşamıştır.
19.yüzyılın sonlarında: modaya düşkün kadınlar: boyun kürkleri ve şapkaları için devekuşu tüyü kullanmaya başlayınca: devekuşu tüyleri çok değerli hale gelmiş ve fiyatları hızla yükselmiştir. Sonuçta ise: Outdshorn civarındaki devekuşu çiftliklerinin sahipleri kısa sürede zengin olmuşlardır. Bu tüy milyonerleri: kazandıkları servetin hırsıyla savurgan bir hayat tarzına kapılmışlar ve hatta: Johannesburg şehrindeki altın ve elmas madencileriyle yarışır hale gelmişlerdir.
O dönemde, kendileri için: bugünde bölgede görülebilen muhteşem saray konutları yaptırmışlardır. High Street üzerinde bulunan “Le Roux Konağı” bunların en güzel örneğidir. Ancak: I. Dünya savaşı sırasında, devekuşu tüyleri modasce geçince: piyasa olağanüstü bir şekilde darmadağın olmuş ve tüy milyonerlerinin çoğu yoksulluğa sürüklenmiştir.
CP.Nel Museum
Baron Van Rhode Street üzerinde bulunan bu müzede: devekuşu endüstrisinin gelişimi anlatılmaktadır. Müzenin bulunduğu kumtaşı bina 1907 yılında Erkek Lisesi olarak açılmıştır. Victoria sömürge mimari tarzını yansıtmaktadır.
30 metre yüksekliğindeki kule ila taçlandırılmış ve korint süsler ile dekore edilmiştir. Merkezi saat kulesi, her iki tarafından cephesi simetrik olarak tasarlanmıştır. 1972 yılında CP Nel Müzesi resmen eski okul binasında açılmıştır. 1980 yılında bina “Milli Anıt” olarak ilan edilmiş, koruma altına alınmıştır.
Cango Wildlife Ranc
Outdshoorn’un 3 km kuzeyindeki bu alan: Afrika yaban hayatındaki nadir hayvanların (aslan, jaguar, timsah, yılanlar, kara kaplumbağaları gibi) yetiştirilme alanıdır. Burayı ziyaret ederseniz, dünyanın en büyük kedilerini görebilirsiniz.
Burada: bir Nil timsahı ile dalış yapabilir veya vücudunuza bir python yılanı dolayabilirsiniz. Çünkü: burada sürüngenlere ve hayvanlara ait 47 değişik tür bulunmaktadır. Kaplan yavrularını, çita yavrularını kucaklayabilirsiniz.
GARDEN ROUTE
Garden Route: Masa dağı sayılmaz ise, Batı Cape bölümünün en iyi bilinen, tanınan ve tercih edilen turistik yeridir. Bu yüzden özellikle tatil sezonunda çok kalabalıktır. Burası bir bahçeden öte: daha çok ormanlık alandır.
Garden Route ismi: Hint Okyanusunun kıyı şeridinin arasında uzanan, yokuşlu tepeleri kaplayan gür bitkilerden gelmektedir. Bu kıyı şeridi: Cape Town şehir merkezinin 400 km doğusundaki “Mossel” körfezinden başlayıp 190 km doğudaki “Storm” nehrine kadar uzanmaktadır.
Bölgenin önemi: doğal zenginliklerinden kaynaklanmaktadır. Buradaki kıyı kasabaları, mükemmel göller, lagunlar ve nehirlerden geçen yollar muhteşem ilgi çekmektedir.
Mossel Bay
Cape Town ve Port Elizabeth arasındaki bu alan: dünyaca ünlü Garden Route bölgesinin bir kıyı köyü ve limanıdır. Bu popüler tatil beldesi: Hint Okyanusunun ferahlatıcı suları ile çevrilidir. Tüm yıl ılıman iklim görülür.
1488 yılında Bartholomew Dias: St Blaize körfezine demir attı. Bu kasaba daha sonra: yün, hardal sarısı ve devekuşu tüyleriyle yoğun bir ihracat limanı olarak gelişmiştir. Şehirde çok güzel tarihi binalar bulunmaktadır.
1601 yılında Hollandalı denizci ve midye toplayıcısı Paulus van Caerden: Mossel Bay kasabasını değiştirmiştir. Günümüzde: Mossel Bay’dan toplanan midye, dünyanın en iyileri arasındadır.
Zengin tarihiyle orantılı olarak şehirde birçok müze vardır.
Denizcilik Müzesinde: bölgenin ilk keşfedildiği gün ve gemiler üzerinde duruluyor. Bartolomeu Diass Caravel: etkileyici yaşamı anlatılıyor. O, 1488 yılında Mossel Bay içine açıldıkları gemi, yol haritaları, gemi modelleri bulunuyor.
Bir başka müze “Granery” Müzesidir. Burada: bölgede bulunan yabani çiçeklerin taze örnekleri, bir ekranda gösteriliyor.
“Shell Museum”: midye kabuklarının çok geniş bir koleksiyonunu barındırmaktadır.
Kültür ve Tarih Müzesi: tarihin çeşitli dönemlerini kapsayan bölgenin tarihsel önemi ve çeşitli aletler sergileniyor.
Bu müzeler dışında, şehirde: Munrohoek evleri ve Shirley binaları da gezilebilir.
En popüler yerlerden biri, 800 yaşında olduğu tahmin edilen ve bir ulusal anıt ilan edilerek koruma altına alınmış olan “Postane” dir. 1500 yılında, Milkwood ağacı altında, geçen gemilerin personeli buraya mektuplarını bırakıyorlarmış. Mektuplar, günümüzde müzede görülebilmektedir.
Mossel Bay: su sporları tutkunları için bir cennettir. Burada: geniş spor tesisleri yanı sıra gol, squash, teniz, bungi, köprü dalış, ısıtmalı kapalı havuz, at sürme gibi etkinlikler de yapılabilir. Ayrıca: köpekbalığı kafesiyle dalış, gemi batıklarına dalış, şnorkel dalışları gibi adrenalin kaynaklı faaliyetler de görülür.
Mosselbay Wilderness National Park
Wilderness köyü: park alanının başlangıcıdır. Park alanı: 2500 hektarlık bir alanı kapsar, kıyı şeridi boyunca 29 km uzanır. Bu alanda: beş nehir, beş göl ve gür ormanla bulunmaktadır. Bu alanda: 250 farklı kuş türü barınır ve bunların 79 tanesi su kuşudur.
Goukamma Nature and Marine Reserv-Goukama Doğa ve Deniz Hayatı Koruma Bölgesi
Sedgefield’den çıktıktan sonra Buffel körfezine doğru yönelirseniz, buraya ulaşırsınız. Burası: muhteşem dokunulmamış bir plaja sahiptir.
Goukamma
Burada bir tatlı su gölü vardır ve oltayla balık tutmak isteyenler tarafından yoğun tercih edilir. Bölge yaklaşık 200 kilometre karelik alanı kaplar. Bu büyük alanda: zengin yaban hayatı görülür. (özellikle balık kartalları, Afrika siyah deniz saksağanları, maymunlar, su samurları, firavun fareleri) Denizde de yunuslar ilgi çekmektedir. Üreme mevsiminde ise, güneyden gelen balinaların göçü izlenir.
Knysna Garden Route
Mossel körfezinin 102 km doğusunda ve Cape Town şehir merkezine 5 saatlik uzaklıktadır. Burası da turistler tarafından tercih edilir. Konaklama için uygun yerler bulunur. Ancak, burada plaj yoktur.
Knysna bir Khoi kelimesinin türetilmesiyle bulunmuş olup, “odun yeri” anlamına gelir. 1804 yılında Kral George III’ün gayrimeşru oğlu George Rex, buraya gelerek lagün kıyısında Melkhoutkraal olarak bilinen gayrimenkulü satın almış ve tüm ailesiyle birlikte Knysna yerleşmiştir.
Knysna: yemyeşil ormanları ve huzurlu lagün kıyısı ile Cape Coast bölgesinin en iyi bilinen tatil yerlerinden birisidir. Denizi halice bağlayan lagün ağzını koruyan iki kumtaşı uçurum ilgi çekmektedir. Lagün kıyısındaki istiridye tesisi, dünyanın sayılı yerlerinden birisidir ve Knysna istiridyeleri dünyanın en lezzetlileridir.
Queen Street Millwood evi müzesi: şehir tarihine ilişkin nesneler barındırır ve George Rex’e ait objeler bulunmaktadır.
Öte yandan: burada Güney Afrika’nın en büyük yerli ormanı bulunur. Orman son derece yoğundur.
Çok eğlenceli orman alanında yürüyebilir, Jubilee Creek denilen 1885 yılında altın bulunan alanda sakin ve güzel bir piknik yapabilir, Buffalo Bay kıyısında yüzebilirsiniz.
Main Street üzerinde “Knysna Museum” bulunmakta olup, müze: Güney Afrika’nın ilk oltayla balık avlama müzesidir.
Kasabada sokak pazarlarında ve Main Street üzerinde sıralanan tezgahlarda satılan el işleri ve ormanın kereste ağaçlarından ustalıkla yapılmış parçalar satın almak mümkündür.
Kynsna rıhtımından çevreye yapılacak geziler çok popülerdir.
Tsitsikamma National Park
Tsitsikamma National Park: Garden Route Milli Parkının üst bölümünde yer almaktadır. Burası: doğal Storms River ağzı, sarp kıyı şeridi, antik orman ve günümüzde geliştirilmekte olan kültürel siteleri içerir.
Burada: nesli tükenme tehlikesi altında olan kuş türleri ve antilop gibi hayvanlara ev sahipliği yapmaktadır.
Ayrıca: kereste ormanları, havuzlar, mercan resifleri, kumullar, uzun ve kumlu plajlar, vadiler, şelaleler ve yürüyüş parkurlarıyla doludur. Dünyanın en yüksek burgee-juumping yeri de buradadır. “Bloukrans” köprüsünden atlayacak olanlar yaklaşık 216 metre aşağıya düşmektedirler.
Hermanus
Cape Town şehir merkezinden 1 saat uzaklıktaki (110 km. dir) bu bölge: dünyada karadan balina gözlenen en iyi yer olarak bilinir. Balinalar: gözlem yerlerine yalnızca 30 metre uzaktan geçerler. Burası: balinalar dışında muhteşem manzarası ile de ilgi çeker. Yani, burası balina mevsimi olmadığında da görmeye değerdir.
Hermanus sokaklarında gezinirken: “varek” denilen borunun sesi ile balinaların göründüğü anons edildiğinde şaşırmayın. Whale Crier denilen balina müşaviri: bu işle görevlidir ve balinalar göründüğünde, bu yerel boru sesi ile kasaba halkına ve ziyaretçilere işaret verir.
Başlangıçta bir balıkçılık ve balina avcılığı köyü olan Hermanus: günümüzde popüler bir tatil yeridir.
Balinalar, günümüzde turizm açısından kasabanın gelirine olumlu katkıda bulunmaktadırlar. Kasabada bulunan “Old Harbour Museum” balina avcılığı endüstrisinin tarihi süreç içindeki öyküsünü anlatmaktadır. Burada: denizdeki balinaların gizemli şarkıları: sonarlar ve şamandıralar aracılığı ile müzenin içine iletilmektedir.
BATI KIYISI VE CEDERBERG
Cape Town şehrinin batı kıyısı: Garden Route veya Wineland kadar eğlenceli ve gösterişli değildir. Atlantik okyanusu, bu bölgeye muhteşem güzel bir kıyı şeridi yaratmıştır. Bu kıyı şeridinde ise: göçmen balinalar, harika deniz kuşları ve zengin deniz ürünleri bulunan restoranlar görülmektedir.
Darling Kasabası
Cape Town şehir merkezine 75 km uzaklıktadır. Burada özellikle “Butten Museum” (Tereyağı Müzesi) ilgi çekmektedir. Ayrıca, yine bu kasabada 1916 yılından bu yana “İlkbahar Çiçek Gösterisi” şenlikleri düzenlenmektedir. Darling: muhteşem kır çiçekleriyle tanınır.
West Coast National Park-Batı Kıyısı Ulusal Parkı
Burası: milyonlarca su kuşunun barındığı bir yer olarak önem kazanmaktadır. Bunlar arasında: pelikanlar, siyah deniz saksağanları, yağmur kuşları ve filamingolar bulunur. Parkın güney tarafında ise: Potsberg Narue Reserve bulunur ki, burada ilk baharda muhteşem kır çiçekleri açarlar.
Biraz ileride ise: Vasgo da Gama’nın 1497 tarihinde, Baharat Yolunu bulmak için çıktığı yolculukta, burada karaya çıktığı yer olan St.Helena körfezi bulunmaktadır ve olayın anısına buraya basit bir anıt taş dikilmiştir.