Kahramanmaraş Çağlayancerit, Adıyaman arasındaki uzaklık: 24 km. Çaylayancerit, Kahramanmaraş arasındaki uzaklık: 64 km.
TARİHİ
Küçükcerit köyünde ortaya çıkan mozaik kalıntılarına göre, bölgedeki yerleşimin MS 3 ile 4’ncü yüzyıla kadar eski olduğunu bilinmektedir. Oğuzların Ceritoğulları boyundan olan ilçe halkı, Türklerin Anadolu’ya göçleriyle birlikte buraya yerleşmiştir. İlçenin ilk kuruluş yeri, günümüzde ilçe merkezinin kuzeyinde bulunan “pamuk” denen yerdir. İlçenin bugünkü ismi, Orta Asya’dan gelen “Cerit” aşiretinden gelir. “Çağlayan” kelimesi ise, bölgede suların çokluğuna dayanarak ismi eklenmiştir. Selçuklu ve ardından Osmanlı hakimiyeti görülür. Kurtuluş savaşı esnasında, ilçe, düşman işgaline maruz kalmamıştır. 1986 yılına kadar Kahramanmaraş merkez ilçeye bağlı bir köy iken, bu tarihte belediye kurulmuş ve 1987 yılında ise ilçe statüsünü kazanmıştır.
GENEL
Coğrafi olarak Akdeniz bölgesi içindedir. İlçe: dağlık bir alanda kurulmuştur. İlçe merkezi, kuzeyde Engizek dağları ve güneyde Öksüz dağları ile çevrili bir vadidedir. Rakım 1150 metredir. Elbistan-Pazarcık arasındaki Anadolu’dan Suriye ve Irak yönüne giden tarihi yola hakim konumdadır. İklim: Akdeniz ve karasal iklim arasında geçiş iklimi hakimdir, buna bağlı olarak yaz sıcak ve kurak, kış ise soğuk ve kar yağışlı geçer.
CEVİZ
Çağlayancerit bölgesinde ceviz yoğunluğu oldukça fazladır. Çağlayancerit cevizi, dolgun gövdeli, ekstra irilikte, açık sarı iç renginde, yumuşak yapılı ve kolay kırılır.
CEVİZ VE KÜLTÜR FESTİVALİ
Her yıl, Eylül ayının son Pazar günü yapılıyor. Mehter takımının eşlik ettiği protokol yürüyüşü ile başlayan festival, jüri tarafından Çağlayancerit’in en güzel cevizinin seçimi yapılan yarışma ile sürüyor. Sonra yöresel oyun havaları ve yarışmalar düzenleniyor.
NE YENİR
Buralara yolunuz düşerse, Çağlayancerit ilçesinde takalak, ekşili yahni, kabak sarması, yarpız dövmesi, tarhana dürümü yemenizi öneririm. Tatlı düşünürseniz: karsambaç olabilir.
GEZİLECEK YERLER
KEZİBAN HATUN CAMİSİ
İlçeye hakim bir tepe eteklerinde, meyilli bir arazide inşa edilmiştir.
Kitabesi olmadığı için, kesim yapım tarihi bilinmemektedir. Kahramanmaraş’ta bulunan Ulucami ile benzerlik göstermektedir. Ancak 1812 yılı arşiv belgelerinde, yapının Kezbah Hatun tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Öte yandan, bazı kaynaklar, caminin daha eski bir yapı olduğu ve Kezban Hatun isimli kadının bu camiyi onarttırdığını iddia ederler. Daha önce cami Pınarbaşı camisi diye bilinirken yakın zaman önce Kezban Hatun camisi ismi verilmiştir. Hatta, daha da ilginç olan, bir efsane olarak anılan bu Kezban Hatun isimli kadının, caminin tabanına bir küp altın koyduğu söylentisidir. Ancak bir efsaneden öte, büyük ihtimalle Kezban Hatun, bu cami için bir küp altın harcamış olmalıdır.
Cami, eğimli bir arazi üzerinde inşa edilmiştir. Doğu cephesi tek kat, batı cephesi iki kat olup batı cephesinde alt katta odalar vardır. İlk yapılışından günümüze kadar bazı değişiklikler geçirdiği görülür. Ahşap tavanlı camiler gurubundadır. 1960 yılında harim batı ve kuzey yönünde genişletilmiştir. Alt katta kottan kazanılan kısma 4 adet dükkan yapılmıştır. Dükkan kısımları günümüzde Kuran Kursu olarak kullanılmaktadır. Caminin minaresi, üzerinde bulunan kitabeye göre, 1967 yılında yaptırılmıştır. Caminin ahşap tavanındaki kalem işi süslemeler görülmeye değerdir. Camiye kıble tarafından uzun bir merdivenle çıkılmaktadır. Caminin kıblesinde bir pınar vardır. Bu pınarın suyu, caminin altındaki kayalıklardan çıkmaktadır. Bu pınar yıllarca Çağlayaneritlilerin içme suyu ihtiyacını karşılayan tek kaynaktı. Şebeke suyu yokken ilçenin kadınları ellerinde kovalarla gelir ve bu pınardan su doldururlardı. Çamaşırlarını da çevirme denilen ve herkesin ortak kullandığı bu pınarın suyunun aktığı yerde yıkarlardı. Hayvanlarını da bu suda sularlardı. Tarla ve bahçelerini de bu su ile sulamışlar ve hala sulamaktadırlar. Bu pınarda geceleri balıklar çıkmaktadır. Bu balıkların, bu pınardan çıkması, acaba bu pınarın altında nehir mi var düşüncesini akla getirir. Kimileri de bu balıkları kutsal kabul ederler. Ancak günümüzde bu pınarın orijinalliği ve doğallığı bozulmuştur.
Caminin deposunda, yöreye özgü ve oldukça değerli zili ve cicim dokumaları bulunmaktadır. Bunlar, yüzyıllardır yörede yaşayan ve geleneklerini hala yaşatan Cerit Boyu mensupları tarafından dokunmuştur ve camiye bağışlanmıştır. Buradaki dokumaların en büyük özelliği, dokumaların saçaklarının örülü olmasıdır. Böylece dokumaya ayrı bir değer katılmıştır.
DEĞİRMEN GÖZÜ
İlçe merkezinin güneyindedir. Halk arasında “Kuzgeçe” diye bilinir. Öksüzdağı eteklerinden doğar. Oldukça coşkun ve büyük debisi vardır. İsmini su değirmenlerinin çarklarından almıştır. Burada: sosyal tesisler ve restoranlar vardır. Halk burayı mesire alanı olarak kullanmaktadır.
AKSU GÖZÜ
İlçe merkezinde Küçükcerit Mahallesindedir. Dağın altından çıkan çok güçlü su kaynağı vardır ve çevre mahallelerin içme suyu ihtiyacı bu kaynaktan karşılanır.
Akarsuyun önünde doğal bir set vardır ve bu 4 metre yükseklikteki set sayesinde şelale oluşur. Suyun en büyük özelliği: yazın buz gibi olmasına rağmen, kışın ılıktır. Ağaçların arasında bir mesire yeridir. Piknik ve eğlence alanları vardır.
GÖKSU NEHRİ
İlçe merkezinde Düzbağ mahallesindeki nehrin çevresinde sosyal tesisler mevcuttur.