Hatay ilinin, en kuzeydeki ilçesidir. Osmaniye-Toprakkale’ye yakın, buraya giderken, Hitit uygarlığına ait tarihi eserlerin, bölgede bulunabileceğini düşünerek gittim.
ULAŞIM:
Erzin-Adana arası uzaklık: 85 km. Erzin-Osmaniye arası uzaklık: 23 km. Erzin-Dörtyol arası uzaklık: 15 km. Erzin-İskenderun arası uzaklık: 45 km. Erzin-Antakya arası uzaklık; 110 km.dir.
TARİHİ:
İlçenin bulunduğu yerdeki ilk yerleşim: Fatih Sultan Mehmet ile Uzun Hasan arasında, 1473 yılında yapılan Otlukbeli Savaşından sonra, doğudan gelen Türk boyları tarafından yapılmıştır. Bunların: Orta Asya’da, Tannu dağları civarında bulunan Erzin şehrinin isminden geldiği sanılmaktadır.
1903 yılında: Mutasarrufluk olan Erzin, 1906 yılında, Bucak haline dönüşür. 1939 yılında ise, Adana’dan ayrılarak, Hatay iline bağlanır.
I. Dünya Savaşından sonra, Erzin, Fransızlar ve Ermenilerin işgaline uğrar. Ancak, 1922 yılında, yani işgalden 4 yıl sonra, özgürlüğüne kavuşur.
1987 yılında, Erzin, İlçe statüsüne kavuşur. Hızla büyür ve gelişir.
GENEL:
İlçe: Amanos dağlarının batı eteklerindeki düzlüğe kurulmuştur.
İlçe merkezi, denizden 14 km. içeridedir. Rakımı ise: 165 metredir.
İklim: kışın ılık ve yağışlı, yazın ise, nem oranının artmasıyla aşırı sıcaktır. Bu dönemde, ilçe halkı deniz ve yayla bölgelerine gider.
Deniz: güzel bir kumsal var.
İlçe ekonomisinin temeli: ziraattır. Narenciye üretimi ileri düzeydedir. Özellikle: Washington portakal, greyfurt, mandalina, limon üretimi yaygındır. Burada üretilen satsuma mandalina: Rusya ve Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilmektedir.
NE YENİR-NE İÇİLİR:
Erzin yöresinin en büyük yöresel lezzeti: ekşili çorbadır. Ayrıca: “Tav” adı verilen bir yemek meşhur. Bu yemek: kuşbaşı doğranmış etlere, halka halka soğan doğranıp, domates, bol baharat, biber salçası eklenerek yapılıyor.
Bu yemeğin yanında: özel pide ekmek olması gerek. Ayrıca: bu güzel yemeği yerken, çatal-bıçak kullanmak ta yasak. Malzemeleri alıp, fırıncılara verdiğinizde, yemek onlar tarafından da hazırlanabiliyor.
NE SATIN ALINIR:
Burada: nar ekşisi çok bol olarak kullanılıyor. Bu yöreden geçerken, siz de nar ekşisi satın alabilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER:
İSOS HARABELERİ:
İlçe merkezine 7 km uzaklıkta, İstasyon Mevkiinde, Erzin-Dörtyol karayolundadır.
Arapça kaynaklarda, şehir, genellikle siyah taş yani bazalttan yapılan binalarıyla ünlüdür ve ismi “Kanisat as-sauda” olarak geçer.
Şehir: Geç Hitit, Seleukos, Pers, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yerleşim görmüştür. Çünkü: Mezopotamya’yı Yunan kültürüne, Anadolu’yu İslam ülkelerine bağlayan bir merkez konumundadır.
Hierokles’e göre: İsos şehri, MÖ 5 ve 6’ncı yüzyıllarda kurulmuş, Kilikya şehridir.
MÖ 540 yılında bölge Pers hakimiyetine girer.
İsos Savaşı:
MÖ 333 yılında, Pers kralı III Darius ile, Büyük İskender arasında bu bölgede yapılan İsos savaşlarını Büyük İskender kazanmış ve bölgede Helenistik dönem başlamıştır. Tabii konunun öncesi var, yani burada oldukça büyük bir savaş yaşanmış, ancak bu savaşın öncesi de var.
Efsaneye göre: “Bölgenin acımasız olarak bilinen kralı, kentin susuzluk sorununun çözümü için bir ferman çıkarır. Buna göre, her kim kente içme suyu getirirse, güzeller güzeli kızını onunla evlendirecektir.
Fakir bir çoban, prensesle evlenmek fikrinin yarattığı hevesle, toprak künklerle, Amanos dağlarından İsos şehrine su getirir. Ama zalim kral sözünü tutmaz. Kızını vermediği gibi, çobanı da öldürtür. Kralın zalimliğinden bıkan halk onu İskender’e şikayet eder.
Genç İskender, (henüz 23 yaşındadır), o sırada Çukurova’yı fetih etmek üzere, Tarsus’ta konuşlanmıştır. Halkın, İskender’e haber gönderdiğini duyan kral ise, onun amansız düşmanı Pers Kralı Dara’dan yardım ister. Pers kralı Dara, Çukurova’yı Makedonyalı İskender’e bırakmamak için bölgeye, İssos şehri önlerine gelmiştir.
İskender, Dara’yı yenmeden dünya hükümdarı olamayacağını bildiğinden, Dara’nın ordusunun üstün gücüne aldırmadan savaşı göze alır. Böylece dönemin önemli kenti İssos, İskender ile Dara’nın kavgasının tarihi tanığı olur.
İskender’in tarihçisi Aryantos, bu savaş için tarihin yaprakları arasında “Yıl 300” diye not düşer.
O dönemde, İssos kenti Kilikya diye anılan Çukurova’nın güneydoğu ucunda, körfez ile Amanos dağları arasındaki bir düzlüğü kurulmuş, önemli bir yerleşim yeridir. Kenti, Pers kralı adına bölgesel kral denen “Satraplar” yönetirdi.
İskender, Hocası Aristo’dan aldığı taktikle, kişisel cesaretini birleştirerek, bu kentin önünde Dara’yı bozguna uğratmıştır.
Ve bu zaferi kazanmasından sonra, İsos’un yanı başına kurulduğu körfez isim değiştirir. Artık körfez: İskender’in körfezi ismi verilir ve isim o günden günümüze kadar gelir. Körfezin ismi, sadece İskenderun diye küçük bir değişikliğe uğrar.
Yerleşim yeri, Helenistik dönemde kurulmuş ve Roma döneminde de varlığını sürdürmüştür.
Günümüzdeki durumu:
Ören yerinde: 1-2 km uzunluğunda, yükseklikleri 7-8 metre arasında değişen ve günümüze sağlam olarak ulaşan su kanalları görülür. Su kanalları yukarıda sözünü ettiğim arazinin volkanik yapısının bir ürünü olan siyah renkli taşlarla örülmüştür.
Bu su kanalı: Amanos dağları eteklerinden, Akdeniz’de Cenevizli gemicilere su iletmek için yapılmıştır.
Sadece su kanalları değil, elbette bölgede birçok kalıntı bulunduğu tahmin edilmektedir.
Ancak kalıntıların önemli bir kısmının metrelerce toprak altında bulunduğu tahmin edilmektedir.
Bölgede resmi arkeolojik kazı çalışmaları, yoğun değildir, küçük ekipler halinde yapılmaktadır.
Ara sıra bazı buluntular ortaya çıkarılsa da, bölgede araştırmayı bekleyen tiyatro, spor kompleksi, sütunlu caddeler, tapınaklar, hamam, su sarnıçları, mezarlıklar ve sahildeki iskelesi bulunmaktadır.
Kent, günümüzde üzeri otlarla kaplı vaziyette çaresizce beklemektedir.
EPİPHANEİA:
Bazı kaynaklarda buranın İsos kenti olduğu belirtilse de, buradaki kent, İskender’den sonra yöreye hakim olan Selevkos Nıcator tarafından kurulmuş bir yerdir. İsos ve Epiphaneia kentleri birbirine çok yakındır.
Halk arasında kentin ismi “Leçelik” diye bilinir.
Kent, volkanik püskürme oluşumunun eteğinde, İskenderun körfezinin kuzey batı yakasındaki en uç yerinde kurulmuştur. Kent merkezinin güneyinde Kinet höyüğü (İsos şehri) ve batısında Yumurtalık (Ayas) kentleriyle bağlantıları vardı.
Antik kentin boyutları: 800 x 1000 metredir. Könt merkezinin doğu bölgesinde küçük bir höyük bulunur. Su kemerleri, kentin doğusundan başlar ve höyüğün üst bölgesinden geçerek ilerler.
Şehrin tam ismi “Oeniandos- Epiphaneia” dır. Oeniandos ismi, MÖ 2’nci yüzyıla kadar kullanılmıştır. Daha sonra ise Epiphaneia ismi kullanılmıştır. Aslında: Selaukoslar devletinin kralı olan Antiokhos IV Epiphanes: eski adı Oeniandors olan şehri genişletip imar etmiş ve bu kente kendi ismini yani Epiphanes ismini vermiştir.
Kent, Selevkoslardan sonra Roma ve Bizans dönemlerinde de önemini sürdürmüştür.
Roma dönemindeki meşhur hatiplerden Çiçero’nun bu şehirde kaldığı ve yörenin valisi olduğu söylenmektedir. Romalı Çiçero: Amanoslar da korsanlar ve eşkıyalar üzerine yürüttüğü askeri seferler sırasında Epiphaneia kentini karargah olarak kullanmıştır.
Kentin tiyatrosu, höyüğün kuzey eteklerindedir. Höyüğün batı bölgesinde sütunlu bir cadde uzanmaktadır. Sütunlu caddenin kuzeyinde: Odeon ve güneyinde kilise bulunur. Kentin kuzey ve batı bölgelerinde: bazalt taştan yapılmış yapı kalıntıları vardır.
Kent, İslam hakimiyeti yıllarında kullanılmamış ve harabe haline gelmiştir. Haçlı seferlerinden sonra ise işlevini kaybetmiş ve höyük haline dönüşmüştür.
Epiphaneia Hamamı:
Yapının 18 mekanı ve alt yapısının bir kısmı ortaya çıkarılmıştır. Hamamın doğusunda Roma dönemine ait dükkanlar ve sütunlu cadde bulunur. Ayrıca, taş döşeli bir meydan ve üst tabakasında Abbasilere ait mekanlar görülür.
Hamam, Roma dönemine tarihlenir. Hamam odalarının dizilişi: asimetrik bir plana göredir. Hamam yapılırken: bölgenin volkanik olan bazalt taşları ve tuğla kullanılmış ve sıvanmıştır.
Hamamın orta bölgesinde bulunan soğukluk mekanındaki mozaiğin orta bölümünde: “Artemis ve av sahneli” bir pano bulunur.
Antakya Erzin Burnaz Plajı
BURNAZ PLAJI:
İlçe merkezine 22 km uzaklıktadır. Ulaşım sorunu yoktur.
Plaja yakın termik santral kurulmuş ve plajın bir bölümü kapatılmıştır.
Küçük bir çay, buradan denize dökülüyor.
Burnaz sahili, yaklaşık 6 km uzunluktadır ve genişliği ise 1 km dir.
Deniz, 100 metreye kadar derinleşmez, sonra derinleşiyor. Bu yüzden çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler tarafından tercih edilmektedir.
Denizin içi taşlık değildir, kumludur.
2020 yılı sonbaharında Erzin Belediyesi tarafından plajda oldukça güzel düzenlemeler yapılmış ve çeşitli sosyal tesisler açılmıştır. Bir zamanlar oldukça pis, bakımsız ve sahipsiz olan bu plajda yapılan bu güzel hizmetleri mutlaka değerlendirmek lazım, bu yüzden burayı ziyaret etmenizi öneririm.
Antik Liman:
Aşağı Burnaz köyü sahilinde, 1987 yılında antik liman kalıntıları bulunmuş ve 1’nci derece arkeolojik Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Epiphaneia kenti limanı, günümüzdeki Burnaz limanı ve Kısık geçidine hakim bir görüş alanına sahiptir.
Liman kalıntıları ilk bulunduğunda, Epiphaneia antik yerleşiminin limanı olarak kabul edilmiştir.
Ancak 1994-1995 yılları arasında yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında, kısmen kumulların altında kalan 18 yapı veya yapılara ait duvar kalıntıları tespit edilmiştir. Buna göre, antik liman yerleşiminin yapılarının nasıl konumlandığı anlaşılmıştır.
Antik limanın: erken İmparatorluk döneminde kurulduğu ve MS 7’nci yüzyıla kadar aktif olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.
ERZİN İÇMELERİ
İlçe merkezinin 3 km doğusunda İçmeler mevkiindedir. Şifalı içmeler, travertenlerden çıkar. Buradan 2.5 km daha doğuya gidildiğinde ise, Erzin Kaplıcalarına ulaşılır.
Çevre: karışık bir orman örtüsüyle kaplıdır.
Özellikle yaz aylarında, yoğun ziyaretçi akını olmaktadır.
Belediye Moteli:
Buradaki Belediye tarafından işletilen motel; 150 yataklıdır. Motel, yılın 12 ayı açıktır. Şahıslara ait pansiyonlar da bulunmaktadır. Ancak yine de özellikle yaz aylarındaki talebi karşılamakta zorluk yaşanmaktadır.
İçme Sularının Özellikleri:
Suların sıcaklığı 24 derecedir. PH değeri ise 6.7 dir. Suların bileşiminde bulunanlar: bikarbonat, sülfat, magnezyum, kalsiyum, karbondioksit, bromürdür.
İçme kürlerinde kullanılan suların yararları ise şunlardır: sindirim sistemi rahatsızlıkları, böbrek ve idrar yolları rahatsızlıkları ve metabolizmal bozukluklardır.
ILICA KAPLICALARI:
Erzin içmelerinin 2.5 km doğusunda, Erzin ilçesine bağlı başlamış köyündedir. Kaplıcalar, özellikle romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılır. Burada özel kişilere ait birkaç pansiyon bulunmaktadır.
KARINCALI YAYLASI:
Erzin içmeler mevkiinden, yayla yoluna girdiğiniz zaman Amanos dağlarına yaklaşık 20 km tırmandıktan sonra yaylaya ulaşılır.
Amanos (Gavur) dağında ve 1700 metre yükseklikteki tepe, çıplak gibi gözükür ama gerçekte otsu bitkilerle kaplıdır. Tepenin ismi “Keldaz” tepesidir.
Zirvenin 500 metre aşağısında: Küçük ve Büyük Karıncalı düzlükleri vardır.
Bu düzlüklerde yani yaylalarda, yaklaşık 450 hane ev bulunmaktadır.
Ayrıca: Karıncalı yaylasında, kuruluşundan bu yana simge haline gelmiş futbol sahası görülür.
Bu yayla: özellikle yaz aylarında, sıcak havalarda yöre halkı tarafından yoğun tercih edilmektedir. Yayla sakinleri, akşamüstü saatlerinde yaylanın hemen yakınındaki Taşoluk beldesinde yürüyüş yaparlar.
KARAGÖL VE KARAGÖL YAYLASI
Gökdere köyü Mevkiindedir.
Göl, denizden 273 metre yükseklikte, doğal bir göldür.
Göl: yağmur ve kar suları ile beslenir, su derinliği zaman zaman değişmektedir.
Gölün en büyük özelliği, yörede ve çevrede yaşayanlar tarafından gölden toplanan sülüklerdir.
ŞİRİNSU:
Şirinsu mevkii, Karıncalı yayla yolu diye bilinen Amanos dağları eteğindedir. Bunlar yangın göletleridir. Aynı zamanda burası bir mesire alanıdır. Özellikle yaz aylarında yerli halk tarafından yoğun tercih edilmektedir.
Hatay şehir merkezi gezi ve tanıtım yazısı için.
Dörtyol gezi ve tanıtım yazısı için