Bulgaristan Nessebar

Bulgaristan Nessebar

Nessebar şehri: Bulgaristan’ın güneydoğu bölümünde bulunur. Bu nedenle: burası, Kuzey Karadeniz kıyılarına nazaran daha sıcaktır ve tatil için tercih edilir. Evet: gerek deniz, güzel kumsallar ve güneş düşünenler ve gerekse tarihi yer meraklıları: Bulgaristan ülkesinin Karadeniz kıyısındaki bu şirin kasabasını mutlaka gezmelidirler.

Şehir: Varna şehrine 130 km. ve Burgaz şehrine 30 km. uzaklıktadır. Ulaşım için: Sunny Beach tren istasyonu ve her iki şehirde bulunan havaalanları kullanılır. Burgaz havaalanı, Nessebar kasabasına yalnızca 25 km. uzaklıktadır.

Nesebar antik şehrine, kendi özel aracınız ile gidecekseniz, eski şehir bölümüne özel araç sokmuyorlar. Aracınızı yeni şehir bölümünde bırakıp yürüyerek şehri gezmeniz gerekiyor. Ancak: burası gerçekten gerek eski yapı restore edilmiş evleri ve gerekse antik kalıntıları ile tam bir tarih hazinesidir.

TURİZM

Şehir, iki bölümden oluşmaktadır. Kuzey ve güney bölümlerde: geniş plajlar ve doğal kum tepeleri bulunur.

Bulgaristan Nessebar

YENİ ŞEHİR BÖLÜMÜ

İdari yaşam: şehrin bu yeni bölümünde yoğunlaşmıştır. Zaten, modern mimari, şehrin bu yeni bölümünü uzaktan dahi olsa hissettirecektir. Bu bölümde: otel, pansiyon ve özel konaklama tesisleri de yoğundur. Özellikle: tatil gündeme geldiğinde, yörenin tatil köyleri, geniş kumsalları ve berrak denizinden oluşan güzel koylarda, Karadeniz kıyısı boyunca uzanır.

Bunların yaklaşık 250 bin yatak kapasitesi bulunmaktadır. Bu kıyılarda: plajlar ince kum ve deniz dibi yosunsuzdur. Bu nedenle: çocuklar için güvenlidir ve eğlencelidir. Derinlik bir anda artmaz.
Yüzme yanında: tekne ve yat gezileri, balıkçılık, kiralık bisiklet ve her türlü su sporları da yapılmaktadır.

South Park

Şehrin güneydoğu bölümünde bulunan bu park alanında: 3-4’ncü yüzyıllardan kalma: dört antik mezar bulunmaktadır. Park alanındaki: tüm bitki türlerinin isimleri: Latince ve Bulgarca olarak etiketlenmiştir.

OLD TOWN

Şehrin bu bölümü: yalnızca 850 metre uzunluğunda ve 350 metre genişliğindedir. Şehir topraklarının bu derece küçük olmasının nedeni, tarihi süreç içinde, topraklarının üçte birlik bölümünün deniz tarafından yok edilmesidir. Günümüzde, şehrin bu eski bölümü: hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlarla doludur. Bunlardan: seramik, tığ ve takı satın alabilirsiniz. Buradaki dükkanların arasında, dar Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürüyüşler yapabilirsiniz.

Bulgaristan Nessebar Nessebar
Bulgaristan Nessebar Nessebar
Bulgaristan Nessebar Nessebar
Bulgaristan Nessebar Nessebar
Bulgaristan Nessebar Nessebar

Nessebar Antik Kenti

Antik kent kalıntıları: dar bir geçit ile anakaraya bağlı, romantik kayalık bir yarımada üzerinde bulunmaktadır. Bu yarımada üzerinde: uzun tarihi süreçteki yaşayan kültürlere ait değerli anıtlar bulunur. En büyük hazine ise, birçok kiliseden oluşmaktadır.

Evet: Avrupa’nın en eski şehirlerinden birisini gezmek isterseniz, burayı ziyaret etmelisiniz. Evet, bu eski şehirde: birçok kültür egemenlik kurmuş ve eserlerini bırakmış olup, bunlar: Traklar, Helenler, Romalılar, Slavlar, Bizanslılar ve Bulgarlardır. Antik şehir, 1983 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Bulgaristan ülkesinde Karadeniz kıyısında kayalık bir yarımada üzerinde bulunan antik şehrin: ilk yerleşimcilerinin günümüzden 3000 yıl öncesinde, Trakyalılar olarak bilinen “Menebria” lar oldukları sanılmaktadır. Bu küçük kayalık yarımada üzerinde, çok sayıda kültürel katman, MÖ.2000 yılından günümüze kadar gelebilmiş olması ile önem kazanmaktadır. Bu durum: ünlü coğrafyacı ve gezgin Strabon’un kayıtlarında belirtilmiş ve o dönemde şehrin adı “Menebria” olarak yazılmıştır. Biraz önce sözünü ettiğim gibi, zaten şehrin kurucusu da “Menebria” lardır.

Tarihi süreç içinde

MÖ.6’ncı yüzyılda ise, bölgeye gelen Yunanlılar tarafından bir koloni yerleşimi kurulduğu biliniyor. Bu durum: Heredot tarafından, MÖ.513 yılındaki bir yazıtta belirtilmiştir. MÖ 71 yılında, şehir kendi sikkelerini basması ile biliniyor. İmparator Theodosius (396) un ölümünün ardından, imparatorluk ikiye bölününce, bu şehir: Bizans alanına düşer ve Doğu Roma İmparatorluğunun, en önemli kalelerinden birisi olmadan önce, Yunanlılar ve Bulgarlar arasında ele geçirme mücadelelerine sahne oldu. 812 yılında, Bulgar kralı Krum: 2 haftalık kuşatmanın ardından şehri ele geçirdi. 1453 yılında ise, bölgede Türklerin hakimiyeti görülür.

Evet, günümüzde, burada görünen kalıntılarda, bu döneme yani Helenistik döneme aittir. Şehir: 19’ncu yüzyıldan kalma Arnavut kaldırımlı sokakları, bakımlı bir ortaçağ kilisesi ve ahşap evleriyle dikkat çekmektedir. En iyi kiliseler: Slav ve Rum Ortodoks mimarisinin güzel örnekleridir.

Ayrıca: yine Helenistik dönemden günümüze kalan eserler arasında

1. Akropol
2. Apollon tapınağı
3. Agora
4. Trakya tahkimatı yani bir duvar bulunmaktadır.

Bölgede bulunan diğer kalıntılar arasında öne çıkanlar ise: Stara Mitropolia Bazilikası ve yine Bizans döneminden kalan bir ortaçağ kalesi kalıntılarıdır ki, bunlar Karadeniz’in batı kıyılarındaki en önemli Bizans şehir kalıntılarından birisi olarak kabul edilmektedir. Şehir: halen günümüzde kısmen kuzey bölümde görülen ve 6’ncı yüzyılda yapılan sur duvarları ile, kara tarafından savunulmuştur.

Stara Mitropolia Bazilikası

9’ncu yüzyılda yeniden inşa edilmiştir. Nova Mitropolia denilen kilise ise: 11’nci yüzyılda kurulmuş ve 18’nci yüzyıla kadar süslenmeye devam edilmiştir. St. John The Baptist kilisesi: halen arkeoloji müzesine ev sahipliği yapmaktadır.

Ayrıca: yukarıda belirttiğim gibi, yine bu kalıntıların bulunduğu yere, 19’ncu yüzyılda inşa edilen ahşap evler: Karadeniz mimarisinin özelliklerini taşıması açısından önem kazanmaktadır.
Tüm bunların yanında: kasaba, Hıristiyan kültürünün önemli bir hac yeri olarak her yıl binlerce ziyaretçi ağırlamaktadır.

Nessebar Arkeoloji Müzesi

Nessebar Arkeoloji Müzesinde: son dört yıl içinde, Nessebar yarımadası ve karasularında yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan objeler sergilenmektedir.

Moskoyani Evi-Etnoğrafya Müzesi

Bulgar Rönesans’ının geç döneminden kalma ve Nessebar konut mimarisinin tipik bir örneği olan, Moskoyani evi, ziyarete açık olup, ilginç bir Rönesans mimari stilindeki ev görmek isterseniz, burayı ziyaret edebilirsiniz.

Bizans Hamamı

Hamam: St John Baptist Kilisesinin kuzeyinde, yarımadanın kuzey kıyısında, alt bölümdedir. Hamam kompleksi: antre, merkezi salon, yüzme havuzu gibi yerlerden oluşmaktadır. Bunların dışında kalan bölümü ise: toprak altında gömülüdür, yani henüz kazı yapılmamıştır. Hamam bölümüne: yeraltındaki bir geçit ile su verildiği anlaşılıyor.

Bulgaristan Nessebar Ulusal Tarihi Evler

Ulusal Tarihi Evler

18 ve 19’ncu yüzyıllarda inşa edilen ahşap evler: Bulgaristan mimari stilini yansıtması açısından, çok iyi korunarak, sanki bir anıt gibi günümüze ulaşmıştır. Ahşap evler, özgün mimarisi ile, Karadeniz tipi bir mimari stili yansıtmaktadırlar.

Bulgaristan Nessebar Kiliseler

Kiliseler

Hıristiyanlar, 313 yılında, Roma imparatorluğunun resmi dini olarak kabul edildikten sonra, inşa edilen ilk Hıristiyanlık bazilikalarının burada bulunduğu söyleniyor. Yine o dönemde, imparatorluk toprakları arasında inşa edildiği söylenen 6 bazilikadan, 2 tanesi buradadır.

Bulgaristan Nessebar Sunny Beach Holiday Resort
Bulgaristan Nessebar Sunny Beach Holiday Resort
Bulgaristan Nessebar Sunny Beach Holiday Resort
Bulgaristan Nessebar Sunny Beach Holiday Resort

Sunny Beach Holiday Resort

Burası: Bulgaristan ülkesinin Karadeniz kıyısındaki en büyük tatil ve turizm kompleksidir. Nessebar şehir merkezine 3 km. uzaklıktadır. Burgaz şehir merkezine 30 ve Varna şehir merkezine ise 130 km. uzaklıktadır.
Burada, sahil boyunda ve yeşillik park alanında, hilal şeklindeki koy içinde, 200 otel dizilmiştir. Plaj çizgisi: 8 km uzunluğunda ve 30 metre genişliğindedir. Park alanında, çok nadir bitki türleri de yetişmektedir. Deniz temiz ve herhangi bir yırtıcı ve tehlikeli balık bulundurmamaktadır. Deniz suyu sıcaklığı, ortalama: 20-26 derece arasındadır. Tuzluluk oranı ise, Akdeniz’e nazaran, iki kat daha düşüktür.

Bulgaristan Şumnu Madara Rider

Bulgaristan Şumnu Madara Rider

Burası: Kuzey-doğu Bulgaristan’da, Şumnu bölgesinde, Madara köyü yakınlarında, Madara yaylasının doğu bölümünde, bir kaya üzerine yapılmış bir kabartmadır. Şumnu şehrine, 20 km. uzaklıktadır.

Trenle “Madara” köyüne ulaşılıyor ve sonra uzunca ve yokuş yukarı bir yürüyüş yolu var. Bu yürüyüş, yaklaşık 20-30 dakika sürüyor, yol üzerinde dinlenmek için, birçok bank bulunuyor. Ulaşım her ne kadar zor olsa da: Bulgarlar, burayı mutlaka ziyaret ediyorlar.

Anıtın tarihi öneminden önce, birkaç cümle söylenebilir ki, bu anıt Euro’ya geçmeden önce, birçok Bulgar parası üzerinde resmedilmiştir. 2008 yılında yapılan bir anket sonucunda, bu anıt “Euro” üzerinde de kullanılmaya başlanmıştır.

Bulgaristan Şumnu Madara Rider

Anıtın ismi “Madara Atlısı” olarak geçer ve bu kabartmada: bir aslan üzerinde, zafer kazanan bir şövalyenin figürü temsil edilmektedir. Avrupa’da benzeri bulunmadığı bahisle, 1979 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Öte yandan, ülkemizde, Beyşehir yöresinde “İvriz” kaya anıtı var.

Belki görenler hatırlayacaktır, bırakın 8’nci yüzyılda yapılan bir anıtı koruma altına almayı ve tek olduğunu söylemeyi, İvriz anıtı, Hititlerden kalma ve yaklaşık 2500-3000 yıllıktır, bunu düşününce, İvriz anıtının da UNESCO tarafından niye koruma altına alınmadığını anlamak mümkün değil. Ama, yine bu anıtı yani İvriz anıtını ziyaret edenler: bu anıtın günümüze kadar olan süreçte, insanımız tarafından çok tahrip edildiğini (üzerinde kurşun izleri bulunmaktadır) ve doğa tarafından da çok yıpratıldığını, hiçbir koruma tedbiri alınmadığı aşikar.

Bulgaristan Şumnu Madara Rider

Neyse, biz gelelim Madara anıtını anlatmaya:

Figür: Madara köyü yakınlarındaki, 100 metrelik bir uçurumun kenarındaki kaya blokta oyulmuştur. Günümüzden 1400 yıl önce, yerden çok yüksek bir bölümde, kayalara bu firizin oyulmuş olması, bunu yapan sanatçıların cesaretini ve sanatının önemini ortaya koyması açısından ilginçtir.

Önemine gelince: 9’ncu yüzyılda, Bulgaristan’da Hıristiyanlık kabul edildikten sonra, I. Bulgar İmparatorluğu döneminde, burası temel kutsal bir yer olarak belirlenmiştir. Yeni: 8’nci yüzyılın başında, Bulgar Devletinin oluşumunun ilk yıllarında yapılan bir sanat eseri olarak bilinmektedir.

7’nci yüzyılın sonlarında: Bizans ve Bulgar ilişkileri çok karmaşık bir yapıya girmişti. Bulgarlar: Bizanslılara karşı kazandıkları bir savaş sonucunda, devlet kurma hakkını da kazanırlar. Ancak: Bizanslılar, Roma imparatorluğunun bir mirasçısı olarak, bu topraklar üzerinde hak iddia etmekten asla vazgeçmediler.

Son olarak, 705 yılında, İstanbul’da bulunan Bizans imparatoru Jüstinyen: bir karışıklık sırasında Bulgar Han Tervel’den yardım istedi, Bulgarlar orduları ile, Bizans imparatoruna yardım ettiler, tahtta kalmasını sağladılar ve akabinde, Bizanslılar, Bulgarların isteklerini kabul etmek zorunda kaldılar. Madara heykeli ise: Bulgar devletinin 681 yılındaki kuruluşunun ardından, 8’nci yüzyıl başlarında oyulmuştur.

Heykeltıraş, bu anıtı yaparken, neredeyse dikey olarak 100 metre yüksekliğinde, uçurumun zemin seviyesinden yukarı çıkarak çalışmıştır. Anıtın bulunduğu yerde: 23 metre yüksekliğinde, dikey bir kaya kesilmiştir. Burada, kayaya oyulan firizin boyutları: yüksekliği 2.6 metre ve tabandaki genişlik 3.1 metredir.

Anıtta: bir atlı var. Atlı: diz boyu giysi giyiyor. Sağ ayağı, eğerin üzengisi üzerindedir. Sağ elinde: atın ayakları altında yatan aslanı vuran bayraklı bir mızrak tutuyor. Atın arkasında, bir köpek bulunuyor ve atlıyı takip ediyor. Evet, bu sahne, sembolik bir askeri zaferi betimlemektedir. Özellikle: İran ve doğu kültüründe: antik sanat geleneklerinde, zafer sahneleri bu şekilde yapılmıştır. Hatta: anıtın yapıldığı dönemde, Bulgar Han Tervel; yörede hakimdir ve anıttaki kişinin muhtemelen kendisi olduğuna inanılır.

Anıttaki kişinin kimliğine ait diğer söylenenler ise: bir “Trak” ünlüsü veya “Trakya” tanrısı olduğu yönündedir.

Anıtın üzerinde, kısmen korunarak günümüze ulaşmış bir kısım yazıtta görülmektedir. Bu yazıtlarda: Bulgaristan tarihine ait önemli bilgiler görülmektedir. Özellikle: Han Tervel ve onun iktidarı sırasında olan olaylar başta olmak üzere, diğer bir kısım yazıtta da Han Krum ve Omurtag dönemindeki olaylar anlatılmaktadır ki, bunların tarihi kapsamı ise “695-831” yılları arasındadır. Yazıtlar: daha çok Bulgar-Bizans ilişkilerini anlatmaktadır.

Özellikle: yukarıda da sözünü ettiğim, 705 yılında: Bulgarların, imparatorun isteği üzerine, Bizans tahtı için yaptıkları yardım ilgi çekmektedir.

Anıtın bulunduğu kayalıkların altında ise, büyük ve açık bir mağarada:

antik bir “Trakya kabilesi” kutsal yeri bulunmaktadır. Bu büyük mağarada, yaz aylarında, bazen “senfoni orkestrası konseri” düzenlendiğini duydum.

Günümüze kadar olan süreçte: burada da rüzgar erozyonu, biyolojik etkiler ve yoğun yağmur ve eriyen kar suları nedeniyle oluşan su: bu kaya üzerindeki anıtın da yıpranmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, anıtın korunması için olağanüstü çabalar sarf edildiği söyleniyor. Evet: Avrupalılar ve özellikle Bulgarlar için büyük önem taşıyan bu anıtı görünce: ülkemizdeki gerek “İvriz” ve gerekse: Hattuşaş yakınlarındaki “Yazılı kaya” aklıma geldi. Bunlar: 1300 yıllık bir kaya oymayı, Dünya Kültür Mirası olarak kabul ettiriyorlar, ama biz, maalesef “3000” yıllık anıtlarımızı, Dünya Kültür Mirası Listesine dahil ettiremiyoruz. Umarım: UNESCO yetkilileri: bir gün bu gerçeği anlayacaklardır.