Bulgaristan Slistra-Drastar

 

Bulgaristan Slistra-Drastar

Bulgaristan Slistra-Drastar; Şehir, Tuna nehrinin güney kıyısında kuruludur.

Günümüzde, şehir: özellikle tekstil, mobilya, tuğla ve kiremit endüstrisinde oldukça ileridir.

Nehir limanı ise, büyük bir tahıl ticaretine sahiptir.

Ayrıca nehir boyunca sıcak akıntı, kirazların güneydeki Plovdin veya Petrich kasabasından daha erken olgunlaştığı için bir mikro iklim yaratır. Bunun sonucunda şehir, Bulgaristan’ın en büyük kayısı üreticisidir.

Günümüzde şehirde birçok soydaşımız Türk yaşamaktadır.

Bulgaristan Slistra-Drastar

TARİHİ

Şehrin Roma dönemindeki ismi “Durostorum” dur. Bölgede 15 kilometrelik Roma yolu dahil olmak üzere birçok antik Roma kalıntısı bulunmaktadır. Balkan yarımadasında 4’ncü yüzyıldan kalma antik resimlerin bulunduğu tek Roma mezarlığı bu şehirdedir.

Flavius Aetius: Durostorum şehrinde doğmuş ve İskit kökenlidir.

1388 yılında şehirde Osmanlı hakimiyeti görülür. Çandarlı Ali Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusu şehri ele geçirir.

Takip eden süreçte ise, Rus-Osmanlı savaşları sırasında birçok kez karşılıklı olarak ele geçirilmiştir.

1853-1856 yılları arasında yaşanan Kırım savaşında, Osmanlı ordusunun kontrolündeki şehir, kalabalık Rus ordusu tarafından kuşatılır. 40 günlük savunmanın ardından, savaş, Rus ordusunun geri çekilmesiyle biter. Şehrin direnişi: dönemin ünlü filozof ve ideologlarından Marx ve Engels’e ilham verir.

Silistre’nin savaştaki başarılarını yücelten eserler üretirler. Namık Kemal’de: Silistre’nin destansı zaferine adanmış, vatanseverlik ve liberalizm fikirlerine odaklandığı ünlü oyunu “Vatan Yahut Silistre” yi yazar.

Tanınmış Yahudi alim ve haham Eliezer Papo: 1819-1826 yılları arasında burada yaşamıştır ve mezarı, öldükten sonra Yahudiler tarafından yoğun ziyaret edilen bir hac yeri olmuştur.

1877-1878 Rus-Osmanlı savaşının sonunda Silistre, Bulgaristan’a dahil edilmiştir. Sonrasında Romanya ile Bulgaristan arasında yaşanan paylaşım çekişmeleri sonucunda, 1’nci Dünya savaşı sırasında 1916 yılında şehir Bulgarlar tarafından geri alınır.

Bulgaristan Slistra-Drastar

ULAŞIM

Slistre-Sofya arasındaki uzaklık: 431 km dir.

Varna şehrine 141 km ve Ruse şehrine 119 km uzaklıktadır.

İKLİM

Silistre şehrinde kışlar soğuk ve karlı, yazlar ise ılıman geçer.

Bulgaristan Slistra-Drastar

GEZİLECEK YERLER

Bulgaristan Slistra-Drastar Roman Tomb

ROMAN TOMB-GEÇ ROMA MEZARI

Giriş ücretlidir, giriş ücreti 10 Leva veya 5 Euro’dur. Mezarın içindeki resimleri korumak için ziyaretler sınırlıdır.

Roma mezarı: 1942 yılında şehrin güneyinde yapılan arkeolojik kazılar sırasında tesadüfen ortaya çıkmıştır. Burada: 2 ve 4’ncü yüzyıllarda Roma şehirlerinden Durostorum şehrinin nekropolü bulunuyordu.

Mezar keşfedildikten sonra: bozulmadan kalması için üzerine bir bina yapılmıştır. Mezar, bu modern binanın bodrum katında yer alan tek odalı bir yapıdır. Ancak içeride durulabilecek kadar büyüktür.

MS 4’ncü yüzyıldan kalmış ve korunarak günümüze ulaşmıştır.

Mezarla ilgili ayrıntılar: mezarın Roma İmparatoru Konstantin döneminden kaldığını kanıtlamaktadır.

Mezarın girişi doğu yönündedir. Mezar yapısı tamamen tuğladan yapılmıştır.

Yükseklik 2.30 metre, uzunluk 3.30 metre ve genişlik 2.60 metredir.

Yarı işlenmiş taşlardan yapılmıştır. Bunlar pembe harçla yapıştırılmış ve tonozlu tuğla ile doldurulmuştur.

Bulgaristan Slistra-Drastar Roman Tomb mezarın duvar resimleri

Mezarın duvar resimleri

Mezarın iç duvarları tamamen resimlerle kaplıdır. Tüm duvarlar ve tavan tamamen resimlerle kaplıdır.

Renklerin hala ne kadar parlak göründüğünü görmek mümkündür. Özellikle: kırmızı, yeşil ve mavi renk kullanılmıştır.

Bulgaristan Slistra-Drastar Roman Tomb mezarın duvar resimleri

Duvar resimlerinde: hayvan ve insan figürleri, av ve aile sahneleri bulunmaktadır.

Kapının önünde: bir adam ve karısı ve yan duvarlarda ise hizmetçileri var. Hizmetçiler, mezarın sahiplerine giysi, kemer, ayna vb getirirken gösterilmiştir. Tavan: kuş, hayvan, çiçek gibi küçük çizimlerle kaplanmıştır.

Bulgaristan Slistra-Drastar Roman Tomb

En etkileyici resim

En etkileyici duvar resimleri arasında: mezarı ve hizmetkarlarının sipariş etmiş olması muhtemel ustaların resimleri vardır. Bu resimde: usta önde gelen bir Roma generalinin kostümünü giymiştir. Tam boy olarak tasvir edilir. Bir aristokrat olması gerekiyordu. Elinde İmparator diploması vardır. Yanında asil karısı vardır ve her iki tarafta da ritüel yıkama için kaplara ve aletlere hizmet eden hizmetçiler ve hakimin efendisinin kostümünün unsurları vardır.

Mezarın Sahibi

Bu resimler değerlendirildiğinde: mezarı sipariş eden sahibinin bir pagan olduğu varsayılıyor. Ancak tablo zaten Hıristiyanlık unsurlarını tanıyor.

Mezarın zengin bir Romalıya ait olduğu düşünülür.

Mezarın ortasında: zengin Romalının ve yanında da eşinin figürü vardır.

Diğer figürler ise, 9 hizmetçiye aittir.

Ancak mezarın sahibinin: 4’ncü yüzyıl sonunda Gotların bölgeyi istilası sırasında, buradan kaçtığına inanılır. Yani, yapı mezar olarak düzenlenmiş olmasına rağmen, mezar olarak kullanılmamıştır. Mezar olarak kullanılmamasının nedeni, pek net değil yani bu durum bir varsayımdır. Sahipleri başka yerde ölmüş olabilir veya istiladan kaçmış olabilirler.

Resimleri yapan

Mezarı bu kadar ustaca dekore eden sanatçının Roma İmparatorluğunun doğu vilayetlerinden ve muhtemelen Mısır veya Suriye’den olduğu düşünülüyor.

Bulgaristan Slistra-Drastar Ortaçağ Kalesi Kalıntıları

ORTAÇAĞ KALESİ KALINTILARI

Şehrin merkezinde, Tuna nehrinin kıyısındaki şehir parkında, bugünün kentinin öncesi olan antik Durostorum şehrinin kalıntıları bulunmaktadır. Kent, MS 106 yılında, Roma İmparatoru Trajan döneminde kurulmuştur. Kale: 300 yılı aşkın süre boyunca, İstilacı Kuzey Barbar kabilelerine engel olmuştur. Kalenin MÖ 4’ncü yüzyılda inşa edildiği sanılıyor.

238 yılında şehir barbarlar tarafından ele geçirildi ve soyuldu. Sonuç olarak: kale, barbar istilaları nedeniyle birkaç kez inşa edildi ve yıkıldı.

Slavlar, 590 yılında şehre yerleştiler ve adını Drastar olarak değiştirdiler. Şehir zenginleşti ve bir ticaret merkezi haline geldi. Aynı zamanda Hıristiyanlığın önde gelen merkezlerinden birisi oldu.

Kale: 19’ncu yüzyılda Rus-Osmanlı savaşı sırasında yıkılana kadar kullanıldı.

Gelelim günümüze

Günümüzde Silistre parkında bu kaleye ait bir kule bulunmaktadır. Ayrıca: yine kuleye ait duvar temelleri vardır. Bu duvarlar: 3 metre derinlikte ve 3.80 metre genişliktedir.

Bulgaristan Slistra-Drastar Kurşunlu Mosque

KURŞUNLU MOSQUE

Kurşunlu Camii: 1560 yılında Mimar Sinan’ın öğrencisi Dülger Mustafa tarafından yapılmıştır. Osmanlı izlerini taşır. Cami ilk yapıldığında: Silistre kalesinin içinde, şehrin güney kısmındaymış. Günümüzde ise şehrin tam merkezindedir.

Kubbesi kurşun kaplıdır. Vezir Sinan Paşa tarafından yaptırılan bu cami: birkaç kez yakılıp yıkıldıktan sonra yapılan restorasyonda tamamen yenilenmiştir.

Çarşı içindeki cami, Muhsinzade tarafından tamir ettirilmiş, masrafları eşi Esma Sultan Vakfı  tarafından karşılanmıştır.

Günümüzde Kurşunlu camii ayaktadır. Simon Veliki Bulvarı üzerindedir. 2001 yılında Dobriç Müftülüğü Vakıf Malı olarak kaydedilmiştir.

En başlıca özelliği: dış cephesinde Bulgaristan’daki sanat değeri en yüksek olan kuş evlerinin bulunmasıdır. Bunlar ilginç süslemelere sahiptir.

Bulgaristan Slistra-Drastar Mecidiye Tabyası-Majidi Tabia-Medjidi Tabia Fortress

MECİDİYE TABYASI-MAJİDİ TABİA-MEDJİDİ TABİA FORTRESS

Şehrin güneybatısında, şehir merkezine biraz uzaktadır. Yaklaşık 20 dakika yürüyerek buraya ulaşılır.

Bulgaristan Slistra-Drastar Mecidiye Tabyası

1853-1856 ve 1877-1878 Rus-Osmanlı savaşlarında önemli rol oynamış Osmanlı tahkimat sisteminin bir parçasıdır. Fazla büyük değildir.

Bulgaristan Slistra-Drastar Mecidiye Tabyası

Kale: 1841-1853 yılları arasında inşa edilmiştir. Kalenin planları: 1837 yılında şehri ziyaret eden Alman askeri mühendis Helmut Von Motke tarafından çizilmiştir. Kalenin adı: 1847 yılında burayı ziyaret eden Sultan Abdulmecit’den gelmektedir.

Bulgaristan Slistra-Drastar Mecidiye Tabyası

Altıgen şekildedir ve yüksekliği 8 metreye ulaşır.

Hakkında birçok hikaye bulunan kale burasıdır. Şehirde bulunan toplam 6 Osmanlı sur sistemi arasında en iyi korunarak günümüze ulaşmış olandır.

Kale duvarları boyunca yürüyüş yapabilirsiniz.

Bulgaristan Slistra-Drastar Srebarna Nature Reserve

SREBARNA NATURE RESERVE-DOĞA KORUMA ALANI

Silistre şehrinin 2 km güneyinde, Tuna nehri kıyısında, Srebarna köyü yakınlarındaki 638 hektarlık bir göl ve sulak alandır.  

Srebarna gölü ve çevresini kapsar.

Bulgaristan Slistra-Drastar Srebarna Nature Reserve

Avrupa ve Afrika arasındaki göç yolu “Via Pontica” üzerindedir. Bölge, 99 kuş türü için yuva alanı ve yaklaşık 80 göçmen kuş türü için mevsimlik habitat alanıdır. Yüzen sazlık adalar ve sular altında kalmış söğüt ormanları önemli kuş üreme alanlarıdır.

Bulgaristan Slistra-Drastar Srebarna Nature Reserve

Srebarna gölü

Göl 1940 yılında burada yuva yapan kuş kolonilerinin incelenmesi sırasında Bulgaristan ülkesine katılmıştır. 1948 yılında da Doğal Rezerv alanı ilan edilmiştir. 1975 yılından sonra ise Ramsar alanıdır.

1983 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilmiştir.

Müze

Bu müzede: rezerv alanında ölen hayvan türlerinin doldurulmuş bir koleksiyonu vardır.

Evet buraya yolunuz düşerse, gölden yaklaşık 3 km uzaklıkta olan Tuna nehrine yürüyebilirsiniz. Bu sırada göl ve kuşların muhteşem görüntülerini izleyebilirsiniz. Uzaktan dürbünle pelikanları ve diğer kuşları görebilirsiniz. Ancak kuşları görebilmek için yılın belli döneminde burayı ziyaret etmeniz gerektiğini unutmayınız.

Bulgaristan Slistra-Drastar Art Gallery

ART GALLERY-SANAT GALERİSİ

Şehir merkezinde Svoboda meydanındadır. Giriş ücreti 2 Levadır.

Galeri: 1892 yılında inşa edilen eski Pedagoji Okulunda bulunmaktadır. Bina: ünlü Viyanalı mimar Edwin Petritzki tarafından yapılmıştır. Çatıda: 18’nci yüzyıldan kalma mekanizmalı bir saat kulesi vardır. Saat: Çek Şirketi Heinz-Prague tarafından üretilmiştir.

Bulgaristan Slistra-Drastar Art Gallery

Galeri 1972 yılında ziyarete açılmıştır.

Müzenin 1’nci katında; Silistre şehrinden ve yurt içinden ve yurt dışından ünlü sanatçıların geçici sergileri vardır.

2’nci katta ise: 200 eser bulunur.

Bu eserler: Bulgar Sanatçıları; Viladimir Dimitrov, Dechko Uzunov, Zlatyu Boyadzhiev ve diğerlerine aittir.

Ünlü sanatçı Vladimir Dimitrov: en ünlü Bulgar sanatçılardan birisidir. Resimleri en çok aranan ve pahalı Bulgar eserlerindendir. Birçok eseri dünyanın dört bir yanındadır. Buradaki müzede sadece 6 tane eseri vardır.

Bulgaristan Slistra-Drastar Arkeoloji Müzesi

ARKEOLOJİ MÜZESİ

Müze binası

Müze binası: 1923-1924 yılları arasında inşa edilmiş, büyük ve eski bir binadır. Bina: Romanya işgal döneminden kalma güzel bir eski banka binasıdır.

Binanın çevresindeki bahçelerde, müze geçici sergileri düzenleniyor.

Müzede: bölgede bulunan Trakya ve Roma yerleşim dönemlerinden kalma, bir dizi eser koleksiyonuna sahiptir.

Müzede yaklaşık 42 bin obje ve eser bulunmaktadır.

Müzenin öne çıkan özelliği: 3’ncü yüzyılda yapılan ve tüm Bulgaristan’da bulunan, en büyük Roma taş güneş saatidir.

Müzenin önemli parçalarından bazıları: bronz Trakya miğferleri, Roma savaş arabası teçhizatı, Roma dönemi ve Orta Çağ mezarlarından kalma kıymetli hazine, bir cenaze arabası, ilk Hıristiyanlardan birine ait olduğu düşünülen bir altın yüzük, 3’ncü yüzyılın sonunda yapılmış bir altın yüzük, Bizans ve Bulgar Hükümdarlarının mühürleri, 14’ncü yüzyıldan kalma prenseslere ait altın süslemeler, sikke koleksiyonudur.

Müzede ayrıca: 11-13’ncü yüzyıllar arasından kalma, geniş bir haç koleksiyonu bulunur.

SVETİ SVETİ PETAR VE PAVEL KİLİSESİ

Arkeoloji Müzesinin biraz ilerisindeki bu küçük kilise, pembe renklidir.

Kilise, 1860 yılında yapılmıştır. İç kısmı parlak duvar resimleriyle dekore edilmiştir.

En önemli özelliği: yerel bir aziz olan Aziz Dasius’un kalıntılarının burada bulunmasıdır.

Dasius: 303-313 yılları arasında meydana gelen Diocletian Zülmü döneminde, Durostorum şehrinde Romalılar tarafından öldürülmüştür. Dasius, daha önce Roma ordusunda bir askerdir. Ancak bir ay süren putperest Saturnalia festivalinde kral rolü oynamayı reddetti. Çünkü Hıristiyan olduğu için, herhangi bir pagan ritüeline katılmak ya da pagan bir tanrıya kurban edilmek istemedi.

Reddettiği için işkence gördü ve idam edildi. Hıristiyan inançları nedeniyle Durostorum’da infaz edilen 12 şehitten ilkiydi.

Onun kalıntıları, Haçlı seferleri sırasında bölgeden çalındı, ancak 2001 yılında Papa tarafından Silistre şehrine iade edildi. Aradaki yıllar boyunca İtalya’da tutulmuştu.

Bulgaristan Slistra-Drastar Dunavska Gradina

DUNAVSKA GRADİNA

Park alanı: Drustar otelin önünden başlayıp, Silistra otogarına kadar boylu boyunca uzanıyor. Şehir merkezine sadece 1 km uzaklıktadır.

Bulgaristan Slistra-Drastar Dunavska Gradina

Bu bahçelerden: güzel ve açık kafeleri ve Tuna nehri ve Romanya bölgesinin harika manzarası izlenir. Özellikle gün batımında, nehrin üzerinden güneşin batışı muhteşem güzeldir.

Yürümek ve dinlenmek için yoğun ziyaret edilir. Ağaçların arasında dolaşırken çevrede birçok heykel görmek mümkündür. Gül bahçeleri çok güzeldir. Ayrıca kıyı kısmına doğru, eski Bulgar hanlarına ait konakların yıkıntıları vardır.

Sofya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerile ilgili yazım için.

 

Bulgaristan Filibe Plovdin

Bulgaristan Filibe Plovdin

Bulgaristan ülkesinin, nüfus yoğunluğu olarak ikinci büyük şehridir. Şehir: 1999 yılında, “Avrupa Kültür Başkenti” olarak seçilmiştir.

Coğrafi olarak: Meriç nehrinin iki tarafında bulunmaktadır. Bu nehir, şehre ayrı bir güzellik vermektedir. Şehre girerken, Meriç nehrinin üzerinden geçeceğimiz köprünün bir yanında sere serpe uzanmış erkek ve diğer yanında bayan heykelleri göreceksiniz. Şehir: özellikle: “7 Tepeli şehir” olarak bilinir. Hatta: bu tepelere isim de verilmiştir ki “cehennem tepesi”, “saat tepe”, “taksim tepe”, “nöbet tepe”, “cambaz tepe”, “bunarcık tepe”, “makro tepe”.

Bunlar her ne kadar 7 tepe olarak bilinse de, şehri ziyaret ederseniz, yalnızca 5 tepe bulunduğunu göreceksiniz. Bu 5 tepeye çıkıp, her birinin size sunacağı değişiklikleri yaşayabilirsiniz, peki kalan 2 tepe nerde derseniz, göremedim, Filibelilerin söylediklerine göre, o diğer 2 tepeyi kesmişler, yok olmuş. İşin gerçeği: Roma döneminden bu yana, bu iki tepe taş ocağı olarak kullanılmış ve doğal olarak yok olmuş.

Şehir, deniz seviyesinden 160 metre yüksekliktedir. Nüfus ise, 338 bin civarındadır.

Bulgaristan Filibe Plovdin

ULAŞIM

Şehir: ülkenin başkenti Sofya’nın 120 km. güneydoğusundadır. Yani, 2 saatli bir karayolu ulaşımı ile buraya ulaşılır.
Şehrin diğer bazı yerlere uzaklığı ise şöyledir: Assenovgrad: 19 km, Smolyan: 102 km, Stara Zagora: 90 km. dir.

Bulgaristan Filibe Plovdin

TARİH

Şehir: tarih sahnesinde ilk olarak: “Traklar” tarafından: MÖ.1200 yıllarında kurulması ile biliniyor. Takip eden süreçte ise, Makedonya kralı Filip burayı ele geçirmiş ve şehrin ismi, bu kralın ismine atfen “Filipopolis” olarak bilinmeye başlamıştır. Peki: kimdir bu kral Filip. Evet, bu kral, Büyük İskender’in babası olarak bilinir.

Bulgaristan Filibe Plovdin

Flip’in heykeli, şehirdeki tepelerden birinin üstünde, uzaktan görülebiliyor. MS.46 yılında, şehir Romalılar tarafından işgal edilir ve bir Roma eyaleti olur.

1390 yılına gelindiğinde ise, yani İstanbul fethedilmeden 60 yıl kadar önce, burası Osmanlılar tarafından ele geçirilmiş ve şehrin ismi “Filibe” olarak anılmaya başlanmıştır. Lala Şahin Paşa: şehri ele geçirdikten sonra, 1364-1878 yılları arasında, burada Osmanlı egemenliği görülmüştür.

Hatta: 15’nci yüzyılın sonlarına doğru, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden getirilen göçmenler, buraya yerleştirilmiş ve şehir Rumeli Beylerbeyi’nin merkezi olarak kalmıştır.
1885 yılında ise, şehir, Bulgarların egemenliğine geçmiştir.

Bulgaristan Filibe Plovdin

İKLİM

Şehirde: tipik kara iklimi görülmektedir ve buna bağlı olarak: yıllık sıcaklık ortalaması 12 derece ve Temmuz ayı sıcaklık ortalaması 30 derece civarındadır.

DİL

Bulgaristan ülkesinin diğer yerlerinde olduğu gibi, burada da “Kiril” alfabesi kullanılan “Bulgarca” konuşuluyor ve bu değişik alfabe nedeniyle, tabelalar incelenerek bir yere ulaşmak pek mümkün olmuyor. Bu yüzden, bu şehri ziyaret edecekler, konaklayacakları otel veya hostel isimlerinin yazılı olduğu kartvizitleri yanlarında bulundurmalıdırlar. Böylece, konaklama yerine ulaşmak için taksi kullandığınızda, şoföre konakladığınız yeri anlatmak derdinden kurtulursunuz.

PARA

Bulgaristan’ın resmi para birimi “BG Leva” dir. Euro kuru ile değerlendirildiğinde:
1 Euro = 1.95 leva’dır.
Döviz bozdurmak isterseniz: banka veya otel lobisini tercih etmelisiniz. Şehirde, birçok yerde ödemeler nakit yapılır ve kredi kartı kullanılmaz. Kredi kartları, yalnızca oteller, süpermarketler ve benzin istasyonlarında kabul edilir. Kesinlikle şunu söylemem gerek: Bulgaristan’ın diğer şehirlerinde olduğu gibi, burada da kredi kartı, dolar ve Euro kullanılmıyor, her yerde Leva istiyorlar.

TAKSİLER

Şehirde taksiler genellikle “sarı” boyanmıştır. Taksi durakları: otel, tren istasyonları, otobüs istasyonları önünde ve şehrin bazı noktalarında bulunur. Ama aynı zamanda, sokakta veya telefon ile de taksi bulabilirsiniz. Fiyatları kilometre başına 0.60 levadır ve başlangıç ücreti yoktur. Bir taksi kullanmadan önce, fiyatların doğru görüntülendiğinden emin olmalısınız. Yaklaşık 10 leva ödediğinizde, şehrin bir ucundan öbür ucuna taksi ile yolculuk yapabilirsiniz.

RESMİ TATİLLER

1 Ocak Yılbaşı
3 Mart Milli Bayram (Osmanlı İmparatorluğundan kurtuluş günü)
1 Mayıs Çalışma ve Uluslar arası İşçi Dayanışma Günü
6 Mayıs St George Günü ve Bulgar Ordusu günü
24 Mayıs Bulgaristan Eğitim ve Kültür Günü
6 Eylül Bulgaristan Birleşme Günü
22 Eylül Bağımsızlık Günü
1 Kasım Bulgar Aydınlanma Günü
24 Aralık Noel Arifesi
25-26 Aralık Noel Günü

NE YENİR-NE İÇİLİR

Şehri ziyaret ederseniz: “pasta garaj” yemenizi öneririm. Bunun dışında, Bulgaristan ülkesinin tüm süt ve süt ürünleri burada üretilmektedir. Özellikle: peynir denemelisiniz.

GECE HAYATI-EĞLENCE

Evet, şehir gündüzleri nispeten sakin olsa da, geceler için bu sakinlik geçerli değildir. Geceleri: şehirde çok sayıda bar, disko ve eğlence mekanı açılmaktadır. Mekanlar, asla salaş değil, yani burada yaşayan insanlar ne kadar fakir olsalar da, bu mekanlarda rüküşlüğü yaratmaya çalışmışlardır. Tüm bunların yanında: buraların çok ucuz olduğunu da söylemek gerekir.

Bulgaristan Filibe Plovdin Uluslararası Fuarı

Bulgaristan Filibe Plovdin Uluslararası Fuarı

PLOVDİN ULUSLARARASI FUARI

1892 yılında, modern Bulgar tarihinin en büyük fuar endüstrisi başlamış ve yine aynı yıl I.Bulgar Tarım ve Sanayi Fuarı düzenlenmiştir.
Fuar merkezi: şehrin kuzey kısmında, Tsar Boris III bölgesindedir. Fuar alanı: 352 bin metre karelik bir alanı kapsamaktadır ve bu alanda: her türlü sergi için gerekli her şey bulunmaktadır. Güneydoğu Avrupa’nın en büyük sergi mekanları arasında yer almaktadır.
17 tane çok fonksiyonlu sergi pavyonu vardır. Yıllık uluslar arası fuar zamanında, burada 40 sergi düzenlenir.
Fuarda, ayrıca 20-550 koltuklu 15 tane çok fonksiyonlu salon bulunan modern bir kongre merkezi de vardır. Her sergi pavyonu, 2000 kişilik bir konferans salonuna dönüştürülebilir. Burada, yılda 600 den fazla etkinlik (konser, seminer, spor etkinliği, iş konferansı gibi) düzenlenmektedir.
Günümüzde, burada yılda iki kez, Mayıs ve Eylül aylarında fuarlar düzenlenmektedir.

FESTİVALLER

Şehirde: sanatsal içerikli olarak düzenlenen festivaller şunlardır:
Mayıs ve Haziran aylarında: Amfi Tiyatro Opera günü.
Temmuz ayında: Uluslar arası Oda Müziği Festivali
Ağustos ayında: Uluslar arası Folklor Festivali
Eylül ayında: Uluslar arası Muppet-Show Festivali ve Ulusal Sonbahar Sanat Sergisi.

Bulgaristan Filibe Plovdin Evleri

FİLİBE EVLERİ

Şehirde, tepeler üzerinde bulunan evler: Türk ve Bulgar mimari özelliklerini yansıtması açısından önem kazanmaktadırlar. Bu stil, günümüzde “Filibe Barok Tarzı” olarak kabul edilmektedir.
Pişirilmemiş kerpiç tuğla veya ince düz pişmiş toprak, taş harç temeller üzerine, zemin ve iki katlı olarak yapılan, ahşap çerçeveli bu evler, her odaya güneş girebilecek şekilde dizayn edilmiş: ahşap tavanlarda, oymacılık sanatı üst düzeye çıkmaktadır.
160 civarında ve restore edilerek günümüze ulaştırılan bu evler: şehre tam bir Açıkhava müzesi görünümünü kazandırmaktadır. Günümüzde, bu evlerin bir kısmı müze, bir kısmı atölye ve bir kısmı lokanta gibi kullanılmaktadır.

Bulgaristan Filibe Plovdin

GEZİLECEK YERLER

Bulgaristan Filibe Plovdin

Bulgaristan Filibe Plovdin

Bulgaristan Filibe Plovdin

 

Evet, eğer buraya tur ile geldiyseniz, aşağıda gezilecek yerler olarak belirttiğim yerlerin sadece çok küçük bir kısmını göreceksiniz. Çünkü, Balkan turunda, program genellikle  dönüş yolunda, bu şehirde sabah saatlerinde Sofya’dan hareket, 2 saatlik bir yolculuk ve burada yaklaşık 30-40 dakika bir yürüyüş molası, çünkü buranın devamında Bulgar sınırından çıkış ve Kapıkule sınırından giriş yapılacak.

Özellikle, yurt dışındaki vatandaşlarımızın yurda dönüş zamanı ise, büyük bir kalabalık, sınır kapılarında uzun sıralarla karşılaşmamak için, tur görevlileri, Filibe şehrinde, sadece 30-40 dakika bir zaman ayırıyorlar. Özellikle, bir de bu zamanlama Pazar gününe geldiyse, boş sokaklar, boş caddeler ve kapalı dükkanların bulunduğu bir mekanda yapacağımız bir yürüyüş, başka bir özellik yok. Ama: tur programı dışında, bu şehre yolunuz düşerse, aşağıda yazdıklarımı değerlendirerek bu güzel şehri gezebilirsiniz. Zaten, şehir 2019 yılında “AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ” seçilmiş.

ESKİ ŞEHİR

Buradaki ilk yerleşimin, günümüzden 8000 yıl öncesine kadar gittiği düşünülmektedir. Burada: Ortaçağ dönemlerinden kalma ve Bulgar Revival mimarisinin çok iyi korunmuş eserleri bulunmaktadır. Öte yandan: bu şehir, Bulgaristan ülkesinden daha eskidir. Çünkü: 342 yılında, Makedonyalı Philip: bu şehri fethetmiş ve şehre kendi ismini vermiştir. (Philippopolis)
19’ncu yüzyıla gelindiğinde ise: Bulgar mimarlar: dik Arnavut kaldırımlı yolları, büyük ve cumbalı ve ince sütunlu, kafes saçaklı ve ağır meşe kapılı evleri inşa ettiler. Bunların arasında ise: mermer çeşmeler dikildi. Her evin: kendine göre bir atmosferi vardı.

Bulgaristan Filibe Plovdin

Roma döneminden kalma Philippopolis merkezinde ise: Amfitiyatro ve restore edilerek günümüze ulaştırılan, 2’nci yüzyıldan kalma Antigue tiyatrosu ilgi çekmektedir. Bu tiyatronun bir kısmı görülebiliyor, kalan kısmı ise, günümüzde mevcut binaların altında kalmıştır. Burayı mutlaka görmenizi öneririm, gayet düzgün bir şekilde restore edilmiş. Zaten şehirdeki kısa gezi yolunuz üzerinde bulunuyor.

Trimontzium tepesinde bulunan eski şehir bölümü: 18-19’ncu yüzyıllara tarihlenen ulusal mimarisiyle ünlüdür.
Bölgede bulunan evlerin bir çoğu günümüzde müze olarak ziyarete açıktır.

Bulgaristan Filibe Plovdin Etnografski Muzey

Bölgesel Etnoğrafya Müzesi-Etnografski Muzey

Dr Stoyan Chomakov caddesinde bulunan ve 1847 yılında inşa edilen: Argos Kuyumdjioğlu’na ait olan ev: günümüzde “National Monument” olarak belirlenmiştir. “Royal Hause” denilen bu ev: 12 büyük odalı ve yaklaşık 130 pencerelidir. 1917 yılında açılan müzenin en çarpıcı özelliği: her odada farklı motifler şeklinde görülen, ahşap tavan oymalarıdır. İkinci katta: bir odanın tüm genişliğini kapsayan, süslü bir rozet görülür. Yapının avlusunda ise: yaz aylarında, oda müziği konserleri düzenlenmektedir.

Müzenin daimi koleksiyonunda, yaklaşık 40 bin obje bulunduğu söyleniyor. Bunların çeşitleri ise: el sanatları, tarım, kumaş ve giyim, bakır tencere, süs eşyaları, kilise levhaları, tığ işi dantel kostümler, mobilyalar, müzik aletleridir. Bunlar: Rodop ve Srednogorie bölgelerinden gelmiştir ve Bulgaristan’ın manevi kültürünü sergilerler.

Milli Uyanış Müzesi ve Ulusal Kurtuluş Mücadeleleri-Revival Müzesi-Georgiadi evi

Bu ev: 19’ncu yüzyıldan k alma: tipik simetrik bir Plovdin evi örneğidir. Onun mimarisi: yüksek zemin kat ve cumbalı, ortada bulunan bir çıkıntının bir araya getirdiği iki kattan oluşmaktadır. Şu anda evde bulunan nesnelerin koleksiyonunda: eski silah ve fotoğraflar bulunmaktadır.

Bulgaristan Filibe Plovdin Balabanov Evi ve Müzesi

Balabanov Evi ve Müzesi

Bu yapı: 20’nci yüzyılın başlarında, onun son sahibinin yani tüccar Luka Balabanov’un ismiyle anılmaktadır. Günümüzde, burada: birinci kat: kalıcı bir sergiye ev sahipliği yapmaktadır. İkinci kat ise: hala tipik Revival dönemi özelliklerini taşımakta ve bunun yanında: şehrin en popüler oda müziği mekanlarından birisi olarak kullanılmaktadır. Zemin katta: mevcut iki oda, geçici sanat sergilerine ev sahipliği yapmaktadır. Yapının uzun antresi ve yüksek tavanı ilgi çekmektedir.
Evet, Dr.Konstantin Stoilov caddesindeki ev, ücretsiz olarak ziyaret edilmektedir.

Bulgaristan Filibe Plovdin Stepan Hindillian Evi ve Müzesi

Stepan Hindillian Evi ve Müzesi

Yapı: 1835-1840 yılları arasında, zengin tüccar ve çiftçi olan Stepan Hindlian tarafından yaptırılmıştır. Eski şehir bölümünün en iyi konunmuş ve en süslü yapılarının başında gelmektedir. Tüm odalar: içeriden ve dışarıdan boyalıdır.

Yapının iç bölümünde: İstanbul, İskenderiye, Venedik ve bölgenin diğer şehirlerinden güzel manzara resimleri görmek mümkündür. İyi korunarak günümüze ulaşmış, sıcak ve soğuk su tesisatı bulunan banyo bölümü de ilgi çekmektedir.

Avlunun kuzey kesiminde, iyi tahkim edilmiş “Maaza” yani “depo” kısmı görülmelidir. Tavan ise harika şekilde oryantal boyanmıştır. Yapının bodrum katında: Bulgaristan ülkesinin her bölgesinden getirilen şarapların tadım ve tanıtım merkezi bulunmaktadır.

Evet, bu yapı: 1974 yılında restore edilmiş ve Bulgar Revival dönemi mobilyaları ile döşenmiştir. Artin Gidikov caddesindeki ev ücretsiz gezilebilmektedir.

Sarı Okul

Bu okul: modern standartlara göre küçük, ama tarihsel olarak büyük öneme sahiptir. Çünkü: 1868 yılında kurulan bu okul: resmi olarak tanınan ilk Bulgar okulu olarak bilinmektedir. Çünkü: o yıllarda, ülkede yaşayan tüm etnik gurupların ve hatta Fransız ve Amerikalıların şehirde ayrı okulları bulunuyordu. Bu yüzden, Bulgarlar nezdinde: bu okulun tarihsel önemi büyüktür.

Bulgaristan Filibe Plovdin Lamartin Evi

Lamartin Evi

Knyaz Tseretelev caddesindeki bu ev: 1829 yılında inşa edilmiş ve Old Town bölgesinin en büyük ve en güzel simetrik evlerinden birisidir.
Büyük Fransız şair Alphonse de Lamantin: 1833 yılında Bulgaristan üzerinden geçmiştir ve bu evde 3 gün kalmıştır.
Ancak, bu kısa süreye rağmen, bu eve hayran olmuştur. Onun: güçlü siyasi bağımsızlığı ifade eden görüşleri dünya çapında popüler olmasına neden olmuştur. Plovdin şehrine gelişi, büyük olay oldu ve şehirde, birçok kişi toplandı.
Bugün, ev, Bulgar yazarlarının yaratıcı bir evi olarak kullanılmaktadır. Birinci kattaki odaların birinde, Lamartine adanmış küçük bir müze bulunur.

St.Konstantin ve Elena Kilisesi

Şehrin en önemli yerlerinden birisidir ve antik kalenin yıkıntıları üzerine, 4’ncü yüzyılda inşa edilmiştir.
Kutsal tapınağın inşaatı: Hıristiyanlık dininin bir dünya dini olarak tanınmasıyla yakından ilişkilidir. 313 yılında, Roma imparatoru Konstantin: resmi din olarak Hıristiyanlığı açıkladı.

Ardından: Philipopolisliler yani günümüzün Plovdinlileri: İmparator onuruna ve takdir işareti olarak bir tapınak dikmeye karar verdiler ve burayı yaptılar.

Ancak, kilise birçok kez yıkıldıktan sonra: 1830 yılında geriye kalan duvarlarının kalıntıları üzerine, yeniden inşa edilmiştir. Yani: günümüzdeki kilise, eski erken Hıristiyanlık kilisesinin temelleri üzerine, 1830-1832 yılları arasında yeniden inşa edilmiştir.

Yeni inşa edilen kilise: 26 metre uzunluğunda, 18 metre genişliğinde ve 8 metre yüksekliğindedir ve bu ölçüleriyle, dönemin en etkileyici yapılarından birisidir. Tapınağın avlusunda, 8 metre yüksekliğe ulaşan ve ağır bir tuğla korniş ile biten, güçlendirici taş bir duvar bulunmaktadır.

Bulgaristan Filibe Plovdin Hisar Kapısı

Hisar Kapısı

5-6’ncı yüzyıllarda inşa edilen iç kalenin doğu kapısı: Hisar kapısı/Sert kapı olarak bilinir. Hisar kapısı: şehrin sembolü olarak günümüze kadar korunarak gelmiştir.
Aslında: caddenin kaldırım seviyesinin altında, muhtemelen 2’nci yüzyılda inşa edilen bir kapının temelleri bulunmaktadır. Ancak: yukarıda sözünü ettiğim gibi, önce Roma döneminde ve sonra Rönesans ve 20’nci yüzyıl boyunca kapı yeniden inşa edilmiştir.

Kutsal Anne Katedral Kilisesi

Günümüzde görülen kilise yapısı: 1844 yılında, gönüllü vatandaşların bağışları ile, Bratsigovolu usta inşaatçılar tarafından yapılmıştır. 1859 yılında ise, ilk Bulgarca ilahi, burada okunmuştur. Ayrıca: 19’ncu yüzyılı simgeleyen, yaldızlı ağaç oymaları bulunan ikonlar ilgi çekmektedir. Bulgar yazar Hristo G. Danov: bu kilisede gömülüdür.

Bulgaristan Filibe Plovdin

Bulgaristan Filibe Plovdin

ROMA DÖNEMİ KALINTILARI

Şehrin, eski şehir bölümünde: burada uzun yıllar egemenlik kuran Romalılardan kalma bir kısım yapı bulunmaktadır.

Bulgaristan Filibe Plovdin

Bulgaristan Filibe Plovdin

Bulgaristan Filibe Plovdin

Antik Anfitiyatro

Şehir merkezinde bulunan tiyatro: Dzhambaz Tepe ve eski şehir içindeki Taxim tepe arasında, şehir ziyaretçileri için önemli bir çekim merkezi olarak ziyarete açıktır. 1970’lerde, bir toprak kayması sonucu tesadüfen keşfedilmiştir.
Tiyatro: Roma imparatoru Trajan emriyle: MS.2’nci yüzyılda inşa edilmiş ve halen Bulgaristan ülkesinde, ayakta kalarak günümüze ulaşan en büyük Roma eseridir.
Yapı: 7 bin koltuk kapasitelidir.

Seyirci bölümü: yatay bir seyirle yerleştirilmiş, 14 satırlık iki safha ayrılmıştır. Bu bölümlerde, her vatandaşın nereye oturacağı belirlenmişti. Bu yüzden: oturma yerleri üzerinde, oyulmuş isimler bulunmaktadır.

Sahne bölümü: kornişler ve heykellerle süslenmiştir.
Günümüzde: burada, gösteriler düzenleniyor ve özellikle her yıl Ağustos ayında burada düzenlenen, geleneksel “Balkan Halk Dansları Festivali” muhteşem ilgi görüyor. Aslında, festival “Balkan” ismini taşısa da, birçok ülkenin geleneksel halk dansları toplulukları katılıyor.

Bulgaristan Filibe Plovdin Odeon

Odeon

Bölgedeki diğer antik yapı: “Roma Odeon” udur. Burası: 3500 seyirci kapasitelidir ve şehir toplantılarının yapılması ve kapalı tiyatro ihtiyacının karşılanması için inşa edilmiştir.

Roma Forumu

Odeon yakınlarındaki bu yapı: 2’nci yüzyıldan kalmadır. Yaklaşık 11 hektarlık alanı kaplamaktadır ve burada: dükkanlar ve kamu binaları bulunmaktadır. Yani: bir anlamda, antik şehrin, en önemli ana caddesidir. Antik şehrin: idari, ekonomik, dini ve kültürel hayatının odak noktası, burası olmuştur.

Bulgaristan Filibe Plovdin

Stadyum

Antik kent merkezinin en önemli anıtlarından birisidir. Sahat Tepe’nin doğu yamacındadır ve kare şeklindedir. Yapının: İmparator Hadrian II döneminde inşa edildiği düşünülmektedir. Yanının genişliği 240 metre ve uzunluğu 50 metredir. Buradaki yarışmaları: 30 bin civarında seyircinin izlediği tespit edilmiştir. Günümüzde ise, halen 14 oturma sırası bulunmaktadır.
Burada “Flashiest” yarışmaları düzenlenir ve sadece Yunan Olimpiyat oyunları gibi: İskenderiye oyunları varmış. Ana spor dallarında: disk atmak, mızrak atmak, koşmak bulunurmuş. Oyunlar, her 4 yılda bir düzenlenir ve birkaç gün devam edermiş.

Bulgaristan Filibe Plovdin Saat Kulesi

Bulgaristan Filibe Plovdin Saat Kulesi

SAAT KULESİ

Sahat adlı tepede bulunan bu kule: Doğu Avrupa’nın en eski saat kulelerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Osmanlı döneminde yani 1812 yılında inşa edilmiştir. Yüksekliği 17.5 metredir. Kulede bulunan saat: Viyana’da üretilmiş ve 1883 yılında yerine takılmıştır.

GLAVNA CADDESİ

Bu cadde, İstanbul-İstiklal caddesine benzemektedir. Şehri ziyaret edenlerin başlıca uğrak ve gezi yeri olarak bilinir.
Cadde üzerinde bulunan “Çar Simeon Bahçesi Parkı”, 1863 yılında kurulmuştur. Yaz sıcaklarında, birçok Filibeli, bu parkta zaman geçirmektedirler. Yine bu cadde üzerinde, şehrin amblemi olan “Düğmeler havuzu” bulunmaktadır ki, özellikle gece aydınlatıldığında benzersiz bir atmosfer oluşturmaktadır. Caddenin her iki tarafında bulunan eski binalarda ise, birçok modern mağazalar görülür. Ancak, şehri Pazar günü ziyaret ederseniz, bu dükkan ve mağazaların hepsinin kapalı olduğunu göreceksiniz. Boş yollarda yürüyüş yapmak hiç de keyifli değil.

OSMANLI MAHALLESİ

Bir tepe üzerinde bulunan bu mahalle, gerçekten ziyaret edenlerin ve özellikle Türklerin gezmekten büyük keyif aldıkları bir yer olarak dikkat çekiyor. Çünkü: burada çok sayıda mağaza, restoran ve kafeterya bulunuyor.
Son olarak: bu mahalleyi ziyaret ettiğinizde, şehrin panoramik manzarasını izleyebilirsiniz.

Bulgaristan Filibe Plovdin Muradiye Camisi

MURADİYE CAMİSİ

Bir zamanlar, ünlü gezgin Evliya Çelebinin yazıtlarına göre: 54 cami bulunan şehirde, bunlardan günümüze yalnızca, iki cami gelebilmiştir.
Jelezarska caddesinde bulunan cami: 15’nci yüzyılda, II. Murat zamanında yapılmıştır. Zaten, ismi bu yüzden “Muradiye Camisi” olarak bilinmektedir. Ancak: 1425 yılında yapılan bu cami: depremde yıkılmış ve 1785 yılında, yerine yeni cami, I. Abdülhamit döneminde yaptırılmıştır.
Ama günümüzde, buraya genellikle “Ulu cami” ve “Hüdavendigar cami” olarak da biliniyor. Namaz saatleri dışında burayı ziyaret edebilirsiniz. Bu ziyaretinizde: güzel çeşme, çiçek motifleri ve Kur-an metinleri taşıyan madalyonları görebilirsiniz.

Bulgaristan Filibe Plovdin İmaret Camisi

İMARET CAMİSİ

Vistula sokakta bulunan bu cami: 1444-1445 yılları arasında, Meriç nehrinin güney kıyısında inşa edilmiştir. Caminin ismi: bahçesinde Müslüman yolculara ücretsiz yemek ve konaklama imkanları sağlanması ile belirlenmiştir. 19’ncu yüzyıla kadar da bu özellik devam etmiştir.

Bulgaristan Filibe Plovdin Bölgesel Arkeoloji Müzesi

BÖLGESEL ARKEOLOJİ MÜZESİ

Saedinenie meydanında bulunan müze, Bulgaristan’ın en eski kültür kurumlarından birisidir ve ilk olarak 1882 yılında kurulmuştur. 1928 yılında ise, günümüzdeki binasına taşınmış ve depolarda bekletilen objeler sergilenmeye başlamıştır. Müze, 3 bölüm halinde tanzim edilmiştir. Bunlar: Tarih Öncesi, Antik dönem ve Ortaçağ dönemidir. Özellikle: Filibe ve Filibe bölgesinin tarihi ile ilgili eserlerden oluşan zengin koleksiyon ilgi çekmektedir. 1500 parçalık sikke koleksiyonu önem taşımaktadır.

Bulgaristan Filibe Plovdin Bölgesel Tarih Müzesi

BÖLGESEL TARİH MÜZESİ

Tsanko Lavrenov bölgesindeki müze, 1951 yılında kurulmuştur. Bu müzede: Filibe şehrinin geçmişi hakkındaki tarihsel kanıtlar ve kültürel objeler sergilenmektedir. Müze, 3 ayrı binada kuruludur. Özellikle: Bulgarların ulusal kimliğini savunmaları sırasında yani özerk Bulgaristan döneminde: eğitim, kilise ve ulusal bağımsızlık mücadelesi objeleri burada sergilenmektedir.

DOĞA TARİHİ MÜZESİ

Hristo Danov bölgesinde bulunan müze, 1955 yılında açılmıştır. Müzenin zengin koleksiyonu, Fransız Kolejli tarafından oluşturulmuştur. Zemin katta bulunan, büyük tatlı su akvaryumunda: Bulgaristan’a özgü 40 süs balığı cinsi görülmektedir. Ayrıca: Rodop mineralleri de ilgi görmektedir.

ŞEHİR YAKINLARINDA GEZİLECEK  DİĞER YERLER

Bulgaristan Filibe Plovdin Baçkova

Bulgaristan Filibe Plovdin Baçkova

BAÇKOVA-BACHKOVSKİ-KİRAZLI MANASTIRI

Şehir merkezinin 20 km. güneyinde: Asenovgrad yolunun sağ tarafında, 2.5 km. yürüyüş mesafesinde “Assen kalesi” bulunmaktadır. Kale: Ege ve eski Roma yolu bağlantılıdır ve Trakya bölgesini korumak için: 6’ncı yüzyılda, Bizans imparatoru Jüstinyen (527-565) döneminde inşa edilmiştir. 4 teras üzerinde, 15 dönümlük bir alanı kapsar. Taş duvarlar, 10-15 metre yüksekliğe ulaşır ve yapılan kazılarda, kalenin bazı binalarının temelleri bulunmuştur. Ayrıca: kule, iki rezervuar, askeri tesisler ve askeri şapel bulunmuştur.

Kale: 1230 yılında Klokotnitsa savaşından sonra, Ivan Asen II tarafından restore edilmiş ve bu durum, bir taş yazıt ile kanıtlanmıştır.
Burası: en iyi korunmuş kale kilise olarak bilinir. 18 metre uzunluğunda, iki katlı bir binadır. Ortaçağ Bulgar mimarisinin tipik bir anıtıdır. 13-14’ncü yüzyıl Tırnovo Okulu ustaları tarafından yapılan ve kısmen korunarak günümüze ulaşan freskler: kilisenin kubbesinde görülebilmektedir.
Kale manastır: birkaç kez soyulmuş ve yıkılmıştır. 16’ncı yüzyılda, manastır restore edilir ve 1604 yılında yeniden yapılır.
Enteresan bir yer, tarih meraklılarının mutlaka ziyaret etmelerini öneririm.

HİSAR ILICALARI

Şehir merkezine 45 km. uzaklıkta, küçük bir vadide yer almaktadır. Burada, 22 termal kaplıca bulunmaktadır. Ayrıca: kültürel miras açısından görülmeye değerdir. Yani, tam bir tedavi ve turizm bölgesidir.

Buradaki “Hisar” kalıntısının: MÖ 4 ve 3’ncü yüzyıllara ait olduğu düşünülmektedir. Söylenenlere göre, Romalılar Gotlardan şehri ele geçirdiklerinde, değerli maden suları nedeniyle, buraya yerleşmişlerdir.
Evet: Hisar günümüzde: 8200 yataklı 20’den fazla otel ve spa merkezine sahiptir ve her yıl binlerce kişi: ülkenin en büyük şifalı spa merkezine gelirler.

Bulgaristan Filibe Plovdin Pamorovo

Bulgaristan Filibe Plovdin Pamporovo

PAMPOROVO

Şehir merkezine 91 km. uzaklıktadır. Burada: birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ılıcalar bulunmaktadır. Burada çıkan ılıca sularında, yüksek radyoaktivite bulunur ve suyun sıcaklığı 21-32 derece arasındadır. Bölgede: birçok tatil köyü, spa merkezi, huzurevi, oteller, konuk evleri ve açık yüzme havuzu bulunmaktadır.
Bölgede bir de “kayak tesisleri” bulunmaktadır. Pamporovo Mount Snow olarak isimlendirilen bu tesisler: 1926 metre rakımlı Rodop dağlarının eteklerinde, 1650 metre rakımda bulunmaktadır.

Burada: yıllık ortalama sıcaklık 5.5 derece civarındadır. Ayrıca: açık havalarda Yunanistan sınırı bile görülebilen panoramik manzaraya sahip restoranı bulunan Televizyon kulesi bulunmaktadır. Kış aylarında buraya gelenlerin tercih nedeni “kayak” tır. Kayak tesisleri: Aralık ayında başlar ve Nisan ayı sonuna kadar, 1400-1926 metre arasındaki rakımda sürdürülür. Yaz aylarında da, bölge çok sayıda turist tarafından ziyaret edilmektedir. Çünkü: Rodop dağları bölgesinde: dağ yürüyüşü ve dağ bisikleti etkinlikleri düzenlenir.

HAVACILIK MÜZESİ

Şehir merkezine 12 km .uzaklıktaki “Krumovo hava üssü”nde bulunan bu müze, 1991 yılında açılmıştır. Bulgarlar, Plovdin şehri içinde, ilk olarak, 1892 yılında, “La France” balonunun uçuşlarını izlediklerinde, Teğmen Vasil Zlatarov: ilk Bulgar havacı olarak tarihe geçmiştir. Kendisi, Rusya’dan malzemeleri satın almış ve yeni kurulan Havacılık birliğinin komutanı olmuş, ilk Bulgar balonu yapılmıştır.
1910 yılına gelindiğinde ise, Boris Maslenikov isimli, Rus uçak üreticisi şehre çağırılır ve kendisi gelirken, Fransız Farman IV tipi bir uçakla gelir ve şehirde gösteriler yapar. Bulgar pilotlar: mekanik ve pilotajda yetiştirilmek üzere, bazı yabancı okullara gönderilirler.
Evet, Bulgar havacılığından kısaca söz ettikten sonra: tarihi bayağı eskilere giden, bu konuda, günümüzde kurulan müzede, yaklaşık 6800 objenin sergilendiği söyleniyor. Ayrıca: hangarlarda 59 uçak da ziyaretçilere sunuluyor.

Bulgaristan Razgard Sveshtari Thracian Tomb of

Bulgaristan Razgard Sveshtari Thracian Tomb of

Razgrad şehrinin 42 km. kuzeydoğusunda, Sveshtari köyü yakınlarındaki bu mezar alanı: 1982 yılında, yüksek Glinina höyüğü kazıları sırasında bulunmuştur. Mezar alanı: Sveshtari köyünün 2.5 km. güneybatısındadır.

Yapının Yapılış tarihi ve Kime ait olduğu

Yapının: MÖ.3’ncü yüzyılın ilk yarısında, bir Trakya kralının mezarı olarak yapıldığı düşünülmektedir. Çünkü: burası, Trakya kült binalarının temel yapısal ilkelerine sahiptir.
Hatta: burada büyük olasılıkla “Drumihed Getic” hanedanına ait, muhtemel bir kralın gömülü bulunduğu söylenmektedir. Ancak: burası tek bir mezardan ibaret değildir, bu alanda, çeşitli boyutlarda 26 mezar daha bulunmuş olup, bunlar yaklaşık 2 kilometrelik bir şerit boyunca yerleşmişlerdir.

Bulgaristan Razgard Sveshtari Thracian Tomb of

Yapının önemi

Yapının en büyük özelliği: eşsiz bir sanatsal başarı olarak görülen: yarı insan, yarı bitki figürlü duvar resimleri ve benzersiz bir mimari dekorasyona sahip olmasıdır.

Duvarlardaki dekorasyonda: yüksek kabartma ile oyulmuş 10 kadın figürü bulunmakta olup, bunlar Trakya topraklarında, günümüze kadar olan süreçte bulunmuş tek örnek olmaları ve günümüze kadar iyi korunarak gelmeleri nedeniyle önem kazanmaktadırlar.

Bu nedenle: bu mezar alanı, 1985 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak: soyguncuların daha önce burayı soymuş oldukları düşünülüyor, çünkü mezar bulunduğunda hiçbir değerli maden ve değerli madenden yapılan obje bulunmadığı söyleniyor.

Bulgaristan Razgard Sveshtari Thracian Tomb of

Yapının mimarisi ve özellikleri

Mezar: 11.5 metre çapında ve 70 metre yükseklikteki bir Tümülüs altında, bir eyvan ve iki dikdörtgen cenaze odası ve anıtsal bir girişten meydana gelmektedir.

Anıtsal girişin ardından: bir koridor ve 3 kare oda bulunur. Dekorasyon: çağdaş Helenistik özellikler gösterir.

Anıtsal giriş

İon başlıklı, 2 dikdörtgen sütun ile süslüdür. Muhtemelen: hediyeler ve kurban sunuları, yani adaklar, bu girişin yanında yapılıyordu. Sütunların üstünde: stilize sığır başları, rozet ve çelenklerde oluşan kabartma firizler görülür. Buradaki “kadın figürleri” ise eşsizdir.

Bulgaristan Razgard Sveshtari Thracian Tomb of

Bulgaristan Razgard Sveshtari Thracian Tomb of

Caryadids heykelleri

Tonoz altında bulunan bu kadın figürleri: 1.20 metre boyunda, meme altında ince bir kemer bulunan, kolsuz elbiseler giyen figürlerdir ve cepheden görünürler. Giysilerin kenarları: çiçek gibi betimlenmiştir. Saçları ise: kıvırcık buklelidir. Başlarının üzerinde: kahverengi, kendilerine özgü bir sepet görülüyor.

Saç, yüz ve kıyafette: koyu kahverengi boya izleri bulunduğuna bakılırsa, yapıldıklarında renkli oldukları düşünülüyor. Ancak, yine de bazılarının acele yapıldığı, kollarının kabaca oyulmasına bakılarak yorumlanmaktadır. Bu durum: resimlerde de görülmekte olup, büyük ihtimalle, mezar sahibinin ani ölümüne bağlanmaktadır.

Mezar Odası

Mezar odasının, ilk yapıldığında gayet zengin objelerle donatıldığı düşünülüyor. Ancak, yukarıda da söz ettiğim gibi, mezar daha önce mezar soyguncuları tarafından soyulmuştur.
Çünkü: Trakya inanışına göre: ölen kişinin, kendisine ahrette eşlik etmesi için kendisiyle birlikte bazı şeylerin gömüldüğü bilinmektedir. Burada da: 5 ata ait kemikler bulunmuştur. Ayrıca: yine mezar odasında, iki taş yatak üzerinde, iki insana ait kemikler ve bir kısım mezar hediyeleri bulunmuştur.

Buranın tonoz altında kalan yarı silindirik duvarında ise: ölen kişinin kutsallaştırılması resmedilmiştir. Bu resimde: onun arkasında, 2 zırh taşıyıcı, ona hediyeler sunan 4 kadın ve altın bir çelenk resmi görülmektedir.
Evet: Trakyalılar kültürünün, en güzel örneklerinden olan “Caryadids heykelleri” gerçekten görülmeye değer birer sanat eseri olarak, burada ziyaretçilerini bekliyorlar, yolunuz buraların yakınlarına düşerse, bence, mutlaka burayı ziyaret edin.