Beyazıt Kulesi, bugün, İstanbul Üniversitesi Merkez kampüsü içinde bulunuyor. Fatih devrinde, dünyanın ilk tıp fakültesinin kurulduğu Beyazıt kampüsü içinde. Meraklı turistlerin ilgisini çekiyor, ancak, yasak nedeniyle üniversitenin kapısından girmek mümkün değil. Umarım bir gün burası da turizme açılır. Şu an için, yalnızca uzaktan görebileceksiniz.
GENEL BİLGİLER
İstanbul Beyazıt Kulesi: Sultan II. Beyazıt zamanında (1509) “Küçük Kıyamet” olarak isimlendirilen ve İstanbul’u baştan başa yıkan depremin ardından; kentte ahşap binaların ve dolayısı ile yangınların sayısında artma başlar. Çünkü: halk, deprem korkusuyla, ahşap bina yapımına ağırlık verir. Ancak; elbette, bunlarda da, yangınlar artar. Bunun üzerine, bu yangınları gözetleyebilmek için; 1750 yılında; Ağa kapısında, bir gözetleme kulesi yaptırılır, ama ahşap bu kule de; 1756 yılında, Cibali yangınında yanar. Bunun üzerine; 1808 yılında, bugünkü kulenin yerine; yenisi yaptırılır. Ama; bu kulenin de sonu aynı olur, 1824 yılında çıkan yeniçeri isyanında çıkarılan yangında yanar. Son olarak; Sultan II. Mahmut tarafından, 1828 yılında yeni haliyle inşa edilir. Mimarı: Senerekim Balyan. Tasarım olarak; yukarı doğrultulmuş, savaş topuna benzetiliyor. Bunun da; barışı simgelediği söyleniyor. Bakın bakalım, siz nasıl göreceksiniz?
Kulenin yüksekliği 85 m. ve bayrak direğiyle birlikte: 100 m. ye ulaşıyor.
Kuleye: toplam 249 basamakla çıkılıyor. 179 basamakta; kule gövdesinin çanak biçimindeki katına ulaşılıyor. 50 metre karelik bir gözetleme katı burası. Dairesel şekilde yapılmış. 13 adet pencereyle çevrili. Her bir pencereden; İstanbul’un bir semti görünüyor. Yapının: bu ana bölümü; Osmanlı Barok üslubunun çizgilerini taşıyor.
Gözetleme katının üstünde, genişletilmiş bir tabla ve teras var. Sonradan eklenen katlar; aynı plan ve biçimde. Oranlı bir küçülme ile üst üste yinelenmiş. Bu küçük katlara ulaşmak için, 80 basamak daha tırmanmak gerekiyor. Toplam: 4 kat var.
Yangın olduğunda: Beyazıt kulesinden; gündüz sarkıtılan sepetlerle, gece ise fener yakılarak haber verilirdi. Ayrıca; kuleden haberleşme için; kuleye bayrak ve fener asılıyormuş. Kule görevlilerine; köşklüler deniyormuş. Köşklüler; top atışları ile, yangını diğer semtlere duyuruyorlarmış.
1972 yılına kadar, halka açık bulunan kule; o yıldan sonra ziyarete kapatılır ve uzun süre boş kalır. Sonuçta; zamanla harap hale gelir. Neden yasaklanmış? Sanırım; kulenin özellikle iç bölümü ahşap, hani yeniden kulede yangın çıkıp yanmasın diye yasaklandığını sanıyorum. Ama; günümüzde teknoloji o kadar ileri ki; gerekli önlemler mutlaka alınabilir.
Yoksa; yangın çıkacak diye; bütün tarihi eserleri kapatamayız ki? Yok hayır, kapatılma sebebi İtfaiye Teşkilatının çalışması ise; o na da çözüm bulmak kolay. Çünkü; yine gelişen teknoloji, İtfaiye Teşkilatının yangın gözetlemesi için, burayı kullanmanın ötesinde, birçok yeni çözüm yolu yarattığı kesin. İlla ki; buradan yangın gözetlemek şart mı?
Bu aradaki dönemde: yani 1966 yılında; bir Amerikalı girişimci ortaya çıkar. Türkiye’ye gelen Amerikalı iş adamı: kulede, yaklaşık 60 kişilik bir restoran kurmak istediğini ve o zaman için, yüksek miktarda kira vermeye razı olduğunu söyler. İleri görüşlü Amerikalı girişimce, kuleden kesin İstanbul’u seyretmiş olmalı. Çünkü, o tarihlerde kule halka açıktı.
1997 yılında restorasyon çalışmalarına başlanır ve sonuçta kule; yine eskiden olduğu gibi; gözetleme, meteoroloji ve yol durumunu bildirmek amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Kule; İstanbul İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından, Kule Müfreze Amirliği olarak kullanılıyor. Evet, daha önce söylediğim gibi, kule: 4 katlı. Bugün; bu dört kattaki yerleşim ise şöyle. Nöbetçi katı, işaret katı, sepet katı ve sancak katı.
Nöbet katı: İtfaiyecilerin kenti gözetlediği yer. Kule katı: yangın gözetlemenin yanında, meteorolojik bildirimler için de kullanılacak. Meteorolojik amaçlı kullanılacak olan katın adı; işaret katı. İstanbul halkı: kulenin ışıklarına bakarak, ertesi günkü hava durumunu öğrenecek. Kule ışıkları; İstanbul’un her noktasından görülebilecek.
Sepet katı: yangın işaretlerinin verileceği, sancak katı ise: Türk bayrağının ve İtfaiye bayrağının asıldığı yer olarak kullanılacak. Kulenin üzerinde çok miktarda obje var. Elbette; cep telefonu vericileri. Bu arada: Kuzey-Güney yönünü gösteren yön çubukları var.
Evet, sonuç olarak: bu kulenin turizme açılmasının gerekliliğine inanıyorum. Yoksa: günümüzde elbette ki İstanbul İtfaiye Teşkilatı, gelişen teknolojiyi kullanarak, yangınları önceden tespit etmek yönünde, başka tedbirler alabilir. Ama; bu tarihi yerin, turizme kazandırılmasının gerekliliğine inanıyorum. Sonuçta; bu kule, konumu itibarı ile, turizme açıldığında, gerçekten çekim merkezi olabilecek kapasitede bir yer.
Amerika’da Şikago kentinde, dünyanın en yüksek binası, “Sears Tower”; çık en üst katına, şehri seyret. Güzel de; çıkış, kişi başı 15 dolar. Beyazıt Kulesini yapın aynı şekilde, turizmden kazanmak aslında çok kolay.
İstanbul günlük gezi planı hakkındaki yazım için.
İstanbul Kapalıçarşı hakkındaki yazım için.
İstanbul Sultanahmet Meydanı hakkındaki yazım için.