Yaşam kıstasları değerlendirildiğine, dünya üzerinde en iyi yaşanabilecek 10 şehir arasındadır.
Şehir; bölge kantonunun başkentidir ve aynı zamanda İsviçre ülkesinde, 4’ncü büyük şehir ve aynı zamanda fakto başkenttir. Çünkü İsviçre ülkesinde genel anlamda bir başkent yoktur.
Parlamento ve merkez bankası buradadır. Şehirde ayrıca pek çok diplomatik temsilcilik ve uluslar arası organizasyon bulunmasına rağmen sakinliğini korumaktadır.
Avrupa’nın en küçük başkenti olarak bilinir. Aynı zamanda: dünyanın en pahalı şehirlerinden birisidir.
Bern şehrinde, İsviçre’nin diğer şehirlerinde olduğu gibi: hayat slow yani yavaş gider, hiç aceleleri yoktur, çok rahattırlar, panik yok, stres yok, gayet sakin bir yaşam, sokaklar genellikle boştur, sadece ana caddeler kalabalıktır.
Şehir: çoğunlukla Almanca konuşan Protestanlardan oluşmaktadır. 2014 yılı nüfus sayımına göre: şehir nüfusu 129.964 kişidir.
Tarihi şehrin özellikleri, başarıyla korunmuştur.
Şehir: çeşmeleri, yapılarının kumtaşı cepheleri, dar sokakları ve tarihi kuleleriyle, Ortaçağ havasını yansıtır.
Aare nehri, şehri “U” şeklinde kuşatmıştır. Yani: şehir, Aare nehrinin kıvrımlı dönen bir yarımadası üzerinde oturur. Deniz seviyesinden yüksekliği 540 metredir. Şehir Alp dağlarının ağ geçidi üzerindedir.
Şehirde konuşulan ana dil, yerel bir İsviçre-Almanca lehçesi olan “Bernese-German” dır. Ancak çoğu Bernli, Almanca konuşur, bir kısmı ise Fransızca konuşur ve maalesef büyük çoğunluğu İngilizce bilmez. Yani, şehirde Almanca ve Fransızca bilmeyenlerin, yerel halkla anlaşma şansı zayıftır.
ULAŞIM
Strazburg-Bern arasındaki uzaklık 234 km olup yolculuk süresi 2 saat 28 dakikadır. Zürih-Bern arasındaki uzaklık, trenle 1 saat ve araba ile 1 saat 35 dakikadır. Bern-Colmar arasındaki uzaklık: 171 km ve yolculuk 1 saat 54 dakika sürmektedir. Bern-Basel arasındaki uzaklık, trenle 55 dakikalık yolculukla alınır.
ŞEHRİN İSMİ VE SİMGESİ
Şehrin isimleri: Almanca “Beer”, Fransızca “Berne”, İtalyanca “Berna” dır.
Bern şehrinin simgesi “ayı” dır. “Ayı” ülkemizde bir hakaret kelimesidir, ama bir İsviçreli bir Almana “sen ayısın” derse, Alman ona sarılır öper, çünkü ayı onların kültürüne göre gücün simgesidir. Mertsin, dürüstsün demektir.
Gelelim şehrin isminin kökenine ve ayı ile bağlantıya: şehrin kurucusu Dük Bercholt: şehri burada kurmaya karar verdiğinde, bölgede avladığı ilk hayvanın ismini şehre vereceğini söyler ve ilk avladığı hayvan bir ayıdır. Böylece şehrin ismi “Baer” yani Almanca “ayı” olur.
Bu yüzden: şehirdeki hediyelik eşyaların çoğunda “ayı” figürü kullanılır. Her yerde ayı heykeli görülür. Ayrıca: birçok binanın çeşitli yerlerinde de şehri simgeleyen ayı figürleri bulunur. Şehirde “Altın Ayı” film festivali düzenlenir. (Bu arada bir not: “ayı” Almanya-Berlin şehrinin de simgesidir.)
Şehrin ismiyle ilgili bir başka söylenti de şöyledir: “Bern” kelimesi Keltçede “toprak-arazi-yarık” anlamına gelir. “Yarık” neden, çünkü şehrin ortasından Aare nehri geçtiği için, nehrin şehri “yardığı ” düşünülür. Ancak: bu tez kabul edildiğinde şehrin simgesinin neden “ayı” olduğu izah edilemiyor.
Ancak: Almanca ayı manasında “beer” kelimesinde, şehrin ismindeki “n” harfi yoktur, okunuşu “beer” dir ve o yüzden, şehrin isminin “ayı” kelimesinden geldiği de tamamen kabul edilmemekte, şehrin isminin daha büyük oranda “Keltçe” den geldiğine inanılmaktadır.
PARA
Bern şehrinde: diğer İsviçre şehirleri gibi Euro değil “İsviçre Frangı” kullanılır. İsviçre Frangı, aslında Euro’ya nazaran % 10 daha düşük olmasına rağmen, şehirdeki alışveriş sırasında eğer Euro verirseniz frank üzerinden değerlendirilen fiyatı “bire-bir” sayarlar ve ona göre sizden Euro alırlar ve hatta Euro verirseniz, üstünü Frang olarak verirler.
Bunu önlemek yani zarar etmek istemiyorsanız, İsviçre şehirlerindeki alışverişlerde “kredi kartı” kullanınız.
Bir not daha: bozuk Euro para asla kabul etmezler.
Ama siz Euro Eurot para verirseniz, üstünü Frang olarak bozuk verebilirler.
AARE NEHRİ
Nehir 288 km uzunluğu ile İsviçre’nin en uzun nehridir. İsviçre’nin başkenti Bern de Aare nehri özel bir anlam taşır. Bernlilerin “kendi nehirleri için özel bir sevgileri” vardır. Ve ünlü Aare Loop şehir çevresinde aktığı için ona hassasiyetle muamele ederler.
Özellikle Ortaçağ döneminde, Bern şehri yarım adanın alt kısmında yayılmışken, Aare nehri, şehrin üç tarafında yabancı ordulardan korunmayı sağladı.
19’ncu yüzyılda ilk yüksek köprüler inşa edilinceye kadar, şehirde birden fazla yol yoktu.
TARİH
Aare nehrinin kıvrımındaki kayalık bölge: gerek tepelerle çevrili olması ve gerekse nehirle çevrili olması nedeniyle, savunma anlamında büyük kolaylık yaratmaktadır. Buna bağlı olarak: antik dönemde burada “Nydegg” isimli bir kalenin varlığından söz edilmektedir.
Evet, Berthold tarafından şehrin kurulduğu o dönemde: Aare nehri, özellikle tuz ticareti için çok önemli bir ulaşım yeridir. Dönemin en önemli elementi tuz dur ve bütün Avrupa’ya tuz ticareti Aare nehri üzerinden yapılmaktadır. (Neden tuz: çünkü tuz gıdaların tuzlanarak saklanmasında çok yoğun kullanılıyor.)
Zahringenli Dük Bertchtol von Zahringen: 1191 yılında burada bir şehir kurmaya karar verir. Şehrin kurulduğu yer: Almanca konuşan Alemanni ve Fransızca konuşan Burgundyler arasında sınır olur yani askeri bir üs bölgesidir.
Ancak 1218 yılında: Dük Berthold varis bırakmadan ölüp Zahringen hanedanı yok olunca: Bern özgür bir şehir haline geldi. Ardından: Roma imparatoru Frederich II tarafından ilhak edilir ve imparatorluğa bağlı özgür bir şehir oldu. Ardından, şehri yöneten piskoposlar çevredeki toprakları satın alarak güçlerini geliştirdiler.
1353 yılında bağımsız bir devlet olarak gücünü genişleten şehir, İsviçre Konfederasyonuna girdi.
1405 yılında: ağırlıklı olarak ahşaptan yapılmış şehir, büyük bir yangın sonucu harap oldu.
Ardından, şehir kumtaşından yeniden kuruldu. Bu sırada: çevredeki metropollerin büyük kısmı modernize edildi ve günümüzde Old Bern olarak bilinen bu bölüm, o dönemden bugüne kadar bozulmamış olarak muhafaza edildi.
Şehir, 18’nci yüzyılda 52 bölgeyi yöneten patriklerin idaresindeydi. Ancak 1798 yılında Fransız devriminin ardından, Fransızlar buradaki patrik idaresini yıktılar ve şehri ele geçirdiler.
1815 yılında: şehir yeniden kısmen canlandı ve 1831 yılında şehirdeki Fransız idaresi bitti.
1848 yılında, şehir İsviçre Konfederasyonunun bir parçası ve idari merkezi oldu.
UNESCO
Şehir merkezi, Avrupa’nın en iyi korunmuş Ortaçağ yerleşimlerinden birisidir ve bu yüzden, 1983 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
TURİZM
Bear Park üstünde yükselen Gül Bahçesi ve 101 metre yükseklikteki katedral kulesi platformu, Aare nehrinin aktığı eski kasabanın güzel manzarasını sunar. Burçlar nehre doğru dik açılır.
Eski şehrin: butikler, barlar ve bazıları kemerli ve küçük sokaklarında yürüyüş yapabilirsiniz. Ortaçağ dönemi kuklaların çeşitli hareketler sergiledikleri “Zytglogge saat kulesi” mutlaka görülmelidir. Ayrıca: Gotik katedral, Münster ve Belediye binası da görülebilir.
Şehirde, İsviçre hükümetinin koltuğu, Parlamento binaları (Bundeshaus), tren istasyonuna çok yakındır ve şehrin üstünde yükselir. Old Bern bölgesindeki Avrupa’nın en uzun ve korunaklı alışveriş caddesini unutmayın. Tabii: “Barengraben” yani ayıların yaşadıkları park alanı da görülmelidir.
Şehir çok iyi bir toplu taşıma sistemine sahip olsa da, şehir merkezi yürüyerek gezilebilir.
BERN KARNAVALI
Karnavalın kökeni: 1513 yılına kadar gitmektedir. 1523-1525 yılları arasındaki köyle savaşı sonrasında, Papalık tarafından karnavallar ve dini temalar yasaklanmıştır. Protestanlar için: ifade özgürlüğü, reformasyon dönemine kadar geri verilmez.
Ancak, 1982 yılında, yeniden karnaval düzenlenmeye başlar. Ülkede, en büyük 3’ncü karnaval, Bern şehrinde düzenlenir. Günümüzde, şehirdeki karnaval her yıl “Şubat” ayında, iki gün yapılır.
BERN ÜNİVERSİTESİ
“Langgasse” bölgesinde, üniversite binaları vardır. Üniversiteye bağlı, Bilimler Uygulamalı Üniversite ve çeşitli meslek okulları bulunur.
NE YENİR
“Röstis” bir tür patatesli kektir. “Sauerkraut”: lahana ile yapılmış ve haşlanmış ama soyulmamış patateslerle servis edilir.
ÇİKOLATA
Bern: diğer İsviçre şehirleri gibi tam bir çikolata cennetidir. Şehir nefis çikolatalarıyla tanınır. Burada özellikle butik çikolatacılar öne çıkmaktadır. Buralarda çikolata: tablet tablet ama kocaman tabletler şeklinde satılır. Bu ev yapımı çikolatalar, tabletler kırılıp, tartılarak satılır. (ortalama 100 gram 8-9 Euro civarındadır.)
Bu tablet çikolataların: fındıklısı, fıstıklısı var, hatta acılısı bile var. Bitter çikolata sevenler varsa, en son olarak “Lint” marka, son çıkardığı bitter çikolatalarda kakao oranını % 99’a kadar çıkardı, yani çikolata yok, doğrudan kakao yiyorsunuz. Ağızınıza aldığınızda gerçekten bitter tadı hissediliyor. Evet, çikolatalar ne kadar güzel olsa da fiyatlar uçuktur.
İlk olarak Thedor Tobler tarafından üretilen dünyaca ünlü “Toblerone” çikolataları burada imal edilmektedir.
ALIŞVERİŞ
Bern şehrinde mutlaka dikkatinizi çekecektir: ülkemizdeki ünlü mağaza zincirlerinden birisi (Migros) tarafından açılan süpermarketler ve hatta banka göreceksiniz. Pazar günleri, şehirde hiçbir açık yer bulunmaz. Şehirdeki bir diğer süpermarket ismi “Coop” denen marketler zinciridir.
Ancak, İsviçre ülkesinin diğer şehirlerinde olduğu gibi, Bern şehrinde de alışveriş yapmak çok zordur, çünkü gerçekten her şey çok pahalıdır. Örnek: ülkemizde 0.50 TL satılan küçük bir şişe su, bu şehirde 4.5 Euro satılmaktadır. Vasat ve klasik bir hamburger menüsü 17-18 Euro civarındadır. Birçok ülkede, magnetler 1-2 Euro’dan satılırken, burada bir magnet 8-10 Euro civarındadır.
Hani derler ya: İsviçre: çikolata, saat ve çakı diyarıdır diye, bunlar doğru ancak bunları satın almak mümkün değil, fiyatlar çok yüksektir. Bern şehrini ziyaret ederseniz, bence sadece gezin, alışveriş yapmayı düşünmeyin, zorunlu ihtiyaçlarınızı Migros veya Coop denen süpermarketlerden karşılayın.
Spitalgasse-Lauben-Arkaden
Burası: şehrin şık ve eski bina cephelerinin görüldüğü, pek çok mağaza bulunan canlı alışveriş caddesidir. Bernliler, hava nasıl olursa olsun, saatlerce sürecek rahat alışveriş gezilerini severler.
Yaklaşık 6 km uzunluktaki caddenin üstü kemerlerle kapatılmıştır. Böylece: Avrupa’nın en uzun ve kapalı alışveriş caddesi kabul edilir. Burada: uluslar arası markalardan yerel butiklere ve uzman dükkanlara rastlamak mümkündür.
Caddenin sonunda: “Kafigturm” kulesi denen bir yer vardır, burası bir zamanlar gözetleme kulesi ve hapishane olarak kullanılmıştır. Caddenin devamı niteliğindeki “Marktgasse” denen yerden yöreye özgü peynir satın alabilirsiniz.
Rathausgasse
Bu caddeye paralel sokaklarda, el sanatları ve lüks eşyaların satıldığı şirin dükkanlar vardır.
Kramgasse
Burası popüler bir alışveriş merkezidir. Bu bölgenin uzun ve hafif eğimli sokaklarında, barok cepheli yapılar vardır. Sokağın uzunluğu toplam 330 metredir.
Matte
Burada: butikler, el sanatı ürünlerinin satıldığı tezgahlar ve sanat stüdyoları vardır.
GEZİLECEK YERLER
Şehir merkezinde katedrale kadar yürüyün, sonra büyük bir saat, astronomi saati göreceksiniz. Sonra caddede yürümeye devam edebilirsiniz.
ESKİ BERN (OLD BERN)
Bu bölge, yukarıda söz ettiğim gibi, UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Nehrin sağ kıyısında, birkaç köprüyle şehrin yeni kısımlarına bağlanır.
Eski Bern: Ortaçağ görünümündeki diğer İsviçre şehirlerine nazaran daha iyi korunmuştur. 2.3 kilometre karelik kapalı park, kuleler ve 16’ncı yüzyıl çeşmeleriyle karakterize edilmiştir.
Burada: 1421-1598 yılları arasında yapılan Gotik katedral, 1406-1416 yılları arasında yapılan Belediye Sarayı (Rathaus) ve 1494 yılı yapımı Nydegg kilisesi vardır. 1851-1902 yılları arasında yapılan Federal Saray (Bundeshaus): İsviçre Parlamentosunun yanı sıra, Federal Hükümetin idari ve icrai dairelerine ev sahipliği yapar.
Saat kulesi ve bir zamanlar şehri koruyan eski surlardan kalan iki kule “Cage” kulesidir. (Kafigturn) Şehrin en meşhur ayı çukuru ve parkı da buradadır.
Markgasse
Burası: Ortaçağ dönemindeki şehir merkezidir. 13’ncü yüzyılda inşa edilmiştir. Burada: iki çeşme vardır. İlk çeşme “Anna Seiler” e adanmıştır. Kendisi: salgın hastalıklara yakalananlara yakalananların tedavi edildiği “Island Hospital” ın kurucusudur.
Heykelde: Anna, küçük bir tabak içine su döken, mavi elbiseli bir kadın tarafından temsil ediliyor. Diğer çeşme: üzerinde bir bayraktar heykeli olan “Schützenbrunnen” isimli heykeldir.
Katedral-Münster Katedrali
İsviçre ülkesinin en görkemli katedralidir. Buranın yapımı 200 yıldan fazla sürmüştür. İnşaata 1421 yılında başlanmış ve ancak nef bölümünün tamamlanması 150 yıl sürmüştür. 1893 yılında, yapıya eklenen kulenin yüksekliği 100 metredir. İsviçre ülkesinin en yüksek kulesidir. Kulede bulunan büyük çan ise, 1611 yılında buraya konulmuş olup ağırlığı 10 ton kadardır.
Kulenin 2’nci katından şehrin güzel manzarasını izlemek mümkündür. Ancak asansör yok, 254 taş basamak merdiven çıkılması gerekiyor. Bu merdivenler dar ve spiraldir, çıkmaya niyetlenenler zor bir çıkışı göze almalıdır.
Yapının ana girişinin üstündeki alınlıkta: cennet ve cehennemi anlatan figürler bulunuyor. Bunlar arasında özellikle “Son Yargı” isimli eseri mutlaka görün. Erhart Küng tarafından yapılan bu eser: her sosyal sınıftan, toplam 234 lanetli ve kutsanmış ruhu temsil ediyor ve 1490-1495 yılları arasında yapılmıştır.
Koro bölümünde: 15’nci yüzyıldan kalma vitray pencereler bulunuyor. Sunağın üzerinde, kıyameti temsil eden 200’den fazla figür görülüyor.
Katedralin hemen önünde bir heykel dikkati çekiyor.
Bu heykeldeki kişinin elinde iki yazılı taş kitabe bulunmaktadır. Bunlar: Musa tarafından indirilen Yahudiliğin On emridir. Bu heykelin: hemen katedralin çıkış kapısı önüne dikilmesinin sebebi: katedralden çıkan Katoliklere “On emri” hatırlatmaktır. (Bernliler Protestandır.) Heykeldeki adam figürünün kulaklarının neden öyle işaretlendiği bilinmiyor.
Katedralin hemen arka bahçesinden, Aare nehrinin muhteşem manzaraları gözleniyor, buraya mutlaka uğrayın ve fotoğraf çekin.
Belediye Sarayı-Rathaus
Bern kantonu parlamentosu, burada toplanır. Bina: 1406-1415 yılları arasında yapılmıştır. 1’nci katta: merdivenler üzerinde bir çift oda vardır. Zemin ve kirişler, eski tahıl ambarı olarak hizmet görülen yıllarda, dört yuvarlak sütunla desteklenen bir salon vardır. Belediye Binasının hemen karşısında bir çeşme vardır.
Venner Brunnen-Bayraktar
Tipik ve rengarenk üniforması içinde: Bernli bir bayraktar heykelidir. Çeşme: 1542 yılında yapılmıştır.
Nydegg Kilisesi-Fransız kilisesi
1269 yılında kurulan Dominik manastırının bir parçası olarak 1270-1285 yılları arasında inşa edilen bu kilise, Bern şehrindeki en eski kilisedir. Kiliseye 1302 yılında ahşap koro tezgahları eklenmiştir.
15’nci yüzyıl başlarında, Papa Martin V: şehre bir piskopos ataması ve katedral inşa edilmesi için ev sahipliği yaptı. 1623 yılında, kilise, Fransızca konuşan Protestanların, şehirdeki ibadet yeri olarak kullanıldı.
1685-1851 yılları arasında ise: Fransa’dan kaçan Huguenotlar (Fransız Calvinistleri) tarafından hem ibadet ve hem de konaklama için kullanıldı.
Kilisenin iç kısmı: Katoliklikle eski bağların işaretlerini gösterir. Ancak daha sonra burayı alan Bernli Protestanlar: duvar resimlerini bıraktılar. Binanın olağanüstü tasarımı, transeptsiz merkezi bir nef, neften ve şapelin üstünde tek bir çatı ve cemaatleri rahibelerden ayıran kalıcı bir bölüm bulunur.
Günümüzde ise, kilise, bir Protestan kilisesi olarak ve Fransızca konuşanlar tarafından kullanılmaktadır. Güney koridorlarının batı cephesi ve cephesi: 1753-1754 yılından kalmadır. Tam bir restorasyon 1912 yılında yapılmıştır. Dış kısım ise, 1966-68 yılları arasında restore edilmiştir.
Federal Saray-Ulusal Parlamento Binası
Bern: 1848 yılında İsviçre’nin başkenti ilan edildikten sonra, Parlamento için yeni bir yer inşa edilmesi düşünüldü; 1852 yılında batı kanadı ve 1884 yılında doğu kanadı yapıldı. Kubbe ve altın çizgili, heybetli orta bölüm: 1902 yılında tamamlandı ve kullanıma açıldı.
Kubbe bakır kaplandı ve bittikten hemen sonra: zamanla kırmızımsı bir renk aldı. Zamanla, eski bakırın tipik olarak turkuaz rengi gelişti. Parlamento binasındaki süslemeler: ülkenin dört bir yanından gelen 38 sanatçılar tarafından yapıldı.
Binada: 3 komplek vardır.
Federal Meclis Bölümü: Burada merkez kubbeli salon ve iki katlı meclis binası vardır.
Federal Mahkeme Bölümü: Burası 2004 yılında açılmıştır.
Parlamento önündeki meydan (Parliament Square): 31 Temmuz 2004 tarihinde yani İsviçre Ulusal Güvenlik gününde açıldı. Binanın hemen önündeki havuzda 26 fiskiye var, bunlar İsviçre’deki kanton sayısını temsil ediyor. Meydanda eskiden olduğu gibi araç park yerleri bulunmuyor. Geleneksel haftalık Pazar burada düzenleniyor.
Her Cumartesi ve Salı sabahları: kasaplar ve peynir üreticileri, tütsülenmiş et, peynir ve hamur işleri satmak için burada toplanırlar. Parlamento binasının çevresindeki alanlar: hem yerli hem de ziyaretçiler için düzenli bir buluşma yeri olarak kullanılır. Ayrıca yaz aylarında burada su eğlenceleri düzenlenir.
Barengraben-Ayı Parkı-Bear Park
Şehirdeki ayıların ilk kayıtları: 1441 yılından gelir. Barengraben ayı parkı: Bern eski şehir altındadır. Ekim 2009 tarihinden sonra, eski moda ayı çukurunun (Bears Pit) yerine, yeni bir Barenpark almıştır.
Ayı çukuru: 1857 yılından beri, Nydeggbrücke köprüsündeki Barengraben bölgesindedir. Hatta, tarihi geçmiş incelendiğinde, ayıların 1513 yılından beri burada canlı sergilendikleri bilinmektedir. Burası: yıl boyu açıktır ve giriş ücretsizdir.
Aare nehri boyunca, Nydeggbrücke köprüsündeki ayı çukurunun bitişiğindedir. Park alanında üç kahverengi ayı vardır. Özellikle Aralık 2009 tarihinde doğan ikiz ayılar ilgi çeker. Bu hayvanlar: 2009 yılından beri, Aare nehri kıyısındaki yeni park alanında yaşıyorlar.
Ayı parkında: Fin, Björk ve kızı Ursina isimli ayılar barınıyorlar. Parkta, ayıların tırmanabileceği, nehirde yüzebilecekleri, oyun oynayabileceği ve aynı zamanda geri çekilip rahatlayabileceği 6000 metre karelik alanlar bulunuyor.
Hatta eski ayı çukuru ile birlikte, toplam alan 6500 metre kare oluyor. Ayılar: eski çukurlarının aksine, şimdi bütün gece dışarıda kalabiliyorlar.
Mağaralar ve diğer saklanma yerlerindeki kızıl ötesi kameralar, ayıların ziyaretçiler tarafından nerede olduklarını sürekli izleme ve gözleme şansı veriyor. Ancak ziyaretçilerin ayılara yiyecek atmalarına izin verilmiyor.
Ayı sadece Bear Park da bulunmaz.
Şehir genelinde, bu hayvanların sayısız simgesi görülür: çeşmelerdeki figürlerde, saat kulesinde (Zytglogge), cephe dekorasyonlarında, hazlenur zencefilli kurabiye ve choclate’den yapılmış ayılar görmek mümkündür.
1923 yılında Muirhead tarafından yazılan bir notta: “Ayı ve Bern kelimesinin gerçek bağlantısı ne olursa olsun, en eski bilinen şehir mühründe (1224) bir ayı figürü vardır ve yaşayan ayılar 1513 yılından beri Bern’de şehrin harcamalarında görülürler. Ancak özellikle belirtmekte yarar var: Hayvanları koruma (RSPCA) üyeleri, bu ayı çukurundan oldukça rahatsızdırlar.
Zytglogge-Saat Kulesi-Astronomik saat
Karnhaus Platz meydanındadır. Bern şehrinin sembolüdür. Saat kulesi: saati gösterirken, aynı zamanda ayları, günleri, burçları ve ayın hallerini de gösterir.
Gelelim tarihi sürece:
Şehrin en sıra dışı anıtı olan saat kulesinin bulunduğu yer: 1218-1220 yılları arasında, ilk batı kent kapısı olarak yapılmış kulededir. 54.5 metre yüksekliktedir. Kulenin dış görünümü: geç Barok unsurlarının hakimiyeti altındadır.
Burası: 1256 yılında ise hapishane olarak kullanılmıştır. Bu kuleye: 1405 yılında, günümüze kadar kullanılan saat mekanizması yerleştirildi. Bu ortak mekanizma yardımıyla: saatin içinde bulunan çanlar, iki kule saati, mekanik figürler ve astronomik saat yürütülüyor.
Kulenin üst kısmında saat kadranı ve alt kısmında ise astronomi kadranı vardır. Büyük kadran: 1930’larda Viktor Surbek tarafından üretilen bir fresk tarafından çevrelenmiştir. 1530 yılında: süslü astronomik objeler eklendi. Saat kadranı: üzerinde Roma tanrıları Venüs, Mark ve Jüpiter resimleri görülür.
Astronomi kadranının yanında ise, zaman tanrısı “Kronos” heykeli vardır. Kulenin üstündeki dört büyük resim ise: Bern şehrinin kuruluşu ve tarihini anlatır. Saati duyurmak için, bronz dökme çana elle vuruluyordu. 1770-1771 yılları arasında, kulenin dış görüntüsü, barok bezemeler yapılarak bugünkü görünümüne kavuşmuştur. Saat: uzun yıllar, şehrin ana saati olarak hizmet etti; günün saatini göstermesi yanında, ayın, Zodyak ve evresinin işaretlerini de gösteriyor. Böylece standartları belirledi.
Gösteri
Ben ziyaret ettiğimde, kulede gösteri yoktu, ama siz ziyaret ettiğinizde görecek olursanız, gösteri hakkında bilgi vermek istiyorum. Saat başlarında gösteri sunuluyor. Gösteri özellikle çocukların ilgisini çekiyor. Gösteriyi izlemek için: saat başına 5 dakika kala, burada olmalısınız.
Gösteri: soytarının başının üstünde bulunan iki çanın çalmasıyla başlar. Ardından: ayılar ve yaşlı-sakallı bir kral harekete geçiyor ve içeriye giriyor. Horoz öter ve kanatlarını çırpar. Zaman baba, kum saatini döndürür ve zaman böylece akıp gider. Kulenin içindeki gösteri dışarıdan izlenebilirken, saatin içine de rehberli turlar düzenleniyor. Son bir not: Einstain, ünlü izafiyet teorisini, bu kuleye bakarak geliştirmiştir.
Zahringer Brunnen Çeşmesi
Kramgasse bölgesinde, Hans Gieng tarafından 1535 yılında yapılan bu çeşme: şehrin kurucusuna adanmıştır. Çeşmenin üstündeki heykelde: şehrin kurucusu Dük zırh kuşanmış bir ayı olarak tasvir edilmiş, ayaklarının dibinde yavru bir ayı ve kalkanında “aslan” resmi görülür.
Kindlifresser Brunnen Bölgesi
Child-Eater Fountain heykeli
Heykelin bulunduğu çeşme, şehirdeki 11 çeşmeden birisidir. Çeşme, söylentilere göre, şehirdeki Yahudi cemaatini uyarmak için yaptırılmıştır. Yaklaşık 500 yıllık bu heykelde: bir bebeği yiyen bir adam tasvir ediliyor. Adamın çantasında 5 çocuk daha görülmektedir.
Kimse, bunun sebebini bilmemektedir. Muhtemelen; ortaçağda çocukları korkutmak için kullanılan ortak bir sahne tasvir edilmektedir. Ancak heykelle ilgili çeşitli teoriler bulunmaktadır.
Heykelin, Bern Yahudi topluluğuna bir tür uyarı olduğudur düşünülmektedir. Çünkü: heykelde çocuğu yiyen adam: Yahudilerin o dönemde giymek zorunda kaldıkları sarı-sivri Judenhut’a çarpıcı şekilde benzeyen bir şapka takmasıdır. Ayrıca: Yahudilerin ritüellerinde çocuk kanı kullandıkları efsanelere konu olmuştur.
Bir diğer teori: korkunç Ogre’nin (yani adamın) Yunan Titan’ı olan Kronosu tasvir etmesidir. Kronos: Yunan mitolojisindeki en rahatsız edici masallardan birisidir. Buna göre: Kronos, tahtını devralmaması için, bir gün 7 çocuğundan 5 tanesini yer ama 6’ncı çocuk olan Zeus kaçar ve sonunda kardeşlerini kurtarır. (Heykelde 5 çocuğun yenilmesi tasvir edilmektedir.)
Son teori:
Adam, Bern’in kurucusu Duke Berchtold’un ağabeyidir. Görünüşe göre, küçük kardeşinin yıllarca gölgesinde kalmasının kıskançlığıyla çılgına döndüğünden sonunda kasabanın çocuklarını topladığı ve yediği şeklindedir. Ancak bu hikaye, kasabanın tarih kitaplarında kayıtlı değildir.
Son bir teori: çocukların ayı çukurlarından uzak durmaları için bir uyarıdır. Heykelin tabanını çevreleyen ayılar bu teoriyi destekler. Ancak ayı çukurları, heykelin yapımından yaklaşık 300 yıl sonra açılmıştır.
1546 yılında Hans Gieng tarafından: yine burada bulunan 100 yıllık bir çeşmeyi değiştirmek için yapılan çeşme ve heykel, bir sanat eseri değildir. Ancak şehrin en eski çeşmelerinden biridir. 500 yıldır Bernli çocukları korkutmuş olan heykel, orada durmaya devam etmektedir.
Zahringer Brunnen heykeli
Zahringen çeşmesi: tam zırhlı, ayı heykeliyle bulunan kişi, Bern şehrinin kurucusu Berchtold von Zahringer’dir ve elinde altın aslan tutar.
ALBERT EİNSTAİN EVİ
Kendisi: 1902-1909 yılları arasında; UNESCO Dünya Kültür Mirası olarak koruma altına alınan Kramgasse bölgesindeki bu evde yaşamıştır. Kendisi 1902 yılında Bern şehrine geldi.
Eşi Mileva 1903 yılında buraya geldi ve ilk çocukları Hans Albert burada doğdu. 1905 yılında: Bern şehrinde İsviçre Federal Patent Enstitüsünde çalışırken: ışık, uzay ve zamana ilişkin kuramlarla ilgilendi. Relativite-Görecelilik (yani e=mc kare) kuramını burada geliştirdi ve geliştirdiği yıl olan 1905 yılı “Annus Mirabilis” (Mucize yılı) olarak anılır.
Fizik dehasının 20’nci yüzyılın başında Bern de kalışının kanıtı ve günümüzde bu yapı müze olarak düzenlenmiştir. Burayı ziyaret ederseniz: büyük fizikçinin yaşadığı yerleri görebilirsiniz. Ünlü fizikçinin burada yaşadığı dönem: olağanüstü yıl yani bilimsel keşiflerinin en yaratıcı dönemiydi.
Müzede: Einstein’in yazı masası, hayatı, eserleri ve konuşmalarını içeren sayısız fotoğraf ve orijinal belgeler bulunuyor. 2’nci katta: ünlü bilgin ve ailesinin yaşam koşulları, o zamanki mobilyalarla gösterilmiştir. 3’ncü katta: bilginin biyografisi, hayatı ve çalışmaları anlatılıyor.
BOTANİK BAHÇESİ-ALPİNUM
Şehrin tam merkezindedir. Açık havada ve 7 serada 6000 bitki türü yetişmektedir. Burada: Asya ve Kuzey Amerika’daki bitkiler kadar, yüksek dağlarda yetişen bitkiler de vardır. Botanik bahçesindeki Palmiye Evi: genellikle nemli tropikal bölgelerde yetişen bitkiler görülür.
Fern House denen yerde: tropik dağ ormanlarından gelen bitkiler bulunur. Bahçedeki diğer bölüm ise: yarı çöllerin sıcak ve kuru ikliminde yetişen bitkiler bulunmaktadır. Burayı ziyaret ederseniz: İsviçre bitki örtüsü hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
UNTERTORBRÜCKE KÖPRÜSÜ
Şehrin en eski köprüsüdür. 1461-1489 yılları arasında yapılmıştır. İlk yapıldığında: meşe ve ahşap kısımların yoğun olduğu köprü, 1460’lı yıllarda tamamen taş olarak yeniden yapılmıştır. 1818 yılında köprünün üst yapısında değişiklik yapılmıştır. 1979-1981 yılları arasında köprüde restorasyon yapılmıştır.
ŞEHİRDEKİ MÜZELER
Kunst Museum-Güzel Sanatlar Müzesi
Aare nehri kıyısında, eski şehrin kuzeyindedir. İsviçre ülkesinin en eski müzesidir. 1809 yılında Bern Devlet Sanat Koleksiyonu kurulduktan sonra, neoklasik tarzda inşa edilen müze binası, 1879 yılında hizmete açılmıştır. Müzede: Ortaçağ Bern tabloları vardır. Ayrıca: Monet, Cezanne, Renoir, Vann Gogh ve Hodler gibi sanatçıların eserleri sergileniyor.
Ayrıca, yine bu müzede: Zentrum Paul Klee isimli sanatçının, yaklaşık 4000 eseri bulunuyor. Galeriler şeklinde düzenlenen müze, gerçekten ilginçtir. Sürekli büyüyen ve gelişen koleksiyonda: 3000’in üzerinde resim ve heykelin yanı sıra 48.000 çizim, baskı, fotoğraf, video ve film bulunur.
Schweizerrisches Alpines Museum-İsviçre Alpleri Müzesi
Burası, dağ tutkunları için muhteşem bir müzedir. Çeşitli haritalar, antika kayak ve tırmanış ekipmanları sergileniyor. Evet, bu müze, tamamen İsviçre dağlarının çeşitliği konusunda düzenlenmiştir.
Museum Für Kommonikation-İletişim Müzesi
İlk santrallerden, modern yazıcılara kadar uzanan dönemde, posta hizmetleri, telgraf ve telefonun tarihi anlatılıyor. Girişte ise: İsviçre ve diğer birçok ülkeye ait “pullar” sergileniyor. Benim özellikle pul merakım olduğundan, buradaki muhteşem nadir pulları büyük bir beğeniyle seyrettim, pul meraklılarına duyurulur.
Bernisches Historisches Museum-Bern Tarih Müzesi
Burada: el yapımı aletler, silahlar, biblolar ve mücevherler sergileniyor. En değerli parçalar ise: 1476 yılında yapılan Grandson Savaşında, Burgonya dükünden ele geçirilen ganimetlerdir. Bunların arasında: savaş gereçleri, süslemeli el yazmaları ve değerli goblenler bulunuyor.