Ülkenin kuzeyinde bulunan şehir, ülkenin ikinci büyük şehridir.
İsviçre ihraç malları: Hollanda-Rotterdam limanına, buradan hareket ederek ulaştırılıyor.
Şehir: Ren nehrinin iki kıyısında, Avrupa’nın tam merkezindedir. Fransa-Almanya-İsviçre, üç ülkenin ortak sınırı, sınır üçgeni, şehir yakınlarındadır.
Burada: birçok: tiyatro, müze, sanat galerisi ve dünyanın en eski sanat koleksiyonuna sahip müzeler bulunuyor.
Basel şehri, mimari açıdan çok zengindir. Mimari değerlendirildiğinde: İsviçre ülkesinin, ikinci en büyük binası “Basler Messeturn” burada bulunuyor.
Binanın yüksekliği: 105 metredir. Ayrıca, İsviçre ülkesinin, en yüksek kulesi olan “St. Chrischona TV kulesi” yine, bu şehirdedir. Bu kulenin yüksekliğiyse, 250 metredir.
Şehrin ekonomisi değerlendirildiğinde
İsviçre ve dünya kimya endüstrisinin en etkin kurumları “Basel” şehrinde bulunmaktadır. İlaç ve kimyasallar, kendin sanayi kesiminin modern odağı olarak öne çıkıyor.
Büyük ilaç endüstrisi: Novatris, Syngenta, Ciba, Chemicals, Clariant, La Roche gibi markalar, ilaçlarını bu şehirde üretiyorlar. Bunan yanında: şehirde, bankacılık da, üst düzeyde.
Burada: yaklaşık 1 milyon insan yaşıyor. Kullanılan resmi dil: Almanca. Ancak, yaygın olarak, İngilizce ve Fransızca da konuşulmaktadır.
İklim: Şehir, ülkenin kuzeyinde kaldığında: burada, Orta Avrupa karasal iklimi hakimdir. Bu iklim doğrultusunda, sis ve yağmur sık görülür. Yazın sıcaklık ortalaması: 18 derece civarındadır.
Şehir ve çevresinde: 20 müze bulunuyor.
BASEL ŞEHRİNİN TARİHİ GEÇMİŞİ
Şehrin: bir kültür merkezi olarak öne çıkması, 7’nci yüzyılda rastlıyor. Germen İmparatoru II. Konrad: 1033 yılında, bu şehri, Burgonyalıların elinden alır ve 1051 yılına kadar, Germenlerin elinde kalır.
Ünlü düşünür Erasmus: (hatırlayanlar olabilir, üniversiteler arasındaki öğrenci değişik programının ismi de: Erasmus olarak bilinmektedir): 1521 yılında, bu şehirde eğitim vermeye başlamıştır. Sonuçta, burası, önemli Hümanizm merkezlerinden biri haline gelmiştir. Zaten, şehirde 1460 yılında kurulan üniversite, ülkenin en eski üniversitesidir.
EURO HAVAALANI (BASEL HAVAALANI)
Havaalanının ismi “Euro Havaalanı” dır.
Basel havaalanından, şehir merkezine ulaşım, otobüsle 15 dakika sürmektedir. Havaalanı ve şehir merkezinde bulunan Tren istasyonu arasında, otobüs seferleri düzenleniyor. Aslına bakarsanız, buraya ulaştığınızda, birçok alternatif söz konusu.
Bu küçük havaalanına indiğinizde: kolayca ulaşabileceğiniz yerler: İsviçre Basel, Fransa Mulhouse ve Almanya Freiburg. Ayrıca, bu havaalanı çevredeki birçok ülke ve şehre çok yakın. Yani, ucuz havayolları ile, diğer herhangi bir şehre gayet uygun fiyatla gidebilirsiniz.
BASEL UÇAK
Euroairport-Basel-Mulhouse-Freiburg havaalanı: Basel şehir merkezine 4 km. uzaklıktadır. Fransız toprakları üzerinde inşa edilmiş, bir gümrük serbest karayolu ile, şehir merkezine bağlıdır.
Havaalanından, şehir merkezine gitmek için, otobüste, otobüs şoföründen 3.80 CHF lik veya Euro cinsinden bilet satın almanız gerekir.
FUAR-KONGRE MERKEZİ
1471 yılında, İmparator III. Friedrich, Basel şehrini fuarlar merkezi olarak tanıdı. O tarihten buyana, şehir, İsviçre ülkesinin önde gelen fuar ve kongre merkezidir.
Bunun sebeplerinin başında: şehrin merkezi konumu, dünya çapında ulaşım ve altyapı kolaylığı, şehir içindeki kısa mesafeler önem taşımaktadır.
Özellikle: BASELWORLD, dünya mücevher ve saatleri için, önemli fuarlara ev sahipliği yapmaktadır. Bunun dışında, özellikle, şehirde her yıl “Sanayi Fuarı” düzenlenmektedir. Bu fuar, her yıl yaklaşık 1 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Yani, şehir tam bir fuar ve kongre merkezi.
FASNACHT (BASEL KARNAVALI)
3 gün sürer. Büyük ve şaşırtıcı bir karnavaldır. Karnaval boyunca: maskeler, davullar, sıra dışı kostümler ve dev fener alayları şehri şenlendirir ve sonuçta, Avrupa’da çok meşhur bir karnaval ortaya çıkar. Yani, bu tarihlerde, şehirde üç gün uykusuz geçirmek gerekir.
Karnaval zamanı geldiğinde, sabaha karşı, saat 04.00’de, şehrin tüm ışıkları söndürülür ve birkaç dakika sonra fenerler yakılır. Bütün şehirde; davullar, hafızalardan silinmeyecek ritim eşliğinde çalar ve dans gurupları yürüyüşe geçerler.
Evet, festival süresince: tören alayları, dar sokaklarda gezinir, kafeler ve restoranlar bunları seyredenler tarafından tıka basa doldurulur. Bütün gündelik hayat, ikinci plana atılır.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI
Şehirde, büyük ve geniş bir toplu taşıma ağı bulunmaktadır. Yeşil renkli tramvaylar ve sarı renkli otobüsler var.
BASEL CARD
Basel Card satışları, tren istasyonlarında yapılıyor. Ücretleri: 24 saat için, büyükler 15 Euro, çocuklar için, 7.5 Euro. 48 saat için ise: büyükler 20 Euro, çocuklar için: 10 Euro fiyatla satılıyor.
Neler sağlıyor? Çeşitli konumlarda ücretsiz girişler, tekne gezilerinde indirimler, araç kiralamada indirim, çeşitli restoranlarda indirim sağlıyor.
BASEL ÜNİVERSİTESİ
“Basel Hosts” isimli Basel Üniversitesi: İsviçre’nin en eski üniversitesidir. 1459 yılında kurulmuştur. Günümüzde, Üniversite bünyesinde: 7 fakülte ve 70 yan kurum bulunmaktadır.
Tarihi süreç içinde, bu üniversitede: Erasmus, Paracellus, Leonhard Euler, Friedrich Nietzche eğitmen olarak çalışmışlardır. Özellikle: Erasmus’un burada büyük emeği geçmiş ve yaşamı noktalana kadar, burada çalışmıştır.
Akademik birimler: İlahiyat, Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen, İktisat, Psikoloji fakültelerinden oluşmaktadır.
Üniversite bünyesinde, yaklaşık 3000 kişi istihdam ediliyor.
DOESİDERİUS ERASMUS
1466-1536 yılları arasında yaşamıştır. Hollandalı, bir Rönesans hümanisti, bir Katolik rahip ve teolog’dur. 1536 yılında, Basel şehrinde öldü ve katedralde gömüldü.
Hayatındaki en önemli dönüm noktaları şunlardır: 1495 yılında, piskopos onayı ile, eğitim için “Paris Üniversitesi” ne gider. 1499 yılında ise, İngiltere’ye geçer.
Hayatının büyük kısmını: Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki üniversitelerde, dersler vererek geçirmiştir.
ALIŞVERİŞ
Şehirde, Aeschen platz ve Kleinbasel arasında kalan Clara bölgesinde, şehir dükkanlarının çoğu bulunmaktadır.
GEZİ PLANI
Şehirdeki gezimize: bir köprüden başlıyoruz.
MİTTLERE RHEİNBRÜCKE (MERKEZİ ORTA KÖPRÜ)
Burası: şehir manzarasının çok güzel göründüğü bir yer. Ren nehri üzerindeki ilk köprüdür. 1226 yılında; kısmen ahşap ve kısmen taş olarak, Heinrich von Thun tarafından yapılmıştır.
Üzerinde bulunduğu yolun önemi nedeniyle, uluslar arası önem kazanmıştır. Özellikle, 14.yüzyılda, köprü, uzun ticaret yolunun Ren nehri üzerinden geçişlerinde kullanılmıştır.
Daha sonra, 1899 yılında başka bir köprü yapılır. Ancak: günümüzde görülen köprü: 1903-1905 yılları arasında, tamamen taş olarak tamamlanır.
Günümüzde, köprünün hemen yanındaki iskelede, Ren nehri üzerinde, ilginç geziler sunan, kruvaziyer gemiler bulunuyor.
Buradan: ilk istikametimiz “KLEİNBASEL” yani “Küçük Basel” bölgesi. Yani: Ren nehrinin, batı yönü.
KLEİNBASEL BÖLGESİ (KÜÇÜK BASEL)
MÖ.13.yüzyılda, burası ayrı bir şehir olarak gündeme gelmiştir. Şehirdeki üst sınıf insanlar, yaygın olarak bu banliyöde yaşamışlardır. Günümüzde bile, burada, daha yoğun olarak yabancılar yaşamaktadır.
GROSSBASEL BÖLGESİ (BÜYÜK BASEL)
Burası, nehrin öbür yanına göre, daha eski bir yerleşim yeridir. Şehir ile, eski katedral ve Pazar alanı ve Belediye binası arasında kalan alandır. 14.yüzyılda, şehrin merkezi burasıdır.
Dar sokaklar ve caddelerde, tarihi yapılar arasında keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.
Rheinsprung ve onu takip eden Augustinergasse caddelerini takiben yürüyün. Buralar: tarihi evlerin sıralandığı, Ren nehri kıyısındaki uzunca bir caddedir. Bu caddeler: Münster Platz‘a çıkıyor.
MÜNSTER PLATZ
Burası, kare bir meydan. Meydanda: Münster Katedrali bulunuyor.
MÜNSTER KATEDRALİ
Şehrin, en eski bölümünün merkezidir.
Halka açıktır. Aslında bir Katolik katedrali olmasına rağmen, günümüzde bir Protestan kilisesi olarak kullanılıyor.
Yapı: 12.yüzyıldan bu yana pek az değişikliğe uğraması ile öne çıkıyor. Kırmızı kumtaşı duvarları, renkli kiremitleri ve ikiz kuleleriyle, şehrin bir simgesi gibi hemen öne çıkıyor.
MÖ.15.yılında, Roma askerleri, Roma İmparatorluğu ve Cermen kabileleri arasındaki sınırda, Katedral Tepesi üzerinde bir askeri üs inşa ederler. Katedral, bu bölgenin hemen ortasında bulunuyor.
11.yüzyılın başında, İmparator Henry II. Şehre, bu muhteşem katedrali kazandırıyor.
Henry katedrali olarak bilinen yapı, 1356 yılındaki depremde yıkılır ve daha sonra onarılır. 1529 yılında, Basel tamamen Protestan inanca döner. Piskopos şehri terk eder.
Katedral yapısı, zengin tüccarlar tarafından satın alınır. 18.yüzyılda, neo-klasik barok tarzda yeniden restorasyonu yapılır. Yapının cephesinde, dikkate değer “Romanesk heykel” çalışmaları görülebilir. Yapının iki tane kulesi var.
Bunlardan 62 metre yükseklikte olanı, “St.Martin’s kulesi” 1500 yılında tamamlanmıştır. Diğer kule, yani “St.George’s kulesi”, 1356 yılındaki depremde yıkılmış ve 1492 yılında yeniden yapılmıştır. Yüksekliği: 65 metredir.
Yapının ana giriş kapısının üzerinde,
Mükemmel bir heykel gurubu var. İçeride: 1536 yılında, Basel şehrinde ölen, ünlü eğitmen Erasmus’un anıtsal mezarını görebiliyorsunuz.
Günümüzde bu bölge, her türlü etkinlik için kullanılan ve insanların tanışmak için kullandıkları bir açık alan olarak hizmet veriyor.
1529 yılında, Basel şehri, tamamen Protestan inanca döner. Piskopos ve katedral çalışanları, Basel şehrini terk ederler.
Bunun üzerine, bu alan zengin tüccarlar tarafından satın alınır. Katedral meydanı: şehir yönetiminin merkezi olarak kullanılır. Günümüzde dahi, bu alan, her türlü etkinlik ve insanların bir arada tanışmaları için kullanılmaktadır.
Evet, katedralin hemen arkasında: Ren üzerindeki yüksek yere “Pfalz” deniliyor. Burası, Ren nehri üzerinde bir terastır. Kelime anlamı: saraydır Buradan: muhteşem şehir manzarasını izlemek mümkün.
Katedralden sonra: doğu yönünde ilerleyerek, Theater str. üzerinden, Belediye Tiyatrosunun bulunduğu yere doğru yürüyorsunuz.
STADT THEATER (BELEDİYE TİYATROSU)
1834 yılında kurulmuştur. İlk bina yapılış tarihi, neoklasik mimar Melchior Berri tarafından yapılmıştır. 1904 yılında bir yangın sonucu, bina tahrip olur ve 1909 yılında yeniden inşa edilir.
Tiyatronun hemen ön tarafında: bir yeşil alan var. Buradaki çeşmeyi görün.
FASNACHTSBRUNNEN-TİNGUELY ÇEŞMESİ (KARNAVAL ÇEŞMESİ)
Bu çeşme, Jean Tinguely tarafından tasarlanmıştır. Çeşme, su püskürten 9 karakterin, mizahi temsiliyle ilgi çekiyor.
1975-1977 yılları arasında yapılmıştır. Heykellerle birlikte 10 çeşme, su havuzu ve heykeller bulunuyor. Alçak gerilimli motorlarıyla, su spreyleri havada hareket ediyorlar.
Çeşmeyi gördükten sonra, St. Albangraben yolunu takip edin, güzel bir müzeye ulaşacaksınız.
KUNST MUSEUM (GÜZEL SANATLAR MÜZESİ)
Zengin bir müze. Şehrin, en çok ziyaret edilen müzesidir. 21.yüzyılın en muhteşem sanat koleksiyonu buradadır. Holbein ailesinin eserleri, yani dünyanın en büyük koleksiyonuna sahiptir. 1872 yılında açılmıştır.
Müze: dünyanın en büyük Holbein koleksiyonu ve Lucas Cranach, Martin Schongauer, Albrecht Dürer ve Rembrandt gibi sanatçıların eserleri de sergileniyor.
Picosso’nun son dönem eserlerinden bazıları da burada sergileniyor. En çok ilgi gören eserler ise: Jean Tinguely’nin fantastik tasarımları.
Müzeden çıktıktan sonra, yeniden karnaval çeşmesinin bulunduğu yere geri dönün. Buradan: Barfüsser-platz bölgesine geçin ve bu meydana bağlanan: 3 caddeyi geziyoruz.
Bu caddeler: Frei str., Gerbesgasse ve Falkner str. Bu caddeler: Basel şehrinin ana alışveriş alanlarıdır. Bu caddelerden, kuzeye doğru yürüdüğümüzde, yine bir meydana çıkıyorsunuz.
MARKTPLATZ
Burada, Pazar kuruluyor. Pazarda: taze sebze ve meyveler her gün satışa sunuluyor. Cumartesi sabahları oldukça kalabalıktır. Size önerim, buraya cumartesi sabahı gidin.
Ayrıca, meydanda şehrin en etkileyici binası var.
RATHAUS (BELEDİYE BİNASI)
Meydanın nehir yönünde bulunuyor. 16.yüzyıldan kalma, bir Rönesans sarayıdır.
Yapının tamamı, parlak kırmızı renge boyalı. Yapıyı: küçük ve yuvarlak kuleleri, kemerler, Rönesans tarzı pencereler ve bir altın çan süslüyor.
Yani: görüntü olarak, dev bir bebek evi ortaya çıkmış gibi. Özellikle: iç avlu görülmeye değer. İç avluyu görmek için, rehberli turlara katılmanız gerekiyor. Burada, zamanında, romantik eğlenceler yapılıyormuş.
Binanın büyük cephesi, mimar Hans Bock tarafından, 17.yüzyılda boyanmıştır. Kulesi ise, 1900 yılında ilave edilmiştir.
Buradan, doğu yönünde ilerleyin. Üniversitat bölümünün hemen arkasında, tarihi bir yapı var.
SPALENTOR (SPALEN KAPISI)
Burası, 14.yüzyılda inşa edilen şehir surlarından, günümüze kalan tek bölüm, yani bir kapı bölümü. Kapı üzerinde bir saat kulesi ve iki yanında, nöbetçi kulübeleri bulunuyor.
15.yüzyılda eklenen, Meryem ve Aziz heykelleri de, güzel bir görüntü oluşturuyor.
İsviçre’nin en güzel kapılarından birisidir. Günümüzde, yayalar tarafından kullanılıyor. Biraz önce söylediğim gibi, kapının iki yanında kuleler var.
Birinci kule: 28.15 metre yüksekliğinde ve 1842 yılında yapılmıştır. Spalentor’un çatı ucuna kadar olan yüksekliği ise: 40.3 metredir.
Spalentor’un üzerinde bulunduğu, Schützengraben, Holbeinplatz ve Leimen str. daha sonra sağa dönülerek, Steinenring caddelerini takip ettiğinizde: bir hayvanat bahçesine ulaşacaksınız.
ZOOLOGİSCHER GARTEN (HAYVANAT BAHÇESİ)
1874 yılında kurulmuştur. Şehir halkı, buraya “Zolli” ismini vermiştir. İsviçre’nin en çok ziyaret edilen yerlerinin başındadır. Mutlaka zaman ayırın ve gidin.
Zaten, şehrin tam orta yerinde bulunuyor. Yürüyerek 5-10 dakika içinde ulaşabilirsiniz. Yılda, yaklaşık 1.7 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Burası, kentin güneybatısında, tren istasyonu yakınlarındadır. Hemen arka bölümde, tren istasyonu var. Giriş ücretli. Ancak, çocuklar kadar, yetişkinlerin de ilgisini çekiyor.
Büyük bir arazide: 600 türden, yaklaşık 6000 hayvan bulunuyor. Birçok hayvan, açık ve kapalı muhafazalarda kalıyorlar.
Ülkedeki hayvanat bahçelerinin en büyüğü olarak öne çıkıyor. Bahçe içinde, 1874 yılında kurulmuş bir de Bilimsel Araştırma Enstitüsü var.
Burada: goril, gergedan ve diğer türler, gözetim altında üretiliyor. Bu özelliğiyle de, Avrupa’da tek.
ŞEHİRDEKİ DİĞER GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER
TİNGUELY MÜZESİ
Müze: ünlü demir heykeltıraşı Tinguely’e adanmıştır. Müze, bir ilaç firması tarafından finanse edilerek yaptırılmış. 1950 yılından itibaren, müzede, değişik sanatçılara ait eserler sergileniyor.
Müzede, geçici s ergiler yanında, özellikle Tinguely ve arkadaşlarının ve diğer modern sanatçıların eserleri sergileniyor.
ANTİKENMUSEUM BASEL LUDWİG SAMMLUNG UND (ANTİK ESERLER MÜZESİ)
Graben bölgesindedir. 15-02 numaralı tramvayla ulaşılıyor. 1961 yılında kurulmuştur.
İsviçre ülkesinde, antik sanat ve Akdeniz kültürü için hazırlanmış, İsviçre ülkesindeki tek müzedir.
Burada: Mısır, Yunan, İtalik, Etrüsk ve Roma sanatının seçkin bir koleksiyonu bulunuyor. Yunan vazo ve heykelleri ve Eski Mısır bölümü var. Diğer nesneler ise: Yakın Doğu ve Güney Kıbrıs bölümlerinde sergileniyor.
Akdeniz kültürü için adanmış, İsviçre ülkesindeki tek müzedir.
CARTOONMUSEUM BASEL (KARİKATÜR MÜZESİ)
St. Alban-Vorstandt bölgesindedir. 1979 yılında hizmete açılmıştır. 15-02 numaralı tramvayla ulaşılıyor. İsviçre’de hiciv sanatına adanmış tek müzedir.
Siyasi ve sosyal konularda tasarlanmış, 700 sanatçının, yaklaşık 3000 civarında esprili çizim ve sanatsal teknikleri olan karikatürler sergileniyor.
NATURHİSTORİSCHES MUSEUM (DOĞA TARİHİ MÜZESİ)
Augustinergasse bölgesindedir. 6-8-11-14-16 numaralı tramvayla gidiliyor. Egzotik hayvanlarla ilgili ilginç bilgiler edinmek için çeşitli sergiler var.
En ilginç bölüm, dinazorlar. Bunun dışında: kılıç dişli kaplan mamut gibi memeli hayvanlar da var. Fosillerin büyüleyici dünyasını burada görebilirsiniz. Müzede, bunun dışında, düzenli güncel sergiler düzenleniyor.
HİSTORİSCHES MUSEUM BASEL (BASEL TARİH MÜZESİ)
1894 yılında hizmete açılmıştır. Müze: Münchenstein bölgesinde bulunmaktadır. Müzede sergilenen objeler şunlardır: lüks arabalar, vagonlar, at arabaları ve gereçleri, kızaklar, çocuk kızakları. Özellikle: kızaklar, 18-20.yüzyıldan kalmadır. Bunların dışında, bu müzede görebileceğiniz diğer ilginç objeler: köpek arabaları, kupalar, ticari atlı arabalar.
DARBE MAN HEYKELİ
1989 yılının Ağustos ayında bulunduğu yere yerleştirilmiştir. Yüksekliği: 5.13 metre, ağırlığı ise 8 ton. Elinde çekiç var ve belli bir ritimle sallanıyor. Bu metal heykel, J. Borofsky tarafından yapılmıştır.
MORGAN&DEGELO SERGİ KULESİ
Basel fuarında, sergi meydanında bulunuyor. Bina: 31 katlı ve zarif bir görüntüsü var. Mimarları ise, Morgan&Degelo.
Binada: çeşitli şirketler, bir otel ve işyerleri, ofisler var. Ayrıca, en üst katında bir bar bulunuyor. Buradan, şehir manzarası mükemmel.
MARİO BOTTA BIS BİNASI
Mario Botta tarafından yapılmıştır. Yuvarlak bir yapı. Dış cephesi, iki tonlu renklendirilmiş. Doğal taş kaplama ve çizgili bir görüntüsü var. 6 katlı bina, inşa edildikten sonra, 1998 yılında, Uluslar arası Ödemeler Bankası (BIS) tarafından satın alınmıştır.
AUGUSTA RAURİCA
Burası, şehirde bulunan, Roma dönemine ait arkeolojik sit alanı, yani bir açık hava müzesidir. Ren nehrinin, 1 km. doğusunda, Basel köyü civarındadır.
Günümüzde, buraya giderseniz görebileceğiz yerler şunlar: bir tiyatro, tapınak birimi, su kemeri, fırın, çömlekçi, kiremit fırın. Zaten, bölgenin henüz % 80’i kazılmamış.
DREİLANDERECKE-REN PORT/SINIR ÜÇGENİ
Burası: Almanya, Fransa ve İsviçre arasındaki, sınır kapısı olarak öne çıkıyor. Yani: üç ülkenin köşesidir. İsviçre hammadde tedarik merkezi olan önemli bir noktadır.