Maldivler Genel

Maldivler Genel

 

Maldivler Genel;

Maldivlere gitmeyi düşünüyorsanız, orada ne yapabilirim diye bir sorunuz varsa, hemen en başta şunu söylemem gerekir: “Maldivlerde, yapabileceğiniz tek şey: masmavi bir deniz, bembeyaz kumsallar ve pırıl pırıl bir güneşin altında, sessiz ve sakin bir tatil geçirmektir”

Bunun dışında: Maldivlerde, tarihi eserler, büyük alışveriş merkezleri, insan ve araç kalabalığı göremezsiniz. Gürültülü müzik dinleyebileceğiniz, her türlü içkinin satıldığı barlar, birçok kültürün sunulduğu restoranlar yoktur.

Burası: yalnızca, sessizlik ve sakinlik, huzur düşleyenler için, yanında sevdiği ile birlikte olmayı, başkaca hiçbir şeyi düşünmeyenler için uygun bir yer, yani: tam bir “balayı” mekanı, zaten bu yüzden, özellikle ülkemizden buraya giden gezginlerin birçoğu, hatta büyük çoğunluğu: yanında sevgilisi veya eşi ve hatta yeni evlendiği eşi ile, baş başa bir tatil geçirmek hayaliyle gidiyorlar.

Buraya giderken havayolu olarak “Emirates” seçerseniz balayı çifti olduğunuzu öğrendiklerinde, uçakta özel ikramlarda (pasta gibi) bulunuyorlar. Ayrıca: Maldivlere gittiğinizde, otel veya tatil köyünde, yine balayı çifti olduğunuzu söylediğinizde: yine özel ikramlarda bulunuyorlar. Ücretli aktiviteleri ücretsiz sunma, Mum ışığında yemek, yarım pansiyonu tam pansiyona çevirme gibi.

Girişte son bir not

küresel ısınma nedeniyle, bu adalar suya gömülüyorlar. Bazı adaları, şimdiden sular altında kalmıştır. Diğer yerler ise, ciddi tehdit altındadır.

Ülkenin Cumhurbaşkanı, uluslararası toplantılarda, bizi öldürmeyin diye büyük ülkelere sesleniyor ve ülkeden şimdiden göçler başlamış durumda, millet zorla evlerini bırakıyor ve düşünün ki, bu cennet yakın zaman sonra yok olacak ve mutlaka gidip görülmesi gerekir.

Söylenenlere göre, Cumhurbaşkanı, para vererek, ülke yakınlarında, insanlarının yaşaması için toprak almaya çalışıyormuş.

VİZE


Maldivlere gitmek isteyenler için, ülkeye girişte vize damgası uygulanır. Bu damga gereği “kişinin ülkede çalışması yasaktır”. Yani, ülke dışından buraya çalışmaya gelenleri istemiyorlar. Bu vize, 30 günlük süreyi kapsar ve yeterli gelir.

Zaten ziyaretçilerin çoğu: önceden ayarlanmış tatil planı, konaklama yeri bilgisiyle buraya gelirler.

Ancak, herhangi bir rezervasyon yaptırmadan buraya gitmeyi düşünürseniz, Male havaalanından, otel veya tatil köyü rezervasyonu yaptırabilirsiniz. Ancak, konaklama izni alabilmeniz için dönüş biletinizi ibraz etmeniz, göstermeniz istenir.

Ülkeye girerken, yanınızda alkollü içki bulundurulmasına izin verilmez.

Maldivler Genel

ULAŞIM-HAVAALANI 


Ülkemizden Maldivlere doğrudan uçuş yoktur ve uçuşlar, Dubai veya Bankong üzerinden aktarma yapılarak gerçekleştirilir. Yaklaşık 8-9 saatlik bir uçuş gerekiyor. Saat farkımız ise, 3 saattir.

Ülkenin uluslararası havaalanı: başkent Male yakınlarındaki North Male atolündedir. Havaalanının ismi: İbrahim Nasır Male Uluslararası Havaalanıdır. Havaalanı, 12 Nisan 1966 tarihinde hizmete açılmıştır. 1981 yılında ise, büyük restorasyon çalışması yapılmıştır.

Hulhule adasında bulunan havaalanı, uluslararası havaalanıdır. Havaalanının pisti, denize doğru uzanır ve bu yüzden, sanki uçak gemisine iner gibi bir duygu yaşanır. Uçak alana indikten sonra, terminale kadar yürümeniz gerekir. Sadece yağışlı havalarda, otobüs servise sokulur.

Havaalanında, geliş bölümünde duty-free mağazaları bulunmaz

Valizlerinizi aldıktan sonra, terminalden çıkabilirsiniz. Tatil köyleri görevlileri, hemen burada, kendi misafirlerini, ellerinde kartlar ile karşılarlar. Daha sonra: Male şehrine geçmek için: kısa aralıklarla kalkan feribotlara yönlendirirler.

Bazı yolcular ise, doğrudan deniz uçağına yönlendirilir. Male şehrine gidenler: Male şehrindeki 9 numaralı mendirekte teknelerden inerler. Havaalanı adası ile Male şehri arasında feribot değil de, dhoni denilen tekneleri kullanmak isterseniz, gündüz 75 Mrf ve gece 100 Mrf ödemeniz gerekir. Feribot ise, 10 Mrf. Dir.

Havaalanı duty-free mağazaları, terminal binasının ikinci katında, gidiş sırasında uğranılacak şekilde düzenlenmiştir. Eğer, Maldivlerden zaman bulup bir şeyler satın alamadı iseniz, bu duty-free mağazalarını ziyaret etmenizi öneririm.

Havaalanının bulunduğu adada, 5 yıldızlı Hulhule Island Hotel bulunmaktadır. Son bir not: internetten aldığım bilgiye göre, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren, havaalanından çıkış yapan her yolcudan: 25 Amerikan doları, havaalanı geliştirme fonu için para alınacakmış. Girişte, zaten 12 Amerikan doları veriliyordu, şimdi artık çıkışta da almaya başlayacaklarmış.

 

YANINIZDA BULUNDURUN


Maldivlere gitmek isteyenlerin yanlarında mutlaka bulundurmaları gerekenler:
1. Güneş kremi ki hem de en güçlüsünden olmalıdır.
2. Deniz ayakkabısı, suyun içinde yalınayak dolaşmak çok zor oluyor.
3. Şnorkel takımı.
4. Su altı çekimi yapabilen bir fotoğraf makinası,
5. Mümkün olduğunca çok, pet şişe su.

Maldivler Genel

COĞRAFİ KONUM


Maldivler: Hindistan ülkesinin hemen altında, Hindistan’a: 600 km. , Sri Lanka ülkesinin yakınında (Sri Lanka ülkesine: 670 km.), Hint Okyanusunda, bir adalar topluluğudur. Güneyinde: Seyşeller adaları bulunmaktadır.

Ekvator kuşağındadır. Birleşmiş Milletler raporuna göre, dünya üzerindeki en fakir 50 ülkeden biridir. Aynı zamanda, dünyanın varlıklı insanlarının popüler tatil seçeneklerinin başında gelmektedir.

Adalar topluluğunun uzak kıyısı: batısında, Afrika var. Afrika kıtasındaki komşusu: Somali ve Kenya’dır.

Önceleri: Maldivler, bir Sultanlık olarak gündeme gelir. Hint okyanusu üzerinde önemli bir deniz ticareti yolu üzerinde bulunması, buranın, stratejik önemini ortaya çıkarmıştır. Bunun üzerine, denizciler, tüccarlar ve göçmenler, buraya akın etmişlerdir.

Adanın geçmişinde, daha eskilere gitmek gerekirse: Maldivler, tarihin ilk dönemlerinde, bir kadın kraliçe tarafından yönetilmiştir. Buna istinaden, adaların ismi: kadın adası anlamına gelen “Mahiladipaka” olarak bilinir.

Hintli tüccarlar: adalara, kendi dillerinde “çelenk” anlamına gelen “Maladiv” ve “Malodheep” ismini vermişlerdir. Zaten, adaların genel haritasına bakıldığında, çelenk gibi dizildiği görülmektedir.

Günümüzde ise, yerel halk, kendi ülkelerinden “Maldivler” diye söz etmez. Yerel dilde, ülkenin adı “Dihievi Raajje” yani “Divehi Halkı Bölgesi” dir.

Maldivler Cumhuriyetinde, 1190 tane ada bulunmaktadır.

Bunlar: Ekvator geçiş noktasının en güneyinde, Hint Okyanusunda, 750 km. lik bir zincir şeklinde uzanırlar. Bu adalar topluluğundaki küçük adalar “atols” olarak bilinirler. Bu kayalıkların merkezindeki lagün içinden, suyun dışarı akması için kanallar bulunmaktadır

1190 adanın, yalnızca 200 tanesi yerleşime açıktır. 99 ada ise, tatil için geliştirilmiştir. Kalan adalar ise, ıssızdır. Turistler, ıssız ve balıkçı adalarını ziyaret edemezler. Turizm geliştikçe, Maldiv hükümeti, yeni adaları, turizme açmaktadırlar.

1970’li yıllara kadar, burası, dünyanın geri kalan kısmı tarafından bilinmeyen, yoksul balıkçıların yaşadığı köylerden ibaret olan adalar topluluğu iken, günümüzde: yılda, 600-700 bin arasında turist ağırlayan, muhteşem güzel tatil köyleri ve tatil beldeleri bulunan bir yer haline gelmiştir.

1972 yılında, ilk olarak, yalnızca 2 ada turizme açılmış olmasına rağmen, günümüzde, adalar topluluğunda yaklaşık 100 tatil köyü bulunmaktadır. Bu tatil köylerinde, gündelik hayatlarından uzaklaşmak isteyen ziyaretçiler var.

Ada yönetimi: ülke çapında, yaygın bir sağlık hizmetinin kurulması, en uzak adada bile modern alt yapının sağlanması konusunda başarılı çalışmalarıyla dikkat çekmekte ve ülkede işsizlik bulunmamaktadır.

Adanın 240 bin kişilik nüfusunun, 100 bin kişilik bölümü, burada, yani başkentte yaşamaktadır.

Maldivler Genel

ATOLLER


Maldivlerde, en çok duyacağınız kelimelerden birisi de “atol” dür. Çünkü: yerleşim yerleri ve tatil köyleri, atoller üzerinde kurulmuştur.

Adalar topluluğu: Ekvatorun biraz kuzeyinde başlar ve güneyine doğru 820 km. boyunca, bir çelenk şeklinde uzanmaktadır. Bunların toplamı ise, 26 doğal atolden ve 1190 mercan adasından oluşan; bağımsız bir “İslam” cumhuriyetidir. Toplam alan: 90 bin km. karedir.

Bu arada atolden birazcık söz etmek gerekirse: bunlar, yüzük şeklinde, geniş mercan resifleridir. Bu karmaşık mercan resiflerinde bulunan küçük adacıklar: okyanusun derinliklerinden yükselen, volkanik dağların kırık bölümleridir.

Bu atoller: 19 idari bölüme ayrılmıştır. Her atolün iki ismi bulunmaktadır. Bunlardan biri yöresel dille olan ismidir. Bunların bazıları ıssızdır. Bu bölgeler: Cumhurbaşkanı tarafından atanan “Atol Başkanları” tarafından yönetilir.

Atollerde, bir de “Gazi” isimli dini lider bulunur. Yerleşime açık her adanın: hükümet tarafından atanmış ve genellikle o adada yaşayan seçkin bir kişi olan “Ada Başkanı” bulunmaktadır. Buna da “katip” denilir.

Arazinin büyük bölümü sudan oluşmaktadır.

Adaların yalnızca 200 tanesi yerleşime uygundur. Yabancı ziyaretçiler, genellikle yerli halkın yaşamadığı adalarda kalırlar. Çünkü: yerel halkın kendi kültürünü sürdürmesi istenilmektedir. Zaten, yabancı ziyaretçilerinde, rahatsız edilmeden tatil yapmaları sağlanır.

Adaların çoğu: deniz seviyesinden yalnızca 1 metre yüksektedir. Bu yüzden adalarda, tepeler ve ırmaklar göremezsiniz. Tabii, bu su seviyesi, önümüzdeki yıllarda dünyayı tehdit eden küresel ısınma sonucu, denizlerin seviyesinin yükselmesi durumunda, buranın yok olması anlamına gelmektedir.

Zaten: 2004 yılında da, Maldivler bölgesinde büyük bir “Tsunami” felaketi yaşanmıştır. Ancak, dev dalgalar, Sri Lanka’da olduğu kadar, Maldivler bölgesinde büyük yıkımlara yol açmamıştır. Yine de, aralarında turistlerin de bulunduğu 110 kişi yaşamını yitirmiştir.

Adaların bitki örtüsü: genellikle: hindistancevizi, kavun, karpuz bulunur. Balıkçıl kuşları görülür, yılan bulunmaz. Ama, burada özellikle su altı dünyası, muhteşem çeşitliliğiyle önem kazanır.

 

İKLİM


Evet, burada her yer su ve denizden yükseklik 1 metre demiştim. Ama, bazı yerlerde, yine de yemyeşil ormanlar görülür. Bu nedenle, yağmurlar da yağar. Özellikle, muson yağmurları zamanı geldiğinde, bunlar, yörenin iklimini de etkilemektedir.

Bu yüzden, Maldivlere gitmek için en uygun zaman seçimi gerekir. En uygun zaman: Aralık ve Nisan ayları arasındaki, 4 aylık dönemdir. Bu dönemde: hava sıcaklığı 25 derecenin altına düşmez ve günün büyük bölümü güneşlidir.

En güzel havalar: bizim de bulunduğumuz yarımkürenin kış ayları dönemine rastlar ve bu yüzden, özellikle Avrupalı turistlerin yoğun olarak tercih etmelerine neden olur. Hava bulutlu olsa dahi, güneş yakıcıdır ve mutlaka her durumda, güneş kremi kullanmanız önerilir.

Genel olarak, yıl boyunca, hava sıcaklıklarında büyük değişimler görülmez. Nem, genel olarak: % 80 civarındadır.

Maldivlerde, en sıcak ay: Nisan ve en soğuk ay: Aralık’tır. Ama: Ocak ve Şubat aylarında bile, hava sıcaklığı 30 derecenin üzerindedir. Çünkü hava şartlarını musonlar belirler. Ocak, Şubat, Mart ve Nisan ayları en kurak aylardır.

Yağmurların en sık rastlandığı aylar ise, Mayıs ve Kasım ayları arasındadır. Maldivler, Ekvator çizgisinde bulunduğundan, burada: tayfun, kasırga gibi doğal afetlere pek rastlanmaz.

Maldivler Genel

İNSANLAR


Yerli halk: saygılı ve çekingendir. Ancak, ziyaretçileri sıcak karşılarlar.
Birçoğu İngilizce bilirler, çünkü İngilizce ulusal dil olarak kabul edilmiştir. Kendi aralarında ise “Divehi” denilen ulusal dil konuşurlar.

Maldivlerde, ilk kabine toplantısı: su altında düzenlenmiştir. Toplantı Başbakan Mohamed Nasheed başkanlığında yapılmış ve toplantıda, BM. İklim Konferansında, iklim değişikliği konusunda, ortak bir küresel eylem için çağrı bildirisine imza atılmıştır. Su altındaki bu toplantı, uluslararası sivil çevre örgütleri tarafından, geniş bir kampanya ile dünyaya duyurulmuştur.

 

GİYİM

Maldivler, daha önce de söylediğim gibi, Müslüman bir ülke ve İslam kurallarına sıkı sıkıya bağlılar. Bu nedenle: odanız dışındaki alanlarda ve hatta kiralanmış safari teknelerinde bile, çıplaklık yasaktır.

Kumsalda çıplak güneşlenmeniz, belki de, büyük bir para cezası ile sonlanabilir.

Özellikle, tatil köyü dışında, bir yerleşim adasını ziyaret ettiğinizde: ada halkını rahatsız etmemek için, özellikle bayan yabancı ziyaretçilerin, kıyafetlerine dikkat etmeleri önerilir. Hatta: omuzları ve dizlerini açıkta bırakmayacak şekilde giysileri önerilir.

Elbette, bu satırları okuyunca, kafanızda farklı duygular gelişiyor, ama şunu unutmamak gerekir ki, tatil köylerinin içindeki yaşam ile dışarıdaki yaşam arasındaki farklılıkları iyi bilmek ve buna göre hareket etmek gerekiyor.

Yani, tatil köyü dışında, kesinlikle giysilere dikkat etmek şarttır. Hatta: erkek yabancı ziyaretçilerin bile, tatil köyleri dışında, kısa şort giymesi önerilmez.

Tatil köylerinde gün içinde deniz kıyafeti yani mayo giyebilirsiniz, ancak akşamları ve çevrede dolaşırken, deniz kıyafeti giymeniz hoş karşılanmaz.

Maldivliler ise: genellikle şık giyinirler ve peçe takmak, kimliğin gizlenmesi açısından yasaklanmıştır. Kolay ve rahat, çıkarılabilir ayakkabıları tercih ederler.

 

PARA BİRİMİ

Maldivler ülkesinde, ulusal para birimi: Maldiv Rufiyası’dır ve Mrf olarak isimlendirilir. Ancak, özellikle tatil köyleri olmak üzere birçok yerde Amerikan doları da kullanılır. Yalnız, Amerikan doları ödediğinizde, para üstü büyük olasılıkla, yerel para birimi olan Mrf ile tahsil edilecektir.

Ülkede para bozdurmak isterseniz, uluslararası havaalanı çıkışında bulunan “Maldiv Bankası” şubesini kullanabilirsiniz. Burada döviz bozdurup, Mrf satın alabilirsiniz. Bozdurma oranı: hükümet tarafından sabitlenmiştir. Buna göre, 1 Amerikan doları karşılığı, 15.42 Rps satın alınmaktadır.

Kredi kartları ise, her tatil köyünde ve Male şehrindeki birçok mağazada kabul edilmektedir. Ayrıca, yanınızda Euro götürmenize gerek yok, dolar yeterlidir.

 

DİL


Maldiv halkı, Divehi denilen yöresel dili kullanırlar. Ancak, 1960 yılından sonra, ortaöğretim dili olarak, İngilizce kullanılmaya başlanmıştır.

Yabancıları ilgilendiren tüm tabelalar ve yemek mönüleri, İngilizcedir. Özellikle tatil köyleri çalışanlarının hepsi İngilizce bilirler. Ancak, yerel dilden bir şeyler konuşmak isterseniz, en kolayı “Selamünaleyküm”.

 

DİN

Maldivlerde, halk Sünni Müslümandır. Günlük hayatın içinde, dinin önemi büyüktür. Her tatil köyünde ve yerleşim adasında, mutlaka cami bulunur. Male şehir merkezinde ise, 20 civarında cami bulunduğu söyleniyor. Tatil köyünde çalışanlar dahil, halk, günde 5 vakit namaz kılar.

Maldivler Genel

TURİZM

Maldivlerde, turizm, özellikle 1972 yılından sonra hızla yoğunlaşmış ve ülkenin ekonomisini etkilemeye başlamıştır. Ülkede bulunan 89 tatil köyü ve 17 000 yatak, yılda yaklaşık 600 000 turistin ağırlanmasını sağlamaktadır. 2007 yılı itibarıyla ülkeye gelen turist sayısı: 9.380.000’dir.

Maldivlerde, birçok ziyaretçi uçaktan indikten sonra, gideceği tatil köyü görevlisi tarafından karşılanır ve yine ödenen ücrete göre, en uygun ulaşım aracı (deniz uçağı, sürat motoru, safari motoru, dhoni yerel tekne) ile, kalacağı tatil köyüne ulaştırılır.

Sonrası ise: tamamen size kalmıştır. Tatil köylerinde, asansör bulunmadığından, birçoğu su üzerinde bulunan odanız ile toplu kullanılan yerler (restoranlar) arasındaki ulaşımınız, yürüyerek yapılıyor, yani gün içinde uzun yürüyüşler yapmanız gerekiyor. Bunun dışında: denize girebilir ve güneşlenebilirsiniz.

Gününüzü tatil köyü dışında geçirmek isterseniz: her tatil köyünün yakın veya nispeten yakın çevresinde bulunan komşu köylere, piknik yapabileceğiniz ıssız adalara günübirlik gezilere gidebilirsiniz. Ancak, unutmamak gerekir ki, adalar arasında, düzenli feribot seferleri yoktur. Çevreyi gezmek istiyorsanız, bulunduğunuz tatil köyü veya adadan; tekne kiralamanız gerekir.

 

Dhoni kiralamak

Maldivler, malum su ülkesi ve bu ülkede sık sık duyacağınız bir kelime “dhoni” dir.
Dhoni, yukarıda sözünü ettiğim gibi, Maldivlerde ulaşımın sağlanmasındaki en büyük ulaşım aracı olan bir tür teknedir. Yalnız, sürat teknesine göre, biraz yavaş olduğu kesin, çünkü saatte: 13-14 deniz mili hız yapabilmektedir.

Teknede, hem yelken, hem de motor bulunur. Dümen, kayıkçı tarafından ayağı ile idare edilir. Ancak, elbette fiyatı, sürat teknesine göre daha uygundur. Yine de, dhoni kiralamak düşünüyorsanız, yakın mesafedeki ulaşım için uygun olduğunu bilmeniz gerekir, uzak mesafedeki ulaşım için uygun değildir.

Uzun yolculuklar için, lüks dhoniler bulup kiralayabilirsiniz.

Dhoniler, genellikle tatil köylerinin yakın çevresinde, dalış yapmak ve ıssız adaları gezmek, piknik yapmak için kiralanabilir. Tatil köylerindeki dhoni teknelerinin üstleri, güneşten korunmak için tente ile şekillendirilir.

Özellikle, Maldivlerin başkenti olan Male şehrinde, birçok dhoni bulunmaktadır. Bunlar: havaalanına sefer yapan teknelerin bağlandığı mendirekten kiralanabilirler. Saatlik kira ücreti olarak: 25-30 Amerikan doları ödemek gerekir. Ancak, kiralamak istediğiniz dhoni kaptanı ile anlaşmakta zorluk çekebilirsiniz.

Bu yüzden, yerel bir tur acentası ile görüşerek dhoni kiralamayı denemelisiniz. Böylece, kaptan gitmek istediğiniz yer ve ihtiyaçlar konusunda daha bilinçli hareket edecektir. Male şehrinden, yakındaki adaları gezmek veya havaalanı adasına gitmek için, dhoni kiralayabilirsiniz.

 

Sürat Teknesi kiralamak

Dhonilere göre daha fazla ücret ödemek gerekir. Sürat teknesi kiralamak isterseniz, kaldığınız tatil köyü ilgililerine bunu iletirseniz, size yardımcı olacaklardır. Mesafeye ve süreye göre değişen rakamlar yanında, standart saatlik ücretleri: 100 Amerikan doları civarındadır.

 

Safari Teknesi kiralamak

Bu tekneler, uzun süreli yolculuklar için uygundur. Çünkü, teknenin içinde, yataklı kabinler bulunmaktadır. Yolcu kapasitesi: 10-30 kişi arasındadır.

Tuvalette deniz suyu kullanılır, ancak duşta, tatlı su kullanılır. Yemek ise, güvertede yenilmektedir. Teknede: kaptan ve 2 mürettebat yanında, bir de aşçı bulunur.

Maldivlere gelen birçok ziyaretçi; genellikle dalış yapmak ve çevreyi gezmek için, safari teknesi kiralamayı tercih ederler.

Bu yüzden, bu tür teknelerde, dalış ekipmanı bulundurulur. Geceleri, genellikle açıkta veya bir tatil köyü yakınlarında demirlenerek geçirilir.

 

Tatil köylerinde, yakın köy gezisi

Tatil köylerinde, kalan konuklar için: adada bulunan köye, günübirlik gezi düzenlenir. Köy adasındaki günlük yaşamı görmeyi düşleseniz de, genellikle gittiğinizde, sizi ıssız sokaklar karşılar.

Çünkü: köylerde yaşayan insanlar, sabah saat: 04.00 ile 06.00 arasında uyanırlar ve sabah namazı kılarak güne başlarlar.

Daha sonra, balıkçılar, gün ağarmadan denize açılırlar. Kadınlar ise, evlerin açıkta bulunan mutfaklarında kahvaltı hazırlarlar, çocuklar okula gönderilir.

Balıkçılık dışında ise, ada erkeklerinin birçoğu, otellerde, inşaatlarda ve fabrikalarda çalışırlar. Köylerde, yabancı ziyaretçilere: köyün hastanesi ve ada başkanının çalışma yeri gezdiriliyor.

Ayrıca, yerel ürünleri tanımak ve arzu ederseniz satın almak için, köy bakkalını da gezebilirsiniz.

Maldivler Genel

Evet: Maldivler ülkesinde, diğer yapabilecekleriniz veya yapmanızı önereceğim geziler, aşağıdadır

Maldivlerin ulusal kahramanının doğum yeri olan: Utheem adasını ziyaret edin.
Maldivlerin, rengarenk mercanları ve bunların arasında dolaşan balıklarını keşfetmek için, dalış yapın.

Balık tutmayı seviyorsanız, bir tekne kiralayın ve balık avına çıkın.

Maldivlerdeki yerel yaşamı görebilmek için, mutlaka bir Maldiv köyünü ziyaret edin.

Male adasındaki, Grand Mosque camisinin minaresini görün.

Yerel halkın alışveriş yaptığı, Male adasındaki Local Market’e gidin.

Male adasındaki, Ulusal Müzede, Sultanlar döneminden kalan hazineleri görün.

Male adasında, sahil kesiminde dolaşın.

Male adasında: 17’nci yüzyıldan kalma, Hukuru Miskiiy’i süyleyen oymaları görün.

Maldivler Genel

TATİL KÖYLERİ

Maldivler ülkesini ziyaret edenler: burada yalnızca: tatil köylerinde, safari teknelerinde ve ya başkent Male adasında kalabilirler.

Her tatil köylerinde: su sporları merkezi, şinolkerle dalış, tüplü dalış, balık avlama gibi etkinlikler sunulmaktadır. Ayrıca, bunlarda yine restoranlar ve barlar bulunur. Ayrıca, yine “Spa” salonları hizmet sunar.

Ülkenin diğer yerlerinde alkollü içki tüketimi yasaktır. Özellikle, başkent Male adasında, buna dikkat etmenizi öneririm. Sonuçta, burası İslam Cumhuriyetidir.

Tatil köylerinin ortak özellikleri: bembeyaz kumsalları, Hindistan cevizi ağaçları, deniz manzaralı odaları, güneşli günleri, rengarenk çiçekleri, mavi lagünleri, muhteşem manzaralı resifler, uluslararası mutfaklar ve yüzme havuzlarıdır. Bazılarında, yüzülebilir lagunlar da bulunmaktadır.

Bunların çoğunda asansör yoktur ve bu yüzden, odanızdan, ortak kullanım alanlarına gitmek için uzun yürüyüşler yapmanız gerekir.

Maldivler Genel

DALIŞ

2006 yılında, Maldivler kıyılarında, 958 dalgıç, aynı anda dalış yaparak, dünya rekoruna imza atmışlardır.

Evet, Maldivler ülkesinin kıyılarında: binlerce resif, binlerce balık türü ve yüzlerce mercan çeşitleri bulunmaktadır. Yani, ben şahsen bu konuda pek bilgi sahibi olmasam da, söylenenlere göre, dalış meraklıları için, burası tam bir cennettir.

Zaten burayı ziyarete gelenlerin büyük çoğunluğunun: dalış yapmayı düşleyerek geldikleri söyleniyor. Yılın her döneminde dalış yapılabilmektedir. Özellikle: Ocak ve Nisan ayları arasındaki dönemlerde, suların berrak olması, dalışı daha çekici hale getirir.

Ekim ve Kasım ayları arasındaki dönemde ise, büyük balıkları buraya çeken planktonların bol olması etkindir ancak bu tarihlerde sular bulanıktır. Her tatil köyünde, uzman bir dalgıcın bulunduğu, dalış merkezi bulundurulur. Merkezde, uluslararası kurumlar tarafından verilmiş sertifikalara sahip, dalış hocaları görev yaparlar.

 

Sucuba Diving

Burada, dalış okulları var ve her türlü dalış malzemesini kiralayarak edinmek mümkündür. Yapılan derslerde: çeşitli dalış kursları, gece dalışları, sualtı fotoğrafçılığı hakkında bilgiler veriliyor. Merakınız varsa, tatilinizin bir bölümünü, dalış eğitimi alarak veya biliyorsanız, dalış yaparak da geçirebilirsiniz.

 

Şnorkelle Dalış

Maldivlerde, suyun altında muhteşem bir görüntü bulunuyor. Gerek deniz canlılarını ve gerekse mercanları görmek için, adaların çevresinde bulunan mercan kayalıklarını, muhteşem berrak su içinde, şnorkelle yüzerek izleyebilirsiniz.

Çünkü, bu su altı dünyasını görmek için, profesyonel dalgıç olmaya gerek kalmıyor. İhtiyacınız olan tek şey, yalnızca tuzlu suda, su altı görüntüsünü izleyebilmek için bir şınorkeldir.

Maldivler Genel

YEREL TATİL GÜNLERİ

Maldivler ülkesinde, yerel tatil günlerini belirtmeden önce, burada, Miladi değil, Hicri takvim sisteminin uygulandığını söylemem gerekiyor. Bu yüzden: Hicri takvim gereği, etkinliklerin günü, her yıl farklılık göstermektedir.

Malum: Hicri takvim, her yıl 10 gün öne gitmektedir. Bu yüzden: ülkedeki kutlama günleri hakkında ayrıntıya girmek istemiyorum, çünkü standart bir tarih vermek mümkün değil.

Ama siz Maldivlere gitmek isterseniz, özellikle, orada “Ramazan ayı” olup olmadığını kontrol etmelisiniz. Çünkü, ramazan ayında, ülkedeki restoranların tümü, gün boyu kapalı kalır. Ancak, tatil köylerindeki yaşamı bu durum etkilemez ve hizmetler ramazan ayında da aynen devam eder.

Tüm bunların yanında, tarihleri değişmeyen bir kısım kutlama şunlardır:

1 Ocak: Yeni yıl kutlanır,
26-27 Temmuz: Bağımsızlık bayramı kutlanır.
3 Kasım: Zafer bayramı kutlanır. (Tamir teröristlerinin, 1988 yılındaki darbe girişimine karşı kazanılan zafer kutlanır)
11-12 Kasım: Cumhuriyet Bayramı kutlanır. (Bu tarih, 1968 yılındaki II. Cumhuriyetin kuruluşudur)
10 Aralık: Balıkçılar günü olarak kutlanır.

 

Yunanistan Santorini adası

genel.1
Yunanistan Santorini adası

Yunanistan Santorini adası; Atina’nın Pire limanından, 6-7 saatlik bir feribot yolculuğu ile gidiliyor. Ama feribot nispeten daha rahat ve ucuz. Ancak: biletleri erken ayırtın ve feribota erken gidin. Özellikle yaz aylarında, bazen biletler hemen tükeniyor ve bazen aynı koltuğa iki bilet kesiyorlar. Daha hızlı feribot seferberi de var ama fiyatı iki kat yükseliyor. Bunlar 3 saatte gidiyormuş.

Bir de hava ulaşımı var. Atina ile ada arasındaki uçuş sağlanıyor. Eğer bol paranız varsa, bu adada, aşık olduğunuz insan ile rahat rahat ve bol romantik anlar yaşayabilirsiniz. Bol paranız varsa; kesinlikle, manzaralı bir otelde, sevgiliniz veya karınız ile birlikte, romantik, sessiz ama pahalı bir tatil geçirebilirsiniz.

genel.2.gün batımı
Yunanistan Santorini adası Yeri

YERİ

Asıl adı: Thera iken, Venediklilerin buraya santa-irini adını vermesinden sonra, bu isme kavuşmuş. Yunan adaları içinde en güzel manzaraya sahip ve bu yüzden dünyanın en çok fotoğrafı çekilen adası.

Güney Ege Denizinde, Yunanistan ana karasına yaklaşık 200 km. uzaklıkta. Yaklaşık: 73 km. karelik bir alana sahip. Merkezde, bir lagün var ve bunun çevresi, yüksek sarp kayalıklarla çevrili. Lagün merkezinde, su yaklaşık 400-1300 metre derinlikte. Böylece: her türlü nakliye için güvenli bir liman olabiliyor.

Adanın tarihi kayıtlarında görülen en büyük volkanik patlama: 3600 yıl önce, Minos uygarlığı sırasında olmuş. Bu patlama sırasında ortala çıkan volkanik küller ve dev tusunami dalgaları; 110 km. ötede, Girit’te kurulu bulunan büyük Minos uygarlığını ortadan kaldırmış. Hatta: bu patlama ile, denizlerin içinde yok olup, ortadan kalkan Atlantis ile bağlantı kuranlar da az değil.

genel.en başa gibi
Yunanistan Santorini adası Genel Özellikleri

GENEL ÖZELLİKLERİ

Santorini (Thira) adası: volkanik bir ada, yalnızca, dünyanın en büyük volkanik çöküntüsünü çevrelemesi nedeniyle bile olsa; dünyanın mutlaka görülmesi gereken, ilgi çekici yerlerinden biridir.

santorini.volkanik krater.1
Yunanistan Santorini adası

Santorini

büyük bir yanardağ patlamasının, adanın ortasını atmosfere gönderip, dünyanın gelecek yıllardaki iklimini değiştirdiği, MÖ. 1500 yılına kadar, Kykladlar’daki diğer adalardan pek farklı değildi. Akdeniz’deki büyük gel-git dalgalarıyla gelen su; toprakta kalan 11 km. uzunluğundaki boşluğu doldurdu.

Adadan, günümüze kalanlar: asıl yuvarlak adanın dış kenarlarıdır. 300 metre yükseklikteki dimdik uçurumlar, ortadaki bu yanardağ kraterini kuşatıyor. Beyaz badanalı evlerden oluşan yerleşim yerleri: bu kraterlerin doruklarına yerleşmiş durumda. Bu görüntüsü ile, Santorini adası: uzaktan, kenarlarındaki kreması erimeye başlamış bir pastaya benzetilebilir.

Burada evlenmek moda. Ancak: bu moda nedeniyle, evlilik tarihi almak isteyenler 2 yıl sonrasına ancak alabiliyorlarmış. Evlendirme dairesi her an dolu imiş.

Adada ulaşım kiralık arabalar ile sağlanıyor. Yollarında araba ile gezerken ki bu pek uzun sürmez, çünkü ada ufaktır, yolun yanındaki toprağın ve kumsalın rengi sürekli değişmektedir. Ufak bir ada olmasına rağmen: havalimanı ve büyük bir limanı var. Limandan; yerleşim merkezine giden yol, koca bir dağı tırmanıyor, çok dik ve yılan gibi kıvrılıyor.

santorini.havaalanı.1
Yunanistan Santorini adası

Ada hilal biçiminde olduğundan, her noktasından iç deniz görülüyor.

Volkanın orta kısmından buharlar çıkıyor, bu esnada batan güneş sanki bu dünyanın güneşi değil, muhteşem bir görüntü. Oia denen yerdeki güneşin denize batışı, bunu görmek isteyen turistlerin yamaçlardaki evlerin önünde birikmelerine sebep oluyor. Her yer, gün batımı levhaları ile donatılmış. Burada, insanlar sanki güneş batışını ilk defa izliyorlarmış gibi.

Merkezden, iç denize teleferik var. Ama; eşeklerle inmek, turistlerin daha tercih ettikleri bir yol. Ancak: sizde, böyle bir yolu seçerseniz adrenaline hazır olun.

Volkanik kayaların içine oyulmuş otellerde kalmak, muhteşem bir duygu.

Evet, gezmek üzere bu adaya gittiğinizde, oraya varınca: doğuda, dik kraterin ilerisinde, güzel asma bahçeleriyle kaplanmış düzlükleri görecek ve şaşıracaksınız.

Aslında, burada her yıl 100.000 şişeden fazla şarap üretilip, dünyanın dört bir yanına dağıtılıyormuş. Asma bahçelerindeki sarmaşıklar son derece yaşlı ve dayanıklı. Winsanto diye adlandırılan şarabı meşhur.

Aslında, bu adanın iklimi üzüm yetiştirmek için uygun değil. Ama, halk asma dallarını bükmek suretiyle, varolan suyun minimum kayıp ile kullanılmasını sağlayan bir yöntem geliştirmiş. Bazı dükkanlarda, bükülmüş asma dallarının kurutulmuşları, dekoratif eşya olarak satılıyor.

Bu adada; öyle çok muhteşem güzellikte plaj yok.

Hem adayı gezmek ve tanımak hem de denize girmek için yapabileceğiniz en iyi şey: tekne ile volkanik ada turuna çıkmaktır. Ancak: bu tekne turuna çıkmadan önce, sakın 50 Euro’luk bir tura çıkmayın, perişan olursunuz.

Çünkü: ufacık bir takada, Avrupa ve Amerikan işçi sınıfından, 100 kişi ile omuz omuza dayanışma duygularınız güçlenir. Sizin iyi bir tekne turu için ödemeniz gereken para: 100 Euro civarında olması gerek.

Bu tekne turunda; hala tüten volkanı gezebilirsiniz. Yalnız, bu gezinizde, dönüşte çöpe atabileceğiniz bir şeyler giymenizde yarar var. Çünkü, her yer kül olduğundan ayaklarınız ve ayağınıza giydiğiniz giysi kapkara ve bir daha kullanılmaz hale geliyor. Bu volkan, 1953 yılında son patlamasında, sesinin İspanya’dan duyulduğunu söylüyorlar.

Evet, bu tür bir gezide çamur banyosu yapabilir, doyasıya denizde yüzebilirsiniz. Harika bir kıyı restoranında, nefis balık yersiniz ve gezinin sonunda, eğer isterseniz adanın diğer tarafında bulunan Oia bölgesinde inersiniz.

Adaya gitmeden önce, mutlaka otel ayırtın. İndirim ve daha çok olanaklar sunan interneti tercih etmenizi öneririm. Santorini pahalı bir ada. Her şey, Türkiye’de olduğundan en az 2 ve hatta 4 kat pahalıdır.

Yeme, içme, otel ulaşım, turlar buna dahil. Gecesi, şahıs başı 30 Euro olan bir otel bulunca sevinmeyin, muhtemelen o yer ya her yere uzaktır, ya da banyo küvetinde perdesi bile bulunmayın, musluğundan tuzlu su akan bir yerdir.

Doğru dürüst bir yerde kalmak istiyorsanız, şahıs başı, gecelik 100 Euro gözden çıkarmanız şart. Ama: öyle mavi-beyaz kilise ve deniz manzarası istiyor, üstüne üstelik bunu Fira’da (en büyük koy) istiyorsanız, zaten gecelik 250 Euro, gözden çıkarmanız şart.

Peki, adada neler yapabilirsiniz? Bu adanın siyah kumlu plajı, volkanik kayaların tepesindeki köyleri, bir de ortada volkanik adası var.

Tercihinize göre:

Deniz-kum olayından haz etmiyorsanız, köylerde dolaşabilirsiniz. Ama, unutmayın ki, deniz güzel. Ama amacınız yüzmek ise, manzaradan vazgeçin ve gençlerin mekanı olan PERİSSA bölgesinde bir yerde konaklayın.

Çünkü: güzel manzaralı şirin köyler, hep tepelerde bulunuyor. Buralarda konaklarsanız, otobüse binip sahile inmeniz gerekir. Sahilde: üstünüzü değiştirecek, duş yapacak bir yer bulamasınız. Sahilde yalnızca şezlong ve şemsiyeler var. Bu yüzden amaç yüzmek ise, dediğim gibi, sahile yakın bir yerde konaklamanızda yarar var.

Büyük olan, ana adanın dışına çıkmayın. Eğer jeoloji meraklısı ve sülfür buharının kokusunu merak ediyorsanız, aktif volkanın bulunduğu Caldera adasına gidin. Onun dışında, diğerleri pek cazip değil. Kalitesiz ve kazık yerler.

santorini.plaj.2
Yunanistan Santorini adası Plajları

Yüzmenin dışında: binin eşeklere, için şarapları, daracık sokaklarda dolaşın. Yalnızca, şunu unutmayın, bunanın fiyat standartları, ülkemizden yüksek.

Santorini plajları

Güneşin altında yakıcı bir ısıya ulaşan, ince, siyah ve kırmızı volkan kumundan oluşmuşlar. “Kamari” ve “Perissa”:otelleri, barları ve restoranlarıyla giderek büyüyen bir sayfiye yeri. Fira ve Akrotiri’ye yapılacak bir geziden sonra, dinlenmek için güzel bir fırsat bulabilirsiniz.

santorini.plaj.1
Yunanistan Santorini adası Plajları

Bu arada: buranın plajlarındaki kum ve çakıl renkleri; koyudur. Bu nedenle, su önemli ölçüde sıcaktır çünkü lav ısı emici işlevi görür. Ayrıca: bilmelisiniz ki, adada denize girmek biraz zordur. Çünkü deniz kenarındaki taşlar inanılmaz kaygan. Bir denize girme teşebbüsünde aman dikkat, düşebilirsiniz.

Restoranlar

Fiks menülere aldanıp, gördüğünüzün iki katı hesap ödeyebilirsiniz. Ekmek, su, peçete, çatal-bıçak, servis fiks menü hesabına dahil olmayabilir. Fiyatları çaktırmadan iyice gözden geçirin. Yoksa ben bunu 5.50 Cent gördüm, 55 Euro nereden çıktı demeyin, faydası yok.

Fira’da, ucuz yemek için :goody’si tercih edebilirsiniz. Sakın ama sakın chicken burger yemeyin. Paranıza ve ağız tadınıza yazık olur. Ama kalamar ve karides gibi, fast-food tarzı deniz ürünlerine dair menüleri tercih edebilirsiniz. Fiyatlar fazla anormal değil.

Nerelisiniz sorusu: Adada yüzde yüz sorulur. Bana çıkmaz demeyin, hazırlıklı olun.

santorini.fira nea adası.1
Yunanistan Santorini adası Adada gezinti planı

ADADA GEZİNTİ PLANI

Evet: Atina’dan bindiğiniz feribot; Santorini’ye göz kamaştıran volkan ve deniz manzaraları eşliğinde varıyor. Liman olmadığından, büyük feribotlar, açıkta demirliyorlar ve başka teknelerle karaya çıkılıyor. Ticari feribotların çoğu, kıyının daha ilerisindeki yeni “Atnios” limanına geliyorlar.

Ama, manzara sarhoşluğunu üzerinizden attıktan sonra; dikkatinizi çekecek ilk şey; size el-kol sallayan, sizi bir taksiye veya arabaya atıp, istediğiniz yere götürmeye çalışan insanlar olacak. Evet, bunların topundan uzak durun.

Çünkü: kimisi kazıkçı ve dolandırıcıdır. Eğer yanınıza sinsice yaklaşıp gel seni götüreyim, nereye istersen gibi konuşursa “beni alacak birileri var” deyin, çünkü bunların amacı, sizi normal otobüslerle, şahıs başı 1.50 Euro’ya gidilen yere 6 Euro’ya götürmek.

Siz feribottan çıkınca, bavulunuzu alın ve nereye gidecekseniz, üzerinde tabelası olan otobüsü bulun ve şoför ile fiyatı konuştuktan sonra ki (bu asla 2 Euro’yu aşmamalı) binin. Bu otobüsler, genelde uzun mersedesler.

santorini.beyaz kubbe caved
Yunanistan Santorini adası

Eğer

Fira bölgesinde kalacaksanız: otobüsler yerine eşekler veya teleferik tercih edebilirsiniz. Çünkü: burada, 587 basamaktan oluşan, taşlık dar bir patika, Fira kasabasını, küçük rıhtıma bağlıyor. Günümüzde: burada, gemilerle gelen turistleri kasabaya taşımak için bekleyen bir eşek filosu var.

Bu adada: eşekten düşme veya eşek tarafından ezilme olasılıklar çok fazla. O yüzden eşeklere dikkat etmelisiniz. Daha hızlı bir yöntemi tercih edenler ise; deniz seviyesinden, kayalıklara doğru, birkaç dakikada, döne döne çıkan teleferiği kullanıyorlar. Ama teleferik için muhteşem uzun kuyruklar oluşuyor.

Evet, genellikle yeni evlilerin balayı için tercih ettikleri romantik ada, iki ana merkezden oluşuyor. Fira ve Oia.

Adanın asıl kasabası: “Fira”. Fira, en büyük kasabadır. İçinde pek çok şey bulunur, pahalıdır, kalabalıktır ve günbatımında manzarası çok güzeldir.

Adanın merkezi. Burada görülmese gereken yerler; çarşı bölgesinden yürüyerek, panoramik tepeye ulaşın. Buradan, adanın karşısındaki Thirassia, kameni volkan adası ve Oia köyünün muhteşem manzarasını seyredin.

Manzaralı kafe, restoranlardan birini seçip, güneşin batışını seyretmek bir adet haline gelmiş. İçerisindeki uzun kıvrımın, merkezinde bulunan yüksek uçurumun tepesinde kurulmuş. Çarpıcı manzaralara sahip binalar, suya doğru iniyor.

Trafik gürültüsü olmadan; serbest bir şekilde dolaşabileceğiniz dar geçitleriyle; Fira; alışveriş sevenler için tam bir cennet. Alışverişte: ikonlardan, faberge yumurtalarına, en iyi kalite mücevherden en beğenilen tasarımcıların giysilerine kadar her şeyi burada bulabilirsiniz.

Burada: sadece demir ve camdan muhteşem böcekler, balıklar ve balık kılçıkları heykelleri sergileyen ve yapan dükkanları gezebilirsiniz. Hediyelik eşya için, Fira’daki çarşıyı öneriyorum, binlerce alternatif var ve ucuz.

ŞARAP MÜZESİ

Koutsoyannopoulos şarap müzesi. Altındaki mahzenlerinde, hareketli kukla sistemleriyle küçük odacıklarda şarap üretiminin nasıl yapıldığı canlandırılıyor. Sonrasında şarap tadımı yapabiliyorsunuz. Buradan hediyelik şaraplar ve eşyalar almanız mümkün.

ARKEOLOJİ MÜZESİ

Butiklerin ve barların arasında, kültürel açıdan ilgi çekebilecek iki yer var. Meydanda, teleferik istasyonunun hemen yanında bulunan: Arkeoloji Müzesi. Burada: adada bulunan çömlekler ve sanat eserleri sergileniyor.

MEGARON GYZİ MÜZESİ

Teleferik istasyonunun kuzeyindeki “Megaron Gyzi Müzesi” ise, 17’nci yüzyıldan kalma, restore edilmiş güzel bir evde bulunuyor. İçinde: sergilenen eserler arasında, en güzel olanlardan biri, 1956 depreminden önce, ada manzaralarını gösteren fotoğraf sergisi.

Evet, Fira, güzel bir yer. Ama ziyaretçiler dar sokakları doldurunca sıkıcı oluyor. Kuzeye doğru, biraz ileride, hayatın daha sakin olduğu küçük bir köy var.

santorini.yel değirmenleri
Yunanistan Santorini adası Oia bölgesi

OİA BÖLGESİ

Adanın öbür tarafındadır. Adanın kuzey ucunda ve en güzel yeri. Fira’ya kıyasla, çok daha şirin, çok daha sakin ve çok daha şık mekanları barındıran bir yer.

En önemli özelliği ise, bir ayin şeklinde güneşin batışını izlemek. Yüzlerce kişi, Oia’nın batışın en iyi izlenir yerinde toplanıp, sessizce (evet burası çok önemli çünkü konuşmaya kalkarsanız, yanınızdakiler susmanız için uyarıyorlar) güneşi uğurluyorlar.

Güneşin ufuk çizgisinden tam kaybolduğu anda ise, çiftler birbirleriyle gayet romantik bir şekilde öpüşüyorlar. Bu arada, bir kısım seyirci tarafından yaratılan bir bir alkış seramoninin tüm tılsımını bozuyor ve ve ayin bitiyor.

santorini.oia gündüz
Yunanistan Santorini adası Oia köyü

OIA KÖYÜ

Ia (oya diye okunur) köyü, kuzey kayalıklarına yerleşmiş. Kendine has, bizim Bodrum evlerine benzeyen, beyaz evleri, mavi kubbeli kiliseleriyle, daracık, pırıl pırıl sokaklarıyla, yel değirmeni mahallesiyle rüya gibi bir yer.

Köyü: bir baştan başa dolaşıp, fotoğraflar çekiyorsunuz ve bir sürü sevimli kafeler, restoranlar görüyorsunuz. Manzaralı olanlara geçin ve bir şeyler yeme içmenin keyfini yaşayın. Olağanüstü manzara ile birleşince, büyük bir haz yaşayacaksınız. Tüm Ege ve volkan adası, ayaklarınızın altında.

santorini.oia gece
Yunanistan Santorini adası Oia Köyü

Geçmiş zamandan bu yana, birçok sanatçının evi olan Ia, Fira’ya nazaran bohem bir atmosfere sahip. Yamaçlara inşa edilen evler ilgi çekici.

Bazıları, sanat galerilerine ve koleksiyonu yapılabilecek çeşitli ürünlerin satıldığı mağazalara dönüştürülmüş. Mimari: Kyklad tarzının güzel örneği ve bu köy, çok renkli cepheleriyle, dünyada en çok fotoğrafı çekilen köylerden biri imiş.

PERİSSA

Perissa denen yerde, uzun, siyah bir plaj ve birkaç restoran var. Perissa ile Antalya-Beldibi birbirine benziyor. Redbeach denilen yerde kiremit rengi kumlar ve gene kiremit rengi bir dağ oyuğu önünde, muhteşem bir denize girebiliyorsunuz. Ancak: plaj kalabalık ve insanlar dip dibe.
Evet, genel olarak, burası: ucuzdur. Ancak otelleri kötü, ama sahil şeridi burada bulunuyor.

Geceleyin restoran ve barlara gidilir. Buradaki restoran ve barlar fena değil. Önereceğim yerlerin başında, The Volcano isimli bir taverna/restoran var. Yemekleri güzel ve ekonomiktir. Ayrıca:200 metre ileride bir de Yunan tavernası önerebilirim. Turizm rantı tarafından bozulmamış, yemeklerinin mutfağa gidilip seçildiği, buzuki çalınan ve arada yaşlı bir-iki adamın çıkıp sirtaki oynadıkları bir mekan.

Bu mekanın yemekleri çok güzel. Yine de söylediğim gibi; diğer adalardan uzak durun, çünkü özellikle yemeklerde, arzu etmediğiniz kötü yiyeceklere büyük paralar ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Konaklamak için, buradaki “Youth Hostel Anna” yı seçerseniz: kalacak yere çok para ödememiş olursunuz. Ayrıca: çok sayıda, Kanadalı ve Avustralyalı ile tanışırsınız. Yalnız, ada genelde romantik bir ortam olduğu için: kesinlikle çift gitmeniz şart. Yoksa: 2-3 gün orada kalıp: İos ya da Mykonos’a gitmeniz daha eğlenceli olur.

PİRGOS KÖYÜ

Devam ediyoruz. Adanın tam kalbinde: Pirgos köyü var. Burada bulunan Venedik kalesi görülmeye değer. Köyün ilerisindeki kayalık uçurumda: 17’nci yüzyıldan kalma: “Profitis İlias Manastırı” var. Yol: girişe doğru tırmanırken, Santorini’nin dik bayırlarda yetişen ünlü domatesleriyle dolu tarlalarından geçeceksiniz. Domatesler volkan kayasında yetişmesi nedeniyle çok farklı, ama çok çok lezzetli.

Manastır; yalnızca rahipler içeride ayin yaparken açık olmasına rağmen ziyaret edilmeye değer. İlyas Peygamberin 15’nci yüzyıldan kalma ikonu, manastırın gururu. Manastırın, aynı zamanda, ikonlar ve el yazmalarıyla birlikte, keşişlerin hayatına dair ipuçlarının sergilendiği, bir de müzesi var.

Ne yazık ki, dağın zirvesi, aynı zamanda, uydu ve dijital teknoloji ile Yunan Silahlı Kuvvetleri tarafından paylaşılmış. Bu güzel manzaranın fotoğrafını çekmek, ne yazık ki, yasak.

santorini.thira gece
Yunanistan Santorini adası Thira antik başkent

THİRA ANTİK BAŞKENT

Bu kayalık çıkıntının kuzey yamacında: MÖ.3’ncü yüzyıla tarihlenen ve “Thira”da denen, adanın antik başkenti bulunuyor. Site: geniş bir bölgeye yayılmış. Ancak, bazı kalıntıların kötü durumda olması ve heyelan tehlikesi, sitenin zaman zaman kapanmasına yol açıyor. Yola çıkmadan önce, Fira’daki turizm bürosundan, sitenin açık olup olmadığı hakkında bilgi almanızda yarar var.

AKROTİRİ KÖYÜ

Adanın güneyinde: Akdeniz’in en önemli antik sitelerinden biri var. Modern köy “Akrotiri”nin yanında: MÖ.2000 yılları civarına tarihlenen tam bir kent bulunmuş. MÖ. 1500 yılındaki patlamanın ardından, birkaç metrelik bölümü, külle kaplanan sitede, İtalya’daki Pompei’nin aksine: hiçbir insan kalıntısına rastlanmamış. Bu durum: bilim adamlarını, felaket gerçekleşmeden önce, insanların kaçtığını düşünmeye yöneltmiş.

Site; 1967 yılından sonra, günümüze kadar, büyük patlamadan önceki günlük hayatın izini bulabilmek için özenle kazılmış ve kazılıyor. Bir zamanlar: Minos yerleşimi olan bölgede, Minos çömlekleri ve fresklerle süslenmiş evler gün ışığına çıkarılmış. Kentin kanalizasyon sisteminden, uygarlığın ne kadar gelişmiş olduğunu söylemek mümkündür.

Ne var ki; burada bulunan sanat eserlerinin büyük kısmı: günümüzde, Atina’daki ulusal arkeoloji müzesinde korunuyormuş. Bölgede yapılan kazılar günümüzde de sürdürülüyor. Evler, meydanlar ve caddelerin bulunduğu kalıntılar, sıcak ve hayli kalabalık olabilen bir koruyucu çatının altında sergileniyor. Bu nedenle: buraya, mümkün olduğunca günün erken bir saatinde gitmeye çalışmanızı öneririm.

KAMARİ BÖLGESİ

Görülmese gereken bir yer. Çakıl ve volkanik kumlarından dolayı, beyaz, siyah ve kırmızı diye adlandırılan plajları var. Volkanik patlamadan dolayı, denizde koca koca kayalar mevcut. Denizi temiz, fakat bence bizim Ege kıyılarından sonra, öyle çok fazla beğenilecek bir yanı yok.

Tatil yeri olduğu için, sahilde bir sürü, bar, kafe, restoran ve dükkanlar var. Eğer bu bölgede konaklamak isterseniz: Tercih etmenizi önereceğim otel: Epevlis oteli.

Yunan adaları genel özellikleri hakkındaki yazım.

Yunan adaları gezi planı hakkındaki yazım.

Tanzanya Zanzibar

Tanzanya Zanzibar

 

Zanzibar hakkındaki yazıma başlamadan önce, şunu bilmenizde yarar var.

Buraya gitmeyi düşünürseniz: beş yıldızlı otel konforu, lüks bir yaşantı aramamanız gerekiyor.

Bunlardan öte, maalesef burada hijyen de büyük sorun.

Yani: burayı ziyaret edecekler, muhteşem bir doğa, harika bir deniz, kumsallar ve baharatlar ile karşılaşacak olsalar da, kesinlikle burada özellikle yiyecek meyve dışında, hijyen nedeniyle, pek yenecek bir şey bulunmadığını göreceklerdir.

Yine de, adada yaşam çok ucuz, doğası henüz bozulmamış, bu yüzden, burası ziyaret edilebilir.

Ancak: Müslüman bir ülkede bulunduğunuzu unutmayın ve özellikle kıyafetlerinize dikkat edin.

Bu ülkenin en büyük özelliklerinden birisi de, size hizmet eden her türlü kişinin “bahşiş” beklemesidir.

Bunlara, küçük bir miktar bahşiş vermeyi ihmal etmeyin.

Bu arada: “Jambo my brother” diye yanınıza yaklaşan yerel halktan insanlara sakın güvenmeyin, sizi alakasız yerlere götürecekler ve uğraştıracaklardır.

Son zamanların gözde “balayı” mekanı olan bu ada “Maldivler” den daha yakın ve aynı özellikleri barındırıyor, yani deniz, güneş, kumsallar muhteşem güzel, ama ada halkının tamamen Müslüman olduğunu ve İslam dinine aykırı gelecek davranışlardan kaçınmanız gerektiğini (özellikle alkol konusunda) unutmamanız gerekiyor.

Ada cumhuriyeti: Hint okyanusunda bulunuyor. Ada: Tanzanya’ya bağlı olmasına rağmen, kendi içişlerinde özgürdür ve yerel hükümet tarafından yönetilmektedir ve iki adadan oluşmaktadır.

Ada: bir kanal ile, Afrika ana karasından ayrılmış olup, bu kanalın en dar yeri: 36.5 km. dir. Adanın uzunluğu 85 km. ve genişliği 39 kilometredir. En yüksek nokta: Unguja olarak isimlendirilen 120 metre yükseklikteki tepedir. Esas adaya zaten “Unguja” ismi verilir.

Pembe ada olarak isimlendirilen ikinci yani diğer ada ise: esas adanın güney ucundadır. Bu ada da bir kanal ile Tanzanya ana karadan ayrılmış olup, kanalın en geniş yeri 35 kilometredir. Adanın büyüklüğü 980 km. karedir. Uzunluğu yaklaşık 68 km. ve genişliği 22 kilometredir. En yüksek noktası, 95 metredir.

Adanın başkenti “Stone Town” şehridir.

Adanın en büyük özellikleri: turkuaz mavisi denizi, bembeyaz kumsalları, tropik meyveleri, birçok baharat çeşitleridir.

Adanın tarihi süreç içindeki gelişimi incelendiğinde:

ilk yerleşimcilerinin İran’dan gelen göçmenler olduğu görülür. Adı: “zencilerin sahili” anlamında, Farsça “Zangi bar” kelimesinden türemiştir.

1502-1700 yılları arasındaki yaklaşık 200 yıllık süreçte ise, burası Portekiz tarafından sömürge olarak kullanılmıştır.

1700 yılında ise Umman Sultanlığının denetimine girmiştir. 1840 yılında, Umman Sultanlığının başkenti, adadaki “Stone Town” şehrine taşınmıştır.

1861 yılında ise, Umman Sultanlığı, iktidar çatışmaları nedeniyle ikiye bölününce, ada sultanlığı, 1890-1963 yılları arasında, Birleşik Krallık tarafından atanan valiler tarafından yönetilmiştir.

19 Aralık 1963 tarihinde ise, ada bağımsızlığını kazanmıştır. 26 Nisan 1964 tarihinde ise, ada, Tanzanya’ya bağlanmıştır.

Ancak, adanın tarihi geçmişinde en öne çıkan konu: buranın bir köle ticareti merkezi olarak kullanılmasıdır. Söylenenlere göre: Afrika’nın çeşitli yerlerinden toplanan köleler, satılmak üzere buraya getirilirlermiş.

Burada: küçük hücrelere tıkılan kölelerin büyük bölümü ölür, ölmeyenler ise ağaca bağlanıp kırbaçlanırlar, bağırmayanlar ve ağlamayanlar yüksek ücretlerle satılırlarmış.

Uzun yıllar devam eden bu acımasız etkinlik: Nil nehrinin kaynağını aramak için bölgede dolaşan bir İngiliz misyoner tarafından görülür ve kendisi tarafından başlatılan büyük bir kampanya sonucunda, 1964 yılında, bölgedeki “köle ticareti” yasaklanır.

Gelelim günümüze:

Günümüzde ada halkının yani yerli halkın aşırı yoksul olduğu görülüyor. Çok küçük bir bahşiş verdiğinizde, bu insanların çok mutlu olduklarını görebiliyorsunuz. Fakir yerli halk: kıyılarda deniz çekildiğinde, para kazanmak için uğraş vermeye başlıyorlar ki, bu uğraşlar: sıradan balık tutmak.

Halkın çoğu Müslüman demiştim ya, Afrika’nın kuzeyindeki Müslüman ülkelerde olduğu gibi, bunlar fotoğraflarının çekilmesinden veya birlikte fotoğraf çekilmekten sıkılmıyorlar.

Çünkü, bunun karşılığında küçük te olsa bir bahşiş alma şanslarının bulunduğunu biliyorlar ki, inanın küçük bir bahşiş verdiğinizde çok mutlu olduklarını gördüğünüzde, zaten siz isteyerek bahşişi veriyorsunuz.

 

Tanzanya Zanzibar

İKLİM

Adayı ziyaret ederseniz, iklim olarak bilmeniz gereken ilk özellik: kuzey yarımküredeki iklimin tam karşıtı bir iklimle karşılaşacak olmanızı bilmenizdir. Yani, ülkemizde kış varken, burada yaz hüküm sürer. Ekvator’a yakın olması nedeniyle, adalarda, yıl boyunca sıcaklık yaşanır. Mart-Nisan-Mayıs aylarında ise, bölgede muson yağmurları görülür.

Sıcaklık ortalamaları yıllara göre: Ocak ayı: 32, Şubat ayı: 33, Mart ayı: 33, Nisan ayı: 30, Mayıs ayı: 29, Haziran ayı: 28, Temmuz ayı: 28, Ağustos ayı: 28, Eylül ayı: 29, Ekim ayı: 30, Kasım ayı: 32, Aralık ayı: 32.

Tanzanya Zanzibar

EKONOMİ

Zanzibar’da ekonomik etkinliklerin başında, özellikle Pemba adasında üretilen “karanfil” üretimi gelmektedir. Burası, bir zamanlar dünyanın önde gelen karanfil üreticisi olmuştur. Ancak, karanfil satışları, son yıllarda düşmüştür. Bunun yanında, ülkenin diğer en önemli ekonomik etkinliklerinin başında, yine baharat üretimi gelmektedir.

Özellikle: çeşitli baharatlar ve yosun ihraç edilir. Balıkçılık için kano üretimi yaygındır. Turizm ise, son yılların en gözde gelir kaynağıdır.
Evet: 1800’lü yılların başında gelen baharat: ada iklimine uyum gösterince, verimli topraklarda uzun süre baharat üretimi ve ihracatı yapılmış ve adanın kaderi değişmiştir.

Tanzanya Zanzibar

DİN

Ada nüfusunun çoğunluğu Müslümandır. % 97’lik Müslüman çoğunluğun yanında, geriye kalan % 3’lük bölüm Hıristiyan’dır.

Tanzanya Zanzibar

DİL

Adalıların büyük bölümü İngilizceyi gayet güzel konuşuyorlar. Ancak, yerel dil “Kiswahili” dilidir. Doğu Afrika’da zaten bu dil, yaygın olarak konuşuluyor. Ancak, söylediğim gibi, ada halkının birçok kişisi “İngilizce, Fransızca ve İtalyanca” konuşabiliyor.

Tanzanya Zanzibar

ULAŞIM

Adaya ulaşmak için, Dar-es Salam şehrinden sonra yeniden uçağa binmeniz gerekiyor. Zanzibar havaalanına ulaştığınızda ise: pasaport ile birlikte “sarı humma” aşısı olduğunuza dair belge ibraz etmeniz isteniyor.

Buraya ulaşmak için, İstanbul-Tanzanya/Dar es Salaam havaalanı ve sonrasında 15 dakikalık bir uçuştan sonra, adanın havaalanına iniyorsunuz. Bu uçuş süresi, uçaklara göre değişiyor.

Yalnız Tanzanya’dan adaya kalkan uçaklar genellikle, sabah saatlerinde kalkıyor ve Tanzanya’ya gece saatlerinde ulaşırsanız, havaalanında, uzunca bir süre beklemeniz gerekiyor. Buraya ulaşım için feribot ta bulunuyor.

Tanzanya Zanzibar

TURİZM

Ada: doğal güzelliklerine ziyaretçilerine cömertçe sunuyor. Yerleşim yerlerinde, halkın çok fakir olduğundan yukarıda da söz etmiştim. Bu insanlar, küçük bir miktar bahşiş karşılığında size her türlü yardımı yapmaya hazırlar.

Bu arada, yerleşim yerlerinde sokak lambalarının bulunmadığını bilmelisiniz. Hava, saat 19.00 gibi kararmaya başladığında, sıkıntı çıkıyor. Çünkü, otellerde bile elektrikler sık sık kesiliyor. Burada geçen gecelerinizde, ay ışığının ne kadar güçlü olduğunu hissedeceksiniz.

Turizm ile ilgili, bu bölümle ilgili son not: 2012 yılı sonlarına doğru: burada, özellikle şehir merkezinde yani Stonetown denilen yerde, isyanvari halk hareketleri olmuştur.

Bu hareketlerde: şehrin yağmalandığı, dükkanların tamamen kapandığı, turistlere sokağa çıkma yasağı konulduğu, insanların barlar ve alkol satan dükkanları talan ettiği, özgün Zanzibar İslam Cumhuriyeti kurulmasını istedikleri gündeme gelmiştir.

Yani: burasının tamamen Müslümanlar tarafından yaşanılan bir yer olduğunu unutmamak gerekir ve elbette buna göre davranmak ve özellikle alkol ve alkol alınan yerlerden kaçınmak gerekiyor ki, ziyaretçiler bunu unutmamalıdırlar.

Evet Zanzibar, herkesin koşa koşa gittiği “Maldivler” den daha güzel deniz ve kumsallara sahip ama, adanın bu özelliğini unutmamak gerekir.

 

YEME-İÇME

Adada yeme-içme çok ucuzdur. Ancak: hijyen bulunmadığını bilmeniz gerekir. Yani: kesinlikle açıkta satılan yiyecek ve içecekleri kullanmamanızı şiddetle öneririm.

Zaten: bu ülkeye giderken “sarı humma” aşısı olmak zorunlu. Adada, özellikle: harika kokulu “papaya” ve “mango” yiyebilirsiniz. İçki konusunda yani alkol konusunda ise, kesinlikle dikkatli olmakta yarar var, çünkü ada halkının büyük bölümü Müslüman ve alkol kullanımı pek hoş karşılanmıyor.

NE SATIN ALINIR

Burayı ziyaret ederseniz: genellikle Hint ve Çin malları bulacaksınız. Dükkanlarda “safari” ve “Afrika” temalı ürünler bulup satın alabilirsiniz.

Taş şehirde: “Memories” isimli, 2 katlı bir alışveriş mağazası bulunuyor. Burada: fiyatlar oldukça uygun ve ürünlerin üzerinde fiyat etiketleri var, yani pazarlık yapılmıyor.

Buradan: kahve, çay ve baharatlar ve yerel özellik taşıyan hediyelikler satın alabilirsiniz. Özellikle, muz kabuklarından yapılan tablolar tercih edilebilir.

Ayrıca “tanzanit” taşından yapılmış mücevherler ve takılar da satın alabilirsiniz.

Tanzanya Zanzibar

DENİZ

Adanın kuzey sahillerinde günde 2 kere muhteşem bir doğa olayı yaşanıyor. Evet: gel-git veya diğer adı ile med-cezir. Bu olay sırasında, sabah denizin bulunduğu yer, öğlen saatlerinde, bulunduğu yerden yaklaşık 250-300 metre kadar geriye çekiliyor ve birkaç saat öncesinde denizin bulunduğu yerde: şimdi her türlü deniz kabuklusu, deniz yıldızı, deniz kestanesi, ahtapot vs. bulunuyor ve yerli kadınlar, bunları topluyorlar.

Ziyaretçiler ise, bu muhteşem manzaranın fotoğraflarını çekiyorlar. Öğleden sonra, saat 14.00-14.30 gibi ise, uzaktan denizin sesini duyuyorsunuz ve deniz, yine eski yerine kadar kıyıya geliyor.

Tabii bu durumun en büyük tehlikesi: denize girmek için niyetlendiğinizde, bir bakıyorsunuz, deniz geriye gitmiş, bir süre yürüyorsunuz denize ulaşmak için, ancak denize ulaştığınızda, derinlik ancak dizlerinize kadar geliyor, daha da kötüsü, denizin geriye gelmesi sırasında ileride yakalanırsanız, bu kez, kıyıya dönmeniz sorun yaratıyor.

Bu nedenle: yerel halk ve ziyaretçiler kıyıdan kiraladıkları, düz altlı teknelerle denize ulaşıyorlar ve tekne yanlarında bulunduğu için yüzerken tehlike yaşamıyorlar.

Aksi halde, burada denize girip yüzmek isterseniz, çok dikkatli olmanız gerekiyor, çünkü denizin gel-gitlerine dikkat etmeseniz sorunla karşılaşabilirsiniz.

Tanzanya Zanzibar

UNGUJA ADASI

Ada ismini: bir zamanlar isyancı kölelerin getirilip zincirlendiği bir zindanın kalıntılarından almaktadır.

Burada, özellikle “Zanzibar Kırmızı Colobus” ları olarak isimlendirilen ve günümüzde sayıları yaklaşık 1500 civarında olan, bir tür nadir Afrika maymunları görülür.

Bunların, yaklaşık 1000 yıldır, yani son buz devrinden bu yana adada yaşadıkları bilinmektedir. Bunların üçte birlik bölümü “Jozani Ormanı” denilen yerde yaşıyorlar.

Bunların yanında, adada yine yerli hayvan türü olarak Zanzibar Leoparı yaşıyor olması gerekiyor ancak bunun soyunun tükenmiş olduğu söyleniyor. Yani, leopar görmek mümkün değil deniliyor.

Jozani ormanında: aslında o kadar yeşillik ki, insan ürküyor, maymun, domuz, küçük antilop, misk kedisi gibi hayvanlar görülebiliyor. Ama dediğim gibi çok yeşillik ve her an sanki bir vahşi orman canlısı çıkacak gibi bir his yaratılıyor.

Tanzanya Zanzibar

Stone Town- Taş Şehir

Burası, Zanzibar adasının başkentidir ve Afrika ile Arap kültürünü buluşturan bir açık hava müzesi gibidir. Şehir: Doğu Afrika’daki eski kıyı ticaret şehirlerinin en güzel örneklerinden birisidir.

Günümüze kadar olan süreçte, şehir dokusunu ve el değmemiş doğasını korurken, Afrika, Arap, Hint ve Avrupa kültürlerinin farklı bölümlerini, bin yıldan uzun bir süre harmanlayarak, oluşturduğu kendisine has “shawili” kültürünü yansıtan muhteşem yapılarla doludur.

Şehir, 12’nci yüzyılda ilk kurulduğunda, aslında bir balıkçı köyü imiş. Kentleşme faaliyetleri ise, 1530’lu yıllarda başlamıştır. Bu dönemden, 17’nci yüzyılın sonuna kadar geçen sürede Portekiz yönetimi altında kalan şehir, swahili yöneticilerinin denetimindeki küçük bir şehir devleti olarak varlığını sürdürmüştür.

Ayrıca: yine bu şehir UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: şehir inanılmaz eski ve bakımsız binalarla doludur ve bu binaların bulunduğu sokaklarda gezerken, güzel ve renkli fotoğraflar çekebilirsiniz.

Şehirde en meşhur ve popüler cadde kır caddesidir. Bu cadde, eski Zanzibar ile yeni ve modern Zanzibar şehrinin bulunduğu bölgeleri ikiye ayırıyor.

Şehir içi ulaşımında “dala dala” denilen bir araç kullanılıyor. Bu araç, kamyonetin arkasına oturak koymuşlar, ne cam, ne kapı var, bir tür ilkel ulaşım aracıdır. Ama, fiyatı gayet uygundur, bu araç ile şehirde bir yerden bir yere gitmek, bizim paramız ile, 30 kuruş.

Taş şehir: adanın Afrika ana karasına bakan tarafında bulunuyor. Şehirde: genellikle, belli bir düzen bulunmadığından, gecenin ilerleyen saatlerinde, dışarıda bulunulmasını pek tavsiye etmiyorlar.

Şehir gezinizde: sahilde liman, House of Wonders ve her akşam kurulan tezgahlardan oluşan Pazar yerini ziyaret etmelisiniz. Bu tezgahların bulunduğu bölgede, ayrıca, her gün yüzlerce çeşit meyvenin satıldığı “Frodhan Bahçesi” bölgesini görebilirsiniz.

Burası: meyveler yanında yerel yemekleri de tatmak isteyenler için uygun bir ortam yaratıyor ama daha önce de söylediğim gibi, hijyen yok. Karanlık çökünce burada birçok yemek tezgahı kuruluyor.

Tanzanya Zanzibar

Şehrin sokaklarında gezerken: bir statü sembolü olarak, muhteşem ahşap oymalar şeklinde yapılmış ev kapıları mutlaka ilginizi çekecektir. Bölgedeki evlerin çoğu: 19’ncu yüzyılda inşa edilmiştir. Dünya üzerinde ahşap oyma kapı örneklerinin en güzellerini burada görebilirsiniz. Kapıların tipine göre, evde oturanın Hintli mi Arap mı olduğunu anlamak mümkündür.

Özellikle: 1984 yılına kadar,

Zanzibar Sultanının annesinin oturduğu evin kapısı özel ilgi çekiyor. Bu kapının üzerinde, diğer statü kapılarında bulunduğu gibi, aslan, çift başlı kartal ve yılan kabartmaları, ahşaba işlenmiş olarak görülüyor.

Hintlilerin evlerinin önünde “baraza” denilen taştan banklar bulunuyor. Bu taştan banklar üzerine yatanlar, denizden gelen meltem rüzgarının getirdiği deniz kokuları ve okyanus dalgalarının hışırtısını dinleyerek, dinleniyorlar.

Zanzibar’da Hintliler, genellikle balkonlu binalar yapmışlar. Birkaç katlı evlerin alt katlarında dükkanlar, üst katlarında ise oturma yerleri bulunuyor. Arap kökenlilerin evlerinde ise, balkon bulunmuyor. Bu evlerde, serinlik yaratmak için avlu yapılmıştır.

Kadınlar ise:

Rengarenk ve ipekli kumaşlardan giysiler giyiyorlar. Özellikle: “pareo” denilen ve rengarenk ve birbirinden güzel desenlere sahip kumaşlar ile başlarını örtüyorlar ve üstlerine elbise yapıyorlar. Bu kumaşların her birinin üzerinde, birbirinden farklı “yazılar” var. Örneğin “evlilik hayatında mutlu ol” gibi. Kadınlar için, kıyafetlerinin allı-pullu ve renkli olması çok önemliymiş.

Taş şehri gezerken, bu güzellikler yanında: giriş bölümünde söz ettiğim üzere, burada uzun yıllar yapılan köle ticaretinin izlerini de görmek mümkündür.

Şehir merkezinde: Fredy Mercury ( Quinn gurubunun solisti, dünyaca ünlü, yakın bir zaman önce aids hastalığı nedeniyle öldü) nin evini de görebilirsiniz.

Fredy Mercury: hiç ölmemiş gibi adada yaşatılıyor, kendisi İngiliz sömürge döneminde, burada bir İranlı anne-babadan olmadır. Müzikleri, bizim Türk sanat müziğini anımsatan çalgı aletlerine ve benzer tınılara sahiptir.

Şehir merkezi ziyaretinizde, bir Hint restoranına uğrayıp, bol baharatlı ve acılı Hint yemeklerinin tadına bakmanızı öneririm.

Tanzanya Zanzibar

Hakunamatata Spice Tour-Baharat Turu

Şehirde, bir sürü baharat çiftliği bulunuyor.
Bu turda: baharat tarlalarında dolaşılıyor. Bu turda: ağaçlardan Hindistan cevizi düşürüp içebiliyorsunuz.

Hatta: yaklaşık 30 metrelik Hindistan cevizi ağaçlarına, tırmanan gençleri görebiliyorsunuz. Ayrıca yine birçok çeşit ve günlük hayatımızda kullandığımız baharatı: doğal yetiştikleri ortamda görebiliyorsunuz.

Hatta: ağaç yapraklarından yaptıkları çeşitli şeyleri (taç, yüzük, kolye gibi) size hediye ediyorlar. Bunların dışında: örneğin armut meyvesine benzeyen bir tür meyveleri bulunan ağacı sorduğunuzda, bunun bir tür baharat olduğu ve yöresel yemeklere katıldığı söyleniyor.

Burada en popüler bitki ise, karanfildir. Karanfil oldukça önemli bir yere sahiptir. Karabiber ise, ağaçta yetişiyor ve önceleri yeşil olan, sonra kırmızı olan ve toplanıp güneşte kurutulduktan sonra rengi kararan ve karabiber olarak sofralara gelen bir baharat türüdür.

Vanilya ise, bir ağacın çevresine dolanan bir sarmaşık gibi, yapraklar büyüyor ve vanilya oluyor. Tarçın ise, tarçın ağacının gövdesinden bıçakla kesilerek alınıyor, kurutularak toz haline geliyor.
Turun sonunda ise, tropik meyvelerden oluşan bir ikram faslı var. Evet, tura katıldığınızda, büyük bir baharat çiftliğine gideceğinizi hayal etmeyin, nisbeten basit bir baharat çiftliğine gidiyorsunuz.

Tanzanya Zanzibar

Jozani Forest

Kelebek merkezinin yakınındaki bu ormanlık alanda, özellikle “kırmızı colobus maymunları” görülebiliyor. Bunlar “kırmızı” sırtlı ve dört parmaklıdır. Ayrıca: Mangrove ağaçları da ilgi çekiyor.

Maymunlar: dünya üzerinde yalnızca Zanzibar adasında yaşamaları ile biliniyor, yani bunları dünyanın başkaca bir yerinde görme şansı yok. İnsanlara alışmışlar, yakınlarına kadar gidip fotoğraflarını çekmek mümkündür. Çünkü, bu maymunlar doğal ve vahşi ortamda yaşamalarına rağmen, nispeten elcilleşmiştir.

Ormanlık alanda gezerseniz hiç görmediğiniz ağaç türleri görebilirsiniz. Hatta: evlerimizde büyütmeye çalıştığınız “aşk merdiveni” isimli bitkinin, burada devasa boyutlarda, her yerde bulunduğuna şahit olacaksınız.

Öte yandan, bu ormandaki ağaçların çok sağlam olduğu ve bu yüzden balıkçı teknelerinin bu ağaçlarla yapıldığı ve uzun yıllar kullanıldığı söyleniyor.
Ormanın bir diğer özel yanı ise, burada bulunan büyük boyutlu karıncalardır. Bu karıncalar ormanda ölen ağaçların kalan köklerini yiyorlarmış ve bitince de üzerine yuvalarını kuruyorlarmış.

Tanzanya Zanzibar

Nungwi Plajı-Langi Langi Beach Bungalowsa

Burası, adanın kuzeybatı sahillerinde bir yerleşim yeridir. Burada sahil boyunca dizilmiş pek çok otel bulunuyor. İnsanlar buraya denize girmek için geliyorlar. Denizin rengi, tam turkuaz renktir. Burada muhteşem güzellikteki yani Maldivleri andıran kumsalları ve denizi görebiliyorsunuz.

Tanzanya Zanzibar

Kendwa Plajı

Burası: Nungwi plajına, yaklaşık 3 km. uzaklıktadır ve daha sessiz ve sakindir.

Tanzanya Zanzibar

Prison Island

Ana adaya 35-40 dakika uzaklıktaki bu şirin adaya gitmek isterseniz, deniz kenarındaki küçük tekne sürücüleriyle pazarlık yapabilir ve muhtemelen kişi başı 35 dolara gidebilirsiniz. Başkaları ile aynı tekneyi kullanmak isterseniz, kişi başı ödeyeceğiniz tutar, düşüyor. Ama, 25 dolardan aşağıya düşmez. Antik dönemden kaldığı sanılan bu ahşap tekneler ilk başta pek güven vermese de, gayet güzel bir yolculuk yapılıyor. Adaya vardığınızda: burada günübirlik güneşlenmek veya denize girmek mümkündür.

Masmavi deniz ve bembeyaz kumsallarda yürüyüş yapabilirsiniz. Ancak bu adanın başka bir özelliği daha var. Adada bulunan bir çevresi kapalı park alanında: 90-100 yaşında ve hatta daha fazla yaşlı kaplumbağaların bulunduğu bir yer olarak önem kazanıyor. Bu dev boyutlu kaplumbağaları: yapraklarla besleyebiliyorsunuz ve onları sevebiliyorsunuz. Bu kaplumbağalar, ilk olarak 1920 yılında buraya gelmişler ve daha sonra üreyip çoğalmışlardır. Burada: kaplumbağalar yanında, ceylanlar ve tavus kuşları da bulunuyor.

Bu adanın bir diğer özelliği: 1900’lü yıllar öncesinde, Afrika’dan toplanan zenci kölelerin, buradan Orta Doğu bölgesine transfer edilmeleriymiş. Yani, burası “karantina adası” olarak kullanılıyormuş. Daha sonraki yıllarda ise, burada bulunan köle hapishanesi, hastane olarak kullanılmıştır. Bugün, adayı ziyaret ederseniz, demir parmaklıkları ve hapishaneyi görebiliyorsunuz.

 

Dini Yapılar

Zanzibar’da bugün 48 tane cami bulunduğu söyleniyor. Az sayıdaki Hıristiyan ise, 1873 yılında yapılan Anglikan katedralinde dini ibadetlerini yerine getiriyorlarmış. İşin ilginci, bu katedralin hemen yanında bir cami bulunuyor, yani cami ve kilise bir arada, bu durum Zanzibar’daki hoşgörünün en büyük ifadesidir.

Tanzanya Zanzibar

Slave Market

Burası da, eskiden köle ticareti yapılan ve günümüzde kilise olarak kullanılan bir yerdir. Bu köle ticaretinin yapıldığı yerin üstünü kapatmak ve zenci kölelere yapılan işkenceleri gizlemek için, alanın tam üstüne daha sonradan kilise yapıldığı söyleniyor.

Kilisenin ismi Christ kilisesidir. Burada: yine de kölelerin tutulduğu, insanın tüylerini ürperten odalar görülüyor. Boyunlarından zincirle bağlanan 100 civarında, kadın ve çocuktan oluşan köleler, bu deliklerde bir süre tutulup, daha sonra Arap ülkelerine satılıyorlarmış. Erkek köleler ise, hadım edilip satılıyorlarmış.

Günümüzde, bu kölelerin satıldığı yer yani “köle pazarı”: o günlerin unutulmaması için bir anıt ile canlandırılıyor. Kölelerin satılmadan önce bekletildikleri hücreler görülüyor. Bu hücrelerde, ellerinden, kollarından, boyunlarından zincirlenen köleler, duvarlara bağlanıyorlarmış. Bu hücreleri gezebiliyorsunuz.

 

Forodhani Bahçesi

Taş şehirde, burayı da ziyaret etmelisiniz. Burası yerel bir pazardır. Ancak: ortaçağdan kalma bir görüntü sergiliyor. Özellikle: mahalli yemeklerin yapıldığı buradaki et ve tavuklar, sağlıksız ortam sunmaları nedeniyle, ziyaretçiye ilginç gelebiliyor. O kadar ilginç meyveler ve yiyecekler var ki, şaşıracaksınız. Çok büyük boyutlu muzlar var.

Yöre halkı bu muzları, fillere yediriyorlarmış, kendileri yiyecekleri zaman ise, şeker ve süt ilave ederek bu muzları kızartıyorlar ve sonra yiyorlarmış. Burada kırmızı kabuklu muz göreceksiniz ki, mutlaka tadın, tadı muhteşem güzeldir. Bir de dünya üzerinde sadece Zanzibar’da yetişen bir meyve türü bulunuyor. Portakala benzeyen bu meyvenin suyu sıkılarak içiliyor ve özellikle ağız yaralarına iyi geliyormuş.

Tüm bunların yanında, çarşıda, et pazarı, kötü görüntüler ile hafızalara kazınıyor. Bu et pazarında buzdolabı kültürü bulunmadığından, etler açıkta işleniyor ve satılıyor, tabii bunun sonucunda ortaya istenmeyen görüntüler çıkıyor.
Bu yöresel pazarlar: her gün saat: 06.00 da kuruluyor ve akşam saat 18.00 de kapanıyor.

 

House of Wonders

Burası bir müzedir. Müzede pek bir obje yok ve genellikle yazılar ve fotoğraflar sergileniyor.

 

Arap Kalesi

Burası, müzenin hemen yanındadır. Kalenin Portekizlilerden kaldığı da söyleniyor. Kale: gayet sağlam durumda, surların üstünde toplar bulunuyor. Ama, kalenin en ilginç yanı: gündüzleri kalenin iç avlusunda kurulan tezgahlar ve bu tezgahlarda, yöresel el sanatı örnekleri ziyaretçilere satılıyor. Ayrıca: kale, yörede yapılan festivallere, konserlere ve çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyormuş. Kalede bir de dövme-kına yapan kadınlar var.

Zanzibar’da, özellikle yeni evlenen kadınların ellerine ve kollarına, yöresel motifler bulunan kınalar yakılıyormuş. Kalenin içinde ve çevresinde bulunan bir kısım yöre kadını ise, gelen ziyaretçilerin ellerine ve kollarına, bu motiflerin bulunduğu kınaları yakmak ve para kazanmak için uğraşıyorlar. Gerekli hijyen olmadığı için, tercih etmemenizi öneririm.

 

ZBC-Butterfly Centre-Kelebek Merkezi

Taş şehrin dışındaki burada: sera şeklinde düzenlenmiş yerlerde, yöreye has kelebekleri görüp izleyebilirsiniz.

 

Kizimkazi-Yunuslar

Zanzibar adasının en güneyinde Kizimkazi denilen yerde: doğal ortamlarındaki yunus balıklarını izlemek mümkündür. Bu ada, merkeze yaklaşık 1 saat uzaklıktadır. Bu ada halkının en büyük geçim kaynağı balıkçılıktır. Kıyıdaki tekneler eski ama yıllarca hiçbir şey olmuyor gibi sağlam ve çalışır durumdalar. Eğer buraya günün ilk ışıklarında gelirseniz, doğal ortamlarındaki yunus balıklarını görmek mümkündür.

Yunusları görmek için, kıyıdan bir tekne kiralıyorsunuz ve tekne ile masmavi sulara açıldığınızda, dalgaların arasından yunusları görebiliyorsunuz. Hatta: yine doğal ortamlarındaki yunus balıklarına dokunmak, onlarla birlikte yüzmek gerçekleşebiliyor.

Ancak: sabahın ilk ışıkları ile başlayan bu turda: bir tekneye biniyorsunuz, bu tekne ile yunusların yanına yaklaşıyorsunuz, denize atlıyorsunuz, ama yunuslar kaçtığında yeniden tekneye çıkıyorsunuz ve yine yunuslar takip edilmeye başlanıyor, yani biraz zahmetli bir tur. Bu arada yunuslara rastlar ve denize atlarsanız, kocaman bir yunus ile baş başa-göz göze gelebiliyorsunuz ve ürkmemeniz gerekiyor.

Tanzanya Zanzibar

PEMBA ADASI

Pemba adası: derin kanallar ile Unguja adası ve Afrika ana karasından ayrılmıştır. Pemba adası ile Afrika anakarası arasında kalan ve Pemba kanalı denilen derin çukur: dünyanın günümüzdeki en iyi dalış alanlarından biri olarak kabul edilmektedir.

Yumuşak ve sert mercan kayalıklarına sahip olan duvar ve resifler: özellikle Temmuz/Ağustos aylarında, güney denizlerine göç eden balina köpek balıklarının geçiş noktası olarak bilinir. Ayrıca, yine bu geçiş noktası: değişik cinsteki köpek balıklarının sıklıkla rastlandıkları yer olarak önem kazanır.

Ada: özellikle “fox” lara ve yunuslara ev sahipliği yapmasıyla tanınıyor.
Ada: Zanzibar’ın yaklaşık 80 km. kuzeyinde bulunmaktadır. Düz ve kumluk olan Zanzibar’ın aksine, burada ormanlar ve verimli topraklar çoğunluktadır ve Zantibar’ın toplam baharat üretiminin % 75’lik bölümü burada yapılmaktadır.

Tanzanya, Genel

Tanzanya, Dar-es Salaam

Tanzanya, Dodoma