Avustralya Sydney

Avustralya Sydney

Sydney bölgesi, Avustralya kıtasında: 1788 yılında, Kaptan Cook komutasında buraya gelen İngiliz donanması  tarafından, İngiltere’nin en kalabalık hapishanelerinden buraya getirilen 760 azılı suçlunun karaya çıkarıldığı ilk yer ve zaten Darling Harbour denilen yerde; bunu ifade etmek için bir plaket bulunuyor.

Avustralya tarihi bölümünde ayrıntılı anlattığım gibi, kıtaya yeni gelen bu garip insanlar, bölgedeki yerlileri, zorla yerlerinden ederler ve büyük bölümünü ise öldürerek yok ederler.

İşte, Avustralya’nın en eski, en canlı ve en büyük kenti: Sydney.

Aslında: Avustralya ülkesinde, Sydney yanında; Melbourne şehri de bayağı popüler ama Sydney: gerek denizle iç içe coğrafi konumu ve ılıman iklimi ve daha hareketli yapısı ile, öne çıkıyor.

Bir anlamda: Sydney İstanbul ve Melbourne ise Ankara ile bağdaştırılabilir.

Evet: gelelim Sydney şehrini anlatmaya: toplam nüfusu: 4 milyonun üzerinde. “Yeni Güney Galler” bölgesinin başkentidir. Avustralya ülkesinin en kalabalık şehridir.

Sydney şehrinin diğer şehirlere olan uzaklığı: Sydney-Melbourne arasındaki uzaklık: 881 km. Sydney-Brisbane arasındaki uzaklık: 938 km. Sydney-Canberra arasındaki uzaklık: 286 km.

Özellikle Melbourne şehri kara yolu ile bayağı uzak ama malum orda birçok insan havayolunu kullanıyorlar, Sydney-Melbourne arasında uçak ücreti: 175 AD. ve uçuş süresi 1.40 saattir.

Şehirde

Ilıman iklim hakimdir. Buna bağlı olarak: kışlar ılık ve yazlar sıcak geçer. Yağışlar: yıl boyuna yayılmıştır. Kışın sıcaklık, nadiren 5 derecenin altına düşer. Ama, genel konularda  belirttiğim gibi, ülke güney yarımkürede olduğundan, burada yaşanan iklimler, bizim yaşadıklarımızın tam tersi.

Yani: bu ülkede, yaz ayları: Aralık-Ocak-Şubat aylarında, kış ise: Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında yaşanıyor. Şehirde, bir yıl süresince, güneşin günlük görünme süresi, günde 7 saat. Yani, güneşin bolca göründüğü bir yer.

Yağışların % 40’nın göründüğü zamanlar ise: Mart ve Haziran aylarıdır. Ancak: ben Mart ayında, şehirde bulunduğum sürede, aşırı bir yağış görmedim.

Şehirde yaşayan insanların, yaklaşık % 30’u İngilizce dışında bir dil konuşur. Bunlar tarafından kullanılan yaygın diller: Endonezya’ca, Korece, Çince ve Yunancadır. Ayrıca, şehirdeki diğer büyük topluluklardan birisi de, kıtanın yerlileri “Aborijinler” dir.

Şehir merkezinde, kişi başına düşen araba sayısı: 0.8 iken, bu oran metropol alanlarda: 1.5 oluyor.

Yani, şehir tam bir araba kenti görünümündedir. Halbuki, şehir içi ulaşımı Amerika kadar olumsuz değil, yani burada şehir içi ulaşımında yaygın otobüs,  tren ve taksi bulmak mümkün ama gerek araba fiyatlarının ucuzluğu ve gerekse benzin-motorin fiyatlarının uygun olması insanların araba tutkusunun başlıca nedenidir.

Bu arada: ülkede Avrupa kökenli arabaların fiyatları pahalı, Amerikan ve Japon-Kore kökenli arabaların fiyatlarının ucuz olduğunu gördüm.

Şehir nüfusunun: % 49.3 erkek ve % 50.7 kadındır. Şehir sokaklarından göreceğiniz insanların büyük çoğunluğunun “çekik gözlü” olduğunu görünce şaşırmayın. Söylenenlere göre, yakın gelecekte: Çinli ve Japonlar ile Hintliler, ülkedeki çoğunluğu ele geçireceklermiş.

Bugün için: evet, Çinli, Japon, Hintliler çok kalabalıklar ve bunların yanında, türbanlı ve kara çarşaflı İslam ülkesi insanlarını da görmek mümkündür.

Yani, Avustralya muhteşem bir kültür mozaiği haline gelmiş gibi, yerli Avustralyalı aradığınızda, Darling Harbour bölgesinde, yukarıda resimlerini gösterdiğim 3-4 gösteri yapan Aborijin dışında kimseyi göremeyeceksiniz.

İş saatinden sonraki kısım için

Şehir, akla hayale gelebilecek her türlü kozmopolit keyfi sunar. Sörf olanakları ve manzarasıyla meşhur sahiller: şehirden, yalnızca birkaç dakika uzaklıktadır.

Evet, Haziran 2009 tarihi itibarıyla, bu şehre gelen ziyaretçi sayısı: 2.6 milyon kişi. Yani, yoğun bir ziyaretçi akını var. Bu ziyaretçilerin: % 60’dan fazlası: Doğu Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’dan geliyorlar.

Evet, Sydney şehrinin iki sembolü vardır. Bunlar: Sydney Harbour Bridge’nin mükemmel kemeri ve Sydney Opera Hause’un dalga dalga çatısıdır.

Avustralya Sydney

VİZE

Avustralya’ya gitmek istiyorsanız: yeşil yani hususi pasaportunuz olsa  dahi, vize almanız gerekiyor. Vize için: önce Avustralya Başkonsolosluğunun internet sitesindeki 10-11 sayfalık müracaat formunun çıktısını alın ve bu formu doldurun.

Daha sonra: orada çalışmaya gitmediğinize dair yani mal varlığınıza dair diğer belgeleri de (kalacağınız süre ile ilgili olarak içinde bir miktar para bulunan banka cüzdanı ve maaşlı iseniz, maaş belgesi gibi) yanınıza alarak konsolosluğa gitmeniz gerekiyor.

Ancak: önceden konsolosluğun internet sitesindeki telefon numarasını arayarak randevu almanız şart. Çünkü: muhtemelen 1 hafta sonraya randevu veriyorlar. Randevu günü: Ankara-Gaziosmanpaşa’da bulunan konsolosluğa gittiğinizde ise: yalnızca belgeler ile birlikte içeriye giriyorsunuz ve belgelerinizi ilgili görevliye teslim ediyorsunuz.

Daha sonra ise, başladınız beklemeye.

Eğer turist olarak gidecekseniz (en kolay vize budur, diğerleri çok daha uzun süreli, uğraşılı ve yüksek ücretlidir) muhtemelen 15 gün sonra telefonla konsolosluktan bir görevli tarafından aranıyorsunuz ve vizenizin olumlu-olumsuz sonucunu öğreniyorsunuz.

Bu arada: konsolosluğa gittiğinizde “mail” adresinizi yazdırın, vize sonucu mail adresinize gelsin, yoksa ödeyeceğiniz vize bedeline bir de vize sonucu bildiri kargo ücreti eklenmesin. Bu arada: vize bedeli, inanılmaz, bayağı yüksek.

Vizeniz olumlu ise, mail adresinize gelen vize belgesinin bir suret çıktısını yanınıza alabilirsiniz. Pasaportunuza vize pulu yapıştırmıyorlar. Vize alırsanız, bu durumu kendi ülkelerindeki bilgisayar sistemine aktarıyorlar, aslında vize formu çıktısını da yanınızda götürmeniz gerekmiyor.

Bu arada: vize formunu genellikle bir yıllık ve tek girişlik, bu girişte en fazla 3 ay kalmak üzere veriyorlar. (ABD gibi 10 yıllık vize vermiyorlar)

ULAŞIM

Evet: vizenizin sonucu olumlu ise, bu kez uçak bileti aramaya başlıyorsunuz. Çünkü: uçak bileti ücretleri, tarihlere ve firmalara göre farklılık gösteriyor ve genellikle fiyatları yüksek. Özellikle İngilizce dil bilgisi az olan gezginler için, az aktarmalı uçak firması tercih etmelerini öneririm.

Çünkü: aktarma olduğunda, İngilizceniz yok veya az ise, diğer uçağı bulmak için havaalanında bayağı sıkıntı çekebilirsiniz. Ayrıca: uzun aktarma saatlerinde, havaalanında zaman geçirmek bayağı sıkıntılı.

Daha en baştan: bu ülkeye giderken, yanınızda kesinlikle hiçbir yiyecek ve içecek maddesi bulunmamasına dikkat edin. Ben “ilaçlarım” için çekinmiştim ve ilaçlarımı orijinal kutuları içinde götürmeyi tercih ettim, ama herhangi bir sıkıntı olmadı.

Yani: elbette uyuşturucu içeriği olmayan ilaçlarınızı yanınızda götürebilirsiniz. Ama: yiyecek-içecek gibi maddeler, kesinlikle başınızı derde sokar.

İstanbul’dan uçağa bindiğinizde, yaklaşık: 20-24 saatlik bir uçuştan sonra (aktarma olursa daha uzun) Sydney havaalanına ulaşıyorsunuz. Şehir havaalanının ismi: Sydney Kingsford Smith havaalanı. İnternasyonel iniş-kalkışlar “1.Nolu Terminal” kullanılıyor.

Uçakta: varışa yakın yolculara bir kart dağıtılıyor. Vizeniz olsa dahi: bu kartı, uçakta mutlaka doldurun ki, havaalanına indiğinizde pasaport-bagaj-gümrük gibi sıkıntılar arasında, bir de bu kartı bulmak ve doldurmak için uğraşmayın.

Bu kartta: özetle: kimlik bilgileriniz, pasaport numaranız, hangi şirketin hangi sayılı uçağı ile geldiğiniz (uçak biletinde yazılı), kalacağınız adres, tabiyetiniz, ülkeye girerken yanınızda gümrüğe tabii herhangi bir mal-malzeme bulunup bulunmadığı konusundaki beyanlarınız yer alıyor.

Bu beyanlar önemli, çünkü aksi tespit edilirse, büyük para cezası ödemek ve hatta ülkeye girememek gibi tehlikeler var. Bunları iyi okuyup işaretlemeniz gerekiyor.

Sydney havaalanına vardığınızda

Transit yolcular için olmayan bölüme giriyorsunuz ve önce pasaport kontrolü var. Pasaport kontrolü bölümünde, diğer yerlerde olduğu gibi, kendi vatandaşları ve dışarıdan gelenler için iki bölüm ayırmışlar, ama Avustralya polisi kibardı ve kendi vatandaşları az olunca, misafir gelenlerin bir bölümünü oraya kaydırarak işleri hızlandırdılar.

Fazla sıkıntılı olmayan pasaport kontrolünden (pasaport ve uçakta doldurduğunuz kartı veriyorsunuz) geçtikten sonra 3-5 metre ilerde, bagaj alım bölümüne giriyorsunuz.

Burada: birkaç dakikalık beklemenin ardından, bagajlar geliyor ve bagajınızı teslim aldıktan sonra; son bir kontrol “gümrük” yerine yöneliyorsunuz ki, 3-5 metre sonra: buradaki görevli pasaport ve uçakta doldurduğunuz kartı kontrol ediyor.

İnanılmaz, benim önümde ve arkamdaki birçok kişi, buradan pas geçmesine rağmen, benim kart ve pasaportta, sanırım “Türk” olmam nedeniyle: gümrüğe yani kontrole yönlendiriliyorum. Burada: görevliler, bagajlarımı elektronik cihazlarda kontrol ediyorlar ve sorun olmadığını görünce beni de çıkış kapısına doğru serbest bırakıyorlar.

İnternette, bu konuda birçok anlamsız ve abartılı yazılar görebilirsiniz. Bunlara inanmak gereksiz, ülkeye giriş, yukarıda yazdığım gibi pek de zor değil. Öyle, uçakta yolcuları dezenfekte ediyorlarmış, gümrük te, bir sürü sıkıntı çıkarıyorlarmış, bunların hepsi abartı. Gümrükte: bagajlarımda yiyecek-içecek malzemesi bulunmadığı için, yalnızca 5 dakika kaldım ve sonra rahatça ülkeye girdim.

Bu arada

Hani girişte, uçakta kart dolduruluyor demiştim ya, bu kartın değişik bir örneği, çıkışta da havaalanında dolduruluyor. Uçak biletinizi check-in yaptırmaya gittiğinizde, biniş kartı ile birlikte, bu kart size veriliyor ve uçağa binmeden önce, yani pasaport kontrolünden önce, bu kartı doldurmanız gerekiyor.

Bu kartta: genellikle ülke dışına çıkarttıklarınız soruluyor özellikle “… miktarda para” çıkarıp çıkarmadığınız sorusu var. Bu kartı: pasaportunuza çıkış bastırırken, alıyorlar.

Sydney havaalanından, şehir merkezine ulaşım için çeşitli alternatifler var. Bunların başında ise taksi geliyor. 1 Numaralı Terminalin hemen önünde; beyaz renkli taksiler var ve sıraya geçtiğinizde, bu taksilere binerek, istediğiniz yere ulaşabiliyorsunuz.

Tahminen, şehrin uzak bir yerine, bu taksi ile 50 dolar civarında gitmek mümkündür. Diğer bir alternatif ise: tren. Şehrin ana ulaşım aracı olan tren: 15 dolarlık ekstra bir ücret karşılığında, havaalanı-merkezi tren istasyonu arasında sefer yapıyor. Merkezi tren istasyonuna ulaşırsanız, şehrin birçok yerine aktarma yaparak tekrar tren ile ulaşabilirsiniz.

Şehir içindeki ulaşımda

Taksi yanında, tren, otobüs, feribot ve metro kullanabilirsiniz. Şehirde, gayet gelişmiş bir tren ağı var. En hızlı ulaşım, city rail denilen hızlı tren ile sağlanıyor ama hattı büyük değil. Bence,  ilk tren istasyonundan: siz kendiniz için tren hatlarını gösteren bir harita temin edin ve gitmek istediğiniz yeri, bundan bularak ulaşımınız sağlayın.

Şehir içinde, gayet yaygın otobüs seferleri de var, ama bunların da güzergahlarını öğrenmeniz gerekli, ben  sürekli olarak tren kullandım, birçok tren hattı var, karıştırma olasılığı yüksek ancak öğrendikten sonra da muhteşem rahatlık, çünkü trafik derdi yok.

Tren istasyonlarında, durağa gelecek ilk trenin, kaç dakika sonra geleceğini ve hangi istasyonlara uğrayarak, hangi yöne gideceğini belirten elektronik göstergeler var, zaten o kadar çok tren hattı var ki, aksi durumda, gideceğiniz treni bulmak mümkün değil.

Bu trenler: genellikle yer üstünden gidiyor ve birkaç yerde, yer altına giriyor. İki katlı ve herhangi bir güvenlik problemi yok, en ilgili çeken: koltukların bir hareket-hamle ile, tren hangi yöne gidecekse, o yöne doğru yapılabilmesi, arkalığı yer değiştiriyor.

Bir de: özellikle akşam yani okulların kapanış saatlerinde (15.00 civarı) trenler aşırı kalabalık oluyor. Bazı trenlerde, bir sonraki istasyon anons edilmesine rağmen, bazı trenlerde bu sistem yok, bu durumda: istasyonlara gelindiğinde, istasyondaki yazıyı görüp, ineceğiniz yeri takip etmeniz gerekiyor.

Ücrete gelince: bileti gidiş-dönüşlü alırsanız ki, böyle almanızı öneririm; bir istasyondan, merkezi (Central Station) ulaşmak için, 9 AD ödemeniz gerekiyor. Haftalık sınırsız tren bileti ise, 45 AD. Biletleri gişelerden veya istasyonlardaki otomatik makinalardan satın alabiliyorsunuz.

Önemli bir nokta: bileti basıp istasyona girdikten sonra, sakın atmayın, çünkü aynı bileti çıkarken de istasyondan çıkmak için kullanacaksınız. Yani, iniş noktalarında istasyondan çıkmak için, bilet basmanız gerekiyor.

Şehir merkezindeki, Central Station: eski bir yapı içinde ve birçok trenin birleştiği veya aktarma yaptığı bir yer. Kalabalık ve karışık, dikkat etmek, yanlış trene binmemek gerekiyor. Burada inerseniz, kısa bir yürüyüş ile, “Darling Harbour” denilen yere ulaşmanız mümkündür.

Şehirde

Bir kısım bölgeye ise; sarı-yeşil ve otantik görünümlü feribotlarla gitmek mümkündür. İstanbul’da olduğu gibi, gerek içinde ve gerekse yanlarında oturma yerleri bulunan bu feribotlar da çeşitli yerlere gitmek için kullanılıyor. Burada, farklı olarak, deniz taksi olarak kullanılan küçük tekneler gördüm.

Ulaşımla ilgili son bir not: uçakla uzun bir yolculuk ardından ülkeye vardığınızda: “jetlag” denilen olayı yaşamamak için: uçakta Türkiye saatine göre, akşam olduğunda mutlaka uyumalısınız. Ancak: uçakta sürekli ikramların bulunması, elbette uyumayı bir nebze engelliyor.

Yine de, uçakta uyumayı ve şehre indiğinizde, akşam olana kadar kesinlikle uyumamayı denemelisiniz, çünkü, şehirdeki ilk 3-4 günlük sürenizde perişan olursunuz. Öte yandan: iklimlerin farklı olması da, vücut dengelerini bozuyor, burada kış iken, oraya gidiyorsunuz ve yaz mevsimiyle karşılaşıyorsunuz, doğal olarak vücut dengeleri bozuluyor.

PARA

Avustralya ülkesinde “Avustralya Doları” kullanılıyor ve “AD” ile anılıyor. Bu para biriminin bizim paramız ile mukayesesine gelince: Amerikan Dolarından, daima 5 TL. civarında daha yüksek oluyor. Avustralya  dolarının ilginç bir özelliği var.

Bu kağıt paralar: plastikten üretiliyor ve bu yüzden sahtesini yapmak mümkün değilmiş. Parayı avucunuza alıp, buruşturun buruşturun yere atın, yine ilk haline geliyor, çünkü plastik.

Ama, öte yandan, aman ha, paraya en ufak bir ateş yaklaştırmayın, plastik olduğu için anında yanabiliyormuş. En büyük kağıt paraları 100 Dolar, bunun dışında 50, 20, 10, 5 dolarlık kağıt paraları bulunuyor.

Özellikle, ülkemizden giderken, ülkemizde pek çok döviz bürosunda Avustralya Doları bulunmadığını göreceksiniz, bu yüzden önceden tedbir almanızda yarar var.

ELEKTRİK

Avustralya ülkesinde: 220 volt elektrik kullanılmasına rağmen, elektrik prizleri, ülkemizde olduğu gibi, iki girişli değil, üç girişlidir. Bu yüzden: yanınızda ülkemizden götüreceğiniz elektronik cihaz varsa, buraya ulaştığınızda, üç girişi olan, bir “adaptör” almanız gerekiyor ki, fiyatı 10 AD civarındadır.

TRAFİK

Avustralya’da karşılaşacağınız en ilginç  durum, trafiğin İngiliz sistemi alışkanlığı gereği “soldan” akmasıdır. Yani, arabalar soldan gidiyor, araçların binici bölümleri, aracın solundadır. Araç kullananlar, elbette buna alışmakta büyük zorluk çekiyorlar. Ancak: bu sadece araç kullanımında değil, yaya geçitlerinde de, bizim gibileri etkiliyor.

Çünkü: ülkemizde olduğu gibi, yaya geçidinde önce sağa değil, sola bakarak geçmeniz gerekiyor. Zaten: yaya geçitlerinde, bunu anlatmak için, yerlere yazı yazmışlar. Ayrıca: trafik ışıklarında, yayalar, karşıya geçeceği zaman ışık direğinde bulunan bir “düğme” ye basıyorlar ve kısa süre sonra yayalara yeşil yanıyor, buna basmazsanız, uzun süre beklemek zorunda kalırsınız.

Öte yandan: burada da trafik nispeten düzgün, herhangi bir yaya veya siz, size yeşil ışık yanmadan veya yaya geçidi dışında ayağınızı yola attığınızda, gelip geçen arabalar durarak size yol veriyorlar, yani yolun kime ait olduğunu düşünen yok, öncelik yayalarda. Yalnız, bu kural sanırım bazı çılgın sürücüler tarafından tam uygulanmıyor, yani, bunu 10 kere deneseniz, büyük olasılıkla 8 keresinde araçlar duruyor ancak, bir iki kez durmadıklarını da gördüm, sanırım göçmen sürücüler bunlar.

Son bir not: trafikte korna sesi  duyamıyorsunuz, sürücüler birbirlerine saygılı, emniyet kemeri takmayan yok, yollarda trafik polisi görülmüyor, ancak çok sayıda “kamera” bulunuyor ve bu kameralara hız veya ışık ihlali nedeniyle yakalandığınızda, adresinize büyük para cezalarının geldiğini duydum.

Hatta: her sürücünün bu ülkede, 6 ceza puanı varmış ve bu ceza puanlarını bir yıl içinde bitirenlerin ehliyetlerine el konuluyormuş, yani sıkı bir trafik kontrolü bulunduğu söyleniyor. Özellikle: okul önlerinde, 40 km. hız limiti, kesinlikle kameralarla kontrol ediliyormuş.

Yine de, şehirde gezerken çılgınca hareketler yapan sürücüler görürseniz, bilin ki Çinli, İndialı dedikleri Hindistanlı veya maalesef Türk’tür.

ALIŞVERİŞ

Sydney şehri, gerçekten pahalı, hatta çok  pahalı bir yer. Sanırım bu şehirde insanlar çok para kazandıklarından, masrafları da yüksek oluyor. Örneğin: normal standartlarda, müstakil yani bahçeli, kapalı garajlı bir evin satış fiyatının: 600 bin dolardan başladığını  duydum.

Hele hele kiralar: muhteşem pahalı. Bu ülkede: çalışanlar ücretlerini haftalık alıyorlar, kiralar da haftalık ödeniyor. Normal-standart bir ev içinde, bir odanın kirası (içinde sabah kahvaltısı-akşam yemeği var) muhtemelen: 260-280 dolar arasında değişiyor ki, bunu aylık olarak hesapladığınızda, ortaya  büyük bir meblağ çıkıyor.  Kahvaltı ve yemek dediğime bakmayın: kahvaltı olarak “cornflaks” ve akşam yemek olarak ise, saçma-sapan yemekler veriliyor.

Ülkemizde 50 kuruşa satılan küçük bir suyun fiyatı, burada 3 dolara yakın. 1 kutu kolanın fiyatı: marketlerde 3 dolar. Bir fast-foot restoranında, bir hamburger menü (hamburger ve kola) 13 dolar. 1 kg. elma 4 dolar ve 1 kg nektarın yine, 4-5 dolar arasındadır.

Otellerden söz etmek gerekirse: şehir merkezindeki bir otelin gecelik oda fiyatı: en az 400 dolardır, şehir çevresindeki banliyölerde ise, otellerin gecelik oda fiyatları: 100 dolar civarındadır. 100 dolarlık bu odada: bir çift kişilik yatak, bir tek kişilik yatak, tuvalet, banyo, televizyon, mini buzdolabı, çalışma masaları, sandalye bulunuyor. Otellerde: su ısıtıcısı da bulunuyor.

İnternet hizmeti için “wireles” ise, olduğu söylenmesine rağmen, lobi hariç birçok yerden çekmiyor, çünkü: bu ülkede internet hizmeti çok pahalı imiş. Konutlarda, bir aylık sınırsız internet erişimi ücreti: 90 dolar imiş. Televizyona gelince, bizim ülkemizdeki gibi yüzlerce kanal yok, yalnızca toplasanız 10 kanal ancak var.

Ancak: görürseniz şaşırmayın, bu şehirde: otelde gördüğümde, evlerin bir kısmında da bulunduğunu söylediler “hamam böceği” var. Hatta: cadde ve sokaklarda bile, bunların büyük boyutlusunu gördüm ki, Antalya’da da görmüştüm.

Burada

Söylediğim gibi fiyatlar yüksektir. Hani: ucuz elektronik eşya ( notbook, fotoğraf makinası, saat vs.) bulup satın almayı düşünenler yanılacaklardır. Örneğin: Parfüm fiyatları yüksek, yani şehirde ucuz bulup satın alabileceğiniz pek bir şey yok.

Giysilerde pahalı, Amerika’da “Tomy” tişörtlerin en kalitelisi 20 dolar iken, burada 45 dolardan başlıyor. Spor malzemeleri de pahalı, Nike spor mağazasında 100 dolardan ucuz ayakkabı yoktu, Adidas’a  hiç girmedim, daha önce söylediğim gibi, burada Avrupa orjinli mallar aşırı pahalı.

Evet: alışveriş için genellikle küçük çaplı alışveriş mekanları bulunuyor ki bunlar iki veya en fazla üç katlıdır. Bir bölümünde, yemek yerleri bulunuyor. Şehir yakınlarındaki mahalleler içinde, birkaç outlet alışveriş merkezine gittim, ancak buradaki fiyatlar da, kesinlikle pahalı idi ve outlet olmasına rağmen satın alabilecek ucuz bir şeyler bulamadım.

Şehirde, şehir merkezi yakınlarındaki ara mahallelerde, birkaç pazar yeri var. Üstü ve yanları kapalı, içinde ise tahta tezgahlar üzerine yerleştirilmiş malların satıldığı bu pazar yerleri ilginçtir. Bu pazar yerleri aslında biraz döküntü görünmesine rağmen, hoşunuza gidebilecek uygun fiyatlı bir şeyler bulmak mümkündür.

Pazarlarda pazarlık yapmak mümkün ki, mutlaka yapın, alışveriş merkezlerinde ve şehir merkezindeki dükkan-mağazalarda ise, pazarlık mümkün değil. Çünkü: bu tezgahları genellikle öğrenciler ve göçmenler işletiyorlar.

Alışveriş mekanlarında: genellikle akşam, saat: 18.00 de kapanıyor. Hatta: Cumartesi günleri, bu saat: 17.00 oluyor ve pazar günleri alışveriş mekanları kapalıdır.

NE SATIN ALINABİLİR

Sydney şehrinde: ülkemizde “UG” olarak bilinen, tüylü deriden yapılmış çeşit çeşit botlar, terlikler çok yaygın. Genellikle dışarıdan gelenler kendileri ve yakınları için bu botları satın alıyorlar ki, en kalitelisi 150 dolar civarındadır. Bunun dışında: kanguru postu satın alabilirsiniz ki fiyatları 45 dolardan başlıyor.

Burada Amerika’da olduğu gibi, vitaminler nispeten ucuz, yani ülkemizde bir kutusu 50 TL. den başlayan en basit vitamini, burada 10 dolara bulup satın alabiliyorsunuz.

Bunun dışında: bol çeşitli buzdolabı magnetleri (3-4 dolar arasında), üzeri resimli ve yazılı fincanlar, yine resimli ve yazılı tişörtler ve hatta “bumerang” bulup  satın alabilirsiniz.

İŞ-ÇALIŞMA

Sydney şehrinde: dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, işsizlik yok değil. Özellikle: ülkeye gelerek  daha önce yerleşmiş yabancı göçmenler, kendi vatandaşlarını, ucuz fiyatla çalıştırıyorlar.

Yani: öğrenci olarak bu ülkeye giderseniz, asgari ücret saatlik 15 dolar olmasına rağmen, büyük olasılıkla 10 dolar alabileceksiniz ki, bir-iki günlü ücretsiz deneme çalışmasının ardından bu ücreti ödemeye başlıyorlar.

Çalışma vizenizin bulunmaması, daha ciddi işlerde çalışmanızı engelliyor. Evet: Sydney şehrine gitmeyi düşünenler, burada kesinlikle anında iş bulma şanslarının olmadığını bilerek gitsinler, iş bulmak zor, iş bulsanız dahi, küçük paralarla ve ağır koşullarda çalışmak zorunda kalacağınızı sakın unutmayın.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Sydney şehrinde: buraya özgü bir yemek kültürü göremedim. Genellikle: merkezi yerlerde fast-food restoranları var. Hatta: ülkeye özgü “Hungry Jack” denilen bir fast-food restoranı tercih ediliyor, çünkü bunlar, hamburger ürünlerini diğerleri gibi yağda değil, ızgarada pişiriyorlarmış ve daha sağlıklı imiş. Hamburger menülerinde, yalnızca  hamburger ve kola bulunuyor. Fiyat ortalama 12-13 dolar civarındadır.

Ayrıca: yine merkezi yerlerde ve Türk mahallesinde (Auburn) çok sayıda “kebapçı” ve “dönerci” bulunuyor, buradaki dönerciler, kestikleri döneri tartarak değil, göz kararı veriyorlar. Evet: bu fast-food restoranları yanında, elbette şehirde, biraz önce sözünü ettiğim gibi, her kültürün kendine ait restoranı var, Çin mahallesinde Çin restoranları, Kore mahallesinde Kore restoranları yaygındır.

Bunun dışında: merkezi yerlerde, deniz ürünlerinin ağırlıklı olarak servis edildiği restoranlar da var, ama bu restoranların kapılarında bulunan menülerde, bir tabak deniz ürününün fiyatının 100 dolar olduğunu görüp şaşıracaksınız. Şehrin kenar mahallelerinde ise, yöre insanının üye olarak ve kart göstererek girebildikleri “kulüpler” var ve bu kulüplerde: açık büfe yemek (30 dolar civarında) servis ediliyor.

Ayrıca, yine bu kulüplerde: bar, kafeterya ve  hatta casino yani kumar makinaları bulunan küçük bir bölüm de bulunuyor. İnsanlar, genellikle zaman geçirmek ve yemek yemek, bir şeyler içmek için buraları tercih ediyorlar ama elbette söylediğim gibi, buraya girmek için üye olmak ve üye kartı bulunmak gerekiyor veya üye olan birisiyle birlikte gitmek mümkün.

İçecek konusuna gelince: şehir merkezinde, deniz kıyısında bir bira içmek isterseniz, bir bardak biranın fiyatının 10 dolar olduğunu bilmelisiniz.

 

GECE HAYATI

Şehirde: şehrin en kalabalık yeri olan “Darling Harbour” mevkiinin, akşam olduğunda, tamamen boşaldığını gördüm. Sanırım şehirdeki gece hayatı, şehir merkezinin çevre mahallelerinde sürdürülüyor. Bunun dışında: şehrin gece görüntüsü hakkında birkaç fotoğrafı yukarıya koydum.

ŞEHİRDE GEZİLECEK YERLER

Evet, Sydney şehri küçük bir yer değil. Yani, bir günde gezemeyeceksiniz. Bu yüzden: ben kendi yaptığım üzere, şehirde gezmeniz gereken yerler veya gezebileceğiniz yerler hakkında, kısa bilgiler vereceğim.

Siz bir Sydney şehir haritası edinin ve bu yazıda belirttiğim yerlerden seçeceklerinizi işaretleyerek, kendinize bir gezi planı oluşturun ve bulunduğunuz yerden hareketle planınız doğrultusunda gezi planını gerçekleştirin.

Zaten: şehirde bir tanıdığınız yoksa; şehir merkezi dışında bulunan yerleri pek gezme şansınız olamaz. Çünkü: şehir merkezi dışındaki bir kısım yeri gezebilmek için, mutlaka yanınızda yolları bilen birinin olması şart.

Aksi halde: belli başlı yerleri gezebilirsiniz ki, ben yine de şehirde gezip görmenizi önereceğim yerler konusunda bilgiler vereceğim, seçimi imkanlarınız ölçüsünde sizler yapacaksınız.

THE ROCKS BÖLGESİ 

Burası tarihi bir liman mahallesidir. Ama Sydney şehrinin doğduğu mahalledir. Modern Avustralya’nın kurucu babaları olan mahkumlar; 1788 yılında, buradan anakaraya çıkmışlar ve Yeni Güney Galler kolonisini kurmuşlardır.

Elbette, eskisine nazaran günümüzde daha temiz ve şirin bir görüntüsü var. Çünkü: burası şehrin en çok ziyaret edilen yerlerinin başında geliyor. Bölge, şehrin “Açık Müzesi” olarak tanımlanıyor.

Burada: eski ve yeni bir arada bulunuyor. Buranın, sevimli-Arnavut kaldırımlı sokaklarında dolaşabilirsiniz. Hatta bu yürüyüşünüz sırasında, fırınlardan gelen ekmek kokularını hissedebilirsiniz.

Bu gezinizde: nefis manzaralar, eski binalar, neşeli meydanlar, bolca alışveriş, yeme-içme mekanları bulabilirsiniz. Şehrin en eski iki barı, bu bölgede bulunuyor.

Bu bölgedeki gezimizde:

CADMANS COTTAGE

İlk göreceğimiz yer; Cadmans Cottage. Burası: uzun yıllar süresince, hükümetin resmi teknecileri tarafından kullanılan eski bir sığınaktır.

Avustralya Sydney Museum of Comtemporary Art

MUSEUM OF COMTEMPORARY ART (ÇAĞDAŞ SANAT MÜZESİ)

Circular Quav West üzerindedir. Giriş ücretsizdir. Bina: eskiden “Denizcilik Hizmetleri Kurulu” tarafından kullanılmış. 4 katlı ve kumtaşından yapılmıştır. 1991 yılından sonra ise, Çağdaş Sanatlar Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Müzede sergilenen eserler: düzenli olarak değiştiriliyor ve liman manzaralı kafede mutlaka kısa bir mola vermenizi öneririm.

The Rock bölgesinin güney bölümüne geçin ve Bridge Street caddesi üzerinde, ilk hükümet binasının bulunduğu alanda, yine bir müze var.

Avustralya Sydney Museum of Sydney

MUSEUM OF SYDNEY

Cnr Bridge ile Philip Street arasında, Circular Quay bölgesindedir.

Bu müzede, 1788 yılından günümüze kadar olan sömürge dönemi ve çağdaş döneme ait objeler ve resimler sergileniyor. Özellikle: 1788 yılından günümüze dek olan tarihi süreçte,  duvarlara yansıtılan, şehrin panoramik görüntü resimleri ilginç.

Giriş ücretli. Bina: Avustralya’nın ilk hükümet binası olarak önem kazanıyor. Müzede: sömürge ve çağdaş döneme ait: objeler, resimler: yeni dijital medya teknikleriyle sunuluyor.

Avustralya Sydney Discovery Museum

DİSCOVERY MUSEUM

Rock bölgesinin tam merkezindedir. 1850 yılında kumtaşından yapılan bir depo binası, müze olarak kullanılmaktadır. 3 katlı müze binasında: Sydney limanı kıyılarında yaşayan Aborijin halkının tarihi yansıtılmaktadır.

CAMANS COTTAGE

Bu bölgenin kuzeyindeki bu bölümde: birbirine bitişik eski dükkanlar var. Bunlar, günümüzde: Campbells Stroe house gibi dükkan ve ofislere dönüştürülmüşler.

Evet, buradan  daha  batıya doğru ilerlediğinizde, birbirine benzeyen: Argle Stores denilen yere ulaşacaksınız. Buranın ilerisinde ise, mahkum işçilerin, kazmalarla, kumtaşından oyarak yaptıkları: “Argle Cut” var. Argle Cut üzerinde: Cumberlant Steps’i kullanarak, Cumberland Street üzerinde ilerleyin ve Sydney Harbour Bridge’ye yani şehrin sembol limanına ulaşacaksınız.

Yalnız: limana ulaşmadan önce, bu söylediğim bölgedeki yürüyüşünüz sırasında karşınıza çıkabilecek birkaç yerden söz etmek istiyorum.

AVUSTRALİAN HOTEL

Cumberland Street üzerinde limana doğru yürürken, bunu görebilirsiniz. Eski Avustralya geleneklerini yaşatan ve her eyaletin birasını bulabileceğiniz güzel bir “pub” bölümü var.

Burada, özellikle, filtre edilmemiş Bavyera tarzı biralar satılıyor. Bunu bilen insanlar, bu biralardan tatmak için geliyorlar. İlginizi çekerse,  deneyebilirsiniz.

HERO OF WATERLOO PUB

Argyle Place geldiğinizde, karşınıza taraçalı bir ev çıkıyor. Bunun dışında, bölgede tarihi “pub” lar var. Bunlardan en olağandışı olanı ise: Hero of Waterloo.

Burası: 1843 yılında, yeraltındaki mahzenlerden oluşan labirentte yapılmıştır. Bu mahzenlerin labirentlerinde sarhoş olan müşteriler, o  dönemlerde, gemi kaptanlarına, tayfa olarak satılmışlar. Mahzenler hala duruyor, gezmek mümkün.

LORD NELSON BİNASI

Kent Street ve Argyle Street caddelerinin köşesindeki bina: Lord Nelson Binasıdır. Bu bina: 1840 yılında, kum taşı bloklar kullanılarak yapılmıştır.

O tarihten bu yana ise, özgün yapısı ve havasını koruyarak gelmiş. Burada; buraya özgü bir tür bira üretiliyor.

HOLY TRİNİTY ANGLİCAN CHURCH

Burası bir kilisedir. Arglye ile Lower Fort Street, Millerss Point köşesindedir.

1840 yılında yapılmıştır. Aslında: bir garnizon kilisesi olarak yapılmış ve suçlular kolonisini yönetenlere hizmet etmiştir. Günümüzde, buraya giderseniz, büyük ihtimalle bir evlilik töreni görebilirsiniz.

Çünkü evlenenler tarafından çok tercih edilen bir yer. Burada, ünlü doğu penceresi var ve sabah güneşini yakalıyor. Kilisede, 1938 yılında büyük bir restorasyon çalışması yapılmıştır.

THE ROCK MARKET

George Street caddesinin başladığı yerde, Mencantile Otel yakınında kurulan bir Pazardır. Cumartesi ve Pazar günleri: saat: 10.00-17.00 arasında kuruluyor. Burada: satıcılar el işleri, deri giysiler, hediyelik eşyalar ve oyuncaklar satıyor.

Bir yandan da, müzik gurupları ve tiyatrocular, çeşitli gösteriler düzenliyorlar. Üstte ise, büyük bir tente ile gölgelik yaratılmış.

Avustralya Sydney Observatory Hill

OBSERVATORY HİLL

Burası: gökyüzünü ve limanı seyretmek için harika bir nokta. Şehrin en yüksek noktasıdır ve kilometrelerce uzaktan görülebiliyor. Hatta: 19’ncu yüzyıldan bu yana, gemi kaptanları, kronometrelerini ayarlayabilsinler diye, her öğlen, saat: 13.00 olduğunda, direğin tepesinden bir balon bırakılırmış.

SYDNEY OBSERVATORY

The Rocks bölgesinde: Watson Road, üzerindedir.

Burası  da, 1858 yılında kurulmuş bir müzedir. Daha açıkçası, bir astronomi müzesidir. Her gün: saat: 10.00-17.00 arasında ziyaret edilebilmektedir. Burada: teleskoplar ve güneş sistemi hakkındaki çalışma modelleri görebilirsiniz.

Gözlemevinin, huzurlu bir bahçesi var, burada oturup dinlenmek mümkün. Bazen burada: astronomi hakkında ayrıntılı bilgi verilen seanslar düzenleniyor.

DAWES POİNT PARK

Burası da, bir başka manzara izleme bölgesidir. Yemyeşil bir tepe ve ortalıkta bir sürü eski top güllesi göreceksiniz. Ama, söylediğim gibi, manzara muhteşem, gelip-giden feribot ve yelkenlileri görebiliyorsunuz.

Ama, bu parkta bulunduğunuzda, aynı zamanda, girişteki taş kuleleri ve muazzam çelik kemerleriyle, şehrin sembolü köprünün gölgesinde olduğunuzu hissediyorsunuz.

SYDNEY HARBOUR BRİDGE

Her yıl başında, mutlaka yeni yıla ilk giren ülkedeki kutlamaları televizyondan izlemişsinizdir. Evet, bu kutlamalar, yani havai fişek gösterileri, işte bu köprü üzerinde yapılıyor. Havai fişekler, bilgisayar kontrollü sistemler tarafından ateşleniyor ve ortaya muhteşem görüntüler çıkıyor.

Evet, bu köprü: şehrin kuzey yakası ile şehir merkezini birleştiriyor. Büyük olasılıkla, köprünün yanına gidemeseniz bile, Opera House bölümünden köprünün karşıdan görüntüsünü izleyeceksiniz.

Kemerinin uzunluğu: 503 metre. Dünya üzerinde: çelik kemer sisteminin en büyük açıklığı olan köprülerinden biridir. Aynı zamanda, enine kesit olarak da, en geniş köprüdür. İnşaatına, Aralık 1926 tarihinde başlanmıştır. Merkezin deniz seviyesinden yüksekliği: 59 metredir. İnşaatında, 1400 işçi çalışmış ve bunlardan 16 tanesi yapım sırasında ölmüştür.

Üzerinden: 8 şeritli bir karayolu, 2 şeritli demiryolu geçiyor. Ayrıca: yayalara ve bisikletçilere ayrılmış yollar da var. Ama, köprüyü yürüyerek geçmek isterseniz, bir hayli pahalı, 100 dolar ücret ödemeniz gerekiyor.

Ben şahsen bu parayı fazla buldum. Siz düşünürseniz, köprünün muazzam kemerleri üzerinde, Bridge Climb adlı bir şirket tarafından, rehberli yürüyüş turları düzenleniyor. Küçük gruplar halinde yapılan bu turlara katılabilirsiniz.

Ancak, gece tırmanışları, daha pahalı, yaklaşık 150 dolar. Bir de yükseklik korkunuzun olmaması gerekiyor ki, muhteşem bir yükseklikten yürüyorsunuz.

Tüm bunların yanında, öğrendiğime göre, köprünün bir yıllık bakım maliyeti bedeli: 5 milyon dolar imiş. Köprüden her gün, 150 bin civarında araç, 3 dolar ödeyerek geçiyorlar.

Her ne kadar 8 şeritli trafik yolu var ise de, trafik sıkışıklığını gidermek için, köprünün hemen altında,  deniz altına bir de tünel inşa edilmiştir.

Köprü: büyük bunalım sırasında inşa edildiğinde, Sydneyliler, ona “Demir ciğer” adını vermişlerdir. Çünkü: sunduğu istihdam olanaklarıyla, pek çok kişinin para kazanmasını ve nefes almasını sağlamıştır. Hatta: köprünün açılış törenleri sırasında, yani 19 Mart 1932 tarihinde değişik bir olay yaşanır.

Tören alanında: sağ görüşlü gurup lideri Francis Edward ve sol görüş gurup lideri ve aynı zamanda Başbakan Jack Lang vardır. Başbakan tam köprünün açılışını yapacakken, sağ gurup lideri Edward, ileri atılır ve kılıcı ile, açılış kurdelesini, ondan önce keser.

Köprüyü boyamak: 10 yıl sürüyormuş, bayağı uzun bir zaman. Düşünün ki, köprü boyandı bitti, hemen yeniden boyanması gerekiyor. Yani, yeni boya zamanı gelmiş oluyor.

Biraz önce köprüden yürüyerek geçmenin 100 dolar olduğunu söylemiştim. Ama siz yine de, bence köprünün kulelerinden birine çıkmalısınız. Buradan çevrenin manzarasını izleyebilirsiniz. Aksi halde, Opera House bölümünün hemen önündeki kafeteryalara oturup, deniz kıyısında, uzaktan köprünün ihtişamını izlemek te mümkündür.

Pylon Lookout

Bu, köprünün güneydoğu yönündeki kulelerinden biridir. Köprüyü, limanı ve şehrin silüetini, buradan gayet güzel seyredebilirsiniz. Her gün, saat: 10.00-17.00 arasında açıktır. Kulede, ayrıca bir de müze var.

MTKEİRA BÖLGESİ

Burası, Okyanus kıyısındaki bu kayalık bölge, tepe: hem şehri, hem de muhteşem bölge manzarasını seyretmek için ideal bir yer. Köprü üzerinde yürüyüş veya kulelerden birine çıkmayı düşünmez iseniz, mutlaka buraya gitmelisiniz.

SYDNEY LİMANI BÖLGESİ

Limanın yerel ismi: Port Jackson olarak geçiyor. Liman bölgesi, denizden 20 km. kadar içeriye giriyor ve Parramatta nehrine kadar ulaşıyor. Herhangi bir günde, limanda: yüzlerce yelkenli tekne, seyir tekneleri ve feribotları görebilirsiniz.

CİRCULAR QUAY

Limanda: Circular Quay denilen bir yer var. Burası: birçok feribot ve gezinti teknesinin son durağı olarak öne çıkıyor.

Şehrin denizcilik merkezidir.

Buradan: şehrin silüetini ve harika görüntüsünü mutlaka izlemelisiniz. Çünkü: gayet güzel, kıyı yürüyüş yolları, restoranlar, parklar, tren istasyonu, feribot iskelesi bulunuyor.

Ayrıca, buradan gezinti tekneleriyle, güzel bir gezinti yapabilirsiniz. Ama, bence yarım günlük olanı tercih edin, bir tam gün fazla geliyor. Bu turda: küçük adacıklar, küçük plajlar, yeni malikaneler ve birkaç küçük köprü görebilirsiniz.

TEKNE TURU İLE GEZİNTİDE GÖREBİLECEKLERİNİZ

FORD DENİSON

Burası küçük bir ada ve ada üzerinde yine bir küçük hapishane var. Bir zamanlar, bölgenin belalı mahkumları: bu ada üzerindeki hapishanede tutuluyorlarmış. Kendilerine: kuru ekmek ve su dışında herhangi bir şey verilmiyormuş. Bu adayı ziyaret etmek mümkün. Özel rehberli turlar var, ama pek fazla ilginç olabileceğini sanmıyorum.

VAUCLUSE HOUSE

Tekne gezintisinde görebileceğiniz bir yer. Deniz kıyısındaki bu yapı: 1803 yılında yapılmıştır. Yapının, kendine ait bir plajı, gotik  tarzı mazgalları ve kuleleri var. Toplam oda sayısı ise: 15. Giriş ücretli.

Avustralya Sydney Taronga Zoo

TARONGA  ZOO

Burası bir hayvanat bahçesidir. Buraya gitmek isterseniz: yine Circulary Quay bölgesinden hareket eden feribotlara binmeniz gerekiyor. Yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuktan sonra, buraya ulaşılıyor. Giriş ücretli.

Bu muhteşem hayvanat bahçesinde: gerek kıtada yaşayan ve gerekse kıta dışındaki dünya ülkelerinden buraya getirilen birçok hayvan barındırılıyor. Gerideki fonda ise: Sydney şehrinin, gökdelenlerini görebiliyorsunuz. Yani: Harbour köprüsü ve Opera binasına bakıyor.

Özellikle: yağmur ormanlarını anımsatan dekoratif yapısı bulunan “Kuş evi” bölgesinde, yüzlerce rengarenk kuş görebilirsiniz.

Güzel zaman geçirebileceğiniz bir yer, gitmenizi öneririm.

LİMAN BÖLGESİ

OPERA HAUSE

Opera binası: Circular Quay bölgesinin hemen doğusundadır.

Muhteşem güzel bir yapı. Gerek içinde ve gerekse dışında, bir bütünlük ve stil hissediliyor.

Binanın en büyük özelliği: mimarisi. Öncelikle: çatısının yelkene benzemesidir.

1950 yılında, Yeni Güney Galler hükümeti, tam bu bölgede, bir sanat merkezi yaptırmayı düşünür ve uluslar arası bir proje yarışması düzenlenir. Yarışmayı:  Danimarkalı bir mimar olan, Jorn Utzon kazanır.

Mimar: sıra dışı bir proje çizer ve bunu uygulanabilirliğini kanıtlamak için tahtadan modeller hazırlar. Bu modellere uygun olarak: inşaata başlanır. Ancak, yapının dış kısmı tamamlanabilir. İç kısmında ise, tartışmalar çıkar.

Bunun üzerine, 1966 yılına gelindiğinde, mimar ülkeyi terk eder. İç kısım, bir konsorsiyum tarafından tamamlanır. Ama, biraz önce de söylediğim gibi, yapının ilginç olan bölümü, dış kısmı, yani mimar Utzon tarafından yapılan bölümdür.

Yapının maliyetine gelince: başlangıçta 7 milyon dolar ayrılan proje, sonradan, 1973 yılında, 201 milyon dolara kadar çıkmıştır.

Ancak, bu paranın büyük kısmının, Eyalet Piyangosundan gelmiş olması da, ayrı bir özelliktir.

Evet, 20’nci yüzyılın en ünlü ve değişik yapılarından olan bina: 2003 yılında “Pritzker Mimarlık Ödülü” kazanmıştır.

Opera binasında: günümüzde, tiyatro, bale, film, klasik müzik konserleri ve opera gösterileri gibi aktiviteleri izlemek mümkün. Buraya şehir merkezinden yürüyerek ulaşabilirsiniz.

Darling Harbour isimli yerden, yürüyerek yarım saat uzaklıktadır.

Buraya ulaştığınızda: biraz önce de sözünü ettiğim gibi, muhteşem bir mimari eser ve bütün dünyanın tanıdığı bir yapıyı görmenin tadını alıyorsunuz.

Önünde, geniş merdivenler var ve bu merdivenlere oturarak, binayı izlemek mümkün. Ayrıca: yine uzaktan, çelik köprünün görüntüsü de buraya ayrı bir hava veriyor.

Opera binasının içine girmeseniz de (içinde opera, toplantı, gösteri salonları var, rehberli ve ücretli tur düzenleniyor) dışında: merdivenlere veya deniz kıyısındaki kafelere oturup, bir süre gerek burayı ve gerekse uzaktaki çelik köprüyü izleyebilirsiniz.

BOTANİC GARDEN

Opera binasının hemen yanındadır. Yürüyüş yapmak için ideal bir yerdir.

SYDNEY TOWER

Burası: Centrepoint denilen bir bölgede bulunuyor. Buraya ulaşmak için, bir yokuş tırmanmanız gerekiyor. Bu yokuşu tırmandıktan sonra, kulenin bulunduğu yere varıyorsunuz ve bir asansör ile, kulenin seyir terasının bulunduğu yere çıkabilirsiniz.

Buradan şehir manzarası, tam anlamıyla muhteşem. Harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Sisli olmayan, açık havalarda, çok uzak bölgeler dahi görülebiliyor. Hemen altınızda ise, alışveriş yapılan sokaklar görülüyor. Zaten, kulenin altında da, büyük bir alışveriş merkezi var.

Evet, seyir terası şehrin en yüksek binasının tepesindedir. Kulenin yüksekliği: 305 metredir. Kulenin tepesindeki kubbenin dışında, yürüyüş turu  düzenleniyor. Manzara katına çıkmak için, biraz önce söylediğim gibi, asansör ile, 40 saniyelik bir yolculuk yapmanız gerekiyor.

Kuleden ayrıldıktan sonra, şehirde ilginç bir gezi yapmayı düşünürseniz “Monorail” denilen ve tek-ince bir ray üzerinde hareket eden toplu ulaşım vasıtasına binmelisiniz. Bununla yapacağınız gezide, zeminden 5 metre kadar yüksekten, gökdelenlerin camları hizasından, şehri izleme şansınız olabilir.

Ücreti: 2 dolar, denemenizi öneririm. Şehir merkezinde, toplam 20 dakika süren bir tur atıyor ve bu tur sırasında, çeşitli durakları var, isterseniz buralarda inebiliyorsunuz.

Vagonlar eski, bindiğimizde pencerelerden fotoğraf çekmek istedim ama camlar, eski olduğu için buzlanmış, yani net resim çekmek mümkün değil, ikinci bir kez binmeyi düşünmedim, tercih sizin.

Evet, Sydney Tower bölgesinden sonraki gezimize devam ediyoruz.

Yürüyerek alışveriş yapılabilecek sokakların arasından devam ediyoruz ve şehrin başlıca meydanı olan bir yere geliyoruz.

MARTİN PLACE

Burası, şehrin en önemli ve hareketle meydanlarından birisidir. Meydanda: General Post Office binası var. Bu bina: Rönesans tarzı mimari yapısıyla göze çarpıyor. Günümüzde, burada: 400 odalı ve 5 yıldızlı bir otel var. Yani, büyük bir komplekse dönüştürülmüş, ama binanın orijinal süslü ön cephesi korunmuş.

Devam ediyoruz, bu kez: George Street üzerinde ilerliyoruz ve Sydney Tow Hall karşısında, bir yapı ile karşılaşıyoruz.

Avustralya Sydney Queen Victoria Bulding

QUEEN VİCTORİA BULDİNG

Bu yapı: biraz önce meydanda gördüğümüz postane binası ile aynı dönemde yapılmıştır. 1898 yılında, İngiltere Kraliçesi Victoria’nın, 50’nci yaş günü anısına inşa edilmiştir. 1980 yılında ise, orijinaline sadık kalınarak restore edilmiştir.

Yapı: 20 kubbesi ve heykelleriyle dikkat çekiyor. Yapıldığında: önceleri “Belediye Binası” olarak kullanılmış ve daha sonra ise, ticaret merkezi olarak kullanılagelmiştir. Günümüzde, bazı dünya çapında ünlü markaların burası hakkındaki yorumları “dünyanın en güzel alışveriş merkezi”.

Evet, bu yorum önemli, mutlaka görmelisiniz.

TOWN HALL

Burası eskiden mezarlıkmış. Victoria tarzı inşa edilen bina, bir süre, şehrin Belediye Meclisine de ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde ise, konser ve sergi salonu olarak kullanılıyor.

ST.ANDREW’S CATHEDRAL

Bu dini yapı: hemen Town Hall’ın yanında bulunuyor. Yani: Sydney meydanı, George sokağındadır. Avustralya ülkesinin en eski dini yapılarından biri olarak önem kazanıyor. 1819 yılında kurulmuştur. 1868 yılında kutsanmıştır. 1999-2000 yıllarında, yapıda büyük bir restorasyon çalışması yapılmıştır.

George Street üzerinde yürümeye devam ediyorsunuz. Akşam olduğunda, Sydney şehrinin yerlileri, bu caddenin: oyun salonları, fast-food restoranları ve sinemalarının bulunduğu bölümlerine akın ediyorlar.

İSPANYOL MAHALLESİ

George Street ve Liverpool Street caddelerinin kesiştiği yerdedir. Buradaki barlarda: İspanyol mezeleri, yemekleri ve içkileri bulmak mümkündür.

ÇİN MAHALLESİ

Hemen İspanyol mahallesinin bitişiğindedir. Burada: Pekin mutfağı lezzetlerinin sunulduğu restoranları bulabilirsiniz. Dükkanlarda ise: egzotik baharatlar, süs eşyaları bulup satın alabilirsiniz. Mahallenin ortasında ise, törensel kapılarla çevrili “Dixon Street” denilen, bir yaya bölgesi bulunuyor. ,

Bu bölgeye geldiğinizde, Market City isimli binanın hemen altındaki “Paddys Market” isimli mağazaya mutlaka uğramanızı öneririm. Çünkü, burada: hediyelik eşyalar, meyve ve sebzeler, deniz kabukları, güneş gözlükleri, antika eşyalar gibi birçok objeyi bulup satın alabilirsiniz. Mahallenin girişinde, bir tak var (fotoğrafı yukarıda) ve bunun yanlarında, bir boğa ve at heykeli bulunuyor.

Her Çin mahallesinde olduğu gibi burada da gezerken, Çin yemeklerinin o ağır kokusunu hissedeceksiniz. Mahallenin ortasında bir cadde var ve dükkanlar, restoranlar, satıcılar  bu caddenin çevresinde toplanmışlar.

Yalnız: genellikle sebze-meyve satan yerler ve restoranlar var, yani hediyelik eşya satın almak için, toplasanız 3-4 dükkan ancak gördüm. Diğerleri hep ıvır-zıvır, yani o renkli Çin işi hediyelik eşya satan yer, gerçekten azdı. Yani, buraya da ikinci kez gitmeyi düşünmem.

Bu arada: şehir merkezinde, Central Tren istasyonunun yanında da, Çin dükkanları ve restoranları bulunan bir yer var, ama asıl Çin Mahallesi, şehrin içinde, biraz önce sözünü ettiğim yerde.

 

DARLING HARBOUR (LİMAN)

Evet, şehrin en işlek, en kalabalık, en çok tercih edilen ve gezilen bölgesine geldik. Central Tren İstasyonundan çıkınca, yaklaşık 15  dakikalık bir yürüyüş ile buraya ulaşabilirsiniz.

Burası: şehrin en yoğun dükkan, mağaza ve restoranlarının bulunduğu bir yeridir. Şehrin merkezinin batısındadır. 1988 yılında yeniden düzenlenen bölgede: bahçeler, müzeler yürüyüş yolları, Casino ve alışveriş merkezi var. (Hard Rock Cafe arayanlar, buraya gitmelidirler)

Limanın şehir yönünde: bar ve restoranlarla dolu “Cockle Koyu” ve uzantısı “King Street” var. Burayı şehrin diğer merkezi bölgelerine bağlayan ise, biraz önce yukarıda sözünü ettiğim: tek raylı sistem yani “Monorail” dir.

Bu bölgenin en büyük özelliklerinin başında da: burada sürekli bulunan “Aborijinler” dir. Burada: 3-4 kişilik Aborijin ekibi, müzik çalıp, dans ediyor ve gelip-geçenle fotoğraf çektiriyorlar. Avustralya’ya gittim, Aborjin de gördüm demek isterseniz, kıtanın bu yerli halkının orijinal örneklerini, bu liman bölgesinde görebilirsiniz.

Liman bölgesinde: her iki yakayı birbirine bağlayan bir de köprü var. Bu köprü: kıyıdan uzun yoldan yürümeyi tercih etmeyenler için, her iki kıyı arasındaki ulaşımı sağlıyor. Köprü çelikten ve büyük gemiler haliç bölgesine girecekleri zaman, ortasından açılabiliyormuş. Köprü üzerinde yürümek ve çevreyi izlemek keyifli.

Yine liman bölgesinde, yürümek  değil  de, gezinti için farklı bir alternatif düşünürseniz: küçük trenler göreceksiniz, 5 AD karşılığında binilen bu trenler özellikle çocukların ilgisini çekiyor ve liman bölgesinde küçük turlar attırıyorlar.

Evet: liman bölgesinin genelinde

Dediğim gibi, şehrin kule gibi yüksek binalarını, denizi ve karşı kıyının güzelliklerini izlemek mümkündür. Her iki kıyıda da, birçok restoran, birahane, kafeterya bulunuyor. Bunlara oturup, kısa molalar verebilirsiniz, fast-food restoranları da bulunuyor.

Ayrıntılı yemek isterseniz: yüklüce bir hesap ödemeyi göze almanız gerekiyor, malum Avustralya-Sydney çok pahalı, aşırı pahalı bir şehir.

Liman bölgesinde görebileceğiniz yerler: limanın iki yakasında bulunuyor. Sağ yakada: Sydney Akvaryum, vahşi yaşam alanı, Madam Toussot Müzesi bulunuyor. Sol yakada: bir çok alışveriş mekanı, restoranlar, Ulusal Denizcilik Müzesi, Çin bahçesi, IMAX sineması (dünyanın en büyük ekranına sahiptir), Sega World (bilgisayar oyunlarını üç boyutlu oynamak mümkün) ve Power house müzesi vardır.

Her iki yaka, yukarıda sözünü ettiğim gibi, köprü ile bağlanıyor ama kıyıdan yürümek te mümkündür. Sağ kıyı bölgesinde: yat gezisi, hayvanat bahçesi gezisi için bilet satan seyyar tezgahlar var. Burada, ilgimi çeken: üstüne yağmurluklar verilen yolcuları bindirdikleri hız teknesi, sanırım açık denizde dalgalar yarılarak hız yapılıyor ve adrenalin.

Evet, Darling Limanı bölgesinde bulunan yerleri geziyoruz.

SYDNEY AQUARİUM

Dünyanın en büyük akvaryumlarından birisidir. Burada bulunan, Okyanus tarzı akvaryumda: 300 kilo ağırlığında ve 9-10 metre uzunluklarında dev köpekbalıkları da bulunuyor. Deniz canlılarının toplam sayısı ise, yaklaşık 9000 civarındadır. Ziyaretçiler, burada akrilik camdan yapılan su altı tünelinde: 145 metre boyunca yürüyüş yapabiliyorlar.

Tabii bu arada, her yanınızdan balıklar geçiyor. Evet, bu anlattıklarım elbette ilginizi çekti, ancak bu akvaryuma giriş ücreti muhteşem yüksek. Bir kişilik giriş ücreti: 38 AD yani, 75 TL. civarındadır. Elbette benzeri dünyanın başka bir yerinde yok, paraya kıyıp girmek ilginç olacaktır. Bir not: buraya giriş biletini internet üzerinden, 25 AD civarında satın alabiliyorsunuz.

Akvaryum yerinin hemen ilerisinde: vahşi yaşam alanı var. Burada: ülkede yaşayan kangru, koalo gibi canlılar sergileniyor ve buranın da giriş ücreti bayağı yüksek. Ancak: buranın hemen giriş  bölümünde, bir ağaç üzerinde, serbestçe bulunan ve dünyanın en yavaş hayvanı olarak nitelenen koaloları görebiliyorsunuz ki, muhteşem tatlılar.

Akvaryum bölümünün hemen yanında yine ilginç bir yer daha var “Madam Toussot” balmumu heykel müzesinin Sydney şubesi. Evet, balmumu heykellere merakınız varsa, ünlülerin balmumu heykellerini görmek için, buraya girebilirsiniz.

NATİONAL MARİTİME MUSEUM

Darling Harbour bölgesinde, 2 Murray Street üzerindedir. Darling limanı bölgesinde yürüyerek ulaşabilirsiniz.

Burada: özellikle “HMAS Vampire” isimli, eski bir Avustralya kraliyet donanması gemisi ilginizi çekebilir. Ayrıca: müzede, Kaptan Cook döneminden kalan bazı objeler, bir Vietnam mülteci teknesi ve “Pearlıng” isimli yelkenli bir tekne bulunuyor. Giriş ücretsiz.

ÇİN DOSTLUK BAHÇESİ

Burası, şehrin kardeş şehri olarak kabul edilen Çin-Guagdong şehri tarafından yapılmış ve şehre hediye edilmiştir. Peyzaj tasarımında, 5’nci yüzyıl canlandırılmıştır. Kalabalık şehrin tam ortasında, yeşillik ve huzurlu bir sığınak gibi, şehir yerlilerinin bolca zaman geçirdikleri bir yer.

STAR CİTY CASİNO

Maritime Museum’un hemen arkasındadır. Burası, 24 saat açık bir kumarhane. Gösterişli yapısı ile dikkati çekiyor.

SYDNEY ENTERTAİNMENT CENTRE

Spor yarışmaları ve müzik konserlerine ev sahipliği yapılan bir yerdir Yaklaşık seyirci kapasitesi: 13 bin kişi.

HARBOURSİDE ALIŞVERİŞ MERKEZİ

Burada, iki katta, toplam 150 mağaza var. Ayrıca, restoranlar ve 40 satış noktası bulunuyor. Dükkanların çoğunda: bumerang ve hediyelik eşya satışı yapılıyor.

Avustralya Sydney

PARK VE BAHÇELER

Sydney şehrinde birçok park-bahçe var. Bunlardan kısaca bahsetmek istiyorum. İlginizi çekene gidebilirsiniz veya gezi rotanız üzerinde bulunanları ziyaret edebilirsiniz.

HYDE PARK

1810 yılında kurulmuştur. Avustralya’nın en eski parkıdır. Şehrin bu isimli parkı, Londra şehrinde ismini aldığı parktan daha büyük değildir.

Ancak, aynı benzerlikte yeşilliğe sahiptir. Özellikle, güneş battıktan sonra buraya gitmenizi önermiyorum, zaten emniyet yetkilileri de önermiyor Çünkü, güvenlik açısından problemlidir. Parkta: Sydney Festivali, Avustralya günü, Anzak günü, Gıda-Şarap Fuarı gibi etkinlikler düzenleniyor.

Bu parkta: güney bölümünde Anzak Anıtı binası ve ziyaretçe merkezi ve bunun dışında çok sayıda anıt, heykel ve havuz var. Kuzey bölümünde ise: Anchibald Çeşmesi, Sandringham ve Nagoya Bahçeleri, kamusal sanat eserleri, anıtlar ve su özellikleriyle dolu, çeşitli tema bahçeleri bulunuyor. Ayrıca: bu parkta yıl boyunca çeşitli etkinlikler düzenleniyor.

Bunlar: Anzak günü, Avustralya günü, Sydney festivali ve Gıda-Şarap fuarı.

ANZAC WAR MEMORİAL

I. Dünya Savaşında görev yapanlar anısına dikilmiştir. II. Dünya savaşına katılanların isimleri de, daha sonra buradaki anıta isimleri eklenmiştir.

ST.JAMES CHURCH

İlk koloni  döneminden kalma bir dini yapıdır. Mimar Francis Greenway tarafından yapılmıştır.

ST.MARY’S CATHEDRAL

Parkın doğu yönündedir. College Street caddesinin hemen karşısındadır. Koloni döneminin ilk kilisesidir. Güney tarafından, kumtaşından yapılmış kuleleri ise, daha sonraki tarihlerde, 2000 yılında eklenmiştir. Bu nedenle, zaten bu kulelerin renkleri, ana binaya nazaran daha açıktır.

COOK AND PHİLLİP PARK

St. Mary’s Cathedral bitişiğindedir. 4 College Street köşesindedir.

Buradaki havuzda yüzmek mümkündür. Burada, havuzunda içinde bulunduğu spor kompleksi: 1999 yılında açılmıştır. Tesisin: büyük pencereleri var. Bu nedenle, bol ışık alıyor. İçinde ise, 3 tane havuz var. Havuzlardan bir tanesi: dalga havuzu olarak kullanılıyor. Yani, suni dalga yaratılıyor. Tesis içinde, bir de restoran var.

AUSTRALIAN MUSEUM

College Street caddesi üzerindedir. 1857 yılında ziyarete açılmıştır. 3 katlıdır. Bu  müze: doğa tarihi konusunda uzmanlaşmış bir yer. Müzenin önemli bölümlerinde: Dinozorlar galerisi, Avustralya ekosistemlerinin biyolojik çeşitliliği, uygulamalı bitki ve hayvan tanıma merkezi, Avustralya yerlileri bölümü ve son olarak insan evrimi bölümü var.

Avustralya Sydney Hyde Park Barracks

HYDE PARK BARRACKS

Hyde Park ve Botanic Garden arasındadır. Greenway tarafından tasarlanmıştır. 1819-1848 yılları arasında: cezaevi olarak kullanılmıştır. Daha sonraki tarihlerde ise, hükümet tarafından: ülkeye iltica eden genç kız ve kadınların barınması için kullanılmıştır.

Günümüzde ise, toplumsal tarih müzesi olarak kullanılmaktadır. En üst katında: eskiden mahkumlar tarafından kullanılan bir yatakhane canlandırılmıştır. Ayrıca: Avustralya tarihi, kültürü ve fikirleri hakkında geçici sergiler düzenleniyor.

ROYAL MİNT

Hyde Park Barracks’in hemen bitişiğindedir. Burada: 19’ncu yüzyılın ortalarında yaşanan altına hücum döneminde, altın külçelerinin işlendiği söyleniyor.

DOMAİN

Hyde Park’a bitişik bir parktır. 1830 yılında, Vali Arthur Philip tarafından kurulmuştur. Burada: isteyen herkesin üzerine çıkıp konuşma yapabildiği bir sandık bulunan köşe var. Burası: Sydney şehrinin “Speaker’s Corner” ı olarak tanınıyor ve bu isim, Londra şehrinde bulunan Hyde Parktaki benzerinden alınmıştır. Orada da, serbest kürsü benzeri, bu tür bir konuşma yeri var.

Her yıl Ocak ayında, Sydney Festivali burada düzenlenmektedir. Parkta bulunan sanat galerisi: Avrupa, Japon ve Avustralya sanatına ev sahipliği yapmaktadır.

YİRİBANA GALLERY

Burası bir sanat galerisidir Aborijin veTorres adaları yerlilerinin sanatsal eserlerinin sergilenmesine ayrılmıştır.

Avustralya Sydney Royal Botanic Gardens

ROYAL BOTANİC GARDENS

Macquarie Street, Cahil Expressway ve Mrs.Macquarie Road bölgeleri arasındadır.

Avustralya Sydney

İlk koloniciler, bölgeye yerleştiklerinde, burada sebze yetiştirmeyi denemişlerdir. Ancak, başarılı olamamışlardır. Park: 65 hektar büyüklüktedir. Şehir merkezindeki gökdelenlerin yükseldiği yerlerden sadece birkaç adım uzaklıkta bir park.

İncir ve maun ağaçlarının gölgesinde dinlenilebilecek güzellikte bir yer. Camdan bir piramit var. Parktaki Güney Pasifik bitkilerinin muhteşem koleksiyonu, yaklaşık 45 bin civarında bitki içermektedir. Ayrıca: bir gül bahçesi de bulunuyor. Park: muhteşem bir liman manzarası içeriyor.

SYDNEY TROPİCAL CENTRE

Burada oturup dinlenmek ve çevredeki güzellikleri, sessizliği hissetmek mümkün. Çünkü: bunun hemen yanında, göle bakan, çok güzel kafeler ve restoranlar var. Gölde yüzen ördekleri izleyerek, zaman geçirmek mümkün.

Parkın bahçesi: Farm Cove çevresinden dolaşıp, Mrs. Marcquire Point yarımadasına kadar uzanıyor. Bu isim verilerek ölümsüzleştirilen bayan ise: aynı zamanda ünlü bir girişimci olan şehir valisinin eşidir. Kendisi, buraya gelerek, buradan manzarayı seyretmeyi çok seviyormuş. Günümüzde, Sydney Festivalindeki açık hava filmleri burada gösteriliyor.

CENTENNİAL PARK

Paddington bölgesinde, Oxford Street caddesinin doğu ucunadır.

Bu park: yılda, 3 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor. Yani, güzel ve tercih edilen bir park. Ayrıca: 1888 yılında kurulmuş olması ve şehrin en eski parklarından biri olmasıyla da öne çıkıyor.

Parkta: ağaçlar, çayırlar, ördekli göller, gül bahçeleri ve atlı yolları var. Ayrıca: bisiklete binen insanlar, köpeklerini gezdirenler, kuşları besleyenler, maç yapanlar, uçurtma uçuranlar, piknik yapanlar görebilirsiniz.

Avustralya Sydney

SYDNEY ŞEHİR MERKEZİNDE GEZİLECEK DİĞER YERLER

Avustralya Sydney King Cross

KİNG CROSS

Domain doğusunda, Woolomoolo semtindedir.

Bu isim: Aborijin yerli dilinde “kanguru” anlamına geliyor. Woolomoolo semtinin doğusunda, King Cross bölgesinde: parlak kırmızı neon ışıkları görülür. Ancak, bu pek de lüks olmayan eğlence yerlerinde, güvenlik zafiyeti söz konusu olabiliyor. Yani, özellikle gece hava karardıktan sonra, burada karanlık yüzlü insanlar görmek mümkün.

Ayrıca, yine de buraya gitmeyi düşünürseniz: sarhoş, tuhaf giyimli insanlar göreceksiniz. Ancak, her şeye rağmen, özellikle hafta sonlarında, burası turistlerle doluyor. Yine de, akşam olduktan sonra, gecenin geç saatlerinde burada saldırıya uğrama olasılığı çok yüksek.

Bölgenin ana caddesi: Darlınghurs. Burada ise: barlar, üstsüz garsonların hizmet ettiği stripz kulüpleri, fast-food restoranları, seks kitap ve videoları satan dükkanlar, Hosteller ve ucuz oteller bulunuyor. Özellikle: striptiz kulüplerinin kapılarında bekleyenler, yoldan geçenleri ikna etmek için sürekli konuşuyorlar.

King Cross bölgesinden yaklaşık 5 dakika yürüyüş mesafesi uzaklıkta, Elizabeth Bay House bulunuyor.

Avustralya Sydney Elizabeth Bay House

ELİZABETH BAY HOUSE

7 Onslow Avenue bölgesindedir. King Kros istasyonundan 5 dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

Burası: 1835 yılında yapılmış bir ev. Mimar John Verge tarafından tasarlanmıştır. 54 dönümlük bir bahçe içinde konumludur.

Zemin katta: 7 odası bulunmaktadır. Odaların çoğu: 1839-1845 yılları arasında döşenmiş ve 19’ncu yüzyıl yaşantısını göstermektedir.

Zaten bu ihtişamlı ev: King Cross bölgesinin bir zamanlar ne derece saygın bir bölge olduğunun en büyük kanıtıdır.

King Cross bölgesinin güneydoğusunda, başka bir mahalle var.

PADDİNGTON

Burada: 19’ncu yüzyıldan kalma evlerin balkonlarındaki demir işlemelere dikkatinizi çekmek isterim. Çünkü, bu demir işlemeler “Sydney danteli” olarak tanınıp biliniyor. Burası: şehrin en gözde semtlerinden biridir.

Sydneyliler, burayı “Paddo” olarak da biliyorlar. Burada: antikacılar, sanat galerileri, kitapçılar, butikler bulunuyor. Ayrıca, şehrin en iyi alışveriş yerlerinden biri olan “Paddington Markets” de, burada bulunuyor.

PADDINGTON MARKETS

Oxford Street caddesi üzerindedir. Burada: her çeşit el işi bulup satın alabilirsiniz. Ayrıca: ortalıkta gösteri yapan çeşitli sanatçılar da, burayı şenlendiriyorlar.

OXFORD STREET

Paddington bölgesinin ana caddesidir. Bu cadde: Sydney şehrinde: eşcinsellerin toplandıkları yer olarak biliniyor. Ayrıca: şehrin en iyi kitapçısı olan “Ariel ve Berkelouw” bu cadde üzerindedir. Yine, şehrin en güzel sinemaları da bu caddede bulunuyor.

Cadde üzerindeki “Victory Barracks” zamanında, mahkumlar tarafından inşa edilmiş ve İngiliz Alayı askerleri ve aileleri burada yaşamışlardır.

Avustralya Sydney Olimpik Sidney

OLİMPİK SİDNEY

2000 yılında, Olimpiyatların yapıldığı bu bölgeye ulaşmak için: Circular Quay bölgesinden, feribota binmeniz gerekiyor Yaklaşık 1 saatlik bir yolculuktan sonra, Olimpiyat parkına ulaşılıyor.

Buraya ulaşmanın bir diğer yolu ise: merkezi  tren istasyonundan trene binip; Auburn istasyonunda inip, oradan Olimpiyat parkına ulaşmaktır.

Büyük bir yer. Buranın tamamını gezmek için, muhtemelen bir gün ayırmanız gerekebilir. Buranın, her yıl 8.2 milyon kişi tarafından ziyaret edildiği bildiriliyor.

Avustralya Sydney Telsra Stadium

TELSRA STADİUM

Parkın tam ortasındadır. Rehberli tur ile, burayı gezmek mümkün. Olimpiyatların kalbi burada atmıştır. Çünkü: açılış ve kapanış törenleri ve atletizm yarışmaları burada yapılmıştır. Stadyumun diğer bir öne çıkan özelliği ise: olimpiyatlar için yapılmış en büyük stadyum olmasıdır.

Seyirci kapasitesi: 100.000 kişiliktir. Günümüzde, burada Rugby Ligi ve Avustralya futbolu maçları oynanıyor.

MİLLENİUM PARKLAND

Burası, olimpiyat alanı içindeki  bir parktır. Yaklaşık 450 hektarlık bir alana yayılan park da, yeşillik alanlar var.

OLİMPİC VİLLAGE

Olimpiyat oyunlarına katılan sporcular, burada kalmışlardır. Burası: günümüzde, şehrin bir mahallesi olarak kullanılıyor ve Newington olarak tanınıyor. Diğer özelliği ise: “dünyanın en çevre dostu köyü” olarak bilinmesidir. Çünkü: buradaki birçok tesiste, güneş enerjisi kullanılıyor.

SDYNEY İNTERNATİONAL AQUTİC CENTRE

1994 yılında açılan merkez, 2000 yılındaki oyunlarda, dalış ve senkronize yüzme için bir buluşma yeri olmuştur. Tavan  tasarımı ve 17.500 seyirci kapasiteli tribünleri var. Burada, 4 büyük yüzme havuzu var. Bu havuzlardan biri, günümüzde eğlence amacıyla dekore edilmiştir. Bu bölümde: su jetleri, fiskiyeler, su kaydırağı ve özel bir kumsal bölümü var.

SYDNEY SHOWGROUND

Burası, günümüzde fuar merkezi olarak kullanılıyor. Ama, burada fuar kurulduğunda, yaklaşık 1 milyon kişi  tarafından ziyaret ediliyormuş. Özellikle: tarım fuarı ve çocuk merkezli etkinlikler düzenleniyormuş. Tesisin salon ve pavyonları, büyük bir dikkatle düzenlenmiş ve gerek havalandırma ve gerekse ısıtma ihtiyacı için gereken enerji, en alt düzeye indirilmiştir.

Avustralya Sydney NSW Sanat Galerisi

NSW SANAT GALERİSİ

Domain bölgesindedir. Avustralya da, en iyi sanat eserleri burada ziyaretçilere sunuluyor. Daimi koleksiyonda, yaklaşık 29 bin eser bulunduğu söyleniyor. Bunlar: 7 büyük koleksiyon halinde sergileniyor. Bu koleksiyonlar: Avustralya, Yerli, Asya, Avrupa, Çağdaş, Fotoğrafçılık, Baskılar-Çizimler ve Watercolours.

Avustralya Sydney

SYDNEY ŞEHRİNİN KUMSALLARI-PLAJLARI

Şehrin gerek kuzeyinde ve gerekse güneyinde, nefis kumsallar var.

MANLY BÖLGESİ

Sydney şehrini ziyaret edenler için, buraya mutlaka gitmelerini öneriyorum. Buraya ulaşmak için: Circular Quay bölgesinden kalkan feribotlara binmeniz gerekiyor. Yolculuk, yaklaşık 40 dakika sürüyor. Ama bu yolculuk sırasında: liman köprüsü, opera binası, Ford Denison ve çarpıcı evler, kumlu küçük plajlar, koylar ve sahil banliyölerini görebilirsiniz. Ziyaretçiler tarafından yoğun olarak ziyaret edilen bir yerdir. Her yıl yaklaşık 6 milyon insan, burayı ziyaret ediyor.

Bu yolculuk sırasında en çok dikkatimi çeken: bir koyda, denizi çevreleyen yeşil ağların bulunmasıydı ki, sanırım bunlar köpek balığı gelmesin diye önlem olarak konulmuşlardır diye düşündüm. Öte yandan: yolculuğun bir bölümünde, yine açık deniz yani okyanus görülüyor. Ben  buraya gittiğimde, dönüşte, vapur büyük boyutlu dalgalarla bir süre yolculuğuna devam etti.

Koloniciler, buraya ilk geldiklerinde, güneşlenen ada yerlilerini yani Aborijinleri gördüklerinde, onlara atfen, yörenin ismini “Manly” olarak seçmişlerdir. Şehrin kuzeyindeki bu bölgenin bir yanı liman ve diğer yanında ise, okyanusa bakan kumsallar var.

Burada: restoranlar ve piknikçilerin kullanımı için masalar konulmuştur. Burada: alışveriş ve yürüyüş  yapabilirsiniz. Çünkü: kilometrelerce uzanan bir sahil var. Hatta, yüzme ve sörf de yapabilirsiniz. Öğle ve akşam yemeği için uygun restoranlar ve barlar da var.

Manly şehir merkezinde restoranların yanında hediyelik eşya ve alışveriş mekanları da bulunuyor.

Many bölgesinin devamındaki kumsallar ise: Sydney şehrinin kuzey sınırlarına kadar uzanıyor. Bu kumsallar arasında: Collaroy ve Narrebeen bölgeleri, özellikle çocuklu aileler için uygundur.

PALM BEACH

Buraya ulaşmak için, şehir merkezinden otobüse binmeniz gerekiyor. Sydney şehrinin kuzey bölgesindeki kumsalların ucundadır. Bu yarımadanın kumsallarının hemen arkasındaki tepelerde, şehrin zenginlerine ait muhteşem güzel villalar ve bahçeler görülüyor.

Bondi: yaz mevsiminde, güneş, sörf ve eğlenmek için en ideal yerlerden biridir. Büyük bir ay şeklindeki sahilde, beyaz kum var.

Avustralya Sydney Bondi

BONDİ

Şehrin;  kuzeyde, en bilinen kumsallarındandır. Özellikle, İngiliz turistler burayı yoğun olarak tercih ediyorlar. Ama buranın ilginç olan yönü: her türlü insanın (üstsüzler gibi) burada güneşlenmesi ve denize girmesidir.

Yani, pek çocuklu aileler için uygun değil. Bondi’nin güney kısımlarında, sahil boyunca yürümeye elverişli yürüyüş yolları var.

Ayrıca: plaj çevresinde: kafeler, sörf malzemesi bulabileceğiniz dükkanlar var. Ancak: burada otopark bulmak büyük sorun.

SYDNEY ŞEHRİNİN ÇEVRESİNDE GEZİLECEK YERLER

Avustralya Sydney Blue Mountains

BLUE MOUNTAİNS-MAVİ DAĞLAR

Şehir merkezinin batısındadır. Buraya ulaşmak için: yaklaşık 1.5 saatlik bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Tren düşünürseniz, bu yolculuk süresi 2 saate ulaşıyor. Trene: merkez istasyonundan binebilirsiniz.

Kanyona ulaşmak için ise: burada bulunan ve dünyanın en yüksek asansör şeklinde yapılmış bir trenine binmeni ve 250 metrelik bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Kanyona ulaştığınızda ise, muhteşem bir vahşi tabiat sizi bekliyor.

Mavi dağlar ismi: bu bölgenin kendine özgü “Mavi sis” i nedeniyle verilmiştir. Bu sisin kaynağı ise, milyonlarca sakızağacından çıkan okaliptus yağıdır. Ayrıca: bir Aborijin efsanesi olan 3 kız kardeşler (Tree Sisters) kayalıkları da bölgenin öne çıkan güzelliklerindendir.

Burası: UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınarak, korunmaya alınmıştır.

Burada: orman içinde geçitleri bulunan el değmemiş bir doğa var. Ayrıca: el sanatı galerileri, kır kulübeleri, gezi ve yürüyüş yolları var. Bu yürüyüş yolları gayet iyi işaretlenmiş, yani kaybolma mümkün değil.

Bu yürüyüş yollarını kullanarak ilerlerseniz: güzel vadilerden, uçurum kıyılarından ve serin şelalelerin yakınlarından geçeceksiniz.

Zaten, buraya ulaştığınızda, size bir broşür veriliyor. Bu broşürde, bölgeyi gezerken yapmanız gerekenler ve binmeniz gereken taşıtlar, yol güzergahları, gezi alanları anlatılıyor. Önce,  tüm bölümleri ve hatta alt b ölümü bile camdan olan bir teleferiğe biniyorsunuz.

İki dağ arasında kurulu bu teleferik, biraz önce söylediğim gibi, altının da cam olması nedeniyle biraz ürkütüyor. Yükseklik korkunuz varsa, binmeyin veya binerseniz de, gözlerinizi pek açamadan geziyi tamamlama riski var.

Karşıya geçtiğinizde ise, dönmeden önce küçük bir yürüyüş yapmalısınız. Bu yürüyüşte, yamaçtan aşağıya inerken, dağdan gelen suyun, kayalıklardan inerek, bir şelale oluşturduğunu yere ulaşabilirsiniz.

Bu arada, bol oksijen insanı canlandırıyor. Bir dağın zirvesinden, yeryüzünü seyretmenin keyfine varıyorsunuz.

KATOOMBA SCENİC RAİL

Burası bölgede bulunan bir dağ kasabasıdır. Aslında, bu bölgede bulunan 28 yerleşim yeri arasında en büyük olanıdır. Burada: dünyanın ilk dik demiryolu ve bunun üzerinde işleyen “Scenic Rail” var.

Rail: uçurumun tepesinden başlayıp, Jamison vadisine kadar iniyor. Tepede ise, manzara teleferiği olan “Skway” bulunuyor. Bunlardan, yukarıda söz etmiştim.

HUNTER VALLEY

Burası, şehir merkezine, karayolu ile 2 saatlik uzaklıktadır. Yani, yaklaşık 195 km. Buranın en büyük özelliği: bölgenin en önemli bağcılık merkezi olmasıdır. Burada, yaklaşık 70 civarında şarapçılık merkezi bulunuyor.

Şubat ve Mart aylarında, bağ bozumu yapılır ve yıl boyunca bölgeye gelen ziyaretçiler ağırlanır. Özellikle, bölgede bulunan “Pokolbin” kasabası, yoğun ziyaretçi çekmektedir. Buranın mahzenlerinde bulunan şaraplar, yörenin üretimidir ve deneyerek yani tadarak satın alabilirsiniz.

KRALİYET ULUSAL PARKI

Şehrin 35 km. güneyindedir. Dünyanın en eski ulusal parkıdır.

Parkın kuzeyindeki çalılıklar, 1994 yılındaki yangında büyük zarar görmüştür.

Audley de nehir kıyısında, piknik yapabilirsiniz. Burada, ayrıca botla nehir turu yapabilirsiniz. Ayrıca, Garie plajında, sörf yapılan popüler yerler var.

Parkın güneyindeki Bulli nin muhteşem manzarasını kaçırmayın.

KU-RİNG-GAİ-CHASE ULUSAL PARKI

Şehrin 24 km. güneyindedir. Yaklaşık 150 km. karelik bir alan kaplamaktadır.

Park içinde, birçok orman bulunmaktadır. Bu ormanlık alanlarda, vahşi yaşam da bulunuyor.

Ayrıca: parkın, deniz kıyısında 100 km. uzunluğunda sahili var. Burada: doğa yürüyüşleri ve yerli hayatı tanımak mümkün.

Avustralya Canberra

Avustralya Canberra

 

Kıtada yeni bir ülke kurulduğunda: başkent olmak için, Sdney ve Melbourne şehirleri arasında büyük bir mücadele yaşanır. Çözüme kavuşmayan bu mücadele sonucu: Sdney şehrinin 280 km. güneybatısında bir bölgede: yeni bir kent kurulması ve buranın başkent olması kararlaştırılır. Bu yeni kent: Melbourne kentine ise, 660 km. uzaklıktadır.

Avustralya Canberra

Daha önce koyunların otladığı bu yeni tespit edilen bu bölgede: hızla, resmi konutlar yapılmaya başlanır. Hatta, bu yeni başkenti tasarlamak için, 1912 yılında bir yarışma düzenlenir. Yarışmayı: Amerikalı mimar Walter Burley kazanır. Mimar: yeni oluşturulan şehirde, çevre düzenlemesi ve yeni oluşturulan binalar arasında, tutarlı ve düzgün bağlantılar yaratmaya yönelik çalışmalar yapar. Şehir: 1945 yılından sonra, hızla gelişmiştir. Ancak: Ocak 2003 tarihinde, bölgede büyük bir yangın çıkar ve birçok yer tahrip olurken, 487 kişi hayatını kaybeder.

Avustralya Canberra

ŞEHİR ÖZELLİKLERİ

Canberra şehri: havayolu ile, Sydney şehrine 50 dakika ve Melbourne şehrine ise 1 saat uzaklıktadır.

Şehir nüfusu: yaklaşık 320.000 civarındadır. Avustralya şehirleri arasında büyüklük bakımından, 8.sıradadır. Yukarıda sözünü ettiğim gibi: başkent işlevi görmesi için yapay olarak inşa edilmiştir. Ülkenin: eğitim ve araştırma merkezi olarak öne çıkmaktadır. Ancak, burada elbette önem kazanan: hükümet bulunması. Bakanlıklar, Parlamento ve yabancı ülke büyükelçilikleri burada. Ama yine de, denizden uzak bu şehir, tenha ve sakindir.

Şehrin ismi ise: 1913 yılında seçilmiş ve Aborjin dilinde “buluşma noktası” anlamına gelmektedir.

Bölgede: karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak: kışlar soğuk ve yazlar kurak ve sıcak geçer. Nadiren: kar yağar.

Avustralya Canberra

GEZİ

Canberra şehri, gayet büyük. Yani, bu şehri gezmeyi düşünürseniz, yürüyerek gezmek pek mümkün değil. Otobüsle yapılan yarım günlük veya tam günlük turlara katılmalısınız. Şehir gezi otobüsü, yaklaşık 25 km. lik bir güzergah boyunca, şehrin gezilecek yerlerine uğrayarak, bir tur yapıyor. Bu tur sırasında, alacağınız bir bilet ile, bazı yerlerde otobüsten inebilir ve tekrar geri binebilirsiniz.

Avustralya Canberra

ŞEHİRDE GEZİLECEK YERLER

 

Avustralya Canberra Parlıament House

AUSTRALIAN PARLIAMENT HOUSE

Capital Hill’deki Avustralya’nın ikonik Parlamento Binasında demokrasiyi iş başında görün. Parlamento binası çok etkileyici bir yapıdır. Mimarisi, ön avlusu, giriş holü, resimleri, tabloları, dekorasyonu, mobilyaları, tarihi ve büyüklüğü öne çıkar. Yan odada sergilenen ilginç küçük Lego Parlamento binası da zekice yaratıcılığı ve görülmeye değer küçük figürleriyle oldukça etkileyicidir. Şimdi bir demokrasi müzesi olan Eski Parlamento binasını görmek için yokuş aşağı yürümek iyi bir yürüyüştür. Dışarıda Parlamentonun yeşil çimlerinde tavşanlar görülür.

Avustralya Canberra Natıonal Gallery

NATİONAL GALLERY

1967 yılında Başbakan Harold Holt, ulusal koleksiyonun barındırılması için Canberra şehrinde yeni bir galeri inşa edileceğini duyurdu. Binanın tasarımı için Edward Madigan Torzillo and Partners seçildi ve ekibe liderlik etmek üzere mimar Col Madigan görevlendirildi. Daha sonra galerinin yapılması için, Burley Griffin gölünün kıyısındaki alan seçildi. 1973 yılında başlayan inşaat çalışmaları 1981 yılında tamamlandı ve 1982 yılında Kraliçe II Elizabeth tarafından resmen açıldı.

Çarpıcı yapı, bahçelerle çevrili geniş beton yüzeylere sahiptir. Üç kata ve giriş katına yayılan galerilerin spiral ilerlemesine dayanan bir düzendedir. Birinci kattaki katedral benzeri yüksek odalar, üst katlarda yerini parke zeminlerle tamamlanan daha samimi galerilere bırakıyor.

Ulusal galerinin 15 binden fazla sanatçı tarafından yaratılan 155 binden fazla sanat eserinden oluşan gelişen koleksiyonu, dünyanın en büyük Aborijin ve Torres Boğazı Adalı sanat koleksiyonunu içermektedir.

Avustralya Canberra Natıonal Portrait Gallery

NATİONAL PORTRAIT GALLERY

Yüksek Mahkemenin önünde, King Edward Terrace’ta, Avustralya Ulusal Galerisinin yanındadır. Galeri fikri aslında bir asırdan daha eskidir. 19’ncu yüzyılda Avustralya portrelerinden oluşan koleksiyon oluşturmaya yönelik bir dizi girişimde bulunuldu. 20’nci yüzyılın ilk on yılında Avustralyalı ressam Tom Roberts, İngiliz Milletler Topluluğu hükümetini ülkenin önde gelen devlet adamlarının boyalı bir kaydının oluşturulması konusunda teşvik etti.

1911’in sonlarında, o zamandan bu yana başbakanların, genel valilerin ve Yüksek Mahkeme baş yargıçlarının resmi portrelerini görevlendirilen organ olan Tarihi Anıtlar Komitesinin kurulmasıyla sonuçlandı. 1988 yılında, o zamanlar neredeyse 80 yıllık olan Archibald Ödülünü, diğer insanların görüntülerine ve portre sanatının Avustralya sanatındaki yerine olan ilginin kanıtlanması üzerine, Melbourne hayırseverleri Gordon Darling AC CMG ve Marilyn Darling AC, bu portreyi gerçeğe dönüştürmeye karar verdi.

Evet bugün galeride: Sıra dışı Avustralyalılar bölümünde: Politika, keşif, sanat, bilim, iş dünyası ve spor gibi alanları temsil eden modellerin çeşitli ortamlardaki 116 portresi bulunmaktadır. Bu serginin ardından, Federal Hükümet, Eski Parlamento Binasında üç odada yer alacak ve Avustralya Ulusal Kütüphanesi tarafından yönetilecek portre galerisinin kurulması için fon ayırdı.

Sonuç olarak:

Galerinin koleksiyon sergileri, büyük, iyi ve ünlülerin yanı sıra mütevazi, kusurlu ve belirsiz olanı ve tipik, sıradan ve sıradan oldukları için varoluşları ve deneyimleri daha az canlı, değerli veya açıklayıcı olmayanları kapsar.

Örneğin: koleksiyonun en önemli parçası, John Webber’in muhteşem Kaptan James Cook portesidir.

Benjamin Law’un 1835-1836 yıllarında yarattığı, Tazmanya Aborjin Liderleri Trukanini ve Woorrady’nin etkileyici alçı büstleri, eski mahkum sanatçı ve daimi kara muhafız William Beulow Gould tarafından 1838 yılında Hobart’ta yapılan sömürge gemi yapımcısı John Eason’un tablosudur.

Gelelim günümüzdeki binaya

Ağustos 2006 yılında başlayan yeni binanın inşaatı, 2008 yılında tamamlandı. Avustralya’nın dört bir yanından temin edilen malzemelerde inşa edildi. Portre galerisinin ödüllü yeni evi, portrelere bakmak için mükemmeldir.

Avustralya Canberra Australia War Memorıal

AUSTRALIAN WAR MEMORIAL

Avustralya savaş anıtı, Avustralya’nın devam eden hizmet ve fedakarlık öyküsünü anlatmak için kurulmuştur.

Son 30 yılda, 100 den fazla Avustralyalı dünya çapında savaş, çatışma, barışı koruma ve insani yardım ve afet yardım operasyonlarında görev yapmıştır.

Savaş anıtı, birinci sınıf bir müzeyi ve kapsamlı bir arşivi birleştirir. Anıtın amacı, savaşta veya operasyonlarda hizmette ölen Avustralyalıların ve çatışma zamanlarında ulusa hizmet edenlerin fedakarlıklarını anmaktır. Anıt, 1980 yılında Avustralya Savaş Anıtı Yasası uyarınca bir şirket olarak kurulmuştur. Bugün anıt, dünyanın en büyük ulusal anıtları arasında yer almaktadır.

Stilize Bizans profilindeki keskin bir şekilde kazınmış ihtişam ve asalet, geniş bir tören caddesi olan Anzak Geçit Töreninin başındaki çimenler ve okalipüsler arasındaki belirgin Avustralya ortamıyla tezat oluşturuyor. Yakınlardaki gür tepelerden gelen kangurular zaman zaman fiziksel etkiyi arttırıyorlar. Anıt, bir anıttan daha fazlasıdır. Bakır kaplı kubbesiyle, kumtaşı binanın içinde, savaş kalıntıları, resmi ve özel kayıtlar, sanat eserleri, fotoğraflar, film ve seslerden oluşan geniş bir Ulusal Koleksiyondan seçmeler bulunmaktadır.

Anıt

Avustralya’ya hizmet ederken ölen 103 binden fazla Avustralyalı erkek ve kadına ve yurt dışında ve yurt içinde hizmet veren herkese yapılan fedakarlık ve başarılara saygı duruşunun temelini oluşturuyor. Kemerli revaklarla çevrili merkezi bir Anma Alanı, Onur Listesinin bronz panellerinde şehitlerin isimlerini barındırıyor. Yansıma Havuzunun başında, Anma Alevi’nin ötesinde, iç duvarı ve yüksek kubbesiyle 6 milyon parçalı bir mozaikle kaplanmış ve çarpıcı vitray pencerelerle aydınlatılmış, yüksek Hafıza Salonu duruyor. İçinde sembolik bir ulusal tapınak olan Meçhul Avustralyalı Askerin Mezarı bulunuyor.

Gelelim anıtta, bizimle ilgili bölüme yani Gelibolu’ya:

1915 Gelibolu harekatından sonra, Avustralya İmparatorluk Gücü, Avustralyalıları ve onların resmi savaş muhabiri Charles Bean, Batı cephesinin Fransa ve Belçika’daki büyük savaş alanına geçti. Bean, 25 Nisan 1915’te Gelibolu’ya çıkarma sırasında karaya çıktı ve savaşın geri kalanında Avustralyalı askerlerin hareketlerini ve çatışmalarını takip etti.

Avustralya Canberra Australia War Memorıal

I.Dünya savaşı bölümü:

Büyük savaşta Avurtralya, tüm önemli operasyon alanlarını kapsamaktadır. Gelibolu, Batı cephesi, Sina ve Filistin ve denizdeki savaşın yanı sıra iç cephe ve savaşın kalıcı mirası.

Avustralya Canberra Australia War Memorıal

II.Dünya Savaşı bölümü:

Bu galerilerde Avustralyalıların Avrupa, Akdeniz ve Kuzey Afrika’da Almanya ve İtalya’ya karşı çatışmalarda nasıl savaştıkları gösteriliyor ve Güneydoğu Asya’da Japonya’ya karşı.

Avustralya Canberra Regatta Point

REGATTA POİNT

Burley Griffin gölüne tepeden bakan ve şehrin tam ortasında bulunan bir yerdir. Commonwealth Parkın batısında, Barrine Drıve’in sonunda ve Commonwealth Bulvarının hemen dışındadır.

Buradaki ilk bina ve Ulusal Üçgendeki en eski turistik mekanlardan biri lan Ulusal Başkent sergisidir. 1963 yılında Kraliçe II Elizabeth’in kraliyet ziyareti için açılan bina, her zaman Canberra’nın merkezinin ölçekli bir modelini barındırmıştır. Ancak, bu serginin Canberra’nın hikayesini anlatmanın yollarından sadece biridir. Ayrıca büyüleyici görüntüler, dijital medya, bir film ve Ulusal Üçgen’in muhteşem manzaraları da var.

Avustralya Canberra Regatta Poınt

Regatta Point’teki Ulusal Başkent Sergi Merkezi, ulusal başkente gelen ziyaretçiler için harika bir ilk duraktır. Sergi 100 yıl önce Canberra’nın ulusal başkent olarak seçilmesini anlatıyor. Canberra’nın Avustralya’nın birliğinin sembolü olarak hayati rolü ortaya çıkıyor.

Canberra Captaın Cook Memorıal Water Jet

CAPTAİN COOK MEMORİAL WATER JET

Kaptan Cook, 1770 yılında Avustralya’nın doğu kıyısını keşfetmesinin anısına inşa edilen Memorial Jet, Canberra’nın en görünür turistik yerlerinden biridir. Kaptan Cook’un HMS Begale gemisiyle yolculuğunun iki yüzüncü yılında Kraliçe II Elizabeth tarafından açılışı yapılmıştır. En iyi görüş noktası Regata Noktasıdır. Ancak daha yakından bakmak için bir çarklı tekne kiralayabilirsiniz. Ancak herhangi bir anda, havada yaklaşık 6 ton su bulunduğu ve jetin 147 metre yüksekliğe ulaştığı göz önüne alındığında, bu yakın çekim, muhteşem fotoğraf fırsatına rağmen biraz korkutucu olabilir.

Canberra Captaın Cook Anıt Küresi

KAPTAN COOK ANIT KÜRESİ

Burley Griffin gölü kıyısında bulunan bu bronz, bakır ve emaye yerküre ilgi çekmektedir. Bu anıtta, Kaptan Cook’un Avustralya’ya gittiği bronz renkte işlenmiş üç rotayı görmek mümkündür. Yolculukların detayları bronz küpeşte üzerindedir. Kaptan Cook anıt küresi, Walter Ralston Bunning tarafından tasarlandı ve Kaptan Cook’un Avustralya’ya yaptığı yolculukları kutlamak için 200’ncü yıl olan 1970 yılında kuruldu.

NATIONAL CARRİLLON

Ulusal Carrillon kulesi, Batı Avustralyalı mimarlar Cameron, Chisholm ve Nicol’ün ödüllü tasarımıdır. Kulenin tasarımı kuvars ve opal çinilerle kaplanmış üç köşeli sütundan oluşuyor. Her şaft planda bir üçgendir ve her biri merkezi bir eşkenar üçgenin üç kenarından biriyle hizalanmıştır. Şaftların her biri farklı bir işleve hizmet ediyor. En yüksekte yolcu asansörü var, sonrakinde çelik merdiven var ve en altta servis şaftı var. Kulenin maksimim yüksekliği zemin seviyesinden 50 metredir. Birinci kat: kulenin yaklaşık yarısı kadardır ve çanları çalıştıran klaviyer odasını, diğer müzisyenlerin carillon ile konserde çalabilecekleri alanı ve carillonist için tesisleri içerir. Bunun üzerinde çan odasının kendisi ve son olarak yerden 36 metre yükseklikte “Çanlar” adı verilen küçük bir seyir alanı bulunmaktadır.

Kraliçe II Elizabeth adasındaki Burley Griffin gölünde bulunan Ulusal Carillon, Avustrayla Ulusal Başkenti’nin kuruluşunun Altın Jübilesi anısına İngiliz Hükümeti tarafından Canberra şehrine hediye edilmiştir. Ulusal Carrillon, 26 Nisan 1970 tarihinde Kraliçe II Elizabeth tarafından resmen açılmıştır.

Canberra Natıonal Carrillon

57 bronz çanıyla Ulusal Carillon, dünya standartlarına göre büyüktür. Zillerin perdesi kromatik olarak dört buçuk oktav arasında değişir. Çanların her birinin ağırlığı 7 kg ile 6 ton arasındadır. İngiltere’de Loughborouh’dan John Taylor CO tarafından yapılan bu heykeller, çan kurma sanatının güzel örnekleridir.

Kulenin 50 metre yüksekliğe yükseltilmesiyle 50 bronz çanların müziği Burley Griffin gölü boyunca ve Kings ve Commonwealth Parkları boyunca duyulur. Kule geceleri aydınlatılarak Ulusal Başkente muhteşem bir simge yapı sağlar.

Carillonistler: clavier adı verilen ahşap cop ve pedallardan oluşan bir klavyeye asılı duran sabit zilleri çalıyorlar. Bireysel kablolar ve tel bağlantılarından oluşan bir sistem, carillonist tarafından her tahta cop veya pedala vurulduğunda çanların üzerine yumuşak demir tokmaklar çekiyor. Ayrı bir otomatik mekanik çalışma sistemi, Westminster çanlarının çeyrek saat çalınmasına imkan veriyor.

Canberra National Museum of Australia

NATİONAL MUSEUM OF AUSTRALİA

Burası, şehrin kuzeyinde, Acton yarımadasının ucundadır.

Düğümlü halatlardan ilham alan renkli, geometrik bir tasarıma sahip olan simge yapının dış cephesi oldukça güzel görünmektedir. Mimari Avustralya’nın zengin tarihinin birlikte örülmesini simgelemektedir.

Canberra National Museum of Australia

Burası, bir toplumsal tarih müzesi olarak öne çıkıyor. Temalı galeriler oluşturulmuş. Bu galerilerden, özellikle “İlk Avustralyalılar Galerisi” görülmeye değer. Çünkü: burası, yerli Aborjinlerin, koloniciler geldikten sonraki halini gözler önüne seriyor. Özellikle, yapılan katliamları, hiçbir çekince görmeden, gözler önüne sermeleri ilginç.

Burada: ayrıca: Greg Chappell’in kriket şapkası, Kaptan Cook’un giysisi, soyu tükenmiş bir Avustralya hayvanlarına ait bölümdür.

Giriş ücretsizdir.

Canberra Burley Griffin Gölü

BURLEY GRİFFİN GÖLÜ

Burası, şehrin tam ortasında bulunan bir yapay göl. Peki bu yapay göl nasıl oluşmuş? 1963 yılında, Molonglo nehrinin önüne, 33 metre yüksekliğinde bir baraj kurulmuş ve buradaki göl oluşturulmuştur.

Canberra Burley Griffin Gölü

 

Şehirde, ilgi çekici yerler bu gölün çevresinde bulunuyor. Zaten, şehrin merkezi, tamamen bu göl ile doldurulmuştur. Yani, bu gölün çevresinde bir tam gün harcayarak, yürüyerek gezebilirsiniz. Gölün çevresi, yaklaşık 35 km. Görsel güzellik yanında, eğlence açısından da güzel bir yer. Bu gölde: olta balıkçılığı yapılıyor, tekneye biniliyor ve rüzgar sörfü yapılabiliyor.

Gölün üzerinde, dev bir fiskiye var. Bu fiskiye: Kaptan Cook’un keşfinin 200 yılı anısına yaptırılmış ve 1970 yılında, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından açılmıştır. Fiskiye; suları yaklaşık 147 metre yüksekliğe kadar ulaştırmaktadır.

Canberra Burley Griffin Gölü

 

Canberra üzerinde balon uçuşları gerçekleştirme konusunda 35 yıldan fazla deneyime sahip olan “Balloon Aloft Canberra”, ticari sıcak hava balonculuğunda lider olarak kabul edilmektedir. Tüm uçuşlar CASA onaylı pilotlar tarafından gerçekleştirilir. Evet, gün doğumundaki bu uçuşlar güzel ama oldukça pahalı, 430 dolardan başlıyor.

Canberra şehrinin merkezi olan büyük ve güzel göl, ister kürek çekmeyi, yelken yapmayı, kanoya binmeyi, ayakta kürekli sörf yapmayı veya balık tutmayı seviyor olun, ideal su oyun alanıdır.

Canberra Burley Griffin Gölü

40 km lik kıyı şeridi boyunca bisikletçiler ve yürüyüşçüler için iyi yiyecek ve içecekler mevcuttur ve çok sayıda park ve bahçede hiçbir şey pikniğin yerini tutmaz. Daha keyifli deneyim arayanlar için gemi yolculuğuna çıkın, feribota binin ya da göl kenarındaki birçok kafe ve restorandan birinde su manzarasının keyfini çıkarın. Gölün çevresinde 4 bisiklet yolu vardır. Bunlar: 9 km lik doğu döngüsü, 3.9 km lik batı döngüsü ve 5 km lik merkezi döngüdür.

GÖLÜN KUZEYİ

Burada, Karadağlar’ın tepesinde bir kule var.

Canberra Telstra Tower

 

TELSTRA TOWER

Telstra Kulesi, sadece Canberra’nın en ikonik simge yapılarından biri değil, aynı zamanda Canberra’nın en iyi görüntüleme platformlarından birisidir. Bir telekominikasyon kulesidir.

Kara Dağ’ın zirvesinde yaklaşık 195.2 metre yüksekliktedir.

Canberra Telstra Tower

Buraya mutlaka çıkmalısınız. Kuleden; çevredeki muhteşem manzarayı izlemek için büyük bir güzellik. Kulede, manzara izleme platformu ile birlikte, bir kafeterya ve dönen restoran da bulunuyor. Ancak kulenin üstündeki döner restoran 2013 yılında kapatılmıştır ve iç kısmı bir süredir yenilenmeden bekliyor ancak kule önemli bir telekominikasyon tesisi olmaya devam ediyor. Dikkat kule halen restorasyon için kapalı ve muhtemel açılış tarihinin 2025 yılı olduğu söyleniyor.

Kule, çeşitli renklerde aydınlatılıyor. Son teknoloji ürünü bir aydınlatma sistemi bulunmaktadır.

CİVİC CENTRE

Burası Canberra şehir merkezinin modern ve heyecan verici bir iş, perakende ve eğlence bölgesidir. Kuruluş amacı: Canberra’nın merkezindeki sosyal ve ekonomik faaliyetleri teşvik etmektir.

Canberra Civic Centre

İş ve alışveriş bölgesi olarak tasarlanan yöre: 1927 yılında açılmıştır. Walter Burley Griffin’in planına göre: Şehir merkezi olarak adlandırılması ve şu anki Russell’ın bulunduğu yerde buna karşılık gelen bir “Pazar Merkezi” olması gerekiyordu, ancak Başbakan Stanley Bruce, bu fikri veto etti ve resmi olarak şu şekilde tanında “Kent Merkezi ve Pazar Merkezi” fikrinden vazgeçildi. Ancak şehir merkezi hala en yaygın olarak “Civic” olarak anılıyor.

Burada, İspanyol  tarzında inşa edilen, simetrik ve beyaz revaklı binalar var. Bölgede, ayrıca modern alışveriş merkezleri, Canberra Theatre Centre ve Petrie Plaza bölgesi de ilgi çekiyor.

 

Canberra Australıan-American Memorial Anıtı

 

AUSTRALİAN-AMERİCAN MEMORİAL ANITI

Göle yakın bir yerde görebilirsiniz. Bu anıt: bir metal sütun üzerinde, bir kartal şeklinde hazırlanmış. Yapılış amacı ise, II.Dünya Savaşında, Avustralyalılara yardımda bulunan Amerikalılara bir şükran borcu.

 

GÖLÜN GÜNEYİ

NATİONAL GALLERY OF AUSTRALİA

Parkes bölgesindedir. Burası, bir müze. Ama, yapılırken, duvarlarında pencere bırakılmamış, yani tam bir müze olarak tasarlanmış olmasıyla öne çıkıyor. Burada birçok ressamın eserleri sergileniyor. Bu ressamlar arasında: Monet, Matisse, Pollack var. Toplam olarak düşünülürse, yaklaşık 100 bin eser bulunduğu söyleniyor.

Ama, burada en öne çıkan koleksiyon: Aborjin eserlerine aittir. Bunlar: ağaç kabuklarından yapılmış, insan ve hayvan figürleri şeklindedir. Galeride, göle bakan bölümde ise, yine güzel bir heykel koleksiyonu bulunuyor.

Canberra Questacon-Natıonal Scıence and Tecnology Centre

 

QUESTACON-NATIONAL SCİENCE AND  TECHNOLOGY CENTRE

Site 23 Kasım 1988 tarihinde resmi olarak açılmıştır. Avustralya Hükümeti, sanayi, yenilik ve bilim bakanlığının bir parçası olarak Questacon, bilim ve teknolojinin her yaştan insanı aktarılmasında önce bir rol üstleniyor. Merkez her yıl yaklaşık 450 bin kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Canberra Questacon-Natıonal Scıence and Tecnology Centre

Şehrin en çok bilinen yerlerinden biridir. Burada: mimari açıdan güzellikler görülüyor. Bakır kaplı bir kubbesi var. Sekiz temalı galeri ve 200’den fazla etkileşimli sergiyle Questacon’da  her yaştan insanın ilgisini çekecek ve heyecanlandıracak bir şeyler vardır. Muhteşem Dünya’da bir depremle sarsılın ve yıldırım düşmesine tanık olun ya da arkanıza yaslanıp Mars’a bakın.

Canberra Old Parliament House

OLD PARLİAMENT HOUSE

1927 yılında hükümet çalışma yeri olarak belirlenmiş ve 1988 yılına kadar hizmet vermiştir. Avustralya’nın ilk İngiliz Milletler Topluluğu Hükümeti mimarı John Smith Murdoch, geçici parlamento binasını sade klasik tarzda tasarladı. Sade ve güçlü çizgileri olan, mütevazi ve işlevsel bir yapı olarak. Binanın içinde ve mobilyalarda aynı kare desenler görülür, Murdoch ve ekibi bunları eşleşecek şekilde tasarladı.

Murdoch 3 katlı binasını iyi yasa yapıcı meclisin etrafında planladı. Üst kat gazeteciler için, alt kat ise ofisler, mutfaklar ve depolar içinde. İçerisi kütüphanesi, postanesi ve marangoz atölyesiyle küçük bir kasaba gibidir.

İnşaat;

1923 yılında başladı ve Avustralya’nın her yerinden işçiler geldi. Malzemeler de aynı şekilde, keresteler neredeyse her eyaletten temin ediliyordu ve tuğlalar yakındaki Yarralumla Tuğla Fabrikasından geliyordu. Orijinal olarak sadece birkaç yüz kişi için tasarlanan bir binada çalışan yaklaşık 1800 kişiyi barındıracak eklentiler yıllar içinde eklendi.

Kısa süreliğine yıkılmaya mahkum olan Eski Parlamento Binası, bugün sadece içinde yaşanan olaylara değil, mimarisi ve tasarımıyla da değerlendiriliyor.

Şu anda Parlamento Üçgeninin bir parçası olan koyun otlağının ortasında inşa edilen Eski Parlamento Binası, kuruluş yıllarında Avustralya demokrasisinin merkezinde yer alıyordu. Avustralya tarihindeki önemli olaylar, protestolar, toplantılar ve kararlar Eski Parlamento Binasının duvarları ve arazisinde yaşandı. Sadece geçici bir parlamento olarak tasarlanan bina, Avustralya’nın gelişen demokrasisinin ihtiyaçlarıyla birlikte büyümek zorundaydı. Başlangıçta 300 kişilik mütevazi bir kadrodan, ömrünün sonuna kadar 3 binden fazla kişiye ev sahipliği yapıyordu.

Günümüzde, burada: Avustralya Demokrasi Müzesi bulunmaktadır.

 

Canberra Royal Australian Mint-Avustralya Kraliyet Darphanesi

 

ROYAL AUSTRALİAN MİNT-AVUSTRALYA KRALİYET DARPHANESİ

Burası, para basma yeri, darphanedir. Avustralya içi dolaşımdaki madeni paraların tek üreticisidir. Aynı zamanda Ulusal Para Koleksiyonunun da sorumlusudur ve önemli yıldönümleri, etkinlikleri ve organizasyonları madeni paralar aracılığıyla tanıtarak Avustralya’nın hikayelerinin anlatılmasında önemli rol oynar. Darphane resmi olarak 1965 yılında Canberra’da açıldı. İlk görevleri, belirgin bir şekilde Avustralya madeni parası üretmek ve İngiliz İmparatorluk poundu, şilini ve penisinden Avustralya’nın kendi ondalık dolar ve sentine sorunsuz geçişi kolaylaştırmaktı. Avustralya’nın ondalık madeni paraları 1966 yılında tanıtıldı. Bugün Darphane aynı zamanda diğer ülkeler için dolaşımdaki madeni paralar da üretmekte ve yerli ve uluslararası müşteriler için çok çeşitli koleksiyon madeni paraları, yatırımcı ürünleri, madalyalar, madalyonlar ve jetonlar üretmektedir.

Günümüzde Darphane, Camberra’da  önemli bir turizm cazibe merkezidir. Yerel ve uluslararası ziyaretçilerin Avustralya madeni parasının tarihi ve madeni paraların çağdaş bir üretim ortamında nasıl üretildiği konusunda eğitilmesine yardımcı olur.

CANBERRA ŞEHRİNİN YAKIN ÇEVRESİ-GEZİLECEK YERLER

Canberra Natıonal Zoo and Aquarium

NATİONAL ZOO AND AQUARİUM

Burası bir hayvanat bahçesi. Şehir merkezinden birkaç kilometre güneydeki “Yarralumla” bölgesindedir.

Burada: kangurular, karıncayiyenler, koalolar ve vombatları görmek mümkün. Ayrıca: akrilik tünellerin içinden geçerken, çevrenizde yüzen balıkları, hatta köpekbalıklarını görebiliyorsunuz.

COCKİNGTON GREEN GARDENS

Şehir merkezine, 15 dakika uzaklıktadır.

Burası, minyatür bir dünya. Burada, çok ayrıntılı minyatür binalar ve büyülü bir peyzaj görebilirsiniz. Gerçek yapıların detaylı kopyaları var. Bunlar arasında: İskoçya’nın Braemer kalesi, Ukrayna’nın St.Andrews kilisesi, Mauritius Chateau De Ruit..

Burada: ayrıca piknik alanları ve kafeler var. Giriş ücretli. Büyük 17.5 dolar, çocuklar: 9.5 dolar. 2 yetişkin ve 1 çocuktan oluşan aile için: 48.5 dolar.

Canberra Atatürk Anıtı

 

ATATÜRK ANITI

Anıtın bulunduğu yer “Anzak geçit töreni alanı. Campbell” dir.

Canberra şehrinde, Atatürk ve Çanakkale şehitlerini anmak için düzenlenmiş bir ağaçlık alan var. Burada: bir de, Atatürk anıtı bulunuyor. Anıt, Avustralya ve Türk Hükümetleri arasında Gelibolu çıkartmasının 70’ncü yıldönümü nedeniyle 1985 yılında anma jestleri yapılmasına ilişkin anlaşmanın bir parçasıdır.

Anzaklar, Gelibolu kıyılarında çıkartma yaptıkları yere “Anzak Koyu” isminin verilmesini istiyorlardı. Türk Hükümeti bu teklifi kabul edince, Avustralyalılar da Atatürk’ün büstünü başkentlerine yerleştirmeye karar verdiler. Avustralyalılar şiddetle savaşılan bu seferde görev almış olan Anzak ve Türk Askerlerinin kahramanlık ve fedakarlıklarının anısına bu “Anıt Bahçe” yi tesis etmiştir.

Bu anıt bahçede bulunan Canberra anıtında,

Atatürk’ün sözlerini içeren mermer levhanın üst bölümüne Atatürk’ün bir maskı veya kabartma sureti konulmuştur. Maskın boyu 44 cm, eni 29 cm dir. Türkiye’de yapılmış olan mask, Mart 1985’te Canberra’ya yollanmıştır. Bunun bir örneği Yeni Zellanda’ya yollanmış ve Wellington’daki Atatürk Anıtına konulmuştur.

Bu anıt, Mustafa Kemal Atatürk’ün yanı sıra, çetin mücadelelere katılan hem Anzak hem de Türk birliklerinin kahramanlığı ve fedakarlığı onurlandırıyor. İthaf plaketinin altına Türkiye’deki Anzak Koyundan gelen toprak yerleştirilmiştir. Anıtın çevresinde Gelibolu’nun simgesel yapısı “yalnız çam” dan toplanan tohumlarla yetiştirilen Pinus halepensis çam ağaçları bulunmaktadır. Hilal şeklindeki duvar, Türk bayrağındaki ay ve beş köşeli yıldız sembolünden ilham alınarak tasarlanmıştır.

Anzak Geçit Törenindeki Kemal Atatürk Anıtındaki, Atatürk’ün 1934 yılındaki duygulandırıcı sözleri de İngilizce ve Türkçe olarak anıtta bulunmaktadır. “Kanlarını döken, canlarını veren o kahramanlar… Artık dost bir ülkenin toprağındasınız. Bu nedenle huzur içinde yatın. Bu memleketimizde yan yana yatan Johnie’lerle Mehmetler’in bizim için hiçbir farkı yoktur. Siz, oğullarını uzak ülkelerden gönderen anneler, silin gözyaşlarınızı, oğullarınız artık koynumuzda yatıyor ve huzur içinde. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra bizim de evladımız oldular” Evet, Atatürk’ün ne derece büyük bir dahi olduğu, bu sözlerin de bile hemen hissedilmektedir.

Canberra Atatürk Anıtı

Evet, sonuç olarak, Canberra şehrinde her iki hükümetin karşılıklı iyi niyetli davranışlarının sonucunda: Avustralya hükümeti, bu anıt kitabenin çok yakınında bulunan Burley Griffin gölünün kıyı şeridinin bir kısmına “Gelibolu Kıyısı” adı vererek bir plaka konulması ile Avustralya’nın güney batısında Anzakların gemilerle Gelibolu’ya hareket ettikleri Albany limanı girişine “Atatürk Girişi” adı verilmesine karar verilmiştir.

Evet, Canberra şehrinde yaşıyorsanız veya bu şehre yolunuz düşerse, bence mutlaka bu Atatürk Anıtına gidin, uğrayın, saygı duruşunda bulunun.

Avustralya Genel özellikleri

Avustralya Melbourne

Avustralya Sydney

Avustralya Alışveriş

 

Avustralya Genel özellikleri

Avustralya genel özellikleri

Dünya üzerinde, yeni yıla en erken giren ülke.

Avustralya, güney yarımkürede bulunmaktadır. Yani, kuzey yarım kürede yaşayan bizler için, bu durumun en önemli farklılığı, iklim bölümünde ayrıntılı anlatacağım gibi, mevsimlerin farklılaşması.

Bizim ülkemizde, yaz mevsimi yaşanırken, Avustralya’da kış yaşandığını unutmayın. Aynı durum, elbette kış mevsimi için geçerli, bizde kış mevsimi zamanında, Avustralya’da yaz mevsimi yaşanıyor.

Ülke: bir ada ülkesidir. Hiçbir ülke ile kara sınırı yoktur. Sahil şeridinin uzunluğu: yaklaşık 26 bin km. dir. Aynı zamanda, üzerinde sadece tek ulus bulunan tek kıtadır. Boyutlarına gelince: doğudan-batıya 4000 km. ve kuzeyden-güneye 3200 km. dir.

Hint ve Büyük Okyanus tarafından çevrelenmiştir. Başkenti: Canberra ve en büyük şehri ise, Sydney’dir.

Uluslar arası çeşitli kuruluşların yaptıkları araştırmalarda,

Avustralya ülkesinde en yaşanılabilir şehirler sıralamasında: 2’nci Melbourne, 4’ncü Perth, 7’nci Adelaide ve 9’ncu Sydney olarak belirlenmiştir.

1901 yılından bu yana, Avustralya’da, 6 eski İngiliz kolonisi bulunuyor. Bunlar: bağımsız federal bir uluslar topluluğu konumundadır. İngiliz tarzı, parlamenter sistemleri var. Devlet başkanı: Federal hükümet tarafından önerilen ve İngiltere Kraliçesi tarafından atanan, Genel Validir. Federal, Eyalet ve Yerel olmak üzere, üç sıralı bir hükümet sistemi vardır.

İlk seviyedeki sisteme: Temsilciler Meclisi denir ve burada en çok sandalyeye sahip partinin lideri, Başbakan olur. Başbakan: Federal Hükümeti idare eder. Bir üst organ ise, Senatodur. Senato merkezi: Federal Başkent olan: Canberra şehrindedir. Bunların dışında, her eyaletin kendi hükümeti ve Başbakanı vardır.

 

Avustralya genel özellikleri
Avustralya’daki eyaletler ve bunların başkentleri:
  1. Batı Avustralya (başkent: Perth)
  2. Kuzey toprakları, (başkent: Darwin)
  3. Güney Avustralya (başkent: Adelaide)
  4. Queensland (başkent: Brisbane)
  5. Yeni Güney Galler (başkent: Sydney-Canberra)
  6. Victoria (başkent: Melbourne)
  7. Tasmanya( başkent: Hobart)

Ülke, toprak bakımından değerlendirildiğinde: dünyanın 6’ncı büyük ülkesidir. Ada olarak en büyüktür ama kıta olarak en küçüktür. Aynı zamanda, arazinin büyük bölümünün (% 95) deniz seviyesinden sadece 650 metre daha yüksekte olması nedeniyle, mevcut kıtalar arasında, yükseklik bakımından en düşük seviyede olandır. Mevcut toprakların: % 1’lik bölümü tarıma elverişlidir. Kalan bölümün: % 55 otlaklar, % 20 ormanlar oluşturmaktadır.

 

Avustralya genel özellikleri Koala

 

Hayvan varlığı düşünüldüğünde: Avustralya kıtasında, buraya özgü hayvanların hepsinin, yavrularını karınlarında bulunan keselerde taşıdıkları görülür. Bunlar: Tasmania şeytanı, kaulo, vombat ve kanguru. Hatta kanguru nüfusunun bu ülkede yaşayan insanların iki katı olduğu, yani 40 milyon civarında kanguru bulunduğu söyleniyor.

Ayrıca dünya üzerinde bilinen en zehirli 10 böcekten, 8 tanesi bu ülkede yaşıyor. Ekonomik olarak düşünüldüğünde ise, Avustralya’nın tam bir koyun besleme ve yetiştirme vatanı olduğu düşünülebilir.

Çünkü, bu ülkedeki koyun varlığı, yaklaşık 200 milyon civarındadır. Bunun sonucunda, yağ, peynir ve süt üretimi üst düzeydedir.

Evet, Avustralya: günümüzde, hala güneşlenmek, sörf yapmak ve soğuk bira içmekten keyif alan aheste insan nüfusu ile, keseli ve şirin hayvanlar tarafından paylaşılan tuhaf bir ülke olarak algılanıyor. Aslında, elbette bu doğru. Çünkü, Avustralyalıların çoğu, açık havadan hoşlanıyorlar.

Eğer kumsalda  değillerse, Avustralyalılar yürüyüşe çıkar, jogging yaparlar. Erkekler ise, futbol oynar veya radyodan veya televizyondan futbol maçı izlerler. Veya, barbekü yapıp, sığır eti yada deniz mahsulleri pişirirler. Bu ülke de, barbekü ve mangal çok yaygın. Ama, bunların yanında, aşırı derecede düşkün oldukları diğer bir özellik te, buz gibi bira.

Evet,

Avustralyalıların çoğunluğu için, açık arazide yaşamak, sadece tatilde yapılan kamplardan ibarettir. Avustralya, dünyanın en yoğun kentleşmiş ülkelerinden biridir. Ülkede yaşayan nüfusun % 90’dan fazlası, kıtanın sahillerindeki en büyük 10 şehirde yaşarlar. Her 5 Avustralyalıdan biri, 4 milyonun üzerindeki nüfusa sahip, Sydney şehrinde oturuyor. Melbourne şehri de aynı büyüklüktedir.

Diğer eyalet başkentleri: Brisbane, Adelaide ve Perty, nüfusun geri kalan kısmının barındıkları yerlerdir. Outback, insanları hipnotize edici bir cazibeye sahiptir. Ünlü gerilim romanları yazarı Stephan King, 1997 yılında yazılarına kısa süre ara verdiğinde, motosikletiyle Avustralya’nın uçsuz-bucaksız topraklarına daldığı zaman yaşadığı dehşeti şu sözleriyle ifade eder “Duracak olursanız, sessizlik inanılmazdır. Kendinizi küçük hissedersiniz, neredeyse Tanrı’nın nefes aldığını duyabilirsiniz”

Gaddarlık, kölelik ve yoksulluğun egemen olduğu zor koşullarda kurulmuş bu küçük ülke, yaklaşık 200 yıldan daha kısa bir süre içinde refaha kavuştu ve OECD ülkeleri arasında, kişi başına düşen gayri safi milli hasılası, ilk 10 içinde yer alan, dinamik ve modern bir ülke haline geldi. Bu zengin ülkenin en büyük döviz kaynağı ise turizm. Bugün, turizm sektöründe yaklaşık 500 bin kişi çalışıyor.

Yani, Avustralya ülkesinde çalışanların, % 7’si turizm sektöründedir. Özellikle: 2000 yılında Sydney şehrinde düzenlenen Olimpiyat oyunlarından sonra: dünya üzerinde: Avustralya’nın imajı değişti. Olimpiyatlar öncesinde, sadece çöl, kaola, timsah ve kangurudan oluşan: insanların kafalarındaki bu ülkeye ait kalıplar değişti.

Gerek yarışmaları izlemek için

Ülkeye gelenler ve gerekse televizyon başındaki izleyiciler, Avustralya sahillerini, insanlarını, şehirlerini ve mimarisini görüp tanıdılar. 2000 yılında ülkeyi ziyaret eden 5 milyon ziyaretçi, bir önceki yılla karşılaştırıldığında, % 12 daha fazlaydı.

Ancak, turist miktarındaki bu artış, 2000 yılını takip eden yıllarda da sürekli arttı. 2012 yılında ise, ülkeyi ziyaret edecek turist sayısının 8 milyona ulaşması bekleniyor. Yani, ülkede yaşayan nüfusun, yaklaşık % 40 kadarı, turist olarak ülkeyi ziyaret edecek.

Güzel bir rakam. Ama, daha önce de söz ettiğim gibi, ülke gelecek bu turistlerin, kaçak göçmen olarak kalmamaları için her türlü tedbiri alıyor. Özellikle, aşağıda vize bölümünde söz edeceğim gibi, bizim gibi ülkelerden gelecek turistlere, muhteşem zorluklar ve uzun bir vize için gerekli belgeler listesi çıkarıyorlar.

Son olarak, bu ülkede trafik soldan akıyor. Arabaların direksiyonları sağda. İngilizler kendileri ayrılmış, trafik sistemleri kalmış. Trafik kuralları sert uygulanmaktadır. Ülkede içkili araba kullanmak ve emniyet kemeri takmamanın cezası muhteşem büyük. Arabada bulunan herkezin emniyet kemeri takması şart.

 

Avustralya genel özellikleri

TARİH:

Avustralya: 40 milyon yıl önce, güneydeki Gondvana isimli süper kıtadan koptuğunda, diğer anakaralardan tecrit edilmiş durumdaydı. Kıtanın ilk yerleşimcileri, kara bağlantılı bölgelerden geçerek, Güneydoğu Asya’dan buraya gelen ve yöreye özgü hayvanlarla birlikte kıtayı paylaşan Aborjinler, 1000 yıl boyunca birlikte yaşadılar.

Ancak, kalıcı herhangi bir yapı inşa etmediler. Zorlu bir ortamda, hayatta kalmalarını sağlayacak bir şekilde yaşadılar.

16’ncı yüzyıldan sonra, İspanyol ve Portekizli gemiciler, kıtanın kuzey kıyılarındaki adalara ulaştılar. 17’nci yüzyıla gelindiğinde ise, Hollandalı denizciler kıtaya ulaştılar ama bir kıtaya ulaştıklarının farkına varamadılar.

Ancak, 1769 yılında, İngiliz gemici James Cook: Yeni Zelanda’ya yaptığı bir yolculuk sırasında, Avustralya’nın doğu kıyılarına ayak bastı. Cook: bölgenin haritasını çıkarıp, bölgenin Kral III. George’a ait olduğunu ilan ettiğinde, Avustralya’nın kolonileşme dönemi başlamış oldu.

 

Avustralya genel özellikleri
Daha sonraki tarihlerde ise:

İngilizler tarafından, 26 Ocak 1788 tarihinde, kıta üzerinde ilk koloni-yerleşim yeri, 1000 kişilik kadınlı-erkekli-çocuklu bir topluluk ile, Kaptan Arthur Philip tarafından, Sydney bölgesinde, Port Jackson denilen yerde kurulmuştur. Bu ilk yerleşimin kurulduğu tarih, Avustralya’nın ulusal günü olarak kutlanır.

1803 yılında ise, bu kez: Tasmanya bölgesinde yerleşim başlar. 1829 yılında, kıtanın batı bölgeleri ve 1851 yılında Victoria bölgesinde yerleşim kurulur. İngiltere’de bulunan suçlular: 1840-1864 yılları arasında yoğun olarak kıtaya getirilir ve yeni yerleşim birimlerine yerleştirilirler.

 

Avustralya genel özellikleri

Bu sırada: bölgede birçok yerli yaşamaktadır. Ancak, İngilizler, bu yerlilerin yiyecekleri olan hayvan ve kuşları yok ederler. Bunun üzerine, yerliler, İngilizlere saldırırlar, ancak İngilizler, ellerinde bulunan modern silah, araç ve teçhizat ile, bütün yerli ırkı yok ederler.

Bir kısmını ise, Bass boğazında bulunan Flinders adasına sürgüne gönderirler. Bu sürgüne gönderilenlerin son temsilcisi, 1877 yılında ölür ve yerli ari ırk, tamamen yok olur.

Daha sonraki tarihlerde ise: Amerikalı ve İngiliz balina ve ayı balığı avcılarının yanlarına aldıkları aborjin kadınlarından doğan melez ırk, yeni bir Aborjin ırkının yetişmesine neden olur. Günümüzdeki Aborjin olarak isimlendirilen yerliler, bu melez ırktan günümüze kadar gelmişlerdir.

Ama, 1962 yılına kadar oy verme hakkına sahip değildiler.

1967 yılına kadar ise,  resmi nüfus sayımlarına dahil edilmediler. Evet, Aborjin  denilince, ülkemizdeki büyük çoğunluk bunlar tarafından yapılan “Haka” dansını, bu dans sırasındaki pek te beğenmediğimiz el-kol hareketlerini hatırlayabilirler. Ama, Avustralya ülkesine gittiğinizde, büyük şehirlerin yakınlarında, Aborjinlerin yaşadıkları ve turistler tarafından sık ziyaret edilen yerler var, büyük ihtimalle sizler de bu Aborjin yerleşimlerini gezmek isteyecek ve gezeceksiniz.

1850’li yıllara gelindiğinde, kıtada altına hücum olayı başlar. 1855-1890 yıllarına gelindiğinde ise, 6 koloni, bireysel olarak özerk yönetim kurma hakkını kazanırlar.

Bunlar, bireysel olarak birçok işlerini kendi yöntemleriyle çözümlerken, ülkenin dış ilişkileri, savunma,  denizcilik ve ticaret konuları, İngilizler tarafından, Londra’dan yönetilmektedir. Böylece, 1 Ocak 1901 tarihinden itibaren, İngiltere hükümranlığında, Avustralya devleti kurulmuş olur. Canberra şehri başkent olarak ilan edilir.

Avustralya ülkesi, I. Dünya Savaşına, kendi isteğiyle katılır. Çünkü, bu durum, ülkenin ilk milli olayıdır. Hatta: 25 Nisan 1915 günü, Avustralyalı Anzak Birlikleri, Çanakkale-Gelibolu’ya gelmişler ve burada ilk defa, İngiliz bayrağı değil, kendi bayrakları altında savaşmışlardır. Bu nedenle, Gelibolu, Avustralyalılar için, milli birlik oluşturulmasında büyük önem taşır.

1942 yılına gelindiğinde ise, İngiltere ve Avustralya arasındaki yasal bağlantı resmen biter. 1945 yılına gelindiğinde ise, Avustralya, Japonya tarafından işgal tehdidi ile baş başa kalır ve bunun üzerine Amerika ile yakınlaşma başlar. Bu yakınlaşma, 1951 yılında imzalanan Anzus anlaşması ile, resmiyete dökülür.

II. Dünya savaşını takip eden yıllarda, ülke dışından ülkeye yönelen göç desteklenmiş ve bunun sonucunda, Avustralya ülkesinde kültür ve görüntü olarak, büyük bir radikal değişim yaşanmıştır. 1970 yılında bu göçmen kabul politikası sona erdirilir.

1986 yılına gelindiğinde, İngiltere-Avustralya arasındaki tüm yasal bağlar biter. Ama yine de, bu gün, ülke, halen sembolik olarak , İngiltere kraliçesi II. Elizabeth tarafından yönetilmektedir. Yönetimin diğer unsuru ise, Parlamenter sistemdir.

Avustralya genel özellikleri

PARA BİRİMİ:

Avustralya ülkesinde, para birimi olarak: Avustralya Doları kullanılmaktadır. AUD olarak kod ismi kullanılıyor.

Birçok alışveriş merkezinde ATM bulunuyor. Bu makinelerde, günün 24 saati, para çekme ve banka işlemlerinizi yapabiliyorsunuz. Ayrıca, birçok mağaza, süpermarket ve dükkanda da, POS cihazları var. Yani, kredi kartları ile alışveriş yapabiliyorsunuz.

Para hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirse: 100 sentten oluşan para birimine, 1 Avustralya doları deniliyor. Madeni paralar: sent olarak: 5, 10, 20, 50 ve dolar olarak: 1 ve 2 dolar şeklindedir. Bütün madeni paraların ön yüzünde kraliçenin  resmi, arka  yüzlerinde ise, ülkeye özgü hayvan figürleri b ulunuyor. Banknotlar ise: 5,10, 20,50 ve 100.

Son olarak: yanınızda 5000 dolar üzerinde  para ile ülkeye girmeyi düşünüyorsanız, gümrük makamlarına haber vermek zorundasınız.

 

İNSANLAR:

Ülkenin toplam nüfusu: 21 milyon civarındadır. Ama tarih bölümünde ayrıntılı olarak anlattığım gibi, II. Dünya Savaşından sonra, ülke, yabancı göçmenlere kapılarını açtığından, özellikle Güneydoğu Asya bölgelerinden yoğun olarak göçmen almış ve ülke nüfusu, çok renkli ve karışık bir kimliğe bürünmüştür.

Yani, ülkede bulunduğunuz süre içinde, gerçek Avustralyalı görmeniz pek mümkün değil. Her yanınız, ülke dışından göçmen olarak gelmiş ve özellikle çekik gözlü insanlarla dolu olacak.  Yine de ,günümüzde bu ülkede, yaklaşık 150.000 civarında Türk yaşadığı söyleniyor.

Yani, bu ülkede yaşayan her 10 kişiden, 4’ü göçmen yada göçmenlerin çocuklarıdır. Hatta, Melbourne şehri, göçmen nüfusu nedeniyle, dünya üzerinde, Atina ve Selanik’ten sonra, üçüncü büyük Yunan kenti olarak biliniyor.

Bunların yanında: ülkenin her ne kadar genel nüfusu az gibi görünse de, Sydney ve Melbourne gibi şehirler, barındırdıkları kalabalık nüfuslar ile, dünya sıralamasında, en kalabalık şehirler arasında, ilk 30’a girerler. Kıtanın büyük bölümünün kurak olması nedeniyle, nüfusun büyük bölümü, kıtanın güneydoğu bölgesine yerleşmiştir.

İnsanları ile ilgili olarak son söylemek istediğim bir duyum: “Avustralya insanları, sörf yaptıkları deniz suyu ve biradan başka sıvı ile haşır-neşir olmazlar” Evet, Avustralya insanı: oldukça iri yapılı, şişmanlık ve obezite konusunda sanırım Amerikalılar ile yarışırlar.

İnsanlar hakkında söylemek istediğim son gerçek: bu ülke insanı için anahtar kelime, dürüstlük ve asla yalan söylememek. Ayrıca, çok kuralcılar ve kurallar ihlal edildiğinde asla hoş görmüyorlar.

 

İKLİM:

Avustralya, güney yarımkürede bulunması nedeniyle, kuzey yarımküreye nazaran tam karşılıklı bir iklim değişkenliği gösterir. Yukarıda sözünü ettiğim gibi, ülkemizde kış mevsimi yaşanırken, Avustralya’da, yaz mevsimi yaşanır.

Yani, bu ülkede kış mevsimi: Haziran-Temmuz ve Ağustos aylarında yaşanıyor. Bu ülkede, sonbahar: Mart-Nisan-Mayıs aylarında, ilkbahar ise: Eylül-Ekim-Kasım aylarındadır.

Mevsimlik yağışlar düşünüldüğünde, ülkenin genelde az yağış aldığı görülür. Hatta, bu az yağışlı iklim, çoğu zaman, muhteşem kuraklıklar doğurur. Ancak, iklim değerlendirilirken, ülke  topraklarının çok büyük olduğunu unutmamak gerekir. Bunun sonucunda, ülke toprakları üzerinde birçok farklılıklar da görülebiliyor.

Ama genel olarak, Avustralya ılıman bir ülke diye düşünülebilir. Kasım-Mart ayları arasında genellikle, ağır kış şartlarından öte, ılıman bir kış mevsimi görülür. Bu mevsimde, hava ılıktır. Kuzeyde ise, aynı dönem, yoğun yağmurlu geçer. Nisan-Eylül aylarındaki dönemde ise, ülkenin orta bölümlerindeki hava, en idealdir. Çünkü: açık ve sıcaktır. Yağmur arada-sırada yağar ve dağlara ise kar düşer.

 

DİL:

Avustralya’da, muhteşem berbat lehçe ile konuşulan bir İngilizce var.

İnsanlara bir şey sorduğunuzda: size yardım etmek için çırpınıyorlar. Aslında, belki de, çok kolay verebilecekleri cevapları, uzattıkça uzatıyorlar. Sonuçta: yaptıkları tariften belki de bir şey anlamıyorsunuz ama ben yine de, ülke vatandaşlarının bu yardımsever tutumuna hayran kaldım.

Kısacası, buranın insanı konuşmayı, özellikle bir yabancı ile konuşmayı, yardım etmeyi seviyor. Ama, gülmeyi de çok seviyorlar. Gerçekten bu durum sizlerin de dikkatini çekecektir, her türlü ortamda, her türlü şartta, basıyorlar kahkahayı. Gitmeden buna alışın, bu insanlar gülmeyi çok seviyorlar.

VİZE:

Avustralya, gelişmiş ülkeler arasında, tüm ziyaretçilerden vize isteyen tek ülkedir. Ama: aynı zamanda, vizesi muhteşem pahalı bir ülke. 410 Avustralya doları karşılığı TL. vize ücreti olarak isteniyor. Yani: yaklaşık 650 TL. civarında bir para. Amerikan vizesi bile bu kadar pahalı değil.

Yeşil pasaporta dahi vize istiyorlar. Yani, Türk vatandaşlarını pek sevmiyorlar, vize konusunda sorun çıkarıyorlar. Sanırım bizim vatandaşlar, orada yapacağını yapmış ve olumsuz bir izlenim yaratmışlar.

Tüm bunların yanında: yeşil pasaport sahibi olsanız bile, yine vize almak zorundasınız. Ama dedim ya, vize verirken kılı kırk yarıyorlar. Vize müracaatı yaptığınızda, vize için istenen bilgi ve belgeler listesi oldukça uzun.

Evet, Avustralya vizesi almak için, Avustralya’nın Ankara’da bulunan konsolosluğuna müracaat etmeniz gerekiyor.

 

ÜLKEYE ULAŞIM:

Uçak bileti muhteşem pahalı bir ülke. İstanbul-Sydney arasındaki uçuş süresi, direkt uçulduğunda, yaklaşık 20 saattir. Ama birçok havayolu şirketi, Singapur veya Tayland üzerinde aktarma yapıyor ve uçuş süresi, yaklaşık 30 saate kadar çıkıyor.

Özellikle bu yolculuğun, 7 saatlik bölümünün Okyanus üstünden gidildiğini düşününce, insan iyice ürküyor. Yani, Avustralya’ya ulaşım gerçekten hem pahalı, hem de yorucu.

Bu arada: uçaktaki görevliler, diğer uçaklarda olduğu gibi, tek düze klasik ve standart giysileri tercih etmiyorlar. Uçaktaki en büyük özellik: inmeden önce, bavulunuz-valizinizde bulunan eşyalar ile ilgili sizin yazılı beyanınızın alınması.

Bu beyanı doldururken, özellikle yanınızda var olduğu halde, yiyecek maddesi yok diye yazarsanız, bilin ki, bavul-valizler, gümrük kontrol yerlerinden geçerken, içlerinde bulunan her şeyin görüldüğü bir ortam var. Yani, kesinlikle yalan veya eksik beyanda bulunmayın. Zaten, bu ülke, ülke dışından ne olursa olsun, asla yiyecek maddesinin ülkeye sokulmasına izin vermiyor. Buraya gitmeye niyetlenenler, asla ve asla yanınızda hiçbir yiyecek maddesi bulundurmamalısınız.

Evet, Sydney havaalanında uçaktan inip, havaalanına geldiğinizde, 24-30 saatlik uçuştan sonra, büyük bir rahatlık hissediyorsunuz. Yukarıda sözünü ettiğim gibi, gümrüğe beyan edeceğiniz bir şey yanınızda yoksa yeşil kanalı, gümrük için beyan edeceğiniz bir şeyler varsa kırmızı kanalı takip edin.

Zaten: her iki kanalda da, gümrük görevlileri gerekli gördüklerinde bavul-çanta ve valizlerinizi açtırıp kontrol edebiliyorlar. Tüm bitkiler, bitki ürünleri, yiyecek maddeleri, hayvan ürünleri karantina kontrolüne tabidir ve ülkeye girişte, gümrükte bildirmekle yükümlüsünüz.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI:

Avustralya şehirlerinde ve şehirlerarasındaki ulaşımda: otobüsler, taksiler, tramvaylar, trenler ve uçaklar kullanılır. Şehir içi ulaşımında kullanılan biletleri: tren istasyonları, otobüsler ve gazete bayilerinden satın alabiliyorsunuz.

Ücreti ise, gitmek istediğiniz yere göre değişiyor. Ama genelde şehir içi ulaşımı ucuz. Şöyle bir örnek verebilirim, Sydney şehrinde, bir şişe su istediğinizde 3 dolar veriyorsunuz, ama aynı yerdeki trene bindiğinizde, sadece 2 dolar ücret ödüyorsunuz.

Bunun yanında, bütün büyük şehirlerde rahatlıkla taksi bulabilirsiniz. Hatta, sokaklarda ve caddelerde, işaret ederek taksi durdurur ve binebilirsiniz. Taksilerin tavanında bulunan ışık ve işaretten, taksinin boş-dolu olduğunu anlayabilirsiniz. Ayrıca, taksi şöförlerine bahşiş vermeniz gerekmemektedir.

 

ELEKTRİK:

Ülkede kullanılan elektrikli aletler: genellikle 220-240 volttur. Ama kullanılan prizler bizimkilerden farklı. Yani, prizler üç girişli. Bu nedenle, buraya giderken yanınızda götüreceğiniz elektrikli aletleri burada kullanmanız için üç girişli bir çevirici temin etmeniz gerekiyor. Aksi halde, kullanamazsınız.

Oradan satın alacağınız herhangi bir elektronik cihaz için de, fişi üç girişli olduğunda, burada yani Türkiye’de kullanamayacağınızı bilmelisiniz. Böyle bir durumda, mutlaka Avustralya’dan, üç girişi, iki girişe çeviren, çevirici satın almalısınız.

 

RESMİ TATİL GÜNLERİ:

1 Ocak                                     Yeni Yıl tatili.

26 Ocak                                  Avustralya Günü.

25 Nisan                                 Anzak Günü

25 Aralık                                Noel-Christmas

26 Aralık                                Boxing Day

 

AVUSTRALYA GEZİ PLANI.

Avustralya’da nerelere gidilip görülmesi gerektiği konusu, yolculuğun belki de en güç yanını oluşturur. Çünkü, ülke çok büyük ve geniş. Bu kadar geniş bir ülkede nereye gitmeli?

Avustralya’nın iç hatlarında: her yıl, yaklaşık 29 milyon kişi seyahat ediyor. Bilet fiyatlarında, dönemsel olarak indirimler yapılıyor. Ancak: düşük tarifelerden yararlanmak için, önceden planlama yapmak en iyisidir. Havayollarının alternatifleri daha yavaş olmasına rağmen çevreyi görmek isteyenler için daha cazip olacaktır.

Kıtayı boydan boya geçen demiryolunu ya da kimisi lüks ulaşım olanaklarını sunan şehirlerarası otobüsleri deneyebilirsiniz.

Tüm kıtayı gezebilmeniz mümkün olmadığı gibi; seyahatinizi, görmek istediğiniz yerlere göre planlamanızda yarar var.

Kıtanın ana giriş noktası: Sydney şehridir.

Gezi planımızda: her eyalete: Başkentinden giriş yapacağız. Yolculuğumuza ise: Sydney koyundan başlayacağız. Sahilden, federal başkent Canberra’ya doğru devam edeceğiz. Ardından: Yeni Güney Galler Eyaletinin iç kısımlarına ilerleyeceğiz.

Yolculuğumuzun: Canberra’dan sonraki bölümü: saat yönünün tersine bir rotayla Queensland’dan Victoria’ya uzanacaktır. Kıtanın sevimli dipnotu: Tasmanya’da son bulacaktır.