İspanya San Sebastian Genel

 

İspanya San Sebastian Genel

2016 yılında Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilen şehir: orta ölçekli bir şehirdir. Oldukça pahalıdır. Nüfus: 186.000 kişidir. İspanya’nın Fransa sınırında (sınıra sadece 20 km uzaklıktadır) Atlantik Okyanusu kıyılarındadır.

Şehrin bulunduğu “Biskaya” körfezi Atlantik Okyanusunun en derin olduğu körfezlerden birisidir. Bu derinlik yüzünden, burada okyanus hırçındır ve pek tekin olduğu söylenemez ve deniz genellikle hırçın ve dalgalıdır. Ama gün ağarıp sular çekildiğinde, muhteşem ve tertemiz plajlar ortaya çıkar.

II. Dünya savaşına katılmadığından, savaştan kaçan Fransız zenginler sayesinde, şehir kalkınmıştır.

Şehir: Bask özerk topluluğunu oluşturan 3 şehirden biridir. Özellikle futbol takip edenler, bu şehirdeki “Real Sociedad” takımını tanırlar.

1980’li yıllarda, yerel örgütler, burada yerel özgürlük için büyük mücadeleler vermişler ve çatışmalar yaşanmıştır.

Şehir: Fransa sınırına 30 km uzaklıkta, İber yarımadasının kuzeydoğu bölümündedir. Şehrin özellikle plajları popülerdir. Bunlar: “Ondarrate” ve “Concha” ile körfezin merkezinde bulunan Santa Clara adası plajlarıdır. Şehir merkezinde diğer önemli bir plaj da “Zurriola” dır.

Burası, dünya çapında ünlü bir sörf merkezidir. Gel-git olaylarının yaşandığı kıyı bölgelerinde, sular çekildikten sonra büyük alanlar ortaya çıkmaktadır.

Öte yandan, burası Avrupa’nın en önemli film festivallerinden birine de ev sahipliği yapmaktadır.

Şehirde: birçok yer yürüyerek gezilebilir, ayrıca bisiklet şeritleri kullanılarak bisiklete binilebilir.

 

TARİHİ

Bölgede ilk yerleşimin Roma döneminde “Valduli” isimli bir şehir olduğu düşünülüyor. Bu Roma şehri, mevcut şehrin 10 km doğusundadır. 1014 yılında: Hernani isimli San Sebastian Manastırının: bu bölgede elma suyu için kendi elma bahçelerini kurduğu bilinir.

1200 yılında, şehir: Kastilya kralı Alfonso tarafından ele geçirilir. 1265 yılında, şehrin bölgenin önemli bir liman kenti olduğu anlaşılır.

15. Yüzyıl başlarında, şehrin çevresi basit inşaat duvarları ile çevrilidir. 1489 yılında, büyük bir yangın şehri harap eder. 1521 yılında, İspanya ve Fransa arasındaki savaşlarda: şehirdeki Navarre krallığı, İspanyol yardımı alır ve sınır anlaşmazlıkları nedeniyle, özel bir statü alır.

17. Yüzyılda şehir yeniden inşa edilir. Ancak 1721 yılında şehir Fransızlar tarafından işgal edilir. 1728 yılında, şehirde Amerika ile ticaretin geliştirildiği görülür. 1808 yılında Napolyon, İngilizlerle yapılan Yarımada savaşı sonunda şehri işgal eder.

Evet tüm bu yıkıcı olaylardan sonra, şehrin imarı Gogorza tarafından yapılan imar planının kabul edilmesinin ardından geliştirilir ve modern, sekizgen taslak uygulanan proje gerçekleştirilir.

 

PARA BİRİMİ

Şehirde “Euro” kullanılmaktadır.

 

DİL

Şehirde: İspanyolca ve Bask dili resmi dil olarak kullanılmaktadır. Yani, genel olarak bu şehirde İngilizce bilen pek kişiye rastlanmaz ve özellikle sizlere önerim, bu şehirde İspanyolcayı pek tercih etmemenizdir, çünkü bunlar daha öncede sözünü ettiğim gibi Bask milliyetçisi ve özellikle Bask dilini kullanmayı tercih ediyorlar.

 

İKLİM

Burada genellikle yüksek nem oranı, sık bulutlar ve yıl boyunca yoğun yağış görülür. En sıcak ay “Ağustos” ayıdır ve ortalama sıcaklık 20 derecedir. En soğuk ay ise “Ocak” ayıdır ve ortalama sıcaklık 7.9 derecedir.

Şehir Okyanus kıyısında olduğundan, yağmur yağarken, aynı anda fırtına olması da muhtemeldir ve bu yüzden, yağmur yağarken yerel halkın şemsiye kullanmadığını, çünkü şemsiyelerin fırtınada parçalandığını görebilirsiniz.

Öte yandan, buranın iklimi de pek istikrarlıdır denilemez, çünkü: güneş varken, bir anda yağmur yağdığı görülür ve özellikle geceleri serindir. Özellikle kışın Atlantik okyanusu azgınlığı ile buranın iklimini etkiler ve buz gibi bir hava hakim olur.

Sonuç olarak, burayı ziyaret etmek istiyorsanız en uygun dönem: Temmuz-Ağustos aylarıdır. Çünkü kışlar çok yağışlı geçer. Hatta en ideal ziyaret ayı “Eylül” dür. Temmuz ayında, deniz suyu sıcaklığı yüksektir.

İspanya San Sebastian Genel

ULAŞIM

Şehrin diğer şehirlere uzaklığı şöyledir. Bilbao 102 km. Madrid 451 km ve Barselona 565 km. dir. THY ile İstanbul-Bilbao uçuşlarını kullanarak buraya ulaşabilirsiniz. Bilbao-San Sebastian arasındaki yolculuk otobüsle yaklaşık 70 dakika sürüyor.

San Sebastian havaalanı: Bidosoa nehri halici üzerinde, Bidasoa ilçesinde şehir merkezinin 22 km kuzeydoğusundadır. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki otobüsleri kullanmak isterseniz, tekli bilet 1.65 euro, aktarmalı bilet ise 2.35 eurodur.

 

ALIŞVERİŞ

Şehirde ilginç butikler ve fantastik ayakkabı mağazaları bulunmaktadır. Ama özellikle kadın giysi ve ayakkabıları yoğundur. Şehirdeki birçok alışveriş mekanı “Cineplex” denilen alışveriş merkezindedir. Yalnız unutmamak gerekir ki, bu şehir çok pahalıdır, yani sadece gezin, eğlenin derim. Alışveriş zor.

 

GECE HAYATI

Şehirde 3 ana gece hayatı alanı bulunmaktadır. Ama bunlardan en popüler olanı “Old Town” bölgesidir. Burada: gün boyu, özellikle “txikiteros” (bir tür şarap, aşağıda ayrıntılı anlatacağım) içilebilen barlar bulunmaktadır.

Buen Pastor katedrali arkasında “Calle Reyes Catalicos” denilen yerde: modern barlar ve müzik mekanları bulunur. Buranın sokakları, özellikle 20. Yüzyılın sonlarında farklı atmosferleri olan barları ile ilgi çekmektedir.

Gece hayatının yoğun olduğu son yer “Gros” ilçesidir. Burası: şehrin doğusunda, özellikle spor tutkunları için tercih edilen bir yerdir. Burada: özgün butikler ve spor malzemesi satan dükkanlar bulunur. Aynı zamanda birçok sanat galerisi de görülür.

Ama, buranın en büyük özelliklerinden bir diğeri, biraz önce sözünü ettiğim gibi gece hayatıdır. Burada sayısız “pintxo” barları bulunur ve özellikle yerel halk, burayı popüler bir eğlence merkezi olarak tercih ederler.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Bask mutfağı, İspanya’da büyük ün kazanmıştır ve öte yandan uluslar arası gıda eleştirmenleri tarafından da onaylanmaktadır. Şehirde, metre kare başına düşen “Michelin” yıldızı bir hayli fazladır. Paris dışında, üç yıldızlı en fazla restoran bu şehirdedir.

Özellikle: Old Town bölgesinde “Parte Vieja” denilen yer: çok sayıda barları ve bunlarda sunulan küçük aperatifler ile ünlüdür.

Evet, bu şehirde: rakipsiz bir yerel mutfak kültürü vardır. Nefis lokma büyüklüğündeki “pintxos” yani Bask tarzı tapas muhteşem lezzetlidir.

Bu: baget etmek dilimleri arasına her türlü deniz ürünü ve domuz etinin konulması ile hazırlanır ve sopalarla yenilir. Bunu, içki yanında tercih ediyorlar ve genellikle yerel halk, gece eğlencesinde, her bara uğrayarak bir-iki pintxos yemeyi tercih ediyorlar, yani bir bara oturup ta birçok pintxos yemek tercih edilmiyor.

Öte yandan, deniz ürünlerini sevenler için, bunların muhteşem lezzetler olduğunu hatırlatmam gerek. Zaten, şehirde bir de “Aşçılık Okulu” bulunuyor. Bu mutfak okulu ve araştırma enstitüsü: şef Ferran Adrian başkanlığındaki danışma kurulu tarafından işletiliyor ve 4 yıllık lisans eğitimi yanında, gastronomi meraklıları ve profesyonel aşçılar için geçici ve sürekli eğitimler de verilebiliyor.

Bunların haricinde yine bölgeye özgü yemek önerileri isterseniz: “marmitako” olabilir. Orkinos ve patates ile yapılan bir tür güveç, gayet doyurucudur. “Txangurro” ise bir tür soslu, pişmiş örümcek yengecidir. “Bacalao al pil pil” ise sarımsak, zeytinyağı ve sıcak biber ile yapılan morina balığı yemeğidir.

Evet, nerede yenir derseniz: Oditoryum ve kongre merkezi yanında, Zurriola plajının yanındaki “Ni Neu” tercih edilebilir. Ayrıca, şehrin dünyaca ünlü gurme restoranı “Arzak” düşünülebilir. Ancak, Arzak, bu kadar ünlü olmasının yanında, yaklaşık 3-4 ay öncesinden rezervasyon yaptırılarak gidilen bir yerdir.

Yani, gezginler için daha çok sosyete ve zenginler için uygundur. Yine de, şehirde böyle bir yer olduğunu bilmenizi istedim. Restoranlar öğle yemekleri için saat: 13.00-13.30 gibi açılırlar ve saat 15.30-16.00 gibi kapanırlar. Akşam yemeği için ise, saat: 20.30-21.00 gibi açılırlar. Çoğu İspanyol, akşam yemeği için saat 22.00’de evlerinden çıkarlar.

Hani, şehrin en ünlü restoranı olarak “Arzak” tan söz etmiştim ve oranın pahalı olduğunu söylemiştim ya, orta fiyatlı birkaç güzel restorandan daha söz etmek istiyorum. “Kokotxa” Agosta ve Campanario köşesindedir. Hemen Santa Maria Bazilikası yanındadır.

Burada bir yerel “degustacion” menüsü denemek isterseniz, muhtemelen 60 euro ücret ödemeniz gerekir. Bu menü diğer restoranlarda 120 euro civarındadır. Ya da öğle yemeğinde, basit “del dia” deneyin ve sadece 25 euro ödeyin. “Bodegon Alejandro” bu aile restoranı, geleneksel Bask mutfağı ürünleri sunar.

Duvarları geleneksel Bask spor fotoğrafları ile dekore edilmiştir. Hafta içinde öğlen yemeği menüsü 13 eurodur. Son olarak “Juanito Kojua” 1947 yılında açılan bu mekan, yerel halk arasında çok popülerdir.

Tertemiz, sıcak ve ev ortamı vardır. Üst katta, deniz teması kullanılmıştır. Alt kat ise, çiftlik evi şeklinde dekore edilmiştir. Tadım menüleri 40-52 euro civarındadır. “Menü del dia” ise sadece 30 eurodur. Buraya yolunuz düşerse, büyük sütlaç denemenizi öneririm.

Şehirde kahve veya aperatif mekanı önermek gerekirse: San Telmo Müzesinin girişindeki “Cafe San Telmo” tercih edilebilir. Burada: bir kahve molası verebilirsiniz. Ayrıca: çeşitli aperatifler de atıştırmalık için idealdir.

Son olarak “Salt” isimli genellikle sörfçülerin tercih ettikleri bir pintxos ve kahve mekanı önerebilirim. İspanyol tapaslarının, Bask bölgesindeki benzerleri olan pintxos mutlaka burada denenmelidir.

Peki, şehirde ne içilir derseniz: Bask ülkesindeki şehirlerde, özellikle kırmızı şarap, yani “Navarra” ve “Rioja” tercih edilmelidir. Ayrıca, yine favori bir içecek olarak, hafif elma aromalı olan “Sagardoa” denenmelidir.

İspanya San Sebastian Genel

 

FESTİVALLER

San Sebastian şehri: her yıl Eylül ayında düzenlenen “Uluslar arası Film Festivali” ile ünlüdür. Bu festival, uzun yıllardır Avrupa’nın en ünlü ve önemli festivallerinden birisi olarak kabul edilir.

1980’li yıllarda “Muhsin Bey” isimli Türk filmi, en büyük ödüle layık görülmüştür. Ayrıca: Alfred Hitchcock, Audrey Hepburn, Elizabeth Taylor, Steven Spielberg, Bette Davis, Gregory Peck, Al Pacino gibi sinema dünyasının birçok ünlü yıldızı, burayı ziyaret etmiştir.

Her yıl “Temmuz” ayında, San Sebastian Caz Festivali düzenlenir. Bu festival de, Avrupa ve İspanya’nın en önemli ve eski caz festivallerinden biri sayılır. Bu festivalde, her yıl milyonlarca müziksever buraya akın ederler. Ayrıca caz müzisyenleri davet edilir ve konserler, şehrin farklı bölgelerinde yapılır. Birçok etkinlik ücretsiz yapılır.

Her yıl “Ağustos” ayında, şehirde bu kez, Klasik Müzik Festivali “Quincena Musical de San Sebastian” düzenlenir. Bu festival, ilk olarak 1939 yılında düzenlenmiş ve günümüze kadar sürdürülmektedir.

Son olarak, her yılın ikinci ayında, ilk cumartesi günü kutlanan “Caldereros” şenliklerinden söz etmek istiyorum. Bu etkinliklerde, yerliler şehir sokaklarında yürürken, tencere ve tavalar ile gürültü yapıyorlar ve bu festival tam olarak gürültü üzerine kurgulanmıştır.

Yürüyüşe katılanların çoğu çingene giysileri giyerler ve gürültüler eşliğinde dans ederek ilerlerler. Festivalin ilk olarak 1884 yılında kutlanmaya başlandığı söyleniyor.

Belçika Mons

Belçika Mons

 

“Mons” Fransızcada “Tepe” yada “höyük” anlamına gelmektedir. Aslında kelimenin özü “Mont” olmasına rağmen, işgaller ve farklı aksanlar nedeniyle zamanla “Mons” şeklinde telaffuz edilir olmuştur. Öte yandan, arkeolojik kazıların gösterdiğine göre, şehrin ilk safhaları; tarih öncesi dönemlerde bu höyükte yerleşen yerleşimciler tarafından kurulmuştur.

Evet Mons şehri: Canal du Centre ve Conde-Mons kanallarının üzerinde, Fransa sınırına yakın küçük bir tepenin yamaçlarında kurulmuştur.

İşte, 2015 yılı Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilmiş şehirlerden birindeyiz. Diğer şehir Çek Cumhuriyetinde Plzen şehridir.

Şehirde “Waudru” adındaki asil bir hanımefendi adına dikilmiş manastır dikkati çekmektedir.

“Van Gogh” Provence şehrine geçmeden önce, bir süre burada yaşadı ve günümüzde onun yaşadığı evi görmem mümkündür.

Şehir nüfusu 91.000 kişidir.

Şehrin en büyük özelliklerinden birisi de NATO üssüdür.

Nato karargahı 1967 yılında buraya taşınmıştır. Nato üssündeki dünyanın dört bir yanından gelen askerlerin çocukları ve şehirde bulunan üniversiteler sayesinde, burada Avrupa’nın diğer şehirlerinde alışık olunmayan genç bir nüfus yoğunluğu dikkat çekicidir.

Özellikle Cuma ve Cumartesi geceleri, şehir merkezi meydanı ve ara sokaklardaki bar ve kulüplerde büyük hareketlilik görülür.

Belçika Mons

YERİ

Brüksel şehrinin 35 km güneyindedir. Arada tren ve karayolu bağlantısı bulunmaktadır. Brüksel şehrinden buraya trenle 45-60 dakika arasında ulaşılır. Lille şehri ile arasındaki uzaklık ise 45-55 dakika arasında ulaşılır. Liege şehri buraya 1 saat 45 dakika uzaklıktadır.

Şehir Paris şehrine 2 saat ve Amsterdam şehrine 3 saat uzaklıktadır. Buraya ulaşmak için Brüksel havaalanından direkt tren seferlerine katılıp yaklaşık 1.5 saat yolculuk yapmanız gerekiyor.

Belçika Mons

ŞEHRİN TARİHİ

MÖ.1. yüzyılda Roma imparatoru Julius Sezar bölgeye geldiğinde, burada “Nevriler” denilen Belçikalı bir kabile bulunduğu görülür ve bundan sonraki burada yeni yerleşime Latince “Castrilocus” ismi verilmiştir.

Şehrin ilk kurulduğu yer olarak kabul edilen höyükte, MÖ.57 yılında Romalılar tarafından bir lejyon birliğinin yerleştirildiği ve çevreye yapılan yollardan en belirgin olanının bu birliğin bulunduğu höyük istikametinde olduğu arkeolojik çalışmalar sonucu belirlenmiştir.

7.yüzyılda Aziz Ghislain ve onun havarileri, burada Mons tepesi yakınlarındaki Saint-Ghislain denilen yerde bir şapel inşa ederler. Zaten şehrin asıl gelişimi bu tarihte başlar. Bu şapelde görev yapan Aziz Waltrude’nin kızı Clotaier II: kendisine hatiplik gelince 688 yılında ölümünün ardından aziz ilan edildi.

Daha sonra 8 yüzyılda burada bir kale inşa edilir ve onun duvarlarına sığınmak için daha fazla insan çevreden gelerek buraya yerleşirler.

12.yüzyıla gelindiğinde Mons şehrinin: Hainaut kontu tarafından müstahkem bir şehir haline dönüştürüldüğü görülür. Duvarlar genişletilir ve kuleler ve hendekler eklenir. Üç ağ geçitleri şehre erişim izni sağlar. O günlerde yine kasabanın içinden akan Trouille nehri, şehrin kaliteli su ihtiyacını karşılamakta kullanılır.

Ardından şehir hızla büyümüş ve çeşitli ticari binalar inşa edilmiştir.
13.yüzyıl sonunda şehirde 5000 kişi civarında bir nüfus bulunduğu biliniyor.

Bu artan nüfusu korumak için, ikinci bir duvar eklenir.

Altı ağ geçidi oluşturulur. 15. yüzyılda ise şehir nüfusu bunun iki katına yaklaşmıştır. 1450 yılında şehirde Aziz Waltrude kilisesi inşaatı sürerken, 1458 yılında Belediye Binası inşa edilir ve daha sonra genişletilir.

Sainte-Waudru Collegiate kilisesi inşaatı da aynı dönemde başlar, ama bu dini yapımın bitirilmesi yaklaşık 200 yıllık bir sürece yayılır.

1571 yılında, Fransız Protestan lider Nassau Louis: İspanyol egemenliğine karşı savaş açmıştır.

1572 yılında bu isyan edenler Katolik İspanyol kralı Alba Dükü tarafından: katliamla bastırılmış ve bu olay St Bartholomev Günü katliamı olarak tarihe yazılmıştır.

1580-1585 yılları arasında şehir sakinlerinin birçoğu tutuklanmıştır. Bu dönemde, Mons şehri Güney Hollanda’nın başkenti olmuştur. 1692 yılında, uzun süreli bir kuşatmanın ardından: İspanyol Louis XIV komutasındaki ordular şehri ele geçirmişler ve ağır kayıplar verdirmişlerdir.

1701-1710 yılları arasında Fransız kontrolünde kalan şehir ardından Hollanda kontrolüne girmiştir.

17. yüzyılda yani 1662 yılında ünlü “Belfry” yani “Çan kulesi” yapılır.

1746 yılında Fransızlar şehri yeniden kuşatmışlar ve Fransa’ya ilhak ederek, Jemappes bölgesinin başkenti olarak seçmişlerdir.

1830 yılında Belçika bağımsızlığını kazanınca, Mons şehri de bağımsız olarak değerlendirilmiş, 1860 yılına kadar büyük bulvarlar ve kentsel projeler gerçekleştirilmiştir.

Bu arada: 1830 yılında, Belçika bağımsızlığını kazanınca, surlar 1861-1865 yılları arasında yıkılır.

1872 yılında: Trouille nehri şehir dışına sapar. Yıkılan surların yerini: gölgelikli ağaçlar ile ekili büyük bir bulvar alır.

Sanayi devrimi şehrin kültürü ve imajını hızla etkilemiş ve bölge endüstrisinin kalkınmasında Mons şehri önemli rol almıştır. 1891 yılında Belçika genel grev hareketi şehirden çıkmış ve bu genel grev, bir sanayi ülkesinde yapılan ilk grev olarak tarihe geçmiştir.

I. Dünya savaşında, İngiliz ordusu şehir yakınlarında Almanlar ile kıyasıya savaşa girişmiş ve şehir ardından Almanlar tarafından işgal edilmiştir. II. Dünya savaşında ise şehir önemli bir sanayi merkezi olması nedeniyle yoğun bombardımana tabi tutulmuş ve Eylül 1944 tarihinde Amerikalılar ile Almanlar arasında büyük çatışmalar yaşanmıştır.

Savaştan sonra şehirdeki sanayi düşüşe geçmiştir. NATO’nun Avrupa Müttefik Kuvvetleri Karargahı yani SHAPE, buraya taşınmıştır.

Günümüzde şehir önemli bir üniversite ve ticaret merkezi olarak bilinmektedir.

İKLİM

Şehirde genellikle kuzey Avrupa ikliminin etkileri nedeniyle güneşli günler çok nadirdir. Gün güneşle başlasa bile yağmurla biter. Kışlar ise oldukça soğuktur. Şehir, tüm kış boyunca yoğun sise gömülür.

DİL

Şehirde Fransızca konuşulur. Şehirde İngilizce bilme oranı çok düşüktür.

Belçika Mons

ZAFER GÜNÜ-LE LUMECON FESTİVALİ

Her yıl Trinity Pazar gününde: “Lumecon” denilen bir garip festival düzenlenir. Festivalin kökeni 14. yüzyıla gitmektedir.

Bu festivalde: Aziz Wautru emanetleri, altın arabası ile şehir çevresinde geçit töreniyle dolaştırılır. Bu geçit töreninde: sarı giymiş Saint George: Lumecon savaşında beyaz ejderhayı öldürür.

Geleneksel alayda kullanılan araç yani vagon: yıl boyunca Aziz Wautru kilisesinde görülebilir. Bu araç 17. yüzyılda yapılmıştır.

Alay sırasında, vagon, müzisyenler, şarkıcılar, bayrak taşıyıcıları ve atlılar eşliğinde şehrin sokaklarında Aziz Waudru kalıntılarını türbeye taşırlar.

Belçika Mons

 

NE YENİR

Belçika’nın birçok yerinde olduğu gibi, burada da kaliteli yemekler yoğunluktadır. Buraya has bir şeyler tatmak isterseniz “Cote de porc al’berdouille” denilen büyük bir domuzdan yapılan, hardallı sosla pişirilmiş domuz pirzolası denemek gerekir, tercih sizin.

Yemeklerle ilgili diğer bir önerim: bu şehirde bölgenin diğer yerlerinde olduğu üzere kırmızı eti tercih etmemeniz, çünkü kırmızı eti tam pişirmiyorlar ve hani nerdeyse kanlı kanlı servis ediyorlar ve lezzet yok.

Öte yandan “Chez Henri” de: biftek, midye ve cips yiyebilirsiniz. Dünyanın en lezzetli patateslerini burada yiyebilirsiniz.

Ayrıca: Büyük Place yakınlarındaki “I Berdouille a cotalette” denilen yer de keyifli bir atmosfer sunmaktadır. Salon des Lumieres: avizeleri, aynaları ile farklı bir atmosfer yaratmaktadır.
Tüm bunların yanında, şehirde bolca Türk dönercisi görebilirsiniz.

Ne içilir derseniz, burada elbette Fransız şarapları meşhurdur. Ayrıca Grand Palace denilen yerde herhangi bir yere oturup, yüzlerce Belçika birasının tadına bakabilirsiniz. Özellikle “Chimay Blue” önerimdir.

GECE HAYATI

Hafta içinde şehir merkezinde saat 21.00 den sonra kimseyi görmek mümkün değildir insanlar evlerine çekiliyorlar. Barlarda ise gençler takılıyorlar. Özellikle “İrish Pub” denilen yer gençler tarafından tercih ediliyor. Diğer eğlence mekanları genellikle şehrin biraz dışındadır.

ALIŞVERİŞ

Şehir merkezinde yalnızca küçük bir çarşı vardır. Burası küçük olmasına rağmen, aradığınızı bulmanız mümkündür. Şehir merkezi dışında da birkaç alışveriş merkezi bulunuyor. Hafta içinde tüm dükkanların saat 18.00 de kapandığını unutmayınız.
Bunun dışında şehir merkezindeki mağazalar şunlardır:

Le Barok

Burada hediyelik eşyalar ve moda, aksesuar ürünleri bulmak mümkündür.

Le Berlingot

Burada özellikle çocuk giysileri satılıyor.

Voit Rouge

Burada bayanlar için trendy moda ürünleri satılıyor.

Renanrd Galeri

Burada yüksek sınıf moda takıları satılıyor.

Carrefour

Grand Pres denilen yerdeki bu mekan, en uygun fiyatları bulabileceğiniz yer olarak öne çıkmaktadır.

TURİZM

Fransız ünlü yazar Victor Hugo, 19. yüzyılda tepenin yamacına kurulmuş ve ormanla çevrili bu rüya kasabadan çok etkilenmiştir. Kendisi, 1837 yılında metresiyle birlikte seyahat ederken, buradan çok garip bir kasaba şeklinde mektuplarında söz etmiştir.

O: hayali binalar, yüksek çanlar ve şehre bir şarkı gizemini veren çanların zil seslerine hayran oldu. Mimari tarzların zengin karışımını düşündü, Town Hall, sarmal ve dar sokaklar, zarif tuğla kasaba evleri ve güçlü surların güzelliğini övdü.

Evet, Mons şehri günümüzde de bozulmamış romantik bir yer olarak ziyaretçilerini çekmeye devam etmektedir.

Aslında bir hac yeri olan Mons şehri: tarihi binalar yanında, kiliseler, şapeller, manastırlar bulunur. Ama Mons şehrinin güzelliği taş döşeli dar sokakları ve geleneksel evlerinde yatmaktadır.

En ilginç yapı olan Çan Kulesi Belçika’daki tek barok yapıdır, 1661 yılında inşa edilen 15. yüzyıl Rönesans mimari stili özellikleri taşıyan “Hotel de Ville” yani “Belediye Binası” özellikle şehrin popüler ziyaret yerleridir.

Belçika Mons

 

GEZİLECEK YERLER

Belçika Mons
Belçika Mons

 

CİTY HALL

Şehir merkezinde, geniş bulvarlarla çevrili bir meydanda, Grand-Place denilen yerde bulunan bu gösterişli gotik bina: 15. yüzyıl izlerini taşımaktadır. Yapının eski bölümleri 1458-1477 yılları arasında inşa edilmiştir. Saint Collegiate kilisesine benzeyen gotik stil vurgulanmaktadır. Yapının resepsiyon bölümü 18-19. yüzyıllarda inşa edilmiştir.

Belediye Başkanının odası 17. yüzyıldan k alma başyapıtların yanı sıra duvar halıları koleksiyonu içermektedir. Ana binanın arkasındaki belediye bahçesinde: güzel bir noktada “Ropieur” çeşmesi ilgi çeker.

Çeşme: Fransa kralı Louis XIV tarafından şehre hediye edilmiştir. Bronz eser, kasabadan genç bir delikanlıyı temsil etmektedir. Şehrin anahtarı: bir deri çantaya konularak “Neo-gotik kabine du bourgmestre” denilen yerde korunmaktadır.

Binanın önünde, ana girişin sol yanında şans getirmesi için “maymun” heykeli duruyor. City Hall ana girişi dışındaki bu demir maymun heykelinin kökeni hakkında reel bilgi bulunmamaktadır. Ama birkaç yüzyıllık bir geçmişi olduğu düşünülmektedir. Tarihçiler, onun yerine şehre ve sakinlerine şans getirmesi için konulduğunu düşünmektedirler.

Çünkü: ziyaretçiler, sol el başparmağı ile maymunun başına dokunarak bir dilekte bulunurlar ise, bu dileklerinin olacağına inanılmaktadır. Zaten, maymunun başı, vücudunun diğer yerleriyle farklı bir renge ulaşmıştır.

Bu maymun söylenenlere göre: İmparator Charles Habsburg V, Fransa imparatoru Napolyon ve Japonya imparatoru Hakyito tarafından ziyaret edilmiştir. Ancak, şunu unutmamak gerekir ki, genellikle insanlar bu sıkıcı şehre tekrar gelmek istemediklerinden bu maymuna dokunmaktan korkuyorlar.

Belçika Mons
Belçika Mons

SAİNTE-WAUDRU COLLEGİATE KİLİSESİ

Kale tepesinin altındaki bu Anglikan kilisesi, gotik mimarinin önemli bir örneğidir.
15. yüzyıl yapımıdır. Mimar Mattheus de Layens tarafından tasarlanmıştır.
Yapının inşasına 1450 yılında başlanmış, ancak 200 yıllık süreç sonunda 1686 yılında tamamlanmıştı.

Yapının kulesi: 1691 yılındaki kuşatma sırasında Fransız askerleri tarafından tahrip edilmiştir. Aslında 1549 yılında 187 metre olması planlanan kule: bu yüzden asla tamamlanamamıştır. Kilisenin çevresinde 29 şapel vardır.

Yanındaki çan kulesi ile birlikte Mons şehrinin önemli bir sembolüdür. Yapı: kumtaşı, mavi taş ve tuğladan mimar Jacques du Broecup tarafından yapılmıştır. Kilisenin genişliği 31 metre, uzunluğu 115 metre ve yüksekliği 24 metredir. Bu dini yapıda: 16. yüzyıl kökenli kaymaktaşı görkemli heykeller ilgi çekmektedir.

Anglikan kilisesinin hazinesi: 12. ve 19. yüzyıllar arasındaki döneme ait Belçika altın ve gümüş hazinelerinin en güzel koleksiyonunu içermektedir. 19. yüzyıldan kalma dini kuyumculuk işleri, tekstil, kitap, heykeller ve resimler burada sergilenmektedir.

Soldaki ana kapının yanında “Araba d’Or” yani 1780 yılında Aziz Waltrude kutsal emanetlerinin taşınması için yapılan araba durmaktadır. Bu azizin türbesi ise, 1887 yılında inşa edilmiştir, yüksek altar yanında yaldızlı bakır olarak görülebilir. Kendisi 682 yılında ölmüştür ve onun kafası bir tabut içinde şapellerden birinde tutulmaktadır.

Belçika Mons
Belçika Mons

 

BELFRY-ÇAN KULESİ

Square du Chateau adresinde bulunan: 1 Aralık 1999 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
17. yüzyıl yapımıdır. Barok mimarinin önemli bir eseridir. 17. yüzyıl yapımı çan kulesi, 87 metre yüksekliktedir. Üst bölümünde 49 çan bulunmaktadır.

Belçika Mons

DEKORATİF SANATLAR MÜZESİ-FRANÇOİS DUESBERG

Mons şehri birçok ilginç müzelere sahiptir. Ama bunlar arasında en muhteşem ve en yüksek değeri olan müze, kesinlikle burasıdır.
Franklin Roosvelt adresindeki bu müze: bir zamanlar Belçika Ulusal Bankası olarak kullanılan tren istasyonu yakınındaki eski binada, Sainte-Waudru Anglikan kilisesinin karşısındadır.

Müzede: dünyada nadir bulunan 1795-1815 yılları arasındaki dönemlere ait egzotik temalar görülür. Aynı zamanda: olağanüstü yaldızlı bronz, porselen, çanak-çömlek, altın ve gümüş, cilt ve nadir sıra dışı olan saatlerin prestijli bir koleksiyonu bulunur.

ASKERİ TARİH-SAVAŞ MÜZESİ

Jardin du Mayeur şehrindeki müze: Ağustos 1914 tarihindeki Mons savaşı ve Eylül 1944 tarihindeki Mons kurtuluşu ile ilgili objeler sergilenmektedir. Zemin katta I. Dünya savaşı, Mons yakınlarındaki 23-24 Ağustos 1914 tarihinde Paris yakınlarında Almanların durdurulmasını başaran İngiliz Alayları anılarına ayrılmıştır.

Müzenin üçüncü katında: 2 Eylül 1944 tarihinde II. Dünya savaşı ve Amerikan askerleri tarafından Mons şehrinin kurtuluşuna adanmıştır. Kanadalı askerler 11 Kasım 1918 tarihinde Mons şehrine ulaşmışlardır.

GÜZEL SANATLAR MÜZESİ

Neuve bölgesinde bulunan burada 19. ve 20. yüzyıl Belçika resimleri ve ayrıca uluslar arası çağdaş sanat (1960-1990 yılları arasındaki döneme ait) eserlerinden oluşan şaşırtıcı ve renkli bir koleksiyon sergilenmektedir.

ST-CALİXTE ŞAPELİ

Kont’un kalesi müzesinde: Mons ve bölgenin panaromasını keşfetmek için muhteşem en uygun yerdir.
11. yüzyıl yapımı bu şapel: ortaçağ ikonografik evlerinin en önemli kalıntısıdır. Mons şehrinin en eski dini anıtıdır. 1995 yılında şapel halkın ziyaretine açılmıştır.

İSPANYOL EVİ-PRESS HOUSE-SPANİSH HOUSE

Rue des Clersc adresindedir. 16.yüzyıldan kalmadır. Mons geleneksel İspanyol tarzı evlerin nadir bir örneğidir. Tuğla kullanılarak basit mimari şekilde yapılmıştır. 1547 yılındaki yangının ardından yeniden inşa edilmiştir. 1919 yılında ise restore edilmiştir. Zemin katta 16. yüzyıldan kalma iki pencere vardır. Birinci kat ve üst katta ise sonraki yüzyıldan kalma birçok farklı açılımlar vardır.

Belçika Mons
Belçika Mons

SAİNT-SYMPHORİEN ASKERİ MEZARLIĞI

Burada: dev ladin ve köknar ağaçlarının altında, 500’den fazla Alman ve İngiliz Milletler topluluğu askerinin mezarı bulunmaktadır.

VAN GOGH EVİ-MAİSON VAN GOGH

Van Gogh, 1879-1880 yılları arasında, burada yaşamıştır. Kendisi 1878 yılında 25 yaşında iken buraya bir vaiz olarak gelmiş ve kömür madencileriyle birlikte yaşamıştır. Kendisi: o dönemde çevresindeki insanlar ve sahnelerle yoğun ilgilenmiştir. Ardından kendisi bir sanatçı olmayı seçmiş ve din adamı kariyerine son vermiştir.

Burada yaşadığı iki yıllık süreçte, kendisine mali ve duygusal destek olan kardeşi Theo ile yazışarak, baskılarını kopyalamak suretiyle çalışmalarına başladı. Kardeşiyle yaptığı bu yazışmalar, sergide ekranlarda görülmektedir.

Günümüzde burada kalıcı bir sergi bulunmaktadır. Sergi onun kariyerinin bir göstergesi olarak ziyaretçilere bilgi vermektedir.

PARADİSO PARK-PAİRİ DAİZA

Burası bölgenin en önemli 5 konumundan birisidir. Bu park alanında: eski bir manastır, kuşlar, çiçekler, asırlık ağaçlar, gizemli kalıntılar, Avrupa’nın en büyük kuşhanesi ve devasa bir sera bulunur. Paradiso gerek yetişkinler ve gerekse çocuklar için büyüleyici bir gezi yeridir. Güzel bir günde, parkta yürüyüş yapmayı ihmal etmemelisiniz.

Göl kıyısındaki yolu izleyin ve bütün su kuşlarını gözlemleyerek muhteşem bir yürüyüş yapın. Ayrıca, yine burada penguenlerin de bulunduğu bir akvaryum vardır.

Belçika Mons

LA LOUVİERE-HİDROLİK ASANSÖR

Rue Noulet denilen yerde, şehir merkezinin 12 km kuzeyinde “Binche Canal du Centre La Louviere” denilen yerde kanal üzerinde hidrolik asansörler bulunmaktadır. Bu çelik canavarlar, sadece 7 km uzaklık için ve 68 metre yükseklik farkı için 1888 ve 1917 yılları arasında inşa edilmiştir.

ŞEHİR YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER

Belçika Mons

AT SPİENNES NEOLİTİK FLİNT MADEN

Şehir merkezine 2 km güneydoğuda bulunan burası, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Burada 100 hektarlık alanda, Avrupa’nın ilk antik çakmaktaşı maden ocakları bulunmaktadır ki, bunların 6000 yaşında olduğu bilinmektedir.
Yunanistan üzerinden Tuna vadisi yolu ile buraya gelen ilk neolitik çiftçiler Lineer Çömlek Rossen kültürünü buraya taşımışlardır.

Madende çukurlar 16 metreye kadar ulaşınca, çukurun dışında 8 ve 11 metrelik yeni çukurlar açılmıştır. Sitede MÖ.2200 yılı civarında Hint-Avrupa bronz teknolojisi kullanılmıştır.
Evet, burası erken dönem insanlığının yaratıcılığı ve uygulamalarını sunmaktadır. Teknolojik gelişimde önemli kilometre taşıdır.

Belçika Mons

ANTOİNG KALESİ

Fransız sınırana yakın, Mons şehrine 32 km uzaklıktaki burası Belçika’nın en özgün ve tanınmış kalelerinden birisidir. İlk olarak 12. yüzyılda yapıldığı bilinmektedir. Ancak 19. yüzyılda ne-gotik tarzda Fransız mimar Viollet le Duc tarafından yeniden tasarlanmıştır. Kale: miras yolu ile Princes de Ligne’ye 1634 yılında geçmiştir ve Melun ailesine aittir.

SOİGNES

Soignes, Mons şehrinin kuzeydoğusunda 19 km uzaklıkta, Aziz Vincentius tarafından 650 yılında kurulan bir manastırın çevresinde kurulmuş bir yerleşimdir. Her “Whitsun” gününde, onun 250 kg ağırlığındaki reliquary, büyük bir alay ile kasabada dolaştırılır.

Belçika Mons

CHATEAU DE BELOEİL

Beloil kasabası, Mons şehrinin kuzeybatısında yaklaşık 30 km uzaklıktadır. Barok şato ve park, Belçika’da kendi türünün en iyi örneklerinden birisi olarak tanınır. Bu ortaçağ kalesi, 13. yüzyılda kurulmuş ve 17. ile 18. yüzyıllarda saraya dönüştürülmüştür. Saray, Fransız tarzı 120 hektarlık bir park içindedir.

Evet, Chateau de Beloeil: yaklaşık 700 yıldır aristokrat de Ligne ailesine aittir. Burada ikamet edenlerden en ünlü kişi: Prens de Ligne (1735-1814) olarak bilinir. Her yıl Bahar aylarında, Beloeil kalesine 2000 nergis zambağı ve çeşitli odalarda 600 orkide çiçeği gösterisi düzenlenmektedir.

İspanya San Sebastian

 

 

İspanya San Sebastian

 

ŞEHİRDEKİ ÇAĞDAŞ YAPILAR

KURSAAL CONGRESS CENTRE AND AUDİTORİUM

Denize bakan burası: günümüzde kongre ve kültür faaliyetlerinin yürütülmesi için tasarlanmış ve yapılmış bir modern projedir. Yapı mimar Rafael Moneo tarafından tasarlanmış ve 1999 yılında hizmete açılmıştır.

Tasarım: doğal ve yapay uyumu vurgulamaktadır. Saydam cam küpler: iki karadaki kayalar olarak tasarlanmıştır. Kavramsal, estetik, teknik ve yapıcı yenilik özellikleri gösteren proje: Avrupa’da verilen en önemli çağdaş mimarlık ödülü “Mies van der Rohe” ye layık görülmüştür.

Burada: yılda 300’den fazla etkinlik düzenlenmekte ve bunlara 600.000’den fazla kişi katılmaktadır. Oditoryum 1800 kişi kapasitelidir. Kongre merkezi ise, 10575 kişi kapasitelidir. İspanya’nın en büyük film festivali, burada düzenlenmektedir.

Evet: Avrupa’nın en önemli kavramsal, estetik, teknik ve yapıcı yenilik özellikleri taşıyan bu yapısını mutlaka görmenizi öneririm.

İspanya San Sebastian İesu Kilisesi

 

İESU KİLİSESİ

Kilise: çağdaş İspanyol mimarisinin en seçkin temsilcilerinden biri olarak kabul edilen mimar Rafael Moneo tarafından tasarlanmıştır.
Kilisenin yanında: Bellek parkı ilgi çeker.

BELLEK PARK-MEMORY PARK

Burası: canlı şiddet, terör ve savaşın tüm kurbanları anısına yapılmış ve 2010 yılında açılmıştır. Park alanında: meditasyon ve insan hakları barış ve özgürlük anlamını yansıtmak için beyaz çiçekler bulunan bir alan vardır.

 

BASQUE CULİNARY CENTRE

Basque Culinary Center: 2009 yılında tasarlanmış ve 2011 yılında tamamlanmıştır ve bir tepenin üzerinde “Miramon Teknoloji Parkı” alanında bulunmaktadır. Kelime olarak, aynı zamanda üst düzey bilgi ve nitelikli profesyonellerin eğitimi anlamına gelmektedir.

Gelecekte: yerel mutfağın sürekliliğini güvence altına almak için bir merkez olarak kurulmuştur. Doğrudan ve d olaylı olarak, gastronomi ile ilgili profesyoneller arasında araştırma ve bilgi transferi ve mutfağın geliştirilmesi amaçlanmıştır.

Vaumm stüdyosu tarafından tasarlanan bina: derslik, laboratuvarlar ve restoranlar bulundurur. İç mekanın düzenlemesi, tepe yamacında çevreyle uyumlu olarak yapılmıştır. Yapıya: kuzeydoğu yönünden yaklaşırsanız, plakalar üst üste yığılmış gibi görünür. Bunlar, halk arasında “salata kaseleri” diye betimlenir.

 

JUNTAS GENERALES DE GIPUZKOA

Miramon Teknoloji Parkındaki bu mekan: 3 katlı küp şeklindedir ve 3600 metre karelik alanı kaplar. Yapıda: şeffaf ve buzlu çörten çelik ve cam parçaları ilgi çeker. Açık olan iç mekan, açıklık duygusu vermesi yanında, çift cam cephe ve metal kafes ile korunmaktadır.

Bask bölgesindeki parlamento ve yasama organları toplantıları, bir zamanlar burada düzenlenmiştir. İlk dönem yani 1400-1870 yılları arasındaki toplantılar San Salvador de Guetaria kilisesinde düzenlenmiştir. 1979 yılından sonra ise, burada düzenlenmiştir.

 

MUSİKENE-PROJE

Burası “Bask” ülkesinin müzik yüksek okuludur. 2001-2002 öğretim yılında, Bask hükümeti tarafından, üst düzey müzik eğitimi verilmesi için açılmıştır. Öğrencilerden para alınmamakta, okulun giderleri genellikle Bask hükümeti ve diğer bazı firmalar tarafından finanse edilmektedir.

Okul: Eylül 2001 tarihinde kurulduğundan bu yana “Donostia-San Sebastian Miramar Sarayı” denilen yerde faaliyetlerini sürdürmektedir. Ancak: yakında, San Sebastian UPV-EHU Üniversitesinin karşısında, Plaza Europa denilen yerdeki kendi binasına taşınacaktır.

İspanya San Sebastian Bella Epoque Bölgesi

BELLE EPOQUE BÖLGESİ

Burası: mükemmel gastronomi merkezidir. Ayrıca: “San Sebastian Uluslar arası Film Festivali” ve “Caz Festivali” gibi etkinlikler, şehrin bu bölümünde düzenlenir. Yani, burada şehrin önemli kültürel mimari yapıları bulunur.

Özellikle bu bölgedeki Miramar Sarayı ilgi çeker. Miramar Sarayı: 19. Yüzyıl sonlarında, kraliçe Maria Cristina tarafından yazlık saray olarak yaptırılmıştır ve halen burada Müzik Okulu bulunur.

Tabii kraliçenin bulunduğu dönemlerde, buraya birçok ünlü gelmiş ve 1887 yılında San Sebastian Casinosu yapılmıştır. Daha sonra ise, birçok oteller, saraylar ve villalar inşa edilmiştir. 1914 yılı civarında: Mata Hari, Troçki, Maurice Ravel, Romanones ve Pastora Imperio gibi ziyaretçiler burayı ziyaret edince, şehir, Avrupa’nın kozmopolit şehirlerinden biri haline gelmiştir.

Evet, bu bölgedeki binalar şunlardır: “Diputacion Foral de Guipuzcoa” ve “Area Romantica” nehir boyundaki alanda, bölgenin en dikkat çeken yapılarıdır. Area Romantica: açıkça, Paris Opera binasından esinlenilerek yapılmıştır.

Ayrıca: “Catedral del Buen Pastor”, postane, kültür merkezi “Koldo Mitxelena” ve eski Casino bulunmaktadır. Ayrıca: müze binası “San Telmo” ilgi çeker. “Santa Mariai” ve “Parroquia de San Vicente” kiliseleri görülebilir.

Nehir ağzında “Victoria Eugenia” tiyatrosu ve “Otel Maria Cristina” bulunur. Bunlar: her yıl film festivali konuklarını ağırlarlar. Nehrin kuzey tarafında, Fransız tarzı villalar bulunur. Buradaki “Puenta de Maria Cristina” köprüsü popülerdir.

Körfezin sonunda: “Playa de Ondarreta” plajı ve hemen yanında sanatçı Eduardo Chillida tarafından yapılan heykellerle dolu “Peine del Viento” bulunur. Bunun batı tarafında, kraliyet sarayı “Palacio de Miramar” bulunur.

Saray ve bahçeleri, günümüzde halkın ziyaretine açıktır. Buradan körfezin manzarası muhteşem izlenir. Son olarak: Monte Igueldo dağında bulunan eğlence parkı da gezilebilir.

 

PLAJLAR

Şehirdeki “Concha” körfezi, Avrupa’nın en iyi plajlarına sahiptir.

Playa de la Concha

San Sebastian şehrinin en iyi bilinen ve en şık plajıdır. Burada, bölgenin sembolik yapılarından bazıları bulunur. Özellikle, sağlık tesisi “La Perla”, eski kraliyet hamamı “Casa Real de Banos” ve Kraliyet Denizcilik Kulubü “Real Club Nautico” görülebilir. Hemen yakınındaki “Miramar Sarayı” plaja özel bir ambiyans vermektedir.

Evet, burası şehirde en çok ziyaret edilen ve en çok fotoğraf çekilen yerdir. Onun manzarası ve ince kumları mükemmeldir. Keyifli şehir manzarası eşliğinde, plaj bölümü yaklaşık 1 km boyunca uzanmaktadır.

 

Ondarreta Plajı

Miramar Sarayı ve Monte Igueldo arasında yer almaktadır. Şehrin üç plajından en küçük olan burası, ayrıca mesire yeri olarak kullanılan bahçeleri kapsamaktadır. Plaj bölgesinde, özellikle voleybol, plaj tenisi ve plaj futbolu karşılaşmaları yapılır.

Rüzgarlı günlerde, sörf yapanlar da burayı tercih ederler. Evet, bu 500 metre uzunluğunda ve 100 metre genişliğindeki plajın hemen önündeki adada “Santa Clara” plajı bulunur.

Beach Adası-Isla Cristina

“Isla Santa Clara” adası, San Sebastian şehrinin dördüncü plajına ev sahipliği yapmaktadır. Bu küçük plajda 30 metreye kadar ulaşan gel-git yaşanmaktadır. Bu yüzden, her ne kadar tekneyle ulaşmak mümkün ise de, gel-git zamanlarını takip etmek ve buna göre adayı ziyaret etmek şarttır.

 

Zurriola Plajı

Burası denize açıktır. Bu nedenle, burada güçlü dalgalar vardır. Zaten burası sörfçüler tarafından kullanılmaktadır. Burada çok sayıda sörf dersi veren yerler ve yine plaj sporları etkinlikleri vardır.

 

AREA ROMANTİCA-ZONA ROMANTICA

Şehrin bu büyüleyici bölümü: şehir merkezinin güney bölgesindedir. Alan Romantica olarak bilinen özel Loyola Sokak; aynı zamanda mimarisi ve sokak lambaları ile ünlüdür ve adı gibi burası romantik bir alandır. Öte yandan, yine burası: şehrin en iyi alışveriş yerlerinden birisidir ve moda mağazaları, Paris şehrini anımsatmaktadır. Geceleri de, burada canlı yerel eğlence barları görülebilir.

İspanya San Sebastian Palacio Miramar

 

PALACİO MİRAMAR

Burası 1887 yılında kraliyet ailesinin yazları geçirmesi için bir konak olarak yapılmıştır. Bina: doğrudan ve etkileyici “Santa Clara Island” manzarasına sahiptir. Yapı İngiliz mimar Seldon Wornum tarafından 1888 yılında tasarlanmış ve tuğla ve kumtaşı ile inşa edilmiştir.

Yapı: bir bodrum ve üç katlıdır. Ön süslemelerde, Tudor dönemi kemer ilgi çeker. Yapının içinde: White Room, Müzik odası, Petit Salon, Kütüphane ve yemek bölümü bulunmaktadır. 2007 yılında binanın kulesi restore edilmiştir.

Onun bahçeleri: usta bahçıvan Pieerre Ducasse tarafından düzenlenmiştir. Günümüzde burası “Bask Yaz Kursları Üniversitesi” tarafından kullanılmaktadır. Aynı zamanda, Müzik Yüksek Okulu da buradadır. Film festivali sırasında, burada partiler düzenleniyor.

İspanya San Sebastian Santa Maria Church

 

SANTA MARİA CHURCH

Şehirde, Monte Urgull güney kanadında bulunmaktadır. Şehrin en eski kısmının tam merkezindedir. Şehrin en çok ziyaret edilen mimari yapılarının başında gelmektedir. Yapı, eski bir Roma dönemi kilisesi üzerine inşa edilmiş ve 1750 yılında yapılmıştır ve şehrin en eski kilisesi olarak bilinir.

Mimari özelliklerine gelince: yarım daire apsis ve geride kuzey kesim üzerinde yerleşmiştir. Dikdörtgen planlıdır. Kilise, iki kule ile çevrilidir. Merkezi kubbe 27 metre yüksekliktedir.

 

PARRAQUİA DE SAN VİCENTE KİLİSESİ

Bu kilise: şehrin en eski ayakta kalarak günümüze ulaşan anıtlarından birisidir. Günümüze kadar, birçok kez tahrip olmasına rağmen onarılmıştır. Kilisenin inşaatı: 15. Yüzyıl sonuna tarihlenmektedir. Gotik tarzda inşa edilmiştir.

1619 yılında yapıya barok giriş eklenmiştir. Koro bölümü 1784 ve merdiven kulesi 1856 yılı yapımıdır, büyük gül pencereler ise 1929 yılına tarihlenir. Kilise, etkileyici görünümü kurtulması için restore edilmiştir. Günümüzde, burada sık sık konserler düzenlenmektedir.

İspanya San Sebastian Ayuntamiento-San Sebastian Casino

 

AYUNTAMIENTO-SAN SEBASTİAN CASİNO

“La Concha Bay” bölgesinde “Aldrdi Eder Bahçeleri” karşısında bulunan burası: şehirdeki kumar yasağının bulunduğu 1897 ile kapatıldığı 1924 yılı arasındaki dönemde: şehrin “Gran Casino” su olarak bulunmuştur.

Yapının bu tarihteki açılışına: Avusturya kraliçesi Maria Christina katılmıştır. Buranın: rulet masaları ve dans salonunun bulunduğu “Genel Salonu”: Belle Epoque döneminde politikacılar, yazarlar ve sanatçılar için bir eğlence mekanıymış.

Ancak: 1924 yılında kumar yasaklanınca: Casino kapatılmıştır. 1928 yılında yapı: Turizm Merkezi olarak kullanılmış ve ardından Hotel Maria Christina, buraya taşınarak faaliyete başlamıştır. 1945 yılında ise, yapılan modifiye çalışmalarının ardından, şehir konseyi burada çalışmaya başlamıştır.

O tarihe kadar kullanılan Belediye Binası ise, Belediye Kütüphanesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. 20 Ocak 1974 tarihinde: şehrin “Kent Konseyi” buraya taşındı. Yani, burası bir anlamda City Centre’dir.

İspanya San Sebastian Teatro Victoria Eugenia

 

TEATRO VICTORİA EUGENIA

Şehrin en ikonik binalarından birisi olan burası, şehrin merkezinde, 2012 yılında “100” yılını kutlayan bir yapıdır. Yani, 1912 yılında açılmıştır. Kumtaşı binanın ön cephesinde, 1912 yılında mimar Francisco de Urcola tarafından oluşturulan Rönesans formları motifleri ilgi çeker.

Ön cephede: Dor sütunları üzerinde: opera, trajedi, komedi ve dramı temsil eden heykeller bulunur. İç bölümde ise: kırmızı kadife koltuklar, balkonlar ve ayrıntılı avizelerle aydınlatılan freskler bulunan tavan ilgi çekmektedir. Burada “Uluslar arası Film Festivali” düzenlenmektedir. Yapı 2007 yılında yenilenmiş ve görsel-işitsel teknolojilerle donatılmıştır.

İspanya San Sebastian La Perla Centro Talaso Sports-SPA Merkezi

 

LA PERLA CENTRO TALASO SPORTS-SPA MERKEZİ

“La Concha Plajı” bölgesinde bulunan burası 20. Yüzyılın başında Kraliçe Maria Cristina tarafından, San Sebastian kraliyet yazlık sarayı olarak kullanılmıştır. 1912 yılında, burada aristokrat ihtiyaçlarını karşılamak için tahta bir kaplıca inşa edilmiştir.

1994 yılında bu SPA alanı yeniden tanzim edilmiş ve günümüzdeki görünümü ortala çıkmıştır. Günümüzde, burası: Avrupa’da benzersiz bir tedavi merkezidir ve tedavide deniz suyu kullanılmaktadır.

İspanya San Sebastian Hotel Maria Cristina

HOTEL MARİA CRİSTİNA

Urumea nehri kenarındaki otelin tasarımı: Madrit ve Paris şehirlerindeki “Ritz” otellerini de tasarlayan mimar Charles Mewes tarafından yapılmıştır. Deniz manzaralı otel, Belle Epoque döneminde aristokratların buluşma mekanıymış.

Aslında ilk yapıldığında “L” şeklinde olan bina, 1950’li yıllarda ekstra bir kanat eklenmesiyle bugün görülen “U” şekline kavuşmuştur.

Sivil savaş ve savaş sonrası dönemlerde: burası “Uluslar arası Film Festivali” ile gündeme gelmiştir. O zamandan beri, şehri ziyaret eden film yıldızları burada kalmışlardır.

Çünkü, burası aynı zamanda, festivalin düzenlendiği “Victoria Eugenia” tiyatrosuna da yakındır ve aradaki yola “kırmızı halı” döşenir. 2012 yılında otelin içi, ikonik cephe korunarak tamamen yenilenmiştir.

İspanya San Sebastian İdelgo Fenikilür Demiryolu İstasyonu

IDELGO FENİKÜLER DEMİRYOLU İSTASYONU

İstasyonun özellikle cephesi ilgi çeker. Yüz yıldan daha eski bir geçmişi olan füniküler demiryolu, Ondarreta Beach ile Monte Igeldo arasındaki ulaşımı 3 dakikaya indirmektedir.

İspanya San Sebastian Diputacion Foral De Gipuskoa

DIPUTACION FORAL DE GIPUZKOA

İl Meclis Binası: mimar Jose de Goicoa tarafından 1878 yılında tasarlanmıştır. Ancak, yapı aynı yıl bir yangında tamamen yok olmuştur. Ancak, bu yangında binanın cephesi kurtulmuş ve 1885 yılında inşaat tamamlanmıştır. Ateşten kurtulan bölümler ile birlikte, proje tam olarak 1890 yılında tamamlanmıştır.
Yapının cephesinde Gupuzkoa ve birkaç ünlü kişinin büstleri bulunmaktadır.

 

 

KOLDO MİTXELENA KÜTÜPHANESİ

1900 yılında açılan bu bina: okul ev olarak inşa edilmiştir. Daha sonradan Üniversite olmuş ve 1993 yılında ise, cepheler hariç tamamen yenilenerek “Koldo Mitxelena Kültür Merkezi” ne dönüştürülmüştür.

İspanya San Sebastian Maria Cristina Köprüsü

MARİA CRİSTİNA KÖPRÜSÜ

1893 yılında, ilk olarak ahşap olarak yapılan bu köprü: Estacion d el Norte tren istasyonu, arena ve voledrum yanından şehir merkezine doğrudan erişimi sağlamak için inşa edilmiştir.

Günümüzde görülen köprü ise, San Sebastian gününde 20 Ocak 1905 tarihinde açılmıştır. Köprü yüksekliği 18 metredir. Üzerinde dört etkileyici dikilitaş ve iki köşede heykeller gurubu bulunur.

İspanya San Sebastian Old Quarter

OLD QUARTER-LO VİEJO-PARTE VİEJA

“Parte Vieja” olarak bilinen şehrin en eski mahallesi: “Monte Urull” dibinde durmaktadır. Şehrin en çekici parçasıdır. Burada: zengin bir mirasa sahip tarihi binaların çokluğu dikkat çeker. Bir zamanlar, burası surlarla çevriliymiş ve surlar 1863 yılında yıkılmıştır.

Ancak, şehir surlarının içinde kalan bölüm, işgalci Napolyon askerleri tarafından ve 31 Ağustos 1913 tarihinde de Portekiz askerleri tarafından imha edilmiştir.

Ardından, özellikle Franco’nun diktatörlüğünün bitişinin ardından, burası yerel halk ve turistler tarafından popüler olarak kullanılan bir alan haline gelmiştir.

Liman ve çevresindeki alanda bulunan özel dükkanlar, restoranlar, Tapas barlar ve sokak satıcıları burayı canlı hale getirmektedir. Buranın her köşesinde ve sokakta: pintxos geniş bir yelpazesi sunulmaktadır.

Ayrıca, yine bu bölgede, uygun fiyatlı konaklama tesisleri/hosteller bulunmaktadır. Özellikle: 2Mercado de la Bretxa” popüler geleneksel Pazar ve alışveriş yeridir.

Old Town bölgesinin merkezinde: bir meydan bulunmaktadır.

İspanya San Sebastian Palaza De La Constitucion

PLAZA DE LA CONSTİTUCİON

Meydan: yıkıcı 1813 yangınından sonra, mimar Ugartemendia tarafından 1817 yılında inşa edilmiştir. Meydana bakan evlerin pencerelerinde numaralar göreceksiniz. Bu rakamlar, eskiden kullanılan boğa güreşi izlemek için numaralandırılmış bölümleri belirtmektedir.

Yani, eskiden boğa güreşleri burada yapılıyormuş. Daha büyük bir arena yapılınca burası artık arena olarak kullanılmamaya başlamıştır. Ancak, yine de evlerin pencereleri üzerindeki numaralar tarihin bir parçası olarak muhafaza edilmiştir.

Günümüzde, burada bazı dükkanlar ve yanı sıra bazı teraslı barlar bulunur. Ama bu meydanın en belirgin yapısı, “San Sebastian City Hall” binasıdır.

Günümüzde bu meydanda: önemli yerel festivaller düzenlenmektedir. Bunlar arasında öne çıkanlar: 20 Ocak tarihinde düzenlenen “San Sebastian Günü” ve 21 Aralık tarihinde düzenlenen “Aziz Thomas Günü” festivalleridir.

Ayrıca, yine bu meydanın en büyük özelliği: geniş balkonlu ve çekici binaların bulunmasıdır.

İspanya San Sebastian San Sebastian Günü Kutlamaları

San Sebastian Günü Kutlamaları

Her yıl 20 Ocak tarihinde: San Sebastian gününde geçit töreni düzenlenir. Kutlamalar 19 Ocak günü gece yarısı, saat 24.00 de Palaza de la Constitucion meydanında bayrak çekimi ile başlar ve 24 saat devam eder. Kutlama, ilk olarak 1836 yılında karnavalın bir parçası olarak başlamıştır.

Şehrin sokaklarında, davul çalan tören toplulukları geçit yaparlar. Onlar: bir asker topluluğu gibi aynı üniformayı giyerler. Bu üniformalar, kurtuluş savaşmış askerlerin üniformalarına benzetilmiştir. Katılımcı sayısı arttıkça, farklı üniformalar da görülmeye başlamıştır.

Evet, bu şehri 20 Ocak günü ziyaret ederseniz: şehir sokaklarında mutlaka bir “Tamborrada” denilen bando topluluğuna rastlayacaksınız.

Ellerinde bayraklar ve su taşıyıcıları ile bu topluluk 20-50 arasında davul ve 50-100 varille geçit töreni yaparlar ve kendi ezgileri ve dansları ile şehir sokaklarını hareketlendirirler.

20 Ocak gecesi, şehir yerlilerinin duygusal gözyaşları eşliğinde bayrak indirilir ve hareketlilik, bir sonraki yıl festivaline kadar biter.

İspanya San Sebastian Aziz Thomas Günü

Aziz Thomas Günü

Bu kutlamalar, her yıl 21 Aralık tarihinde yapılır. Kutlamalarda şehir muazzam bir ülke pazarına dönüşür. Tezgahlarda çoğunlukla yerel çiftçilerin ürettiği gıda ve el sanatı mallar satılır. Bunlar arasında öne çıkanlar: peynir, bal, sosis, elma şarabı ve kek başı çekmektedir.

Kutlamaların temelindeki gelenek: çiftçilerin, arazi sahiplerine yıllık kira bedeli ödemek üzere kasaba merkezine gelmeleriyle 19. Yüzyıl ortalarında başlamıştır.

Bu şekilde merkeze gelenler, yanlarında getirdikleri ürünleri satmaya başlamışlardır. Bu pazarı kurulduğu yer, zamanla “Plaza de la Constitucion” ismini almıştır.

Evet, şehrin “Old Town” bölümünü tanımaya devam ediyoruz. Buradaki etkinliklerin bir diğer bölümü de: özellikle yerli halk ve turistler tarafından ilgi çeken, bu bölgede bulunan bar ve restoranlardır. Burada: özellikle “Txakoli şarabı” ve “pintxo” içmek popülerdir.

Txakolu Şarabı

Bu meyveli beyaz şarap: Getaria ve Zarautz kıyı kasabalarında üretilen üzümlerden yapılmaktadır. Alkol oranı: 9.5-11.5 arasındadır. Bu şarap: cam içinde, tatların serbest kalması için, buzdolabı dışında, serin bir yerde servis yapılarak içilir.

Bu şekilde içildiğinde: narenciye bitki ve çiçek aromaları hissedilir. Rengi ise, soluk sarı renklidir. Bu şarap, başlangıçta söylenenlere göre ilk olarak 16. Yüzyılda üretilmiştir.

Mükemmel olgunluk ve şeker/asit oranı için: özellikle üzümler Eylül ayı sonları ve Ekim ayı başında hasat edilir. Deniz ürünleriyle mükemmel gitmektedir. Bunu beyaz ton balığı ile denemenizi öneririm.

İspanya San Sebastian Pintxos

Pintxos

Şehrin yerel yemek kültürünün en büyük hazinelerinin başında gelir. Bunun temelinde: her türlü gıda maddesinin, baget ekmek dilimleri arasında sunulmasıdır. Bunları bir arada tutmak için bir kokteyl sopası kullanılır. Öne çıkan lezzetler: bir zeytin, biber, karidesli çeşitleridir.

İspanya San Sebastian San Vicente Kilisesi

 

SAN VİCENTE KİLİSESİ

Şehrin en eski kilisesidir. Gotik tarzda yapılan kilise, 16. Yüzyıl ilk yarısına tarihlenmektedir. Çok ince Romaneks yapısı ilgi çeker. Vitray pencereleri ve 1868 yılı yapımı Fransız org görülmelidir. Cephede ise, sanatçı Jorge Oteiza tarafından yapılan “Pieta” heykeli popülerdir.

 

SANTA MARİA BASİLİCA

Calle Mayor sonundadır. 18. yüzyıldan kalma etkileyici bir barok çalışmadır. Burası şehrin koruyucu azizine adanmıştır, özellikle barok cephesi ilgi çeker. Yapı, burada daha önce bulunan bir kilise temelleri üzerine 1743-1774 yılları arasında yapılmıştır. Özgün bir Romanesk kilisesidir.

İspanya San Sebastian Museo San Telmo

MUSEO SAN TELMO

Bask toplum ve vatandaşlık müzesi: 16. Yüzyıl yapımı bir Dominik manastır binasındadır ve burada, yerel sanat eserlerinden oluşan çok geniş bir koleksiyon sergilenmektedir. Bina 20. Yüzyılda Katalan sanatçı Jose Maria Sert tarafından restore edilerek müze haline getirilmiştir.

Burada: El Greco, Rubens, Ribera ve Goya resimleri görebilirsiniz. Bölgenin en popüler turistik yerlerinden birisidir. Yapı 2011 yılında genişletilmiştir. Giriş ücretsizdir.

DOWNTOWN BÖLGESİ

Burası şehrin ortasındadır ve alana hakim Catedral del Buen Pastor ve çevresindeki yapılar ile yoğun ve canlı bir yer olarak gündeme gelir. Parte Vieja ve Amara arasındaki alandadır. Palaza de Bilbao yakın olan birçok alanda, şehrin en iyi alışveriş caddelerinden bazıları bulunmaktadır.

İspanya San Sebastian Cathedral Del Buen Pastor

CATEDRAL DEL BUEN PASTOR

Yapı: Ensanche de Amara bölgesindedir. Basklı mimar Manuel de Echave eseridir. Kilise: 1915 metre karelik bir alanı kapsamaktadır. 1953 yılında katedral olarak ilan edilmiştir. Ama, 1897 yılında açılmıştır.

Yapının mimari özellikleri: simetrik, dikdörtgen kat planlı, üç nefli, transepti ve papaz bölümü Latin haçı şeklinde çapraz oluşumludur.

Monte İgueldo ocaklarında yapılan kumtaşından inşa edilmiştir. İçinde çok geniş crypt vardır. Juan Bautista Lazaro tarafından yapılan vitray pencereler ilgi çeker.

Bunlarda: canavarlar, pinnacles gibi unsurlar dekorasyonda kullanılmıştır. Giriş ücretsizdir. Güzel mimarisi nedeniyle görülmeye değerdir.

ŞEHİRDEKİ DİĞER MÜZELER

İspanya San Sebastian Akvaryum

AKVARYUM

Şehirdeki Akvaryum: Avrupa’nın en önemli oşinografik müzelerinden birisidir. Burada “Nemo” isimli filmin ünlü balığının numuneleri bulunmaktadır. 360 derecelik, akrilik tünelde: köpekbalıkları ve diğer büyük balıkları izleyerek yürüyüş yapmak mümkündür.

İspanya San Sebastian Eureka Müzesi

EUREKA.ZIENTZIA MUSEOA

Burası bir tür bilim müzesidir. Burada eğlenmek ve öğrenmek bir arada yürütülmektedir. Müzede, 169 üzerinde modeller bulunan daimi bir sergi vardır. Ayrıca, canlı ve beş duyu hakkında bilgiler verilir. 300 metre karelik bölümde, özellikle çocuklar için mükemmel oyun alanları bulunmaktadır. Bir de planetarium bölümü bulunuyor.

İspanya San Sebastian Cristobal Balenciaga Müzesi

CRİSTOBAL BALENCİAGA MÜZESİ

Getaria’da bir tepe üzerinde duran müze; kariyerinin ilk yıllarında Balenciaga Belçika Kraliçesi Fabiola tarafından ikametgah olarak kullanılmıştır.

İspanya San Sebastian Museo Deniz

MUSEO DENİZ

Deniz Müzesi, Bask ve San Sebastian insanları tarafından deniz sırlarını öğrenmek için düzenlenmiştir. Limanın merkezinde bulunan müze: Bask ve deniz tarihi taşımaktadır.

ŞEHİRDEKİ KONAKLAR VE KALELER

 

PALACIO DEL DUQUE DE MANDAS

Cristina Enea Park alanında bulunan bina: 1890 yılında yapılmıştır ve “Fundacion Cristina Enea” tarafından kullanılmaktadır. Yapı: Jose de Osinalde eseridir.

Zemin kat: Fundacion Cristine Enea tarafından işgal edilmiştir. Ön kapıdan girildiğinde, bir resepsiyon alanı ve büyük ahşap merdiven görülür.

İkinci katta: sergi alanı olarak kullanılan Mandas dükü ofis odaları vardır. Ayrıca: eski bir şapeli, ana binaya bağlayan bir galeri, geçici sergiler için kullanılmaktadır. Ziyaretçiler için bir dinlenme alanı da mevcuttur.

İspanya San Sebastian Palacio De Aliete

PALACIO DE AİETE

1878 yılında neo-klasik tarzda yapılan bina, Fransız mimar Adolfo Ombrecht tarafından tasarlanmıştır. Burası: uzun yıllar boyunca kraliyet ve asalet üyeleri tarafından konut olarak kullanılmıştır. Birinci katta: yatak odası ve ofisler bulunmakta olup “Barış ve İnsan Hakları Evi” olarak kullanılmaktadır. İkinci katta ve tavan üzerinde: eski memurlar ve hizmetliler tarafından kullanılan yerler vardır ve buralar “Kültür Merkezi Atölyeleri” olarak kullanılmaktadır.

İspanya San Sebastian Castillo De La Mota

CASTILLO DE LA MOTA

San Sebastian merkezinde, doğal bir alandadır ve muhteşem deniz ve şehir manzarası bulunmaktadır.
La Motta kalesi: antik yolları ve surları ile: uzun tarih boyunca acı savaşlara şahit olmuş ve eski görkemini hale korumaktadır. Kale yapısı: ilk olarak Navarre kralı zamanında inşa edilmiştir. Surların dört köşesinde: birer kule bulunur ve bunlar 1150 yılı civarında yapılmıştır.

KÖPRÜLER

İspanya San Sebastian Zurriola Köprüsü

ZURRİOLA KÖPRÜSÜ

Urumea nehrinin ağzına yakın yerdeki bu köprü 1921 yılında yapılmış, 1972 yılında yıkılarak yenisi yapılmıştır. Günümüzde “Kursaal Kongre Merkezi” köprüsü olarak da bilinir. Köprü “Artdeco” tarzında Victor Arana tarafından tasarlanmıştır. Özellikle muhteşem lambaları dikkat çeker.

İspanya San Sebastian Santa Catalina Köprüsü

SANTA CATALINA KÖPRÜSÜ

Şehirde yapılan ilk ahşap köprü olarak dikkat çeker. Stratejik konumu nedeniyle, uzun yıllar çeşitli vesilelerle yenilerek günümüze kadar gelmiştir. Juan Alday tarafından tasarlanan ve 1926 yılında yapılan köprünün bu günkü yapısında özellikle lambalar ilgi çeker.

İspanya San Sebastian Mundaiz Köprüsü

MUNDAIZ KÖPRÜSÜ

1999 yılında açılan köprü, nehir destekli olmayan şehrin ilk köprüsüdür. Yeniden kentleşme döneminde, ulusal demiryolu şirketinin katkısı ile inşa edilmiştir.

İspanya San Sebastian Lahendakari Aguirre Köprüsü

LEHENDAKARİ AGUIRRE KÖPRÜSÜ

Bu köprüde, nehir yatağında destek olmadan inşa edilmiştir. Onun son derece yenilikçi tasarımı ilgi çeker. İkiz kemerler, köprünün zemini üzerinde yükselir.