Çanakkale Asos Behramkale

Çanakkale Asos Behramkale

Asos: daha çok İstanbul ve yakın çevresinden ziyaretçileri yoğun olan bir yer. Burada: sizi, sessiz bir ortam, harika tarihi güzellikler, deniz bekliyor. Deniz deyince, Asos merkezde, denize girme imkanı yok, yakın çevredeki otel ve pansiyonların önünden girilebilir ama yine de, buranın denizi, soğuk, yani Asos’a giderken, tamamen denize girme özlemi ile gitmemek gerek.

Ben: son olarak, Asos-Behramkale bölgesine, Temmuz 2018 tarihinde gittim ve bu gezideki güncel notlarımı, buradaki yazıda sizlerle paylaşıyorum. Öncelikle şunu bilmek gerekir: yörenin eski ismi “Asos” iken, yeni ismi Behramkale’dir. Yani, ayrı bir Asos veya ayrı bir Behramkale aramamak gerekir.

Çanakkale Asos Behramkale

 

ULAŞIM

Çanakkale’den çıkıp, İzmir yolunu takiben güneye inerken, yaklaşık 1 saat sonra, Assos-Behram Kalesi tabelasını göreceksiniz, sonra tabelanın gösterdiği yoldan yaklaşık 20-25 dakika ilerledikten sonra, Asos’a varacaksınız.

Ayrıca; Balıkesir-Edremit ve batıya giden yolu takiben, Akçay-Küçükkuyu üzerinden de, Asos- Behram Kalesine ulaşabilirsiniz. İstanbul’a toplam 380 km. ve İzmir’e ise 290 km. uzaklıkta.  Akçay yöresinden, buraya ulaşmak isterseniz belli bir süre sonra ana kara yolundan ayrılarak, ara yollara girmeniz gerekiyor, ama sonuç olarak yol çok sıkıntılı değil.

Çanakkale Asos Behramkale

 

TARİHİ SÜREÇ

Ünlü Coğrafyacı Strabon’a göre; Assos, MÖ.2 bin yıllarında, Lelegler tarafından kurulmuş. Kentin ismi Assa olup, Luvi dilinde yerleşim anlamına gelir. Kentin gelişmesi, Midilli Adasından gelen göçmenlerin buraya yerleşmesinden sonra olmuş. MÖ.560 yıllarında, Lidyalılar bölgeyi ele geçirdiklerinde, Assos, Edremit Körfezinin kuzeyindeki en önemli ve güçlü kentlerden biri imiş. Denizden 283 metre yükseklikteki tepeye, zamanla, Athena Tapınağı ve tepenin eteklerinde ise bir tiyatro kurulur.

MÖ.546 yılında, Persler, Ege bölgesini ele geçirirler ve Assos Pers sınırları içine girer. MÖ.387 yılında, Pers yanlısı bir yönetici olan Eubolos, kentin yönetimini ele geçirir. Kentin ondan sonraki hakimi ise, azatlı kölesi ve mirascısı Hermias’tır. Hermias felsefe eğitimi görmüştür.

Ünlü felsefeci Platonun öğrencisi olmuş ve mantık biliminin kurucusu Aristotales’in arkadaşıdır. Aristotales, Hermias’ın çağrısı üzerine, Assos’a gelir. Hermiasın kuzeni Pyhias ile evlenir. İşte, Assos, ünlü Filozof Aristotalesin burada evlenmesine neden olacak güzellikte, saklı bir cennet.

Asos’ta 3 yıl kalan Aristotales, Gymnasıon’da dersler verir. Burası, bir felsefe okulu gibi kullanılır. Eflatun ve Sokrates de, bir zaman, burada dersler verirler. Doğrusu, Asos, felsefe dersi almak için çok uygun bir yer. Çünkü, limanın çok romantik ve değişik bir atmosferi var.

Büyük İskender’in, Persleri Anadolu dan çıkarmasından sonra, Assos çok gelişir, kent imar edilir. MÖ.241 yılında ise, Bergama Krallığının egemenliği altına girer. Daha sonra ise, Roma devletinin Asya eyaletlerinin bir parçası olur.
14’ncü yüzyılda, Sultan Murat Hüdavendigar zamanında, kent, Osmanlı topraklarına katılır ve Behram Kalesi adını alır.

GENEL ÖZELLİKLERİ

Asos’ta ilk kazılar, 1881-1883 yılları arasında Amerikalı araştırmacılar tarafından yapılır. Daha sonra uzunca bir süre ara verilen kazılara, 1980 yıllarında, Türk arkeolog ve araştırmacılar tarafından yeniden başlanır. Sonuçta, yılların emeğiyle, antik tiyatro ortaya çıkarılır.

GEZİLECEK YERLER

Behramkale bölgesine ulaştığınızda: aracınızı burada park edebilirsiniz. Park ücreti: 5 TL. Sonra, yukarı doğru tırmanmaya başlayın, antik bölgeye ulaşıyorsunuz. Antik bölgeye yani Akropolis bölgesine giriş ücreti: 8 TL.

Ama, müze kart geçerli. Hatta, Müze kartı olmayanlar için, burada çok kısa bir süre beklemenin sonucunda, Müze Kartı çıkartılıyor. Giriş kapısındaki görevlilerin, özellikle çok kibar olduklarını ifade etmek istiyorum.

Çanakkale Asos Behramkale

 

Evet, biraz önce söylediğim gibi, arabanızı park ettikten sonra, yaklaşık 10-15 dakikalık bir yürüyüş yapmanız gerekiyor. Yokuş yukarı ama keyifli bir yürüyüş, çünkü, yol boyu tahta tezgahlar üzerinde birçok satıcı, gerek yöresel ürünler ve gerekse el işi ürünlerini sergileyip satışa sunmuşlar.

Bunlardan hoşunuza gidecek bir şeyler bulabilirsiniz. Ama, özellikle: buraya özgü küçük örgü heybeler ve gerek limon kekiği ve gerekse doğal kekik, mutlaka almanızı öneririm. Çünkü, buraya has bir lezzet. Doğal kekik: 3 su bardağı 10 TL. iken, daha ağır olan (az kullanılması gereken) limon kekiği ise, 2 su bardağı 10 TL. den satılıyor.

Antik bölgeye vardığınızda, Akropolis bölgesine girmeden önce, hemen solda bulunan tarihi camiyi gezmenizi ve görmenizi öneriyorum. Burası: Alaattin camisidir. Özellikle, kapı bölümüne dikkatinizi çekmek istiyorum.

Caminin önündeki boşluk, ahşap yürüyüş yolu yapılarak gayet düzenli hale getirilmiş, muhteşem bir manzara ziyaretçileri bekliyor. Tuvalet ihtiyacı için, hemen burada bulunan ve 1 TL. karşılığında kullanılan ve yöre köylüleri tarafından işletilen tuvaletler çok temiz.

Çanakkale Asos Behramkale  Hüdavendigar Camii
Çanakkale Asos Behramkale  Hüdavendigar Camii

 

HÜDAVENDİGAR CAMİİ

Bir tepenin üzerinde, 14’ncü yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor. Osmanlı dönemine ait tipik bir yapı. Caminin giriş kapısı yakınında, Skamantos Kralı tarafından onarımı yaptırılan Carnellus Şehrinin kilisesinin bulunduğu ve kilisenin kapısına yazdırdığı yazıtın günümüze kadar ulaştığı ( yalnızca üzerindeki haç işaretinin iki kanadı kırılmış) görülebilmekte. Caminin iç süslemelerindeki kadırga resimleri de, cami mimarisinde alışılmış değil, Mutlaka görülmeli.

Evet, bu ilginç camiyi gezdikten sonra, giriş kapısından girerek, Akropolis bölgesine giriyoruz.

Çanakkale Asos Behramkale Akropolis

 

 

Buraya girdiğinizde, sağ bölümden yukarıya doğru ilerlemenizi öneriyorum. Sağ bölümden gezmeye başlayınca, karşınıza önce bir yapı kalıntısı çıkıyor.

Artemis Tapınağı

 

Sonra devam ettiğinizde, on metre sonra Artemis tapınağının sonradan yapılmış bir betimlemesi (camekan içinde) görülüyor. Minyatür, camekan içindeki, o dönemin izlerini yansıtıyor. Ziyaretçiler için güzel bir sunu. Bu arada çevrenizdeki muhteşem manzarayı izlemek durumunda kalıyorsunuz ki, gerçekten çok büyük ve geniş bir alan rahatlıkla izlenebiliyor.

Ben, bu girişten sonra, Asos antik kentiyle ilgili bilgiler vermek istiyorum.

Denize ve karaya hakim bir volkan konisi tepe üzerine kurulmuş Akropol, yaklaşık 3 km. uzunluğunda, çevresindeki surların 6’ncı yüzyılda yapıldığı sanılıyor. Surların uzunluğu 4 km. En son dönem surları, 4’ncü yüzyıla ait. Bunların onarılarak Roma döneminde de kullanıldığı sanılıyor. Günümüzde ise, surların büyük bölümü ayakta ve iyi durumda.

En yüksek noktada, Athena Tapınağı var. Tepenin eteklerinde ise tiyatro. Kentin güneybatı yönündeki konut alanlarında yapılan kazılarda Hıristiyan mahallesi bulunmuş. Bölgede gezerken, kafanızı ufka kaldırdığınızda, deniz yüzeyinde, hemen karşınızdaki Midilli adasının muhteşem görüntüsünü görebilirsiniz. Tepeden, güneye denize doğru teraslar iniyor.

Bugünkü köy ise, kuzeye doğru yerleşmiş. Türkler bölgeye geldiklerinde, güneye doğru yerleşim durmuş. Bunun, korsanlardan korunmak için olduğu düşünülüyor. Oysa antik dönemde, kent denize bakıyor da ve Egenin ünlü imbat rüzgarını alıyordu.

Kette, zor işlenen ama dayanıklı bir taş kullanılmış. Bu taşa, antik yazarlar ” insan yiyen taş ” ismini vermişler. Mezarlıklarda kullanılan lahitler ise çok değerli imiş. Bunların değeri, lahitlerin yapımında kullanılan şap imiş.

Çanakkale Asos Behramkale  Athena Tapınağı
Çanakkale Asos Behramkale  Athena Tapınağı
Çanakkale Asos Behramkale  Athena Tapınağı

 

ATHENA TAPINAĞI

Athena, mistik dönemde, üretici zekanın ve savaşların tanrıçası. Ülkeyi saldırılardan korurmuş. Bir başka özelliği ise, şehir tanrıçası ve uygarlığın, el sanatlarının, tarımın koruyucusu, dizginin yaratıcısı imiş. Mitolojide, kadınlara dokumayı öğreten tanrıça olarak geçiyor. Dokumanın bu yörede, bu kadar önem kazanmasının nedenlerinden biri olarak da belki düşünülebilir.

Athena adına, antik çağda şehirlerde tapınaklar yaptırılmış. Assos şehrinde ise, Athena adına yaptırılan bir tapınak var ve akropolün en yüksek yerine, 236 rakımlı tepeye yapılmış. MÖ.525 yılında yapıldığı tahmin ediliyor. Asos un en önemli tarihi yapısı. Yapının önemi, mimari özelliklerinden kaynaklanıyor. Anadolu da, arkaik çağda yapılmış ve kabartma firizlere sahip tek örnek yapı.

Dorik üslupla olmasına karşın, İyon üslubunun özelliği olan çatı altı firizleri var. Bu anlamda, mimaride, birden fazla medeniyetten etkilenildiği söylenebilir. Yanlarda 13 er, ön ve arkada ise 6 şar sütunla çevrili, pepiteros planında. İki basamaklı platform, günümüze kadar ulaşabilmiş. Batı kanadı, 1.20 metre yüksekliğini hala korumakta.

Kazı çalışmalarında sağlam kalmış sütunlardan çıkarılan kalıplar ile, yeni sütunlar dökülmüş ve böylece tapınağın bir bölüm sütunu ayağa kaldırılmış.

Tapınağa ait bazı sütun parçaları ise, Berlin müzesinde sergilenmekte. Tapınağın kabartmaları ise: Paris, Bostan (1881 yılında kaçırılmış) ve İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergileniyor. Dorik başlıklar, sütun kaideleri ve öbür mimarı kalıntılar ise, çevrede görülmekte.

Çanakkale Asos Behramkale
Çanakkale Asos Behramkale

 

Bu muhteşem tapınağa mutlaka çıkın ve Ege denizinin manzarasını seyredin. Özellikle, buradan gün batımı bir harika, sakın kaçırmayın.

Evet, buranın en önemli kalıntısı, Artemis Tapınağı. Bu tapınağı da gördükten sonra, çıkış kapısına doğru ilerliyoruz Tapınağın tepenin en üst noktasında bulunması ve çevreye hakimiyeti muhteşem.

Çıkış kapısından çıkıyoruz ve geldiğimiz yoldan aşağıya doğru ilerleyerek aracımızın bulunduğu otopark bölgesine ulaşıyoruz. Aracımızı aldıktan sonraki hedefimiz, bu kez “Liman” bölgesidir. Yalnız, daha önceki gelişlerimde de şahit olduğum üzere, limana inen yol çok korkunç, dar ve virajlı, burada aşırı dikkat göstermeniz gerekiyor.

Limana inen bu yolda ilerlerken, solunuzda yine bir kısım antik kalıntı göreceksiniz, bir süre mola verip bunları da izleyebilirsiniz.

Çanakkale Asos Behramkale Tiyatro

 

TİYATRO

1985 yılından bu yana, tiyatroda, arkeolojik çalışmalar sürdürülmekte. Tiyatronun tarih içinde, deprem gördüğü ve çöktüğü tespit edilmiş. Devrilmiş duvarları yeni baştan örülmüş. İki yandan tonozları varmış, tonozlardan biri yeni üretilen taşlarla ayağa kaldırılmış. Yeni çalışmalar ile, oturma sıralarındaki eksiklikler tamamlanmış. 10 yıl öncesinde tanınmayacak bir durumda olan tiyatro, günümüzde, bilimsel kazı ve restorasyonlar sonucu gün ışığına çıkarılmış. 4000 seyirci kapasiteli.

Harabe yapı, bir zamanlar taş ocağı olarak kullanılmış ve taşları, bölgedeki diğer yapılarda bolca kullanılmış. Sahne binasının yanından giden, 2000 yıllık bozulmamış bir cadde ortaya çıkarılmış, görülebiliyor.

Çanakkale Asos Behramkale Batı Nekropolü-Mezarlık

 

BATI NEKROPOLÜ-MEZARLIK

Mezarlık, MÖ.7’nci yüzyıldan, 2’nci yüzyıla kadar, 900 yıl kullanılmış. En eski gömüler, yakılan cesedin küllerinin çömleklere konulup, ağzı kapatılarak gömülmesi şeklinde imiş. Sonradan daha büyük küplere, ölü, ana karnında gibi konularak gömülür olmuş. Dönemin inancına göre, ölü geri gelmesin diye. küpün ağzı taş ile kapatılıyormuş. Ölen erkek ise, geri gelme ihtimaline karşın, eşi, tanınmamak için, bir süre peçe ile dolaşıyormuş.

Günümüzde, batı dünyasındaki cenazelerde, kadınların tül-peçe takmasının kökeninde, bu dönemdeki inanç olabilir mi?
Küp gömülere, ölü için hediyeler konuluyormuş. Türkiye’deki defin avcılarının mezar kazmaya meraklı olmaları ve çok sayıda ” bir küp dolusu altın ” bulma öyküsünün altında, bu kültürün bulunduğu anlaşılıyor.

Daha sonraki mezar tipleri, lahitler. Yüzeye yakın bulunan lahitlerin hepsi, daha önce defineciler tarafından soyulmuş. Ancak, altlardaki lahitlerde iskelet kalıntıları ve ölü hediyeleri bulunabilmiş. Bu buluntuların en değerlisi ise, MÖ.4’ncü yüzyıla tarihlenen, pişmiş topraktan yapılma bir kadınlar orkestrası heykelciği. Hiçbir müzede, benzer bir örneğini bulunmamakta imiş.

Yolda aracımızla ilerlemeye devam ediyoruz ve biraz sonra, Liman bölgesine ulaşacağız. Burada, yani liman bölgesi içindeki otopark sıkıntılı, benden size öneri, liman bölgesine varmaya yakın, yolun sağ bölümüne aracınızı boş bulduğunuz bir yere park edin ve liman bölgesine yürüyerek inin, çünkü liman bölgesi içindeki otopark küçük ve sıkıntılı, büyük olasılıkla yer bulamayacaksınız.

Çanakkale Asos Behramkale Asos İskelesi

 

ASSOS İSKELESİ

Assos kentinin limanında, iki mendirek var. Bunlardan biri günümüzde onarılmış ve kullanılıyor. Limanda çoğu otel ve motel, geçen yüzyılda yapılmış taş yapılar. Bölgede yeni bina yapılmasına izin verilmiyor. Doğal olarak, mevcut taş yapılar yani otel olarak kullanılan taş yapılar, çok otantik görüntüler sunuyor.

Ama, buranın en ilgi çeken yanı: hemen denizin kıyısındaki restoranlar. Bu restoranlarda bir şeyler yerken, denize biraz ekmek kırıntısı attığınızda, birçok balığın toplandığını görebiliyorsunuz. Ayrıca: yine mendirek bölgesinde küçük bir yürüyüş yapabilirsiniz.

Ama, burada en büyük önerim, hemen sol yanda, Asos otelin yanındaki dondurmacıdan dondurma almanız, bu muhteşem lezzeti mutlaka tatmanızı öneriyorum. Restoranlarda yemek yemek, elbette ekonomik güç ile orantılı ama mutlaka dondurma yemelisiniz.

Çanakkale Asos Behramkale Asos İskelesi
Çanakkale Asos Behramkale Asos İskelesi
Çanakkale Asos Behramkale Asos İskelesi

      

SONUÇ

Assos’a yıl boyunca her mevsimde gidilebilir. Zaten kış tatillerinde de dolup taşıyor. Ama asla gürültülü-patırtılı bir yer değil. Bu huzur ortamı, sessiz. Athena Tapınağından mutlaka gün batımını görün. Ayrıca limanda, yine balığınızı yerden, gün batımını izlemenin keyfini tadın. Kısa bir zaman ayırdığınızda, Assos’tan mutlu bir şekilde ayrılmanız mümkün.

Truva tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Gelibolu tanıtımı ve şehitliklerle ilgili yazım için.

Çanakkale tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Altınoluk tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Çanakkale Ayvacık

Çanakkale Ayvacık

Ayvacık denilince akla hemen, başkaca birçok özellik söz konusu olmasına rağmen: Asos ve Behramkale gelmektedir. Buraya birkaç kez gittim. Özellikle: Asos, sahil kıyısındaki yapısı ile, gerçekten muhteşem. Hemen kıyıda bulunan restoranlardan, güneşin batışını mutlaka izleyin.

Behramkale de bulunan Athena Tapınağına çıkın ve çevreye yayılan muhteşem deniz manzarasını izleyin. Behramkale de, taş duvarlar ve antik mimari kalıntılar üzerinde dolaşın, dönemin büyüsünü hissedin. Tüm bunların yanında: tarihi gezi merakınız yanında, Asos’ta bulunan taş yapı otellerde, güzel bir tatil geçirmek te mümkün.

Tek sıkıntı: Behramkale ile Asos arasındaki yolun, nispeten dar, virajlı ve eğimli olması, sanırım bu yolda ilerlerken, mümkün olduğu kadar dikkatli araç kullanmak şart.

ULAŞIM

Ayvacık-Çanakkale arasındaki uzaklık: 72 km. Ayvacık-Ezine arasındaki uzaklık: 25 km. Ayvacık-Edremit arasındaki uzaklık ise: 70 km. dir. Özellikle: İstanbul ve Trakya bölgesinden gelerek, güneye, Ege bölgesine yolculuk yapanlar, bu bölgeden geçerler.

TARİH

Ayvacık ilçesinin hangi tarihte kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, ilk çağlardan bu yana, çeşitli kavimler tarafından, bölgenin yerleşim yeri olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Bölgede ilk yaşayan topluluğun: Mysyalılar ve Luviler olduğu, ardından ise Hititler, Lidyalı’lar ve Perslerin bölgede egemen oldukları öğrenilmiştir. MÖ.334 yılında, Büyük İskender bölgede egemen olur. Onun ölümü üzerine, Bergama krallığı,  daha sonra Roma ve Bizans idaresi görülür.

Selçuklu Beylerinden Emir Caka Bey, Oğuz boylarını buraya yerleştirir. Karesi Beyin ölümünden sonra ise, taht kavgalarından yararlanan Osmanlılar, Sultan I. Murat zamanında, Ayvacık bölgesini ele geçirirler. 1876 yılında, ulaşım güçlüğü nedeniyle, Ayvalıoba, bugünkü Ayvacık ilçesinin bulunduğu yere taşınmıştır.

Tarihi süreç içinde, yazılı kaynaklara göre, Ayvacık ile ilgili 1335 yılındaki bilgilere göre: burada Kızılca Tuzla adıyla anılan 15-20 evlik bir yerleşim bulunduğu bilinmektedir. Sonraları, Ayvalı oba adını alan yerleşim, Osmanlı kayıtlarında Biga sancağına bağlı bir kaza merkezi olarak geçer.

1920 yılında yaşanan Yunan işgali, 1922 yılında sona erdirilir. 1926 yılında Ezine ilçesine bağlanan Ayvacık, 1928 yılında ilçe haline getirilir.

İlçe adının temelinde şöyle bir söylenti var. Evet, söylentiye göre: 1514 yılında, bu bölgede yaşayan bir delikanlı, Çaldıran Savaşına katılır. Zaferden sonra, Osmanlı Ordusuyla Azerbaycan’ın başkenti Tebriz’e gider. Tebriz şehrinde, bir han avlusunda dinlenirken, hanın sahibesi olan Tiflisli Ümmühan Hatun ile tanışır.

Ümmühan Hatun, aşırı zengindir ve kocası, askerde iken ölmüştür. Bu genç delikanlıyı, kocasına benzetir ve bu isimsiz delikanlı ile evlenerek oradaki bütün mal varlığını satar ve bu bölgeye, delikanlının memleketine gelir.

Ümmühan Hatun: ilk olarak, çevredeki obaları dolaşır ve burada yaşayanları, Ayvalıoba’da yaşamak üzere davet eder. Böylece: Ayvalıoba köyü, kasaba haline gelir. Ayrıca yanında getirdiği para ile, kendi adını verdiği ve günümüzde de görülmekte olan “Ümmühan Hatun” camisini yaptırır.

Kasabaya su getirtir, hamam yaptırır. Böylece, kasabada rahat bir ortam sağlanır. Bu sırada, Ümmühan hatun, evinin bahçesine diktiği “ayva” ağacının cılız ve cansız kalması üzerine, kasabaya, küçük ayva anlamına gelen “Ayvacık” adını verir.

GENEL

Ayvacık: sırtını antik dönemlerin ünlü dağı İda dağına dayar, yüzünü ise, birçok efsanenin doğuşuna kaynaklık eden Ege denizine dönmüştür. Yeşilin ve mavinin her türlü tonu, bölgede görülebilir. Önemli bir kavşak noktasındadır.

İlçe, coğrafi açıdan nispeten dalgalı olup, dağlar ve tepeler, genellikle büyük çoğunluğu oluşturmaktadır. Yani, düzlükler yalnızca: yüzde 18. İlçe merkezinin denizden yüksekliği: 273 metredir. İlçenin deniz kıyısında, 88 km. lik sahil şeridi bulunmaktadır.

İklim olarak: yörede, Akdeniz ve Karadeniz ikliminin etkileri görülmektedir. İlçe merkezi ve çevresinde, yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise don yapmayacak kadar soğuk ve yağışlıdır.

Yöre halkı, oldukça zengin bir kültür yapısına sahiptir. Yörük ve Türkmen köylerinde, kendilerine özgü kültürel farklılıklar yaşanmaya devam etmektedir.

Bölgenin ekonomik etkinlikleri düşünüldüğünde: turizmin yanı sıra, zeytincilik ve zeytinyağı üretimi, halı dokumacılığı, odun kömürü, peynir ve hayvancılık önemli gelir kaynakları arasındadır.

NE YENİR,. NE İÇİLİR

Ayvacık bölgesinde, özellikle Asos yöresinde: hemen deniz kıyısında bulunan restoranlarda, mutlaka deniz ürünleri ve özellikle balık yemelisiniz.

NE SATIN ALINIR

Ayvacık ilçesinde, kök boyama iplerle el dokuma halılar üretilmektedir. İlginizi çekerse, bunlardan satın alabilirsiniz.

Bunun dışında, bölgenin turistik özellikleri nedeniyle, Behramkale bölgesinde, yöresel el sanatları ve yöresel doğal ürünlerin (özellikle: kekik öneriyorum) satıldığını göreceksiniz. Asos’ta ise, el dokuma küçük çantalar-heybeler, bayanlar için ilginç oluyor, hediyelik olarak da düşünülebilir.

GEZİLECEK YERLER

Çanakkale Ayvacık

HÜDAVENDİGAR CAMİSİ

14.yüzyıl sonunda Sultan Murat Hüdavendigar döneminde yapılmıştır. 238 metre yükseklikteki bir tepe üzerinde, muhteşem bir görüntü sergilemektedir. Cami: bir kubbe ve sütunlu bir giriş kapısını da içine alan, dörtgen bir alan üzerine inşa edilmiştir. Osmanlı mimarisinin tipik bir örneğidir. Caminin yapımında: Roma ve Bizans dönemi kalıntıları kullanılmıştır.

Caminin mermer giriş kapısı: Carnelius kilisesinin kapısıdır. Kiliseyi tamir ettiren Skamandros kralının, kapıya yazdırdığı duaya dokunulmamış, ancak haç işaretinin iki kanadı kırılmış ve cami kapısı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Üzerinde haç işareti olan bir kapının, cami kapısı olarak kullanılmış olması ilginç ve etkileyicidir.

Caminin iç dekorasyon resimlerinde de, kadırga resimlerinin kullanılmış olması, daha önce bu tür bir süsleme görülmemesi nedeniyle ilgi çekmektedir. Caminin minaresi yoktur. Tonoz örtülü son cemaat yeri, yanlarda basık kemerlidir.

Çanakkale Ayvacık

ASSOS

Ayvacık ilçesinin en şöhretli yeri, Behram köyünde bulunan “Assos” tur. Büyük Filozof Aristo, yaşamının bir bölümünü burada geçirmiştir. MÖ.347-344 yılları arasında, burada “Felsefe Okulu” kurmuş ve işletmiştir. Amacı: Eflatun’un ünlü eseri Republic (Devlet) de sözünü ettiği, ideal devlet şeklini hayata geçirmekti. Bu amaçla, Atina’dan kalkıp, buraya gelmiştir. Evet, Asos ile ilgili, yine bu sitede ayrıntılı bir yazı örneği var. Oradan, Asos hakkında ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.

Asos-Behramkale tanıtımı hakkındaki yazıma ulaşmak için. 

Çanakkale Ayvacık

BEHRAMKALE

Behramkale antik yerleşim yeri hakkında, yine bu sitede ayrıntılı bir yazı örneği var. Behramkale bölgesindeki gezinizden önce, siteden Behramkale arattırıp, ayrıntılı tanıtım yazısı örneğini alabilirsiniz.

BEHRAMKALE KÖPRÜSÜ

Yapılış tarihi net olarak bilinmeyen köprü, 14 yüzyıla tarihlenir. Tuzla çayı üzerindedir. Sivri kemerli olan ve yörenin taşlarıyla inşa edilen köprü, günümüzde kullanılmamaktadır.

Çanakkale Ayvacık

GÜLPINAR-CHRYSE-APOLLO SMİNTHEUS TAPINAĞI 

Bu kalıntılar, İlyada Destanında adı geçen “Apollon Smintheus Tapınağı”, burada yani Gülpınar da bulunmaktadır. Gülpınar, Ayvacık’ın güneybatısında, Bahçeleriçi kesimindedir.

Antik Troas bölgesi sınırları içindeki Chryse antik şehri, bir Aiolia şehridir. Ancak, Apollon Smintheus Tapınağı ile önem kazanmıştır. Bölgede, tapınak dışında, ayrıca Roma ve Bizans yapıları da bulunmaktadır.

Apollon Smintheus kültü, Anadolu kökenli ve Troas bölgesine özgü bir tapınma biçimidir.

Tapınağın yapıldığı Helenistik çağda, yörede suyun bol olması, Apollon kültürünün bir simgesidir. Çünkü: tanrı Apollon, kehanette bulunmak için, her zaman suya ihtiyaç duyar. Tapınağın bu nedenle, bu alanda kurulmuştur.

Tapınak: MÖ.330-30 yılları arasındaki 300 yıllık sürede, İon stilinde yapılmıştır. Troas bölgesinde, tek örnek olarak öne çıkmaktadır. Tapınağın ölçüleri: dar yüzeyler 23 metre, uzun kenarlar ise, 42 metredir. Alt yapısında, üç farklı taş kullanılmıştır. Temel ise, yöreye özgü, tüf  taşından yapılmıştır.

Üzeri ise, çevrede çok görülen, andezit-bazalt taşından yapılmıştır. Temel ve 11 basamağın son kaplaması, mermerdir. Mermer bloklarla döşenen kutsal alan ise, 3 odadan oluşur. Bunlar: kutsal ön oda, kutsal oda ve arka odadır. Kutsal oda da, Paroslu heykeltıraş Skopas’ın yaptığı düşünülen ve 110 cm. lik bacak parçası ele geçen, tanrı Apollon’un heykelinin bulunduğu biliniyor.

Tapınak hakkında antik kaynaklarda bahsedilmektedir. Ayrıca, Helenistik çağ sikkelerinde, tapınak cephesinde duran bir kutsal heykelin, 5 metre uzunluğunda bulunduğu sanılmaktadır. Ünlü Roma İmparatoru Julius Ceaser’ın burayı ziyaret ettiği biliniyor.

Tapınak kalıntıları ve tapınaktan çıkan eserler, burada bulunan müzede sergilenmektedir.

Çanakkale Ayvacık

KÜÇÜKKUYU-ZEUS ALTARI

Beldeye bağlı, Adatepe köyünün üst tarafında, Gargaran tepesinde bir mağara bulunuyor. Gargaran Tepesi; eski Yunan kültürüne göre, tanrılarına kurbanlar sunmak üzere yapılmış bulunan Zeus Altarı’na ev sahipliği yapmaktadır. Eski Yunanlılar; savaşta galip gelmek, kuraklıktan, hastalıktan kurtulmak, bereketli ürün alabilmek, felaketlerden korunmak için tanrılara kurban vermeyi adet haline getirmişlerdi.

İşte, bu alışkanlığın uygulandığı bir yer. Mağaranın ön tarafı, diklemesine uçurum. Taş duvarlarla örülen küçük odaya kadar olan bölümde bir su sarnıcı var. Sarnıca inen taş merdiven, günümüzde yıkılmıştır. Homeros, İlyada destanında, Zeus Atlarından söz etmektedir. “Hera, dosdoğru yürüdü Gargaran doruğuna. İda’nın en yüksek tepesiydi bu. Bulutları devşiren Zeus, onu gördü. Görür görmez aşk sardı düşünceli kafasını ve Hera, Zeus’un dokuz eşinin birincisi oldu”.

Çanakkale Ayvacık

ADATEPE KÖYÜ

Bu köy: Türk ve Rum kültürünün bir arada uzun yıllar yaşadığı bir yer olarak öne çıkıyor. Deniz kenarında değil de, dağlara, daha güvenli yerlere yerleşmek düşüncesindeki insanlar tarafından kurulmuştur. Köydeki Rum ve Türk yerleşim yerleri, Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınmıştır.

Bu konutlar, orijinal taş yapılarıyla, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Köyün yerli halkı, büyük yerleşim yerlerine göç ederken, büyük yerleşim yerlerinden gelen bir kısım insanlar, Adatepe köyünde yaşamaya başlamışlardır.

Çanakkale Ayvacık

KÜÇÜK ÇETMİ KÖYÜ-AFRODİT KAPLICASI

Küçük Çetmi köyünde bulunmaktadır. Adını, mitolojideki güzellik tanrıçası Afroditten almaktadır. Kaplıcanın tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmez, ancak Cenevizliler zamanında onarıldığı bilinmektedir. İlyada Destanına göre: Zeus, hastalanan güzellik tanrıçası Afrodit’i yanından uzaklaştırır.

Afrodit: İda dağında, bir mağaraya konur. Bu mağarada: 42 derece sıcaklıkta çıkan suda yıkanan Afrodit, eski güzelliğine ve sağlığına kavuşur. Ancak, Zeus’un yanına bir daha dönemez.

O zamandan, günümüze kadar, bu söylenti sonucu, güzelleşmek ve iyileşmek isteyenler, bu kaplıcanın sularına girerler. Zamanınız varsa, sizde değerlendirebilirsiniz.

Çanakkale Ayvacık

SİVRİCE-SOKAK AĞZI

Ayvacık ilçesinde, deniz kıyısındaki bir bölgedir. Burada bulunan dalgıç kulüpleri: kursiyerlerini eğitmektedirler. Ülkemizin gizli cennetlerinden biridir. Son yıllarda özellikle soft turizm konusunda, öne çıkmaktadır.

Çanakkale Ayvacık

BABAKALE

Asya kıtasının en uç noktasıdır. Assos bölgesine, 17 km. ve Küçükkuyu bölgesine ise, 25 km. uzaklıktadır.

Gözden uzak, muhteşem sakin ve dinlendirici, tertemiz havasıyla öne çıkan minik bir yerleşim yeri. Evet, Babakale bir balıkçı köyüdür.

Geçmişi ise, 1723 yılına kadar gidiyor. Bu tarihte kurulan Babakale, görkemli kalesi, antik su yolları, camisi, hamamı, çeşme ve ulu çınar ağacı ile, ziyaretçilerinin, tarih içinde, zamanda yolculuk yapmasını sağlıyor.

Çanakkale Ayvacık

Babakale’nin yine geçmişini izlemek, belki ilginizi çekebilir. Şöyle ki: bir gün, Osmanlı sultanı III. Ahmet, deniz seferinden dönerken, kötü hava nedeniyle, buradaki köye sığınır. Halk: Padişahın çevresini sarar ve korsan saldırılarından bıkıp-usandıklarını söylerler. Padişah, veziri İbrahim Paşa’ya talimat vererek, bir ferman çıkarılır.

Bu fermana göre: ülkenin bütünündeki mahkumların, Babakale’de çalışmalarından sonra, serbest bırakılacakları vaat edilir. Daha sonra, mahkumlar bölgeye gelirler. Bölgede: kaleyi yaparlar, çeşmeye su getirmek için, 5 km. künk döşerler ve liman inşaatına başlarlar.

Günümüzde, bu kale, maalesef restorasyon beklemektedir. Hemen karşı kıyıda bulunan Midilli Adasındaki kale ışıklandırılmış görüntüsüyle, muhteşem ilgi çekerken, Babakale’de bulunan kale, maalesef kaderine terk edilmiş görüntüsüyle, görenleri üzüyor.

Kalede, 2000’li yıllarda restorasyon çalışmaları başlamış olmasına rağmen, belli bir onarım yapılamamış. Çeşmeye su getirmişler dedim ya, Osmanlı Donanması, deniz seferlerine çıkarken, bu çeşmeden su alırmış. Alınan bu su, 3 ay gibi uzun sürede, asla bozulmaz ve tazeliğini muhafaza edermiş. Ama, günümüzde bu çeşmenin suyu akmıyor.

Evet, bu arada liman yapılmış dedim ya, bu yapılan liman, elbette arzu edilen gibi olmaz. Özellikle: günümüzdeki gemilerin yükleme yapabilecekleri, balıkçı teknelerinin sığınabilecekleri, turistik yatların barınabilecekleri bir liman olma özelliğini taşımaz.

Yani: uzun yıllara dayalı bir ihmal, günümüzde hala devam etmektedir. O yıllarda liman için atılan taşlar, hala eskisi gibi duruyor. Liman yapılması için çalışmaların yürümediğini öğrendim.

Evet, Babakale ve çevresinin, diğer bir ismi de: akvaryum. Balıkların yumurta bırakmak için, Akdeniz’den Karadeniz’e geçtikleri, geçiş yolu üzerinde bulunması nedeniyle, burada, her türlü balık bulunabiliyor. Özellikle, denizin temiz olması nedeniyle, dalış yaparak balık avlamak ta mümkün.

Ama avlamaktan değil de, yemekten hoşlanıyorsanız, Babakale, tam size göre bir yer. Çünkü, özellikle balık fiyatlarının düşük olması en büyük özellik. Bunun yanında, deniz ürünleri muhteşem şekilde servis ediliyor. Hatta, kırlangıç balığı çorbasını mutlaka tatmanızı öneriyorum.

Burada, günümüze kadar uzanan bir efsane var. Osmanlı donanmasında, adı “peksimet yemez Latif Baba” olarak bilinen denizci ölünce, Babaada Burnuna gömülür. Donanma, ne zaman buradan geçse, uğur getirsin diye, türbenin bulunduğu tarafa, denizciler tarafından peksimet atılırmış.

Evliya Çelebi, ünlü Seyahatnamesinde, bundan söz eder. Günümüzde, mavi yolculuğa çıkanlar da, bu yöreden geçerken, mavi sulara, peksimet atıyorlarmış.

Babakale yöresine gelirseniz, elbette balık ve deniz ürünleri yemelisiniz. Ama, satın alabileceğiniz ilginç bir şeyden söz edeceğim. Bıçak. 1723 yılında kurulan köyde, uzun yıllardır bıçakcılık yapılıyor.

El yapımı bıçakların en büyük özelliği: keskinliği ve balık ayıklamada kullanışlı olması. Tercih ederseniz, satın alabilirsiniz.

Ezine tanıtımı.

Edremit tanıtımı.

Çanakkale tanıtımı.

Gelibolu tanıtımı.

Truva tanıtımı.