Artvin Ardanuç, maalesef internet ortamında Belediye ve Kaymakamlık sayfaları incelendiğinde, bu güzel belde ve turizm özellikleri hakkında bilgi yok, yine de ilçe merkezinde bu yörede yapılan ilk cami, İskender Paşa Külliyesi camisi, Ferhatlı kalesi ki Ferhat ile Şirin efsanesiyle ilgilendirilir, Gevhernik kalesi ve de özellikle Cehennem Deresi Kanyonu, sayın okurlar, inanın Doğu Anadolu veya Karadeniz yöresi gezilerinizde, bence Ardanuç için zaman ayırın, giden bu güzel beldeyi gezin, görün, son bir not, çağ kebabı yemeyi unutmayın.
ULAŞIM
İl merkezine uzaklığı 39 km. dir. Ardanuç Şavşat 75 km. Ardanuç Borçka 86 km. Ardanuç Yusufeli 126 km. Ardanuç Hopa 111 km. Ardanuç Ardahan 60 km. dir.
TARİHİ
Bölgede sırasıyla egemen olanlar: Urartular, Sakalar, İskit Türkleri ve MS 75 yılından itibaren ise Oğuz kollarından Hazarlardır. 810 yılında ise Gürcü egemenliği görülür. Daha sonra Anadolu Selçukluları tarafından ele geçirilir. 1551 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında Erzurum Beylerbeyi İskender Paşa, burayı ele geçirir. 93 Osmanlı-Rus harbi sonunda, yapılan anlaşma ile ilçe Ruslara bırakılır.
Ancak I. Dünya savaşı sonunda, halk oylaması sonucu, yine Osmanlı İmparatorluğuna bağlanır. Mondros Mütarekesinden sonra, ilçe önce İngilizler ve sonra Gürcüler tarafından istila edilir. Gümrü Anlaşması ile, 7 Mart 1921 tarihinde Türkiye’ye katılır. 1945 yılında Artvin’e bağlı bir bucak iken, ilçe olmuştur. Bu dönemde ilçe merkezi Tütünlü köyü iken, Kasım 1948 tarihinde Adakale’ye, 1954 yılında ise hükümet binasının inşa edildiği Meydanlar semtine taşınmıştır.
GENEL
Coğrafi bakımdan ilçenin kırık bir arazisi vardır. Denizden yükseklik 500 metredir. İlçe merkezi, Kürdevan, Yanlızçam ve Horasan dağları ile çevrilidir. İlçe merkezinden, Ardanuç deresi geçer. Arazinin % 32 ormanlıktır. İlçe arazisinin sadece % 11’lik bölümü, tarıma elverişlidir. Burada tipik karasal iklim hakimdir. Yazları sıcak, hem de aşırı sıcak olur, kışları ise ilçe merkezi ılık, yüksek köyler ise soğuk ve karlıdır. Buranın isminin daha da kökenine inilirse “arda” nehir ve ırmak demektir.
Bazı yazarlara göre: Urartu dağlar tanrısı Arniden, Ardanuç kelimesinin türetildiğini ileri sürerler. Tarihçe kısmında belirttiğim gibi, MS 810 yıllarında, bir ara burada Gürcüler hakimiyet kurmuştur. Gürcü kaynaklarında, burası “Artunuci” adıyla geçer. Zaten bir dönem buralarda Gürcü ve Ermeniler yaşamış olsa da günümüzde Ahısta Türkleri yaşamaktadır. Ancak bazı yerleşim yerlerinin ismi hala Gürcücedir. Günümüzde burada yaşayanlar, bu isimleri değiştirmeden kullanmayı sürdürmektedir.
NE YENİR
İşte en kritik soru bu, buraya yolunuz düşerse mutlaka “çağ kebabı” yemelisiniz. Eti muhteşem lezzetlidir.
ARDANUÇ MESLEK YÜKSEK OKULU
Artvin Çoruh Üniversitesine bağlıdır. Artvin Meslek Yüksek Okulunun Ardanuç ilçesinde Terapi ve Rehabilitasyon bölümü vardır.
GEZİLECEK YERLER
İSKENDER PAŞA KÜLLİYESİ
İlçe merkezinde Adakale mevkiindedir.
Külliye: cami, medrese, arasta, çeşme ve üç türbeden oluşmaktadır. Caminin güneyi ve batısında bir hazire vardır.
Cami
Cami, Artvin yöresinin ilk camisi olması nedeniyle önemlidir.
Caminin ilk yapılışı: 7’nci yüzyılda, Hz Osman döneminde, yöreye geçici olarak hakim olan Müslüman Araplar tarafından yapılmıştır. Ancak Akkoyonlulardan sonra kullanılmaz hale gelmiştir. 1551 yılında Ardanuç kalesini ele geçiren Osmanlılar döneminde Erzurum Beylerbeyi Çerkez İskender Paşa tarafından, 1553 yılında cami yeniden onarılarak ibadete açılmıştır.
Cami içinde, kapalı mekanda bulunan 1864 tarihli kitabeye göre, bina Süleyman Paşa önderliğinde Hasan Efendi tarafından, yine aynı tarihte esaslı bir onarımdan geçirilmiştir. Rus işgali sırasında caminin minaresi yıkılır ve bir süre depo olarak kullanılır ve işgal bitince tekrar cami olarak ibadete açılır. Cami, moloz taşla yapılmıştır. Kuzey bölümünde iki katlı, ahşap direk ve kirişlere sahip düz tavanlı, son cemaat yeri vardır.
Alt katı: 3 ve üst katı tek bölümlüdür. Ahşap sütunla taşınan ve kirişlere oturan 6 metre çapında ahşap kubbe vardır. İç mekandaki zengin ahşap işçiliği ile birlikte yapıda özellikle kubbenin de bulunduğu tavanda, itinalı ve diğerlerinde daha güzel eski kalem işi süslemeler vardır. Kubbeyi taşıyan kirişlerin alt ve yan yüzlerinde ve köşelerinde, sarı renkli zemin üzerine boyanmış açık yeşil baklava dilimlerini görün, bunların iç kısımları da kalem işi süslemelerle bezenmiştir.
Medrese
Medrese, 1553 yılında İskender Paşa tarafından yaptırıldığı düşünülen medrese, günümüzde yoktur. Büyük kısmı tamamen yıkılmış medresenin yerine, bugün bir ev inşa edilmiştir.
Arasta
Arasta, caminin 200 metre kadar uzağında, sokağın iki yanına dizilen dükkanlardan oluşur. Dükkanlar moloz taşla inşa edilmiş olup önleri açıktır. Çoğu yıkılmıştır, sadece 7 tanesi günümüze kadar gelmiştir.
Çeşme
Çeşme, caminin önündedir. Kitabesine göre: Yusuf Paşa’nın eşi Hatice Hanım tarafından yaptırılmıştır. (Hatice hanımın mezarı, camiye bitişik türbededir.)
Türbeler
Caminin batısında iki gurup halinde, üç türbe vardır. Bu türbede gömülü kişilerin Ahıska Çıldır Beylik ailesinden kişiler olduğu tahmin edilmektedir. Camiye bitişik Hatice Hanım Türbesi, bu türbenin köşesinde Ali Paşa türbesi ve caminin batı cephesine bitişik Süleyman Paşa türbesidir.
Hatice hanım türbesi, diğer iki türbeden daha büyüktür ve diğer iki türbeden daha önce yapılmıştır. Kare planlıdır, ahşap kanatlı kapı açıklığı üstten yuvarlak kemerli bir niş içine alınmıştır. Alınlığında tarih bulunmayan kitabe vardır.
Ali Paşa Türbesi; içinde mezar yoktur, yapının üstü kubbeyle örtülmüştür. Oldukça sade olan türbe, malzeme ve teknik açısından Hatice Hanım Türbesi ile aynıdır, sadece duvarları daha incedir. Kubbesi dıştan betonla sıvanarak koruma altına alınmıştır, ancak yine de onarıma muhtaçtır.
Süleyman Paşa Türbesi: kare planlıdır, kubbeyle örtülmüştür. Doğu cephesi, cami ile ortak duvara sahiptir. İçeride bulunan dört adet mezar vardır. Yapı süslemesizdir. Teknik ve malzeme açısından diğer iki türbeye benzerlik gösterir, ancak farklı duvar kalınlıklarına sahiptir.
ARDANUÇ (GEVHERNİK) KALESİ
İlçe merkezinde Adakale mevkiindedir. Gevhernik kelimesinin Farsça’da anlamı “cevher” demektir.
Kalenin ilk yapılışının MÖ dönemlere kadar gittiği düşünülmektedir. Yörenin en önemli kalelerindendir. Etrafı surlarla çevrili şehir yapısı olarak önem kazanır, dışkale-içkale yapılaşmasının tek örneğidir.
Kaleye “Gevhernik” isminin verilmesinin sebebi: kalenin çevresinde gümüş madenleri vardır. Bu yüzden kale maden ve cevher anlamına gelen “Gevheri Nik” kalesi olarak bilinir.
Bagratlı krallığı Çıldır Atabekleri tarafından yönetim yeri olarak kullanılmıştır. Ortaçağ’da İberya, Ahhazya ve Misimya devletlerine karşı stratejik öneme sahipti. 10’ncu Yüzyıl ortalarında, Abhazya kralı II. Giorgi, kızkardeşini evlendirdirdiği Aşot’a, Ardanuç bölgesini verir. Ancak, Aşot, düşmanlarıyla işbirliği yapınca, verdiği toprakları geri ister, anlaşmazlık büyüyünce ancak Giorgi’nin ölümü üzerine Ardanuç ikiye bölünerek çözümlenir.
744 yılında, Begratlıların toprakları; Emevi Halifesi II Mervan döneminde fetih edilmişler, Ardanuç kalesinin kapıları ve burçları yıkılmıştır.
Kale, Osmanlı döneminde Erzurum Beylerbeyi İskender Paşa tarafından, 22 günlük bir kuşatmadan sonra 13 Haziran 1551 tarihinde fetih edilmiştir.
1562 yılında ise, kale Kanuni Sultan Süleyman tarafından onarımı yaptırılmıştır. Bu onarıma ait, kitabe bulunmaktadır.
Osmanlı-Rus 93 harbi (1877-1878) sonunda imzalanan Berlin anlaşmasına göre, kale, Ruslara savaş tazminatı olarak verilmiştir. 1920 yılında, İngiliz işgali altında bulunan kale, İngilizlerin çekilmesi sonucu Gürcüler tarafından işgal edilmiştir. Ancak Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir’in Ermenileri yenmesi ve Gümrü anlaşmasının ardından, Gürcü işgali altında bulunan Batum ve Ardahan ile birlikte burası da Gürcüler tarafından boşaltılır. 23 Şubat 1921 tarihinde işgal biter.
Bugün burada görebilecekleriniz: geçmiş dönemlere ait çeşitli kalıntılar, taş kemer dükkanlar, toprakaltı soğuk hava depoları, Kanuni Sultan Süleyman’a ait bir kitabedir.
Ama, tüm bu güzellikleri görmek, ziyaret etmek için herhangi bir tedbir, herhangi bir ilgi yok. Her yerde tabela var ama yol yok, oldukça bakımsız ve tehlikeli bir keçi yolundan ilerlemek gerekiyor ki, hata yapmamak lazım. Ayakkabılarınız uygun olmalı ve bu tür keçi yolunda yürüyebilecek kondisyonda olmanız gerekli. Kaleye çıkmaz zaten zahmetli, kalenin için de ilgi alaka yok.
Son bir not: Hıristiyan Ardanuç Gevher kalesinin beyi ile Klarcet köyündeki Müslüman bir çobanın kızı arasındaki büyük aşk ile ilgili bir efsaneden söz edilir. Fazla ayrıntıya girmeden birkaç kelimeyle anlatmak istiyorum. Beyin oğlu genç, Hıristiyan, aşık olduğu çobanın kızı ise Müslüman, elbette bu din uyuşmazlığı bu aşkı en had safhada etkiliyor. Müslüman çoban kızı, kaleye gelin giderken, ölür. Bunu gören Hıristiyan Bey oğlu, çok üzülür ve bir çoban kızının kendisini kralın oğluna layık görmemesine çok üzülür, çok “ar” eder, utanır ve kendisini kayalardan aşağıya atar. Olayı gözyaşlarıyla seyredenler ise, Bey oğlu için“Arından uçtu” derler ve “Arından uçtu” kelimesi zaman içinde değişime uğrar ve “Ardanuç” olur, kale ve çevresine bu isim verilir.
FERHATLI KALESİ
İlçe merkezine 5 km uzaklıktaki Ferhatlı köyündedir. Ferhatlı köylüleri, Ferhat-Şirin efsanesini anlatırken köylerinin isminin de bu efsaneden geldiğini söylerler.
Yapının kitabesi yoktur. Ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor ama Ardanuç kalesiyle aynı tarihte, 5’nci yüzyılda Kral Vahtang Gorgasal tarafından onarılmıştır.
Kale ile ilgili bazı gizli kalmış, çözülemeyen sırlar vardır. Çünkü kalenin içine girmek imkansızdır. Kale kapıları içeriden kapatılmıştır, üzerinde bulunduğu kaya bloğunun içi tamamen boş olup, kalenin hemen altından Çoruh nehri geçmektedir. Kalenin içindeki mağaralar Çoruh nehrine kadar inmekte ve su ihtiyacı karşılanmaktadır. Ancak günümüzde kalenin alt bölümü baraj suları altında kalmıştır.
Kale: Ardanuç kalesine çıkmadan, Ardanuç suyunun kenarında, vadi paralelinde yükselen ana kaya kütlesi üzerine yapılmıştır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde burası hakkında “ Harbe kalesi” ismini kullanır. Günümüzde moloz taş kullanılarak yapılan sur duvarlarının bir küçük bir kısmı ayaktadır, geri kalan bölüm harabe halindedir. Günümüzde buraya girildiğinde, dere ve kale arasında bulunan ve dereden su çıkartmak için kullanılan yol görülür. Kalede: tabandan başlayarak, kalenin üst kısmına ulaşan, kaya içi, oyma kapalı bir yol geçidi var. Bunun; Ferhat-Şirin Efsanesiyle bağlantı kuruluyor.
PETRİKİSMAN
İlçe merkezine bağlı Kutlu köyünde, Bağlık mahallesindedir. Kale, ismini Hisarlı köyünün eski ismi olan “Petoban” dan almıştır. Urartu yapısı kale surları, harçsız olarak büyük kaya parçaları ile yapılmıştır.
BULANIK KÖYÜ
Köyün ismi Cumhuriyetten önce “Logetgev” dir. Türkler, 93 Osmanlı-Rus harbinden önce, burada Ermenilerle birlikte yaşarlardı. Ermeniler ticaretle uğraşırlar ve zanaatkardırlar. Savaş döneminde, Rus işgali nedeniyle köyü terk eden ve Anadolu içlerine göçen yerli halk, savaş sonrasında barış anlaşması yapılınca, 15-20 yıl sonra tekrar köylerine dönerler. Yörede yerli halk Ahıska Türkleridir. Gürcü ve Ermeni kültüründen etkilenerek birçok yer ismi Gürcüce, Ermenice, Rusça ve Lazcadır.
RABAT KİLİSESİ-BULANIK MANASTIRI
İlçe merkezine 17 km uzaklıkta bulunan Bulanık Köyünün 6 km uzaklıktaki Rabat mahallesindedir. Ardanuç-Ardahan karayolundan ilerleyin, Bulanık köyü içinden geçerek tırmanmaya başlayın. Yürüyerek de gitmek mümkün ama bence araba ile gidin, yolu stabilize, tek araçlık yol genişliğinde, biraz zahmetli, bilginiz ola. Yol kenarında herhangi bir yerleşim yeri yok, sadece kilisenin yakınlarında bir-iki ev var. Bu yüzden, yanınızda özellikle su bulundurun.
Ortaçağ döneminde bölgede egemenlik kuran, Bagratlı krallığınca 10 veya 11’nci yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. 16’ncı yüzyıl sonunda ise terk edilmiştir. Çünkü Ortaçağ mimari özellikleri vardır. Yapının her iki cephesinde, kabartma bitki motifi bezeli kesme taşlar vardır. Yapı mimari açıdan güzeldir, akustiği mükemmeldir. Taşların dizim şeklinden, pencerelere, kubbelerin şekline kadar çok detaylı yapılmıştır. Ancak bakımsız, bir yandan da define avcıları hasar vermişler. Manastır yapısının içindeki gizli geçitler, Bulanık deresine uzanır. Fakat bu geçitlerin birçoğu zarar görmüş olup günümüzde harap haldedir.
Manastırdan günümüze sadece kilise bölümü kalmıştır. Ama özellikle yabancı turistler tarafından yoğun ziyaret edilir. Özellikle Gürcüler, burada hala mum yapık ayin yapıyorlar. Ancak yazının başında da belirttiğim gibi, herhangi bir güvenlik önlemi yok, kilisenin çevresinde dolaşırken oldukça dikkatli olmanız lazım, çünkü uçuruma düşme ve de kiliseden taş düşme durumu olabilir.
ÇURUSPİL YAYLASI
İlçe merkezine 15 km uzaklıkta, Konaklı köyündedir. Yol, yaklaşık 1 saat sürüyor. Yaylanın bulunduğu ovanın dört tarafı ormanlarla çevrilidir. İlçe merkezinden buraya ulaşım kolaydır, temiz havası, serin suları ile yöre insanının vazgeçilmek piknik alanıdır. Çam ormanlarının bir çanak gibi orta yerinde, otlar ve rengarenk çiçeklerle bezeli geniş çayırlıktır.
Çuruspil Efkari Aşıklar Şenliği ve Karakucak Güreş Festivali
Her yıl Çuruspil yaylasında, 23-24 Temmuz tarihlerinde düzenlenir. Festivalin amacı: Ardanuç halkının kaynaşmasını sağlamak, Ardanuç ilçesinin tanıtımını yapmaktır. Bu festivalde, bu çayırlık alana çadırlar kuruluyor. Tahta platform kuruluyor, davullar çalıyor, yağlı güreşler yapılıyor, akşam ise aşıklar sazlarıyla şölene devam ediyorlar.
CEHENNEM DERESİ KANYONU
İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır. Artvin-Ardanuç karayolunun 25’nci kilometresindedir.
500 metre uzunluğunda ve 70 metre genişliğindedir. Kanyonun derinliği ise 180 metredir. Kanyonun ortasından büyük bir dere akıyor, derenin hemen yanından asfalt yol gidiyor. Ülkemizin sayılı kanyonlarından olan Cehennem deresi kanyonu, ilginç doğal yapısı ile ilgi çeker. Doğal ve labirent gibi bir ortamda, sürekli yokuş çıkılıyor. Daralan yani tek kişinin bile zor sığacağı yollardan geçeceksiniz. Taşlı patika yollardan ilerleyeceksiniz. Yükseklik giderek artıyor ve manzara da değişiyor. Dünyanın 2’nci en derin kanyonu deniliyor. (Amerika-Arizona kanyonundan sonra) Yani, kanyon çok büyük ve yüksek, sadece ufak bir kısmında yürüyüş yapılıyor, diğer kısımları için profesyonel olmak gerekiyor.
Son bir not: herhangi bir güvenlik önlemi alınmadığından, kanyonun duvarlarında bir sürü saçma sapan yazılar var, yollar ve kanyon bölgesi kirli, bilgilendirici veya yol gösterici tabela yok, yakınlarında bir tesis yok, umarım birileri tedbir alır. Son bir not: duyduğuma göre, buraya cam köprü yapılacakmış. Hatta, bu cam köprünün Japonya’dan sonra dünyanın ikinci en uzun cam köprüsü olacağı söyleniyor. Köprünün uzunluğu 83 metre ve genişliği 2.5 metre olacakmış. Umarım bu güzellikleri bir gün hep birlikte görürüz.
BALKAYASI
Bulanık, Zekeriye ve Güllice köyleri yolu üstünde, ilçe merkezine 14 km uzaklıktadır. Burası 1 km uzunluğunda ve 300 metre yüksekliğinde bir kayalıktır. Burası ile ilgili anlatılan bir efsane var. Buraya yakın Karsevan Kalesinde “Kar” isimli bir delikanlı yaşarmış. Kalenin karşısında Bulanık köyü sınırları içinde kalan Balkayasında da “Şirin” adlı bir kız otururmuş. Kale ile kaya arasında, Bulanık deresi geçmektedir. Söylentiye göre o zaman burası denizmiş. Karşıdan karşıya geçmek olanaksızmış. Kız karşıda cecim dokur, delikanlı kalede saz çalarmış.
Kızla delikanlı birbirlerinin karşıdan görerek aşık olurlar. Ancak bir türlü kavuşamazlar. Bir söylentiye göre de kızın babası kızı Kar’a vermemiş, onun için kavuşamamışlardır. Yine başka bir söylentiye göre, Balkayasında, Demir kapı civarına çıkan bir tünel varmış. Şirin ile Kar, tünelin çıkışında buluşarak kaçmaya karar verirler. Ancak Şirin çıkışa geldiğinde, tünelin çıkışında demirden bir kapı olduğunu görür ve kapıyı açamaz. Bölgenin isminin de bu yüzden “Demir Kapı” olduğu söylenir.
AYDINKÖY-DANZOT
İlçenin en büyük köyüdür. İl merkezine 53 km ve ilçe merkezine 18 km uzaklıktadır. Köyün eski ismi “Danzot” köyüdür. Köydeki mahallelerin rakımları, 700 metre ile 1600 metre arasında değişik, 1900 metre yükseklikte yaylaları vardır. Geniş arazi yapısı, dağınık mahalleleri ve mezraları, iki ayrı yaylası ve çevre köyleriyle oldukça büyük bir yerleşim yeridir. Yüzyıllardır değişik kültürlere ev sahipliği yapan Aydınköy’de: tarihi bir kale, mezarlar, kilise, cami, taş yapı dükkanlar, çeşme ve tarihi ahşap evler görülmeye değerdir.
Şavşat tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.