Ankara Ulus Roma Tiyatrosu

Ankara Ulus Roma Tiyatrosu

Ankara şehrinde, Roma hamamında bulunan bir heykelin kaidesi üzerindeki yazıtta “Dionysos” şenlikleri hakkındaki bir kararnamede, şehirde bulunan tiyatrodan söz edilince: antik dönemde Ankara’da bir tiyatronun varlığı öğrenilmiş ancak yeri uzun süre bulunamamıştır.

Yazıtta: Ulpis Aelius Pompeianus isimli şahsın Agonluğu sırasında çıkarılan bir kararnamedir ve üzerinde: tiyatronun belli bir yerine konulduğu yazılıdır.

Bu yazıtlara rağmen tiyatronun yeri uzun süre bulunamamıştır. Ancak 19. yüzyılın ilk yarısında Anadolu’yu gezen İngiliz gezgin W.J.Hamilton: antik Ankara tiyatrosunun yerini ve kalıntılarını tespit etmiştir. Aynı yüzyılın ikinci yarısında G.Perrot-E.Guillaume, yine burada çevrede gördüğü blokların bir tiyatroya ait olabileceğini yazmışlardır.

Yine de: 1983 yılına kadar, burada bir tiyatro bulunduğu anlaşılamamıştır. 1983 yılına gelindiğinde: Ankara Umum Kunduracılar Kooperatifi: iş hanı yapmak üzere burada bulunan araziye satın almıştır.

Arazide hafriyat yapılarken eski eserlerin dozerler tarafından tahrip edildiği haberi gelir, aynı gece Ankara valiliğinden inşaatı durdurma yazısı çıkar ve 16 Mart 1983 tarihinde Anadolu Medeniyetleri Müzesi yetkilileri buraya müdahale ederek, arkeolojik araştırmalara başlarlar.

25 Şubat 1992 tarihinde burası Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Ankara Ulus Roma Tiyatrosu

MİMARİ YAPISI

Tiyatro: birçok dönem tiyatrosunda olduğu üzere: yerli kayanın oyulması ve doldurulması ile elde edilen oturma sıraları ve moloz taş ve harç dolgusu kullanılarak yapılmıştır.

Yazılı belgelerin ve ele geçen buluntuların ışığında: tiyatronun Roma döneminde MS. 1’nci yüzyılın ikinci yarısı ile 2’nci . yüzyılın başlarında yapıldığı düşünülmektedir.

Yapının ölçüleri: 50 x 43.5 metredir. Yapıda büyük ölçüde Ankara taşı kullanılmış, yer yer de mermer kullanılmıştır. Yamaca yerleştirilen yapı, vadiden yani Hatip Çayından gelecek hava sirkülasyonuna açıktır.

Dolayısı ile bu yapının hem topoğrafya ve hem de klimatik açıdan Vitruvius’un tiyatro inşaatı için uygun gördüğü kurallara uymaktadır.

Cavea: iki bölümden oluşmaktadır ve doğal bir tepe yamacına, ana kaya tıraşlanarak; 3 derece kuzeybatı yönünde inşa edilmiştir. Bu inşa yönü ile, Anadolu’da bulunan diğer 101 tiyatrodan yalnızca 10 tanesine benzerlik göstermektedir. Kuzeydoğu bölümünde duvarın ana kayaya yaslandığı alan Roma betonu ile desteklenmiştir.

Yarım daireden daha büyük “D” biçimli bir plana sahip olan cavea, üç merdiven sırası ile dört bölüme ayrılmıştır. Oturma sıralarının tamamı ve bunların alt yapıları tamamen tahrip olmuştur. Yani: cavea’ya ait hiçbir oturma basamağı ele geçirilememiştir. Ama, tiyatronun tahminen 3000-5000 kişilik bir oturma kapasitesine sahip olduğu düşünülmektedir.

Doğuda ve batıda: orkestraya girişi sağlayan iki tane parados (yan giriş) bulunmaktadır.
Skene (sahne) binası: orkestraya 5 kapı ile bağlanmaktadır ve batıdadır.

Tiyatro: Roma döneminden sonra da yapılan bazı değişiklikler ile Bizans döneminde de kullanılmaya devam edilmiştir. Ancak: Bizans döneminde: iki evreli değişikliğe uğramıştır. Birinci değişiklikte: orkestra bölümü, su oyunlarının düzenlendiği bir havuza dönüştürülmüştür.

İkinci değişiklikte ise: Skene (sahne) binasının içi ve doğu paradosa bitişik tonozlu bölümlerin, başka bir amaçla kullanıldığı düşünülmektedir.

Geç Bizans döneminde ise, bilinmeyen bir tarihte, bilinmeyen bir nedenle tiyatro tahrip olunca oturma sıraları kaldırılmış ve kale surlarının restorasyonunda kullanılmıştır.

Buna rağmen: yarım daire biçiminde bir orkestrası ve iki diozoması ile tiyatro tipik Roma tiyatrosu görünümündedir. Anadolu’daki diğer tiyatrolarla karşılaştırıldığında küçük tiyatro gurubuna girer.

Evet: tiyatro Geç Bizans döneminde bilinmeyen nedenle kullanımdan kalkmış ve tiyatronun bulunduğu bölgeye Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde seramik ve cam atölyeleri kurulmuştur. Zamanla bunlarda terk edilmiş ve tiyatronun bulunduğu yer bölgenin çöplüğü olarak kullanılmaya başlanmış ve unutulmuştur

Ankara Ulus Roma Tiyatrosu

ARKEOLOJİK KAZILAR

1982-1986 yılları arasında yapılan çalışmalarda: kazı alanının kuzeyinde bulunan yoğun gecekondular bu alandaki çalışmaları engellemiştir. Ancak bu gecekondular bu dönemde yıktırılmıştır. 1982-1986 yılları arasında, tiyatronun scenesi, proscenesi ve orkestrası kazılmış ve burada önemli plastik eserler ortaya çıkarılmıştır.

Bu çalışmalarda: Roma imparatoru Crispus’a (MS. 317-326) ait bir bronz sikke ve İmparator II. Constantinus (MS. 337-361) dönemine ait bir bronz sikke bulunmuştur. Ayrıca 1923 tarihli bir adet 5 kuruş bulunmuştur. Bunlar günümüzde Anadolu Medeniyetleri Müzesinde alt katta sergilenmektedir.

2009 yılındaki kazı çalışmalarında; scenenin kuzeydoğu tarafında yapılan çalışmalar sonucunda scene duvarı ortaya çıkarılmıştır. 2010 yılındaki çalışmalarda: 1980’lerde yıkılan gecekondulara ait moloz atıkları, asfalt parçaları ve gecekondulara ait tesisat kalıntıları temizlenmiştir.

Sahne binasının batı kısmı ve İslami döneme ait seramik ve cam atölyesinin tamamını ortaya çıkarmak için, tiyatronun batısında da çalışmalar sürdürülmüştür.

Bu çalışmalarda bir miktar Bizans-Osmanlı dönemi yeşil sırlı ve kırmızı astarlı seramikler, cam ve pipo yapımında kullanılan lüleler, okunamayacak kadar kötü durumda olan sikkeler ve üzerinde Hıristiyanlıkla ilgili tasvirler bulunan bir adet madalyon çıkarılmıştır.

Öte yandan: tiyatro binasının kuzeyi boyunca devam eden Bizans dönemine ait su kanalı, sağlam durumda ele geçirilmiştir.

2010 yılındaki çalışmalarda: daha önce açığa çıkarılan tiyatroya ait blok taşlar, alanın kuzeyine ve batısına depolanmıştır. Ancak kazı çalışmalarını engelleyen, tiyatroya ait 280 blok taş, numaralandırılarak 2009 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılan İlksan Öğretmen evinin bulunduğu alana taşınarak depolanmıştır.

GÜNÜMÜZ

Evet tiyatro Bakanlığın teşviki ve Büyükşehir Belediyesinin katkıları ile restorasyona tabi tutulmuştur. Ancak bu restorasyon çalışmaları başlangıcında: cavea yani oturma sıralarının ilk bölümleri beyaz mermerle yeniden yapılmaya başlanınca, bunun yapının orijinal haline aykırı olduğu belirtilerek durdurulmuştur.

Böylece: tiyatro kalıntıları kaderine terk edilmiştir. Üzerinde hiçbir yazı veya plan yoktur. Zaten insanların sokulmadığı bu alan köpeklerin mekanı olmuş, hatta Suriyeli göçmenler de bir ara burayı mesken tutmuşlardır.

Kapısında zincirli kilitler bulunan burayı ziyaret etmek isterseniz: Ankara kalesine çıkan yoldan yani üstten burayı izleyebilirsiniz.

Ankara Polatlı Duatepe

Ankara Polatlı Duatepe

 

Evet, her vatandaşımızın özellikle öğrencilerin, çocukların mutlaka görmesi gereken bir yer. Atatürk’ün söylediği gibi “Türk’ün makus talihinin sona erdiği” bir yer.

Bugün bu topraklar üzerinde: özgür ve hür yaşayabiliyorsak, bunun hangi şartlarda sağlandığını mutlaka bilmemiz lazım. Biliyorsak da, görmemiz gerek, işte görmek kelimesi, burada canlanıyor, Dua tepe, mutlaka görmelisiniz.

Ankara’da; okul öğrencilerinin gerek Sakarya ve gerekse Kurtuluş Savaşının geçtiği yerler hakkında bilgilendirilmeleri için, götürülebilecekleri en yakın ve en uygun yer.

Çünkü; burada gerçekten savaş yaşanmış olması ve tepenin ulaşım sorununun bulunmaması ve o günleri anımsatan çeşitli anıt ve heykellerin bulunması, Duatepe’yi ilginç ve gidilmesi, gezilmesi gereken bir yer haline getiriyor.

Askeri yetkililer buraya bir bekçi görevlendirmişler. Keşke; buralarda yaşananları olduğu gibi anlatabilecek bir rehber de görevlendirseler. Gelen kafileler için; kesinlikle çok güzel bir uygulama olur.

Çünkü: insanlar buraya, tepenin üstüne çıkıp çevreyi seyretmeye veya tepenin üstündeki heykelleri görmeye gelmiyorlar. Buraya geliş amacının temelinde; burada yaşananlar var, ama yaşananları bilen kimse olmayınca, gelen grupların bilmesi mümkün mü?

Gerek okul bazında ve gerekse Bakanlık düzeyindeki yetkililer tarafından; özellikle, Ankara ve çevresindeki okul öğrencilerin ; ulusal bilincin geliştirilmesi açısından, buraya götürmesi ve burada yaşananları anlatılması, buranın havasını teneffüs etmelerinin sağlanmasını; kendi adıma, özellikle rica ediyorum.

Evet, biz Duatepe’yi anlatmaya devam edelim. Polatlı’nın 15 km. uzağındadır. Ankara-Eskişehir kara yolundan, Polatlı’yı geçtikten sonra, tabela ile gösterilen yola girilerek de gidilebilir.

Asfalt ve güzel, temiz, bakımlı bir yol. Zaten, anladığım kadarı ile, Genelkurmay Başkanlığınca, buranın bakımı için her türlü gayret gösterilmekte. Pırıl pırıl ve tertemiz bir yer.

TARİHSEL SÜREÇTEKİ ÖNEMİ


Ankara Polatlı Duatepe; 22 gün süren Sakarya Savaşı sırasında: 21 Ağustos 1921 günü, dua tepe düşman tarafından ele geçirilir.

Duatepe’nin kaybedilmesi, düşmanın Ankara’ya sadece 40 km. yaklaşmış olması açısından önemlidir. Yunanlılar, saldırıya başlamadan önce, 5 Eylül’de Ankara’da buluşalım diye gazetecilere ve İngilizlere randevu verirler. Randevu günü, Ankara’yı güneybatıdan çevreleyen Polatlı ve Haymana önlerine takılıp kalırlar ve kurtulma çareleri aramaya başlarlar. 

Yunan Alayı tarafından savunulan tepe, 10 Eylül 1921 sabahı yapılan karşı saldırı ile 38’nci Alay tarafından geri alınır.

Yakın çevredeki, çarpışmalarda; 5377 şehit verilir.

Büyük Taarruz öncesinde, düşmandan alınan ilk tepe olması açısından önem taşır. Buranın: Sakarya Meydan Muharebesi içinde, moral ve stratejik anlamda özel bir yeri vardır. 

 Türk karşı taarruzunda düşmandan geri alınan ilk yerdir. Yani, Viyana önlerinde başlayan geri çekilme, 238 yıl sonra burada bitmiştir. 

Ayrıca, Dua tepe: Mustafa Kemal Paşa’nın, Gazi Tepe’de atından düşmesi sonucu kaburga kemikleri kırılmasına rağmen, görevini ısrarla sürdürdüğü ve bu nedenle Türk’ün azim ve kararlılığının simgesi olmuştur. 

Büyük Türk yazarı; Halide Edip Adıvar’ın; ” Türk’ün Ateşle İmtihanı ” adlı eserinde; dua tepenin alınışını şöyle anlatır. ” Mustafa Kemal Paşanın, muharebeyi idare ettiği siperlere girdiğimde, gelin hanımefendi, harp ediyoruz, dua tepeye hücum ediyoruz” dedi.

Biraz sonra, dua tepe alınmıştı. Üstünde, tek bir Türk askerinin, güneşin batışında, elinde bayrakla, ayakta durduğunu gördüm. İşte o an ; TÜRK’ÜN MAKUS TALİHİNİN, ARTIK DEĞİŞTİĞİNİ hissettim.”

DUA TEPE ANITI


Ankara Polatlı Duatepe; Güzel, bakımlı ve asfalt bir yoldan, dönerek ve yukarı doğru çıkıyorsunuz. Tepeye vardığınızda, tüm Polatlı ve bölge, ayaklar altında. Muhteşem bir manzara sizi bekliyor.

Ayrıca: buranın alınması için yaşananlar ve verilen şehitlerimizin hatırası sanki hala canlı. Doğrudan karşınızda, simsiyah bir dağ göreceksiniz, burası: kara dağ. Tüm bunlar, tüm bölge, gerçekten; Türk’ün kahramanlıklarına ve fedakarlıklarına şahitlik etmiş, birçok şehidin verildiği yerler. O anki kahramanlıkları ve atalarımızın bizlere miras bırakmak için canlarını düşünmeden feda ettikleri bu toprakları görelim ki, bu toprakların değerini daha iyi anlayabilelim.

Duatepe de: Ekim 1999 tarihinde başlayan çalışmalar, bölgeye 20 bin ağaç dikilmiş ve anıt tamamlanarak 12 Eylül 2000 tarihinde ziyarete açılmıştır. 

Duatepe de bulunan anıtların ve heykellerin yaratıcısı; Devlet Sanatçısı Heykeltıraş Metin Yurdanur.

Anıt; simgesel olarak, Anadolu halkının, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde, yüzyılların geri çekilişini tersine çevirerek, dua tepe de coşkun ırmak gibi zaferlere ve uygarlığa koşmasını tasvir ediyor. Anıt duvarlarında ise, dua tepede şehit olan 81 kişinin bilgileri, pirinç harfler ile yazılı.

Mustafa Kemal Paşa’nın, şahlanan atı üzerindeki figür, Türk milletinin önderi olmaktan duyduğu gurur ve mutluluğu ifade etmekte.

Geri planda bulunan: Atatürk, İnönü ve Fevzi Çakmak heykelleri ise: emir-komuta birliğini ifade eder. Halide Edip Adıvar’ın heykeli ise: Türk kadınının, Kurtuluş Savaşına olan katkısını anlatır.

Atatürk ve yaverinin (Salih Bozok), dürbünle ovayı izledikleri hali ise, birazdan kazanılacak zaferi ve ardından gelecek bağımsızlığı umutla bekleyen Türk ulusunu ifade eder.

Anıtta bulunan iki bayraktan biri, burayı ele geçiren 38’ncu Alayın sancağını, diğeri ise Türk Bayrağını sembolize ediyor.

Evet; dua tepe, işte böyle. Gerçekten, olayın tarihi sürecini inceleyince, Türk’ün makus ve kötü talihinin tersine döndüğü bir yer olarak burayı değerlendirmek mümkün.

Çünkü; aksi olsaydı, sanırım bugün Yunan işgali, Ankara’ya kadar ve hatta Anadolu’nun birçok yerine kadar ilerleyecek ve kesinlikle, şu an sahip olduğumuz başta özgürlüğümüz olmak üzere, birçok hakkımız, hukukumuz var olmayacaktır.

Dua tepeyi ziyaret etmeli ve bizlerin bu günlere ulaşmamızı sağlamak için canını veren, kanını döken atalarımızı, şehitlerimizi rahmetle anmalıyız.

 

 

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Sakarya Savaşında

 

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları: Ankara’dan hareket ettiğinizde, yaklaşık 90 dakika bile olmadan, Polatlı ilçesine varılıyor ve bu şirin-büyük ilçemizin hemen merkezinde: çok uzaklardan bile görülebilen, Sakarya Şehitler Anıtı bulunuyor.

Binlerce yıl önce: Anadolu’nun tam merkezinde; Frigyalılar tarafından kurulan başkent Gordion; günümüzde, Polatlı’nın ilçe sınırları dahilinde kalıyor. Ama: çok eski tarihlerde yaşanan bu büyük uygarlık yanında, bu topraklar: yakın geçmişte, bugün büyük bir onur ve gururla sahiplendiğimiz ve yaşadığımız: Türkiye Cumhuriyeti ülkemizin de, düşman işgalinden kurtarılmasında dönüm noktası olmuş bir yer.

Evet: Kurtuluş Savaşımızın, en büyük mücadelelerinden olan: Sakarya Savaşı, bu topraklar üzerinde yaşanmış. Binlerce şehit kanı ile ıslanmış ve büyük mücadeleler sonucu düşmana önce dur denilmiş ve daha sonra ise, yapılan saldırılar ile, kaçmasına neden olunmuş topraklar.

Tüm bunların anısını yaşatmak ve gelecek nesillere, bunları hatırlatmak için; Polatlı’da: görülmesi gereken: 3 yer var. Bunlar: Alagöz Karargah Müzesi, Malıköy Demir yolu İstasyonu ve Sakarya Şehitleri Anıtı.

Ancak, öncelikle Sakarya Meydan Muharebesi hakkında sizlere kısa bilgi vermek istiyorum.

SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ

Sakarya Meydan Muharebesi, 23 Ağustos ile 13 Eylül 1921 tarihleri arasında Polatlı ve Haymana ilçelerinin sınırları içinde kalan Sakarya nehrinin doğu yakasında, 100 km uzunluğundaki bir cephe üzerinde yapılmıştır.

Kurtuluş savaşının dönüm noktasıdır. Savaş, Yunan ordusunun Sakarya nehri mevzilerine yönelik ileri harekatıyla başlar. Sakarya nehrinin doğusuna geçerek buradaki Türk mevzilerine taarruzu ve güneyden kuşatma teşebbüsü ile devam eder.

Savaşın ilk günlerinde, kötü gidişat üzerine, Mustafa Kemal Paşa: “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaş kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz” sözleri bu topraklarda hayat bulmuştur.

Bu emri izleyen günlerde, savunma hattımız yer yer kırılsa da, bazı kısımlar geri çekilerek, hemen yeniden mevzilenirler. Bu başarılı taktik ile, Yunan ordusu durdurulur ve savaş kazanılır.

Sakarya Meydan Muharebesi, 1683 yılında Viyana kapılarında başlayarak Anadolu’ya kadar uzanan 238 yıllık geri çekilmenin sonucudur. Sakarya Meydan Muharebesindeki kayıplarımız: 1389 Subay ve 32,265 erdir.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Malıköy Demir yolu İstasyonu

MALIKÖY DEMİR YOLU İSTASYONU

Demir yolu istasyonu: Mustafa Kemal’in karargah olarak kullandığı: Alagöz’e 10 km. uzaklıktadır. Sakarya Savaşlarında: ordumuzun: iaşesiz ve cephanesiz kalmaması için: savaşın yapıldığı bu bölgelerin çok uzaklarından, geri bölgelerden: buralara gerek yiyecek ve gerekse cephane ikmali yapılması gerekiyordu. Bu ikmalin en önemli noktası olarak ise: Malıköy Demiryolu istasyonu kullanılmıştır.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Malıköy Demir yolu İstasyonu

Yani: burası: Sakarya çatışmalarında: mühimmat deposu, lojistik ikmal sağlayan indirme ve bindirme istasyonu, hayvan reviri ve istasyon yakınlarındaki alan ise: hava üssü olarak kullanılmıştır.

Ordunun ihtiyacı olan her şey: Ankara’dan Malıköy Demir yolu istasyonuna gönderiliyordu. Demir yolu olmasaydı: her gün, yüzlerce ton yem, yiyecek ve cephanenin: Ankara’dan, 90 km. uzaktaki cephaneliğe taşınması için, çok daha büyük imkanlar ve emekler gerekecekti. Bu nedenle: buranın önemi büyüktür.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Malıköy Demir yolu İstasyonu

Polatlı istasyonu: düşmanın top ateşi altında bulunduğu için; savaş bölgesine malzeme getiren trenler; bayağı geride durmak zorunda kalıyorlardı. Trenler, burada yüklerini boşaltıyorlar ve son çatışmalarda sayıları çok artan yaralı askerlerimizi, Ankara’ya geri götürmek için bekliyordu.

Evet, burada, bir nokta komutanlığı tesis edilmiş ve yaralı-hasta askerlerimiz, buradan büyük şehirlerdeki hastanelere trenle sevk ediliyordu. Ayrıca: hasta ve yaralıların yararlanması için, burada bir çay evi kurulmuştu. Daha doğrusu: Kızılay tarafından, yaralı ve hasta askerler için Eskişehir’de açılan çay evi, Sakarya Savaşında, buraya taşınmıştır.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Malıköy Demir yolu İstasyonu

Ancak: çatışmaların sürdürüldüğü, güney kanattan: Malıköy tren istasyonuna ulaşmak için, yaklaşık 50 km. yürümek gerekiyordu. Yaralı bir askerin, bu mesafeyi alması, muhtemelen 3-4 gün alıyordu. Yaralı askerlerimizin, bu yürüyüşü, görenlerin yüreğini parçalıyordu. Ama: Malıköy demir yolu istasyonuna ulaşmak: hayatta kalmanın başlıca unsurdu.

Burada bulunduğunuzda: savaş sırasında, Ağustos ayı sıcaklarında, burada, yüzlerce-binlerce yaralı ve hasta askeri, kan-ter kokusunu, bunlara hizmet vermek üzere koşuşturan doktor-hemşire gibi sağlık personelinin çabalarını düşünmelisiniz.

Gerçekten: Malıköy tren istasyonu: Sakarya çatışmalarında; son savunma hattımızın hemen gerisinde, tüm gücün kullanıldığı bir destek noktası olarak öne çıkmış ve kurtuluş mücadelesinde büyük öneme sahip bir yerdir.

Bunların dışında: Malıköy’ün diğer bir özelliği de öne çıkıyor. Malıköy: konumu nedeniyle, cephe gerisinde bulunduğundan: cephedeki birliklerin ihtiyacı olan yiyecek ve mühimmat da: burada depolanıyordu.

Ayrıca: Sakarya Savaşlarında, Türk ordusu tarafından, 2 keşif uçağı ile oluşturulan, hava gücü de, burada konumlanmıştı. Burada görevli bir gurup havacı, yaptıkları keşif uçuşları ile topladıkları bilgileri: Alagöz’deki cephe komutanlığı karargahına ulaştırıyorlardı.

1 Haziran 2008 tarihinde, burada bir müze açıldı. Bahçesinde: savaş döneminden kalan tarihi trenler ve uçaklar sergileniyor. Güzel bir müze, ziyaret ederken, duygulu anlar yaşayacaksınız.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Alagöz Karargah Müzesi

ALAGÖZ KARARGAH MÜZESİ

Kurtuluş savaşında, Türk ordusu, Sakarya hattına çekilirken, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk: karargahı ile birlikte, 1921 yılında, buradaki, bu çiftlik evine yerleşmiştir. Çiftlik evi: köy halkından, Türkoğlu Ali Ağa’ya aitti.

Sakarya savaşının bitiminde: bina, sahipleri olan Ali Türkoğlu ve oğulları tarafından, 1965 yılına kadar kullanılmıştır.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Alagöz Karargah Müzesi

1965 yılında: varisleri tarafından, Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiştir. 1967 yılında: Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğüne bağlı olan Anıtkabir Müze Müdürlüğüne devredilmiş ve restorasyonu yapılarak, müze haline getirilmiştir.

10 Kasım 1968 tarihinde, zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından; sadece, üst katı tanzim edilerek ziyarete açılmış, alt kat odaları ise, 1983 yılında yapılan yeni bir düzenleme ile ziyaretçilerin hizmetine açılmıştır.

Üst kattaki sofa ve bazı odaların tavanlarında: ahşap oyma bezemeler var. Yapının giriş cephesindeki dikmeler üzerindeki üç alınlıkta, ahşaptan kanatlarını açmış tavus kuşu betimlemesi bulunuyor. Yapının alt ve üst kat planı kare biçimindedir.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Alagöz Karargah Müzesi

Evet, Büyük önder Atatürk: bu 2 katlı çiftlik evinden savaşı yönetmiş ve 23 Ağustos tarihinden 9 Eylül 1921 tarihine kadar, burada yaşamıştır. Bütün planlar burada hazırlanmış, tarihi kararlar burada verilmiş.

Bugün 45 hane ve 290 nüfusu bulunan köy, o zamanlar, yalnızca birkaç binadan ibaret, küçük bir çiftlik imiş.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Alagöz Karargah Müzesi

Bugün, 2 katlı binada, gezilebilecek bölümler şöyledir: Giysi odası, Kitaplık odası, Hatıra Eşya odası, Zabitan yemek odası, Mutfak, Muhabere odası, Başkumandanlık odası, Kurmay Heyeti odası, Dinlenme odası, Yaverler odası, Atatürk’ün yatak odası, Atatürk’ün yemek odası ve Hizmet eri odası. Yani: toplamda, 12 oda bulunuyor.

Alt katta: giysi odası olarak tanzim edilen birinci odada: Kurtuluş savaşında giyilen üniformalar sergileniyor. Sağdan ikinci oda: kitaplık ve hatıra eşya odası. Burada: Atatürk’ün, Gençliğe Hitabı ile, Atatürk hakkında yazılmış kitaplar bulunuyor.

Giriş kapısının karşısına gelen “Silah Vitrini”nde, İstanbul Askeri Müze ile Polatlı Topçu Okulundan temin edilen: tabanca, tüfek, kasatura, kılıç ve el bombaları sergileniyor. Steyr ve Spanday marka, 2 makineli tüfek de vitrinin iki yanında bulunuyor. Solda, dipteki oda “Zabitan Yemek Odası” olarak hazırlanmış.

Zamanında, mutfak olarak kullanılan solda, ortadaki oda, yine “Mutfak” olarak düzenlenmiştir. Girişin solundaki oda:  “Muhabere odası”. Bu odada: çeşitli haberleşme araçları var.

Alt katta: hol duvarlarında, Sakarya Savaşını gösteren fotoğraflar sergileniyor.

Üst katta: sağdan ilk oda “Başkomutanlık Odası”. Atatürk’ün şapkalı bir gaz lambası ışığı altında; 22 gün 22 gece, savaş planlarını, arkadaşlarıyla birlikte hazırladığı bu oda: onun aziz hatırasını canlandıracak şekilde düzenlenmiştir. Sağdan ikinci oda: “Kurmay Heyeti Odası” olarak tanzim edilmiştir.

Bu odanın hemen yanında “Dinlenme Odası” bulunuyor. Atatürk’ün, çalışmalardan yorulduğunda, dinlenmek için kullandığı bir yer. Sol dipteki oda: “Yaverler Odası” olarak düzenlenmiştir. Sol ortadaki oda Atatürk’ün Yatak odasıdır. Bu odada: Atatürk’ün kullanmış olduğu eşyalardan bazıları bulunuyor.

Karyola örtüsü, yastıklar, pijama, tabanda serili olan seccade ile halı: Atatürk’ün eşyaları arasındadır. Bu odanın yanında: “Atatürk’ün Yemek Odası” var. Sundurmanın üzerindeki, küçük mekan ise; Atatürk’ün hizmet erine tahsis edilmişti. Üst kattaki hol duvarlarında: Sakarya Savaşını gösteren, krokiler bulunuyor.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı
Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı
Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı

 

SAKARYA ŞEHİTLER ANITI

Evet, anıt hakkında gördüklerimi yazmadan önce, girişte belirtmek istediğim bir husus var. Anıtın kapısında, demir parmaklıklı bir kapı bulunuyor. Ancak, bu kapı, saat: 09.00’da açılıyor, aslında resmen açılıyor demeliyim, çünkü biz gurup olarak saat 08.45’de orada idik ve kapının görevlisi yoktu, kapıyı kendimiz açtık ve araçla içeriye girdik.

Yani, herhangi bir koruma önlemi yok. Umarım ilgili ve yetkililer gerekli önlemleri alır, bu demir kapının saat: 07.00’de açık bulundurulması sağlanır. Yoksa gelenler kapıda beklemek zorunda kalırlar.

Evet: Polatlı ilçesi içinden, tabelaları takip ederek anıta ulaşmak oldukça kolaydır. Yaklaşık 10 dakikalık bir yolculuktan sonra, demir parmaklıklı bir kapıya ulaşılıyor.

Kapıdan girilince, hemen solda “Sakarya Merkez Şehitliği” var, yola devam ettiğinizde ise, biraz sonra merdivenlerin başladığı yer bulunuyor, eğer burayı görmez yola devam ederseniz, merdivenlerin bittiği, yukarı bölüme ulaşırsınız ki, orada araç park yeri de var, yani aslında merdivenleri yürüyerek çıkmak isterseniz, araç sizi bıraktıktan sonra yukarıda çıkış yerinin sonunda bekleyebiliyor.

Tercih sizin, bence merdivenleri çıkarak yukarı ulaşın, çünkü olayın özelliği bu merdivenleri yürüyerek çıkmak, yukarıdan aşağıya inmek değil.

Sakarya Merkez Şehitliği

Sakarya şehitleri için anıt dikme çalışmaları, çok önceki yıllarda yani 1930’larda başlar. Bu anıt şehitlik, 2 yılda tamamlanır. Bugün, Sakarya şehitliği ve şehitlik içindeki 140 mezar ile anıt, bu bölgede yapılan ilk çalışmadır.

Evet: anıt, “Şehitler Kaşı Tepede” bulunuyor.

Heykeltıraş Haluk Tezonar tarafından yapılmıştır. Anıtın temeli, Sakarya Zaferinin 50’nci yıl dönümüne rastlayan 13 Eylül 1971 tarihinde atılmıştır. Cumhuriyetin 50’ncı yılına denk gelen 28 Ekim 1973 tarihinde ziyarete açılmıştır.

Anıt 3 bölümden oluşuyor

Bunlar

1-Anıt gövdesi.

2-Heykeller.

3-Müze.

1-Anıt Gövdesi

Anıt gövdesi: tepenin 915 metre rakımında yani yükseklikte başlıyor. Başlangıçtan itibaren daralarak, 420 basamaklı merdiven boyunca ilerler ve 970 metre rakımda/yükseklikte biter.

Yolun yani merdivenlerin her iki yanında 42 sütun var. Bunlar, savaşın üstün düşman kuvvetlerine karşı kazanıldığını ifade eder. Sütunların 42 tane olması ise, Sakarya Savaşının 21 gün, 21 gece geçtiğinin ifadesidir. Alt bölümlerde, sütunların arası geniş, yukarı çıkıldıkça sütunların arası daralır.

Aynı zamanda, yukarı çıkıldıkça, sütunların boyları uzar. Yani, merdivenlerden yukarı çıkıldıkça: nihai zafere ulaşıldığının ifadesi olarak, sütunların boyları da yüksek tutulmuştur. En üstteki sütunun uzunluğu, en alttaki sütunun uzunluğunun 10 katıdır.

420 basamaklı merdivenlerden yukarı çıkıldıkça yaklaşık 55 metre yüksekliğe çıkılmış oluyor. Aynı zamanda merdivenlerin meyli azalır ve kenarlardaki sütunlar büyür, yüksekliği artar, araları daralır.

Bu durum: Mustafa Kemal Paşa’nın, Anadolu’da yarattığı yeni kuvveti ve bu kuvvetin sonunda, karanlık ufkun aydınlanmaya başladığını ifade eder. Sıcak yaz günlerinde, merdivenleri dinlenerek çıkmalısınız, ayrıca yaşlı ziyaretçilerin bu merdivenleri çıkması sorun olabiliyor. Çünkü merdivenler özellikle başlangıçta oldukça dik, ilerledikçe merdiven çıkışları daha rahat oluyor.

Sakarya Savaşına katılan kahraman Mehmetciklerimiz

Yapının bu şekli ile ifade edilmek istenen şu: Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya savaşından yenilerek çıkar. Yani: gerek silahlı güçlerin ve gerekse milletin hali:  sonu ne olacağı belli olmayan bir süreçtedir.

Merdivenlerden yukarı çıkıldıkça:  merdivenlerin meyli azalır ve kenardaki sütunlar büyür, araları daralır. Bu durum: bizlere, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün; Anadolu’da yarattığı yeni kuvveti ve bu kuvvetin sonucunda karanlık ufkun aydınlanmaya başladığını ifade ediyor.

Evet, anıtta: merdiven basamaklarının toplamı, 420. Bu basamaklar: yükseldikçe, daralıyor. Yani: günler geçtikçe, sonuca, zafere ulaşılıyor.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı
Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı

 

2-Heykeller

Bronz heykel gurubunun çevresinde 6 Türk bayrağı var. Bunlar Sakarya savaşına katılan gurup yani Kolordu seviyesindeki birlikleri temsil ediyor. Her bir bayrak direğinin altındaki yazıtta, birliğin adı, ast birlikleri ile komutanlarının ismi yazılıdır.

Anıtta, 3 bronz heykel kompozisyonu vardır. Bu kompozisyonlarda: kadın, asker ve genç erkek görülür. Genel anlamı: zamanla olgunlaşan milli şuur ve gittikçe yükselen milli güç temsil edilir.

Asker yani Mehmetçik: Milletin vatan ve özgürlük aşkını, silahlı gücün temel  direği olduğunu simgeler. Tüfeğin dipçiği, düşmana öldürücü darbenin vurulduğu ve milletin bağımsızlığına, özgürlüğüne ve toprağına göz koyanlara karşı hıncını temsil eder.

Mermi taşıyan kadın: Kurtuluş savaşında, Mehmetçik’in yanında bulunan, asil ve vefalı Türk kadınını temsil eder.

Bomba atan genç erkek çocuk: Sakarya’da  bütün milletin seferber ve ordusuna yardımcı olduğunu ifade eder.

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı Müzesi
Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı Müzesi
Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı Müzesi

 

Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı Müzesi
Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı Müzesi
Ankara Polatlı Kurtuluş Anıtları Sakarya Şehitler Anıtı Müzesi

 

3-Müze

Anıtın bulunduğu alanda, bir de giriş ücretsiz müze var. En uzun sütunun altındadır. Müze 2 kısımdan oluşuyor. 1971 yılında yapılmıştır. Müzeye mutlaka girin, hemen girişte sağ yanda gayet temiz bir tuvalet de bulunuyor. Müzenin girişinde ziyaretçi defteri var, duygularınızı oraya aktarabilirsiniz.

Orta Kısım

Ulu önder Atatürk, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü’nün büstleri ve Sakarya Meydan Savaşına imzasını atan: Alay’dan, Kolordu’ya kadar olan birliklere komuta etmiş komutanların isimlerinin yazılı bulunduğu bir sütun var.

İkinci Kısım

Türk milletinin, kesin zaferiyle sonuçlanan İstiklal Savaşının her safhasını, ayrı ayrı yansıtan, 12 rölyef (kabartma resim) var.

1.Rölyef: I. Dünya Savaşı sonunda, çeşitli cephelerde, birçok evladını kaybetmiş, ordusu silahtan tecrit edilmiş, her bakımdan yalnız bırakılmış bir milletin: ızdırap ve hüzün dolu yaşantısını ve bir mucizeyi bekleyişi ifade ediliyor.

2-3.Rölyef: Sevr Antlaşmasına dayanarak, Anadolu’nun çeşitli bölgelerini işgal eden düşmanın, savunmasız kişilere karşı yaptıkları, işkence ve insanlık dışı davranışlar ifade ediliyor.

4.Rölyef: Anadolu’da: Ulu önder Atatürk’ün başlattığı mücadeleyi ve mücadele edecek milletin, milli davaya inanışını ifade ediyor.

5.Rölyef: Nizami kuvvetler teşkil edilene kadar Anadolu’nun her karış toprağını kanla sulayarak savunun ve işgal kuvvetlerine beklemediği bir dersi veren milli güçlerin mücadelesi ifade ediliyor.

6.Rölyef: “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolası ile bilinçlendirilmiş ve davaya inanmış bir milletin, her şeyi ile, milli mücadeleye katılışı ifade ediliyor.

7.Rölyef: Başkomutan Atatürk’ün, sevk ve idaresinde, birlik ve beraberliğin kurulması ve komuta heyetinin teşkil edilmesi ifade ediliyor.

8,9 ve 10 Rölyef: Yokluklara ve bütün olumsuzluklara rağmen, yeniden teşkil edilen Türk ordusunun, Yunan ordusu ile yaptığı mücadeleyi ve yapılan çatışmaların sonucunda, Türk tarihine hediye edilen “Sakarya Destanı” ifade ediliyor.

11.Rölyef: Hayal peşinde koşan bir ordu için, yalnızca ızdırap getiren bir mücadele sonunda, düşman esir ve yaralıların tahliyesi ifade ediliyor.

12.Rölyef: Savaşın bitişi ve Anadolu’da düşman temizlendikten sonra:  bu zafere ismini yazan kahraman gazilerimiz, sevdiklerine kavuşurlar. İşte, bu rölyef: o heyecanlı günleri yansıtıyor.

Ankara Polatlı Duatepe tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Ankara Polatlı Kartaltepe Mehmetçik Anıtı tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Ankara Polatlı Gordion tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.