2013 yılı yaz dönemi içinde: Pursaklar yakınlarındaki “Peçenek Köyü” nün hemen ilerisindeki boşluk alanda “Peçenek köyü Piknik Alanı” adı altında: büyük bir piknik alanı açıldığı, Ankara-Altındağ Belediyesi tarafından bir kısım reklamlar ile, Ankaralılara duyuruldu.
Önce ulaşımdan söz etmek istiyorum
İlk önce, piknik alanı ile ilgili Altındağ Belediyesinin internet sitesinde: alanın Altındağ merkezine yalnızca 20 dakika uzaklıkta olduğunu okuyunca, şehir merkezine bu kadar yakın yerde, piknik alanı oluşturulmasını takdirle karşıladım.
Çünkü: bizim insanımızın kültüründe “mangal” büyük bir yer ve önem taşıyor ama mangal kültürü maalesef iyi bir şekilde gelişmemiş, yani insanlar şehir merkezinde mangal yakmaya kalktığında, yerleşim yerlerinde yoğun bir duman ve et kokusu barınıyor ve bu elbette ve kesinlikle hoş olmuyor.
Öte yandan, şehir yakınlarındaki yeşil alanların azlığı da mangal kültürünü olumsuz etkileyen en büyük etken. Sonuç olarak: şehir yakınlarında bu tür piknik alanları açılması, kamu hizmeti açısından gerçekten takdire şayan.
Ama: ben Altındağ merkezine yaklaşık 18 km. uzaklıkta olduğu söylenen bu piknik alanına ulaşmak için, EGO’nun 313 numaralı otobüsüne (Orhangazi-Peçenek-Tatlar) otobüsüne bindiğimde, 20 dakikada oraya ulaşamadık. Bir başka otobüs daha olduğu söyleniyor, bu da 315 numaralı (Kavaklı-Aydıncık-Peçenek-Tatlar) otobüsü, bu arada yolculuk yaklaşık 30 dakika civarında sürüyor.
Bu arada: özel arabası ile buraya gidecekler için şu söylenebilir, Pursakları (Esenboğa hava alanı yolu) geçtikten sonra: Altınova-Orhangazi yönünde ilerlerseniz, bir süre sonra Peçenek köyüne varırsınız ve köyün devamında piknik alanı bulunuyor.
Piknik alanına kendi aracınız ile giderseniz, gayet güzel bir otopark var. Otopark 300 araç kapasitelidir.
Evet: geldiniz piknik alanına, ilk sürprizi burada yaşıyorsunuz. Çünkü giriş ücreti biraz yüksek geldi. Buraya gelmek isteyen aileler, Belediye otobüsünü kullanırlarsa otobüs ücreti de ödeyecekler ve böylece bayağı pahalıya gelecektir.
Gelelim piknik alanına
Piknik alanı olarak ayrılan yer bayağı büyük, yaklaşık 400 dönümlük bir arazide kurulduğu söyleniyor. Alan: daire şeklinde düzenlenmiş, birbiri içindeki küçülerek devam eden daireler var ve bunların üzerinde: 300 kamelya ve 300 barbekü yani mangal yeri bulunuyor.
Ama bunların en büyük özelliği, alanın büyük olmasından yararlanılarak düzenlenmiş olmaları, yani aralarında belli bir mesafe bırakılmış, ferah bir ortam var, piknikçiler iç içe oturmak zorunda kalmıyorlar.
Bunun dışında: alt yapı hizmetleri de yürütülmüş ve 4 tuvalet ile 1 mescit düzenlenmiştir.
Yeşillik ise bayağı güzel, piknik alanına 35 bin bitki, 3750 ağaç dikildiği ve 170 bin metre karelik bir yeşil alan yaratıldığı söyleniyor ki, bu ağaçlar büyüdüğünde daha güzel olacağı kesin.
Güvenliğe gelince: piknik alanının 4 ayrı yerinde güvenlik noktaları oluşturulmuş ve güvenlik elemanları, piknik alanında güvenliği sağlamak üzere geziyorlar.
Piknik alanında çocuklar da unutulmamış. Büyük alanın 5 farklı yerinde çocuk oyun alanları yapılmış ve ayrıca: voleybol, basketbol ve hatta futbol sahaları da düzenlenmiştir.
Gerek ulaşım ve gerekse giriş ücretinin yüksek olması nedeniyle: şimdilik bu kamelyalarda yer bulmak mümkün. Kamelya ya oturuyor ve barbekü yerinde mangalınızı yakıp, temiz hava almanın keyfini yaşayabilirsiniz.
Birkaç yıl önce gittiğim, Ankara yakınlarındaki bu doğa cenneti yere yine gitmeye karar verdim ve arabama atlayıp, uzun da olsa kesinlikle sonucunda değeceğini düşündüğüm bir yolculuğa çıktım. Çünkü: burası, dört mevsim farklı güzellikleri barındırıyor.
Her iki tarafı: yamaçlarla çevrili, çevresi çam ve dağ kavak ağaçları ile kaplı. Yani, buraya doğal bir terapi alanı denilebilir. Şehrin gürültüsünden uzaklaşıp, kafasını dinlemek isteyenler için ideal bir yerdir.
ULAŞIM
Çubuk ilçesi yakınlarında, bir göl. Ankara’ya: 74 km. uzaklıktadır. Ankara-Esenboğa-Çankırı kara yolundan ilerliyorsunuz ve Esenboğa Hava alanına gelmeden önce, sola, Çubuk yönüne sapıyorsunuz. Çubuk ilçesini geçtikten sonra: 29 km. sonra, Karagöl’e ulaşıyorsunuz. Uzun süre “Karagöl” tabelalarını görmek mümkün, yalnızca Çubuk ilçesi içinde ilerlerken kaybolma riskine karşı, Karagöl yolunu sormanızı öneririm, sonrasında yolu bulmak gayet kolay.
Gelelim yola: Çubuk ilçesine varana kadar yol gayet güzel, Çubuk ilçe merkezinden sonra ise, yol yine asfalt ama bir hayli çukur var, yani yavaş gitmek gerekiyor ve bu durum yolculuğu biraz sıkıcı hale getiriyor, bu çukurlu yol bir süre sonra, yine gayet güzel bir asfalt olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan: gerek Çubuk ilçe merkezi ve gerekse hemen çıkışında, Karagöl yolcuları için, ünlü “Çubuk Turşuları” satılan mekanlar göreceksiniz.
Bu mekanlardan, ülke çapında ünlü Çubuk turşuları satın almanızı öneririm. Hatta: yine bu yol üzerinde, çok büyük bir tavuk-yumurta üretim merkezi ve küçük küçük köy yumurtası satılan mekanlar da bulunuyor. Yani, yolculuk esnasında hızlı gitmek pek anlamlı değil, özellikle turşu almanızı öneririm.
Gelelim mesire yerine. Karagöl mesire yerinin girişi: hemen ana yol üzerinde, yani ana yoldan ayrılıp, ara yollarda rezil olmak yok. Mesire yeri girişinde, bir bekçi kulübesi var, daha önce buraya girmek için ücret alındığını biliyorum, ama bu kez sanırım mevsim gelmedi diye ücret alınmadı, daha doğrusu bekçi kulübesi boştu ve ücret ödemeden içeriye girdik. Aslında giriş için ücret ödeniyor.
GENEL
Karagöl: Çubuk ile Kızılcahamam arasında: küçük ve derin bir krater gölüdür. Kavak dağı ile Yıldırım dağı eteklerindedir. 22 hektarlık küçük bir alanı kapsasa da, bu alanda, mor çiğdem çiçeğine bile rastlayabileceğiniz, 50 çeşit bitki türünü barındırıyor.
Gölün çevresi, ormanlarla kaplıdır. Karagöl A tipi mesire yerinde: misafirhane, bekçi evi, kır gazinosu ve tuvalet bulunuyor.
Mesire yeri içinde: tek bir restoran var. Bu restoran: Karagöl yakınlarındaki köyden olan, bir şahıs ve aile fertleri tarafından işletiliyor. Sabah kahvaltısını: bu restoranda: doğal ürünler yiyerek yapabilirsiniz. Öğle yemeğinde ise: et çeşitleri ve alabalık yiyebilirsiniz.
Sıcak havalarda:
Göl manzaralı bir balkon var, burayı da kullanmak mümkün. Soğuk günlerde ise, ahşap ağırlıklı iç mekanda, yemek yiyebilirsiniz. Restoranın bahçesinde çocuklar için, küçük bir oyun alanı bulunuyor. Restoranın hemen yanında ise: burada konaklamayı düşünenler için; 6 kişilik bir aileyi barındıracak şekilde, bir kulübe var. Göl manzarasını yüksekten gören, sıcak suyu, mutfağı ve buzdolabı bulunan bu mekan: gecelik olarak, isteyenlere kiralanıyor. Ancak: burada kalmayı düşünenler için, elbette gitmeden önce, mutlaka telefonla uygunluk durumunu sormakta yarar var. (Telefon: 0312-8332393)
Evet, tüm bunları anlattım ancak bu gidişimde, sanırım sezon açılmadığı için: bu yukarıda sözünü ettiğim tesisler de açık değildi. Restoran kapalı idi ancak girişin biraz ilerisinde, gözleme ve birkaç aperatif satılan küçük bir satış yeri vardı. İnsanlar burada tahta masalara oturup gözleme yiyorlardı.
Ayrıca: yine çocuk oyun alanı, özellikle çocuklu ailelerin çocukları için hoş zaman geçirilecek bir ortam oluşturmuş. Öte yandan: Karagöl mesire yerinin en güzel tarafı: çok sayıda çeşme olması ve temiz olduğunu gördüğüm tuvaletlerin bulunması. Yani: mangal yakarken, ziyaretçiler bu çok sayıdaki çeşmeyi rahatlıkla kullanıyorlar ve tuvalet bulunması da büyük imkan.
Göle adını: (Karanlık göl ismini) üzerine yansıyan ağaçların gölgesi veriyor. Gölün hemen kıyısında, göle doğru uzanan ağaçlar güneşli günlerde gölün üzerine gölge yansıtıyorlar ve bu yüzden, göl karanlık görünüyor. Öte yandan: benim şahsi fikrin, her ne kadar bu şekilde bir söylenti olsa da, göl yüzeyi daha çok “yeşil” görünüyor. Çünkü: gölün kıyısında görüleceği üzere, göl çok yosunlu, yeşil yosunlar gölün üzerini tamamen kaplamış gibi bir durum oluşmuş.
Gölün derinliği, yer yer : 80 metreye kadar iniyor. Çünkü: buranın bir krater gölü olduğunu belirtmiştim. Zaten: göl kıyısında sık sık “Gölde yüzmek tehlikeli ve yasaktır” tabelalarını görmeniz mümkün. Kışın, soğuk günlerde: göl yüzeyi donuyor. Tepelerde, yazın bile kara rastlanıyor.
Gölün çevresinde
200 ahşap piknik masası var. Masaların hepsi: göle yakın ve göl manzaralı. Gölün hemen kıyısında: görüntüyü etkilemeyen taş duvar dikkat çekiyor, masalar hemen bu duvarın yanında yerleştirilmiş, ancak bu durumun bir sıkıntısı var, göl çevresinde yürüyüş yapmak isteyenler, bu masalara yerleşen ziyaretçiler yüzünden, bazen yürüyüş yolunun dar bölümlerinde sıkıntı yaşıyorlar.
Mangal keyfi yanı sıra: göl çevresindeki sanırım 800-900 metrelik yolda, doğa yürüyüşü yapmakta mümkün. Ama, biraz önce sözünü ettiğim gibi, bu yürüyüş yolunun bazı bölümlerinde, piknik masaları çekilmiş ve yürüyüş yolunun dar bölümlerinde geçit zorlaşıyor.
Göl: olta balıkçılığı yapmak için de çok uygun. Yetenek ve şansı olanlar: gölde, sazan balıklarını tutabiliyorlar. Sanırım balık tutmayı düşünenlere, özellikle konserve mısır götürmeleri önerilir.
Her şey bir yana
Karagöl bölgesinde mangal yakmak serbest değil, Jandarma müdahale ediyor ve iyi ki de müdahale ediyor. Ayrıca: burada içki içen, birkaç kendini bilmez şahsın attığı naralar, maalesef buranın muhteşem güzelliğine gölge düşürüyor. Hatta: uzaklardan da olsa insanı rahatsız eden silah sesi sanki hiç bitmiyor, birileri sürekli silah atıyor denilebilir.
Tabii: mangalla ilgili bu yazdıklarımı görünce şaşırdınız. Nisan 2015 tarihinde gittiğimde, her yanda mangal yakılıyordu, hatta mangalı olmayanlar, 3-4 taş parçasını yan yana getirip, aralarında ateş yakıyorlar ve üstünde, bir şeyler pişirmeye çalışıyorlardı. Bu mangal yakma yasağı, sanırım sezonda yani “Haziran-Temmuz-Ağustos” döneminde uygulanıyor. Yoksa, şu an dediğim gibi, her yan mangal idi ve ne jandarma ne de bekçi, hiçbir denetim birimi yoktu.
Umarım
Gerek temizlik ve gerekse güvenlik bakımından tedbirler alınır. Çöp yığınlarının oluşması engellenir. Bir de güvenlik personeli görevlendirilir. Karagöl : gerçekten turizm için bulunmaz bir nimet. Evet; mangal belki şu an yani sezon dışı dönem için yakmak serbest ama çöp konusu başlı başına dert, çünkü: insanlar yanlarında getirdikleri sonucunda oluşan çöplerine sahip çıkmıyorlar, bunda piknik alanında bulunan çöp kutularında bulunması gereken çöp poşetlerinin takılı olmaması da önemli, çöp kovaları var, ama bunlara çöp poşetleri takılmamış, sanırım ilgililer buna bir cevap verebilirler.
Yine de biz ziyaretçiler, çöplerimizi naylon poşetlere doldurup, uygun çöp alanlarına atma bilincini göstermeliyiz, çünkü sizden sonra burayı temizleyen kimse yok, sadece köpekler: piknikçilerin artıkları yiyecekleri temizlemek için dolanıp duruyorlar, ama insanlara pek zararları olabilecek bir pozisyon yok, gayet uyuşuklar.
En son haberlere göre: Çubuk Belediyesi; Karagöl’ü korumak, bakmak ve işletmek için; Milli Parklar Müdürlüğünden ihale ile, 5 yıllığına almış.
Sonuç olarak
Karagöl: Ankara ya nispeten yakın (merkeze 75-80 km uzaklıkta) bir doğal cennet, sanırım insanlar ya burayı bilmiyorlar ya da yol uzun geliyor, bu yüzden henüz kalabalıklar buraya akmamış, doğanın güzelliği bozulmamış. Yukarıda sözünü ettiğim gibi, burada birçok çeşme var, bir çeşmenin üzerinde yapılış tarihi olarak “1964” yazınını gördüm, yani burası buna bakılırsa 50 yıldır kullanıldığını gösteriyor. Ayrıca: yine gölün kıyısında, tepe yamaçlara tırmanmak için, yine çok eski dönemden kaldığını düşündüğüm taş merdivenler görülüyor.
Hatta: ziyaretçiler, bu taş merdivenleri veya yamaçları kullanarak, yürüyerek arazi yürüyüşü yapıyorlar. Ama ne kadar güvenli olduğu meçhul, yazıda yukarıda sürekli silah seslerinin geldiğini, ağaçlıklı bölgede, görünmediğini düşünen ve değerlendiren birtakım kişinin, sürekli olmasa da sık sık silah attığını ve ortamın silah sesi ile etkilendiğini söylemiştim, yani bu nedenle, bu ağaçlıklı bölgelerde, yamaçlarda, tepelerde yürüyüş ne kadar güvenli olur, sizin takdirinize bırakıyorum.
Öte yandan: zaten burayı ziyaret edenlerin büyük çoğunluğu ellerinde fotoğraf makineleriyle sürekli fotoğraf çekiyorlar. Burada dikkatimi çeken bir diğer durum ise, birçok motor ve motorcunun bulunması, sanırım Ankara veya çevreden, insanlar buraya motorlarına binerek geliyorlar. Bunun dışındakiler, arabaları ile geliyorlar, arabalar için uygun otopark alanı var, bu insanlar gerek tahta piknik masalarını ve gerekse yerleri, kilimlerini sererek kullanıyorlar.
Burayı ziyaret edecekler için bir öneri daha: burada sürekli esen ve insanı rahatsız eden bir rüzgardan söz etmek istiyorum. Bu rüzgar: sürekli ve sert eserek, ziyaretçileri rahatsız edici boyutta, hatta mangal veya semaver yakmak isteyenler bu rüzgardan korunmak için çeşitli alternatifler geliştirmişler, yani bu rüzgarı düşünerek masanızı veya konaklayacağınız alanı seçmeniz gerekiyor.
Evet: Ankara’nın çok yakınlarındaki bu doğa cennetini mutlaka ziyaret ediniz, yolculuk sizi yorsa da, mangalınızı ve yiyeceklerinizi alın, bir gün ayırın ve burayı ziyaret edin, inanıyorum ki, hoşunuza gidecek, ortamın görüntüsünün güzelliği ve sessizlik, sakinlik hoşunuza gidecektir. Evet, bu doğa cenneti ile ilgili birçok resim aşağıdadır.