Ankara MEB 75 yıl eğitim müzesi; 1988 yılında MEB tarafından açılmıştır.
Türkiye de bir ilk olarak faaliyete geçen müze, Strazburg caddesinde, Atatürk Lisesi yanında geniş bir bahçe içinde ve tek katlı müstakil bir binada hizmet vermektedir.
Atatürk Lisesi tarihi bir yer. Ankaralıların “Taş Mektep” olarak bildikleri lise, 1886 yılında kurulmuştur. 1921 yılında ise, Milli Mücadele yıllarında, diğer resmi daireler gibi, Kayseri’ye taşınmıştır.
1922 yılında okul yeniden Ankara’ya gelmiş ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile birlikte, Ankara Erkek Lisesi olmuştur. Okulun ismi: öğretmen ve öğrencilerin cephelerde savaşa katılması nedeniyle, 1938 yılında Atatürk’ün izini ile değiştirilmiştir. Milli Mücadelede gösterilen gayretler nedeniyle, okula bizzat Atatürk tarafından ay yıldızlı bir sancak hediye edilmiştir. (günümüzde Müze’de sergileniyor.)
Okul, 1940 yılında bugünkü binasına taşınmıştır.
Müzede eğitime yönelik materyaller sergilenmektedir. Her yıl planlı olarak Ankara’daki ilk ve ortaöğretim öğrencileri ile üniversitelerin öğretmenlik bölümünde eğitim gören öğrenciler tarafından ziyaret edilmektedir.
Evet, Ankara MEB 75 yıl eğitim müzesi bu kadar, çünkü Milli Eğitim Bakanlığı, bu müzeyi unutmuş olsa gerek, müze hakkında, müzede bulunanlar hakkında hiçbir bilgi yok, en kısa zamanda gidip bu müzeyi görmek istiyorum, ancak umarım açıktır, Ankara’da bir eğitim müzesi, ama ilgisizlik had safhada sanırım müzeye gittiğim de de bu ilgisizlik sinir bozacak.
Müze ODTÜ kampüsü içindedir. Müze hafta içinde her gün saat 09.30-12.30 arasında ve 14.00-17.00 arasında gezilebilir.
1962-1968 yılları arasında ODTÜ nün de desteği ile sürdürülen kazı çalışmalarında, gerek arazisi içindeki ören yerlerinin gerekse Ankara Ovasındaki Frig Tümülüslerinde elde edilen buluntuların korunması ve sergilenmesi amacıyla Prof Dr Kemal Kurdaş’ın ODTÜ bünyesinde bir müze kurulması düşüncesi, sonucunda 1969 yılında hayata geçirilmiştir.
Müzenin faaliyet amacı: kampüs arazisi içindeki Yalıncak ve Koçumbeli gibi ören yerleri ve Frig nekropolünde bulunan eserlerin korunması ve sergilenmesidir.
Yalıncak: Ahlatlıbel’in 1.9 km kuzeyinde, bir dağ yamacındadır. 1930’lu yıllarda burada modern köy yerleşkesi kurulmuş ve böylece mevcut arkeolojik kalıntıların çoğu yok edilmiştir.
Sadece: 1880 yılında burada bulunan Ankara taşı üzerine yapılmış aslan kabartması, Yalıncak’ın arkeoloji dünyasında tanınmasını sağlamıştır.
Bu kabartma, burada bulunan köyün çeşmesinde kullanılmış ve 1941 yılında Anadolu Medeniyetleri Müzesine taşınmıştır.
Koçumbeli: Yalıncak köyüne çok yakındır. Günümüzden 4500 yıl öncesine tarihlenmektedir.
Ahlatlıbel ve Koçumbeli arkeolojik yerleşimlerinden gelen buluntular (MÖ 3000-2000 yılları arasına tarihlenir) Anadolu arkeolojisinin önemli eser guruplarındandır.
Ahlatlıbel’de 1933 yılında ilk kez Atatürk tarafından finanse edilerek yapılan kazılarda ele geçen buluntular, Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir.
Ahlatlıbel’e çok yakın konumda bulunan Koçumbeli’de çıkan eserler ise, buradaki müzede sergilenmektedir. Yine müzede sergilenen eserler arasında, ODTÜ araştırmacıları tarafından Atatürk Orman Çiftliği ve Bahçelievler bölgesindeki 4 tümülüs’te yapılan çalışmalarda ele geçen eserler de vardır.
Ayrıca yine müzede, satın alınmış eserler de sergilenmektedir, bunlar arasında Roma dönemi cam eserleri ve Helenistik Lekythos vardır.
Müze, halen ODTÜ Kampüsü içinde, Kütüphane ve İktisadi-İdari Bilimler Fakültesi arasındaki binadadır. Bugün hala ODTÜ bünyesinde kurulu ve Prof Dr Numan Tuna başkanlığındaki TAÇDAM (Tarihsel Çevre Araştırma Merkezi) birçok kazı projesini yürütüyor.
Müzenin giriş katında: sergi salonu, idari büro, depo ve servis mekanı bulunuyor.
Müzenin asma katında: Yalıncak ve Koçumbeli bölgelerinde yapılan kazılarda bulunan eserler sergileniyor.
Yalıncak günümüzden 2600 yıl öncesinden itibaren yerleşim görmüştür. Bu döneme ait Geç Frig buluntuları olan çanak-çömlek örnekleri, yağ kandilleri ve sikkeler, taş ve kemik aletler, hayvan figürleri, damga ve mühürler sergileniyor.
Koçumbeli buluntuları arasında ise; at ve süvari figürleri, yağ kandilleri bulunmaktadır. Bu bölümde Etnografik eserler de sergileniyor. Müzede, Etnografik el sanatları örneklerinden oluşan bir koleksiyon var.
Bu koleksiyondaki parçaların çoğu Mimarlık Fakültesi Restorasyon Bölümü tarafından bağışlanmış olup, eserler arasında ahşap kapı, pencere, kapı kilitleri, kilim, bakır kaplar, matkap gibi eserler bulunmaktadır.
Müzenin birinci katında ise: ODTÜ arazisi, Atatürk Orman Çiftliği ve Bahçelievler arasında kalan, Frig nekropolünde (mezarlık) yapılan kazılarda elde edilen eserler sergileniyor.
Müzenin Ankara Frig eserleri katında: Beştepeler-Gençlerbirliği Tümülüsü ölü yakma alanında yapılan kurtarma kazılarında ele geçen çok sayıda ölü yakma kapları ve yanmış tören arabası parçaları sergileniyor.
Tümülüslerde bulunan kral mezarlarından birinde bulunan krallardan birisi de müzede aydınlık cam bir yatakta yatıyor.
Müze ayrıca Türkiye de ki ilk üniversite müzesi olma özelliği taşır. Kendinize zaman yaratın ve bu müzeyi mutlaka ziyaret edin.
Evet toplamı 14 olan bunları bildikten sonra Müzeyi daha bilinçli gezmek mümkündür.
Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi:
Müze: Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi ve Ankara Kalkınma Ajansı tarafından 2013 yılında, Altındağ’da Hamam önü semtinde; tarihi Karacabey hamamının arkasında, Hamam önünde Altındağ Belediyesi tarafından restore edilen evlerden birinin Gazi Üniversitesine tahsis edilmesiyle açılmıştır.
Müzeye giriş ücretsizdir. Pazartesi günleri hariç her gün saat: 09.00-17.00 arasında açıktır.
Müze: çeşitli etkinlikler düzenleyerek, birçok kültürel değeri uygulamalı olarak yaşatmayı amaçlar. Müzenin envanterinde 1500’ü obje olmak üzere yaklaşık 4000 eser bulunmaktadır.
Bu kültürel değerlerin başında gelenler: Hacıvat-Karagöz, orta oyunu, meddah, çocuk oyunları gelmektedir. Ayrıca: bazı el sanatları da (ebru, baskı gibi) sayılabilir. Öte yandan: masallar, türküler, ninniler, maniler, kına gecesi, asker kınası da bu etkinlikler arasındadır.
Müze 2 katlıdır.
Kapıdan girildiğinde: Gazi üniversitesi olan görevliler karşılıyorlar. Sonra sol bölümde: çadır ev bulunuyor. Burası: göçebe Türklerin barındığı tarzda döşenmiştir.
1’nci katta
Hacıvat-Karagöz, keçi boynuzundan taraklar ve çeşitli baskı yöntemleri sergileniyor. Karagöz-Hacıvat oyunu sergileniyor. Ayrıca; bir satış yeri var. Burada: magnet, kitap, bebek, oyuncak gibi ürünler satılıyor.
2’nci katta
Mutfaklarda kullanılan tel dolap, şark odası, gelin odası ve oyun odası canlandırılmıştır. Gelin odasında, yeni doğmuş ve kundağa sarılmış bir bebek te temsil ediliyor. Bebek yatağı bir beşik. Gelin odasının yanında, bir banyo düzenlenmiştir. Selamlık odası var. Erkeklerin toplandığı ve sohbet ettiği, gelen misafirlerin ağırlandığı yer.
Odanın ortasında ilginç bir mangal var. Mangalın üstünde bir kuş işareti var, yıllardır annemden kalan bir mangal evimde durur, üstünde kuş da durur, ama kuşun bu anlama geldiğini ilk kez öğrendim, anlamı şu imiş “eğer kuş, kapıya dönük yerleştirilirse mazeretimiz var mümkün ise ziyaretinizi kısa tutun imiş, eğer kuş içeriye dönük tutulursa, istediğiniz kadar oturabilirsiniz, hiçbir mazeretimiz yok” demekmiş.
Mutfak kısmında bulunan eskinin buzdolabı olarak kullanılan tel dolabın en alt katına içinde şekerli olan bir kap konuluyormuş. Bunun sebebi: yine bilinmedik bir sebep var “herhangi bir böcek veya haşarat yukarı, yiyeceklere çıkmasın” imiş. Mutfak ile selamlık arasında bir döner dolap var. Buna mutfaktan yiyecek veya içecekler konulup, döndürüldüğünde selamlığa ulaşılıyor.