Ankara Atakule

Ankara Atakule

Değerli okurlar: Ankaralılar veya 1-2 yıl içinde Ankara’yı ziyaret edenler, Ankara’nın bu simge yapısının uzun zamandır kapalı olduğunu biliyorlar.

Uzun zamandır kapalı olan Atakule, Kasım 2018 tarihinde açıldı.

Evet: Atakule, biraz önce de belirttiğim gibi, Ankara’nın simgesi ve şehrin birçok yerinden görülebiliyor, özellikle yeni açıldıktan sonra muhteşem güzel bir ışıklandırma yapılmış, böylece karanlıktan kurtulmuş ve akşamları da şehrin birçok yerinden görülebiliyor.

Ankara Atakule

Daha önceki yazımda, Atakule’ye çıkmak için ödenecek ücretlerden ve bu ücretlerin çok fazla olmasından söz etmiştim. Yeni açılmış durumuyla Atakule’ye çıkılıp çıkılmadığını bilmiyorum ama kulenin üst bölümünde kimse görünmüyor, sanırım şimdilik çıkışlar yapılmıyor, bu konuda bilgi alınca yine bu satırlarda bildiririm.

Eski Atakule Alışveriş Merkezinin en büyük sıkıntısı: otopark olmaması, bodrum bölümündeki otoparkın ücretinin yüksek olmasıydı. Şimdi: Atakule’de Çankaya Köşkü istikametinde giderken hemen solda otopark girişi var, otopark şimdilik sıkıntılı değil, yani yer bulunabiliyor, ücret de yok.

Atakule, Kızılay merkezinden yaklaşık 4.5 km uzaklıktadır. Buraya aracınızla gelirseniz, bodrum bölümündeki otoparkı kullanabilirsiniz. Otobüsle gelmeyi düşünürseniz, Kızılay’dan gelen birçok özellikle 413 nolu otobüs buradan geçiyor.

Ankara Atakule
Ankara Atakule
Ankara Atakule

 

Atakule hakkında genel bilgiler

Atakule, 125 metre yüksekliktedir. Üzerinde, Türkiye’nin ilk döner restoranı bulunuyor. Kuleye çıkış ve inişler için, şehir manzarasına hakim iki panoramik asansör bulunuyor. Kule ve eski alışveriş merkezi, 13 Ekim 1989 tarihinde açılmış, açıldığı tarihte Türkiye’nin ikinci ve Ankara’nın birinci en yüksek yapısıdır. Plan ve projesi, mimar Ragıp Buluç tarafından hazırlanmış. Türk mühendis ve işçileri tarafından yapılmış olması, gurur kaynağı.

Buranın ismi, yani “Atakule” ismi, hazırlanan bir anket sonucu, Ankara halkı tarafından belirlenmiş. Kulenin tepesinde, seyir terası yerden 87 metre yüksekliktedir. Buradan, Ankara’nın tüm çevresi görülebiliyor. Ama bir yön hariç, Çankaya ile özdeşmiş “Çankaya Köşkü” (Eski Cumhurbaşkanlığı köşkü) yönü ve Eski Başbakanlık konutunun bulunduğu bölüm branda ile kapalıydı, sanırım yeni halinde de kapalıdır.

Bu bölüm yani terasın altında, kafe-bar bölümü vardı, terasın üstünde ise, döner platformlu lokanta katı vardı. Burası, her 1.5 saatte bir tur atarak dönüyor, en üst bölümde kubbe altında ise bir kokteyl salonu vardı. Bunları anlatırken “vardı” diyorum, yeni halini bilmiyorum, ama büyük olasılıkla aynı tesisleri olabilir, net bilgi alınca yine buradan öğrenebilirsiniz.

Ankara Atakule
Ankara Atakule

Alışveriş merkezi

Atakule alışveriş merkezi, 5 katlıdır. Ortada boşluk bulunmakta ve mağaza ve diğer tesisler, yan bölümlere yerleştirilmiştir. Ancak: mağaza ve tesislerin birçoğu açılmamış, klasik her yerde olduğu gibi burada da tam yerleşim olmadan açılış yapılmış.

Özellikle: kuzey yönündeki kafe ve diğer tesislerde muhteşem Ankara manzarası izlenebilir. Yapının en üst katında ilginç bir sinema var. Sinema birçok yere verdiği ilanlarda aşırı rahat ve geniş koltukları, yatak olabilen koltuklarıyla öne çıktı, bilet fiyatlarının yüksek olduğunu duydum; ama sinema meraklılarına duyurulur.

Ankara Atakule

Eski alışveriş merkezinde, özellikle bodrum bölümü çocuklara yönelik “Dream Land” denen yerle öne çıkıyordu, yeni yapıda bu ve benzeri bir yer yok. Daha çok giysi mağazaları yoğunlukta, özellikle büyük bir giysi markasının gayet lüks mağazası dikkat çekiyor, hatta mağazanın içinde yine aynı markaya ait pastane var.

Ayrıca, alışveriş merkezi içinde, birkaç tane fotoğraf çektirme mekanları düzenlenmiş, ilginç, başka bir yerde görmedim. Ziyaretçiler, bu özel bölümlerde ilginç hatıra fotoğrafı çektiriyorlar.

Sonuç olarak, güzel bir yer, otopark sorunu çözülmüş, nezih bir alışveriş merkezi, kaliteli markaların satış yerleri var, kaliteli kafe ve restoranlar var, eğer bir gün: muhteşem Ankara manzaralı birkaç saat geçirmek isterseniz, mutlaka Atakule’yi ziyaret etmenizi öneririm.

Ankara Atakule
Ankara Atakule

Özellikle, Ankara’ya dışarıdan gelenler için, bu muhteşem Ankara manzarası mutlaka ilgi çekecektir. Sanırım Atakule, bir süre sonra sırf muhteşem Ankara manzarası nedeni ile, Ankara ve Ankaralılar için popüler bir merkez haline gelecektir.

Ankara Anıtkabir

Anıtkabir

Anıtkabir tanıtım yazıma başlamadan önce, Atatürk’ün bence çok önemli ve veciz bir sözü ile başlamak istiyorum “Beni görmek demek, behemehal, yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.”

Anıtkabir, bugün yaşadığımız çağdaş ve modern Türkiye’nin kuruluşunda büyük hizmeti geçen, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgahıdır.

Ancak, elbette, burası yalnız bir anıt mezar olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü: Anıtkabir: gerek yapılış planı ve gerekse bünyesinde barındırdığı müzeleriyle, Atatürk yanında, ulusal kurtuluşun sağlanmasındaki emekleri, yapılan savaşları da ziyaretçilere, değişik şekillerde anlatmakta ve bu ülkenin kurtuluş ve kuruluş mücadelesini en iyi şekilde ifade etmektedir. Yani, burayı yalnızca bir anıt mezar olarak düşünmemek gerekir.

ANITKABİR ZİYARETİ

Burayı ziyaret ettiğinizde; özellikle ulusal kurtuluş mücadelemizin üç önemli mücadelesinin gerçek görüntüler ve etkileyici seslerle canlandırıldığı müze bölümü kesinlikle duygularınızı harekete geçirecektir. Ankara gibi gün geçtikçe yoğun bir trafik ve insan kalabalığı yaşanan başkentte: Anıtkabir, öte yandan sahip olduğu yeşillikler ve sakinliğiyle de insanların ilgisini çekiyor. Yani; özellikle yaz döneminde, yemyeşil, sessiz ve sakin bir ortamda biraz zaman geçirmek isterseniz, işte, Anıtkabir size bunu da sağlayacaktır.

Bu yüzden, birçok kez gittiğim ve defalarca gitmekten sıkılmadığım Anıtkabir hakkında: sizlere aşağıda, gezinizde yardımcı olacak bilgiler vereceğim. Bu bilgiler ile birlikte: Anıtkabir’i gezerken, daha bilgili ve bilinçli gezmeniz mümkün olacaktır.

Buraya gittiğimde, gördüğüm kalabalıklar, bu ülkenin geçmişine, geçmişindeki bu en büyük kahramanına ve geleceğine, laik Türkiye’ye sahip çıkacak toplumların, gelecek çağdaş nesillerin en büyük aynasıdır.

Dolayısı ile, ülkemizde yaşayan her insanın ve de özellikle, öğrencilerin, gençlerin, mutlaka Anıtkabir’i ziyaret etmeleri, Büyük Önder Atatürk’e; onun yarattığı laik Cumhuriyete ve modern Türkiye’ye saygı sunulması ve kurtuluş mücadelesinin evrelerinin izlenmesi açısından büyük önem arz etmektedir.

Bu önemin uygulanması temelinde ise: öğretmenlerin, öğretim elemanlarının, kurum amirlerinin, toplum önderlerinin önderlik yapma görevi bulunmaktadır.

ATATÜRK’ÜN VEFATI

Evet: Mustafa Kemal Atatürk; 10 Kasım 1938 tarihinde, İstanbul-Dolmabahçe Sarayında hayata gözlerini yumar ve o ana kadar, kendisinin öleceğine inanmayan, öleceğini düşünmeyen Türk milleti, büyük bir boşluğa düşer.

Özellikle, Atatürk’ün gömüleceği yer konusunda her hangi bir vasiyetinin bulunmaması, bu konuda çalışmalar yapanları araştırmaya iter ve sağlığında kendisiyle yapılan konuşmalar değerlendirilerek, gömülme yerinin, öncelikle “Ankara” olması konusunda hem fikre varılır.

Bunun üzerine: Atatürk’ün naaşı: gözlerini yumduğu Dolmabahçe Sarayından alınarak, top arabası ile tren garına ve oradan trenle, Ankara’ya getirilir ve sağlığında sık sık ziyaret ettiği, Ankara-Namazgah Tepesindeki Etnoğrafya Müzesinde özel hazırlanan bölüme yerleştirilir.

Ancak, buraya yerleştirilmeden önce, naaşı, Gülhane Askeri Hastanesi doktorları tarafından, iğne ile ilaç şırınga edilerek tahnit işlemi yapılır ve bozulması geciktirilir.

Çünkü: bir anıt mezar yapılana kadar, burada, yani Etnoğrafya Müzesinde muhafaza edilmesi planlanmıştır.

(Bu gün de: Etnoğrafya müzesini ziyaret ederseniz, büyük önderin bir süre mezarı olarak kullanılan bölümü görmeniz mümkündür)

Ankara Etnografya Müzesi

ANIT MEZARIN YAPILACAĞI YERİN SEÇİMİ

Daha sonraki süreçte, Atatürk’ün anıt mezarının yapılması için, yer seçimine geçilir. Bu konuda kurulan komisyon: Ankara şehrinin, hemen hemen her yerinden görülebilecek bir alan olan “Rasathane Tepesini” seçer.

Şehrin tam ortasında bulunan tepe, üzerinde “Rasathane” yani “Gözlem İstasyonu” bulunması nedeniyle, Rasathane tepesi olarak bilinmektedir.

Tepe üzerinde yapılan incelemelerde: tepenin üzeri boş olmasına rağmen, altında, arkeolojik özellikler taşıyan ve MÖ. 12’nci yüzyıldan kalma, Frig mezarlarının bulunduğu görülür.

Yani, tepe, yüzyıllar öncesinden mezar olarak kullanılmaktadır. Ancak, bu tünel mezarların, tepe üzerine anıt mezar yapıldığında, anıt mezarı olumsuz etkileyeceği düşünüldüğünden, hemen gerekli arkeolojik kazı çalışmaları yapılır ve bulunan eserler, Ankara-Anadolu Medeniyetleri Müzesi envanterine kaldırılır.

ANIT MEZAR PROJESİNİN SEÇİMİ

Anıt mezar yeri seçildikten sonra: bu iş için görevlendirilen bir komisyon tarafından: 1941 yılında; mimari proje yarışması açılır.

Yarışmaya: gerek yurt içinden ve gerekse yurt dışından, 47 proje katılır. Bu projelerden, 3 tanesi, komisyon tarafından beğenilir ve yalnızca biri değil, üçü bir araya getirilerek, ortak bir proje ortaya konulur ve bu ortak proje: Prof. Dr. Emin Onat ve Doç. Dr. Orhan Arda tarafından uygulamaya konulur.

ANIT MEZARIN YAPIM HAZIRLIKLARI

9 Ekim 1944 tarihine gelindiğinde, Anıt mezarın yapımına başlanır. İnşaat 9 yıl sürer ve 1953 yılı ortalarında, Anıtkabir tamamlanır. Anıt mezar alanı, yaklaşık 750 bin m. Karelik bir alanı kapsamaktadır.

Mozolenin bulunduğu alan: toplam 150 ton ağırlığındadır. Tepenin altında, antik döneme ait Tümülüslerin yani tünel mezarların bulunması nedeniyle, depremde hasar görmemesi için, Anıtkabir, tıpkı bir geminin su altındaki kısmı gibi, toprağın içine yerleştirilir.

Atatürk’ün naaşı: Etnoğrafya Müzesinde bulunduğu yerden çıkarılır ve Müze önündeki katafalka konularak, bir hafta süreyle, ziyarete açılır. Bu sürenin sonunda ise, 9 Kasım 1953 tarihinde, yani ölümünün ardından, 15 yıl sonra, Anıtkabir’deki mezar yerine taşınarak, geleneklere ve İslami usullere uygun olarak toprağa defnedilir.

Anıtkabir

GEZİ PLANI

KAPILAR

Bölgeye giriş ücretsizdir. Haftanın her günü: saat: 09.00 ile 17.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. (özel günlerde kapanış saati ileriye alınıyor.) Ziyaretler sırasında: kapılarda, üst ve çanta araması yapılmaktadır.

Bu aramalar, özellikle ziyaretin yoğun olduğu günlerde, kapıda kısa süreli beklemeler de gerektirse, unutulmamalıdır ki, alınan güvenlik önlemleri gereklidir.

İki kapıdan girmek mümkündür. Birinci kapı: Tandoğan Meydanından, diğer kapı ise, Anıttepe bölgesinde, Gençlik Caddesi üzerindedir.

Ancak: ön kapıdan, yani Tandoğan Meydanı bölgesindeki kapıdan girilmesi önerilir. Çünkü: gezinin başlangıç noktası: Aslanlı yol dur.

Ön kapıdan yürüyerek girdiğinizde: giriş kapısından, Aslanlı yol başlangıcına kadar, 600 metrelik bir yolu yürümek gerekiyor. Aracınız ile gelirseniz: kapıda, araç ruhsatı ve kişisel kimlik belgesi bırakıldıktan sonra, hemen yan bölümde bulunan otopark bölümüne aracınızı park edebiliyorsunuz.

Aracınız ile, Anıtkabir’i ziyaret etmek isterseniz, Tandoğan kapısından, araç ruhsatınızı görevlilere teslim ederek içeriye girebilir ve 600 metrelik bölümü (10-12 dakika) yürümezsiniz.

Bunun haricinde: Anıtkabir yöresinde, kapıda olduğu gibi, iç bölümlerde de, üst düzeyde güvenlik önlemi alınmış olup, sivil giyimli asker kişilerin güvenlik uyarılarına uyulması gerekmektedir.

Bu sivil giyimli görevliler, aynı zamanda, bulundukları bölgelerdeki objeler hakkında, ziyaretçilere gerek Türkçe ve gerektiğinde yabancı dilde rehberlik hizmeti de sunmaktadırlar.

Hemen yazının başlangıcında bir uyarıda daha bulunmak istiyorum. Ziyaretçiler, Anıtkabir’in ihtişamı karşısında etkileniyorlar ve gezerken bazen merdivenlerden düşme gibi hadiseler olabiliyor, lütfen dikkatli olun.

Anıtkabir

GEZİ

Evet, Tandoğan kapısından girdiğinizde, karşınıza ilk olarak, karşılıklı duran 2 kule çıkıyor.

Sağ yanda, İstiklal Kulesi bulunuyor.

1. İSTİKLAL KULESİ

Kulenin dışı

Kadın heykel gurubu var.

  1. Kadın: Kenarda, elinde, buğday başaklarından oluşan ve yere kadar uzanan, kalın bir çelenk var. Bu çelenk: bereketli topraklarımızı temsil ediyor.
  2. Kadın: ileri doğru uzattığı elindeki kap ile: Atatürk’e, Allahtan rahmet diliyor.
  3. Kadın: ortada ve biraz geride, elini yüzüne kapatmış, Atatürk’ün ölümüne ağlıyor.
Kulenin içi

Duvardaki kabartmada: ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir genç ve yanında, kaya üzerine oyulmuş kartal figürü:

Kartal: gücü, istiklal ve bağımsızlığı temsil eder.

Genç: İstiklali savunan Türk gençliğini temsil eder.

Kulenin duvarlarında: Atatürk’ün, İstiklal ile ilgili özlü sözleri yazılı.

Kulenin zeminindeki cam panoda: Anıtkabir maketi ve Anıtkabir’i tanıtan fotoğraflar var.

İstiklal Kulesinin hemen karşısında, Hürriyet kulesi var.

2. HÜRRİYET KULESİ

Kulenin dışı

Erkek heykel gurubu var.

1, Erkek: sağ yanda, başında miğfer var ve sırtında kaput var. Türk askerini simgeliyor.

2. Erkek: yan bölümde: elinde kitabı ile, Türk gençliğini ve aydınını simgeliyor.

3. Erkek: biraz geride, yerel kıyafetleriyle, Türk köylüsünü simgeliyor.

KULENİN İÇİ

Duvardaki kabartmada: elinde Hürriyet Beyannamesi tutan melek figürü: bağımsızlığın kutsallığını, Yanında şaha kalkmış at figürü: bağımsızlığı simgeliyor.

Kulenin zemininde: Anıtkabir inşaat çalışmalarına ait fotoğraflar ve yapımda kullanılan taş örnekleri görülüyor.

Hürriyet kulesini ziyaret ettikten sonra: Aslanlı yolda ilerlemeye başlıyoruz.

Aslanlı yol

 

 

 

 

 

   

ASLANLI YOL

Aslanlı yol: 262 metre uzunluğundadır. Zemin taşları, asimetrik olarak yerleştirilmiştir. Taşlar arasında,5 cm. boşluk bırakılmıştır. Çünkü: yolda yürüyenlerin, başlarını sağa-sola çevirmemeleri, önlerine bakmaları, bu şekilde bir hüzün havasının yaratılması istenilmiştir.

Yani, bu yolda yürürken, eğer önünüze, yere bakmaz iseniz, taşlar arasındaki boşluklara takılmanız ve sendelemeniz söz konusu olur.

Yolun her iki yanında: karşılıklı 12 ve toplamda 24 adet aslan heykeli bulunuyor.

Aslan niye seçilmiş: Çünkü: Anadolu’nun ilk uygarlıklarından olan Hititler ve Türk Mitolojisinde: Aslan: Kudreti simgeliyor.

Peki niye 24 aslan yerleştirilmiş. Çünkü: Türklerde, 24 Oğuz boyu var.

Aslanlar, yatar vaziyette görülüyor. Niye: bu büyük gücün yani Türk ulusunun, barışseverliği simgeleniyor.

Aslanlı yolun her iki yanı: uzun boyutlu: yaprak dökmeyen çam türü ağaçlarla çevrilmiştir. Bunun nedeni: tören günlerinde, burada yürüyen devlet protokolünün uzaklardan herhangi bir tehlikeye karşı görülmemelerinin sağlanmasıdır.

Hatta yine bu güvenlik önlemleri ve Anıtkabir’in şehrin birçok yerinden görünmesini sağlamak için, Anıtkabir çevresindeki yapılara sadece 4 kata kadar yükseklik izini veriliyormuş.

Barış Parkı

BARIŞ PARKI

Aslanlı yolun: her iki kıyısında kurulmuş, yeşillik alandır. Ama, bu alana girilmesi yasaktır. Parkın yapılışında: Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözünden ilham alınmıştır. 

Burada: dünyanın 24 ülkesinden ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinden getirilen, ağaçlar ve süs bitkileri bulunuyor. Günümüzde, burada: 104 ayrı türden, 50 bine yakın, ağaç ve süs bitkisi bulunduğu söyleniyor.

Ancak, bunların ortak özellikleri: hepsinin bodur yani kısa boylu olmalarıdır. Çünkü: bölgenin yeşillendirilmesinde kullanılan ağaçlar, bu şekilde seçilmeseydi, yıllar içinde, büyürler ve Anıtkabir’in görünmesini engelleyebilirlerdi.

Aslanlı yol bittiğinde, karşımıza büyük bir tören alanı çıkıyor. Hemen solda ise, tüm ihtişamı ile, mozolenin bulunduğu anıt kabir bölümü var.

TÖREN ALANI

Tören alanı: 129 x 84 metre boyutlarındadır. 15 bin kişi kapasitelidir. Alanın zemini: siyah-kırmızı-sarı-beyaz renkli taşlarla döşenmiştir.

Bunlar döşenirken: 373 tane halı ve kilim deseni oluşturulmuştur. Aslanlı yol bitiminde, tören alanına ulaşınca, gezimize sağa dönerek devam ediyoruz.

3. MEHMETÇİK KULESİ

Kulenin dışı

Dış yüzdeki kabartma: Cepheye gitmekte olan Mehmetçik ve elini asker oğlunun omzuna atmış; onu savaşa gönderen bir anne.

Kulenin içi:  kapalıdır.

ATATÜRK KİTAPLIĞI

Burası kapalıdır.

Zafer Kulesi

4. ZAFER KULESİ

Kulenin dışı

Atatürk’ün, en önemli 3 zaferinin (Conkbayırı, Sakarya, Başkomutanlık) tarihi ve zaferlerle ilgili sözleri yazılı.

Kulenin içi

Atatürk’ün naaşını, Dolmabahçe Sarayından tren istasyonuna taşıyan top arabası, üzerinde şanlı bayrağımız ile birlikte görülüyor.

Zafer kulesinden çıktıktan sonra: hemen sağımızda, panaromik bir Ankara manzarasının izlenebildiği ve bir anlamda, özellikle küçük çocuklar için tehlikeli bir bölüme geliyoruz.

Buradaki bölümde, sütunlar arasındaki boşluklar, özellikle küçükler için tehlikelidir, dikkat edilmelidir.  Bu yanları açık galeriden ilerlediğimizde, hemen sol da, Türkiye’nin 2’nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün, mezarı görülüyor.

25 Aralık 1973 tarihinde vefat eden, İsmet İnönü, Bakanlar Kurulu kararı ile, buraya defnedilmiştir.

Anıtkabir’in en güzel resmedildiği yer burasıdır, burada fotoğraf çekmeyi ve çektirmeyi unutmamalısınız.

Galeride yürümeye  devam ediyoruz ve bu kez karşımıza yine bir kule çıkıyor

Barış Kulesi

5. BARIŞ KULESİ

Kulenin içi

Duvarlarda: çiftçilik yapan köylüler ve yanlarında kılıcını uzatmış, onları koruyan bir Mehmetçik var.

Mehmetçik: Türk ordusunu simgeliyor. Onları koruyor.

Zeminde

Atatürk’ün, 1935-1938 yılları arasında kullandığı, iki adet, siyah renkli, antika; Lincoln marka tören ve makam otomobilleri görülüyor.

Makam Otomobilleri
Makam Otomobilleri

6. 23 NİSAN KULESİ

Kulenin içi

Ayakta duran kadının elinde tuttuğu kağıdın üzerinde: 23 Nisan 1920 tarihi yazılıdır. Kadının diğer elinde: Meclisin açılışını simgeleyen bir anahtar var.

Bunlar: 23 Nisan 1920 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı simgeleniyor.

Kulenin zemininde

Atatürk’ün 1936-1938 yılları arasında kullandığı, “Cadillac” marka siyah-antika özel otomobili görülüyor.

Ayrıca: yine Atatürk tarafından Çubuk Baraj gölünde kullanılan gezinti teknesi var. (Atatürk, hastalığı nedeniyle bu tekneyi sadece bir kez kullanabilmiştir.)

Kuleden çıktığımıza, bu kez hemen sağımızda, Anıtkabir bölgesinin devasa bayrak direği görülüyor.

Bayrak direği ve kaidesi

BAYRAK DİREĞİ VE KAİDESİ

Direk:34 metre yüksekliktedir. Bunun, 4 metrelik kısmı, zeminde kaidenin içindedir, yani uzunluk:30 metre olarak görülmektedir. Direğin, ağırlığı: 4850 kg. dır.

Amerika’da yaşayan, Türk asıllı Nazmi Cemal isimli bir Amerikan vatandaşı tarafından, kendine ait Bayrak Direği Fabrikasında yaptırılarak, 1946 yılında, Anıtkabir’e, hediye edilmiştir.

Kurulduğu yıllarda: Avrupa’nın en uzun bayrak direği olarak önem kazanmıştır.

Kaidedeki kabartmalar ve ifade ettikleri anlamları 

Meşale: Türk medeniyetini,

Kılıç: Taarruzun gücünü,

Miğfer: Savunmanın gücünü,

Meşe  dalı: Zaferi,

Zeytin dalı: Barışı simgeliyor

Bayrak direğinin bulunduğu yerde: uygun zamana denk gelirseniz, muhafız askerlerin nöbet değişim törenlerini izleyebilirsiniz ki, mutlaka izlemelisiniz. Bu nöbet değişimleri, tören havasında yapılmaktadır.

Daha sonra, yine sağ bölümde bir kuleye giriyoruz. Kulenin devamında, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzeleri bulunuyor. Yani, uzunca bir süre, kapalı alanda gezintimize devam edeceğiz.

7. MİSAK-I MİLLİ MÜZESİ

Kulenin içinde, duvar kabartması:

Bir kılıç kabzesi üzerinde duran, üst üste konulmuş 4 el: Türk vatanının kurtarılması için, içilen millet andını ifade eder.

Kulenin içinde, zeminde

Anıtkabir’de yapılan törenlere katılan heyetlerin, özel defteri imzalamaları için hazırlanmış imza kürsüsü var.

Duvarlardaki panolar

Anıtkabir’de yapılan önemli törenlere ait fotoğraflar sergileniyor.

 

ATATÜRK VE KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ

Müze: 3000 m. Karelik bir alana yayılmıştır.

İç bölümde: fotoğraf makinesi ve video kamera kullanımı yasaktır. Cep telefonu ile konuşmak bile hoş karşılanmıyor.

Bu konuda, sergilenen eserlerin ve objelerin, gelecek nesillere sağlam olarak aktarılması konusunda, görevlilerce yapılan ikazlara lütfen uyunuz.

 

ATATÜRK MÜZESİ

Duvarlardaki cam panolar içinde: Atatürk’ün kişisel eşyaları, kendisine hediye edilmiş objeler, madalyaları, saatleri, kalemleri, kılıçları, sigaralıkları görülebiliyor. Hatta, Atatürk hediye edilmiş ve bu kişiler tarafından Anıtkabir’e bağışlanmış bir kısım objeyi de görebilirsiniz.

Özellikle görmenizi önereceklerim
Birinci bölümde

İş bankası tarafından Atatürk’e hediye edilen, altın-gümüş-pırlanta işlemeli saat var.

Altın kabartma bir levha halinde, TBMM tarafından, kendisine hediye edilen: “Yeni Türk Alfabesi” tabelası.

Altından yapılmış ve pırlantalarla süslenmiş “Nutuk’.

(Bu resim, Londra’da Madam Tousseud bal mumu heykel müzesindeki Atatürk heykelidir. Anıtkabir’de böyle bir ortam yaratılmamış. Ama, Londra’daki müzede, büyük önderin yanında, onunla kol kola resim çektirmek mümkün olabiliyor. )

İkinci bölümde

Atatürk’ün bal mumundan yapılmış heykeli. (Bu muhteşem bal mumu heykelin aynısı, Londra’da, Madam Tousseud Bal mumu Heykel Müzesinde sergilenmektedir, çünkü: Koç gurubu tarafından 2 tane yaptırılmıştır ve hediye edilmiştir.)

Hatay Devleti Bayrağı,

Atatürk’ün spor yaparken kullandığı “kürek çekme aleti”.

Atatürk’ün kişisel giysileri.

KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ

Burada, Avrupa’daki benzerleri gibi düzenlenen, üç önemli savaşı: görüntülü ve sesli olarak sembolize eden, panolar var. İçeriye girmeden önce, panolarda verilen bilgileri okumanızı öneririm.

Evet, Kurtuluş Savaşı Müzesi bölümüne girdiğinizde: yerlerdeki kırmızı okları takip ederseniz: önce: Çanakkale savaşları, Sakarya Meydan Savaşı, Büyük Taarruzun canlandırıldığı, bölüme geliyorsunuz.

Burada; ön bölümde, savaş esnasında kullanılan silah, mühimmat, cephanelerin orijinalleri görülüyor. Hatta, bu sahnelerde görülen büyük top mermi parçalarının Çanakkale bölgesinden getirilen orijinal parçalar olduğu söyleniyor.

Burada, aynı zamanda, orijinal giysiler giymiş manken askerler var. Duvarlarda ise, savaşların cereyan ettiği bölgelerin ayrıntılı resimleri var. Fonda ise, yine savaş sahnelerini anımsatan silah sesleri, askerlerin taarruz sesleri duyuluyor.

Yani, bir anlamda: bu üç savaş, sesli ve görsel olarak canlandırılmış ve elbette, ziyaretçi üzerinde, büyük bir manevi duygusallık yaratılıyor.

SAVAŞ PANOLARI

Savaş panolarının bulunduğu bölümü gezdikten sonra: Atatürk ve kurtuluş savaşının diğer birçok kahramanlarının yağlı boya portre tablolarının bulunduğu bölüme geliyoruz. Burada, ayrıca, yine  kurtuluş savaşının çeşitli bölümlerinin canlandırıldığı, büyük boyutlu yağlı boya tablolar var.

Özellikle: kurtuluş savaşı sırasında, Yunan mezaliminin resmedildiği, büyük boyutlu tabloya dikkatinizi çekerim. Ayrıca: yine bu bölümde, Atatürk’ün muhteşem güzel yağlı boya tablolarının, Moskova kaynaklı olması, Rus ressamlar tarafından yapılmış olması ilgi çekiyor.

Aslında, ilgi yanında, niye bu tür resimlerin, Türk ressamları tarafından yapılamadığı da hayretle karşılanıyor.

Evet, yine yerdeki kırmızı okları takip ettiğimizde, yağlı boya tabloların bulunduğu bölümden çıkıyor ve uzunca bir koridora giriyoruz.

Bu uzunca koridorun sol bölümündeki odalar şeklinde düzenlenen yerlerde, yine Kurtuluş Mücadelesinin çeşitli safhaları canlandırılıyor.

Ayrıca: yine kurtuluş mücadelesinde önemli rol oynayan, çeşitli asker ve sivil halk kahramanlarının büstleri var.

Bu koridorda en ilgi çeken bölümler

Atatürk’ün mezar odasından video ile canlı yayın yapılan ve yayının büyük bir ekrana verildiği bölümdür. Burada: içeri girilmesi yasak olan mezar odasının, canlı görüntüsünü görebilirsiniz.

Ayrıca: yine bu “L” şeklindeki koridorda, bütün dışa bakan pencereler eşit büyüklükte iken, yalnızca bir pencere (mezar odasının görüntüsünün verildiği ekranın olduğu yerde) daha büyük yapılmıştır.

Bu pencerenin hemen karşısında, duvarda, Atatürk maskı bulunmakta olup, Atatürk, yattığı mezar yerinden, daima “Türk Bayrağını” görebilecek şekilde düzen alınmıştır.

Pencerede, doğruca karşıda, uzaklarda Ankara kalesi ve onun burcu üzerinde, büyük Türk bayrağı görülmektedir.

SÖYLEV

Evet, koridorda, Atatürk’ün sesinden söylev dinletisi eşliğinde ilerliyoruz ve koridorun sonunda, bu kez: Atatürk kitaplığı denilen ve duvarlardaki raflarda, camekanlar içinde bulunan ve Atatürk tarafından okunan kitapların bulunduğu bölüme geliyoruz.

Bu kitapların hepsinin, Atatürk tarafından bir zamanlar okunduğu ve hatta üzerlerinde kendisi tarafından çeşitli notlar düşüldüğü belirtiliyor.

Zemindeki, bilgisayar ekranlı  panolarda, Atatürk’ün yaptığı yazışmaların bir kısmının arşiv görüntülerini görmek mümkündür.

Bu bölümde: hemen sağdan ilerlerseniz, merdivenlerden aşağıya indiğinizde, Anıtkabir Komutanlığı tarafından işletilen, gayet güzel bir pastane bölümünü görebilirsiniz.

Bu bölümde: gerek yiyecek tatlı türleri ve gerekse içecek türleri bulmak mümkündür, kısa bir mola verebilirsiniz, fiyatlar gayet uygundur. Ancak, burada, gayet güzel teşrif edilmiş bu bölümde, tuvalet yok.

Evet, Atatürk kitaplığı bölümünden sonra, kapıdan çıktığınızda, yine bir kulenin içine giriliyor.

8. MÜDAFA-İ HUKUK KULESİ

Kulenin dış yüzü

Bir elinde kılıç tutarken, diğer elini ileriye uzatmış ve sınırımızı geçen düşmana “Dur” diyen bir erkek.

İleri uzattığı elinin altında bir ağaç var:

Bu simgede: kurtuluş savaşında, ulusal birliğimizin temeli olan müdafa-i hukuk simgelenmiştir. Gencin ileri uzattığı elinin altındaki ağaç: memleketi simgeliyor.

Kulenin içi

Burada, Atatürk ve Anıtkabir ile ilgili hediyelik eşyalar satılıyor. Bu hediyelik eşyalar, Anıtkabir Komutanlığı tarafından yaptırılıyor ve gayet uygun fiyatlarla ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Fiyatların gayet uygun olması, tercih sebebidir.

Bu son kuleden çıkıyoruz ve hemen solumuzda: Anıtkabir bölümüne çıkılan merdivenler ve bu merdiven blokunun her iki yanında, yine birçok rölyef ile tasvir edilen çeşitli görüntüler bulunuyor.

Anıtkabir askerler nöbet değişimi

MOZOLE BÖLÜMÜ MERDİVENLERİ SOL BÖLÜMÜ

Başkomutanlık meydan savaşını ifade eden kabartmalar var.

Solda

Köylü kadın, erkek çocuk ve at: Bunlar, milletçe savaşa hazırlık durumunu simgeliyor.

Atatürk bir elini uzatmış “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz dir İleri’ emrini veriyor ve ordulara hedef gösteriyor.

Öndeki melek: Atatürk’ün emrini, borusu ile uzaklara iletiyor.

MOZOLE BÖLÜMÜ MERDİVENLERİ SAĞ BÖLÜMÜ

Sakarya Meydan Savaşını ifade eden kabartmalar var.

Sağda

Bir genç, iki at, bir kadın, bir erkek var. Bunlar: savaşın ilk dönemlerinde, düşman saldırıları karşısında, evlerini bırakıp, yurt savunması için, yollara düşmüş insanlarımızı tasvir ediyor.

Bunların önünde

Çamura batmış bir araba, çabalayan atlar, tekerleği döndürmeye çalışan bir erkek, 2 kadın, ayakta duran bir yiğit, ona bir kılıç sunan, diz çökmüş bir kadın:

Yerde oturan kadın: vatan ana.

Diz çökmüş genç: Sakarya meydan savaşını kazanan Türk ordusu.

Meşe ağacı: zaferi.

MERDİVENLER

42 basamak bulunuyor.

Merdivenlerin ortasında: özel günlerde, çelenk ve çiçekler yerleştirilen bir bölüm görülüyor. Merdivenlerin üst bölümünde ise, nöbet tutan askerler var. Burada da, fotoğraf çektirmeyi unutmayın.

Mozole Bölümü

MOZOLE BÖLÜMÜ

Buranın boyutları: uzunluk: 72 metre, genişlik: 52 metre. Yükseklik: 17 metredir.

Dışarıda, duvarlarda

Solda: Atatürk’ün “Türk Gençliğine Hitabı” var.

Sağda: Cumhuriyetin 10. yılında, Atatürk’ün söylediği “söylev” var.

Bronz kapıdan, mozole içine giriliyor

Sağ duvarda: Atatürk’ün, 29 Ekim 1938 tarihinde, Türk ordusuna son mesajı var.

Sol duvarda: Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün, Atatürk’ün ölümü üzerine yayınladığı taziye mesajı.

Yan galerilerin duvarları
Lahit

15 ve 16’ncı yüzyıl, Osmanlı halı ve kilim motiflerinden oluşan mozaiklerle süslüdür.

LAHİT

40 ton ağırlığındadır.

Tek parça, kırmızı mermerden yapılmıştır.

Yanları beyaz Afyon mermeriyle kaplanmıştır.

Lahit arkasındaki büyük pencere: 1954 yılında, İtalyan Milano Veneroni Şirketi tarafından yapılarak hediye edilmiştir.

Atatürk’ün aziz naaşı: bu mermer mozolenin yaklaşık 7 metre altında, toprağa kazılmış bir mezarda bulunmaktadır. Mezar alanı: Selçuklu ve Osmanlı türbe mimarisi tarzında yapılmış, mozaiklerle süslenmiştir.

Zemin ve duvarlar: siyah-beyaz-kırmızı mermerler ile kaplanmıştır. Mezar odasının tam ortasında ise, kıble yönünde yerleştirilen, kırmızı mermer sandukanın çevresinde: Anadolu’nun bütün illerinden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azarbeycan’dan getirilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunuyor.

(Mezar odasından canlı görüntüyü, daha önce koridorda bulunan ekrandan izlemiştik)

Evet, mezar odasına bizzat girme şansı yok. Lahit önünde, Atatürk’ün manevi huzurunda, kısa bir süre saygı duruşunda bulunuyoruz. Mozole yapısında: yüksek sesle konuşmak, gülmek, aşırı hareketler hoş karşılanmıyor.

Kafeterya

Ziyaretiniz bittiğinde: yine kısa bir mola vermek isterseniz: Anıtkabir Komutanlığı tarafından işletilen, iki kafeteryayı kullanabilirsiniz.

Bunlardan birisi: yukarıda belirttiğim gibi, Atatürk kitaplığından merdivenlerle inilen ve otopark alanının hemen yanındaki kafeteryadır. Özellikle, yaz günlerinde, burada açık havaya da masalar ve sandalyeler yerleştiriliyor.

Diğer kafeterya ise, bayrak direğinin bulunduğu yerdeki merdivenlerden indiğinizde, hemen sağ yanda bulunuyor ki, burası da, gayet güzel ve lüks döşenmiştir.

Çay, meşrubat ve diğer tatlı cinslerinin fiyatlarının uygun olması ilgi çekicidir.

Peki, günde her yaştan ve hatta ülkeden, milliyetten binlerce kişinin ziyaret ettiği Anıtkabir bölgesinde, tuvalet veya lavabo ihtiyacınız olduğunda ne yapacaksınız?

İşte, bu tam bir sorundur. Eskiden, yakın bir süre öncesine kadar, bayrak direği arkasındaki merdivenlerden inildiğinde, sağ yanda kalan kafeterya da, tuvalet-lavabo bulunuyordu, ama Anıtkabir yönetimi, nedendir bilinmez, burayı kapatmış ve Aslanlı yolun başlangıcının arkasındaki otopark bölümünde bulunan alana, yani gezi rotasının, gezi alanının çok uzağına, gayet modern bir tuvalet-lavabo bölümü yaptırmış, ancak bu kadar uzağa yapılmasını anlamak mümkün değil, sonuçta burayı binlerce insan ziyaret ediyor.

Yukarıda söz ettiğim gibi: her gün binlerce kişinin ziyaret ettiği ve hatta, insanların defalarca ziyaret ettiği Anıtkabir gibi bir yerde: tek bir bölümde ki, gezi  rotasının çok uzağında bir bölümde, tek bir tuvalet-lavabo düzeni kurulmasının mantığını anlamak mümkün değildir.

Avrupa ve Amerika gibi benzeri yerlerde, tuvalet-lavabo bölümlerinin insanların en temel ihtiyaç duydukları alan olması düşünülerek, gezi rotaları üstüne veya yakınlarına konulduğunu hatırlatmadan geçmek istemiyorum ve inanıyorum ki, bu uyarı, bir şekilde ilgililerin kulağına gider ve bu sıkıntılı duruma önlem alacak şekilde: Her iki kafeterya bölgesinde küçük tuvalet-lavabo ihtiyacını karşılayacak şekilde tedbir alırlar.

Gün batımı
GEZİMİZİN BİTİMİ

Gezimizi burada noktalıyoruz. Yazının en başında belirttiğim gibi, Anıtkabir yalnızca bir anıt mezar olarak düşünülmemelidir.

Burada: Kurtuluş Mücadelesi, Büyük Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş mücadelesi ve bu mücadelelerin safhaları da canlandırılıyor ve bu yüzden, özellikle genç nesillerin, burayı ziyaret etmelerinin ve bu safhaları görmelerinin sağlanması, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, manevi huzurunda saygılarını sunmaları, yeni yetişen nesillerin: geçmişine sahip çıkması açısından çok önemlidir.

Sadece geçmiş mi, büyük önderin bizlere sunduğu gelecekte burada: burayı ziyaret ettiğimizde, onun fikirlerini öğrendiğimizde bu fikirler içinde yatan gelecekle ilgili, modern Türkiye ile ilgili önerilerini anlamak ve bunlara sahip çıkmak ta mümkün olacaktır.

Youtube anıtkabir tanıtım yazım.

 

Ankara Dikmen Vadisi

Ankara Dikmen Vadisi

Gerek Ankaralılar ve gerekse Ankara dışından gelip de, şehirde gezmek isteyenler için güzel bir yer olduğunu düşünüyorum.

Sıcak yaz günlerinde, gerçek bir serinlik ve su ve yeşil ortam yaşamak isteyenler için ideal bir yer. Ankaralıların büyük kısmı, burayı sıkça kullanıyorlar. Siz de eğer buraya daha önce hiç gitmediyseniz, bir gün, bir akşam zaman ayırın ve mutlaka gidin.

Gerçekten güzel bir ortam, gerek planlama, peyzaj ve insan profili açısından gerek güvenlik ve gerekse güzellik sunuyor. Özellikle: şehrin birçok bölgesinde aşırı sıcaklık etkiliyken, burada muhteşem bir hava akımı var ve bu hava akımı, terlemeden, serinlikte, rahatça zaman geçirmenizi sağlıyor.

Ankara Dikmen Vadisi

Evet, artık isterseniz. Dikmen Vadisi hakkında sizlere biraz daha ayrıntılı bilgi vermek istiyorum. Burası: 1970’li yılların başında, Dikmen deresinin aktığı ve önünde, büyük taş-kaya bloklarından bir baraj bulunan, çevresi bataklık bir bölgeydi.

Şehir planında ise, kent parkı yapılması öngörülmüştü. Ancak, elbette, bu tür yerlerin genel kaderi olduğu üzere, burası da zamanla gecekondular ile doldu.

Seçim zamanlarında, siyasiler, burada gecekondusu olan insanlara yani kamu arazisini yani sizin/benim hakkım olan araziyi bir gecede usulsüzce ele geçiren bu insanlara tapi vererek onların mülkiyetlerine geçirdiler.

Takip eden süreçte: vadi içinde yapılacak ikiz kuleler için, burada gecekondusu olanlara daire hakkı tanınacağı söylendi. Buna dayanarak, önceleri sekiz katlı yapılması düşünülen bu kuleler, daha sonra sırf kar marjının yükselmesi için, yirmişer katlı olarak yapıldılar.

Ayrıca, vadinin yamaçlarına, ön cepheden yasal olarak beş katlı görünmesine rağmen, vadiden bakıldığında, yedi-sekiz kat olarak görülen başkaca bloklar da yaptılar. Sonuçta: vadiye bakan bir beton blokların oluşmasına neden olundu.

Yani: 1990’lı yıllara kadar tamamen bataklık ve gecekondularla dolu olan bu alan: zamanla, beton bloklarla dolmaya başlamış ve 1996-1997 yıllarında tamamen elden çıkmıştır. Evet parkın tasarımı, Doruk Pamir tarafından yapılmıştır.

Melih Karayalçın’ın Belediye Başkanlığı döneminde başlanan park tasarımı, İ. Melih Gökçek’in Belediye Başkanlığı döneminde bitirilmiştir.

Elbette, 2000 yılında yapılan açılışa, ne Murat Karayalçın ne de Doruk Pamir çağırılmamıştır.

Birinci ve ikinci etap bitirildiğinde, burada: 2264 konut, 68 dükkan, 1 konferans ve sergi salonu, 2 yüzme havuzu, 2 spor merkezi, 2 güzellik salonu inşa edilmiştir. Bunun  dışında: 11 hektar yeşil alan, 2 hektara yakın seyirlik havuz ve 3 km. yol inşa edilmiştir.

Yakın zaman önce açılan üçüncü etapta ise: rekreasyon alanı çalışmalarında: çocuk köyü, cami, havuz, kafe, sera, çelik köprü ve çağdaş konutlar tasarlanmış ve yapılmıştır.

Söylenenlere göre: bu etaplar, beşinci etap olana kadar ve hatta “Panora Alışveriş Merkezinin” bulunduğu yere kadar devam edecekmiş.

Ama, Belediye, yasal sorunları aşamamış deniliyor. Ha, bir de, burada daha önce ikamet eden gecekondu sahiplerini, haklarının yendiğini öne sürerek sürdürdükleri eylemleri söz konusu oluyor.

Ankara Dikmen Vadisi

Evet, günümüzde, vadinin çevresinde bulunan ve özellikle, Ayrancı semti yönündeki konutlar: muhteşem lüks. Bu konutların çoğunluğunda, yabancı elçilik, konsolosluk personeli veya şirket elemanları oturmaktadırlar.

Hatta, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının bile, bu konutlarda oturduğu biliniyor. Evet, bu muhteşem konutlar hakkında daha fazla uzatmadan son bir şey söylemek istiyorum.

Dikmen vadisine gezmeye gittiğinizde, vadinin iki yanında özellikle gece ışıl ışıl parlayan bu konutlara bakıp ta, kendinizi üzmeyin, önemli olan parkın havasını, o güzellikleri teneffüs etmek, ama bu konutları görmemek mümkün değil, sırf bu yüzden bunlar hakkında ayrıntıya girdim.

Evet: park gerçekten güzel. Özellikle: 1 ve 2 nci etapların bulunduğu yerler harika. Çünkü: bu bölümlerde, güzel peyzaj planlamaları yapılmış. Bir de merdivenler olmasa. İniş kolay ama parkı geziyorsunuz, sonra çıkış biraz ızdırab haline geliyor.

Parka gideceklere önerim: Ayrancı semtinde, Hoşdere caddesine çıkarken sağ, inerken sol bölümde: özellikle, Atakule kavşağına yakın bölümde, tamamen anlaşılır bir dönemeç var.

Bu dönemeçte: Tavacı R. U. nın tabelasını görmemek mümkün değil

Arabanız ile giderseniz, bu kavşaktan dönün, doğru giderseniz: yine, bu parkın büyük sorunlarından biriyle karşılaşacaksınız.

Çelik bir köprü karşınıza çıkacak, bu köprü üzerinden devam ederseniz, Dikmen semtine, kısa yoldan ve kısa sürede ulaşmanız mümkün. Bu köprü; 2008 yılı başlarında, Belediye tarafından, 5 milyon TL. civarında fiyatla ihale edilmiş ve yaptırılmıştır.

Ancak, uzun süre, bu köprüden yalnızca 3.etap sakinlerinin yararlanması sağlanmış ve bu durum, köprü üzerinde bulunan Belediye güvenlik görevlileri tarafından denetlenmiş ve 3.etap sakinleri dışındakilerin bu köprüden geçmelerine izin verilmemiştir. Neyse ki, yakın zaman önce, bu saçmalık giderilmiş ve köprü genel kullanıma açılmıştır.

Evet, köprünün sağ ve solundan devam ettiğinizde, Dikmen Vadisine iniyorsunuz. Sağından devam ettiğinizde, lüks konutların bitişine kadar devam edin, sonra ilk bulduğunuz yere arabanızı park edin ve yürüyerek, merdivenlerden inmeye başlayın.

Yaklaşık 200 basamak iniyorsunuz ve Dikmen Vadisine varıyorsunuz. Zemin parke taşı döşeli, havuzlar çok büyük, özellikle, güney bölüme ilerlediğinizde, havuzdan aşağı dökülen, bir şelale oluşumu sağlanmış.

Burada: havuzun her iki yanında mevcut kafelere oturduğunuzda, gerek havanın serinliği ve gerekse su sesi, inanın muhteşem bir keyif veriyor. Ancak: hani dedik ya, her şey rant diye, kafelerde bir şeyler yemek içmek isterseniz oldukça pahalıdır.

Dinlenme molasından sonra: yürüyüşe devam ederseniz, parkta bolca bulunan banklarda oturan, hatta evinden termos ile çay getirip içen insanlara rastlayacaksınız. Bu arada: köpek gezdirenler, koşanlar, yürüyüş yapanlar….

Burada: gençlerin oluşturdukları guruplarda var, ama daha önce söyledim ya, bu gençler sorun yaratan tipler değiller, parktaki insan profili düzgün ve zaten güvenlik elemanları, gezdiğiniz sürede, her on dakikada bir görebileceğiniz yerlerde konuşlandırılmış.

Yani: parkta, gece veya gündüz dolaşmak pek güvenlik problemi yaratmıyor. Ama yine de, parkın loş ve karanlık bölümlerinde bulunmamakta yarar var diye düşünmemek mümkün değil.

Parktaki gezinize devam ederken, diğer etapları da kapsayan yürüyüş yolunu denerseniz, tüm parkuru yürümeniz yaklaşık 1 saat alıyor. Burada tercih sizin, özellikle geziniz sonunda, o merdivenleri yine tırmanmak gerektiğini düşününce, fazla yorulmamak ve son gücünüzü oraya saklamak konusunda tedbirli olmanızda yarar var.

Ankara Dikmen Vadisi

Son olarak: Hoşdere caddesinden saparak buraya gelmez iseniz, Çetin Emeç Bulvarı üzerinde, parkı ikiye bölen köprü üzerinde de, aracınızı park edebilirsiniz. Burası her ne kadar kentsel park alanı olarak ilan edilse ve yapılsa da, maalesef otopark yapılmamış.

Bu yüzden, araç parkı biraz sorun oluyor. Çetin Emeç Caddesi üzerinde, parkı ikiye bölen köprü üzerinde de, ikili ve hatta üçlü sıralı araç parkları yapılıyor. Bunu da tercih edebilirsiniz.

Evet, bence Dikmen Vadisine gidin.

Çünkü: en sıcak günlerde bile, burada sizi muhteşem güzel, serin ve hoş bir hava bekliyor. Havuzların kıyısında bolca bulunan banklarda oturun, havuzları, suyu, suyun akışını izleyin. Bu sizi dinlendirecektir. Hatta: havuz kıyısındaki kafelere uğrayabilir, buralarda bir şeyler içerek, sohbet ederek yorgunluk atabilirsiniz.

Hatta: hemen girişte, Ayrancı yönünde bulunan restoranlarda, Ankara manzarasını izleyerek bir şeyler yiyebilirsiniz. Özellikle: kaburga dolması yemenizi öneririm. Fiyat mı, elbette biraz yüksek, ama sonuçta mekan güzel, manzara güzel, fiyatların zaten normal olmasını beklemek anormal olur.

Tüm bu güzellikleri yaşarken: aman dikkat, Büyükşehir Belediyesinin diğer rekreasyon alanlarında ki bir kısım uygunsuz davranışlar burada da geçerli. Örneğin: bisiklete binmek yasak, çimlere basmak yasak ve hatta bir dönem fotoğraf çekmek bile yasakmış, sakın ola, arkadaşınız veya sevgiliniz veya eşiniz ile, bu romantik ortamın etkisinde kalarak yakınlaşmayın, o da yasak….

Yine de, doğa mükemmel.