Her gün binlerce Ankaralının önünden ve içinden geçtiği bir park.
Park, Kızılay’da gezinenler için küçük bir dinlenme molası için idealdir.
Evet; burada birde anıt var. 1935 yılında, Ankara taşından yapılmış. Bugün; Ankara taşı, özellikle Gölbaşı tarafındaki taş ocaklarında işlenerek, farklı yerlerde kullanılıyor.
Evet; bu anıt, Türk ulusunun, polis ve jandarmaya bir armağanı imiş. Yapıldığındaki amaç bu.
Bu nedenle: Emniyet Anıtı olarak da anılıyor.
Sanırım; her gün yanından geçtiğimiz ve binlerce kez gördüğümüz anıtın, bu yönünü bilenimiz çok azdır.
Anıt; Avusturyalı mimar, eğitimci ve ressam Clemens Holzmeister tarafından yapılmış. Avrupa’yı Hitler rejiminin baskı ve korkusunun sardığı yıllarda, Türkiye, Nazizmin zulmünden kaçan, yaklaşık 800 Avrupalı sanatçı ve bilim adamına kapılarını açar.
Holzmeister, işte bunlardan biridir.
Güvenpark Anıtı:
Evet; anıt, 1935 tarihinde, Holzmeister tarafından yapılır.
Anıtın Kızılay’a bakan cephesinde: biri genç diğeri yaşlı, ama her ikisi de güçlü iki bronz heykel: Türk gençliğini ve insanını temsil ediyor.
Anıtın Bakanlıklara bakan cephesinde ise; iki erkek kabartması var.
Bunlar; çağdaş Türk insanını ve ulusal birliği temsil ediyor.
Anıtın kaidesinde; kurtuluş savaşını, yeni cumhuriyeti betimleyen rölyefler var.
Bugün; burası, birinci derece doğal SİT alanı olarak resmileştirilmiş.
Başkentin; 80 yaşına yaklaşan simgesel parkı ve parkla özdeşen dev anıt, gerçekten görülmeye değer.
Ama; umarım sizde, benim gibi, gerek parkın ve gerekse anıtın bakımsızlığına, kirliliğine bakıp isyan etmezsiniz.
Bu tür anıtlar, dünyanın bir çok yerinde var. Ama; bunların hiçbirinde bu tür; kirlilik yok, inanın yok. Çünkü: yerel yöneticiler değer veriyor ve bakıyorlar.
Ankara Kızılay Güvenpark
Anıtta: son günlerde (net olarak ne zaman başladığını bilmiyorum) muhteşem güzel bir uygulama var.
Hava güzel olduğunda, mutlaka anıtın bulunduğu yerde, havuz bölümüne biraz zaman ayırın.
Havuzda; yeni kurulan bir düzen sonucu: klasik batı müziği eşliğinde, havuz fiskiyelerinin dansını, muhteşem dansını, değişik şekillerdeki akışını izleyebilirsiniz. Çok güzel, inanın harika bir görüntü yaratılmış. Müzik eşliğinde, sanki suyun dansı.
Mutlaka zaman ayırın ve izleyin. Havuzun kenarındaki oturma yerlerinde biraz mola verin ve bu görsel şöleni mutlaka izleyin. Bu görsel şöleni: düşünen ve yapanlara binlerce teşekkür.
İsterseniz önce müzeye ismi verilen Şehit Cuma Dağ kimdir, ona bakalım. Cuma Dağ: 15 Temmuz akşamı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde, helikopterden açılan ateş sonucu başı koparak vefat etmiştir. Kendisi jeoloji mühendisiydi.
Yeri: Çukurambar mahallesi, Dumlupınar Bulvarı, No.139. MTA Kampüsü içinde bulunuyor. Müze Pazartesi hariç her gün saat: 09.00-17.00 arasında açıktır. Müze: Atatürk’ün emriyle 1935 yılında kurulan MTA Genel Müdürlüğü bünyesinde 1968 yılında hizmete açılmış, 2003 yılında bugünkü yeni binasına taşınmıştır.
4000 metre karelik alana kurulmuş müze, 5 bölümdür ve 3 kata yerleşmiştir.
Girişler ücretsiz, araba park yeri sorunu yok. Müze girişinde bir oturma alanı ve kahve makinası var.
Burası: çocuklarla gidilebilecek harika bir müzedir. Özellikle “Jurassic Park” filmi izlendikten sonra gidilmesi uygundur. Çünkü: dinozorlar hakkında doyurucu bilgiler, mumyalar ve görseller var.
Müzenin içi ferah, merdiven yok, döner rampalar yürümeyi ve gezmeyi kolaylaştırıyor. Yani mimari açıdan oldukça güzel tasarlanmıştır.
Çok katlı, her katında ayrı bir tarih ve bilgi barındırıyor. İçine girilebilen küçük bir mağarada, madencilik geçmişi anlatılıyor.
Özellikle burada görmenizi önereceğim parçalar: Anadolu’da bulunan “mamut” ve “dinozor” iskeletleri, uzaydan getirilen taşlardır.
Birinci katta: dinozor maketleri ve balina iskeleti var. Dinozorlar son derece gerçekçi ve güzel yapılmıştır. Burada yaklaşık 6400 çeşide yakın fosil materyal bulunuyor. 1974 yılında Ankara-Beypazarı’nda bulunmuş olan “Anadolu Panteri” içi doldurulmuş olarak görülüyor.
Üst katta ise: fosiller ve kayaç yapıları var.
Müzenin en değerli ve mutlaka görülmesi gereken eserleri: ABD’den satın alınmış olan etobur fosili ve Fransa’dan hediye edilen ve 15 milyon yıl önce Fransa’da yaşayan fil iskeletidir.
Ayrıca: 1972 yılında aydan getirilen ay taşı da görülmeye değerdir.
1989 yılında, Sivas Yıldızeli ilçesinin Halil köyüne düşen irili-ufaklı göktaşı parçaları da ilgi çekiyor.
Ayrıca: Kahraman Maraş Gavur gölünde bulunmuş, MÖ 1000 yılına tarihlenen yani 3500 yıl önceden kalma “Maraş Fili” iskeleti de görülmelidir.
Çankırı-Çorum havzasında 23-28 milyon yıl önce yaşamış gelmiş geçmiş en büyük kara memelisi olarak bilinen “Dev gergedan” fosili bulunuyor.
“Uzun balina” iskeleti, Adana Yumurtalık sahilinde karaya vurmuştur. Brezilya’da bulunmuş ve yaklaşık 280 milyon yıl önce yaşamış, tatlı su sürüngeni olan “Mesosaurus” un orijinal fosili ve Ankara Köserekli de bulunmuş, 193 milyon yıl öncesine ait “Dev Ammonit Fosili” ilgi çekmektedir.
Üçüncü katta: 2017 yılında hazırlanan “Bilim Tüneli” bulunuyor. Bilim tünelinde, ülkemizin jeolojik miras alanları, Güney Afrika’nın safari parkları, deniz altındaki resiflerde gözlenen biyolojik çeşitlilik ve çiçeklerin göz alıcı renkleri izlenebiliyor.
Şehit Mehmet Alan Enerji Parkı
Mehmet Alan kimdir?
Kendisi: Ankara Kızılay’da düzenlenen bombalı saldırıda yaşamını yitiren MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi personelidir.
Müzeden çıkınca hemen karşı tarafta bulunan: “Şehit Mehmet Alan Enerji Parkı”; 2013 yılında beri hizmet vermektedir.
Özellikle çocuklar için ilginç, yel değirmeni, kömür madeni, petrol sondajı, rüzgar enerjisi gibi sistemler ilgi çekiyor, öğretici oluyor. Hibrit teknoloji olarak adlandırılan rüzgar enerjisi ve güneş enerjisinin bir arada çalıştırıldığı sistemle, Enerji parkının elektrik ihtiyacının bir bölümü karşılanmaktadır.
Ankara Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi
Türkiye İş Bankası, kendi müzesi İstanbul’da iken, Ankara’ya da böyle bir müze açmış ve iyi bir reklam kampanyası ile tanıtmıştır, uzun süre müzenin açılması ile ilgili reklam afişleri şehrin birçok yerinde karşımıza çıkmıştır.
Ulusda tarihi bina, İş Bankası Genel Müdürlüğü tarafından müzeye dönüştürülmüştür. Şehrin en merkezi yerinde, bulunmaması olanaksızdır, rahatlıkla ulaşıp gezebilirsiniz.
Biraz bu tarihi binadan söz etmek yerinde olacaktır. Tarihi bina: İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından, 1929 yılında İş Bankası’nın 3’ncü Genel Müdürlüğü olarak inşa edilmiştir. Yapının mimari üslubu, Neo-Osmanlı tarzıdır. Dıştan alt ve ortalar ayrı, üst kısımda ise Rönesans üslubu kullanılmıştır. Sütunlar çok süslüdür ve Osmanlı ile Selçuklu mühür ve armaları bulunur.
Daha sonra ise, bankanın Heykel Şubesi olarak kullanılmıştır. Dekorasyonu Selahattin Refik Sırmalı tarafından yapılmıştır, kendisi Atatürk’ün Çankaya köşkündeki çalışma odasını da tasarlamıştır. 90 yıllık tarihi bina, hizmete açıldığı ilk günden itibaren Ankara’nın simge yapıları arasına girmiştir.
Evet: müze 2 Mayıs 2019 tarihinde açılmıştır.
Müze: Pazartesi, Ramazan ve Kurban bayramlarının ilk günleri, 1 Ocak günü hariç, her gün açıktır. Saat: 10.00-18.00 arasında ücretsiz olarak gezilebilir.
Müzeye neden bu isim verilmiştir? “Atatürk’ün, askeri zaferlerin ancak iktisadi zaferlerle kalıcı olabileceği vizyonu” nedeniyle bu isim verilmiştir.
Müzede: Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren ülkemizin iktisadi bağımsızlık yolunda attığı büyük adımlar, Bankanın tarihiyle birlikte ele alınmaktadır.
Ulus’ta müzeye dönüştürülen tarihi binada: bodrum katındaki kiralık kasalar bölümü ve giriş ile birinci katlarda, orijinal olarak korunan özel tarihi alanlar ziyarete açılmıştır.
Giriş/Zemin katta; Mongeri’nin zarif tasarımı görülüyor. Ahşap malzeme, manuel çalışan döner kapı oldukça etkileyicidir. İçeri girince büyük bir karşılama alanı bulunuyor, yukarıdaki boşluğa baktığınızda bir vitray göreceksiniz. Bu vitray içinde “Hermes” görülüyor. (Hermes: altın değnekli Hermes, en hızlı ve en kurnazdır. Ticaretin, hırsızların, kurnazların, sporcuların, seyyahların ve koşucuların tanrısıdır.) Hermes: İş Bankasına 100 metre uzaklıktaki Roma hamamı kazılarında bulunmuştur.
Bu katta: bankanın iktisadi bağımsızlık tarihine dair koleksiyonunda yer alan fotoğraf, belge, obje ve filmler sergileniyor. Özellikle: geniş salonda bulunan ahşap çalışma masaları, kasa dolapları dikkat çekiyor.
Katlar arasındaki dolaşım, çevresi telle çevrili asansörle yapılıyor, ama mermer merdivenleri de kullanabilirsiniz.
1’nci katta: Atatürk’ün de misafir edildiği, orijinaline uygun şekilde korunan İdare Meclisi Salonu ya da Mavi Salon olarak isimlendirilir ve Genel Müdür Celal Bayar’ın odası bulunuyor. İdare Meclisi Salonu uzun yıllar yönetim kurulu toplantılarına ve bankanın en önemli toplantılarına ev sahipliği yapmıştır.
Yönetim kurulu, hala, her yıl bankanın kuruluş yıldönümü olan 26 Ağustos tarihinde, bu salonda toplanıyor. Tarihi binanın müzeye dönüştürülme kararı da bu salonda verilmiş. Ayrıca bu salonun hemen girişinde: bankanın ilk hesap defteri görülüyor.
Banka kurulduktan sonra, Banka tarafından 1 numaralı hesabın daima millete ait olduğunu söyler. Bunun üzerine 1 numaralı hesap TBMM’ye verilirken, 2 numaralı hesap ise Atatürk’e verilir.
22 Ekim 1929 tarihinde, Atatürk’ün misafir edildiği, orijinaline uygun şekilde korunan “İdare Meclisi Salonu” da, ziyarete açılmıştır. Atatürk’ün ziyareti sırasında çekilen fotoğraftan Kurt Bullent tarafından Müze için yapılan bir yağlıboya tablo ile Atatürk’ün Banka’nın İskenderiye Şubesi’ne hitaben imzaladığı Weinberg tablosu da sergileniyor.
Yine bu katta. Türkiye İş Bankasının, yapıldığı tarihte, Türkiye’nin en uzun binası olma özelliği taşıyan Genel Müdürlük binalarının maketleri de bulunuyor.
2’nci katta: Bankanın iletişim faaliyetlerini ve toplumsal katkılarını anlatan “Türkiye İş Bankası İftiharla Sunar” başlıklı kalıcı bir daimi sergi kurgusu vardır. Bu katta: Türkiye İş Bankasının bir zamanlar dağıtmış olduğu tarihi kumbaraları da görebilirsiniz.
3’ncü katta: sanat galerisi var, burada geçici sanat sergileri açılıyor. Dönemsel olarak sergiler düzenlenecektir.
4’ncü katta: burası sürekli sergi katıdır.
Milli Mücadelenin 100.Yılında İstiklal sergisi bulunuyor, sergi yıl sonuna kadar ziyaret edilebilir. Sergi; yani “İstiklal” başlıklı sergide: Türk milletinin verdiği mücadeleyi bine yakın belge, fotoğraf, film ve objeyle anlatıyor.
Ziyaretçiler, yüzyıllık bir tarihi yolculuğa çıkıyorlar. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, Milli Mücadelenin isimsiz kahramanları olan Anadolu insanını bir kez daha saygı ve minnetle anmak üzere hazırlanan sergiler: On yıllık savaş, Mütareke ve işgal, Direniş ve Kuvayı Milliye, Düzenli ordu ve sathı müdafaa, Hukuk ve Taarruz, İstiklal ve cumhuriyet olmak üzer 6 bölümde bilgi ve belgeleri ziyaretçilere aktarıyor.
Sergilerde savaşa dair askeri objeler, o dönem kaleme alınmış günlükler, notlar, savaş sırasında hazırlanmış ve savaşın seyrini belirleyen haritalarla cephelerde komuta kademeleri arasındaki emirler görülebilir. Ayrıca sergideki projeksiyonlarda, Milli Mücadele dönemine ait çok sayıda tarihi görüntü izlenebilir.
Sonuç, evet gayet güzel, muhteşem güzel bir müze, ulaşım kolay, ulaşım rahat, ücretsiz, mutlaka zaman ayırın ve gidin, gerçekten bambaşka bir aleme gireceksiniz.