Hollanda Amsterdam Günübirlik çevre gezileri

Hollanda Amsterdam Günübirlik çevre gezileri

Amsterdam:750.000 kişilik bir nüfusa sahip olmasına rağmen, göz alabildiğine uzanan kırlara çıkmak için, 10 dakikalık bir yolculuk yapmanız yetiyor.

Kentin çevresini dolaşmak ve sevimli kasabaları görmek için, mutlaka arabayla dolaşmak gerekmiyor. Halk otobüslerinin sunduğu kolay ve anlaşılır ve ucuz hizmetten de yararlanın.

Hollanda Amsterdam Günübirlik çevre gezileri

Amsterdam’ın kuzeyinde bulunan küçük kasabalar; hem kent manzarasıyla büyük bir zıtlık yaratıyor ve hem de böylece Kuzey Hollanda’daki tarımın kalbini görmüş olabiliyorsunuz.

Manzara; zaman zaman dar drenaj kanallarıyla bölünerek dümdüz uzanıyor. Arada: otlayan koyunları ve inekleri görebilirsiniz. Hatta, bazen balıkçıllar gibi su kuşlarına rastlamak bile mümkün. Ama: yüz metrede bir, tek katlı, birkaç ambarın yanında, bir çiftlik evi görülüyor.

BROCK İN WATERLAND:

Kentin çevresindeki ilk yerleşim yerlerinden biridir. Sevimli ama biraz eski, ahşap evler, kanallar ve doğal su kaynaklarıyla çevrelenmiş bir yer.

Hollanda Amsterdam Günübirlik çevre gezileri Monnickendam

MONNİCKENDAM:

Biraz daha kuzeyde bulunuyor. 1932 yılında, Afsluitdijk tamamlandıktan sonra, asıl fonksiyonunu kaybeden Zuider Zee üzerindeki büyük balıkçı limanlarından biriymiş.

Bir zamanlar: balıkçıların yaşadığı ahşap barakalar olan sevimli çatılara sahip binalar: ana caddenin iki yanına dizilmiş. Küçük liman, halen balıkçı gemilerine hizmet veriyor.

Bunların pek çoğu, artık özel kişilerce işletiliyormuş, yaz sezonunda gezi tekneleri olarak da kullanılıyorlarmış. Ayrıca, güneşli hafta sonları, denize açılan yelkenli teknelerle dolan özel bir marina da var.

Eski limanın çevresini dolaşarak, geleneksel yaşam biçimine dair izlenimler edinebilirsiniz. Bazı aileler, hala, rıhtım boyunca uzanan küçük “fabrikalar” da, tuttukları yılanbalıklarını işliyorlarmış.

Yazları; kasaba tezgahlarında satışa sunulan günlük balıklardan satın alabilirsiniz. Limanda bulunan balık restoranlarına da gidebilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Günübirlik çevre gezileri Merken

MERKEN:

Monnickendam’ın 5 km. ilerisindedir. Bu yol üzerinde: yazları binlerce kuşun barınağı olan açık denize kadar yaklaşabilirsiniz. Yerel balıkçıllar, ördekler ve sutavuklarının yanı sıra, yazları kuzeye göç edip, kış yaklaşırken güneye gelen göçmen kuşları da görebilirsiniz.

Bu dümdüz uzanan yolda, aynı zamanda bisikletle dolaşmak ve yürümek de büyük keyfdir.. Issız bir kayalığa kurulmuş, eski deniz fenerine doğru güzel bir yürüyüş yapılabilir.

Evet, Merken kasabası: Hollanda’daki en sevimli kasabalardan biridir. Burada yaşayan Kalvenci Hollandalılar; gelenekleri yüzyıllarca geriye giden bir tarihe sahip olmakla övünürlermiş.

Bu kapalı toplumun yaşlı üyeleri, gündelik hayatlarında geleneksel Hollanda kıyafetleri giyiyorlar.

Köy; 1957 yılına kadar, dış dünyadan kopuk bir adada bulunuyormuş. Köyü anakaraya bağlayan yolun açılması, köyün sakinlerinin hayatlarını büyük ölçüde değiştirmiş. Merken’de: günümüz ziyaretçileri, memnuniyetle karşılansa da, arabaların, köyün eteklerinde bulunan geniş otoparkta bırakılması tercih ediliyor.

Geleneksel boyalı evler ile son derece sevimli bir limanın bulunduğu köyde dolaşabilirsiniz. Rıhtım boyundaki küçük müzede sergilenen denizcilik ve balıkçılık dünyasına ait koleksiyon görülmeye değer.

Hollanda Amsterdam Günübirlik çevre gezileri Volendam

VOLENDAM:

Amsterdam’ın 40 dakika uzağında. Bunun için, merkez tren istasyonun bulunduğu yerde: otobüs bileti almalısınız. 110 numaralı otobüs bileti: gidiş-dönüş 8 Euro. Giderken: yol üstünde tarlalar, çiftlikler ve birçok köy benzeri mekandan geçeceksiniz.

Bu sayede, başka tip yaşam şartlarını da görmeniz mümkün oluyor. Yolun ortasında: bir peynir fabrikası var. Otobüsten inip, Hollanda peynirlerinin yapılışını izleyebiliyorsunuz.

Ayrıca, orada yaşayan kasaba insanları da çok cana yakın. Merken ve Monnickenden’ım kuzeyinde bulunan bu kasaba; Merken’in Katolik karşıtı. Yani burada yaşayanlar, Protestan.

Hollanda Amsterdam Günübirlik çevre gezileri Volendam

Buradan: hediyelik peynir almayı unutmayın. Evet, Volendam kasabasına vardığınızda: önce marinaya gidin. Sahil tarafında kısa bir tur atarak, şehri tanıyabilirsiniz. Rıhtımda dizilmiş kafeler ve hediyelik eşya mağazaları, turistleri çok etkiliyor.

Birçok hediyelik eşyanın satıldığı mağazalara girip çıkabilirsiniz. Sonunda ise, yorgunluğunuzu bir balıkçı restoranında atabilirsiniz.

Evet: bir balıkçı restoranında ne yenir? Yemekten önce, karides ve şarap olabilir. Harika karidesten sonra: Fried Soles adı verilen ve Volendam’a has, meşhur dilbalığı düşünün. Balık sevmeyenler bile, bu güzel balığın tadına doyamazlar.

Yemek ile birlikte; kişi başına gelen 3-4 çeşit meze, masada oturan herkesin yeterinden fazla doymasını sağlıyor. Evet, bu tür bir yemeğin maliyeti, kişi başı yaklaşık 60 Euro.

Hollanda Amsterdam Günübirlik çevre gezileri Edam

EDAM:

Burası: 1592 tarihli Kaaswaag (peynir tartı evi) ve peynirleriyle ünlü. Edam’daki, en dar ve eski köprü olan Kwalkelbrug adını taşıyan, tek kişilik köprüyü bulmaya çalışın, çok ilginç.

Alışılmadık şekilde döşenmiş olan, kasaba merkezi Damsiuis, 1540 tarihli Captain’s House yani Kaptanın Evinin biraz aşağısında kalıyor.

Kente geri dönmeden önce, güzel bir öğle yemeği yiyebileceğiniz, sevimli restoranları olan kasaba, dünya çapında tanınmasına karşın eski güzelliğini de korumayı başarmış.

Hollanda Amsterdam Günübirlik çevre gezileri St Bavokerk kilisesi

ST. BAVOKERK KİLİSESİ:

Muhteşem bir Gotik başyapıt olan St. Bavokerk kilisesi; 1735 yılında kurulan Avrupa’nın en güzel orglarından birine sahip. Yazları, Perşembe günleri öğleden sonra, kilisedeki resitallerde kullanılan orgun, bizzat Mozart ve Handel tarafından çalındığı söyleniyor.

Kiliseden çıktıktan sonra: Lepel straat’ı geçince; seksen yaşlarında bile resim yapan, kasabanın ünlü evladına adanmış “Frans Hals Museum” var. (Giriş ücretli) 1913 yılında açılan müze: 1603 yılından kalma Viesshall (et pazarı) ile kasabanın ileri gelenlerinin binasının bulunduğu yere açılmış.

Spaarne Nehri kıyısında, 1778 yılında, ipek tüccarı Pieter Teyler van der Hulst tarafından kurulan “Teylers Museum” bulunuyor. Buraya da giriş ücretli. Müzede sergilenenlerin, Hollanda’nın en eski halk koleksiyonu olduğu düşünülüyormuş.

Mirasçısı olmayan Teyler, kazandığı serveti sanat ve bilimin ilerletilmesi için, ülkesine hediye etmiş. Müzede: diğer el yapımı ürünler ile birlikte, ilgi çekici bir bilimsel araçlar koleksiyonu da sergileniyor.

Ayrıca: minerallerden, fosillere, madalyalardan sikkelere kadar uzanan koleksiyon, görülmeye değer.

Her yıl: Nisan ortalarından Mayıs sonuna kadar; Haarlem ile Amsterdam arasında, göz alabildiğine uzanan tarlalar; gökkuşağının renklerine bürünüyor.

Ünlü Hollanda laleleri, binlerce ziyaretçiyi büyüleyerek kendisine çekiyor.

Lille Kasabası yakınlarında “Keukenhof Bahçeleri” var. 28 hektarlık bir alana yayılan çiçek bahçeleri, kapılarını halka açıyor.

Çiğdem, sümbül ve nergis çiçekleri ve yalnızca hayallerinizde görebileceğiniz renkli laleler yan yanalar. Yer yer sevimli yel değirmenlerini de görebiliyorsunuz.

Burada: lale soğanı, çiçekler ve diğer Hollanda’ya özgü hediyelik eşyaların satıldığı bir mağazada bulunuyor.

Hemen yakınlarında bulunan; Legmeerdijk’teki “Bloemenveiling” yani “çiçek müzayedesi” ne de gidebilirsiniz.

Burada ; her gün açık arttırmayla satılan binlerce çiçek, birkaç saat içinde, dünyanın dört bir yanına dağıtılıyormuş.

Müzayedeyi izlemek çok keyifli, çünkü çiçekler alıcıların rahatça görebilmesi için, mini bir trenle müzayede salonuna getiriliyor.

Duvardaki büyük bir elektronik tabelada, açık arttırma oranları gösteriliyor. Bütün bunlar; birkaç dakikada bir tekrarlanıyor. Müzayede salonunun devasa boyutları var, izleyicilerin yürüyüş yolunun uzunluğu: 1.6 km.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı

Kentin güneybatı bölümü, merkezden dışarıya doğru genişleyen bir yelpaze şeklinde açılıyor ve belli başlı müzelere ev sahipliği yapıyor.

BAŞLANGIÇ NOKTASI:

Amstel ile Singel kanallarının kesiştiği yerde bulunan “Muntplein” Buraya: tramvay ile rahatlıkla gidebilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Muntplein

MUNTPLEİN:

Pek çok tramvay hattının geçtiği, küçük bir meydan. Burada: çok güzel bir kule göreceksiniz. Muntorren (darphane) kulesi. Bu kule: kente girişin kontrol edildiği bir yermiş. 1619 yılında geçirdiği bir yangında hasar görmüş ve 1620 yılındaki yenileme çalışmalarında, saat kulesiyle taçlandırılmış.

1699 yılında, kuleye, çanlar eklenmiş ve günümüzde bu çanlar: 15 dakikada bir çalıyor. Darphane: 1672 yılında, Fransa ile yapılan savaş sırasında, kısa süre taşındığı bu kuleye, adını vermiş.

Kulenin gölgesiyle, kentin ortaçağ hendeklerinden biri olan Singel Kanalının üzerinde; bir çiçek pazarı var. İsmi: Bloomenmarkt. Bu günlük Pazar: çiçek satıcılarının rengarenk çiçeklerle yüklü tekneleriyle kanala geldiği, yüzyıllardır burada kurulmaktaymış.

Günümüzde, çiçek tezgahları, hala suyun üzerinde bulunuyor. Ama, artık kanal duvarlarına sabitlenmişler. Bu pazarda satılan çiçekler, en boğucu Amsterdam gününü bile canlandırmaya yetecek ölçüde güzel.

Konigsplein’e ulaşıncaya kadar, Pazar boyunca yürüyün. Konigsplein’den, aşağıya, Leidsestraat’a doğru yürüyün.

Burası: kentin en büyük meydanlarından birini, merkeze bağladığı için, en işlek caddelerden biridir. Leidsestraat caddesinde ilerlerken, kezersgrach caddesi ile kesişim yerine geldiğinizde: buradaki alışveriş merkezinde mola verebilirsiniz.

Bu alışveriş merkezinin ismi: Metz&Co. Kentin, en eski binalarından biri olan bu binanın üst katındaki kafede, kentin güzel manzarasını seyredebilirsiniz.

Leidsestraat caddesinin sonunda: kentin en işlek ve hareketli yerlerinden biri olan ”Leidseplein” var.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Leidse Plein

LEİDSE PLEİN:

Burada: meydana taşmış kafe ve barlar, her zaman ve her türden kalabalığı barındırıyor. Doğal büyüklükteki: iguana ve kertenkele heykelleriyle süslenmiş küçük parkı mutlaka görün. Meydan: meydana çıkan dar sokaklar, sinemalar, konser salonları ve canlı gösteriler yapan yerlerle dolu.

Burada: ayrıca kalabalık bir VVV Amsterdam Turizm Danışma Bürosu da var. Yazları: burası, sokak göstericileriyle dolu. Ama, bu gösterileri izlemek, cebinizdeki bozuklukları gözden çıkarmanız demek.

Ayrıca: enstrümanını çalan yetenekli, klasik müzik öğrencileri ya da geleneksel müziklerini yapan dünya çapında müzisyenleri de görebilirsiniz. Kışları ise, meydan paten yapanlarla doluyormuş.

Her şeye rağmen, hangi mevsim olursa olsun, güneş batar batmaz, neon tabelaların ışıldamaya başladığı meydan, günün erken saatlerine kadar, restoran, gece kulübü ve barları dolduran insanlar ile, büyük hareketlilik yaşıyor.

Leidse plain caddesinin batı yakasında: 1894 yılında yapılmış olan “Stadsschouwburg” (belediye tiyatrosu) bulunuyor. Tiyatro binası: kentin ilk opera binası olma özelliğini taşıyor.

Gezici guruplara ve Hollanda kumpanyalarının gösterilerine sahne oluyor. Binanın yanında güzel bir anıt olan, 1902 tarihli American Hotel görülüyor.

Evet, gezimize devam ediyoruz. Leids plein’i geçiyoruz, sola dönün ve Singelgrach kanalını geçin. Sağda: Stadhouderskade’yi geçince, Vondelpark’a giden, dar bir kapı göreceksiniz.

Sol yanınızda ise: Amsterdam Casino&Lido kalıyor.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Vondelpark

VONDELPARK:

Park, 1865 yılında kurulmuş. Amsterdam’ın akciğeri olarak anılıyor. Kentin, genellikle gecekondularında yaşayan kalabalık halkı için, böyle zarif ve yüksek tabaka bir park, görünce hayret edeceksiniz.

Parkın adı: Hollanda’nın ilk şairlerinden biri olan: Joost van den Vondel’e ait. Dönemin: İngiliz bahçeleri tarzında düzenlenmiş.

Günümüzde, 46 hektarlık bir alana yayılan parkta, yürüyüş yolları ve bisiklet parkurlarının yanı sıra, çiftlik hayvanları ve papağanlar var.

1881 yılında açılan geniş bir pavyon; 1991 yılında yenilenerek hizmete açılmış. İsmi: Nederlands Filmmuseum.

Gösteriler ücretsiz. Günümüzde, yazları açık hava gösterileri sunuluyor ve diğer sanatsal etkinliklere yer veriliyor. Ayrıca, yılda 1.000 civarında film gösteriliyormuş.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Vondel Park

Leidse plain’in güneyine doğru, 10 dakika yürüyerek, pek çok ziyaretçinin, Amsterdam’a geliş nedeni olan müzeler bölgesine ulaşabilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Museum Plein

MUSEUM PLEİN (MÜZELER BÖLGESİ):

Burada, Avrupa’nın en önemli üç sanat koleksiyonu, ziyaretçilerin birinden çıkıp diğerine girebileceği kadar birbirine yakın. Farklı tasarımlara sahip olan binalar, açık bir alanın çevresinde yeniden düzenlenmiş ve bu meydan “Museum plein “ adını taşıyor.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Rıjks Museum

RIJKS MUSEUM:

Hollanda’nın en büyük müzesidir. Ulusal Sanat Galerisidir. Koleksiyonda, ünlü ustaların eserleri var. Giriş ücretli, büyükler 9 Euro, çocuklar ücretsiz. (19 yaş altı) Burada: dünya çapında, en kapsamlı Hollanda sanatı barındırılıyor.

Tarihi bir binaya sahip olmasının yanı sıra, ülkenin en geniş koleksiyonlarına da ev sahipliği yapar. Müze binası: Victoria dönemi Gotik tarzının bir örneğidir.

1855 yılında açılan müzenin tasarımı PJH Cuypers’e ait. Birbirine bağlı, labirent gibi salonlardan oluşan müze, 1898 ve 1919 yıllarında yapılan eklentilerle genişletilmiş.

Müze: uluslararası arena da, açtığı sergilerin kalitesiyle tanınır. Her yıl, 1 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen müzenin, 45’i alanlarında uzman olmak üzere 400 çalışanı bulunmaktadır.

Sergi alanlarının özenle hazırlandığı müze projelerinde, her zaman önde gelen tasarımcılar çalışır.

Koleksiyonun en önemli parçaları: Philip kanadında halen sergileniyor. Ancak: koleksiyonun tümü çok kapsamlıdır.

Yine de, pek çok ziyaretçinin ana ilgisi, Flaman ustalara yöneliyor. 15 ve 17’nci yüzyıllar arasında, Flaman resim sanatının en güzel örneklerini bulabiliyorsunuz.

Bu koleksiyonda: aslında “Yüzbaşı Frans Banning Cocp ve Teğmen Willem van Ruytenburc “ adını taşıyan “Gece Nöbeti” gibi ünlü eserleriyle birlikte, Rembrandt’ın 20 tablosu yer alıyor.

Gece Nöbetinin devasa boyutları son derece etkileyicidir. Resmin orijinal olarak daha da büyük olduğu söyleniyor. Gece Nöbeti; 1715 yılında, Dam Sarayı’na götürüldüğü zaman, resmin, sergilenmesi düşünülen yere büyük gelmesi üzerine, tuvalin sağ tarafında bulunan üç figür kesilmiş ve resim kendisine ayrılan yere sığdırılmış.

Orijinal olarak, resmin sol tarafından iki önemli figür bulunuyormuş, günümüzde ise, Rembrandt’ın kompozisyonda ön plana çıkardığı yer değişmiş ve bu iki figür resmin merkezine oturtulmuş.

Evet devam ediyoruz.

Yüzbaşının, milis kuvvetlerinin betimlendiği tablo, gerekli resmiyetten uzak olduğu düşünülerek, yapıldığı dönemde hayli yenilikçi bulunmuştur.

Johannes Vermeer (1632-1675), müzenin en beğenilen eserlerinden biri olan, 1660 tarihli “Mutfak Hizmetçisi” adlı resminde de görülebileceği gibi, etkileyici ışık kullanımı öne çıkıyor.

Müzede, Flaman okulunun kurucusu olan Frans Hals’ın eserleriyle birlikte, bu okulun diğer önemli isimleri de görülebilir. Rembrandt; pek çok öğrenci yetiştirmişti ve onun tarzına son derce yakın resimler yapan öğrencileri nedeniyle, daha sonraki yıllarda, ustaya atfedilen bazı resimler de olmuştur.

Gerrit Adriaensz Berkcheyde adını taşıyan pek tanınmayan bir ressamın, 1672 yılında, büyük evlerinin yeni yapıldığı sırada Herengrach’ı betimlediği resmini mutlaka görün. Resimde: Centilmen Kanalının, ilk hali görülüyor.

Daha sonraki Flaman sanatçıların eserleri, 1800’lerin sonunda büyük bir ün kazanan ve en tanınmış isimleri arasında Jan van Huysum’un bulunduğu Lahey Okulu sanatçılarıyla birlikte sergileniyor.

Müzede: Rubens, Tintoretto, El Greco gibi Hollanda dışından sanatçıların eserlerinin yanı sıra porselen, mobilya, heykel ve el sanatları ile Güney Kanadındaki Asya sanatı koleksiyonu da bulunuyor.

Evet, harika bir yapı ve harika bir koleksiyon. Mutlaka gidin, mutlaka zaman ayırın.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Van Gogh Museum

VAN GOGH MUSEUM:

Gotik tarzın süslemeli bir örneği olan Rijks Museum’un arkasında bulunuyor. Ultra-modern çizgilere sahip olan bu müzede sanatçının 200 den fazla resim, 500 çizim ve taslak ve ayrıca Japon eseri bulunuyor. Giriş ücretli: yetişkinler 7 Euro, çocuklar 2 Euro.

Vincent Van Gogh’un eserlerinden oluşan dünyadaki en geniş koleksiyon, bu müzede sergileniyor. Bu ünlü ressamın eserlerine adanmış olan müze: 1973 yılında hizmete açılmış ve ana binanın tasarımı Gerrit Rietveld tarafından yapılmış.

Geçici sergilere ev sahipliği yapan, büyük dairesel kanat ise Kisho Kurokawa’nın tasarımı imiş ve yapımı 1999 yılında tamamlanmış.

Müzede; 19’ncu yüzyılda hiç tanınmayan sanatçının, 200’den fazla resmi ve 500 çizimiyle birlikte, en kapsamlı koleksiyonu sergileniyor.

Ana koleksiyon, kardeşi tarafından yazılan ve resimlerle birlikte ele alındığında, bu sanat eserlerine hayat veren 800 civarındaki mektubu da saklayan Theo Van Gogh tarafından oluşturulmuş.

Vincent’in kısa süren sanat hayatı, manik depresif dönemlerde yaşadığı kesintilerle iç içe geçmiştir ve resimlerinde, sanatçının ruh haline ilişkin ipuçları görülebilir. Van Gogh’un müzedeki eserleri: kronolojik olarak, hayatının ve işlerinin farklı dönemlerini yansıtan, beş döneme ayrılmış.

Netherlands, Paris, Arles, Saint-Remy ve Auversur-Oise. 1885 tarihli resmi, Patates Yiyenler, o dönemde, Van Gogh’un da aralarında bulunduğu yoksulların yaşamına dair gerçekçi bir bakış sunar. Arles’daki Yatak Odası ile Vazodaki Günebakanlar” son derece canlı renklerle keskin bir kontrast yaratır.

Bu iki resim de, sanatçının “Provenc”e taşındığı, 1888 yılında yapılmıştır. Van Gogh; aynı zamanda, diğer sanatçıların eserlerini yorumlamasıyla da tanınır ve müzede, sanatçının Rembrandt, Delacroix ve Millet gibi ünlü ustaların eserlerine dayanarak yaptığı resimler de görülebilir.

Van Gogh’un çok sevdiği kardeşinin oğlu olması ve adını “Vincent” koymaları üzerine, erken baharın müjdecisi olarak, çiçek açan badem ağaçlarını resmeder ve bu güzel tabloyu yeni doğan yeğenine adar.

Bu müzeye yapacağınız geziyle, sanatçının yaşadığı çeşitli dönemlerdeki değişimine ve gelişimine tanık olabilirsiniz. Müzede, Vincent Van Gogh eserlerinin yanı sıra, 19’ncu yüzyıl sanatına ait, birçok başka obje de sergileniyor.

STEEDERİNG MUSEUM:

Van Gogh Museum’un hemen yanındadır. Bu müzenin dış görünüşü, iç mekanda sunulan sanat eserlerinden hayli farklı bir tarzdadır.

Yapımı; 1895 yılında tamamlanan müze binasının; Neo-Klasik ön cephesi, aralarında mimar de Keyser’in de bulunduğu ünlü Hollandalıların figürleriyle bezenmiştir.

Özel sanat eserlerini; 1890 yılında kente hediye eden Sophia de Bruyn’un koleksiyonu nu barındırmak üzere inşa edilen müze, 1938 yılında, Modern Sanatlar Müzesine dönüştürülmüş.

Koleksiyonun bazı önemli parçaları: Centraal Station’daki TPG binasında “Stedelijk Museum CK” adlı geçici müzede sergileniyor.

Burada: Marc Chagall’ın “Sanatçının Yedi Parmaklı Kendi Portresi, Hamile Kadın ve Kemanlı Adam” gibi resimlerini mutlaka görmelisiniz.

Ayrıca: bu geçici müzede: Monet, Cezanne ve Matisse gibi ünlü ustaların eserlerinin yanı sıra Picasso’nun da bazı resimleri görülebiliyor.

Van Gogh Müzesinin de tasarımını yapan Gerrit Rietveld’in bazı çizimlerine sahip olan müze, Piet Mondrian gibi Hollanda’nın modern sanatçılarının çalışmalarına da ev sahipliği yapıyor.

Stedelijk Museum’dan sonra; isterseniz; Museum plein civarında bulunan mağaza ve dükkanlardan alışveriş yapabilirsiniz.

Van Gogh Museum’dan, Paulus Potter straat’a doğru yürüyün. Kentteki en eski evlerden biri olan “Coster Diamonds” yani “Coster Elmaslarının” mağazası hemen gözünüze çarpacak.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Coster Diamonds

COSTER DİAMONDS:

Burada elmasların nasıl tıraşlanıp kesildiğini izleyebilirsiniz. Hatta: bir-iki kıratlık elmaslarla bezenmiş mücevher satın alabilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Güney batı gezi planı Coster Diamonds

Museum plain’in batı kenarını oluşturan Van Baerl straat, kentin “Haute Couture” merkezidir. Biraz da, müziğe ilişkin bir şeyler görmek isteyenler için, Van Baerl Straat üzerindeki “Concertge bouw” var. Burada: aynı adı taşıyan orkestra müzik yapıyor.

Binanın mimarı: Van Gendt. Ana konser salonunun akustiğinin mükemmele yakın olduğu söyleniyor.

Müze turundan sonra: kente dönmek için; Rijks Museum’un merkezindeki açık avludan yürüyerek; merkeze doğru ilerleyin. Burada: Nieuwe Speigal straat caddesi var.

Burada yürümeye devam edin. Antika mağazaları ve sanat galerileriyle dolu olan bu merkezde, vitrinlere bakarak dolaşmak çok keyiflidir.

Ancak: dikkat, fiyatlar yüksek. Vitrinlere bakmak la yetinmekte fayda var. Evet: bu cadde boyunca, kuzeye yani merkeze doğru yürümeye devam edin.

Herengracht kanalının, en güzel noktasına çıkacaksınız. Burası ilk kazıldığında, arazilerin büyük kısmı satılmış.

Daha sonra, sağa doğru yönelip, Vijzels straat’ a doğru ilerleyin. Kanalın bu bölümü: kent ileri gelenlerinin geniş evleriyle doludur.

Bu nedenle: bu bölgeye “Altın Kavis” adı verilmiş. Günümüzde, binaların çoğu finans kurumlarına ev sahipliği yapıyormuş.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı

Evet, bu günkü geziye: alışveriş caddesi olan “Kalver straat” dan başlıyoruz. Kentin, kuzeybatı kesimi, merkeze yakın ve Amsterdam’ı kuzey-güney yönünde ikiye bölüyor.
Spu caddesine vardığınızda, solda kalan küçük meydana dönün.

Bu meydanda: Cuma günleri, güzel kitap pazarı kuruluyor. Meydanın kuzey tarafında, iki evin arasında uzanıyormuş gibi görünen yol, kent merkezindeki en huzurlu yer olan “Begijnhof” a çıkıyor.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Begijnhof

BEGİJNHOF:

Küçük bir meydanın çevresinde dizilmiş binalar topluluğu, 1346 yılında, manastır yeminleri olmadığı halde, Katolik Rahibeler Birliğinin üyeleri olan “Beguin” ler için yapılmış.

Basit bir hayat yaşayan rahibeler, barındıkları odaların karşılığında yoksulların eğitilmesi ve hastaların bakımı gibi işlerle uğraşıyorlarmış. 14’ncü yüzyıl tarihli evlerden, günümüze kalan hiç bir şey olmamasına rağmen, buradaki, 1488 yılı yapımlı “Het Houten Huis”, Amsterdam’ın en güzel binasıdır.

1680 yılından kalma şapel, yapılış amacını gizleyen bir tarzda inşa edilmiştir.

Vitray pencerelerde, Amsterdam mucizesi betimlenmiştir. Buna karşın, avlunun ortasında, şimdi İngiliz Presbiteryen Kilisesi olan, çok daha eski bir kilise bulunuyormuş. Alterasyon döneminden sonra; 1607 yılında burası İngiliz ve İskoç inananlara kiralanmış.

Yeni Dünya’ya doğru yelken açmadan önce, İngiltere’den Amsterdam’a gelen Öncü Göçmenler, burada dua etmişler.

Son Beguin; 1971 yılında vefat etmiş. Günümüzde bu evler, yalnızca Hıristiyan inancını taşıyan yalnız kadınlara verilse de, onlardan rahibelik yapmaları beklenmiyormuş.

Beginjhof’un arkasında:

Alterasyondan sonra kentin yetimhanesi olarak hizmet veren, eski St. Lucian Rahibe Manastırı var. Buraya çoğunlukla, zengin yetimler kabul ediliyormuş.

Bina, buraya bir kanat ekleyen de Keyser’in de aralarında bulunduğu çeşitli mimarlar tarafından genişletilmiş. 1975 yılında, bu büyüleyici kentin gelişimi üzerine, kapsamlı bir bakış sunan Amsterdam Historich Museum olarak açılmış.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Historich Museum

AMSTERDAM HİSTORİCH MUSEUM;

Amsterdam Tarih Müzesidir. Giriş ücretli. Yetişkinler 6 Euro ve çocuklar 3 Euro. Evet, bu müzede: planlar, haritalar ve yapımı tamamlanan kanal ve caddelerin resimleri var.

Müze, 1975 yılında açılmış. Bir bölümde: Amsterdam’ın dünyanın en zengin şehri olduğu dönemdeki “Altın Çağ” canlandırılmış.

Ancak: Nazilerin kenti işgali ve kentin korunması için yapılan çalışmalar ve 20’nci yüzyılın anlatıldığı bölümler harika. Müzede sergilenen tablolar, dökümanlar, objeler ve arkeolojik kalıntılar, Amsterdam’ın küçük bir kasabadan, nasıl dünyanın ünlü merkezlerinden birisi haline geldiğini gözler önüne seriyor.

Ayrıca; müzede porselen ve gümüş eser ve eşyalardan oluşan koleksiyon da izlenebiliyor. Bina kompleksinin iç kısımlarında sergilenen kalıcı koleksiyonlar: The Young City, The Might Cit, The Modern City gibi dönemlere ayrılmış.

Bunun yanı sıra, ziyaretçiler için, Amsterdam’ın tarihini anlatan büyük turlar düzenleniyor.

Kalver straat caddesinin girişinde bulunan küçük rölyefte: müzenin kuruluş amacını da görebilirsiniz.

 Müzeden çıktıktan sonra:

Kuzeye doğru yürüyün. Yolunuza kalver straat caddesinden devam edin.

Kalver straat caddesine paralel ilerleyen Rokin caddesini de kullanabilirsiniz.

Buradan giderseniz, kanalın hemen karşı kıyısında: kentin muhteşem arkeolojik koleksiyonuna ev sahipliği yapan “Allard Pierson Museum” görebilirsiniz.

Yine birkaç dakikalık yürüyüş uzaklığında, Amsterdamlıların “Dam” dedikleri “Dam Meydanı” yani kentin kalbi var.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Dam Meydanı

DAM MEYDANI:

Meydana: 1655 tarihli “Koninklijk Paleis yani “Kraliyet Sarayı” nın süslemeli ön cephesi hakimdir.

Bina, o dönemde gemi trafiğinin yoğun olduğu Damrak’a bakacak şekilde, Belediye Sarayı olarak inşa edilmiş. İskandinavya’dan deniz yolu ile getirilen keresteler, bataklıkta yapılacak binaların temellerinde kullanılmış.

Belediye Sarayının temelinde de, 13651 adet direk kullanılmış. Jacob van Campen’in klasik tasarımı, kentin Altın Çağda hissettiği, kendine güveni yansıtır nitelikte.

Omuzlarında dünyayı taşıyan “Atlas” heykeli binanın arkasında oturuyor ve görkemli iç mekanda, son derece kaliteli malzemeler kullanılmış.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Dam Meydanı
Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı

Napoleon’un kardeşi Louis Bonaparte, 1806 yılında, Hollanda kralı ilan edildiğinde, sahip olduğu mevki ye göre bir yerde kalmak istemiş ve Belediye Sarayını talep etmiş.

Binayı, zamanın en güzel eserleriyle dekore eden yeni kral, dört yıl sonra ülkeyi terk ederken, her şeyini arkasında bırakmış.

Bina, o dönemden beri Kraliyet Sarayı olarak kullanılıyor. Ama, Londra’daki Buckingham Sarayı gibi kraliyet üyelerine ev sahipliği yapmak yerine, yalnızca törenlerde kullanılıyor.

Sarayın hemen yanında:

Nieuwe Kerk, yani yeni kilise var. Ama adına bakarak kentteki en yeni kilise olduğunu sanmayın. Kilise, geçirdiği korkunç yangınlar ve Alterasyon sırasında sahip olduğu hazineleri yitirmiş.

Protestan inancına ait bir kiliseye göre, son derece süslemeli vaiz kürsüsü dikkat çekiyor.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Dam Meydanı Karşısı

Evet, Dam Meydanı karşısında;

beyazlığı ile dikkati çeken “Ulusal Anıt” bulunuyor. 1956 yılında, yerine yerleştirilen anıt, halkın topladığı paralarla yaptırılmış. Anıt: II. Dünya Savaşında, Hollanda’nın oynadığı rolü vurgulaması açısından öne çıkıyor.

Dam Meydanının güney kısmında, ünlü Londra mum heykellerinin şubesi olan “Madame Tussauds” müzesi bulunuyor. Müzede: müzik ve sinema yıldızlarının birebir kopyalarını yakından görüp, birlikte fotoğraf çektirebilirsiniz.

Burada, ayrıca, Amsterdam’ın Altın Çağını yaşatan bir panorama ile birlikte, müzenin üst katlarından meydanı izleyebilirsiniz.

Evet: Kraliyet Sarayından, kuzey kanal halkasına ulaşan Raadhusis straat’a doğru yürüyün.

Sarayın hemen arkasında: 1899 yılında, abartılı bir Gotik tarzda inşa edilen ana postane binasının yeri olan “Manga Plaza” bulunuyor.

Postane açıldığında, o dönemde, binanın böyle resmi bir kurum için gösterili olduğu düşünülmüş.

Ama bina, 1990 yılında, kentin tek alışveriş merkezine ev sahipliği yapmak için yeniden düzenlenmiş ve dekore edilmiş. Evet, büyük bir alışveriş merkezidir.

Evet: Raadhusis straat; tramvaylar, otobüsler ve arabalarla, son derece işlek bir cadde. Buradan, kolayca kentin ilgi çekici yerlerine gidebilirsiniz.

Ama bunun en sessiz ve sevimli rota olduğu söylenemez. Buradan: güneye yada kuzeye çıkan sokaklarda dolaşmak da çok keyiflidir.

Caddeyi devam ettiğinizde, sağınızda: Westerkek görülecek.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Westerkerk Kilisesi

WESTERKERK KİLİSESİ:

Burası: kendi adını taşıyan meydanda bulunan, ilgi çekici özellikleri olan bir kilisedir. Keyser tarafından, 1619 yılında tasarlanmış ve ünlü mimarın en son eserlerinden biri. Rembrandt’ın da bu kiliseye gömüldüğü söyleniyor, ne yazık ki mezarın yeri, tam olarak bilinmiyor.

Ünlü ressamın öğrencilerinden biri olan Gerard de Lairesse; 1686 yılında kiliseye eklenen org panolarını resimlemiş. Kentteki en yüksek kulelerden biri olan kilisenin 83 metre yüksekliğindeki kulesine tırmanıp, manzarayı izlemek mümkün. (kuleye giriş ücretli)

Çan kulesinin tepesindeki Kutsal Roma-Germen İmparatoru I. Maximilian’ın 1489 yılında kente sunduğu tacın bir replikası bulunuyor.

Kiliseden sola doğru dönüp yürüyün. Anne Frank Huis yani Anne Frank’ın evini göreceksiniz.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Anne Frank Huis

ANNE FRANK HUİS:

Her yıl, yaklaşık 1 milyon kişi, burayı ziyaret ediyormuş. II. Dünya Savaşı sırasında burada yaşananlarla ünlü olan hem ofis hem de ev olarak kullanılan, sıradan bir kanal binası. Bu küçük kızın ailesi ve yakınlarıyla birlikte, Nazilerin Amsterdam’ı işgali sırasında, yakalanıp toplama kampına götürülmemek için saklandığı yer.

Küçük Anne; ailenin yaşadığı hayatı anlattığı defterine, her gün bir şeyler yazmış. Bu günlük, ailenin yaşadığı yerin keşfedildiği güne kadar sürmüş. Tavan arasında saklanan, 8 kişiden, yalnızca Annenin babası hayatta kalabilmiş.

4 Ağustos 1944 tarihinde, saklanma yerinin ortaya çıkması üzerine, bu insanlar, toplama kamplarına gönderilmişler.

Anne, savaş bitmeden önce tifüsten ölmüş. Savaştan, yalnızca Anne Frank’ın babası Otto Frank canlı olarak kurtulabilmiş.

Savaş sona erdikten sonra, 1947 yılında babası, kızının, insanlığın yaşadığı zulmün bir simgesi olan dokunaklı günlüğünü yayınlamış.

1635 yılında inşa edilmiş olan ev; Annenin burada saklanarak yaşadığı yıllardaki haliyle korunmuş.

1960 yılında, bir müze olarak halka açılmış. Ailenin, gündüz saatlerini geçirdiği tavan arası, kasvetli ve çıplak.

Bir duvarda: dergilerden kesilmiş artist resimleri var. Ziyaretçiler, merdivenleri tırmanarak ailenin sığındığı yerin girişini gizleyen ahşap ve hareket edebilen, üzerinde kitaplar yerleştirilmiş, kitap rafını görebiliyorlar.

Aşağı katta:

Çalışma odaları ve 1999 yılında büyük paralar harcanarak yeniden düzenlenen, baba Frank’ın işlerini yürüttüğü ambarlar var. Yan yana iki bina müze tarafından satın alınarak yeniden döşenmiş.

O dönemi yansıtan fotoğraf ve eşyaların eşliğinde, işgal altındaki Amsterdam’ın ve Annenin hayatının anlatıldığı videoları izleyebilirsiniz.

Aynı zamanda bir eğitim merkezi olan Anne Frank Huis, günümüzde de baskıya karşı savaş veren siyasi ve felsefi guruplar için bir esin kaynağı.

Kafesi ve kitapçısı bulunan müzenin vestiyeri yok ve içeriye büyük sırt çantalarıyla girilmesine izin vermiyorlar. Müzeyi gezmek, yaklaşık 1 saat sürüyor. Anne Frank Evi’nde fotoğraf çekmek ve video kaydı yapmak yasak.

Dünyanın birçok yerinden, insanlar Anne Frank’ın evini ziyarete geliyorlar. İçeriyi gezebilmek için uzun kuyruklar oluşturan turistlerin en yoğun akın ettiği dönem, yaz sezonudur.

Haftanın her günü, saat: 09.00-21.00 arasında açık olan müze, sabah erken saatlerde ve akşam saatlerine doğru çok daha sakin, giderken, bunu dikkate alın.

Bu arada, yalnızca buraya gitmek isterseniz, burası Merkez Tren İstasyonundan, yürüyerek 15 dakika mesafede.

Prinsengrach kanalını geçerek: kentin “Jordoan” olarak bilinen bölgesine kadar yürüyebilirsiniz.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Jordan

JORDAN:

17’nci yüzyılın başında, çalışan kesim ve zanaatçılar için yaşama alanı olarak inşa edilmiş. Burası: Amsterdam’ın bir başka yüzüdür.

Çiçekli balkonları ile kanal boyunca sıralanan binalar ve kanal kenarındaki keyifli kafelerde, tüm gece boyunca oturabilirsiniz. Bu bölge, adeta kanal boyu evleri müzesi gibidir.

Hollanda Amsterdam Kuzey batı gezi planı Jordan

Buradaki sokaklar, mis kokulu çiçeklerin adını taşır. Ama, burası en hareketli günlerinde, kentin en güzel kokan bölgesi değildir.

Burası, çok kalabalıkmış ve binaların zemin katlarında yürütülen kumaş boyama gibi sanayi dallarıyla, yaşama mekanı olarak son derece sağlıksız koşullar hüküm sürüyormuş. Bölgenin adının Fransızca Jardin sözcüğünden geldiği sanılıyor.

Çünkü, kendi ülkesindeki baskıcı yönetimden kaçarak gelen çok sayıdaki Fransız Huguenot (Fransız Protestanları) bu bölgede toplanmışlar.

Yine, bir ikamet bölgesi olarak moda olmuş. Bu civarda, pek çok güzel bar, restoran ve mağaza bulabilirsiniz.

Burada, ayrıca, ilgi çekici hediyelik eşya satan yerler de var.

Evet, bu günlük gezi de, burada bitiyor.