Giresun Alucra

Giresun Alucra

Giresun Alucra, Giresun arası uzaklık 151 km. Alucra, Gümüşhane arası uzaklık: 147 km. Alucra, Erzincan arası uzaklık: 148 km. Alucra, Ordu arası uzaklık: 186 km.

TARİHİ

1071 Malazgirt zaferinden sonra Alucra ve çevresi, Türkmen Beyi Kuşluhan Bey tarafından fethedilmiştir. Otlukbeli savaşından sonra Alucra ve çevresi, tamamen Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Aluç ağacının çok olması nedeniyle, yöreye “Alucra” isminin verildiği tahmin edilmektedir. Bir diğer söylenti “Fatih Sultan Mehmet Şebinkarahisar’da iken, elini Alucra’ya uzatarak “el-ücra” yani “ücra yer” demiş ve isim buradan gelmiştir. 1933 yılında Giresun iline bağlı bir ilçe olmuştur. İlçe merkezi Karabörk, Kemallı, Koman köyleri arasında zaman zaman yer değiştirdikten sonra, şimdiki yerine yerleşmiştir.

Giresun Alucra

 

GENEL

Bölgedeki bitki örtüsü yayla özelliği taşır. İlçede yaylacılık son derece geniş ve etkilidir. Dağların kuzey yamaçları ağaçlıklıdır. Güney yamaçları ise daha boştur. Merkeze yakın yerlerde çam ormanları bulunur. Yörede Karadeniz iklimi hakimdir. Buna göre kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçer. Bağırsak deresi (isim oldukça ilginç, duyduğuma göre, Celali isyanları sırasında, karınları deşilip bu dereye atılanlar nedeniyle bu isim verilmiştir) yazın beslenemediği için kurur.

NE YENİR

Alucra yöresinde, yöresel lezzetleri tatmak isterseniz, öneriler “oğlak kebabı, Alucra ekmeği, Alucra balı, Alucra lahanası, kırmızı benekli alabalık” olacaktır.

Giresun Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu

 

ALUCRA TURAN BULUTÇU MESLEK YÜKSEKOKULU

Giresun Üniversitesine bağlıdır. Okulda 13 program uygulanmaktadır. Ayrıca okul bölgesinde her türlü sosyal ünite olmakla birlikte, 500 yatak kapasiteli kız-erkek öğrenci yurdu vardır.

 

ALUCRA EKİN VE KÜLTÜR FESTİVALİ

Her yıl organize edilen festival, coşkulu ve eğlenceli bir atmosferde gerçekleşir. Festivalde konserler, halk oyunları gösterileri ve yarışmalar yapılır. Ayrıca Ekin Festivalinde, ekin yarışması düzenlenir ve Ziraat Mühendislerinin kontrolünde dereceye giren ekinin sahibi olan çiftçilere ödül verilir. Hemen her yıl düzenlenen horon gösterisi ise, festivalin ilgi çeken bölümlerindendir. Bu festivalin ilçe kültürünün yaşatılması, tanıtılması ve ilçe halkıyla misafirlerin kaynaşmasına önemli katkıları vardır.

Giresun Alucra

GEZİLECEK YERLER

 

Giresun Alucra Duyun-ı Umumiye Binaları

 

DUYUN-I UMUMİYE BİNALARI

İlçe merkezinde Yunus Emre Mahallesindedir. 1899 yılı yapımıdır.

Birinci Bina

Bir zamanlar Duyun-u Umumiye Binası olarak kullanıldığı söylenen yapı, güney cephesinin ortasında bulunan kitabesine göre 1899 yılında inşa edilmiştir. Bodrum üzerine iki katlıdır. Yapının bodrum katı: depo ve ahır olarak düzenlenmiştir. Binanın batı kenarından giriş sağlanır. Bodrumdaki depo ve ahır kısımları: gerek bakımsızlık ve gerekse atıl bırakılması nedeniyle oldukça harap vaziyettedir. Zemin kat: binanın güney kenarı boyunca uzanan cadde ile aynı kottadır. Bu katta, caddeye bakan beş adet dükkan vardır. Ortadaki dükkanın açıklığı üzerinde, karşılıklı duran ve başları hemen hemen birbirine bitişik olarak yerleştirilen iki kuş figürü vardır. Kuşlar sıralı noktalardan oluşturulmuş bir madalyon içine alınmıştır. Dükkanların üzeri, birinci katın balkonu ile korunmaktadır.

Giresun Alucra Duyun-ı Umumiye Binaları

 

İkinci Bina

Bu bina, bitişiğindeki bina ile birlikte 1889 tarihinde inşa edilmiştir. Bodrum üzerine iki katlıdır. Bodrum katı depo ve ahır olarak düzenlenmiştir.

Giresun Alucra Abu Hayat Tarihi Belediye Çeşmesi

 

ABU HAYAT TARİHİ BELEDİYE ÇEŞMESİ

İlçe merkezindedir. İlçe merkezinin en dikkat çekici su yapısıdır. Çeşmenin 1870 yılından beri hizmet verdiği tahmin edilmektedir.

Giresun Alucra Kamışlı Köyü Kilisesi

 

KAMIŞLI KÖYÜ KİLİSESİ

İlçe merkezine bağlı 2 km uzaklıktaki Kamışlı köyündedir. Günümüzde “Kamışlı Köyü Kilisesi” olarak da bilinir.

Giresun Alucra Kamışlı Köyü Kilisesi

1890 yılında Köçös oğlu tarafından Mimar Çolak Kosti’ye yaptırılmıştır. Çünkü o sırada köyde Rum nüfus yaşamaktadır. Kilise, mübadele sonucu Rumlar köyü terk edene kadar aktif olarak kullanılmıştır. Kilisede, yapı malzemesi olarak bazalt ve andezit taşı kullanılmıştır. Beden duvarları moloz taştır. Köşelerde ince yontu andezit taşı kullanılmıştır. Yapının batı cephesi ortasında giriş bölümü, girişin üst seviyesinde üç adet pencere, çatı seviyesine yakın bir yerde ise yonca yaprağı biçimli küçük bir pencere vardır. Batı cephesinin kuzey köşesinde: çan kulesinin piramidal şekilde yükselen dört kademeli cepheye bitişik kaide bölümü sağlam durumdadır. Zeminden 20-30 cm yüksekte olan apsisin önünde “Berna” adı verilen tören kısmı bulunur. İç mekanda, duvar yüzeylerinin firesklerle kaplı olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Kemer karınlarında, mavi zemin üzerine siyah çizgilerle oluşturulmuş geometrik motifler görülür. Kilise, günümüzde define avcıları tarafından harabeye çevrilmiştir.

Giresun Alucra Mayıs Deresi-Hayran Kaplıcaları

 

MAYIS DERESİ-HAYRAN KAPLICALARI

İlçe merkezine bağlı 7 km uzaklıktaki Aktepe köyü sınırları içerisinde Belen Çayı bölgesindedir. Kaplıcanın kuzeyinde ormanlık alan, güneyinde ise Hayranlı deresi mağaraları bulunur.

Giresun Alucra Mayıs Deresi-Hayran Kaplıcaları

Hayran kaplıcasında bir adet sıcak su kaynağı, iki adet de içme suyu vardır. Kaplıca suyu yaz kış 18-22 derece arasındadır. Bol miktarda: klor, kükürt ve demir içerir. Cildi yumuşatıp güzelleştirici etkileri bulunduğu söylenir. Ayrıca: cilt ve deri hastalıklarına iyi geliyormuş. Bölge halkı tarafından burası rekreasyon alanı yani piknik/mesire alanı olarak kullanılmaktadır. Yılda sadece bir ay (Mayıs ayında) çok sıcak akıyormuş. Kaplıca suyu kükürtlüdür.

Mayıs Yedisi Zil Panayırı

Burada yıldı bir kez düzenlenen bir etkinlik var. Rumlardan bu yana devam eden etkinliğe göre, her yıl 20 Mayıs tarihinde erkekler günü, 21 Mayıs tarihinde ise bayanlar günü olarak belirlenmiştir. Bu günlerde havuza girilmektedir. Yine, Osmanlı dönemi arşiv belgelerine göre, Zil (bugünkü adı ile Aktepe) köyünde her yıl 7 Mayıs’tan itibaren bir hafta süreli “Panayır” açılmaktadır. 7 Mayıs tarihi, Mayıs deresini yani Hayran kaplıcasını hatırlatmaktadır.

 

YOĞURDU KIRAN (MERAŞAL FEVZİ ÇAKMAK) ÇEŞMESİ

İlçe merkezine 8 km uzaklıkta bulunan Fevzi Çakmak Köyündedir.

1916-1917 yılları arasında, 2’nci Kolordu Komutanlığı yapan Mareşal Fevzi Çakmak Paşa’nın karargahını kurduğu Fevzi Çakmak ve Hacıhasan köyleri topraklarında kalan Yurdu Kara (Yoğurdu Kara) adı verilen mahallede, bir karargah evi ve çeşme yaptırmıştır.

Karargah evi yok olmuştur. Ancak çeşme günümüze kadar gelebilmiştir. Tarihi niteliğe sahip çeşme, günümüzde koruma altına alınmıştır. Yanları ve üzeri yerli sarı taşlarla kapatılmış, yerden çıkıp kaynak suyu şeklinde akan, güney tarafında suyun çıktığı yerde yuvarlak kemerli bir taş ve üzerinde kitabe görevi gören üçgen bir taş bulunan bir kaynak suyudur. Gerek mimarisi ve gerekse tarihsel bir kimliğiyle görülmeye değerdir.

Giresun Alucra Hacı Abdullah Duvarı (Çıkrıkkapı Duvarı)

 

HACI ABDULLAH DUVARI (ÇIKRIKKAPI DUVARI)

İlçe merkezinin Çıkrıkkapı yayla yerleşmesinin yakınındadır.

Duvar, 1610’lu yıllarda Hacı Abdullah Zade tarafından, Rum işçilere yaptırılmıştır. Yöre halkı tarafından Hacı Abdullah Duvarı olarak adlandırılan taş duvarın uzunluğu 6.5 km ve yüksekliği 1.5 metredir. Duvarın, arka tarafında kalan otlak arazilerini ve ekilmiş alanları, hayvanlardan korumak amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir. Günümüzde “Çıkrıkkapı Seddi” olarak bilinen duvarın, Çin seddinden sonra insan eliyle yapılan en uzun set olduğu söylenir. Gerek uzunluğu ve gerekse tarihsel kimliğiyle görülmeye değerdir.

 

 ÇAĞIRGAN GÜLAMİ YAKUP EFENDİ TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı 9 km uzaklıktaki Gürbulak köyü eski mahalle içerisindedir.

Şeyh Yakup Gülami Çağırgan Baba, bu çevredeki en iyi bilinen evliyalardandır. Toplumun kanaat önderi olarak, Anadolu’nun kuzeydoğusunun İslam dini ile buluşmasında katkılar sağlamıştır. 14’ncü yüzyıl ortalarında İsmail Hakkı Çağırgan Zaviyesi Şeyhlerinden olduğu anlaşılan Şeyh Yakup Gülami’nin, aynı coğrafyada bulunan Gürbulak köyünün de kurucusu olduğu sanılmaktadır. Günümüzde Gürbulak köyündeki türbe, ziyaretçilerin yoğun ziyaret ettikleri yerlerden birisidir.

 

SEYYİD MAHMUD ÇAĞIRGAN BABA TÜRBESİ

İlçe merkezine 17 km uzaklıkta bulunan Boyluca köyündedir.

Yavuz Sultan Selim; Trabzon’da bulunduğu sıralarda, Boyluca köyünün Şeyh Mahmut Çağırgan Veli’ye tahsis etmiştir. Bu duruma ait Vakıflarda bir vakfiye vardır. Mahmud Çağırgan’ın, bu çevrede en bilinen dini şahsiyetlerden birisidir. Ancak hayatı hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. İsmail Hakkı Çağırgan ile kardeş oldukları söylenir. Osmanlıca belgelerde “Çağırganlı” kavramı: “bir topluluk ve aşiret “ olarak tanıtılır. Bu topluluğun Anadolu’nun muhtelif yerlerinde iskan edildiği bildirilir. Özellikle Kelkit vadisinde yoğunlaşan bu aşiret mensuplarına ait bölgede çok sayıda türbe yaptırılmıştır. Mahmut Çağırgan, İsmail Hakkı Çağırgan ve Yakup Gulami ile birlikte, biraz daha batıya gelerek, Alucra kırsalına yerleşmişlerdir. Bölgenin Müslüman Türklerin yerleşimine açılması bu sayede gerçekleşmiştir.

Evet, gelelim türbeye

Türbe sekizgen planlıdır. 1939-1940 yılları arasında, yöre halkı tarafından düzgün yontu taştan yapılmıştır. Piramidal çatısı çinko örtülüdür. Bir alemle biter. Giriş kapısı ön cepheden yaklaşık dışa taşırılmıştır. Buradan yuvarlak kemer açıklıklı bir kapı ile türbeye girilmektedir. Türbenin içi tamamen sıvalı ve boyalıdır. Ortasında sembolik sanduka vardır. Çocukları olmayan çiftlerin bu türbeye ziyaret ettikleri söyleniyor. Ayrıca türbenin misafirhanesinde rüyalarında Şeyhi görmek arzusu ile bir gece konakladıkları bilinmektedir. Türbenin yanında, ahşaptan bir misafirhane vardır. Tüm bunların yanında, türbede çeşitli hurafeler de uygulanmaktadır. Bunlar: ip ve bez bağlama, ateş yakma, yakılan kağıtların suyunu içme, dergahtaki taşın istekler gerçekleşirse parıldadığı, gerçekleşmeyecekse karardığı rivayet edilmektedir. Türbe, 1991 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

 

BOYLUCA KÖYÜ CAMİİ

İlçe merkezine bağlı 17 km uzaklıktaki Boyluca köyündedir.

Caminin yapım tarihi ve yaptıran bilinmez, çünkü kitabesi yoktur. Yapı, son cemaat yeri ve harim kısmından oluşur. Harim kısmı kagir, son cemaat yeri bağdadi sistemi ile inşa edilmiştir. Taş minaresi, son cemaat yerinin batı köşesindedir. Sekizgen kaideli, yuvarlak formlu ve tek şerefelidir. Minare, 1968 yılında kesme taştan inşa edilmiştir. Giriş kapısının doğusunda kalan iki katlı bölüm, misafirhane olarak düzenlenmiştir. Harim içten düz ahşap tavan, dıştan ise saçla kaplı kırma çatılıdır. Cami, 1939 yılında yaşanan depremde büyük hasar görmüş ve köy halkı tarafından yeniden yapılmıştır. Cami, 2011 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

 

HACI HASAN TÜRBESİ VE MEZARLIĞI

İlçe merkezine bağlı 17 km uzaklıktaki Hacıhasan (eski adı Gelvaris) köyündedir.

Hacı Hasan Efendi, isimli bu kişinin bu çevrede birçok talebe yetiştirdiği, ders verdiği, çiftçilikle uğraştığı anlatılmaktadır. Giriş kapısı üzerinde 1905 tarihi yazılıdır. Türbe: sekizgen planlı, yontu taş malzemeden yapılmıştır. Gövde ve kubbe kısımlarından oluşur. Cenazelik kısmı yoktur. Kubbe betonarmedir. İç mekan küçük ebatlı dikdörtgen formlu pencerelerle aydınlanmaktadır. Duvarlar içten tamamen sıvanıp boyanmıştır. Herhangi bir süsleme unsuru yoktur. Ortada ahşaptan sembolik bir sanduka vardır. Müderris Hacı Hasan Efendinin babasının ismi Veysel’dir. Kendisi Zıhar’da imamlık yapmıştır. Gelvarıs’da (yakın zamana kadar Alucra’ya bağlı bir köy) bulunan medresede 24 talebenin masraflarını karşılamıştır. 1800’lü yıllarda yaşamıştır.

 

ARDA KÖYÜ

Arda köyündedir. Arda köyü: Alucra ile Çamoluk’un tam ortasındadır. Alucra-Arda arası uzaklık 18 km dir. Alucra-Çamoluk yolu, köyün tam ortasından geçmektedir.

Arda Yaylası

Sarıçiçek dağlarının başlangıç noktasından başlar. Yaylanın sağ bölümünde: Gürbulak köyü yaylası vardır. Çam ve ardıç ağaçlarıyla doludur. Sol tarafta ise, değişik bir taş şekliyle kaplıdır. Bu taşın zirvesine “arım” denen mevkiye çıkıldığında Çamoluk’a ait bütün köyler, Şiran köyleri ve Refahiye sınırı görülebilir. Ortası ise vadi şeklindedir. Yaylanın en sonunda ise, İnönü mevkiinde, bir mağara bulunur.

Arda Kalesi

Arda kalesi: Alucra-Çamoluk yolunun Arda köyüne gelmeden önce geçtiği Dar boğazın (Arda Boğazı) tepesindedir. Kale, Temelağaç kalesi gibi ancak temel taşlarından belli olmaktadır. Küçük bir koruma kalesidir. Kalenin üç tarafı uçurumdur. Tek bir girişi vardır. Geçidi kontrol edecek pozisyonda kurulmuştur.

Giresun Alucra Arda Boğazı

 

Arda Boğazı

Alucra-Çamoluk arasındaki en stratejik mevkidedir. Arda kalesinin 400 metre aşağısındadır. Bu boğazın en önemli özelliği: buradan çıkan buz gibi soğuk sulardır. Ayrıca biraz yukarıda bulunan Kızılcapınar denen mevkiden çıkan sular, Mindaval deresi yani Çamoluk’a giden suların ana kaynağını oluşturur. Arda boğazı geçilerek İç Anadolu bölgesine ulaşılır. Yani, Eski dönemlerde, burası İç Anadolu’ya sahile bağlayan önemli yollardan birisiydi. Alucra civarında çok eski dönemlerden beri işletilen demir madenleri bölgesini İç Anadolu bölgesine bağlayan en kısa yolun bir kısmıdır. Yol Alucra’dan geçip Mindaval istikametine Arda köyü (Arda Boğazı) ve Kaledere köyü civarından geçerek gitmektedir. Özellikle, burayı ziyaret etmek isteyenlere İlkbahar döneminde ve Mayıs ayında gitmeleri önerilir. Çünkü Mayıs ayı ortalarında göz patlaması denen bir hadise olur, boğazdaki bir dehlizden sıkışmanın etkisiyle çıkan köpüklü sular, anayolu tamamen su altında bırakır ve oradan geçenler için unutulmaz bir an yaşanır.

Giresun Alucra Seyd-i Bekir Türbesi

 

SEYD-İ BEKİR TÜRBESİ

İlçe merkezine 19 km uzaklıktaki Doludere köyündedir.

Kanuni Sultan Süleyman zamanında Rum Pontus imparatorluğuna düzenlenecek savaş için, Horasan’dan orduya katılan 40 erenden birisidir. Makamının bulunduğu tepede otağını kurmuş olup, sarı bir Rum tarafından aynı tepeye defnedilmiştir. Günümüzde tepede: türbe ve mescid vardır. Türbenin alt tarafından kabri bulunan Ahmet Efendi de onun sevdiği ve hizmetinde bulunan bir kişidir.

 

ÇALGAN KÖYÜ TOSUNOĞLU MİSAFİRHANESİ

İlçe merkezine 22 km uzaklıkta bulunan Çalgan köyündedir. Bir köy konağıdır.

Yapı, yerli sarı kesme taştan yapılmıştır. Yarım kat bodrum üzerine, iki oda bir holden oluşur. Üzeri sonradan çinko ile kaplanmış, odalarda Türk ahşap işçiliğinin en güzel örnekleri vardır. Dikdörtgen plana sahiptir. Kuzey ve güney cephelerinde, binanın tam ortasında hole açılan birer kapı vardır. Odalar: kesme taştan ocak, yanlarında dolapları, geometrik süslemeli ahşap tavan işçiliği, ahşap sedirler ve ahşap taban döşemeleri vardır.

 

SEYYİD ÇAĞIRGAN İSMAİL HAKKI VELİ TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı 25 km uzaklıktaki Çakmak köyündedir.

İsmail Hakkı Çağırgan Babanın hayatı hakkında bilgi yoktur. Ancak Seyyid Mahmut Çağırgan ile kardeş oldukları söylenir. Bir arşiv belgesine göre, söz konusu derviş adına, ilk defa 1342 yılında vakfiye düzenlenmiştir. Ancak bu tarihte onun hayatta olup olmadığı bilinmemektedir. Türbe: düzgün yontma taştan, sekizgen planlı olarak yapılmıştır. Taşların arası derzlidir. Gövde ve piramidal çatıdan ibarettir. Cenazelik kısmı yoktur. Piramidal çatı, çinko ile örtülüdür. Saçaklar ahşap kaplamadır. Türbenin kapısı tek kanatlı ve özgündür ve metaldendir. Kubbe karnında, sonradan yapılmış kalem işi süslemeler vardır. Bu süslemeler bitkisel ve geometrik tarzda olup kırmızı, mavi ve beyaz renktedir. Kubbenin tam ortasında ise dairesel biçimli yazı kuşağı görülür.

 

ÇAKRAK KÖYÜ

İlçe merkezine 28 km uzaklıkta bulunan Çakrak köyünde 19’ncu yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen iki kilise bulunmaktadır.

Birinci Kilise

Çakrak köyü içindedir. Doğu-batı ekseninde uzanır. Dikdörtgen bir zemine yerleşmiştir. Günümüzde kilisenin büyük bölümü yıkılmıştır. Kilisenin batı cephesinde ortasında, dikdörtgen formlu giriş açıklığı vardır. Girişin üzerinde bulunan yuvarlak kemerli alınlık yıkılmıştır. Kalıntılardan hareketle, kilisenin bazilikal planlı olduğu anlaşılır.

İkinci Kilise

Çakrak köyünün, Alucra çıkışında, kara yolunun batısında bulunan bir tepe üzerindedir. Dikdörtgen bazilikal planlıdır. Üç neflidir. Kilisenin örtüsü çökmüştür. Kilisenin batı cephesinin ortasında dikdörtgen formlu giriş açıklığı vardır ve yıkılmıştır. Girişin üzerindeki yuvarlak kemerli alınlığın bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Doğu cephesinde yarım yuvarlak çıkıntılı üçlü apsis bulunur. Kilisenin örtüsü çökmüş olduğundan, iç mekan tamamen harfiyatla doludur. Zemin kaplaması tespit edilememiştir. Kilisenin bahçe  duvarları kısmen ayaktadır.

Üçüncü Kilise

Çakrak köyü, Yeniköy mahallesinde meyilli bir arazi üzerindedir. Bölgedeki diğer örneklerden farklı olarak, tek nefli inşa edilmiştir. Yapının beşik tonoz örtüsü yıkılmış olup, üstü çinko kaplı beşik çatı ile sonradan kapatılmıştır. Yapı günümüzde özel mülkiyet olarak kullanılmaktadır.

Çakrak Yaylası

Yaylaya: Yağlıdere ve Kümbet yaylası üzerinden ulaşılabilir. Yaylada 3 kemer köprü ve 2 kilise kalıntısı vardır. Yaylanın yakınlarında bulunan Kırkharman Obasında da bir kilise kalıntısı ve 5 değirmen kalıntısı görülebilir. Islahat Fermanından sonra, Çakrak köyünde yapılan 4 kiliseden biri olan “İkinci Kilise”: yörede Rum eserlerinden birisidir. Giresun’u iç bölgelere bağlayan Yağlıdere-Alucra yolu güzergahında olması nedeniyle yolu kullanan vatandaşların dikkatini çeken kilise ve kemer köprü: Rumların geçmişte bölgedeki yaşantıları hakkında bilgi verir. Köprünün yapım tarihi ve yaptıran hakkında kitabesi yoktur. Ancak malzeme kullanımı benzeri özellikleri nedeniyle köprünün 19’ncu yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği düşünülmektedir.

Çakrak Köyü Çeşmesi

Kaynağını, doğusunda bulunan yamaçlardan alan çeşmenin suyu, yaz mevsiminde yağışların azalmasına bağlı olarak oldukça azalır. Yatay dikdörtgen prizmatik bir kütleye sahip olan çeşme, malzeme olarak düzgün kesme taş, kaba yontu ve moloz taş kullanılarak inşa edilmiştir.

Gümüşhane tanıtımı.

Erzincan tanıtımı.

Ordu tanıtımı.

Giresun tanıtımı.