Konstanz gölünün kuzey sahilinde bir Alman şehridir. Baden Württemberg eyaletinde 14 merkezden biridir.
Evet: ben sizlere bu şehri anlatmaya başlamadan önce şunu bilmenizi isterim. Eğer tur ile buraya gittiyseniz: bu şehri sadece gece karanlığında veya sabahın erken saatlerinde yani yine karanlıkta görebilirsiniz. Çünkü: hani “Alplerin gölgesinde 5 ülke” deniyor ya, burası gerçekten Alplerin gölgesinde ama gölge değil karanlıkta göreceğiniz bir yerdir. Öte yandan, burada bir gece kalıyorsunuz ve hani 5 ülkeden biri (Almanya) çetelenize, bir ülke görmüş olarak işleniyor ama görmeden o başka. Neyse: eğer müstakil giderseniz, burası gerçekten göl kıyısında güzel bir yer, umarım zamanınız olur, burayı gezin, güzel yerleri var.
ZEPLİN
Bu şehrin en büyük özelliği “zeplin” dir. İlk zeplin uçağı 2 Temmuz 1900 tarihinde kalkmaya başlamış ve Friedrichshafen şehrinde yeni bir dönem başlamıştır. Dünyada ilk zeplin, 1900 yılında burada Graf Von Zepplin tarafından uçurulmuştur.
İlk uçan devlerden, 100 yıl sonra Zeppelin dönemi, 2001 yılından bu yana Konstanz Gölünde seyir halinde devam ediyor. Günümüzde uçun süresi 2 saat olan 13 farklı Zeeplin güzergahı bulunuyor. Alpler boyunca, kasana ve kültürel peyzajlar üzerinde uçuş macerası yaşamak mümkündür. Geniş panoramik pencereler ve her koltuktan etkileyici görüntü sunar.
ZEPLİN MÜZESİ
Tarihi liman istasyonu binasındadır. Müze: uçuş geçmişi, inşaat ve seyahatler konusunda dünyanın en büyük koleksiyonunu sunmaktadır. Ayrıca: orijinal boyutlarında Hindenburg’un 33 metre uzunluğunda yeniden yapılandırılmış örneğini görebilirsiniz. Otantik olarak monte edilen yolcu odaları, o dönemde insanların nasıl seyahat ettiğini gösterir. Zeplin Müzesinin iki katının tamamı Zeplin tarihinin ve teknolojisinin farklı yönlerine ayrılmıştır. Daimi sergiye ilaveten burada geçici sergilerde düzenlenir. Son bir not: bu müze, Ortaçağdan günümüze kadar bu bölgedeki tablolara ev sahipliği yapmaktadır.
ZEPLİN HANGARI
Müzenin hemen arkasında (Liman istasyonun) dır. Burada Zeplin NT nin yapımı hakkında her şeyi öğrenmek mümkündür. Giriş ücreti 12 Euro’dur.
DORNİER MUSEUM
Burası bir tarih müzesidir. Friedrichshafen havaalanında bulunan bu müzede, havacılık ve uzay tarihinin 100 yılı sergileniyor. Sıra dışı mimarisi, 12 orijinal uçak, bir orijinal helikopter ve uzay yolculuğundan 7 tam boyut sergileri dahil olmak üzere 5000 metre karede, neredeyse 400 parçalık bir sergiye ev sahipliği yapılıyor. Görebilecekleriniz arasında: Luft Hansa AG, Dornier Merkur ya da efsanevi uçan bot Dornier Wall N25’in ilk yolcu uçakları gibi orijinal kopyalar vardır.
SCHULMUSEUM FRİEDRİCHSHAFEN
Burayı ziyaret ederseniz, okulların nasıl geliştiğini, 1850-1900 ve 1930’larda nasıl göründüğünü görebilirsiniz. Eski eğitim belgesi, kalem kutuları, çantalar ve tatlılarla doldurulmuş büyük karton koniler gibi tarihi öğretim materyalleri, şirin sergilerde izleniyor. Örnek: öğrencilere disiplin ve itaat davranışlarını geliştirmek için: ahşap bir eşek üzerinde onları şımartarak veya üç taraflı bir odun parçası üzerinde diz çökmesini sağlayarak uygulamaları görebilirsiniz. Müzede taş tahtaya, yazı yazmayı deneyin.
SCHLOSSKİRCHE-SARAY KİLİSESİ
Konstanz gölünün kıyısında, iki kuleli bir kilisedir. Şehrin simgesidir. Kulelerin yüksekliği 55 metredir.
Muhteşem göl manzarasına sahiptir. Barok mimari özelliklerini yansıtır. Kumtaşından kilise, 1695-1701 yılları arasında Christian Thumb tarafından yapılmıştır. 1812 yılında kilise ibadet yeri haline geldi. 1944 yılında yapılan hava saldırısında kısmen tahrip oldu ve 1947-1951 yılları arasında restore edildi ve kilise bir kez daha ibadete açıldı. İç mekana girerseniz Wessobrun okulu sanatçıları tarafından yapılan iç sıvaların güzelliğini görebilirsiniz.
SCHLOSS-PALACE-SARAY
Burası: 1654 yılında Weedartenlı Benedika keşişlerinin manastırı olarak Michael Beer tarafından inşa edilmiştir. 1802 yılında manastır olarak statüsünü kaybeder. 1806 yılında o zamanlar Württemberg krallığı tarafından devralınır. 1823-1830 yılları arasında, Cheteau kraliyet mimarı Giovanni Salucci tarafından, Württemberg kralı Wilhelm için bir kraliyet yaz ikametgahına dönüştürüldü. Manastırın oldukça monoton olan güney kanadı uyarlandı ve binaya bir saraydaki Aura ile merkeze iki katlı bir balkon eklendi. Batı kanadında kraliyet özel odaları ve topluluk odaları, doğu kanadında ise konuk odaları bulunuyor.
1944 hava saldırılarında, yangın bombaları nedeniyle bina ağır hasar aldı. Kanatların üçü, zeminin tonozları ve dış taş duvarlar yakıldı. Komşu binalar bile moloz haline geldi. 1948-1949 yıllarında acil bir tavan yapıldı ve binanın yıkılması engellendi. 1951-1965 yılları arasında ise tarihi mimari düzenlemelere uygun olarak restore edildi. Güney kanat yeniden inşa edildi, geri kalan üç kanat 1958 yılında kaldırıldı.
Günümüzde batı kanadı ve eski ikametgahın güney kanadı: dük ailesi tarafından ikametgah olarak kullanılıyor. Yönetim, doğa kanadına yerleştirildi. Evet günümüzde saray Württemberg Dükü Friedrich’in ikametgahıdır ve ziyarete kapalıdır.
LAKESİDE PROMENADE
Burası, şehirde, Konstanz gölünün en uzun ve en güzel gezinti yerlerinden birisidir. Rotach nehri ağzından Chateau’ya kadar gölün ve Alplerin muhteşem manzarası izlenir. Buradaki liman alanında sayısız güzel kafe bulunuyor. Bu liman alanı, aynı zamanda gemilerin Konstanz gölündeki tüm önemli yerlere giden yolcuları aldıkları feribot hattı limanıdır. Zeplin müzesi de buradadır. Ayrıca iskelede 22 metre yüksekliğinde bir kule bulunuyor.
BOAT OF SOUND
Sanatçı Helmut Lutz tarafından 2000 yılında inşa edilen “Klangschiff” adı verilen bu sanat eseri, Konstanz gölü kıyısındadır. Çelik ve ahşaptan yapılan geminin boyu 40 metredir. Gemi, Balkan savaşında, bir barış elçisi olarak inşa edilmiştir. Doğu Avrupa ile dayanışmayı temsil eder. Gemi: tüm Tuna nehrini gezerek: Beuron, Ulm, Passau, Linz, Viyana, Bratislava, Budapeşte ve son olarak Sırbistan sınırındaki Mohancs’da demirledi. Gemi: 2000 yılında “Avrupa ağlar” mesajı yazılarak Saraybosna’ya gönderildi. Uzun süren yolculuğun ardından, nihayet Kostanz gölüne demir attı. Günümüzde burada pek çok konser ve performans sergileniyor.
BUCHHORN FOUNTAİN
Buchhom çeşmesi: şehrin en genç amblemlerinden birisidir. Adenauerplatz’daki kasabanın eski kısmının tam ortasında, belediyenin önündedir. Çeşme, heykeltıraşlar Barbera ve Gernot Rumpf tarafnıdan tasarlanmış ve inşa edilmiştir. 2001 yılında açılmıştır ve o zamandan beri özellikle çocukların ilgisini çeker. Çeşme: geçmişin ve şimdinin, geçmişin ve mitolojinin, sanat ve teknolojinin fantastik bir etkileşimini temsil eder. Fıskiye havzasının merkezinde, fırçalanmış çelik kaplamanın büyük yaprakları hafifçe yükselen bir kompozisyonla dizilmiş, stilize bir ağaç ve kayın duruyor. Soyutlanmış form ağacın kendisini, meyvesi olan beechnut ile birlikte akla getirir. Havzada belli bir açıyla uzanan boynuz, Friedrichshafen kasabasının orijinal adı olan “Buchhorn” (Beechorn) kelimesini oluşturmak için birleştirilir. Çeşmenin ek figürleri, şehrin sanayi gelişimini gösterir.
ZEPPELİN FOUNTAİN-ZEPLİN ÇEŞMESİ
Merkez tren istasyonuna yakındır. Şehre hayat veren havacılık endüstrisine, yerel halkın bir teşekkürü olarak yaptırılmıştır. 1909 yılında yaratılmış olan ana figür: savaş yıllarında tüm şehir bombalanırken mucizevi şekilde sağlam kalmıştır. Zeppelin çeşmesi, 2000 yılında orijinaline uygun olarak yeniden inşa edilmiştir.
ZEPPELİN MONUMENT-ZEPLİN ANITI
Kasaba bahçelerinin ortasındadır. Basit fakat heybetli bronz sütun 13 metre yüksekliktedir. Anıt: Ferdinant Graf Zeppelin’in “Bir şeyler aramak için ona inanmak için yeterlidir, o zaman bir başarı olur” sözleriyle bezenmiştir. Anıt heykeltıraş Tomi Schneider Manzell (1911-1996) tarafından yapılmış ve 1985 yılında açılmıştır.
WİEWİNG TOWER ON THE PİER-GÖZLEM KULESİ
2000 yılında kurulan, iskelede bulunan 22 metre yükseklikteki bu kuleden: kalenin kilisesi, bahçeler, arka planda muhteşem Konstanz gölünün panaromik manzarası izlenir. Gözlem kulesinin tasarımı, liman tren istasyonunun klasik mimari unsurlarına atıfta bulunur. Çelik merdivenler, ziyaretçileri kasaba ve gölün muhteşem manzarasına sahip, iki izleme platformuna yönlendiriyor. Daha yüksek platform, alt platform için bir çatı oluşturur. İki platformda toplam 100 kişi kapasite vardır.
HOUSE OF MEDİA-MEDYA EVİ
Burası, Kostanz gölü kıyısındaki en görkemli binalardan birisidir. Dış cam cephe şeffaflığı ve açıklığı yansıtır. 1967 yılından beri bankalar tarafından kullanılan eski tuz depolama binası, 2002 yılından beri boş duruyordu. Bir proje gurubu tarafından planlar yapıldı ve bina kombine bir iş merkezi haline getirildi. Sonuç olarak, bina tamamen yeniden yapılandırıldı, temel duvarları orijinal formun geriye kalan tek unsurudur.
İki yıldan kısa süren inşaatın ardından, ilk şirketler 2006 yılı sonunda buraya geçmeye başladılar. Mart 2007 yılında şehir kütüphanesi buraya geçti. Yeni binada, yuvarlık çakıl şeklindeki etkinlik salonu “Der Kiesel” bulunur. Salonda: tiyatrolar ve konserler düzenlenir.
HALDENBERG VE CHAPEL
Önce Halbenberg denen yerden söz etmek istiyorum. Burası: 479 metre yükseklikte, geziler için çok sevilen bir yerdir. Burada çok sayıda yürüyüş yolu bulunuyor. Hava açık olduğunda, yürüyüşçüler görkemli bir manzara izleyerek yürüyebilirler. Kostanz gölü, Haldenberg’in eteğindeki ve Alplerin ihtişamlı bir manzarasını sunar.
Aıllıen’deki bu şapel, 1892 yılında marangoz olan Johann Heinzelmann tarafından planlanmış ve yaptırılmıştır. 1921 yılında şapel bulunduğu yerden kaldırıldı ve Haldenberg’de yeniden inşa edildi. Şapel 1996 yılında yenilenmiştir. Yapıda: Kurt Zöller’in “Stern im Lebensmeere” mozaiki görülmeye değerdir.
Şehir: Kuzey Denizinden 77 km içeride, Weser ırmağının kıyısındadır. Weser nehri, bu şehir hayatında önemli bir rol oynamıştır. Günümüzde şehir yapısal olarak: otomotiv, gemi yapımı, çelik, elektronik ve gıda sanayiyle öne çıkmaktadır. Öte yandan: şehir küçük bir şehir olarak tanınır ve bilinir. Yani, buraya yapmak isteyeceğiniz bir kültür yani gezi turu: en fazla bir güne yetecektir, yani bir hafta sonunu değerlendirmek için bu şehri ziyaret edebilirsiniz.
Şehirde 550.000 kişi yaşamaktadır. Almanya’nın en küçük federal devletinin olan “AltwSaxony” başkenti olan şehir, Almanya’nın 10. büyük şehridir. Özellikle şehrin Pazar yerinde bulunan “Roland Heykeli” denizaşırı ülkelere giden ticaret gemileri için 1404 yılına kadar eskiye giden özgürlük anlamında dünyanın en eski ve sembolik heykeli olarak önem kazanmaktadır.
Dünya savaşı sırasında, Bremen şehrini yüzde 60’lık bölümü tahrip olmasına rağmen, savaşın ardından birçok yapı orijinal planına sadık kalınarak vatandaşlar tarafından yeniden inşa edilmiştir. Şehir, Almanya’nın en büyük ikinci limanına sahiptir.
2005 yılında, Bremen şehri “Bilimler Şehri” olarak ödüllendirilmiştir ve bu ödülü alan ilk Alman şehridir.
Zaten burası Almanya’nın diğer büyük şehirlerine nazaran daha şirindir.
Kültürel açıdan şehir önemli etkinliklere sahiptir. 2007 yılında, Bremen Tiyatrosu “Yılın Opera House” olarak ödüllendirilmiştir. Her yıl Eylül ayında, şehirde “Bremen Musikfest” düzenlenir ve bu festivalde klasikten çağdaş her türlü tarz müzikler uluslar arası bir izleyici kitlesini buraya çeker. Şehirde ayrıca: antik dönem, nakliye, astronomi ve sanat tasarımı gibi birçok konuda her ilgiye hitap edecek müzeler bulunur. “Überseemuseum” Avrupa’nın en büyük etnolojik müzelerinden birisidir. Eğlence yerleri, genellikle ana tren istasyonu çevresinde toplanmıştır.
ŞEHRİN TARİHİ
Şehir 1200 yıllık limanı ile tanınıp bilinmektedir ve bu liman eski ticaret yollarıyla bağlantılı olarak Bremenlilere büyük servetler getirmiştir. İlk yazılı kayıtlara göre 787 yılında şehirde piskoposluk kurulmuştur. 847 yılında şehir başpiskoposluk olmuş ve 11. yüzyılda altın çağını yaşamıştır. 1358-1646 yılları arasında şehir Imperial City olmuş ve Kuzey Avrupa kıyılarında ticaret anlaşmaları yapmış ticaret şehirleri arasına katılmıştır. Dünya savaşında büyük hasar görmesine rağmen, Bremen eski şehir parçaları üzerine yeniden kurulmuştur.
İKLİM
Güneş çoğu zaman kendini göstermese de özellikle yazın Temmuz-Ağustos aylarında güneş göründüğünde tüm şehir halkı: Weser nehri kıyısındaki birahanelere veya çimlik alanlara giderler. Evet, burada ılıman okyanus iklimi hakimdir. Genellikle yaz ayları serin geçer sıcaklık ortalaması 22 derece civarındadır. Kış ayları ise ılık geçer. Nemli deniz havası, sağanakların sürekli olduğu anlamına gelir. Yağışların çoğu, yaz aylarında görülür. Aynı zamanda havanın en çok güneşli olduğu dönem de yaz aylarıdır.
HAVAALANI
Bremen şehrine en yakın havaalanları: 88 km uzaklıktaki Hannover ve Finkenwerder havaalanları, 103 km uzaklıktaki Hamburg International Havaalanı bulunmaktadır. Şehrin havaalanı ise, şehir merkezinin 3.5 km güneyindedir.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Wessel nehri boyunca, Viertel ve Schlachte bölgelerinde yemek yenecek güzel restoranlar bulunmaktadır. Buralarda güzel kafeler de görülür. Dünyanın dört bir yanından gelen kahveler: burada Bremen şehrine özgü şekilde müşterilere sunulmaktadır. Bölgenin tümünde, kahve ya da çikolata kokusunu hissedeceksiniz. Pinkel ve Kohl bölgelerinde: lahana ve baharat soslu gıdalar popülerdir. Öte yandan: Bremen şehrinde şarap ve bira ünlüdür.
BECK’S BİRASI
Dünyaca ünlü bu bira markasının fabrikası bu şehirdedir. Bu yüzden: şehirde bira havası hakimdir. Özellikle nehir kenarında bira içip sapıtan Alman gençliğinin türlü etkinliklerine şahit olabilirsiniz. Bu marka bira: 1879 yılında üretilmeye başlanmıştır.
Beck’s Brewery Turu
Bu turda, Bremen şehrinin dünyaca ünlü birasının yapımının perde arkasını görebilirsiniz. Turda: malt siloları, fermantasyon ve depolama tankları görülebilir. Misafir odasında ise, bira tadımı yapılıyor. Rehberli tur yaklaşık 3 saat sürmektedir.
BREMEN MIZIKACILARI
Grimm kardeşler tarafından 1857 yılında yazılan roman hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum. Çünkü: şehir bununla ilgilidir. Bir zamanlar: uzun yıllar boyunca bıkmadan ve usanmadan değirmenden un taşıyan eşek: ustası tarafından eski gücünün kalmaması nedeniyle beslenmek istemeyince, Bremen yoluna doğru kaçar. O yolda son gücünü tüketerek yürürken, yolda yatan bir av köpeğine rastlar. Eşek: “sen burada ne yapıyorsun” Köpek: “ah ben çok yaşlıyım ve her gün zayıflıyorum, bir daha avcılığa gidemeyeceğim için benim ustam beni öldürmek istedi, ben de kaçtım, ama şimdi ben geçimimi nasıl temin edeceğim” Eşek: köpeğin de kendisi gibi olduğunu görünce “ben müzisyen olmak üzere Bremen kasabasına gidiyorum, benimle gel” der. Köpek bundan mutlu olur ve eşekle birlikte gitmeye karar verir. Çok geçmeden, yol kenarında oturan bir kedi görürler. Kedi “fareler beni boğmak için uğraşıyorlar, ama ben onlardan kaçarak kurtuldum” der.
Bunun üzerine eşek kediye de, kendileriyle müzik yapmak üzere Bremen kasabasına gelmesi önerisinde bulunurlar.
Üç kaçak yolda ilerlerken, bir çiftlik horozu tüm gücüyle ötmeye başlar. Böylece horozu da yanlarına alırlar. Aynı gün Bremen şehrine ulaşamazlar ve geceyi geçirmek için bir ağacın olduğu yere gelirler. Eşek ve köpek büyük bir ağacın altına yatar uyurlar, kedi ve horoz ise ağacın tepesine dallara çıkarlar. Ancak, ağacın dallarından yakındaki bir evde hırsızların soygun yaptığını görürler. Fazla ayrıntıya girmek istemiyorum, sonuçta bu bir gezi sitesi, ancak Bremen şehri denilince, bu hikaye mutlaka ve mutlaka gündeme gelir ve zaten Bremen şehri turistlere bu hikayeyi satar.
GEZİLECEK YERLER
BREMEN MIZIKACILARI HEYKELİ
Bu bronz heykel: Belediye binasının batısında, sanatçı Gerhard Marcks tarafından 1951 yılında oluşturulmuştur.
ROLAND HEYKELİ
Bremen şehrindeki bu özgürlük heykeli, 1404 yılında Almanya’nın ticaret hakları ve özgürlüğünü adına “Roland” ismiyle Almanya’nın diğer birçok şehrinde olduğu gibi burada da yapılmıştır. Şehrin koruyucusu Roland, burada elinde adaletin kılıcı anlamına gelen “Durendart” ve kartal motifli kalkanı ile katedrali seyrediyor. Heykel: 2 Haziran 2004 tarihinde UNESCO tarafından “Dünya Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Heykelin toplam yüksekliği 10 metredir. Heykeldeki genç şövalye: uzun ve dalgalı saçları, dar deri yeleği, ağır ve düşük kemeri, yükseltilmiş kılıç ve zırhlı bacakları ile 15. yüzyıl modasına göre giyinmiştir.
BELEDİYE BİNASI-TOWN HALL
Bina tarihi Pazar meydanının mücevher yapılarından birisidir. Burası Bremen şehrinin en görkemli tören mekanıdır. 20. yüzyıl başında, büyük eski belediye binası için bir uzantıya ihtiyaç duyuldu. Mimar Gabriel von Seidel tarafından tasarlanan modern bina, ahenkli bir bütünlük oluşturacak şekilde ortaçağ bölümü ile sorunsuz kaynaştırıldı. Binanın muhteşem cephesi, Bremen şehrinin Weser-Rönesans tarzında Almanya’nın en iyi sivil binalarından birisidir. Burası aynı zamanda Ortaçağda inşa edilen tek Avrupa kasaba salonu olarak da önem kazanmaktadır. Belediye binası da yukarıda sözünü ettiğim “Roland Heykeli” ile birlikte UNESCO tarafından “Dünya Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
AZİZ PETER KATEDRALİ
1200’den fazla yıla yayılan bir geçmişi olan Protestan/Lutheran kilisesi, 13. yüzyılın ilk yarısından itibaren, erken Gotik tarzı bu binada yerleşiktir. Binanın en eski bölümü crpt yani mezarlık bölümüdür. Katedral, Bremen Pazar meydanında Belediye Binası ve Devlet Parlamentosu arasındadır. Yapının ziyarete açık olan iki kulesi, şehrin çok uzaklarında dahi görülebilir. Katedralin hemen karşısında Bremenli tüccarlar tarafından konulan “Roland Heykeli” bulunur. Katedral başlangıçta Katolik katedrali olmasına rağmen, daha sonra Letheran olmuştur. Yapıyı ziyaret ederseniz, kurşun mahzende, mumyaların gizemini keşfedebilirsiniz. Hatta “İncil bahçesi” denilen yerde oturup bir fincan kahve ve bir parça kek tadabilirsiniz.
Burada bir husustan daha söz etmek istiyorum.
İncil’deki bir hikayeye göre: İsa, Aziz Petrus’a cennetin anahtarını vermiştir. Bu yüzden: Aziz Petrus’un tüm resim ve heykellerinde elinde bir anahtar tasviri bulunur. Bremen katedralinin tamamlanmasıyla, bu anahtar figürü de şehirdeki birçok süslemede kullanılmış ve şehrin sembolü haline gelmiştir. Hatta: Bremen bayrağında bulunan gümüş anahtar da, bu hikayeden gelmektedir. “Beck’s” birasının logosundaki anahtar da bu geleneğin simgesidir.
Aziz Petrus Katedrali Müzesi
Burada: Lucas Cranach gibi sanatçıların ve ortaçağ piskoposlarının ve kazılarda bulunan dini eserlerin yani buluntuların bulunduğu 6 tarihsel oda mevcuttur. 1987 yılında açılan müzede, ortaçağ duvar resimleri, taş heykeller, 900 yıllık mimari tarihi gösteren bir dizi fotoğraflar bulunmaktadır. 1970’lerde katedral kazılarında keşfedilen mezarlar ilgi çekmektedir. Ayrıca: 11. ile 15. yüzyıllar arasında ortaçağ piskoposlarının buluntuları da mevcuttur.
Kurşun Kiler
Bremen katedrali altındaki tonozlu bölümde: yüzyıllar öncesinden günümüze gelen mumyaları görmek mümkündür. Bu mumyalar: katedralin crypta bölümünde 1698 yılında tesadüfen keşfedilmiş ve sansasyon yaratmıştır. O zamandan bu yana, mumyaların sıra dışı sırrını araştırmak için insanlar burayı ziyaret etmektedirler. Günümüzde cesetlerin tamamen doğal ortamlarda kuruyarak mumyalandığı bilinmektedir. Bu mumyanın: katedralin yapımı sırasında çatıdan düşen bir işçi/asker olduğu düşünülmektedir.
WESER STADYUMU
Dört ikonik ışıklandırmalı direkleriyle bu stadyum 42.100 seyirci kapasitelidir. Stadyum nehir kenarındadır ve buraya yürüyerek, tramvay veya tekne ile ulaşmak mümkündür. Evet Weser Stadyumu: Werder Bremen futbol kulübünün evidir. Bu sitede ilk stadyum 1909 yılında inşa edilmiştir. Son olarak ise, stadyum 2008 ve 2011 yılları arasında modernize edilmiş ve ek oturum yerleri düzenlenmiştir. Bu tadilat kapsamında, stadyumda, yeni yüklenen güneş panelleri sayesinde kendi kendine enerjisini üretmektedir. Bir rehberli tura katılarak stadyumu keşfedebilirsiniz. Ayrıca burada bir de “Werder Bremen Müzesi” bulunmaktadır. Burada kulübün geçmişi ile birlikte stadyumun gelişimi hakkında tüm bilgiler öğrenilebilir.
SCHNOOR
Bremen şehrinin bu en eski bölgesi, küçük 15. ve 16. yüzyıl evleriyle tam bir labirent gibidir. Bina sıraları arasındaki dar şeritte, 15. ve 16. yüzyıla tarihlenen oldukça küçük yarı ahşap evler ilgi çekmektedir. Bunlar bir zamanlar burada yaşayan balıkçıların evleridir çünkü bölge Weser nehrinin hemen sağ tarafındadır. Burayı ziyaret ederseniz, bu güzel evleri görmenin yanında, el sanatları ve el yapım ürünü hediyelik bir şeyler bulabilirsiniz ve kafe ve restoranlara takılabilirsiniz. Şehrin bu bölümündeki dükkanlar Pazar günleri açıktır. Çünkü zaten buraya özellikle hafta sonları insanlar akın etmektedirler.
BÖTTCHERSTRASSE
Bu büyüleyici 110 metre uzunluğundaki sokak: 1920’lerde inşa edilen mağazalar, restoranlar, müzeler, atölyeler ve ahşap evlerle doludur. 20. yüzyılın başında, yerel bir kahve tüccarı olan Ludwing Roselius: harap sokaktaki tüm evleri satın almıştır. Daha sonra ise, tamamen homojen ve mimari tasarımıyla dikkati çeken bir sokak yaratmıştır. Bremen şehrinin bu en eski yaya bölgesinde üst sınıf alışveriş için yuvarlak zanaat mağazaları ve küçük ama zarif butikleri gezebilirsiniz. Weser nehrinin kıyısında Pazar meydanındaki yolda: cam oluşturma ustalarını izleyebilirsiniz.
BREMEN DELİK
Eyalet Meclisi önündeki bu kaldırımda bulunan burası bir yer altı toplama kutusudur. Buraya bir bozukluk para attığınızda, derinlerden size teşekkür eden “Bremen Mızıkacıları” nın müziğini hissedebilirsiniz. Para: “Wilhelm Kaiser” e gitmektedir. Yani yerel halk için bir dizi proje desteklenmektedir.
BREMEN RATSKELLER
Belediye binası altındaki bu tarihsel restoran: 600 yıllık bir geçmiş geleneği günümüze taşıyan süslü şarap fıçıları ve sütunlu büyük salonu ve kileriyle dikkati çekmektedir. Yani, görünümü ve içeriğiyle ziyaretçileri etkilemektedir. Alman şair Heinrich Heine: burada ilham bulmuş ve bir şiiri ahşap duvara yazılmıştır. Evet, Almanya’nın en eski şarap fıçısı burada saklanmaktadır. UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” olarak koruma altına alınan 600 yaşındaki Belediye Binasının altında, Ratskeller derinliklerinde, Almanya’nın en eski fıçısı, iyi ışık ve havadan korumalı ortamda bulunmaktadır.
Odaya girildiğinde, mum yakılır ve fıçılar ve şarap kokusu, burada saklanan asırlık hazinelerin ipucunu verir. Fıçıların bulunduğu yere “gül kiler” denilir. Çünkü, eski günlerde yüksek kaliteli şarap en güzel çiçek olan “gül”e benzetilirmiş. Burada bulunan yüzlerce yıllık şaraplara dokundurmuyorlar. Bu asil bağbozumu şarapları korumak için uğraşıyorlar. Ancak, İngiltere Kraliçesi Elizabeth II: 1978 yılında Bremen şehrini ziyaret ettiğinde, kendisine bir yüksük kadar tadımlık eski şarap ikram edilmiştir.
BIRAK KULESİ
Kulenin üstünde bir oda bulunmaktadır. Kulenin en büyük özelliği: sıfır yerçekimli düşme deneylerinin bu odada yapılmasıdır. Bremen Üniversitesi: burada sıfır yerçekimi koşulları yaratmak için: 146 metre yükseklikte 110 metrelik tüp bulundurur. Yani burası bir anlamda, bilimsel tesis ve havacılık araştırma yeridir. Serbest düşme, bu tüp içinde 10 saniye kadar sürmektedir. Öte yandan, Bremen şehrinin muhteşem manzarasına sahip kulede, odalar çeşitli toplantılar için kiralanmaktadır. Guardian gazetesi, burayı, konumu ve mobilyaları nedeniyle “James Bond Lounge” yani “Panaroma Room” olarak nitelendirmiştir.
GEWERBEHAUS-TİCARET ODASI
Ansgariikirchof meydanındaki yanının önündeki muhteşem dış bölüm şehirdeki popüler yerlerden birisidir.
ÇANLAR
Carrillon Meissen denilen yerde, 30 porselen çan bulunmaktadır. Bunlar on ahşap panelde yerleştirilmiştir. Bunlar çaldığında geleneksel halk şarkılarının karışımını dinlemek mümkündür. Deniz ve hava yolu ile okyanusu geçen kaşifler onuruna, binanın yan tarafındaki kulede “Atlantik Fatihleri” betimlenen on tahta tablet bulunmaktadır. Her saat başı bunlar çalar.
HAUS DER BÜRGERSCHAFT-EYALET PARLAMENTOSU
Bina, 1966 yılında mimar Wassili Luckhardt tarafından tasarlanmıştır. O zamandan bu yana, şehir merkezinde Pazar meydanındaki bina, Bremen Bölgesel Meclisine ev sahipliği yapmaktadır. Yapının “Heykel Bahçesi” bölümünde Gerhard Myristoylated tarafından yapılan 6 çalışma sergilenmektedir ve 2005 yılında açılmıştır.
HEİNİ HOLTENBEEN
Schnoor bölgesindeki bu heykel, Bremen şehrinin en eksantrik karakterlerinden birisini betimlemektedir. Kendisi bir efsane olmamasına rağmen, bir yerel karakter olarak efsane haline getirilmiştir. Holtenbeen: 1835 yılında Bremen şehrinde doğmuştur. Kendisi limanda tütün müfettişi olarak görev yaptığı çıraklık döneminde, bir kaza geçirir ve bu kaza sonucunda hafif beyin hasarı ve kırık bir bacakla çıkar. O andan itibaren: Pazar meydanında tüccarlardan puro alır ve içerken görülür. Ardından 1909 yılında ölür, ama tüm şehir kendisini tanımıştır. Bugün bu bronz heykel onu anımsattırmaktadır.
DENİZCİLİK MİLE
Bremen şehrinin deniz tarafındaki bu bölgede: eski kaptanların evleri, bir liman müzesi ve tersaneler görülür. Bremen şehir merkezinden yaklaşık 20 km uzaklıktaki burada denizcilik ve gemicilik tarihi görülebilir. Denizcilik Mile denilen bölge: Weser nehri boyunca 1852 metre ilerler. Bu bölgenin en büyük olayı: Denizcilik Festivalidir. Bu festivalde, 150 den fazla konser düzenlenir ve müzik dünyasının uluslar arası yıldızları bu açık hava etkinliğine katılırlar. Yiyecek ve içeceklerin geniş bir yelpazesiyle birlikte, korsan gösterileri, havai fişek gösterileri ve tüm aile için büyük bir eğlence etkinliği yaratılır.
ŞEHİR MERKEZİ
Şehir merkezi: sayısız butikleri, moda mağazaları, mağazalar ve restoranlar ile tanınır ve Bremen şehrindeki alışveriş bölgesidir. Evet, Bremen tarihi şehir merkezinde, alışveriş kendi başına bir deneyimdir. Sokaklar: kafeler ve barlarla çevrilmiştir. Burada bazı binaların zemin katları modernize edilmiş, ama kimi üst katlarda hala geçmiş dönemlerin mimari özelliklerini taşıyan Bremenli tüccarların evleri bulunmaktadır. Burada bulunan yaklaşık 450 dükkan ve mağaza gerçekten geniş bir mal yelpazesi sunmaktadır.
PAZAR MEYDANI
Burası Bremen şehrinin odak noktasıdır. Meydanın en görkemli binası “Town Hall” denilen yerdir. Hemen önünde şehrin özgürlüğünü sembolize eden “Roland” heykeli durmaktadır. Heykelin yakınında, Aziz Peter katedrali, Devlet Parlamentosu ve Schütting Guildhall görülür. Meydanın batı bölümünde ise: 1755 yılı yapımı cephesiyle ilgi çeken Sparkasse bank binası görülür. 1595 yılı yapımı Akzise (gümrük binası) ve 1830 yılı yapımı (konsey eczanesi) de ilgi çekmektedir. Bremen Mızıkacıları heykeli de buradadır.
SCHLACHTE EMBANKMENT
Riverboats rıhtımı: bira bahçeleri, restoranlar ve marketlerle doludur. Burası: Pazar meydanı ve Bremen mızıkacılarına, sadece bir taş atım uzaklığında, Weser nehri boyunca popüler bir gezinti yeridir. Burada yıl boyunca her cumartesi günü saat 08.00-14.00 arasında antika ve biblo pazarı kurulur.
Nehirdeki Tekne Turları
Buraya sadece tekneleri izlemek için gidebilirsiniz ama Wasel nehri üzerinde bir tekne gezisi de yapabilirsiniz.
ÜBERSEESTADT
Bremen şehrinin eski liman bölgesinde, günümüzde kafeler, barlar ve restoranlar ile adeta bir 21.yüzyıl ortamı yaratılmıştır. Tarihi depo binaları yeni etkinliklerle çekici hale getirilmiştir, burada modern mimari ve denizcilik geçmişi birleştirilmiştir.
VİERTEL
Viertel, şehir merkezine kısa bir yürüme mesafesindedir ve Bremen şehrinin en renkli ve bohem alanıdır. Kitsch: sıra dışı bir gece hayatı sunmaktadır. Çünkü burada eğlence ve sanat, tiyatro ve müzeler bulunmaktadır. Ayrıca: barlar ve restoranlar da popülerdir.
FEDELHOREN
Burası: antika ve sanat severler için gerçek bir hazinedir. Sokak: antikalar, high-end tasarımcılar, moda ve altın takı ve aynı zamanda şehrin en iyi kafe ve restoranlarına sahiptir.
STADTWAAGE SANAT MERKEZİ
Burası ilk olarak 1586-1588 yılları arasında inşa edilmiş, ancak savaştan sonra 6 Ekim 1944 tarihinde yıkılınca, yeniden inşa edilmiştir. Yapı günümüzde “Günter Grass” vakfına ait “Alman Filarmoni Oda Orkestrası”na 2000 yılından bu yana ev sahipliği yapmaktadır. Yeni bina mimar Lüder von Bentheim tarafından tasarlanmıştır. Binanın hem mimari ve hem de tarihi yönden önemi büyüktür.
SCHÜTTİNG-GUİLDHALL
Burası Bremen şehrinin ticaret odasıdır. Yapı: 1537-1538 yılları arasında Rönesans tarzında yapılmıştır. Tasarım mimar Johan den Buschener’e aittir. 1594 yılında, pazara dönük binanın ön dekorasyonunda yenileme sırasında, girişin yukarısına tüccarların silahı tasviri çift başlı kartal ile birlikte eklenmiştir. Günümüzde buranın 29.000 üyesi olduğu söyleniyor.
Kuzey bölgesi iklimini saymazsak, Almanya’nın en yaşanılabilir şehridir denilebilir. Tek eksiği: güneş. Diğer Alman şehirlerine göre, daha klas havası olan bir şehir. Hatta ülkenin en zengin şehri denilebilir ve bunun simgesi “hh” dir. Şehrin diğer öne çıkan özelliklerinin başında: burada, çok miktarda Türk yaşıyor olmasıdır. Sokakta gezerken, yanınızdan geçenlerin konuşmalarına dikkat ederseniz, Türkçe konuşmaları duyma olasılığınız yüksektir.
Son olarak: Hamburg: St. Paulidir, gece yaşayan Almanya’dır, denizdir, sekstir, alkoldür, Türk’tür, punktur, gaydır.
Elbe nehri o kadar büyüktür ki, kendinizi deniz kıyısında sanabilirsiniz. New York ve Londra’dan sonra, dünyanın üçüncü büyük müzik merkezidir. Yazın giderseniz, şehrin soğuğundan kurtulup tadına varabilirsiniz.
HAVAALANI
Hamburg, uluslararası havaalanı, yıllık, 12 milyon yolcu kapasitesine sahiptir. Hamburg Fuhlsbüttel havaalanı olarak isimlendirilir ve 1912 yılında kurulmuştur. Bu nedenle, günümüzde şehir içinde kalmıştır. Yani, şehir içinde, uçakları rahatlıkla görebilirsiniz.
Almanya’nın beşinci büyük havaalanıdır. Şehir merkezine 5 km. uzaklıktadır. Ancak, şehir merkezine 10 km. uzaklıkta, ikinci bir havaalanı bulunmaktadır ki, bunun ismi de, Hamburg-Finkenwerder havaalanıdır.
Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım: transit S-Bahn ile, yaklaşık 20 dakika sürmektedir. Ücreti: 2.80 Euro’dur. Şehir merkezindeki: Fuhlsbüttel denilen yere ulaşılır.
Şehir karayolu ile, Danimarka’ya 1.5 saat uzaklıkta, Amsterdam şehrine ise, 6 saat uzaklıktadır.
GENEL
Hamburg: Almanya ülkesindeki 16 eyaletten biri olan “Hansa” eyaletinin bir şehridir ve Kuzey Almanya’nın merkezidir. Hükümet, Parlamento, Rathaus ve Belediye binası bulunmaktadır. Hamburg Eyalet Parlamentosuna “Bürgerschaft” deniliyor ve her dört yılda bir seçilen, 121 temsilciden oluşmaktadır. Şehir; kendi içinde, 7 bölgeye ayrılmıştır. Her bölge, bölge yetkilisi tarafından yönetilmektedir.
Şehrin nüfusu: 1.7 milyondur ve ülkenin ikinci büyük şehridir. Avrupa Birliğinin ise, 7’nci büyük şehridir. Kapladığı alan: 755 km. karedir. Bu ölçüler ile, Paris’ten 7 kat ve Londra’dan 2.5 kat büyüktür.
Metropol alanında, yaklaşık 3.5 milyon kişi yaşar. Kişi başına, yaşam alanı olarak 30 m. kare düşer ve bu alan, dünyanın tüm büyük şehirlerindeki ortalamadan daha büyüktür. Bu yerleşik nüfusun, yaklaşık % 28’lik bölümü göçmenlerden oluşmaktadır. 180 farklı ülkeden göçmen bulunduğu söylenmektedir. Bunların başında geldikleri ülke sıralamasında: Türkiye, Polonya, Rusya, Afganistan, Pakistan gelmektedir. Şehirde: “Altona” isimli semt, tamamen Türklerden oluşmaktadır. Şehirde yaşayan 65 bin Türk’ün, bu semte “Altınova” isminin verildiği bile söylenmektedir.
Yeşil alanlar ve rekreasyon alanları, şehrin toplamda, % 14’ünü kapsamaktadır. 2011 yılında, Avrupa Yeşil Başkent ödülü, şehre verilmiştir. Birçok evin önünde: “1943 yılında bombalandı, 1956 yılında yeniden yapıldı” yazan tabelalar görebilirsiniz. Hatta, şehrin birçok yerinde yapılan yol ve temel kazılarında, bazen hala patlamamış bombalar bulunur, bombanın bulunduğu yerler hemen boşaltılır, yollar kapatılır, bomba imha edildikten sonra, hayat normale döner.
Şehirde
90 civarında konsolosluk bulunmaktadır ve bu rakam: New York şehrinden sonra, dünya üzerinde ikincidir.
Asya’dan, 460 şirketin, şehirde şubesi bulunmaktadır. Tıbbi, teknolojik ve Bioteknolojik alanlarda ve uçak yapımında dünya merkezidir. (A380 tipi uçakların gövdesi burada üretilmektedir)
Şehirde, ayrıca: 2302 köprü bulunmaktadır ki, bu sayı: Venedik ve Amsterdam şehirlerindeki köprülerden fazladır.
Hamburg Limanı: dünya çapında en büyük konteynır limanları arasında, 7’nci sıradadır. Bu liman: Kuzey Denizine yalnızca 120 km. uzaklıktadır ve en büyük konteynır gemileri dahi, buraya yanaşabilmektedirler.
Şehirde: 11 üniversite bulunmaktadır. Bunların en büyüğü “Hamburg Üniversitesi” dir. Burada: 39 bin öğrenci eğitim görmektedir. Şehirde: Hamburg Uygulamalı Bilimler Üniversitesinde, 13 bin öğrenci, Teknik Üniversitede 5 bin öğrenci öğrenim görmektedir.
Şehirde
Okyanus iklimi egemendir. Sahile yakın olması nedeniyle, Atlantik okyanusu üzerindeki deniz hava kütlelerinden etkilenir. Kar yağışı nadir görülür. Sıcaklık en yüksek, 22 derecelik ortalama ile, Haziran-Temmuz aylarında görülür. En düşük sıcaklık ise, Aralık-Ocak aylarında, eksi 1-2 derece olarak tespit edilmiştir.
En fazla yağış, Haziran ayında ortaya çıkar. Ama, öyle bir yağış ki, bazen çiseleyen yağmur, bir anda sağanak yağışa dönüşebiliyor. Bu şehirde, yağmur insanların sanırım en büyük sıkıntısı. Şehir gezinize giderken, yanınızda yağmurluk veya bir şemsiye bulunmasında, büyük fayda olduğu veya olacağı kesindir.
Son bir not: şehir, dünya üzerindeki şehirler arasında, yaşanabilirlik anketlerinde; 2009 yılında 23 ve 2010 yılında ise, 10’ncu sırada bulunmuştur.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI
Şehirde: modern otobüs ve metro trenleri (S-Bahn) bulunmaktadır. Demiryolu istasyonlarında, otomat makinalarından: kısa mesafe, tek binişlik veya günlük binişlik bilet satın alabilirsiniz. Bu arada, Almanya’nın diğer şehirlerinde olduğu gibi, burada da “Hamburg Kartı” denilen toplu bir kart var. Bu kart ile: toplu taşıma sistemi ve müzelerden indirimli yararlanabilirsiniz. Tüm bilet gişelerinden ve otobüs sürücülerinden, Hamburg Kartı satın alabilirsiniz.
Şehir içi ulaşım hatlarında biletsiz yolculuk etmemenizi öneririm. Çünkü: görevliler tarafından, bilet kontrolleri yapılmaktadır.
Giriş kısmı için son bir not: şehirde kaldırımda yürürken, kırmızı çizgili bölgede yürümeyin, çünkü burası bisikletlere ayrılmış yoldur ve burada yürürseniz, bir bisikletli gelip çarpabilir.
S-Bahn ve U-Bahn Trenleri
Aslında, Münih şehrinden büyük olmasına rağmen, Münih şehrinde 6 metro, burada ise 3 metro bulunmaktadır.
Bunlar, şehir merkezi odaklı demiryolu hizmeti ağıdır. Yollardaki trafikten bağımsız olarak, bölge içinde doğrudan ve hızlı hareket sağlanır. Hafta sonları ve tatil günlerinde, bütün gece çalışırlar. Aynı zamanda, pek çok metro otobüsü ve hızlı transit raylı taşıma sistemleri ile bağlantılıdırlar. Metro hattının uzunluğu: 101 km. dir. Bunun 41 km. si yeraltındadır. Metroya bindiğinizde inmek için, iniş düğmesine basmanız gerekiyor, bizim metrolar gibi, kapılar kendi kendine açılmıyor.
Otobüsler
Otobüs servisleri, demiryolu ağı ve metro otobüs sistemiyle bağlantılı olarak çalıştırılmaktadır. Şehirde, 600 den fazla otobüs güzergahı bulunmaktadır. Bunlar, demiryolu hattının boşluklarını doldururlar. Gündüzleri her 5 dakikada gelen otobüsler, akşam olduğunda 30 dakikalık fasılalarla gelirler.
Liman Feribot
Elbe nehrinde hizmet veren feribotlar, 6 limanda çalışmaktadırlar.
Taksiler
Şehirde, 24 saat taksi bulabilirsiniz. Taksiler: geleneksel olarak fildişi beyaz renkte, üzerinde “Taxi” yazısı bulunmakta, sarı-siyah bir işaret, lisanslı taksiyi ifade etmektedir. Şehir merkezinde, bir taksi yolculuğu: yaklaşık olarak 6-12 Euro arasında ücrete tabidir. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki taksi ücreti ise, 20-25 Euro arasındadır. Taksilerin birçoğu kredi kartı kabul etmektedirler.
Bisiklet
Bu şehir, tam bir bisiklet cennetidir. Yaya kaldırımlarında, kırmızı çizgi ile bisiklet yolları ayrılmıştır. Şehirde, 80 ayrı noktada bulunan istasyonlardan, kırmızı renkli bisiklet kiralayabilirsiniz. Bisiklet ile şehir rahatça gezilebilir, tek sorun yağmur olmasıdır.
GECE HAYATI
Şehirde, Avrupa’nın en büyük kırmızı ışık bölgelerinden olan: Reeperbahn mahallesi bulunuyor. Burası, özellikle seks turizmi için ziyaret edilmektedir. Burada: striptiz kulüpleri, genelevler, barlar bulunmaktadır.
Bu şehir, Almanya ülkesinde gece hayatının en canlı olduğu başlıca yerlerden biridir. Hatta: ünlü İngiliz gurubu “The Beatles”, kendi ülkeleri dışında, ilk sahne aldıkları yer olan şehir meydanı, bugün onların ismiyle anılıyor ve meydanda, gurup elemanlarının heykelleri var, gençler burada müzik yapıyorlar.
TURİZM
Şehirde: 31 tiyatro, 10 kabare ve 50 müze bulunmaktadır. Şehir, Almanya’nın en hızla büyüyen turizm sektörüne sahiptir ve sektörde, şehirde: 200 bin kişinin çalıştığı söylenmektedir.
Elbe ve Alster nehirleri kıyısında, güzel yürüyüşler yapabilirsiniz. Ayrıca: Belediye binası, şehirde ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. Bunun dışında: St. Michaelis başta olmak üzere, birkaç mimari yönden önem kazanan kilise gezilebilir. Dünyanın sayılı büyüklerinden olan liman görülmeli, ayrıca yine şehirdeki birkaç ilginç müze gezilmelidir.
Alster: şehrin kalbinde, büyük bir göldür. Burada: tekne turu yapabilirsiniz. Ayrıca, bu bölgede bir sokak kafesinde kısa mola vererek, yürüyüşler yapabilirsiniz. Bunların yanında: Elbe nehri boyunca bulunan plajları da gezebilirsiniz.
DOM FESTİVALİ-FUARI
Şehirdeki bu halk festivali, yılda 3 kez yapılmaktadır. (Mart, Ağustos ve Kasım aylarında) Bu festivalde, eğlence ve nostaljiyi aynı anda yaşayabilirsiniz.
Bu festivalde: 3 km. lik bir hat boyunca, gerek eğlence mekanları ve gerekse yeme-içme mekanları kurulmaktadır. Fuar ise: Almanya’nın en büyük fuarlarındandır.
TEKNE TURLARI
Hamburg şehrinin geniş su yollarını keşfetmek için en iyi yol: bir tekne gezisine katılmaktır. Bu tekne gezileri, yaklaşık 4 saat sürer ve Alster gölü-Jungfernstieg bölgesinden kalkarlar. Basit ve kısa bir tur ise, 50 dakika sürer. Bu turda, iç ve dış Alster gölleri görülür ve ücreti: 15 Euro’dur.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Şehirde: 4000 restoran bulunmaktadır.
Yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz: domuz pastırması ile pişirilmiş yeşil fasulyeden oluşan: Birnen Bohnen und Speck düşünülebilir. Kuzey Almanya’nın en çok bilinen yemeğidir.
Aalsuppe isimli, yılan balığı çorbası da yoğun tercih edilmektedir.
Nerede yenir derseniz, bu şehirde, bir Türk tarafından işletilen bir restoran önermek istiyorum. “Le Canard” isimli bu restoran: Elbchausse bölgesinde, nehir manzaralı, Akdeniz, Türk ve Doğu mutfağının egemen olduğu yemek türlerini sunuyorlar ve muhteşem bir manzara eşliğinde, güzel yemekler yiyebiliyorsunuz.
Hafencity bölgesinde, Schönes leben denilen yerde: Steakhouse denilen yerde ise: “steak”ler meşhurdur. Burada, medium-rare steak yiyebilirsiniz.
İçki olarak ise, elbette Almanya’nın diğer şehirlerinde olduğu gibi, bira birinci tercih olmaktadır. Bira olarak: holsten, becks, duckstein veya jever tercih edebilirsiniz.
ALIŞVERİŞ
Şehirde, birçok alışveriş caddesi ve alışveriş merkezi bulunmaktadır.
Özellikle Alster çevresinde: alternatif mağazalar, şık butikler ve geleneksel Hamburg modasının sunulduğu mağazalar görülmektedir.
Şehirdeki başlıca alışveriş caddeleri ve alışveriş merkezleri şunlardır:
1. Jungfernstieg,
2. Mönckebergstrabe,
3. Neuer Wall,
4. Colonnaden
5. Europa Passage,
6. Spitalerstrabe,
Özellikle: Mönckebergstrabe mutlaka görülmelidir. Çünkü, şehrin ana alışveriş caddesidir. Belediye Binasının yan sokaklarında da, güzel alışveriş dükkanları bulunuyor. Bu mekanlardaki dükkanlar: genellikle, günlük: saat: 10.00-20.00 arasında açıktır.
Bu arada: Alster gölü, belediye binasının hemen yakınında, yeni inşa edilen, büyük alışveriş kompleksi “Europa Passage” yi de mutlaka görmenizi öneririm. Belediye binası meydanındaki cam çatı kaplaması altında, hediyelik eşya satan yerler bulunuyor. Schanzenviertel bölgesinde, güzel butikler bulunuyor.
HAMBURG GEZİ PLANI
Şehirdeki gezimize: Hamburg ana tren istasyonu “Hauptbahnhoff” önünden başlıyoruz.
HAUPTBAHNHOFF
Yapı: 1906 yılında hizmete açılmıştır. Günde ortalama: 450 bin yolcuya hizmet verilmektedir. Paris’ten sonra, Avrupa’nın en işlek tren istasyonudur.
9 Kasım 1941 tarihinde, II. Dünya savaşı sırasında, ağır bombardıman sonucu bina tahrip olur. 1985-1991 yılları arasında, tren istasyonu restore edilmiştir. Yapının uzunluğu: 206 metre, genişliği: 135 metredir. Yükseklik: 37 metredir. Saat kulelerinin yüksekliği: 45 metredir. Saatlerin çapı: 2.2 metredir.
Evet, tren istasyonu önünde yoğun araç trafiği görülüyor. Sonra: istasyonun önünde, Türk döner ve kebapçılarının bulunduğu caddeye (2 Mönckebergstrabe) giriyoruz ve hemen istasyonun karşısındaki caddeden ilerleyince, sol tarafta kalan bu caddeyi görüyoruz. Bu cadde üzerinde bulunan “dönerciler”de, güzel bir döner yiyebilir ve üstüne çay içebilirsiniz.
Sonra: İstasyonun hemen yanında bir müze var.
MUSEUM FÜR KUNST UND GEWERBE
Hauptbahnhof-Glockengieberwall bölgesindedir. Giriş ücretlidir: 5 Euro.
Yapı: 1867 yılında yapılmıştır. 1943 yılındaki bombardımanda yıkılan müze, 1959 yılında yeniden yapılmıştır.
Burası, Avrupa uygulamalı ve dekoratif sanatlar müzelerinin en öne çıkanıdır. Bunlar arasında bulunanlar: 17 ve 18’nci yüzyıllardan kalma porselenler, İslam sanatına ait: çömlek, halı ve kitaplar, tarihi klavyeli enstrümanlar, en eskisi 16’ncı yüzyıldan kalma halılar, mobilyalar, Japon çay evi ve töreni aksesuarları, 1914-1945 yılları arasındaki dönemlere ait, çeşitli heykelcikler bulunmaktadır.
Yani, genel anlamda, müze koleksiyonunda: ortaçağdan günümüze kadar olan döneme ait: Avrupa, İslam ve Uzak doğu kültürü sanat ve el sanatları örnekleri sergilenmektedir.
Sonra, yine istasyon önüne dönüyoruz. İstasyonun arka çıkışında, çarşı, alışveriş merkezi ve birçok restoran ve kafeterya var, orada bir süre gezdikten sonra, kuzeye doğru, GlockengierBerwald caddesi üzerinde yürümeye devam ediyoruz. Bu cadde üzerinde, yine bir müze var.
KUNSTHALLE
Hauptbahnhof kuzeyinde, Glockengieberwall bölgesindedir.
Burası bir sanat müzesidir.
Müze binası: mimar Fritz Schumacher tarafından, 1863-1869 yılında, İtalyan Rönesans stilinde yapılmıştır. Yapılışı sırasında, özel girişimcilerin büyük ekonomik katkılarının olması önem kazanmaktadır.
Almanya’nın en büyük sanat müzesidir. Müze koleksiyonunda bulunanlar: 17’nci yüzyılda, özellikle Hollandalı sanatçıların (Rembrant gibi) resimleri görülmektedir. Ayrıca: Alman romantizm dönemi resimleri görülmektedir. Bunun dışında: müzede, yıllık ortalama 20 civarında, geçici sergi açılmaktadır.
Bu cadde: Alter gölüne çıkıyor.
ALSTER
Bu göl: şehir merkezinde bulunan ve 2 bölümden oluşan bir cazibe merkezidir. Bu iki bölüm:
1. Aussenalster (Dış Alster)
2. Binnenalster (İç Alster)
Alster civarındaki tüm binaların tek bir örnektir. Bunların dış cephe boyaları beyaz, çatıları bakır kaplı olmak zorundadır. Çünkü: şehir manzarasında özel bir karizma yaratılmıştır.
Özellikle: Aussenalster: şehirliler tarafından çok tercih edilen bir yerdir. Hamburglular, burayı bir koşu ve buluşma yeri olarak kullanırlar. Ayrıca: insanlar, burayı kitap okumak ve güneşlenmek için de kullanırlar. Burada: 7400 metre uzunluğunda bir yürüyüş yolu bulunmaktadır. Göl’de, sandal kiralamak da mümkündür.
Evet: burası tam bir yeşil cennet olarak değerlendirilmektedir.
Alters gölüne geldiğimizde, yol ikiye ayrılıyor.
Biz: her iki gölün arasındaki yoldan, yani “Lombardsbrücke” caddesinden ilerlemeye devam ediyoruz. Karşımıza bir köprü çıkıyor ve yine yürümeye devam ediyoruz. Bir süre sonra, gölün çevresinden dolaşan yolu takip ettiğimizde, sola dönen “Esplanade/Neuer Jungfernstieg” caddesine dönüyoruz. Yorulduğunuz zaman: göl kıyısındaki ahşap banklarda dinlenme molaları verebilirsiniz.
Şimdi: Neustadt bölgesindeyiz. Buradan ilerlediğimizde: Jungfernstieg sokağına ulaşıyoruz. Yine, solumuzda göl bulunuyor.
JUNGFERNSTİEG
Reesendammbridge ve Gansemarkt arasında bulunmaktadır. Burası, Almanya ülkesinin ilk asfalt sokağıdır.
Burası, dünyanın en güzel alışveriş caddelerinden biri olarak kabul edilebilir. Burası hakkında; geçmişe yönelik bir kısım geleneklerden söz etmek mümkündür. Eski dönemlerde: şehirde yaşayan bekar bayanlar ve asil genç kızlar: burada Pazar günleri yürüyüş yaparlarmış ve bunlara “Jungfer” denilirmiş. Caddenin isminin buradan geldiği söyleniyor.
Günümüzde, burada, birçok seçkin marka ürünün satıldığı mağazalar bulunuyor. Ayrıca, Almanya’nın en güzel restoranı “Alster-Pavilion” ve 1799 yılından bu yana faaliyette bulunan “Cafe Alex” bulunmaktadır. Bu kafenin hemen yanında: Alster iskelesi var. Burada güzel bir alışveriş ve gezinti sonrasında, nehirde rahatlatıcı bir tekne gezisi de yapabilirsiniz. Özellikle, gölün kıyısına yakın yerdeki, bir hayli yüksek su fıskiyesi dikkatinizi çekecektir.
Yürümeye devam ettiğimizde, köprü var, onu geçince, “Job AG” binasının önünden, sağa dönüyoruz. Hedefimiz, Rathaus yani Belediye Binasının bulunduğu meydan. Buraya:; Hamburg-Mitte bölgesi deniliyor.
RATHAUS-CİTY HALL-BELEDİYE
Şehir merkezinde, Altstadt-Binnenalster bölgesindedir. 11 yıllık bir inşaat faaliyeti sonucunda, mimar Martin Haller tarafından, 1897 yılında: bir yangın ile yok olan eski belediye binasının yerine inşa edilmiştir.
Tarihi süreçte, birçok tarihi olaya tanıklık eden binada, günümüzde: Belediye, Senato ve Hamburg Parlamentosu bulunmaktadır. Bu birimler, 647 odalık yapıda çalışmaktadırlar. 6 oda daha bulunsa, İngiltere-Buckingam sarayı ile aynı büyüklükte olacakmış.
Kulenin yüksekliği: 112 metredir. Toplam inşaat alanı: 5400 m. karedir. Lobi bölümü: konserler ve sergiler için kullanılmaktadır. Yani, halka açıktır. Zemindeki “Hamburg Parlamentosunda, 121 temsilci, restore edilmiş bir odada bir araya gelmektedirler.
Yapı, rehberli turlarla gezilebilmektedir. Giriş ücretlidir. Yetişkinler için 3 Euro, Hamburg kart sahipleri ve çocuklar için: 0.5 Euro’dur.
Buradan sonra, Belediye Binasının hemen solundan, Rathaus Apotheke mağazasının hemen yanındaki caddeden ilerliyoruz. Burası “4 Grobe Johannisstrabe” caddesidir. Hedefimiz “St Nicolas kilisesi” dir.
ST.NİCHOLAS KİLİSESİ
Bir zamanlar, şehrin en önemli 5 kilisesinden biri olan yapı, günümüzde harabe halindedir. Çünkü: II. Dünya savaşında bombardımandan etkilenmiştir. Yapıldığında, yani 1874 yılında, dünyanın en yüksek binası imiş ve günümüzde de, halen şehrin ikinci en yüksek binası olma özelliğini korumaktadır.
Kilise: 1874 yılında, denizcilerin koruyucu azizi olan, Nicholas adına yapılmıştır. 1517 yılında eklenen kule, 1589 yılında yanmıştır.
Yeniden yapılan kule, 1644 yılında çökmüştür. Sonra yeniden yapılan ve günümüzde görülen kule: 122 metre yüksekliktedir. Kilise yapısı: II. Dünya savaşı sonlarında, şehirdeki diğer 5 kilise gibi, bombardımanda yıkılmış, yalnızca kulesi ayakta kalabilmiştir. Ancak, diğer dört kilisenin aksine, St. Nikolia kilisesi, savaşa karşı bir anıt olarak yeniden dikilmiştir. Söylediğim gibi, çan kulesi halen ayaktadır ve kentin yukarıdan panoramik görüntüsünü görmek isterseniz, kuleye camdan yapılmış bir asansör ile çıkabilirsiniz. Gözlem terası: 77 metre yüksekliktedir. Yalnız ücretlidir ve ücret: 3.70 Euro’dur.
Buradan sonra, 2 blok ötede, uzun kulesi görülen, başka bir kilise yapısına doğru yürüyoruz. Burası: “St. Catherines kilisesi” dir.
ST.CATHERİNE KİLİSESİ
Şehirdeki 5 Lutheran kilisesinden biridir. Yani, Protestan kilisesidir. Kilisenin sivri kulesi: 13’ncü yüzyıldan kalmadır. Şehrin iyi korunmuş en eski yapısıdır. Denizcilerin kilisesi olarak önem kazanmıştır.
Bunu gördükten sonra, nehir kıyısından, sağ istikamette ilerlemeye devam ediyoruz. Nehrin karşı kıyısındaki büyük bina :”Ambient Media Gmbh” binasıdır.
Beiden Mühren-Katharinenkirchof caddesinden ilerliyoruz. Mares Shipping GmbH binasının köşesine gelince, nehrin karşı kıyısına geçiyoruz. Çelik konstriksüyonlu köprünün girişindeki heykel dikkatinizi çekecektir. Bu köprüyü geçtikten sonra: karşı kıyıdaki hedefimiz müzeler bölgesidir.
Köprüyü geçtiğimiz gibi, hemen sağ yanda, bir müze var.
DUNGEON
Kehrwieder bölgesindedir. Burayı ziyaret etmek isterseniz bir gün önceden rezervasyon yaptırmanız gerekmektedir. Giriş ücreti: büyük 21 Euro, çocuk 17 Euro, öğrenci: 20 Euro’dur. Küçük çocukların girmesinin uygun olmadığını düşünüyorum.
Speicherstadt bölgesinin altında, asansörle inilen bir yerdir. Burada, 90 dakikalık tur sırasında: tarihi işkence yöntemlerini görebilirsiniz. Ayrıca: yine çeşitli felaketler (örneğin: yangın, sel, deprem) canlandırılıyor. Yani, fantastik bir yolculuk için hazır olun.
MİNİATUR WUNDERLAND
Landungsbrücken yakınlarında, eski bir depoda bulunmaktadır.
2000 yılında açılmıştır. Giriş ücretlidir. Giriş ücretleri: yetişkin 12 Euro, 16 yaşından küçük çocuklar 6 Euro’dur.
Şehrin turistik güzelliklerini vurgulamaktadır. Hamburg şehrinin, 200 metre karelik bölümünde, şehrin en gözde mekanları görülmektedir. Yani, Hamburg şehrinin minyatür bir kopyasıdır. Aslında burada yalnızca Hamburg şehri değil: Alpler, Avusturya, Amerika, İskandinav ülkeleri, İsviçre gibi yerlerinde, minyatür örnekleri sergilenmektedir.
Ama, daha da önemlisi, dünyanın en büyük model demiryolu sistemini göstermesi açısından ilgi çekmektedir. Yani, bir anlamda: dünyanın en büyük model tren sistemidir. Bu model tren sistemi: 2000 yılında, Frederich ve Gerrit Braun isimli iki kardeş tarafından yapılmıştır. Günümüze kadar, 1000 m. karelik bölüm tamamlanmış olup, çalışmalarına devam etmektedirler. Yani, 2020 yılına kadar olan süreçte: en az 10 bölüm daha yapılmasının planlandığı söyleniyor. Sergilenen figürlerin sayısı: 215 bin ağaç, 200 bin insan, 11 bin araba, 890 tren, 300 bin ışık.
Ayrıca, ,burayı ziyaret ederseniz: minyatür bir havaalanını hayranlıkla izleyebilirsiniz. Hatta: şantiyeler, inşaat alanlarını görebilirsiniz.
SPİCEY GEWURZ MUSEUM-BAHARAT MÜZESİ
Speicherstadt bölgesindedir.
Burası: baharat, baharat depolanması, kalitesi ve kullanılması hakkında, ziyaretçileri bilinçlendirmek ve bilgilendirmek için açılmıştır. Dünya üzerindeki tek baharat müzesidir.
Burada, yaklaşık 350 m. karelik alan üzerinde, son 500 yıllık sürece ait, 50 farklı baharat sergilenmektedir ve bunların kokusunu hissedebilirsiniz.
Buradan çıktıktan sonra: Am Sandtorkai caddesi istikametinde yürümeye devam ediyoruz. Elite Medianet binası, sağımızda kaldığında, hemen onun gerisindeki alanda, bir yerleşim yeri projesi görülüyor. Hafencity.
HAFENCİTY
Speicherstadt yakınlarındadır. Am Sandtorkai bölgesindedir.
1 Mart 2008 yılından bu yana, Hamburg limanı bölgesinde yapılan en büyük şehir planlaması çalışmasıdır. Buna bağlı olarak: cazip yaşam alanları ve çeşitli anıtlar inşa edilmiştir. Bu bölgedeki proje çalışmaları bittiğinde: şehir merkezinin, günümüzdekinden % 40 daha genişlemesi beklenmektedir. Bu yeni alanda: 40 bin kişi işyerlerinde çalışacaklar ve 12 bin kişi, ikamet edeceklerdir. Projenin tamamlanmasının, 2020-2030 yıllarına denk geleceği söyleniyor.
Bu bölgede: zaten yeni bina inşaatları ve yüksek vinçler hemen dikkatinizi çekecektir. Am Sandtorkai caddesi üzerinde yürümeye devam ediyoruz. Sağ yanda, yüksek vinçlerin altında, bir müze var.
Şehrin, Hafencity-Speicherstadt denilen bölgesindedir. Özel sektöre aittir. Giriş ücretlidir, 12 Euro.
Burası, uluslararası denizcilik müzesidir. Müzede: 10 katta: 40 bin civarında obje ve 1 milyondan fazla fotoğraf bulunmaktadır. Ayrıca: birçok model gemi, üniforma ve deniz sanatına ait eser sergilenmektedir. Bunların büyük çoğunluğu: özel koleksiyoncu Peter Tamm’a aittir. Bu koleksiyon: 1934 yılında toplanmaya başlamıştır. Bu koleksiyonun sergilenmesi için tahsis edilen müze binası, 2008 yılında açılmıştır. Bina: 1878-1879 yılları arasında, tahıl deposu olarak yapılmış ve 2003 yılı sonuna kadar depo olarak kullanılmıştır. Ahşap ve çelik sütunlar ile desteklenerek yapılan binanın dış duvarları tuğladandır. Neo-gotik tarzda inşa edilmiştir.
Oberbaumbrücke caddesi üzerinde ilerlemeye devam ettiğimizde, ileride sağda yine bir müze var.
DEİCHTORHALLEN
Deichtorhallen bölgesindedir.
Müze yapısı: 1911-1914 yılları arasında yapılmıştır. Müze olmadan önce, burası: sebze-meyve Pazar yeri olarak kullanılmıştır. Hatta: 1984 yılında, çiçek pazarı olarak değerlendirilmiştir.
Günümüzde: 5600 m. karelik bir kapalı alanda: çağdaş sanat ve fotoğraf alanında, birçok eser sergilenmektedir. Bunlar arasında: tanınmış heykeltıraşlar, ressamlar ve tasarımcıların sanat içerikli eserleri görülmektedir. Özellikle: fotoğraf arşivi konusunda önem kazanmaktadır. Ayrıca, burada, büyük bir gazetecilik arşivi bulunmaktadır. Yani, Avrupa’nın en büyük çağdaş sanat ve fotoğraf müzesi denilebilmektedir.
Müzenin hemen önünde, gökyüzüne baktığınızda bir balon göreceksiniz. Highflyer-Balloon.
Buradan, tam ters istikamete, batıya döndüğümüzde, bu kez karşımıza yine mimari özellikleri öne çıkan bir bina çıkıyor.
CHİLEHAUS
Yapı: Johann Friedrich Höger tarafından: 1922-1924 yılları arasında yapılmıştır. Höger: 1877-1949 yılları arasında yaşamış bir Alman mimardır. Bu meşhur eseri: 10 katlı bir ofis binasıdır ve Şili evi olarak bilinir. Bir geminin pruvasını anımsatan üst ve yan cepheleriyle ünlüdür.
Evet, Hamburg-Altstadt bölgesinde, bugünlük gezimizi burada noktalıyoruz. Bulunduğumuz yoldan doğru ilerlersek, ileride St. Nicolas kilisesine ulaşılıyor.
Gezimizin bu bölümünde: bulunduğunuz yerden bir şekilde: Rödingsmarkt denilen metro istasyonuna gidiyoruz ve burada iniyoruz.
Ludwig-Erhard-Strabe caddesinden ilerliyoruz. Cadde üzerinde ilerlerken, solumuzda bir kilise yapısı görülüyor.
ST.MİCHAELİS KİLİSESİ
Neustadt bölgesinde, Ludwig-Erhard Strabe güneyindedir. Türkische Planke denilen yerdedir.
Şehrin en ünlü kiliselerinden birisidir. Yapı: 1648-1661 yılları arasında, Barok mimari tarzda inşa edilmiştir. Ancak, günümüzde görülen kilise yapısı, çeşitli dönemlerde ayrı ayrı inşa edilmiştir. En son olarak, 177-1785 yılları arasında, 132 metre yüksekliğindeki kule eklenmiştir.
İkinci bina ise, 1906 yılında, bir yangın sonucu yıkılır. 1907-1912 yılları arasında ise yenilenir. 1983 yılında ise, binanın genelinde büyük bir restorasyon yapılır ve bu sırada, çatı bakır ile kaplanır.
Günümüzde, kilise: 3000 kişilik bir koltuk kapasitesine sahiptir. 1736 yılından bu yana bulunan para toplama kutusu ilgi çekmektedir. 1912 yılında yapılan altar: 20 metre yüksekliktedir. 132 metrelik çan kulesi: şehrin ve limanın mükemmel bir manzarasını sunmaktadır. Bu çan kulesine, ister yürüyerek veya ister asansörle çıkabilirsiniz
Yine, aynı cadde üzerinde ilerlemeye devam ediyoruz. Bir süre sonra, sola dönüyoruz. Millerntorplatz caddesine dönüyoruz. Hedefimizde, bir müze var. Bir süre ilerledikten sonra, müze, solumuzda kalıyor.
PANOPTİKUM
Burası, Almanya’nın en eski ve büyük “balmumu” müzesidir.
Müzeyi ziyaret ettikten sonra, arzunuza göre: şehrin seks turizminin yoğunlaştığı bir bölgeye gideceğiz. Elbette, aile ziyaretçilere burayı önermek mümkün değildir. Reeperbahn caddesi üzerinde ilerliyoruz.
Bir süre sonra: şehrin “kırmızı ışıklı caddesine” ulaşıyoruz.
REEPERBAHN
Şehir merkezinin batısındadır. Eskiden, 1600’lü yıllarda, burada, gemi halatlarının üretildiği bir yer varmış ve Almanca gemi halatı kelimesi olan “reep” ismi nedeniyle, bölgeye bu isim verilmiştir.
Burası, Hamburg şehrinin en ünlü, gece hayatının merkezi caddesidir. Burada: birçok gece kulübü ve seks turizminin yapıldığı yerler var. Özellikle: seks ile ilgili her türlü materyalin satıldığı dükkanlar var. Red Light District gibi alçak binaların giriş katlarında, pencerelerden bakıldığında, içeride, sandalyeler de iç çamaşırları ile oturan kadınları görmek mümkündür. Bu bölgeye, yanlışlıkla veya meraktan giren kadınlara izin verilmiyor. Fahişeler, bu yanlışlıkla giren kadınlara, yumurta-su atıyorlar, aman dikkat.
Ancak, her şeye rağmen, burada dikkat edilmesi gerekiyor. Özellikle: tenha yerlere takılmamanızı öneririm, çünkü agresif olabilen insanlar var. Tek başınıza buraya giderseniz, büyük olasılıkla, çevrenizde toplanan bayanlar olacaktır, bunlar sizi kendi mekanlarına doğru çekiştireceklerdir.
Ancak: bunların yanında, bölgede: birçok tiyatro, müzik kulüpleri, restoranlar ve diskolar da bulunuyor.
Evet, bugünlük gezi planımız da burada noktalanıyor.
ŞEHİRDE GEZİLECEK DİĞER YERLER
ELBE NEHRİ
Nehir Çek Cumhuriyetinden doğar ve 1091 km. yol kat ettikten sonra, Hamburg, Magdeburg ve Dresden şehirlerinden geçerek, Kuzey Denizine akar.
Elbe plajı: Hamburg şehrinin Othmarschen ve Ovelönne ilçelerinde: plajlar bulunmaktadır ve şehir merkezinden, buraya ulaşmak mümkündür. Havanın güzel olduğu dönemlerde, bu plajlar, yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından yoğun olarak tercih edilmektedirler. Burada insanlar güneşlenir ve nehrin öbür yanındaki liman ve limandaki konteynırların manzarasını izleyebilirler.
Batı plajı bölümünde: 1999 yılındaki taban taramaları sırasında, nehirden çıkarılan, 19.7 metre çevresi olan ve 217 tonluk “Alter schwede” isimli taş parçasını görebilirsiniz.
Bunun dışında: Elbe nehri boyunca uzanan bisiklet yolu: yürüyüş meraklıları ve bisiklet binenler içinde güzel olanaklar sunmaktadır.
FİSCHMARKT
Burası, Elbe nehri kıyısında, Hafenstrabe ile Grobe Elbstrabe arasında, bir Pazar yeridir. Ancak, burası yalnız balık ve deniz ürünlerinin satıldığı bir Pazar yeridir ve her Pazar günü, birçok insan buraya alışveriş yapmaya gelirler.
HEİNRİCH-HERTZ KULESİ
Hertz: Hamburg doğumlu bir Alman fizikçidir. Telekominikasyon kulesi, 1965-1968 yılları arasında inşa edilmiştir. Şehrin en yüksek binasıdır ki uzunluğu: 280 metredir. Beton bölüm: 205 metre, onun üzerinde 45 metrelik çelik kafes ve 30 metrelik, çeşitli antenlerden oluşan, üç parçalı silindir bulunmaktadır.
128 metre yükseklikte: iki katlı gözlem terası ve restoran bulunmaktadır. Buraya: iki hızlı asansör ile çıkılabilmektedir. Ancak, gerek restoran ve gerekse gözlem istasyonu, yangın tehlikesine karşı, 2001 yılında kapatılmıştır. Yani, bu devasa yapıyı, yalnızca uzaktan izlemekle yetineceksiniz.
PLANTEN UN BLOMEN
Burası, bir parktır. Şehir merkezinde, 47 hektarlık bir alana yayılmıştır. Bu park alanına ilk bitki: 1821 yılında dikilmiştir. Parkın hemen girişinde: Hamburg Dammtor demiryolu istasyonu bulunmaktadır. Park içinde: su ve ışık gösterileri, konserler, tiyatro gösterileri düzenlenmektedir. Bir anlamda, şehrin botanik bahçesi de denilebilir. Giriş ücretsizdir.
KÖHLBRAND KÖPRÜSÜ
Bu köprü, Hamburg limanında, Elbe nehri üzerinde, bir kablo askılı köprüdür. Köprü: 4 yıllık inşaat faaliyeti sonunda, 1974 yılında hizmete açılmıştır. Bizim İstanbul-Boğaz köprüsüne benzemektedir. Hatta, üzerinden atlayarak intihar edenler olduğu bile söyleniyor. Ama günümüzde yaya trafiğine kapalıdır. Üzerinden, her gün 40 bin otomobil geçtiği söyleniyor. Deniz seviyesinden yüksekliği: 53 metredir. Kulelerinin yüksekliği: 135 metredir.
BALLİN STADT AUSWANDERWELT HAMBURG
Vaddeler Bogen bölgesindedir. Giriş ücretlidir, 12 Euro.
Burası: 1850-1939 yılları arasında, yaklaşık 5 milyon Avrupalı göçmenin, Hamburg üzerinden, HAPAG gemisiyle, Amerika’ya göç etmek isteyen göçmenlerin, tıbbi bakımlarının ve konaklama imkanlarının sağlandığı bir yer olarak 1898-1901 yılları arasında inşa edilmiştir.
Yani, bir anlamda, dünyaya açılım kapısıdır. Burada: yemek yerleri, lojmanlar, hamam, kilise, Sinegog, müzik pavyonu ve tıbbı muayene odası ve 30 yapı daha bulunmaktadır. Biraz önce söylediğim gibi, Avrupalı göçmenler, Okyanusu geçip Amerika’ya gitmeden önce, burada kalmışlardır.
TİERPARK HAGENBECK
Şehrin, Stelingen bölgesindedir.
Burası, Hamburg şehrinin hayvanat bahçesidir.
Carl Hagenbeck tarafından, 1863 yılında toplanan hayvanlar, parkın ilk temelini teşkil etmektedirler. Hagenbeck: 1907 yılında, ilk hayvanat bahçesini oluşturduğunda, hayvanları kafeslere koymak değil de, çevrelerinde hendekler açarak barındırmayı tercih etmiştir.
II. Dünya savaşı ardından, bombalama sonucu hayvanat bahçesi tamamen yıkılır. Savaştan sonra yeniden inşa edilir ve günümüzde, özel bir hayvanat bahçesi olarak “Hagenbeck” ailesi tarafından işletilmektedir. Hayvanat bahçesi hakkında ilginç bir anı var. 1956 yılında, bu hayvanat bahçesinden kaçan 45 maymun, uzun süre Hamburg şehrinin altını üstüne getirmiştir. Hatta: maymunlar, evlerden tek tek toplanmıştır.