Amsterdam:750.000 kişilik bir nüfusa sahip olmasına rağmen, göz alabildiğine uzanan kırlara çıkmak için, 10 dakikalık bir yolculuk yapmanız yetiyor.
Kentin çevresini dolaşmak ve sevimli kasabaları görmek için, mutlaka arabayla dolaşmak gerekmiyor. Halk otobüslerinin sunduğu kolay ve anlaşılır ve ucuz hizmetten de yararlanın.
Amsterdam’ın kuzeyinde bulunan küçük kasabalar; hem kent manzarasıyla büyük bir zıtlık yaratıyor ve hem de böylece Kuzey Hollanda’daki tarımın kalbini görmüş olabiliyorsunuz.
Manzara; zaman zaman dar drenaj kanallarıyla bölünerek dümdüz uzanıyor. Arada: otlayan koyunları ve inekleri görebilirsiniz. Hatta, bazen balıkçıllar gibi su kuşlarına rastlamak bile mümkün. Ama: yüz metrede bir, tek katlı, birkaç ambarın yanında, bir çiftlik evi görülüyor.
BROCK İN WATERLAND:
Kentin çevresindeki ilk yerleşim yerlerinden biridir. Sevimli ama biraz eski, ahşap evler, kanallar ve doğal su kaynaklarıyla çevrelenmiş bir yer.
MONNİCKENDAM:
Biraz daha kuzeyde bulunuyor. 1932 yılında, Afsluitdijk tamamlandıktan sonra, asıl fonksiyonunu kaybeden Zuider Zee üzerindeki büyük balıkçı limanlarından biriymiş.
Bir zamanlar: balıkçıların yaşadığı ahşap barakalar olan sevimli çatılara sahip binalar: ana caddenin iki yanına dizilmiş. Küçük liman, halen balıkçı gemilerine hizmet veriyor.
Bunların pek çoğu, artık özel kişilerce işletiliyormuş, yaz sezonunda gezi tekneleri olarak da kullanılıyorlarmış. Ayrıca, güneşli hafta sonları, denize açılan yelkenli teknelerle dolan özel bir marina da var.
Eski limanın çevresini dolaşarak, geleneksel yaşam biçimine dair izlenimler edinebilirsiniz. Bazı aileler, hala, rıhtım boyunca uzanan küçük “fabrikalar” da, tuttukları yılanbalıklarını işliyorlarmış.
Yazları; kasaba tezgahlarında satışa sunulan günlük balıklardan satın alabilirsiniz. Limanda bulunan balık restoranlarına da gidebilirsiniz.
MERKEN:
Monnickendam’ın 5 km. ilerisindedir. Bu yol üzerinde: yazları binlerce kuşun barınağı olan açık denize kadar yaklaşabilirsiniz. Yerel balıkçıllar, ördekler ve sutavuklarının yanı sıra, yazları kuzeye göç edip, kış yaklaşırken güneye gelen göçmen kuşları da görebilirsiniz.
Bu dümdüz uzanan yolda, aynı zamanda bisikletle dolaşmak ve yürümek de büyük keyfdir.. Issız bir kayalığa kurulmuş, eski deniz fenerine doğru güzel bir yürüyüş yapılabilir.
Evet, Merken kasabası: Hollanda’daki en sevimli kasabalardan biridir. Burada yaşayan Kalvenci Hollandalılar; gelenekleri yüzyıllarca geriye giden bir tarihe sahip olmakla övünürlermiş.
Bu kapalı toplumun yaşlı üyeleri, gündelik hayatlarında geleneksel Hollanda kıyafetleri giyiyorlar.
Köy; 1957 yılına kadar, dış dünyadan kopuk bir adada bulunuyormuş. Köyü anakaraya bağlayan yolun açılması, köyün sakinlerinin hayatlarını büyük ölçüde değiştirmiş. Merken’de: günümüz ziyaretçileri, memnuniyetle karşılansa da, arabaların, köyün eteklerinde bulunan geniş otoparkta bırakılması tercih ediliyor.
Geleneksel boyalı evler ile son derece sevimli bir limanın bulunduğu köyde dolaşabilirsiniz. Rıhtım boyundaki küçük müzede sergilenen denizcilik ve balıkçılık dünyasına ait koleksiyon görülmeye değer.
VOLENDAM:
Amsterdam’ın 40 dakika uzağında. Bunun için, merkez tren istasyonun bulunduğu yerde: otobüs bileti almalısınız. 110 numaralı otobüs bileti: gidiş-dönüş 8 Euro. Giderken: yol üstünde tarlalar, çiftlikler ve birçok köy benzeri mekandan geçeceksiniz.
Bu sayede, başka tip yaşam şartlarını da görmeniz mümkün oluyor. Yolun ortasında: bir peynir fabrikası var. Otobüsten inip, Hollanda peynirlerinin yapılışını izleyebiliyorsunuz.
Ayrıca, orada yaşayan kasaba insanları da çok cana yakın. Merken ve Monnickenden’ım kuzeyinde bulunan bu kasaba; Merken’in Katolik karşıtı. Yani burada yaşayanlar, Protestan.
Buradan: hediyelik peynir almayı unutmayın. Evet, Volendam kasabasına vardığınızda: önce marinaya gidin. Sahil tarafında kısa bir tur atarak, şehri tanıyabilirsiniz. Rıhtımda dizilmiş kafeler ve hediyelik eşya mağazaları, turistleri çok etkiliyor.
Birçok hediyelik eşyanın satıldığı mağazalara girip çıkabilirsiniz. Sonunda ise, yorgunluğunuzu bir balıkçı restoranında atabilirsiniz.
Evet: bir balıkçı restoranında ne yenir? Yemekten önce, karides ve şarap olabilir. Harika karidesten sonra: Fried Soles adı verilen ve Volendam’a has, meşhur dilbalığı düşünün. Balık sevmeyenler bile, bu güzel balığın tadına doyamazlar.
Yemek ile birlikte; kişi başına gelen 3-4 çeşit meze, masada oturan herkesin yeterinden fazla doymasını sağlıyor. Evet, bu tür bir yemeğin maliyeti, kişi başı yaklaşık 60 Euro.
EDAM:
Burası: 1592 tarihli Kaaswaag (peynir tartı evi) ve peynirleriyle ünlü. Edam’daki, en dar ve eski köprü olan Kwalkelbrug adını taşıyan, tek kişilik köprüyü bulmaya çalışın, çok ilginç.
Alışılmadık şekilde döşenmiş olan, kasaba merkezi Damsiuis, 1540 tarihli Captain’s House yani Kaptanın Evinin biraz aşağısında kalıyor.
Kente geri dönmeden önce, güzel bir öğle yemeği yiyebileceğiniz, sevimli restoranları olan kasaba, dünya çapında tanınmasına karşın eski güzelliğini de korumayı başarmış.
ST. BAVOKERK KİLİSESİ:
Muhteşem bir Gotik başyapıt olan St. Bavokerk kilisesi; 1735 yılında kurulan Avrupa’nın en güzel orglarından birine sahip. Yazları, Perşembe günleri öğleden sonra, kilisedeki resitallerde kullanılan orgun, bizzat Mozart ve Handel tarafından çalındığı söyleniyor.
Kiliseden çıktıktan sonra: Lepel straat’ı geçince; seksen yaşlarında bile resim yapan, kasabanın ünlü evladına adanmış “Frans Hals Museum” var. (Giriş ücretli) 1913 yılında açılan müze: 1603 yılından kalma Viesshall (et pazarı) ile kasabanın ileri gelenlerinin binasının bulunduğu yere açılmış.
Spaarne Nehri kıyısında, 1778 yılında, ipek tüccarı Pieter Teyler van der Hulst tarafından kurulan “Teylers Museum” bulunuyor. Buraya da giriş ücretli. Müzede sergilenenlerin, Hollanda’nın en eski halk koleksiyonu olduğu düşünülüyormuş.
Mirasçısı olmayan Teyler, kazandığı serveti sanat ve bilimin ilerletilmesi için, ülkesine hediye etmiş. Müzede: diğer el yapımı ürünler ile birlikte, ilgi çekici bir bilimsel araçlar koleksiyonu da sergileniyor.
Ayrıca: minerallerden, fosillere, madalyalardan sikkelere kadar uzanan koleksiyon, görülmeye değer.
Her yıl: Nisan ortalarından Mayıs sonuna kadar; Haarlem ile Amsterdam arasında, göz alabildiğine uzanan tarlalar; gökkuşağının renklerine bürünüyor.
Ünlü Hollanda laleleri, binlerce ziyaretçiyi büyüleyerek kendisine çekiyor.
Lille Kasabası yakınlarında “Keukenhof Bahçeleri” var. 28 hektarlık bir alana yayılan çiçek bahçeleri, kapılarını halka açıyor.
Çiğdem, sümbül ve nergis çiçekleri ve yalnızca hayallerinizde görebileceğiniz renkli laleler yan yanalar. Yer yer sevimli yel değirmenlerini de görebiliyorsunuz.
Burada: lale soğanı, çiçekler ve diğer Hollanda’ya özgü hediyelik eşyaların satıldığı bir mağazada bulunuyor.
Hemen yakınlarında bulunan; Legmeerdijk’teki “Bloemenveiling” yani “çiçek müzayedesi” ne de gidebilirsiniz.
Burada ; her gün açık arttırmayla satılan binlerce çiçek, birkaç saat içinde, dünyanın dört bir yanına dağıtılıyormuş.
Müzayedeyi izlemek çok keyifli, çünkü çiçekler alıcıların rahatça görebilmesi için, mini bir trenle müzayede salonuna getiriliyor.
Duvardaki büyük bir elektronik tabelada, açık arttırma oranları gösteriliyor. Bütün bunlar; birkaç dakikada bir tekrarlanıyor. Müzayede salonunun devasa boyutları var, izleyicilerin yürüyüş yolunun uzunluğu: 1.6 km.
Hollanda Alkmaar: Şehir: Kuzey Denizinden 10 km. uzakta, Kuzey Hollanda kanalı üzerinde kurulmuştur. Şehrin isminin kelime anlamı “baştan sona bataklık” veya “baştan sona deniz” anlamına gelir.
Alkmaar tarihindeki en önemli tarih “8 Ekim 1573” tarihidir. Bu tarihte: 80 yıllık savaş sonucunda, Alkmaardes, İspanyol ordusunu yenmiştir.
Alkmaar zaferi, her yıl 8 Ekim günü “Alkmaar Ontzet” sırasında kutlanmaktadır.
1254 yılında Alkmaar, şehir haklarını Hollanda Kontu II Wilhelm’den almıştır. O andan itibaren, Alkmaar nüfusu zenginleşir.
Şehir merkezinde karşılaşılan güzel tarihi cephelerin çoğu, Alkmaar’ın zengin bir ticaret yeri olduğu zamanlardan kalma yapılardır.
Kuzey Hollanda’da bulunan bu şehir: peyniriyle ünlüdür. Bu şehri ziyaret edecekseniz, mutlaka Cuma günü buraya gidin, çünkü peynir pazarını görmeniz gerekir. Ancak: şehirde bunun dışında, pek çok anıt, büyük alışveriş merkezi, çok sayıda kafeler, barlar ve tüm fiyat aralıklarına hitap eden restoranlar bulunuyor.
ULAŞIM
Hollanda Alkmaar şehri, Amsterdam şehrinin 100 km. kuzeyindedir ve trenle 40 dakikada ulaşılmaktadır. Bu ulaşım için, gidiş-dönüş tren ücreti 14 eurodur.
Almaar şehri ile Rotterdam şehri arasındaki uzaklık 81 km, Utrech şehrine 65 km, Lahey şehrine 70 km uzaklıktadır.
KAESKOPPENSTDA FESTİVALİ
1573 yılında Aklkmaar’a bir göz atmak isterseniz: Haziran ayında Alkmaar’ın Eski kent bölgesinde düzenlenen tarihi Kaeskoppenstad Festivalini ziyaret etmelisiniz.
Bu festivalde: Alkmaar’ın zaferini yaşadığı tarihe özel bir yolculuk yapılmaktadır.
ALIŞVERİŞ
Alkmaar şehir merkezinde başlıca alışveriş caddeleri: Langerstarat ve Laat’tır. Eşsiz konsept mağazalarının arasına yerleştirilmiş zincir mağazalarıyla alışveriş günü için harika bir başlangıç noktasıdır.
Örneğin: modern bir cam cephenin ardında ilginç bir giyim mağazası “Quenns and Man” e girebilir ve doğal malzemeler, güzel temel renkli özel baskılı giysiler bulup satın alabilirsiniz.
Eski şehir bölümünde, birçok küçük butik ve galeriler bulunur. Yine “Noorden Arcade” isimli alışveriş merkezleri, şehirde birçok yerde görülebilir. Her ayın ilk Pazar günü, dükkanlar saat: 12.00-17.00 arasında açık bulundurulur.
ESKİŞEHİR
Eskişehir, 19’ncu yüzyıldan kalma alışveriş ve zanaat merkezidir. Tarihi binaların ve eski tuğlalı yapıların bulunduğu karakteristik sokaklar görebilirsiniz. Mağazalar açısından, burada hem modaya uygun hem de yüksek kaliteli ve aynı zamanda eski ve ikinci el ürünler satılan birçok yer bulunmaktadır.
Eskişehir bölgesinin özellikle “Twin Arts Lifestyle” ilgi çeker. Mağaza anıtsal bir binada bulunur ve ilginç ürünlerle doludur. Burada evinize kişisel dokunuş katacak her şeyi bulabilirsiniz. Göz alıcı yastıklar, kokulu sabunlar, güzel lambalar ve aynalar, aynı zamanda giysiler ve çantalar.
PEYNİR
Peynir: Hollanda ülkesinde prehistorik dönemden bu yana üretilmektedir. Çünkü: ülkenin toprakları süt hayvancılığına çok uygundur. 19. yüzyılda peynir çiftlikleri kurulmaya başlanır.
Bu dönemde: Hollanda peyniri için bir kalite standardı getirildi, peynir yağı için doğru oranlar belirlendi ve bunlar kayıt altına alınarak, 1913 yılından sonra uygulanmaya başlandı.
Evet: burada yıllık üretilen 674 bin kg. luk peynir stoğu: 130 ülkeye ihraç edilmektedir. Hollanda ülkesinin en ünlü ve önemli peynir türü “Gouda” olarak isimlendirilir.
Bu yuvarlak ve yassı biçimli peynir, yaklaşık 12 kg. ağırlığındadır. “Yuvarlak Hollanda Peyniri” ise: 1.7 kg. ağırlığındadır ve yine en tanınmış küresel peynirdir.
Hollanda dışında, bu peynir “kırmızı sarıcı” ismiyle bilinir. “Delikli Hollanda Peyniri” : genellikle yuvarlak, üstü basık oval peynirdir. Delikler, peynir bakterileri tarafından yapılır.
GEZİLECEK YERLER
STEDELİJK MUSEUM ALKMAAR-ALKMAAR BELEDİYE MÜZESİ
Canadaplein 1 adresindedir. Giriş ücreti 12 Eurodur.
Müze: Alkmaar şehrinin kültürel tarihini ve çevresindeki bölgeye ait objeler sergilenmektedir. Müze, ilk olarak 1873 yılında kurulmuş, 1968 yılında ikinci binasına taşınmış ve 2000 yılında, bugünkü yerine geçmiştir.
4 bölüme ayrılan bu müzede: Protestan devrimine ait tarihsel resim ve eserlerden oluşan bir koleksiyon bulunmaktadır. Ayrıca: yine çeşitli Hollandalı sanatçıların resimleri sergileniyor. Geçici sergiler için, müzede ayrı bir oda bulunmaktadır.
HET BEATLES MUSEUM-BEATLES MÜZESİ
Pettermerstraat 12 A adresindedir. Giriş ücreti 7.5 Eurodur.
Yaklaşık 100 metre karelik sergi alanı bulunan müze: Beatles hayranlarından toplanan eserleri içermektedir.
Müzenin sahibi “Azing Moltmaker” dir. Kendisi: ilk Beatles plağını 28 Temmuz 1973 tarihinde almış ve kendi Beatles koleksiyonunu başlatmıştır.
Koleksiyon, o zamandan beri dünyanın en büyük sergilenen özel Beatles koleksiyonu haline gelmiştir. Buradaki müze, 6 Haziran 1981 tarihinde açılmıştır.
Öte yandan: John Lennon’un ilk gitarı: Alkmaar şehrinde yapılmıştır. Müzede: 1967 yılında Beatles imzalı orijinal kayıt sözleşmesi bulunmaktadır.
Ayrıca, müze alanında Beatles hayranlarının hoşuna gidebilecek birçok şey sergileniyor. Bodrum katında: Paul McCartney’in ölümü hakkında bir sergi bulunuyor.
Müzenin içinde özel bir hediyelik eşya mağazası da vardır.
Evet müzenin çevresinde bol miktarda park yeri bulunmaktadır. Müze ziyaretinizden sonra, arabanızı bırakıp müzeye 10 dakika yürüme mesafesindeki Alkmaar şehir merkezinde alışverişe gidebilirsiniz.
ST. ALKMAAR LAURENS KİLİSESİ
Koorstraat 2 adresindedir.
Burası, şehir merkezinde etkileyici bir ortaçağ yapısıdır. 1440-1512 yılları arasında, mimar Anthony Mechelen tarafından yapılmış ve St. Lawrence’ye ithaf edilmiştir.
Özellikle: çatıyı destekleyen 26 bağımsız sütun ilgi çekmektedir. Kilisede en ilgi çeken objeler: dünyaca ünlü iki orgdur. Bunlar: Van Covelens ve Van Hagerbeer orglarıdır. Bu eski orglar: 16.yüzyıldan bu yana çeşitli yaz konserlerinde kullanılmıştır.
ALKMAAR PEYNİR PAZARI
Şehirdeki peynir pazarının, 1365 yılından bu yana kurulduğu söyleniyor. İlk peynir pazarının ne zaman kurulduğu bilinmemesine rağmen, eski belgelerde peynir pazarının kesinlikle 1622 yılında kurulduğu yazılıdır. Ama peynir loncasının 1593 yılında kurulduğu da kayıtlarda geçmektedir.
Waagplein denilen yerde, demir parmaklıklarla çevrelenmiş alanda kurulan peynir pazarı: Nisan-Eylül ayları arasında: her Cuma günü saat: 10.00-12.30 arasında kurulmaktadır. Yani, şehri ziyaret edeceklerin özellikle Cuma günleri gelmeleri ve bu peynir pazarı kültürünü izlemelerini öneririm.
Bu peynir pazarını ziyaret ederseniz, peynir taşıyıcıları da görebilirsiniz ki, bunlar ilginç kıyafetleriyle ilgi çekiyorlar.
1593 yılından bu yana devam eden peynir taşıyıcıları loncasında: bir başkan ve otuz üye bulunuyor. Başkan: turuncu renkli şapkasıyla ve şık bastonu ile diğerlerinden ayrılıyor.
Tahta üzerinde taşınan peynirlerin her birinin ağırlığı, 13.5 kilodur.
Taşıma sırasında yaklaşık 139 kg. lık peynir taşınır. Taşıyıcılar: özel bir peynir gemileri ile yürürler ve belli bir yürüyüş ritminde yürümeleri şarttır. Taşıyıcılar: beyaz pantolon, beyaz gömlek ve dört renkli (sarı, kırmızı, mavi, yeşil) şapka giyiyorlar.
Her takım: 7 kişiden oluşuyor ve özel taşıyıcılar: omuzlarına taktıkları askıların ortasında, tablalı kızaklarla peynirleri taşıyorlar. 7 kişilik her renk gurubunun da, iki yılda bir seçilen usta başısı bulunuyor.
Peynirler, sabah saat 07.00’de kamyonlarla buraya getirilir ve sayıları 800-900 civarında olan peynirler: uzunlamasına, şeritler halinde yerlere serilmiş bezler üzerine yerleştirilirler.
Üst üste iki katlı yerleştirilen peynirlerden, özellikle turuncuya kaçan renkleriyle: kocaman Gouda peynirleri ilgi çeker.
Yılda, yaklaşık 300 bin civarında turist çeken bu tören ise: saat 10.00 da başlıyor. Zaten, saat 10.00 olduğunda alanda büyük bir kalabalık ortaya çıkıyor ve insanlar, üç/dört sıra halinde töreni izlemeyi bekliyorlar. ( yani, buraya gitmek için saat: 10.00 olmasını beklerseniz, arkalarda kalabilirsiniz)
Saat: 10.00’da tören zil çalarak başlıyor. Zil: peynir konseyinin o günlü en ünlü davetlisi tarafından çalınıyor.
Daha sonra: törenin tarihçesi, peynirin Hollanda için önemi, uzun uzun anlatılan konuşma yapılıyor.
Bu sırada: şık giyimli konsey üyeleri ve alıcılar alanda dolaşırlar. Bu sırada: teftiş kurulu, peynirleri incelerler. Peynirlerden parçalar alırlar, rengine bakarlar, koklarlar, yağ ve nem oranı hakkında notlar tutarlar. Kalite onayından sonra: kilo başı fiyat konusunda anlaşma yapılır.
Peynir satışı olduğunda: en az 100 kiloluk kızaklar, peynir satıcıları tarafından tartım evine taşınırlar. Orada yine belli kurallara göre tartılan peynirler: ölçümleri yapıldığına dair damgalandıktan sonra, tekrar kızaklara konularak tartım evinin tam karşısındaki, meydanın diğer başındaki el arabalarına kadar taşınırlar.
Saat: 12.30 da tören bitiyor. Ancak: peynir tezgahları gece geç saatlere kadar açık kalıyor ve bir günde 3 ton peynir satıldığı söyleniyor.
Evet, meydanda bu peynir taşıyıcılar dışında: “Cheesemaidler” olarak isimlendirilen, Hollanda foklorik giysileri giyen güzel kızlar da bulunuyor. Bu kızlar: tören boyunca, güler yüzlü olarak meydanı dolaşıyorlar ve Hollanda peynirlerinin tarihçesini, çeşitlerini ve bu pazarı tanıtan “Kaaseksper” denilen bir dergiyi satıyorlar.
Törenden sonra: ziyaretçiler tartım evine girip, peynir tartılan düzenlerde tartılıyorlar ve sertifika alıyorlar.
Ayrıca: yine bazı ziyaretçiler, peynir taşıyıcıların kızaklarında, 1 euro karşılığında fotoğraf çektirmek üzere, kısa süreli bir yolculuk yapabiliyorlar. Tartım binasının üst katında, peynir müzesi bulunuyor.
Peynir pazarının kurulduğu meydanda: hediyelik eşya satılan tezgahları da gezebilirsiniz. Son bir not: şehirde akşam peynir pazarları da kurulmaktadır.
HOLMANDS KAAS MUSEUM-PEYNİR MÜZESİ
Waagplein 2 adresindedir. Müze peynir pazarı manzaralı tarihi Waag peynir tartım evinin 3 ve 3’ncü katlarında bulunmaktadır. Waagplein’in buradan olağanüstü bir güzel görüntüsü izlenebilir.
Bölgede 23 Nisan 1969 tarihinde Hollands Zuivel Arşiv Vakfı kurulmuştur. Bu vakfın amacı: sütçülüğün tarihçesi ve peynir hazırlanmasıyla ilgili objeleri ve araçları sergilemektir. Bu vakıf tarafından düzenlenen Hollanda Peynir Müzesi, 21 Nisan 1983 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Müze daha çok iki ünlü peynire odaklanmıştır. Bunlar: küçük yuvarlak “Edam” peyniri ve büyük yassı “Gouda” peyniridir. Müzede sergilenen objelerin çoğu, Süt Ürünleri Arşivinden ödünç alınmıştır.
Müzede: peynirle ilgili her türlü ilginç bilgiyi bulabilirsiniz. Tarihçesi, hazırlama yöntemleri ve peynir ticareti hakkında. Ayrıca: peynir üretiminde kullanılan geniş bir araç koleksiyonu bulunur. Çiftliklerde ve fabrikalarda peynir üretimi arasındaki fark gösterilir.
Müzenin koleksiyonunda: süt ürünlerinin üretimiyle ilgili: film ve görüntüler ve resimler bulunmaktadır. Ayrıca: 16. yüzyıldan kalma, 24 Hollandalı kadının portreleri de bulunmaktadır. Müze açılışından itibaren büyük ilgi çekmiştir. Her yıl dünyanın dört bir yanından gelen, ortalama 35 bin kişi tarafından müze ziyaret edilmektedir.
VAN FOREEST COURTYARD
Alkmaar şehrinde ziyaretinizde kesinlikle “Courtyard” olarak isimlendirilen iç avluları görmelisiniz. Şehirde bir zamanlar 16 tane avlu vardı, ancak bunlardan sadece 6 tanesi günümüze ulaşmıştır. Bu avlulara şehrin hazineleri denilmektedir.
Bunlar. kapılarının ve etkileyici cephelerinin arkasına gizlenmiş huzur vahalarıdır.
Hofje Van Paling ve Van Foreest
Steijnstraat 14-70 adresindedir. Popüler bir alışveriş caddesindeki mağazaların arasında gizlidir.
Almaar şehrinde çok özel bir yerdir. Ortaçağ döneminde hayır kurumları ve özel şahısların, komşularına yardım etmek istemeleri nedeniyle bunlar ortaya çıkmıştır.
Burası: 1540 yılında, Pieter Claez ve eşi Josina tarafından yaptırılmıştır.
Başlangıçta ev, yalnızca Katolik kadınların ikametgahı olarak kullanılmıştır. Ancak 1670’den itibaren Reformcu kadınların da burada yaşamasına izin verilmiştir. Ancak ayrı yerlerde kaldılar.
Örneğin: Katolikler “De Geest” caddesindeki evlerde kalırken Reformcu kadınlar “Kanisstraat” daki evlerde kalıyorlardı. Burada kalmak için koşul: kadınların kendilerini Reform Kilisesine vermeleri ve erkek ziyaretine izin vermemeleriydi.
Günümüzde burada sadece bayanlar ve bakıcı bir çift yaşamaktadır. Ancak kurallar daha az katıdır, ancak burada yaşamaya izin verilmesi için yine bir komite tarafından kişinin müracaatının uygun görülmesi gerekir. Evet, burayı ziyaret edebilirsiniz.
ALKMAAR KANALLARI
Alkmaar kentinde de, Hollanda ülkesindeki diğer birçok kentte olduğu gibi, antik dönemden kalma kanallar bulunmaktadır. Bu su yolları: kanalizasyon ve savunma amacıyla kullanılmıştır. Günümüzde ise, bunlar dekoratif özellik taşırlar.
Ayrıca, yine bu kanallar üzerinde, güzel bir yolculuk yapabilirsiniz. Turlar: çok alçak bir mavna türü olan Giethoornse ile yapılmaktadır. Şehirde 22 tane küçük köprü bulunmaktadır.
Tur esnasında, köprülerin altından geçerken bazı köprüler son derece alçaktır ve eğilerek geçmek gerekir. Yaklaşık 45 dakikalık yolculuk sırasında, Alkmaar şehrinin nasıl geliştiğini görebilirsiniz. Turlara katılmak isteyenler, 6 euro ücret ödemek durumundadırlar.
NATİONAL BİERMUSEUM DE BOOM-ULUSAL BİRA MÜZESİ
Müzenin adresi: Houttil 1. Giriş ücreti 5 Eurodur.
Müze ünlü Alkmaar Peynir Pazarının yakınında, eski De Boom bira fabrikasının tarihi binasında yer almaktadır. Nisan 1987 tarihinde resmen ziyarete açılmıştır.
Ulusal Bira Müzesinde, son 200 yılda: mayalanma aletleri, ekipman ve makineler aracılığı ile ziyaretçilere her şey anlatılıyor. Videolar ve filmler ile ziyaretçilere, o zaman ve günümüzde bir bira yapımı izlenimi veriliyor.
Bir el arabası ve bir buz kızağı gibi antika taşıma araçları, bira fıçılarının taşınmasının nasıl gerçekleştiği gösterilir. Posterler ve diğer reklam malzemeleri, bira şişeleri ve bira bardakları, birçok küçük ve büyük Hollanda bira fabrikası hakkında bir izlenim vermektedir.
Müzede sergilenenler:
Müzede: bira ve toprak buluntuları sergisi vardır. Alkmaar şehir merkezindeki arkeolojik araştırmalar sırasında, bira ile ilgili birçok nesne bulunmuştur. Bunlar arasında: 16 ve 17’nci yüzyıllardan kalma çeşitli bira sürahileri, cam eşyalar ve musluklar sergileniyor.
Tadım Odası:
Müze ziyaretinden sonra, aynı binada bulunan Proeflokaal De Boom’da güzel bir bardak biranın tadını çıkarabilirsiniz. Burada çok sayıda özel Hollanda birası mevcuttur. Yaz aylarında terasa: bir mavna demirlemektedir.
Her ayın son Perşembe günü, canlı caz müziği vardır.
Müze Dükkanı:
Bira bardakları ve diğer hediyelik eşyalar mevcuttur.
DE SCHERMER MOLENS
Schermerhorn Noordevaart 2 adresindedir. Giriş ücreti 4.5 Eurodur.
Schermeer: 1633 yılında 52 değirmen tarafından oluşturuldu. Amaç: toprak ıslah edilerek su, tekrar karaya dönüştürülmek istendi. Schermeer gölü: oldukça büyük ve derin bir göl olmasına rağmen, yapılan operasyonla, değirmenlerin suları atması sonucu toprak alana dönüştürüldü.
Göl, 2 yıllık bir uğraşı sonucunda kurutuldu. İki yıl sonra çiftlik evleri hazırlandı. Toprak umulduğu kadar verimli olmasa da tarım yapılmaya başlandı.
Müze değirmeni: o değirmenlerden günümüze kalan bir değirmendir ve burayı ziyaret ettiğinizde görebilirsiniz.
Değirmenin nasıl çalıştığını ve insanların değirmende nasıl yaşadıkları sergileniyor.
Değirmen müze, her yıl 1 Nisan-1 Kasım tarihleri arasında ziyarete açıktır.
400 yıllık fabrika hala çalışmaktadır. Rüzgar elverişli olduğunda değirmen dakika 60 bin litre su pompalar.
Yel değirmeninde, sekizgen iç bölümde, devasa 6 metrelik bir çark bulunur. Bu başlık, suyun yaklaşık 1 metre kadar pompalanmasını sağlar.
Yelkenler sayesinde, değirmenci değişen rüzgar kuvvetlerine cevap verebilir. Başlığı çevirerek, rüzgarın daralmasını ve açılmasını takip edebilir. Çünkü rüzgarı ne kadar iyi kullanırsa, o kadar çok su pompalayabilirdi.
Maliyet ücretlerinin artması nedeniyle, 1924 yılında elektrik drenajına geçilmesine karar verildi ve son değirmenler 1929 yılında hizmet dışı bırakıldı.
Günümüzde, geri kazanılan topraklardaki su: elektrikli pompalarla boşaltılıyor.
Ancak: 1950’lerin başında, bir dizi değirmen işletmeye hazır tutuldu, sonuçta değirmenlerden 17 tanesi korunarak günümüze ulaştı. 400 yıllık bu değirmenlerden, 8 tanesi, hala günde 60 ton su pompalayabilmektedir.
MUSEUM IN T’HOUTEN HUİS
Tuingrach 13 adresindedir. Giriş ücreti 4.5 Eurodur.
Müze: bölgenin zengin tarihini, Schermerailand yani bir zamanlar: ringa balığı avcıları ve balina avcılarının bulunduğu bir ada. Suyun karaya dönüştüğü ancak ahşap evlerin kaldığı bir yerdir. Adada: gemi sahiplerinin ve tüccarlarının sağladığı zenginlikler ve Mennonitlerin inançları izlenebilmektedir.
DE RİJP KÖYÜ
Kuzey Hollanda’da olan köy, Almaar şehir merkezine 10 km uzaklıktadır. Köy: Ringa balığı endüstrisiyle ünlüydü.
Güzel bir köy yürüyüşü yapmak isteyenler tarafından tercih edilmektedir. De Rjip köyünde, güzel mağazalar ve fotojenik kanallar bulunur.
Köyü keşfetmenin en iyi yolu, köyün içinden geçen yürüyüş yoludur. Burada yürüyüş yaparken eski ahşap evler görülür. Belediye binasında Turizm Ofisi vardır.