Çekya Prag

Çek Cumhuriyeti Prag

Evet: Osmanlı Çek Cumhuriyeti Prag a ulaşamadı. Ama günümüzde: ülkemizden Prag’a binlerce turist gidiyor. Prag’a geziye gidecek ziyaretçiler için: tam anlamıyla, bir bütün olarak, Prag ile ilgili tüm bilgileri tek bir yazı altında bulabileceğiniz yer. Evet; işte, Prag’ın tüm özellikleri, orada ihtiyacının olacak tüm bilgiler.

Çek Cumhuriyeti Prag

Tarihi binalarının muhteşem görüntüsü altında: Arnavut kaldırımlarında yürüyüş yapabileceğiniz: sessiz, sakin ve huzur dolu bir yer. Ayrıca: Prag için söylenecek ilk ve en önemli şey: ucuzluğu. Gerçekten çok ucuzdur.

Çek Cumhuriyeti Prag Ulaşım

ULAŞIM BİLGİLERİ

Türk Hava Yolları ve CSA uçakları ile gidiliyor. İstanbul-Çek Cumhuriyeti Prag uçak yolculuğu, yaklaşık: 2 veya 2.5 saat gibi sürüyor. Prag’daki: Ruzyni İnternational Havaalanı; Avrupa’nın en modern havaalanlarından biri olarak kabul ediliyor.

Havaalanına: araba, taksi, otobüs seferleriyle ulaşmak mümkündür. Prag şehir merkezinden: Kladno ya da Slan’a doğru, havaalanı işaretlerini takip ederek, kolaylıkla havaalanına ulaşılabilir. Terminaller arasında: otobüs, minübüs ve taksiler hizmet veriliyor.

VİZE

Schengen vizesine dahil olmasıyla birlikte, vize konusunda rahatlama oldu. Yalnızca Çek konsolosluğundan değil, Schengen vizesi veren herhangi bir konsolosluktan da vize almanız mümkündür.

Çek Cumhuriyeti Prag Ne Zaman gidilmelidir

EN UYGUN MEVSİM-NE ZAMAN GİTMELİ

Çek Cumhuriyeti Prag; Mayıs, Haziran ve Eylül ayları: hava şartlarının gezmeye elverişli olduğu aylardır. Nisan ve Ekim ayları arasında da, hava soğuk olmasına rağmen, gidilebilir. Kış aylarında kesinlikle gidilmemeli. Yaz dışında gittiğinizde, Prag’da: Rus, Yahudiler ve ülkemizden giden turistleri bolca görebilirsiniz.

Yazın ise, bu kalabalık: İngilizler’ den oluşuyor ve gerçekten bu insanlarla birlikte olmak, pek iç açıcı değildir. Çünkü: aşırı ve özellikle alkol aldıklarındaki davranışları, kesinlikle bizim kültür seviyemize uygun değildir.

Mevsim dedim ya; kış aylarında Prag gerçekten soğuk, hayır, soğuk ta üstünüze kalın bir şeyler giyip, olayı dengeleyebilirsiniz, ancak: kar yağdığında, mevcut o güzel mimari görüntülerin büyük çoğunluğu kar altında kalıyor ve sizler göremiyorsunuz.

Zaten, tur şirketleri bu yüzden, kış turlarının fiyatlarını, muhteşem şekilde aşağıya çekiyorlar. Unutmamak gerek, amaç seyahat etmek değil, gidilen yerdeki güzellikleri keşfetmek. Bu yüzden: kış aylarında Prag’a gitmenizi önermiyorum.

Hoş hangi mevsim giderseniz gidin, bu güzel şehirde, mutlaka kulağınıza Türkçe kelimeler çarpacak kadar çok Türk olduğunu göreceksiniz. Son bir not: Prag şehrine yaz aylarında giderseniz günler uzun olduğu için yani hava geç karardığı için daha çok zamanınız olacaktır. Kışın hava saat 16 gibi karardığından, gün ışığından yararlanma süresi kısalıyor.

Çek Cumhuriyeti Prag

KONAKLAMA-OTELLER

Otellerin odaları iyi değil ve hizmetler de öyle çok güzel değil. Prag’daki butik otellerin durumunu: Aria Hotel’de görebilirsiniz. Henry Kalan tarafından yapılan otel: müzik temalı odalara, bir medya kütüphanesine ve film gösterimi için çeşitli salonlara sahip. Kentin diğer bir tasarım oteli: Josef.

Burası biraz daha steril. Hotel Elite’de: eskinin barok kışlaları atmosferi var. Hizmet anlamında gayet iyidir. Hotel İmperiyal: uygun fiyatlı ve etkileyici bir otel. 19’ncu yüzyıl kafesinin üstündeki orta kalitede odaları var. Hotel Apostolic Residence: eski şehir meydanının göbeğinde bulunuyor. Hotel Redlion: Prag kalesinden birkaç basamak aşağıda ve iyi restore edilmiş, üç aile konağının bir parçası. Otellerdeki kahvaltıda: Kabak çekirdekli ve haşhaşlı ekmekleri var. Bunların tadı harika.

Çek Cumhuriyeti Prag

KONUM-COĞRAFİ BİLGİLER

Prag (Phana): Çek Cumhuriyetinin başkenti ve en büyük şehridir. 7 tepenin üzerine kurulmuş bir şehirdir.

Tam ortadan: Vitala isimli nehir geçiyor. Nehir: 30 km. uzunluğundadır. Çek dilindeki adı, Praha “eşik” anlamına geliyor. Mistik bir şehir. Hakkında: birçok efsane ve masal var. 100 kuleli şehir olarak da anılıyor. Ayrıca: Altın Şehri, Doksanların Sol Bankası, Masal Şehri, Şehirlerin Anası ve Avrupa’nın kalbi gibi isimlerle de anılıyor.

DİL

Resmi dil: Çek dili. Prag halkının hemen hepsi, orta derecede İngilizce ve Almanca bilir. Restoranlarda, tarihi bölgelerde ve alışveriş yaparken, bu dilleri kullanarak anlaşabilirsiniz.

Çek Cumhuriyeti Prag

PARA BİRİMİ

Prag’da geçerli para birimi: belki şaşıracaksınız, ama Euro değildir.

Para birimi: Crown (Koruna)

Bu para biriminin, diğer para birimlerine dönüşümü ile şöyle: 25-30 Kuron, 1 Euro ediyor.

Paralarına önem veriyorlar. Yanınızda, Euro veya dolar bulunduğunda, nasılsa bunları da kullanabilirim diye düşünmeyin, çoğu yerde kabul etmiyorlar. Mutlaka, otel lobisinden, para bozdurun. Sokaklarda da, her yerde döviz bürosu bulmak mümkündür.

Ancak kazık yemek mümkün. Dikkat edin. Biraz önce yazdığım gibi: nerde bozdurursanız bozdurun, sonuçta, 1 Euro için, en fazla 30 kurona kadar çıkıyorlar. Yani: dalgalı kur. Burada en önemli husus, döviz bozdururken komisyon almaları ve bunu çaktırmadan alıyorlar. Yani, önce bozdurmak istediğiniz Euro veriyorsunuz, sonra size uzunca bir kağıt veriyorlar, Çekçe yazılı bu kağıdı imzalamanızı istiyorlar, ardından muhteşem yüksek bir komisyon alarak, Euronuzu bozuyorlar.

İstediğiniz kadar olmaz, vazgeçtim deyin, fayda etmez. Çünkü verdikleri hiç anlamadığınız dilden yazan kağıdı imzalamışsınızdır.

Bu yüzden: Euro bozdurmak istediğinizde, mutlaka, önce kağıda yazın, 100 Euro verdiğimde ne kadar bana vereceksin diye herhangi bir kağıda yazılı teyit alın, sonra paranızı verin ve bozmasını bekleyin, yoksa muhteşem bir komisyon kazığı yemek ve derdini hiç bir kimseye anlatamamak gibi bir durumla baş başa kalırsınız.

Daha önce Fas gezisinde yazdığım gibi: Çek Kuronu, her yerde geçerliliği olan bir para birimi değildir.

Yani: fazla bozdurup ta, yanınızda kalırsa, Türkiye’ye getirdiğiniz yalnızca duvara asıp, hatıra diye saklayabilirsiniz. Yani: Çek cumhuriyeti dışında, bu paranın geçerliliği yok. Paranızı az az bozdurun veya dönmeden önce, Otel Lobisinde (havaalanında değiştirmeyi düşünürseniz yanılırsınız) yine, geri vererek, Euro’ya dönüştürün. Bunu da, yapamazsanız, şöföre bahşiş, aman rehbere vermeyin, çünkü rehberler bozuk para verince bozuluyorlar.

Yazının en başında Prag’ın en önemli özelliğinin ucuzluğu olduğunu söylemiştim. Gerçekten çok ucuz. Çünkü: para birimi Euro değil. Örneğin: İtalya’da, herhangi bir şey alacaksınız, fiyatı Euro olduğu için, hemen onun fiyatını, bizim paramıza çevirirken ortaya pahalı bir fiyat çıkıyor.

Ama: Prag ucuz. Şöyle bir örnek verebilirim. İstanbul’da 20 TL. ye içebileceğiniz bir Mojito, güzel bir mekanda, yaklaşık 100 Çek Kronu, yani 4 Euro kadar.  

Çek Cumhuriyeti Prag

PRAG’DA KENT İÇİ ULAŞIM

Evet, Prag’da oteliniz şehir merkezine uzaksa, dert etmeyin. Çünkü, gayet güzel işleyen bir metro var. Şehrin her yerine, kolaylıkla varabilirsiniz. Hatlar kafanızı karıştırırsa, otobüsler de emrinize amade. Sanırım Prag’da en ucuz şey: ulaşım. Yok pahasına, istediğiniz yere gidebiliyorsunuz. Ancak, asla unutmayın. Prag’ın asıl keyfi, yürüyerek çıkıyor. Otelden şehir merkezine vardıktan sonra, ulaşım araçlarını hiç kullanmayın. Prag gerçekten yürüyerek gezilmesi gereken bir şehir. Her detayı böylece keşfedilebilir.

Çek Cumhuriyeti Prag

Metro

Prag Metro’su: 3 hattan oluşuyor. Her hat: farklı renkte bir harf ile tanınmaktadır. Hat A: Yeşil renklidir. Hat B: Sarı renklidir. Hat C: Kırmızı renklidir. Metro: her gün: saat: 05.00 ile 24.00 arasında işler. Çalışma günlerinde: her iki dakikada bir, diğer zamanlarda ise, dört ile on dakika ara ile seferler düzenleniyor. Yaygın metro ağı, sizi istediğiniz yere ulaştırıyor.

Çek Cumhuriyeti Prag

Nostaljik tramvay

Beyoğlu ve Moda’da kullanılan araçların benzeridir.

Otobüs

Her gün, saat: 04.30 -24.00 arasında çalışıyorlar. Otobüs tarifeleri duraklarda bulunuyor.

Ulaşım fiyatları

Şehir ulaşımının tümü, bilet ile sağlanıyor. Ulaşım araçlarına binmeden önce, biletinizi almanız gerek. Otel, Dopravni Podnik İnfo Merkezleri , Gazete Bayileri, Seyahat Acenteleri ve Mağazalardan, bilet temin edebilirsiniz. Ayrıca: Metro istasyonunda bulunan: slot makinalarından da bilet temin edebilirsiniz.

Taksiler

Sarı renkli taksi aramayın. Genelde: renkli ve damalı bir şeride sahip oluyorlar. Prag’da her şey gibi taksilerde ucuz. Gece geç saatlerde, otelinize dönmek isterseniz, taksilere güvenebilirsiniz. Ancak: güvenilir taksilere güvenin. Prag’ın belki de en büyük sorunu: korsan taksiler. Caddelerde park halinde gördüğünüz taksilerin, çoğu korsan. Yani: taksimetresi olmayan taksiler.

Dünya üzerinde en acımasız taksiler, taksimetresi olmayanlardır. Prag taksileri, kazık atma becerisine en fazla sahip olanlar. Hiçbir güzergahın fiyatı belli değildir. Her şey taksicinin keyfine ve sizin ne kadar kalantor göründüğünüze kalmış. Taksiye binerken, mutlaka pazarlık yapın. Otele vardığınızda, her zaman alışkanlık haline getirmeniz gereken bir şey var:

Otelin adres kartlarından beş-altı tane almakTIR.

Taksiye binmek zorunda kalırsanız, bu otel adres kartını taksiciye gösterin ve mutlaka pazarlık yapın. Aksi halde, mecbur kalmadıkça taksiye binmeyin. Taksiye binmeniz gerektiğinde “AAA” işaretli olan taksileri seçin. Ya da: 257 257 257 numaralı telefonu arayarak, istediğiniz yere, ücretsiz olarak taksi isteyebilirsiniz.

Taksilerle ilgili bir örnek vermek istiyorum. Şehir meydanından kaldığım otele 10 dakikalık bir yolculuk için: ilk gün bir taksiye 400 kron verdim. Ertesi gün “AAA” işaretli bir taksi ile aynı yolu gittim ve yalnızca 130 kron verdim. Aradaki farkı görüyorsunuz.

Sonuç olarak: Prag’da kötü bir anı yaşamanız için tek neden, inanın taksiler ve taksiciler olacaktır. 10 dolarlık bir mesafeye, 10 bin dolar ödemediğiniz takdirde, dayak yiyerek 5 bin dolara razı olmak gibi “istenmeyen” durumlarda kalabilirsiniz. Yani, en iyisi baştan pazarlık yapmaktır.

Çek Cumhuriyeti Prag

PRAG İNSANLARI

Aslında soğuk ve kaba oldukları söylense de, ufak densizlikleri dışında, yardımsever insanlar. Peki Türkler hakkında ne düşünüyorlar? Karl köprüsündeki heykellerden biri, kötülüğü temsil eden yeniçeri heykeliymiş. Çekler: genel olarak sessiz insanlar. Tarih boyunca hep yönetilmiş olduklarından, tepkili insanlar değiller.

Erkekleri:

Bitkin ve yorgun görünümlüler. Biranın sudan ucuz olması, dünyanın en çok bira tüketen toplumu olmaları, onları da tüketmiş. Kadınları ise, bakımlılar. Genelde: çok sessiz insanlar. Ama, tüm bu iyi niyetli sözlerime rağmen, Astronomik saat kulesinin bulunduğu yerde biraz zaman geçirdiğinizde, birçok dilencinin sizden para istediğini görecek, ayrıca yine birçok insanın çöpleri karıştırıp yiyecek bir şeyler aradıklarına tanıklık yapacaksınız.

Prag güzel şehir ama sanırım Praglılar ekonomik sıkıntı içindeler, bu kadar çok dilenci ve çöplük karıştıranlarla karşılaşacağımı hiç sanmıyordum, hem de tam Avrupa’nın ortasındaki bir ülkede.

Sonuç olarak, bu kadar çok dilenen ve çöplük karıştıran görünce, ürktüm, bu insanların fakirliğinin boyutunu bilmediğimden, ne gibi tepkiler verebileceklerini, hani gasp, hırsızlık gibi tepkilerin olabilme olasılığının yüksek olduğunu düşünmemek ve korkmamak elde değil.

Çek Cumhuriyeti Prag

DİNİ YAŞAM

Prag, görkemli katedraller ve kiliselerle dolu. Her yerde, karşınıza, Hıristiyanlık ile ilgili heykeller veya resimler çıkıyor. Ancak, günlük yaşamda, dinin yaşama kimse önem vermiyor. Çünkü: burada, nüfusun % 55’nin ateist olduğu, yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmış. Sanırım: komünist dönemden kalma bir alışkanlık olsa gerek. Evet, Çek Cumhuriyetinde, Hıristiyanlık için tesis çok, ama cemaat yok.

ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU

Ülkenin en büyük sorunu: bizim çingene, onların ise Roma insanı olarak tanımladığı azınlıklar. Aşırı sağ; bu insanların üzerine oynuyor ve toplumsal yaşamda, bariz bir ayırımcılık göze çarpıyor. Bir diğer azınlık ise, şaşırtıcı bir şekilde: Vietnamlılar. Ülkede: yaklaşık 45 bin Vietnamlı yaşıyormuş. Şaşırdınız sanırım. Evet, elbette bunun bir sebebi var. Çekoslovakya zamanında, “Komünist dayanışması” olarak Vietnam’dan, eğitim için getirilen yüzlerce öğrenci, daha sonra burada iş bulup kalmış. Onların: ikinci ve üçüncü nesil çocukları, burasını vatan olarak benimsemişler. Yolda yürürken veya alışveriş yaparken, bu çekik gözlü insanlara rastlarsanız, şaşırmayın.

Franz Kafka

FRANZ KAFKA

Çek’ler, bu ünlü yazarı pek sevmezler . Ama yabancılar hayrandır. Kafka; Değişim, Şato gibi kitaplarını Almanca yazdığından mıdır nedir, Çek’ler kendisini sevmiyorlar. Bu nedenle: bir Çek’e, Kafka’dan bahsederseniz, sizi soğuk karşılar.

Çek Cumhuriyeti Prag

TURİST

Her yıl, Prag şehrini, yaklaşık 3 milyon insan ziyaret eder.

Çek Cumhuriyeti Prag

TARİH

Kent, 870 yılında, Prag kalesinin kurulmasından, bugüne kadar geçen tarihi boyunca pek çok olaya şahit olmuş. Örneğin: 1346 yılında, Charles IV. Döneminde, burası Roma imparatorluğunun merkezi olmuş. İki yıl sonra da, dünyanın en eski üniversitelerinden biri olan Prag Üniversitesi, yani Charles Üniversitesi kurulmuş. 1583 yılında, kent bir kez daha Roma’nın merkezi konumuna gelmiş. Fransa’dan Prusya’ya, çok sayıda ülkenin işgaline uğramış. Bu yüzden zaten halk ile dalga geçiyorlar. Her gelen ülke, burayı kolayca işgal etmiş olması nedeniyle.

Evet: 1890 yılındaki büyük sel, güzelim kentte büyük bir yıkım yaratmıştır.

I. Dünya Savaşı sonunda kurulan Çekoslovakya, Prag’ı başkent seçmiş. Bu arada: 1938 yılında Nazilerle yapılan Münih antlaşmasının bir sonucu olarak, Prag’a tek bir bomba atılmıyor. Ancak: 1945 yılındaki “yanlışlıkla” gerçekleşen Amerikan bombardımanını unutulmamış. Alman işgalini, Sovyet ordusu sona erdirince, Çekoslovakya ve dolayısıyla Prag da, 1948 yılından itibaren Doğu Blokuna dahil olmuştur. 1960’lı yılların başlarında: Çekoslovak Sosyalist Cumhuriyeti ekonomisi dar boğaza giriyor.

1968 yılın başlarında ise: ülkede yönetimi elinde bulunduran, Komünist Partinin kontrolü; Alexander Dubcek tarafından ele geçirilir. Aynı yılın Nisan ayında: Dubcek: Sosyalizmden ayrılarak liberalleşme yönündeki ilk adımları atıyor.

Ancak: basının özgürleştirilmesi, tüketim maddelerine önem verilmesi ve hatta demokratik çok partili bir hükümet kurulması gibi, değişik ve önemli olan bu düzenlemeler, Varşova Paktı ülkeleri tarafından hoş karşılanmıyor. Ağustos ayında yapılan karşılıklı müzakerelerden de sonuç alınmayınca, 20-21 Ağustos tarihinde; Varşova Paktı ülkeleri orduları tarafından, Çekoslovakya, işgal edilir.

Çatışmalar sırasında: 72 Çekoslovak öldürülür ve yüzlercesi ise yaralanır.

Ayrıca; 300 bin civarında insan, Çekoslovakya’dan ayrılarak, Batı ülkelerine göç etmek zorunda kalır. 1990’lı yıllarda, görece “yumuşak” bir geçişle, Batı tipi bir demokrasiye dönen Çekoslovakya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya adlı iki ülke haline gelir.

Prag, artık Çek Cumhuriyetinin başkenti ama bir dünya mirası ve kültür başkenti olarak, uluslar arası önemini koruyor. Bu kent için, mütevazi sayılabilecek bir “Praglılar Listesi” de, bu önemi açıkça ortaya koyuyor.

Şöyle ki: Prag’dan yetişen ve tarih sahnesinde yer alan ünlüler şunlar: IV. Charles, Franz Kafka, Wolfgang Amadeus Mozart, Antonin Dvorak, Vaclav Havel, Albert Einstein, Milan Kundera gibi.

TARİHİ MEKANLAR

Prag’ın en büyük özelliği: II. Dünya Savaşında, zarar görmemiş olması. Yani: Hitler, bu şehrin güzelliğine hayran olmuş ve şehri bombalatmamıştır. Bu yüzden: tarihi birçok ev mekan sağlam kalmış. Prag’ın tarihi kent merkezi: 1992 yılından bu yana; Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun “Dünya Mirası” listesinde bulunuyor.

Ayrıca: 2000 yılında açıklanan, dokuz Avrupa Kültür Şehirlerinden biri olmaya hak kazanmış. Bu arada: “Prag’da gezilecek yerler neresi derseniz?” sitede, ayrı bir başlık altında, gezilecek, gezmeniz, görmeniz gereken, gezmeniz ve görmenizi tavsiye edeceğim, önereceğim yerleri ayrıntılı olarak anlatıyorum. Sitede ulaşabilirsiniz.

Çek Cumhuriyeti Prag

YEME-İÇME KÜLTÜRÜ-NE YİYEBİLİRSİNİZ-NE İÇEBİLİRSİNİZ

Prag tam anlamıyla bir pub ve bira şehridir. Ayrıca: yüzlerce, şarap evi ve restoranda bulunur. Ama: restoranlar, gece saat 22.00 den sonra yemek vermeyi keserler, unutmayın. En ünlü pubların arasında: Pivovar U Fleku isimli yer var. Burası, dünyanın en eski pub’ı olma özelliğine sahiptir.

Kuruluş yılı: 1499. Bu şehirde: buraya has içkiler de var. Denemek isterseniz: Becherovka gibi bir likör, Fernet gibi keskin içkiler, Slivovice gibi erik brendisi veya Pilsner Urpuell gibi biralar, sıcak Prag anılarında, hafızanızı canlı tutacaktır.

Özellikle: yerel içki Becherovka son derece popüler.

Çek mutfağı: et ve şarküteri ağırlıklıdır. Et olarak: domuz eti kullanılıyor. Domuz etini saymazsak: Avrupa’da Türk mutfağına en uygun damak tadı, burada var. Et: ya patates ile ya da üstte ağır bir sosu olan pilav ile servis edilir. Çorbalar için: sarımsak çorbasını deneyebilirsiniz. Ayrıca: bir çeşit mantı olan, dumplingler de, yemekte mutlaka servis edilir. Yemek için de bir de: gulaş denen bir yemek var. Bu: bizim ülkemizdeki tas kebabına benziyor.

Her ne kadar Macar asıllı olsa da, bu yemek Prag’da bayağı güzel yapılıyor. Dana etinden yapıldığı için, lezzeti de iyi. Evet, domuz eti değil, dana etinden yapılıyor. Bunun yanında, asıl geleneksel yemek: “Svickova” dedikleri et yemeği. Soslu dana eti, üzerine biraz krema ile servis edilen bu yemek, gerçekten çok lezzetli. Daha çok, geleneksel olarak düğün yemeği özelliğinde.

Zaten, Çek mutfağının en önemli yönü: Fransız ve Çin mutfağının aksine, ekmeğe, Türk mutfağında olduğu gibi çok önem vermeleri. Tüm yemekler, yanında Knedliky denilen ekmek içi ile geliyor. Yani yemekten sonra tabağı sıyırabiliyorsunuz. Hani: geleneksel özelliğimiz, ekmek olmadan doymak olmaz. Burada: ekmek var.

Daha önceden de belirttiğim gibi: her şeye sarımsak koyuyorlar.

Porsiyonlar inanılmaz büyük. Evet: Prag’da alacağınız her türlü yemeğin porsiyonu çok büyük. Yemeğinizi, ünlü Çek biralarından biriyle içmenizi, özellikle öneriyorum. Garsonlar: bira istenince, 1 Litrelik bira bardaklarını, önünüze koyuveriyorlar. Çünkü: yerel halk, birayı, bu kocaman bardaklarla içmeyi seviyorlar. Siyah birayı mutlaka deneyin, tadın. Size aksini söyleseler de, Prag’da kaliteli şarap yok, şarap içmeyi tercih etmeyin. Neden?

Çünkü: Çek Cumhuriyeti: Moravya ve Bohemya bölgelerinden oluşuyor. Prag: Bohemya’da kalıyor. Morovya: şarapları, Bohemya ise biraları ile ünlüdür.

Yani: Prag’da bira tadın. Çekler, en çok bira tüketen halk. Hatta: Alman ve Belçikalılardan bile daha fazla bira tüketiyorlarmış.

Çek Cumhuriyeti Prag da, 1500 tane birahane bulunduğu söyleniyor.

Ama: size önerim “U Zlateho Tygra” adlı birahane. Saat kulesinin bulunduğu meydanda, kime sorsanız gösterir bu birahaneyi. 1997 yılında ölen, ünlü Çek yazar, Bohumil Hrabal’ın da en sevdiği birahane olan bu birahaneyi, 1994 yılında ülkeye gelen ABD Başkanı Bill Clinton da ziyaret etmiş. Zaten, birahanenin orta duvarında, Hrball, Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel ve Bill Clinton’ın burada bira içerken çekilmiş fotoğrafları var. Bir bardak bira, yaklaşık 70 Kron, yani 2.5 Euro, 25 TL. civarında.

Çek Cumhuriyeti Prag
Prag’da: su ise tam bir sorun.

Onların su olarak kullandıkları madde, leziz değil. “Voda”, her türlü suyu nitelendiriyor ama buralarda su olarak kullanılan obje: maden suyu ve türevleri. Yani: normal, bizlerin bildiği pet şişe içinde su yok. Maden suyu benzeri bir su kullanıyorlar. Sadece, pembe kapaklı bir şişede satılan su: kuyu yani bizim bildiğimiz ve içtiğimiz sulardan.

Her yerde, “hot dogs” stantları var.

Ancak, domuz eti. Old Town’daki kafeler; genelde kalabalık ancak hoş ve “çok pahalı” olmayan mekanlar. Nerede güzel bir yemek yiyebilirim? Evet; Paris caddesi üzerinde, “Pravda” denilen güzel bir restoran var. Modern dekorasyonu ve gelen insanların şıklığı ile dikkati çekiyor. Buraya gidebilirsiniz.

Diğer bir restoran: “U Kalicha”. Duvarlarında yüzyıl önce bu restoran-birahaneye gelen ünlü yazar ve çizerlerin notları, resimleri, karikatürleri var. Oldukça büyük turist guruplarını içinde barındırıyor. Yemek başladıktan bir süre sonra; masalar arasında, orijinal kostümler içinde, müzisyenler dolaşarak müzik yapıyorlar ve misafirleri eğlendiriyorlar.

Diğer bir mekan “U Maltezskych rytirü”: Rosto ve biftekleriyle ünlü bir mekan. Rezervasyon yaptırmak gerek. Prokopska caddesi üzerinde. Bir başka mekan:” U Prince”: Tam meydanda, saat kulesinin önündeki alanda . Özellikle: akşamları yemek çok keyifli. Meydanda, sağa sola giden insanları izleyebilir, burada somonla yarattığı harika tatları deneyebilirsiniz.

BAHŞİŞ VE NEZAKET KURALLARI

Barlar ve birahanelerde: masalar, genelde yemekten önce, sizin gibi “Je tu Volvo? (ücretsiz mi?)” diye sorması gereken ve birbirlerine “dobrou chufi (afiyet olsun)” diyen, başka müşterilerle paylaşılır. Ancak: şehirdeki şık restoranlarda, mutlaka önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor.

Prag’da akşam yemeklerinde, belli bir kıyafet kuralı yoktur. Servis elemanları size çok kaba gelebilir. Nazik veya anlayışlı değiller. Ama bunun sebebi, sizi veya işlerini sevmemeleri değil. Eski bir komünist ve Doğu Bloku ülke olduğu için, hizmet sektörü, diğer ülkelerde olduğu gibi gelişmemiş.

Hizmet kalitesi yeterli düzeyde değil.

Yani, henüz bu işin sırrını öğrenememişler. Garsonlar, hesabınızı bir kağıt parçasına yazar ve gitme zamanı geldiğinde, bu kağıda bakarak, fatura kesilir. Hesabı, garsona değil, kol bandında katlanır cüzdan bulunan görevliye ödemelisiniz. (“Zaplatim prosim (hesap, lütfen))” Pek çok barda: az bir giriş ücreti alınır.

Ayrıca: süt, ekmek ve akerdeonla çalınan korkunç müzik için: ekstra ücret istenir. Hesabı: en yakın, 10 Krona yuvarlayarak bahşiş alma alışkanlığı vardır. Daha küçük yerlerde: 10-15 Kron bahşiş almak kural haline gelmiştir.

Çek Cumhuriyeti Prag

ALIŞVERİŞ

Çek Cumhuriyeti Prag, çok aşırı ucuz bir şehir değil. Kolilerle hediyelik eşya almayı planlıyorsanız, biraz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Çalışma saatleri içinde, ihtiyacınız olan her şeyi, her zaman bulabilirsiniz. İşin sırrı: ara sokaklardaki tuhaf ama harika mağazaları bulmaktır. Özellikle: kristal ve kukla mağazalarına girebilirsiniz. Ancak: yüksek fiyatlara satılan sıradan cam eşyalar dışında, kristalin kalitesi mükemmel. Prag’ın merkezindeki çoğu mağazada, istemeye istemeye de olsa, satıcılar; İngilizce konuşulur ve kredi kartları da yaygın olarak kullanılır. Ancak: gülümseyen yüzlere rastlamak zor. Satıcılar somurtgandır.

Çek Cumhuriyeti Prag

ALIŞVERİŞ YERLERİ

Çek Cumhuriyeti Prag şehir merkezindeki alışveriş yapılacak yerlerden uzak durmanızda yarar var. Özellikle: Hrcdcany ve Prag Kalesinin çevresindeki bölge için bu durum geçerli. Stare Mesto biraz daha iyi. Özellikle: Nove Mesto’ya doğru ilerledikçe ve arka sokaklara girerseniz, değişik mağazalar görebilirsiniz.

Moda ve pahalı ürünleri bulabileceğiniz Pariska’nın ağaçlı yolunun ve sizi kendine çağıran kafelerinin mutlaka tadını çıkarın. Na pikope’de bir alışveriş merkezi ve pek çok zincir mağazanın şubesini bulabilirsiniz. 

Alışveriş merkezleri, akşamları saat 19.00 a kadar açıktır. Cumartesi günleri ise, tüm mağazalar: saat 13.00 e kadar açık kalıyor. Pazarlıksız alışveriş yapmayın. Bohemya cam ve kristallerinden almadan dönmeyin. Stare Mesto Market isimli, açık pazarda, tahta oyuncaklar, seramikler, porselenler bulabilirsiniz. Buraya da, mutlaka uğramanızı öneriyorum.

Çek Cumhuriyeti Prag

NE SATIN ALINIR

Aslında Çek cumhuriyeti; tarihi “Bohemya kristalleri” nin üretildiği bir ülke. Fakat; Avusturya’nın başkenti Viyana’daki kadar canlı ve ışıltılı satış mağazaları yoktur.

Çek Cumhuriyeti Prag

Onun dışında, Prag’da: “kuklacılık” çok meşhur. “Baba yağa” tarzı tahta kuklalar oldukça ucuz. Ayrıca: ahşap oyuncaklar da çok bulunuyor. Özellikle: çocuklar, el yapımı oyuncakları çok beğeniyorlar. Zaten: Prag’da; yalnızca bunların satıldığı bir Pazar yeri de vardır.

Çek Cumhuriyeti Prag

Ayrıca: burada satılan resim ve gravürler de hoşunuza gidebilecek güzellikte. Becherovka denen bir likör var. Bunu da, hediyelik veya kendiniz için satın alabilirsiniz. Tekstil ve kozmetik ürünleri, Türkiye’ den ucuz. Özellikle, “Andet” durağının orada bir “Carrefour” mağazası var. Oldukça hesaplı, burayı alışveriş için öneriyorum.

LAL TAŞI VE KEHRİBAR

Lal taşı ve kehribar çok ünlü. Prag’da adına yakışır her kuyumcu, bu taşları bulundurur. Turistik eşya mağazalarını dolduran kristaller ve oyuncak bebekler arasında: lal taşı ve kehribar gözünüzden kaçmayacaktır. Lal taşı: ateş kırmızısı rengi ve ışığı yansıtma becerisiyle ünlüdür. Sahip olduğu varsayılan iyileştirme becerileri içinde: üzüntüyü giderme, takana canlılık ve neşe duyguları verme sayılabilir.

Lal taşı takma modasının geçmişi: mücevherler arasında, pek çok lal taşı kaplama örneğin yer aldığı İmparator Rudolf II’ye ve 1800 lü yıllardaki elbiselerini süslemek için lal kullanan Rus Çariçelerine kadar uzanır. Ancak: gerçek lal taşı almak durumunda: üzerinde bulunması gereken işaretleri (G, G1, G2) mutlaka kontrol edin ve üreticisinin belgesini sorun.

Kehribar

Baltıkların en ünlü taşı. Aslında bir mineral değil, tarih öncesinden kalma ağaçların reçinesidir. Kuzeyin altını olarak bilinen kehribarın tarihi, güneşin sembolü olarak bilindiği neolitik döneme kadar uzanır. Mısırlılar: kehribarı, koruyucu olarak mezarlarına koyarken, Romalı kadınlar bu taşı ellerinde tutarak, ebedi gençliğe kavuşmayı dilemişlerdir.

Kehribarın, aynı zamanda bazı iyileştirici özellikleri de vardır. Depresyonu azalttığı, neşe ve iyiliği arttırdığına inanılır. Prag şehrinin her yanında bulunan mağazalarda, çok sayıda sahte kehribar karşınıza çıkacaktır. Bu yüzden: gerçek kehribarın, tuzlu suya konulduğunda; bir kalıp sabun gibi, yüzebildiğini unutmayın. Gerçek kehribar: cam ve plastikten çok daha yumuşak olarak öne çıkıyor.

EĞLENCE

Çek Cumhuriyeti Prag, bütün gece ayakta kalan bir şehir. Kot pantolon ve tişörtle, hem klasik bir birahaneye hem de daha eski kulüplere girebilirsiniz. Mala Strana’da, en eski moda Bohemya publarından biri ve eskiden bir baron evi olan Baracnicka rychta bitişiğindeki oditoryumda, çılgın rock gurupları var.

Sokağın hemen aşağısında, U Maleho Glena’nın üst katında, genç gezginler, içki içerken, Çek ve uluslar arası caz ustaları, mahzende, program yapıyorlar. Prag’da gece hayatının bir bölümü: striptiz kulüplerinde yaşanıyor.

Başta: İngiliz ve Alman turistler olmak üzere, Avrupa’nın her yerinden, özellikle hafta sonları, birçok erkek gurubu, felekten bir gece çalmak için Prag’a geliyorlar. Kadınların çok rahat girebildiği bu kulüpler, Prag kentinin dışında bulunuyor.

Nasıl bulunacağına gelince, onlar sizi buluyor. Kentin meydanında: 24 saat, sizi kulüplere götürmek için sıraya giren insanlar var. Kent meydanı: özellikle gece yarısından sonra; değişik bir havaya bürünüyor. Bir çok limuzin, ücretsiz olarak striptiz kulüplerine dolmuş seferleri yapıyor.

Çek Cumhuriyeti Prag şehri gezilecek yerler tanıtımı içi.

 

 

Fransa Cannes

Fransa Cannes

Ortaçağ döneminde: burada küçük bir balıkçı köyü bulunmaktadır.

1030’lu yıllara gelindiğinde, burada bir şato yapılır. Aynı dönemde, hemen karşıdaki adalarda ise rahipler yaşamaktadırlar.

Ancak, adanın güvensizliğinden sıkıntı çeken rahipler, ana karaya çıkarlar ve “Suquet” bölgesine yerleşirler ve zamanla, şehirde güçlü konuma gelirler.

Bu sırada: Cannes: 1500’lü yıllarda, deniz ticareti yoluyla hızla kalkınmaya başlar.

1838 yılına gelindiğinde, bu kez, denizden zarar gören kara parçası için, dalgakıran yaptırılır.

Dalgakıran yapımı ile, şehir hızla gelişmeye başlar, yeni evler ve dükkanlar yapılır.

Yine aynı dönemde: İngiliz Lord Brougham buraya gelir ve hasta kızının tedavisi için büyük bir şato yaptırır.

İklim ve manzaranın güzelliğinden etkilenen Lord, durumu İngiltere’de anlattığında, birçok İngiliz asilzadesi, buraya akın ederler ve kışları geçirmek üzere, malikane ve şatolar inşa edilmeye başlanır.

Hatta: Rus İmparatoriçesi de, buranın ikliminin kendisine iyi geleceğini düşünür ve “Villa des Dunes” isimli malikaneyi yaptırır.

Böylece: 19’ncu yüzyıla gelindiğinde, şehrin ünü, Avrupa’nın birçok yerinde yayılır.

II. Dünya savaşının ardından, İngiliz ve Almanlar yanında, bu kez Amerikalılar, buraya ilgi duymaya başlarlar ve 20 Eylül 1946 tarihinde, I. Uluslar arası Cannes Film Festivalinin açılışı ile, bu ilgi tüm dünya çapına yapılır ve şehir tanınır.

Fransa Cannes

Evet, gelelim günümüze

Şehir nüfusu, yalnızca 70 bin kişidir. Elbette, yaz döneminde, şehirde bu rakamın çok çok üstünde insan bulunuyor.

Küçük bir yer. En büyük özelliği: gerek Nice ve gerekse Monaco şehirlerine yakın olması. Yani: insanlar, bölgeye gittiklerinde “hadi bir de Cannes şehrini göreyim” gibisinden buraya geliyorlar. Ama dediğim gibi küçük bir yer, buraya ayıracağınız 1 gün yeterlidir.

Bölgenin en büyük özelliği: Film Festivali döneminde hareketli olmasıdır, ancak bu dönemde, fiyatların da çok uçuk olduğunu bilmek gerekir. Diğer özellik, deniz ve kumsal. Denize girmek için bizim gibi bir ülke insanının buralara kadar gitmesine gerek yok bence.
Yine de, dedim ya, yolunuz düşerse, bu küçük şehri ziyaret edebilirsiniz.

İKLİM

Şehirde tipik Akdeniz iklimi egemendir ve buna bağlı olarak: hava ılık geçer. Yazın, yaz sıcaklıkları 30 derece civarındadır. Ortalama sıcaklık ise, 25 derecedir. Sıcaklık: Haziran-Eylül ayları arasındaki dönemde yüksektir.

Ancak: bizim Ege kıyılarındaki gibi, yaz akşamlarında esen meltem, serinlik sağlar ve nemden korur. Yani, geceleri uyumak kolaydır. Aralık-Şubat ayları arasındaki dönemde ise, sıcaklık 10 derecenin altına düşebilmektedir. Sonuç olarak, burayı ziyaret için en uygun zaman: İlkbahar ve Sonbahar mevsimleridir.

 

Fransa Cannes

ULAŞIM

Buraya: Nice şehrinde, tren veya otobüs ile rahatlıkla ulaşılmaktadır. Tren tercih ederseniz, 30 dakikalık bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Ancak, tren biletinizi önceden almakta yarar var, yani hadi gideyim deyip tren garına gittiğinizde büyük ihtimalle bilet bulunmadığını öğrenebilirsiniz. Bilet ücreti, 2.50 Euro’dur. Tren istasyonuna vardığınızda, hemen ücretsiz bir şehir haritası edinin.

Burada havaalanı yok. Nice Cote d’Azur havaalanına inebilir ve 24 kilometrelik bir yolculuktan sonra buraya ulaşabilirsiniz. Ancak: buraya ulaşım için 1 Euroluk otobüs yolculuğu önerilmiyor, çünkü yolculuk hem uzun (1.5 saat) sürüyor hem de sıkıntılı oluyormuş.

Fransa Cannes

TURİZM

Şehir, öncelikle “Film Festivali” ile tanınıyor. Bunun yanında, Akdeniz ikliminin güzelliği, akşamları esen meltem nedeniyle nem olmaması, Avrupa aristokrasinin ve zenginlerinin buraya akın etmesine neden olmuştur. Burada sokaklarda gezerken, lüks arabalar ve hatta belki bir ünlü sinema veya müzik yıldızı görebilirsiniz.

Öte yandan deniz ve kum da, buranın özelliklerinin başındadır. Film festivalinin yapıldığı gösteri merkezinin hemen yanında halk plajı bulunmaktadır. Bunun dışındaki birçok özel plajda ise, giriş ücreti olarak 20 Euro alınmaktadır.

Bu yüzden, ülkemizdeki halk plajlarından çok çok farklı olan halk plajını denize girmek için tercih edebilirsiniz. Bu halk plajı özellikle sabah saatlerinde, yani 08. gibi çok sakin oluyor.

CANNES FİLM FESTİVALİ

Her yıl “Mayıs” ayı ortalarında yapılır. Festival etkinliklerine yalnızca davetliler katılıyor, ancak festivalin yapıldığı mekanın kapısında beklenildiğinde, birçok ünlü yıldızı görme şansı oluyor.
“La Festival International du Film de Cannes” olarak isimlendirilen festival: 1946 yılından bu yana düzenlenmektedir.

Bu ilk yapılan festivale: 16 ülkeden filimler katılır. 1948-1950 yılları arasında bütçe nedeniyle düzenlenemedi. 1951 yılında ise, Venedik Film Festivaliyle rekabet havasında yeniden düzenlenmeye başladı.

Evet, sonuç olarak festival: Avrupa filmleri için bir vitrin olarak görülür. Her yıl yaklaşık 20 filmin yarıştığı festival 12 gün sürer ve başarı kazanan filmlere ve oyunculara “Altın Palmiye” ödülü verilir.

Festival: Palais des Festivales et des Congres de Cannes denilen festivaller sarayında yapılıyor, bu saray hakkında ayrıntılı bilgiyi aşağıda vereceğim. Ancak: bu araya sıkıştırmam ve bilmeniz gereken bir husus daha var.

Film festivali öncesi burada olursanız, filmleri izlemek için kesinlikle bilet aramayın, çünkü filmler sadece davetliler tarafından izlenebiliyorlar ve bir de filmlerin izlendiği salonun hemen yanındaki parkta, kaldırım üzerine, ünlü yıldızların “el izleri” çıkarılmıştır ve bunları görebilirsiniz.

Ama öte yandan, bu yıldızların birçoğunu tanıyamayıp hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.

MARCHE INTERNATİONAL DU DİSQUE ET DE I’SURUMU MUSİCALE-MİDEM

Her yıl “Ocak” ayı içinde düzenlenen bu fuar etkinliği: Fransa müzik endüstrisi için önemlidir ve 1967 yılından bu yana düzenlenmektedir.

Bu fuarda: çeşitli yapımcılar, müzisyenler, yöneticiler ve dünyanın dört bir yanından gelen basın mensupları bulunur. Bunların katılımı ile, bir “forum” yapılır. Festival bünyesinde, bir de ödül verilmektedir ki “NRJ MÜZİK ÖDÜLLERİ” olarak isimlendirilir.

LE MARCHE INTERNATİONAL DES PROFESSİONNELS DE I’IMMOBİLİER-MIPIM

Her yıl “Mart” ayında, şehirde, 4 gün süre ile yapılan bir tür sergidir. Serginin ana teması: gayrimenkul sektörüdür. Yani, bu fuarda yapı araçları, yapı gereçleri sergileniyor ve gayrimenkul sektöründeki geniş bir insan kitlesini, buraya çekiyor.

Fransa Cannes

ALIŞVERİŞ YERLERİ

Alışveriş meraklıları: şehir ziyaretinde, mutlaka “Antibes” ve “Hoche” sokaklarına uğramalıdırlar. Bu sokaklarda, hemen her markanın bulunduğu “Galerie Lafayette” ve “Monoprix” gibi mağazalar bulunuyor.

Promenade de la Croisette caddesi boyunca yürürseniz, bu kez: Patricia Pepe, Miu miu, Louis Vuitton, Gucci, D&G ve benzeri ünlü mağazaların şubelerini görebilirsiniz. Ancak fiyatların çok pahalı olduğunu sakın unutmayın.

Flea Market

A Marche Brocante: her cumartesi günü, ağaçların altında, eski liman karşısında açılır.

Forville

Rue Felix Faure üzerinde, Hotel Ville’nin iki blok kuzeyindedir. Burası: bir kapalı çarşıdır. Batı ucunda, bir çiçek pazarı bulunur. Pazartesi günleri ise, burada “Forville Marche Brocante” isimli “bit pazarı” açılır.

Place Gambetta

Bir meydanın merkezindeki kapalı alanda kurulan küçük bir Pazar yeridir. Her gün kurulur.

GEZİLECEK YERLER

Her zaman olduğu gibi: ben Cannes şehrinde görülebilecek yerler hakkında aşağıda ayrıntılı bilgiler veriyorum.

Siz: buraya ulaştığınızda, kaldığınız otel resepsiyonundan veya turizm ofislerinden bir şehir haritası ediniyorsunuz ve şehirde kalacağınız süreyi ve ilginizi çeken yerleri düşünerek, harita üzerinde bir gezi rotası yapıyorsunuz.

Evet: şehir yürüyerek gezilebilecek durumda, hoş biraz yorulabilirsiniz. Özellikle: belirtmek istediğim: şehrin pahalı olduğudur. Burada: muhteşem bir lüks yaşamın örneklerini, özellikle arabalar konusunda izleyebilirsiniz.

Restoranlar, barlar ve kafeteryalar, plajlar aşırı pahalıdır ve bunları kullanmadan önce, mutlaka fiyatları kontrol etmelisiniz. Film festivali döneminde bu fiyatların kat kat yükseldiğini ve şehrin aşırı kalabalık olduğunu unutmayın, öte yandan bu şehir film festivali ile hareketleniyor ve canlanıyor, yani festival zamanı bu şehri görmek lazım.

Sonuç olarak: Cannes, normal şartlarda günübirlik gezebileceğiniz veya en fazla iki gün ayırarak tadına varabileceğiniz bir yer, iyi geziler.

Fransa Cannes

Palais des Festivales et des Congres de Cannes

Bina: şehir merkezinde, sahildedir. Binanın sağ bölümünde: yat limanı var. Hani: bütün dünya tarafından tanınan ve bilinen “Cannes Film Festivali” nin muhteşem bir binada yapıldığını düşünüyor ve böyle bir bina bekliyorsanız, yanılıyorsunuz, karşınıza gayet sade bir yapı çıkıyor.
Ünlü “Cannes Film Festivali” burada yapılıyor. Ayrıca: yine burada birçok farklı organizasyon da düzenleniyor.

Evet: orijinal yapı: 1949 yılında yapılmış ve günümüzde “JW Marriot Cannes” otel sitesinde bulunmaktadır. Ancak: 1979 yılında yeni bir bina inşa edilmesine karar verilir ve mimar Bennet ile Druet tarafından tasarlanan yapı; 1982 yılında hizmete girer. Bu mevcut yapı da, 1999 yılında genişletilir.

Günümüzde, burada, biraz önce de sözünü ettiğim gibi: çok sayıdaki odalarda sergiler düzenleniyor. 1959 ve 1961 yıllarındaki “Eurovision Şarkı Yarışmaları” da burada yapılmıştır.
Evet, kırmızı halı, yapının önündeki merdivenlerde sürekli duruyor, siz de bu halı üzerinde mutlaka fotoğraf çektirmelisiniz.

Fransa Cannes

Boulevard de la Croissette

Şehir merkezinin doğu bölümünde uzanmaktadır. İnce ve beyaz kumlu plajlara bakan, palmiyelerin sıralandığı bu gezinti yolu, büyük otellerin önünden geçerek, eski liman ve Festival Sarayına kadar, kıyı boyunca 2 km. uzanır. Bulvar boyunca: birçok yan sokakta sanat galerileri, takı mağazaları ve seçkin giyim mağazaları bulunur. Şehirdeki orta sınıf otellerin de büyük çoğunluğu bu bölgededir.

Caddenin batı ucunda: Palais des Festival binası ile plaj arasında: gölgeli ve yeşillikli bir park alanı bulunur. Caddenin doğu ucunda ise, yeni limandan hemen önce bir başka park ve oyun alanı vardır. Doğu uçtaki bu bahçenin yanında: “Jardin Alexandre III” isimli, güzel ve büyük bir çiçek bahçesi bulunur.

Fransa Cannes

La Casino Croisette

Şehrin en iyi kumarhanesidir. Muhteşem bir atmosfer ve birçok kumar makinası, ama girişte kıyafetinizin biraz derli toplu olmasına dikkat ediyorlar.

Fransa Cannes

Fransa Cannes

Palm Beach

Bu sırada: birçok ünlü oteller, restoranlar ve kafeler, plajlar bulunuyor. Kumsal: Nice şehrinde olduğu gibi taşlık değil, kumluktur. Burada: bir de casino var. “Palm Beach Casino Cannes”

Palm Beach Casino Cannes

Casino: 6000 m. karelik bir alan üzerinde, her gün saat: 12.00-03.00 arasında müşterilerini ağırlamaktadır. Casino bölgesinde: deniz manzaralı terasta bir oyun salonu; yüzme havuzu, slot makineleri, kasa oyunları, disko, 2 resepsiyon salonu, adalar manzarasına sahip odalar ve yıl boyunca aktiviteler vardır.

Bölgede bulunan özel plajlar

Bunlarda: şezlong, şemsiye ve diğer hizmetler için yüksek ücret ödemeniz gerekir. Bu ücretler, kişi başına günlük 14-44 Euro arasında değişmektedir. Yarım gün için ise, 9 Euro ödemek gerekir. Havlular için de ilaveten 5 Euro gerekir.

Bölgedeki halka açık plajlarda bulunur. Bunlar ücretsizdir. Bazı halk plajları üzerinde, şemsiye ve şezlong kiralama mümkündür ki, bunların ücretleri 1.5 ile 2 euro arasında değişir. Ama halk plajlarının özellikle yüksek sezonda: tıka basa dolu olduğunu unutmamak gerekir.

Buradaki halka açık en iyi plajların bazıları şunlardır

Plages du Midi

Altın kumlu olarak bilinen bu halka açık plaj, 700 metre uzunluğunda kumsala sahiptir.

Plages de la Boca

Şehirde, ilk halka açık plaj bölgesidir. Les Sables d’Or özel plajına bitişiktir. Bütün yıl açıktır. 3 km. uzunluğundadır.

Fransa Cannes

Chapelle Bellini

Parc Fiorentina bölgesindedir.
1894 yılında, Kont Vitali tarafından inşa ettirilmiştir. İtalyan Barok tarzı mimari stil, saat kulesi, cephesindeki heykeller, ahşap merdiven ilgi çekmektedir. Şehri ziyaret eden turistler, burayı mutlaka görürler.

Yapıda, eski Sırbistan Prensi Georgeviç, bir süre ikamet etmiştir. Daha sonra ise bir kilise haline getirilmiştir. Şapelin ortasında: bir çeşme var. Çeşmenin çevresinde ise harika bir bahçe bulunuyor.

Yapının en etkileyici bölümü ise: kulesidir. Kule: harika dekore edilmiştir. Özellikle güzel oyma kapısı ve pencereleri ilgi çeker.

Şapelin içi: güzel fresk resimleri ve ikon resimleri ile süslenmiştir. Freskler: Rönesans dönemi sanatçılarının eserleridir. Resimlerin çoğunda ise, çeşitli Hıristiyan öyküleri ve öğretileri ve azizler tasvir edilmiştir.

Turistler, şapelin farklı bölümlerinde: rahipler, azizler ve diğer dini kişilerin resimlerini, gravürlerini ve heykellerini görebiliyorlar. Festival sırasında burada dekorasyon zenginleştirilir, kutsal koro gösterileri yapılır.

Şapel: 1953 yılından bu yana: ünlü ressam Emmanuel Bellini (1904-1989) ye: tesis ve atölye olarak kullanması için tahsis edilmiş, ölümünden sonra ise müze olarak düzenlenmiştir.

Grey Street

Hilton otelinin hemen yanındaki bu bölgede, en gözde markaların satıldığı butikler bulunuyor. La Croisette ve Rue d’Antibes arasındaki geçiş yerinde bulunan caddede, tek bir çatı altında birçok ünlü etiket sıkıştırılmıştır.

Ancak, fiyatlar muhteşem pahalı, yine de gezmek ve görmek için burayı ziyaret edebilirsiniz. Her yıl Ocak ayı ortası ile Şubat ayında, indirimli satışlar var ve bu dönemde fiyatlar, yaklaşık % 60-70 arasında düşüyor.

Fransa Cannes

Rue d’Antibes

Şehir ziyaretinizde, kapsamlı bir alışveriş yapmak isterseniz, birkaç kilometre boyunca uzanan bu bölgeyi ziyaret etmenizi öneririm. Bu uzun sokak: şehrin doğu kenarında, Rue Felix Faure limanından uzanır. Sokakta, her türlü hediyelik eşya ve giyim butikleri bulunur. Ayrıca, yine burada, ünlü “Cannes sineması” bulunur.

Fransa Cannes

 

Fransa Cannes

Le Suquet

Şehir merkezine 2 km. ve Palais de Festival binasına, 10 dakika yürüme mesafesindedir.
Burası, limana bakan bir tepe üzerindeki eski bir balıkçı köyüdür. “Suquet” kelimesi “zirve” anlamına gelir.

Buradan, sahilin muazzam manzarası görülür. Aslında, burası Cannes şehrinin doğduğu yer olarak görülür. Yazının başında da söylediğim gibi, karşıdaki adalarda yaşayan keşişler, güvenlik sıkıntısı nedeniyle, 11’nci yüzyılda topluca buraya gelmişler ve 1088 yılında onlar tarafından inşa edilen kale, günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.

Yürüyerek: çeşitli yamaçları, dik sokakları gezebilirsiniz. Bu geziniz sırasında: yerel kafeler, restoranlar ve dükkanları görebilirsiniz.

Bu gezinizde, ayrıca: Musee de la Castre, kare saat kulesi, kilise ve surları ziyaret edebilirsiniz.

Suquet bölümünün hemen aşağısında, eski liman var. 1838 yılından kalma bu eski limanda: uzun gemiler ve yatlar barınırlar. Her yıl “Eylül” ayında, kraliyet yelken yarışları buradan başlar.

Eglise Notre-Dame d’Esperance

Bu kilise: 17’nci yüzyıldan kalmadır. Kilise içindeki “şükran plakaları” ilgi çekmektedir.

Fransa Cannes

Fransa Cannes

Musee de la Castle

Şehrin tepesindeki kalededir. Giriş ücretlidir, yetişkinler 6 Euro, çocuklar 3 Euro’dur.
Müzede: Etnografik objeler sergilenmektedir. Bunlar arasında: özellikle müzik aletleri dikkat çekmektedir. Afrika davul, Asya ud, Endonezya yağmur davulu ve diğer birçok ülkeden gelen 480 alet müzenin koleksiyondadır.

Bu ve diğer objeler: 1877 yılında, Baron Lycklama tarafından bağışlanmıştır. Bahçelerle çevrili küçük odalarda: Amerika, Okyanusya, Himalayalar, Akdeniz bölgesinden gelen eserler, Kolomb öncesi seramiklerine ait zengin bir koleksiyon görmek mümkündür. Müzik aletleri: St Anne şapelinde sergileniyor.

Müze gezisi: ortaçağdan bu yana, lordların ikameti olan antik kaleden başlıyor. Kule zindanı ve Güney Alplerin tepelerinin panoramik manzarasını seyrederek devam ediyor. Bu arada: eski balıkçı limanı da görülüyor.

Fransa Cannes

Quai des He

Çok güzel bir limandır. Bu limandan, yakınlardaki “İles de Lerin” adalarına gidebilirsiniz. En yakın ada: “İle Ste-Marguerite” dir. Limanda “Gare Maritime” denilen yerde, teknelere binebilirsiniz.

Fransa Cannes

İles de Lerin

Bu adada: Okaliptus ve çam korulukları arasında, güzel çiçek bahçeleri yanında güzel yürüyüşler yapabileceğiniz yerler var.

Fransa Cannes

İle Sainte-Marguerite

Adaların en büyüğüdür. Ada, 3 km. uzunluğunda ve 900 metre genişliğindedir.
Ada: kıyıya 15 dakikalık bir tekne yolculuğu uzaklıktadır. Adada, yaklaşık 20 bina bulunuyor ve bunların çoğu: balıkçılar tarafından ev olarak kullanılıyor. Bunun dışında, adada konaklama tesisi yani otel yoktur.

Biraz önce sözünü ettiğim, demir maskeli adamın tutuklu bulunduğu “Fort Royal” ise: günümüzde bir gençlik Hosteli ve deniz müzesine ev sahipliği yapmaktadır.

 

Fort Royal-Deniz Müzesi

Müzeye giriş ücretlidir, yetişkinler 6 Euro, çocuklar 3 Euro’dur.
Müze: deniz ve çam ormanlarının kenarında, Royal Fort Sainte-Marguerite’nin eski kısmındadır.
Zemin katta: gizemli mahkumların cezalarını çektikleri hücreler görülür. Demir maskeli adam da: 17’nci yüzyılda burada cezasını çekmiştir.

Demir maskeli adam hakkında kısa bir bilgi: 1669-1670 yılları arasında tutuklanan, ismi Eustache Dauger olarak geçen bu şahıs: Bastil ve buradaki kale de bir süre hapis kalmıştır.

Ancak: 34 yıllık süreçte, sürekli olarak yüzünü siyah kadife bir kumaş maske ile gizlemiş, gardiyanlar dahil hiç kimse yüzünü görmemiş ve kimliği uzun süre tartışılmıştır.

Müzenin birinci katında ise: Roma dönemi batıklarından ele geçirilen amforalar, cam ve seramik eşyalar sergileniyor. Ayrıca, bir odada Roma dönemi sarnıcı görülüyor.

Fransa Cannes

ÇEVREDE GEZİLECEK YERLER

Guy de Maupassant

Kasaba ismini: Fransız yazar ve gazeteci Henry Rene Albert Guy de Maupassant’tan almıştır. 19’ncu yüzyılın önemli Fransız yazarlarından biri olarak kabul edilir.

Cannes şehrine gelenler, zaman yaratıp burayı da görmelidirler. Bu yöre: 1834 yılında, Nice şehrinde olduğu gibi İngiliz Aristokratisi tarafından yaratılmış oteller le doludur ve lüks tatil yöresi, Avrupalı soylular tarafından yıllardır tatil için tercih edilir.

Evet, bu lüks sahil kasabasında: muhteşem güzel plajlar, şık butikler, mücevher mağazaları ve büyük oteller bulunuyor.

Fransa Cannes

 

Vallauris

Şehrin doğusundadır.
Ünlü ressam Picasso: II. Dünya Savaşından sonra, burada çalışmaya başlamıştır. Bu yüzden: burada seramikçilik ve çömlekçilik popüler hale gelmiştir.

Romanesk şapeli

Ünlü ressam Picasso: burada yaptığı “duvar resmi” yani “La Guerre et la Paix” (savaş ve barış) ile ünlenmiştir. Place Paul-İsnard’a da bir bronz heykel hediye etmiştir. 13’ncü yüzyılda inşa edilen şapel: günümüzde 1952 yılından bu yana Belediye Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Fransa Cannes

Biot

Şehrin doğusundadır. 2500 yaşında olan güzel ve çok popüler bir ortaçağ kasabasıdır.
Kasaba: bir tepe üzerinde Antibes ve Nice arasında, Akdeniz plajlarına yalnızca 4 km uzaklıktadır. Yaz aylarında, burada büyük turist kalabalıkları olsa da, onun doğal cazibesi ve antik duygusu çok iyi korunur.

Biot: antik dönemlerden bu yana: çanak-çömlek kaynağı olmuştur. Bölgede: ince kil, kum, fırınlar yapmak için manganez ve volkanik tüf kaynakları zengindir. Burada yapılan amforalar: 18’nci yüzyıla kadar, Marsilya limanı üzerinden, tüm dünyaya ihraç edilmiştir.

Günümüzde ise, burada: cam eserler ünlüdür. Genellikle küçük kabarcıklar ve şeffaf ve renkli şeffaf camlar üretilir.

Kasabanın çevresindeki tepenin eteklerinde, bu cam üfleme atölyelerini görmek mümkündür. Burayı ziyaret ederseniz, zaten bu güzellikleri gördüğünüzde: mutlaka birkaç örnek satın alacaksınız.

Fransa Cannes

Fransa Cannes

Grasse

Cannes şehrine giderseniz, bu kasabayı da unutmamanızı öneririm. Çünkü: otobüs ile 1 Euro vererek yaklaşık yarım saatte ulaşabileceğiniz (15 km.) bu kasabada: birçok parfüm üretim yeri ve parfüm müzeleri görebilirsiniz.

Bu yüzden, kasabanın her bölgesi harika kokuyor. Grasse çiçekler ve temiz hava kokusu ile, birkaç yüzyıldır popüler bir turistik merkez olmuştur.

Fransız parfüm endüstrisinin 16’ncı yüzyılda burada başlaması da büyük önem taşır. Bunda: çevrenin lavanta, yasemin, gül, mimoza, portakal çiçeği ve menekşe alanları ile çevrili olmasının büyük önemi vardır.

Buraya yolunuz düşerse “fragonard” tabelalarını izleyerek satış yerine gidin ve çok uygun fiyatlarla: parfümler, kremler ve kaliteli sabunlar satın alın.

Grasse küçük bir yer, her yere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Küçük bir çarşının bitiminde, kasabadaki üç büyük parfüm fabrikasından biri olan “Fragonard” ın satış mağazası ve müzesine ulaşılıyor. Burada: parfümlerin yapılışını görebilirsiniz.

İrlanda Dublin Alışveriş

İrlanda Dublin Alışveriş

Dublin şehrindeki mağazalar: genellikle Pazartesi-Cumartesi günleri arasındaki süreçte: saat: 09.00-18.00 arasında açıktır. Dükkanların birçoğu ise, akşam saat 20.00 kadar açık kalırlar.

 

ALIŞVERİŞ MEKANLARI

Dublin şehrinde alışveriş yapılabilecek başlıca mekanlar: Grafton Street ve Nassau Street boyunda, Temple Bar ve O’Connell Street ve Henry Street üzerindedir.

Grafton Street

Burası, İrlanda’nın önde gelen alışveriş yerlerindendir. Bir yaya bölgesidir ve cadde boyunca: Body Shop, HMV records, Mark&Spencer ve Laura Ashley gibi tanınmış mağazaların şubelerini bulabilirsiniz. Ayrıca, yine bu cadde üzerinde yüksek gelir gurubuna hitap eden “Brown Thomas” mağazası da görülür.

Bu mağaza özellikle güzel art nouveau cephesiyle de ilgi çeker.

Caddenin yukarı kısmında, 3 katlı “St Stephen’s Green Shopping Centre” bulunur. Bu alışveriş merkezinin camla çevrili çatı katında alışveriş yapılabilir ve bahçe manzaralı kubbesinin altındaki restoranda akşam yemeği yenebilir.

Grafton Street’in Dawson Street’e açılan bölümünde ise, küçük bir alışveriş merkezi olan “Royal Hibernian Way” bulunur.

Dawson Street

Cadde boyunca: birçok butik ve kitapevi bulunur.

Henry Street

Cadde üzerindeki “Jerwis Centre” denilen alışveriş merkezinde: birkaç İngiliz mağazalar zincirinin de bulunduğu birçok mağaza bulunmaktadır. Burada: doğrudan ilaç alışveriş merkezi, kitaplar, çocuk oyuncakları ve el sanatları ile bayan ve erkek moda mağazalarının geniş bir yelpazesi bulunmaktadır.

Yine bu cadde üzerinde bulunan “II.AC Centre”: birçok giysi mağazasının yanı sıra İrlanda giysileri satan “Dunnes Stores’s” ait büyük bir mağaza ve yemek yerleri bulunmaktadır.

Caddenin, Mary Street ile kesiştiği ve Dublin Northside bölgesi olarak belirlenen yer: popüler bir alışveriş merkezidir. Burada: Asya, Afrika ve Ortadoğu yiyecek ve baharat ticareti ve birçok etnik dükkan bulabilirsiniz.

O’Connell Street

Bu cadde daha çok alt gelir guruplarına dahil insanların tercih ettikleri mağazaların bulunduğu bir yer olarak tanınır. Yine de burada önemli marka: kitap ve sanat malzemeleri satan “Eason’s” ve Dublin şehrindeki en büyük alışveriş mağazası olan ve çalar saati ile ünlü “Clerys” bulunur.

Clarendon Street

Cadde üzerinde bulunan “Powerscourt Townhouse” denilen yer: daha çok yüksek gelir guruplarına hitap etmektedir. Burada: özellikle güzel restoran ve kafeler ile, antika mücevherler ve özel tasarım giyseler satılmaktadır.
Yine buradaki “Westbury Mall” ise: kafeleri ve şık mücevher dükkanları ile tanınır.

Moore Street

Dublin şehrinin en eski açık hava çarşısı bu cadde üzerindedir. Burası: herkesçe bilinen “Molly Malone” şarkısına ilham kaynağı olmuş satıcıların bağırışlarıyla ünlüdür. Burada: elektronik eşyaların yanı sıra, sebze-meyve ve aklınıza gelebilecek her şeyi bulup satın alabilirsiniz.

George’s Street Arcade

Burada sokaklar arasında “George Street Market” denilen şirin bir kapalı çarşı bulunmaktadır. Süslü kırmızı tuğla cephe ve cam çatı ile kaplı bu Victoria dönemi tarzı çarşı boyunca bulunan dükkan ve tezgahlarda: müzik, giysiler, etnik eşyalar ve ikinci el kitaplar bulup satın alabilirsiniz. Burada ayrıca sokak gıda satıcıları, şarküteri ve şarap dükkanları da bulunmaktadır.

Temple Bar-Meeting House Square

Temple Bar merkezindeki meydanda bulunan “Temple Bar Food Market” ağzının tadını bilenlerin çeşitli spesiyalleri bulup satın alabileceği bir yer olarak bilinir.

Temple Bar-Funky Streetwear

Burada: 1950’lerden bu yana kurulu bulunan “vintage” butikler yanında, özel tasarımlı küçük tişört mağazaları da yaygındır. Ayrıca: el yapımı takılar, dövme ve piercing salonları bulunur.

Nassau Street

Dublin şehrindeki ünlü Trinity College kampüsüne paralel uzanan bu cadde: el örgü yün kazaklar ve İrlanda el sanatları, geleneksel İrlanda müzik ve müzik aletleri gibi tipik İrlandalı hediyeleri bulup satın alabileceğiniz büyük bir alışveriş mekanıdır. Bu cadde üzerinde yaklaşık bir kilometrelik bir yürüyüş yaparsanız, birçok yerel hediyelik eşya bulabilirsiniz.

Kilkenny Design Centre

Bu tasarım merkezi: İrlandalı tasarımcıların merkezidir. Trinity College karşısında: aydınlık ve havadar bir binada bulabileceğiniz: seramik, kristal, cam, gümüş, ahşap el işleri, el yapımı takılar, bayan giysileri, çantalar ve aksesuarlar ilgi çekmektedir. Üst katta: Trinity College bakan, çok popüler bir restoran bulunmaktadır.

Wickllow Street

Burası, Dublin şehrinin en güzel butikleri ve bazı dükkanlarına ev sahipliği yapmaktadır. Caddede aşağıya doğru yürürseniz, daha şık butikler görebilirsiniz.

 

NELER SATIN ALINIR

Genellikle: İrlanda’yı hatırlatacak hediyelik nesneler düşünürseniz: Trinity College yanındaki Nassau Street’e gitmeniz gerekir. Burada: İrlanda’ya özgü: yün, triko ve İrlanda el sanatı ürünleri bulup satın alabilirsiniz.

Avoca

Avoca kurucuları: Wicklow dağlarındaki küçük bir köyde, parlak, şık tasarımları ile geleneksel İrlanda yün dokumalarını birleştirirler. Avoca marka bayan giyim eşyaları ve ev aksesuarları yaygındır.

Şehir merkezindeki 4 katlı “Emprium” mağazası, İrlanda tarzı bir mağaza olarak Avoca türü ürünlerin yoğun satıldığı bir yerdir. Bu mağazaya yolunuz düşerse, üst kattaki restorana uğramayı sakın ihmal etmeyin.

Antikalar

St Stephen’s Green South üzerindeki “Newman House”ta: her ayın ikinci Pazar günü “Antika Fuarı” açılır. Eğer antikalarla ilgileniyorsanız, Dublin şehrinin antikacılar caddesi olarak bilinen ve birçok antikacı ve sanat mağazasını bulabileceğiniz “Francis Street” tam size göredir.

Resim

İrlandalı sanatçıların eserlerinin bulunduğu bir çağdaş sanat merkezi arıyorsanız: Kerlin Gallery, Taylor Gallery veya Solomon Gallery denilen yerlere gitmeniz gerekir.
Temple Bar Gallery: 40 kadar yerel ressamın eserlerini sergilediği bir yerdir.
Dawson Street üzerinde bulunan “Apollo Art Gallery” de: etkileyici ve satışa sunular koleksiyon barındırır.

Kitap

O’Connel Street üzerinde bulunan “Eason’s”: popüler kitaplar ve gazeteler, dergiler ve sanat malzemelerinin satıldığı bir yerdir. Dawson Street üzerinde: karşılıklı bulunan “Waterstones” ve “Ulyses” yine ünlü kitap satış mağazaları olarak tanınırlar.

South Street üzerindeki “İnternational Book” denilen yer, özellikle dil yayınları üzerinedir. Temple Bar bölgesindeki “Gallery of Photography” denilen kitapevi: fotoğraf hakkında birçok kaynağın satıldığı yer olarak bilinir.

 

İrlanda Dublin Gezilecek Yerler-1

İrlanda, Dublin, Gezilecek yerler-3

İrlanda, Dublin, Ne yenir