Antalya Şehir içi Gezi Planı

Antalya Şehir içi Gezi Planı
antalya.1
Antalya Şehir içi Gezi Planı

Antalya şehrinde gezi planı yapmanız için sizlere yardımcı olacağım. Ama öncelikle bu şehrin güzelliğini günümüzden yıllar önce tespit eden büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ten söz etmek istiyorum. Antalya şehrinin hemen girişinde, Kepez’den virajlı yokuştan aşağıya inerken, hemen sol yanda, büyük kent ormanı içinde, 23 metre yükseklikte, 14 metre genişlikte, altın sarısı renkli, 20 ton demir, 20 ton çimento ve 40 ton kum kullanılarak yapılan “Atatürk Maskı” nın hemen yanında,

Atatürk’ün “HİÇ ŞÜPHESİZ Kİ ANTALYA, DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEHRİDİR” sözü

belki şehre girerken dikkatinizden kaçacaktır, ama Atatürk’ün ön görüsünün mükemmelliğini yansıtan bu sözü ve maskı, uzaktan mutlaka izleyin. Gerçekten, Antalya, geçmişte ve günümüzde, dünyanın en güzel şehirlerinden birisidir.

Antalya; güzel bir şehir. Şehir merkezinde ve şehir merkezi yakınlarında: her türlü tercihe hitap edebilecek, gezinti yerleri var. Şehir merkezindeki birçok yer: yürüyerek gezilebilir. Zaten: şehir merkezi, genellikle Atatürk meydanı çevresinde kurulu ve bu bölgede, Kaleiçi bölgesinde ve Yat Limanı bölgesinde, yürüyerek gezebilirsiniz.

Ama, elbette günün en sıcak saatleri  değil de, genellikle güneş battıktan sonraki saatleri tercih etmenizde yarar var. Özellikle Kaleiçi bölgesine inerken sorun yok, ancak çıkarken rampa yukarı çıkma nedeniyle biraz yorgunluk oluyor.

20180616_184252
Antalya Şehir içi Gezi Planı Asansör

Asansör

Kaleiçi ve yat limanından yürüyerek çıkmayı düşünmeyenler için, buraya bir asansör yapılmıştır. Asansör panoramik yani dışarıyı izleyerek gayet güzel bir şekilde yukarı çıkabilirsiniz. Ancak: yat limanında asansörün bulunduğu yeri gösteren herhangi bir tabela yok, umarım ilgililer bazı yerlere tabela koyarlar. Ayrıca: asansör 13 kişilik olduğundan, uzun kuyruklar oluyor, bence asansöre binişi 1 TL. gibi cüzi bir ücretle yapsalar, saçma sapan kalabalık özellikle gençler burayı tercih etmez, yürüyerek yukarı çıkarlar ve asansör gerçek anlamına yani belli bir yaş kesimi için yapılmış olması anlamını kazanır.

Ayrıca, asansörün biniş ve iniş yeri, iyi değil, özellikle akşam saatlerinde, buradan yalnız asansöre binmeyi düşünenler ve özellikle turistler sanırım biraz ürkerler, keşke asansörün biniş ve iniş yeri biraz daha ferah olsaydı.

Evet gelelim, şehir merkezi gezisine. Burada önemli olan, sizin şehirde kalış süreniz ve tercihleriniz. Yani: daha önce de birkaç kez söylediğim gibi: sizin tercihleriniz tarihi yerler gezmek ise, buna göre gezi planı yapabilirsiniz. Eğer tercihiniz doğal güzellikler ise, elbette buna göre de ayrı bir plan yapmanız gerek. Ama, tercihiniz alışverişten yana ise, Antalya size bu konuda da alternatifler sunabiliyor. Eğlence düşünenler için de, elbette olasılıklar var. Yani: benim size önereceğim gezi planı içinde: Antalya’da kalış sürenize ve tercihlerinize göre bir gezi planı yaratabilirsiniz.

Gezi planında, gezmenizi önerdiğin yerlerin yalnızca isimlerini veriyorum. Ayrıntılı bilgiyi, yine bu sitede, yazılı isimler ile aratarak bulabilirsiniz.

Antalya Şehir içi Gezi Planı

1.GÜN

Sabah Düden Şelalesine gidilebilir. Buraya: araç ile gitmeniz gerek. Yani: yürüyerek gitmek mümkün değil. En son aldığım bilgilere göre, Düden şelalesinde kuraklık nedeniyle su kalmamış ve yapılan bir düzenekle düden şelalesinden su akması sağlanmıştır.

Antalya’nın çevre yolu, yani Alanya istikametine yönelen yol üzerindedir. Yaklaşık; 2-3 saat kadar orada kalabilirsiniz. Öğlen yemeğinizi orada bir restoranda yiyebilir ve  öğleden sonra oradan ayrılarak; şehir merkezinde arabanızı bir yere park edip, yürüyerek kale içi sokaklarını gezerek, yat limanına inebilirsiniz. Akşam üstü: yat limanından, gezinti teknelerinin birine binerek, yakın sahillerde küçük bir gezinti olabilir. Dönüşte ise; yine yat limanında zamanınızı değerlendirip, günü bitirebilirsiniz. Yat limanından yat gezisine çıkmayı ihmal etmeyin. Bu günübirlik yatların fiyatları: 25-30 TL arasındadır.

3
Antalya Şehir içi Gezi Planı

2.GÜN

Sabah: Alanya yolu üzerindeki “Kurşunlu Şelalesi” ne gidilebilir. Buraya da, araç ile gitmeniz gerekiyor. Kurşunlu şelalesi, düden şelalesinden daha güzeldir.

Öğlen orada yemek yenebilir ve öğleden sonra ayrılıp, yine araç ile “Lara Beach parka” geçebilirsiniz. Burada: denize girip, günü tamamlayabilirsiniz. Şemsiye, şezlong ve hatta daha büyük, ahşap ve üstü minderlerle kaplanmış alanlar var. Bunları: günlük olarak kiralayabiliyorsunuz. Ama daha önce de söylediğim gibi Lara Beach bölgesi, nispeten sessiz, sakin ve eğlenceye yönelik burada herhangi bir etkinlik yok. Ama, burada genellikle görebileceğiniz çok güzel bir “Kum Heykeller” sergisi var. İlginizi çekebilir. Deniz ise birden derinleşiyor. Plaj ise, ince çakıllı-kum karışımı, ama kum daha yoğun. Önem kazanan özellik: denizin temiz olması, eğlence düşünen Konyaaltı Beach bölgesine, sakinlik düşünen Lara Beach bölgesine gitmelidir.

Antalya Şehir içi Gezi Planı

3.GÜN

Şehir içinde, yürüyerek güzel bir gezi yapabilirsiniz. Belki: kale içinde bir restoranda taratorlu piyaz yemeyi deneyebilirsiniz. Çünkü, buranın piyazı meşhurdur, yani yöresel lezzettir.

Ayrıca; şehir merkezinden reçel almayı (özellikle incir reçeli) aman ihmal etmeyin. Hemen şehir merkezindeki Atatürk Anıtı, Yivli minare, Hadrian kapısı, Atatürk Parkı, Antalya Arkeoloji Müzesi gezilebilir. Özellikle: şehrin tam merkezinde, Atatürk anıtının bulunduğu yerde, son yıllarda, güzel bir meydan ve trafik düzenlemesi yapıldı. Buraya, araç giremiyor ve ayrıca, havuzlar ile su güzellikleri yaratılmıştır.

Valilik binası daha geriye alınarak, meydanda, aynı yere güzel bir havuz ve alt tarafa, büyük kapalı bir otopark yapıldı. Burada: rahatlıkla gezilebiliyor ama özellikle Haziran 2018 tarihinde gittiğimde, bu meydanın devamındaki “Dönerciler çarşısı” denilen bölümde, restoran garsonlarının önünüze atlayıp, sizi içeri sokmak isteyen tavırlarının artık olmadığını gördüm.

Belki yabancı turistlere yine aynı uygulamayı, yani zorla kendi mekanlarına tutup çekmeyi yapıyorlardır ama yerlilere yapmaktan vazgeçmişler ki, güzel bir uygulamadır. Çünkü bu olaya: önceki yıllarda gittiğim Fas ülkesinde rastlamış ve tenkit etmiştim, aynı şeyin kendi ülkemde olması, yani insanların kollarından tutarak, kendi restoranlarına sokmak isteyen bu insanları görmek pek hoş olmuyor, umarım birileri buna önlem alır.

Atatürk Parkı denince; Konyaaltı caddesi boyunca uzanan bu park, 1980 li yıllarda düzenlenmiş. Buraya da şehir merkezinden yürüyerek ulaşabilirsiniz. Yemyeşil bir ortam, büyük ağaçların gölgesinde, banklarda veya kafelerde oturabilirsiniz. Tabii deniz manzarasını izlemek de bir başka güzellik.

Burada; Antalya şehrinin, Konyaaltı plajları ve Toros Dağlarının eşsiz manzarasını izleyebilirsiniz. Yalnız; park son yıllarda; yeniden dizayn edilmiş ve yeni açılan eğlence mekanları ile muhteşem bir görünüme bürünmüş. Her türlü müziğin çalındığı farklı mekanlar var. Kahve, çay veya içkinizi yudumlayabileceğiniz yerler ve arzu ettiğiniz takdirde yemek yiyebileceğiniz restoranlar açılmış. Araç girişi ücretli. Ama park içinde; özellikle yoğun günlerde, gerek araç trafiği ve gerekse otopark, büyük problem. Gitmeyi düşünürseniz, özellikle akşam gidin, tavsiye ediyorum.

Aynı gündeyiz, evet, öğleden sonra: şehrin batı kesiminde bulunan “5 M Migros” alışveriş merkezine geçilebilir.

Gayet büyük bir alışveriş merkezidir. Buraya ulaşmak yürüyerek gidemezsiniz, mutlaka bir toplu taşım aracına binmelisiniz. 2001 tarihinde hizmete açılan alışveriş merkezi: Antalya’nın turizm potansiyelini arttırmanın yanında, şehrin dev ve çağdaş bir alışveriş merkezine kavuşmasını sağlaması açısından güzel. Burada birçok markanın mağazası bulunuyor.

Yani: modern bir alışveriş mekanıdır. 1300 araçlık otoparkı yeterli düzeyde. Üç ayrı girişi, 8 salonlu sineması ve fast food alanları var. Bu alanlarda yemek yerken; güney taraftan, Akdeniz ve Beydağları manzaralarını seyredebiliyor olmak, başka bir güzellik. Migros’un hemen karşısında bir lunapark var. Özellikle: gece, ışıkları ile çok ilgi çekici. İlginizi çekerse, gidebilirsiniz. Lunapark özellikle çocuklar için ilginç. Ama, Lunapark  denilince, Avrupa’daki benzerleri gibi değil. Eğlence araçları, pek keyifli değil.

Bu arada, Antalya’da alışveriş düşünenler için, Alanya yolu üzerinde, sol yanda bulunan “Deepo” alışveriş merkezini de önerebilirim. Yakın zaman önce, bunun hemen yanına “Antalya Mall” denilen bir alışveriş merkezi daha yapılmış ve arada bağlantı sağlanarak büyük bir alışveriş mekanı ortaya çıkmıştır. Buraya yürüyerek ulaşmak mümkün değil. Bir araç ile ulaşabilirsiniz.

Zaten, yurt dışından gelen ziyaretçiler, burayı bellemişler, özellikle Rus ziyaretçiler, yanlarındaki büyük bavullar ile, sürekli geziniyor ve alışveriş yapıyorlar. Deepo alışveriş merkezi de, gerek otoparkının rahatlığı ve gerekse içinde, klimalar tarafından sağlanan uygun hava koşulları ve gerekse mağazaların sürekli indirimli fiyatlar sunması nedeniyle, tercih ediliyor.

Çünkü buradaki mağazaların çoğu “Outlet” denen ucuz ürün satılan mağazalardır. Ayrıca, fast food restoranlarının bulunduğu bölüm ve bu bölümdeki mini lunapark etkinlikleri de cazip. Otellerde kalan turistler, araçlarla alışveriş yapmaları için buraya getiriliyorlar.

Alışveriş meraklıları için, son öneri: 2011 yılı içinde açılan, Muratpaşa Belediyesi yanındaki “Terracity” alışveriş merkezi. Burası: yaklaşık 5000 kişinin çalıştığı, muhteşem büyük bir yer. Her türlü marka ve ürün bulmanız mümkün. Özellikle: Kundu bölgesindeki otellerde kalan turistlerin, başlıca alışveriş tercihi olan bir yer. Buraya da araç ile ulaşmanız gerek. Yürüyerek ulaşmanız zor.

Bu arada: tarihe, müzelere meraklı iseniz: Antalya şehir merkezinde, Konyaaltı beach bölgesine giderken, yürüyerek giderek gezebileceğiniz, güzel bir “Arkeoloji Müzesi” olduğunu sakın unutmayın ve bu güzel müzeyi mutlaka gezin. Konya altı bölgesine giderken, hemen sağ yanda kalıyor, şehir merkezine yakın, klimalı, güzel düzenlenmiş, harika bir müzedir.

Antalya Şehir içi Gezi Planı

4.GÜN

Sabah konyaaltı Beach parka gidebilir, denize girmek ile başlayan gününüzü, akşam geç saatlere kadar sürdürebilirsiniz. Burası: Antalya şehrinin, başlıca: deniz, kumsal ve eğlence merkezi olarak öne çıkıyor.

Bir çok : beach tarzı işletme var. Buralardan: denize girebilirsiniz. Şezlong ve şemsiye kiralamak mümkün. Ama, buranın denizinin hemen derinleştiğini ve sık sık dalgalı olduğunu unutmayın, tek avantaj temiz olması.

Ayrıca: yine birçok restoran ve canlı müzikli eğlence yerleri var. Yani: Konyaaltı Beach bölgesi, tam bir eğlence mekanı. Dolphinland bölümünde, Yunus gösterilerine katılmayı, sakın ihmal etmeyin. Eğer su parkı aktivitelerine katılmak isterseniz, hemen arkada, Aquapark var, burayı düşünebilirsiniz.

Amfi tiyatroda, belki bir konser olabilir. Hoşunuza giden bir sanatçıyı izleme şansınız da olabilir. Günü burada tamamlayabilirsiniz.

Bunların dışında, zamanınız kalırsa, önerebileceğim bir yer daha var. “Karaalioğlu Parkı”. Hadrian kapısından, denize doğru yürüdüğünüzde, bulabileceğiniz bir park. Güzel bir park. Aslında, Antalya’nın batısında, son yıllarda yapılmış bir çok daha modern ve güzel park olmasına rağmen; burası Antalya’nın en eski parklarından biri olması nedeniyle önemli. Denize doğru uzanmış, kimbilir kaç yüz yıllık ağaçları görebilir ve bu ağaçların altında yaşanan; aşkları, sevgileri, sıkıntıları, üzüntüleri hayal edebilirsiniz.

70 bin metrekarelik bir alana kurulan bu parkta, denize uzanan üç geniş mirador yani gözetleme kulesi var. İşte, Beydağları, Konyaaltı Plajının sahili ve uçsuz bucaksız gibi görünen Akdeniz, saatlerce hayranlıkla seyredebileceğiniz bu gözetleme yerlerinde, kuş cıvıltıları, günün en sıcak anlarında bile, serinliğini koruyan ve Antalya’nın yerlilerinin en sevdikleri gezinti ve dinlenme yeri.

Bu arada; umarım cam piramidi unutmadınız. 1997 yılında yapılan, Antalya Kültür Parkı içindeki, cam piramit, kültürel etkinlikleri ile belki tercihinize hitap edebilir. Aynı zamanda; içinde barındığı kültür park; Antalya’nın en güzel parklarından biri. Park içinde; cam piramit yanında, yapay havuzlar ve şelaleler var, ayrıca her yerin yemyeşil olduğunu da söylemek gerek. Cam piramit, Migros alışveriş merkezine giderken sağ yanda kalıyor.

Kısa bir Antalya şehir içi turu.

Bunların dışında ne söyleyebilirim? Şehir merkezindeki dönerciler çarşısında, döner yemeyi ve hoşunuza giderse, kokoreç-midye dolma yemeyi düşünebilirsiniz. Ama, yukarıda sözünü ettiğim gibi: bu mekanların görevlilerinin ısrarcı tutumu, biraz sıkıyor. Yine de, yemek ihtiyacınızı buradan karşılayabilirsiniz.

Gezi olarak ise: şehir içinde önerebileceğim pek bir yer kalmadı. Bunların dışında: şehirde, iki yerde (bir tanesi, Lara yolunda, ünlü bir otele ait, diğeri ise, Konyaaltı Beach bölgesinin hemen arkasında, yine ünlü bir otelin hemen yanında) “Aquapark” var. Su oyunları meraklıları için, bunlar ilginç gelebilir.

Özellikle: Konyaaltı Beach bölgesinin hemen arkasındakini önerebilirim. Su oyunları ve su kaydıraklarına meraklı ziyaretçiler için ilginç olabilir. Ayrıca, yine son yıllarda açılan “Akvaryum” var. Konya altı bölgesinde, Kemer yolunda, hemen sağ bölümde buluna Akvaryum, meraklılar için ilgi çekebilir.

Tarih meraklıları için, Antalyalıların eski garaj olarak bilip tanıdıkları yerde, büyük bir AVM inşaatına başlandığında, temelde, Antalya’nın Roma-Bizans döneminden kalma, yeri bilinmeyen ve uzun süre aranan “Nekropol” yani “Mezarlık” alanı bulundu. Burası henüz ziyarete açılmadı ama bazı yerlerden görülebiliyor. Malum, bir uygarlığın en büyük izleri mezarlıklarda bulunuyor. Çünkü, ölüler çeşitli hediyelerle birlikte gömülüyorlar. Bu hediyeler, o uygarlıkla ilgili önemli ipuçları veriyor.

Şehrin Roma-Bizans geçmişi, şehir merkezinde göreceğimiz bazı heykellerle (bronz ve yeşil renkli heykeller) canlandırılmıştır. Hemen merkezde, dönerciler çarşısı karşısında, büyük bir Romalı heykeli ve hemen önündeki havuzda, Avrupa’da benzerleri bulunan yerden su fışkıran havuz, özellikle çocukların ilgisini çekiyor.

Elbette 2016 yılı boyunca açık olan “Antalya Ekspo Fuar Alanı” uzun süre Antalya şehir ziyaretçilerinin ilgisini çekmiş olsa da, yıl sonunda kapandı, şu an kapalı, ileride nasıl kullanılacağını bilmiyorum ama bir yıl boyunca Antalyalılar ve şehrin ziyaretçileri tarafından yoğun olarak kullanıldı.

Antalya Şehir içi Gezi Planı Antalya’da Alışveriş

ANTALYA’DA ALIŞVERİŞ

Antalya şehir merkezinde: alışveriş denilince, özellikle son yıllarda açılan birçok alışveriş merkezinden söz etmek mümkün. Bunların başında, biraz önce söylediğim gibi: Konyaaltı bölgesindeki “Migros” alışveriş merkezi geliyor. Burası, gerçekten çok büyük. 3 katlı yapının en üst katında, sinema salonları ve fast food yiyecek bölümleri var. Diğer katlarında ise: her türlü marka ve malı bulup satın alabileceğiniz, birçok mağaza yerleşmiş durumda.

Buranın ana giriş kapısında, çeşitli etkinlikler de düzenleniyor. Ayrıca, çok büyük bir markanın hipermarketi var. Buradan da, uygun fiyatlı alışveriş yapabiliyorsunuz. Otopark sorunu olmaması da büyük imkan.

Alışveriş tutkunları için diğer güzel bir seçenek, “Deepo” ve hemen yanında yeni açılan “Antalya Mall” alışveriş merkezi. Alanya yolu üzerinde, solda. Ama, ana yolda ilerlerken, buraya sapmak yani yan yola girmek gerekiyor. Burası da tek katlı, uzunlamasına bir alışveriş mekanı. Ön ve arka tarafında, gayet uygun ve yeterli otopark var. Mekanın içinde, klima sistemi mükemmel, sıcaktan sıkılmadan, rahatça yiyecek bir şeyler bulabiliyorsunuz, gezip, sürekli indirimli fiyatlar sunan mağazalardan alışveriş yapabiliyorsunuz.

Diğer bir seçenek, hemen şehir girişinde, Otogar yakınlarındaki “Özdilek” alışveriş merkezi. Buraya girmedim ama dışarıdan gayet büyük bir alışveriş merkezi olduğu izlenimini edindim. Alışveriş tutkunları ziyaret edebilir ve uygun fiyatlı ürünler bulabilirler.

Bunların dışında: Antalya şehir merkezinde, özellikle: Lara istikametine giderken, çeşitli boyutlarda alışveriş merkezleri var. Bunların başında: çeşitli büyük markaların açtıkları, hipermarketler var. Malum bu marketlerde, birçok malı ki, gıda maddeleri dahil, uygun fiyatlarla bulmak mümkün.

Burada özellikle, yukarıda da sözünü ettiğim ve 2011 yılı ortalarında açılan “Terracity” öneririm, alışveriş düşünenler burayı mutlaka görmeliler. Bu alışveriş merkezi: Antalya şehrinin en büyük alışveriş merkezlerinden birisidir (yaklaşık 5000 çalışan olduğunu duydum) ve aynı zamanda, şehir merkezine ve özellikle “Kundu” oteller bölgesine yakın olması avantaj. Kundu bölgesindeki otellerde konaklayan yabancı ziyaretçiler, burayı yoğun olarak tercih ediyorlar. Söylediğim gibi, yakın. Ayrıca otopark sıkıntısı da yok, alışveriş merkezinin altı büyük bir otopark olarak düzenlenmiştir.

Tabii, şehir merkezindeki, irili-ufaklı alışveriş mekanlarını saymadan olmaz. Zamanı ve ilgisi olanlar, gündüz sıcaklarda olmasa da, akşam serinliğinde, bu mekanları dolaşıp, ilgilerini çekebilecek alışveriş yapma şansını bulabilirler.

Antalya Şehir içi Gezi Planı Antalya’dan ne satın alınır

ANTALYA’DAN NE SATIN ALINIR

Peki Antalya’dan ne satın alınır? Antalya denilince, benim aklıma gelen çok şey yok. Elbette: ekonomik  durumu yüksek seviyede olan ziyaretçiler için, özellikle yurt dışından gelenler için, deri giysiler, çeşitli takılar, mücevherler ve halılar söz konusu olabilir. Ama, yerli ziyaretçiler için, şehirden mutlaka ve mutlaka almalarını önereceğim ve buraya özgü olan başlıca ürün “Reçel” ve özellikle; narenciye, yemiş, portakal, karpuz, patlıcan reçellerini mutlaka alıp, tatmanızı öneririm. Antalya  denilince ilk akla gelen, bu yörede gerçekten lezzetle yapılan “reçel” düşünülmelidir. Özellikle: incir reçeli, turunç reçeli, karpuz reçeli, patlıcan reçeli; başka yörelerde bulamayacağınız tatlardandır. (reçel fiyatları, bir kavanoz 11-15 TL civarındadır.)

Şehir içi geziniz böyle olabilir. Ama unutmayın ki, Antalya şehrinin çevresinde de muhteşem tarihi ve doğal güzellikler olan yöreler var. Çevre gezilerine de zaman ayırmayı unutmayın. Çünkü; bu şehir size muhteşem güzellikler sunmaya devam edecek.

İspanya Barselona

İspanya Barselona

İspanya Barselona/Barcelona; evet yeni gezimizin durağı, İspanya’nın Katalonya bölgesinin bu güzel şehri. Barselona’da; nereye gidelim, nereyi gezelim, nereyi görelim, hepsi bu yazı dizimizde.

Özellikle: paskalya tatili arifesinde, ülkemizdeki seyahat severlerin büyük bölümü, dini vecibelerini yerine getirmek üzere İspanya’dan geleceklerin uçakları ile, çok uygun ekonomik şartlarda; bu ülkeye ve özellikle Barselona şehrine gitme fırsatı yakalanıyor.

Evet: Barselona; İspanya’da, MadriD’Den sonra, ikinci önemli şehir.

Özerk; Katalonya bölgesinin başkenti. Katalonyanın simgesi var mı? Evet, Madrid’in simgesi boğa olduğu gibi, Katalonya’nın da simgesi var: eşek. Evet.

1980’lerin sonundan bu yana; şehir, büyük değişim göstermiş. Havaalanı, demiryolu ve metro sistemi yenilenmiş. 1992 yılında ise; Olimpiyat oyunları düzenlenmiş ve şehir baştan başa güzelleştirilmiş.

Avrupa’nın en hareketli yerlerinden biri. Dinamik, yoğun nüfuslu ve modern bir metropol. Yani; buradaki yaşamda, yalnızca tarih düşünmeyin. Çok hareketli ve her aradığınızı bulabileceğiniz bir şehir.

Tarih, alışveriş, deniz, güneş, sanat hepsi birada. Madrid şehrine göre, daha küçük. Nüfus daha az. Bunlar, yani Katalanlar,  daha Akdenizli, sıcak kanlılar, hareketliler, eğlenmeyi seviyorlar, müziğe-dansı seviyorlar.

Şehirde: 1.6 milyon insan yaşıyor. Turizm potansiyeli çok yüksek. Yürüyerek dolaşmak için ideal bir yer. Sadece Montjuac tepesine yürüyerek çıkamazsınız.

Bunun dışında: bu şehirde uzun yürüyüşler yapabilir ve yorulduğunuzda, şehrin birçok yerinde bulunan ahşap banklarda, dinlenebilirsiniz.

Denizle ve üç yandan tepelerle çevrili şehir, kolay bir yer.

Hafif bir eğimle, sahile uzanabiliyorsunuz. Şehirdeki yüksek binaların sayısı çok az. Ağaçlıklı ve geniş caddeler, kafelerle dolu meydanlara açılıyor.

Her türlü konforu sağlamış olmalarına rağmen, bazı mecburi ihtiyaçlar unutulmuş gibi.

Örneğin; şehir suyunu asla içmeyi denemeyin, tadı berbat. Ayrıca: pek fazla genel tuvalet yok. Genel tuvaletler, sahilde, hemen plajın gerisinde; sert plastikten yapılmış, telefon kulübesi gibi bir düzene yerleştirilmişler.

Kullanımları ücretsiz, hani genel tuvalet deniliyor, ama inanın öyle aşırı kirli değiller, nasıl temiz tutuluyor, nasıl temizleniyor inanılır gibi değil.

Evet, genel tuvalet az, özellikle şehir merkezinde, restoran, kafe ve barların tuvaletlerini kullanmak zorunda kalıyorsunuz.

Tabii, tuvaletini kullandığınız yerde, biraz oturmak ve bir şeyler ısmarlamak şart. Ama, size bir ipucu: dünyaca meşhur, Amerikalı fast-food zincirlerinin restoranlarının tuvaletlerini rahatlıkla kullanabilir, masalarında kısa molalar verebilirsiniz.

Kimse, gelip tepenize dikilip, menü uzatmıyor, tuvaletlerin kapılarında ise, bazılarında olduğu gibi, kilit veya şifreli anahtar sistemi yok.

İspanya Barselona: tipik bir Akdeniz kenti. Aslında; İstanbul ile aynı enlemde. Havası, suyu, iklimi; tıpkı İstanbul gibi. Ama, en büyük fark: bu kentin, Akdeniz’de kıyısı bulunması. Aslında; İstanbul’da deniz kıyısı kenti.

Ama; Barselonalılar, Akdeniz’i o kadar yaşamlarına sokmuşlar ki, inanamazsınız.

İstanbul’a da çok inanıyorlar. Örneğin: burada “balığı, en iyi Barselonalılar ve İstanbullular yer “şeklinde bir deyiş var.

ULAŞIM:

İstanbul-İspanya Barselona arası havayolu ulaşımı, yaklaşık 3 saat, 20 dakika sürüyor. Yani: İstanbul-Madrid arasındaki uçuş süresinden, 1 saat daha kısa uçuş yapılıyor. İspanya seyahatinizin dönüşünü, Barselona üzerinden yapacaksanız, 1 saat daha az uçmanız gerekecek.

Elbette, bu sürenin hepsi havada geçmiyor, ama bilmelisiniz ki, uçağa bindiğiniz andan itibaren, yaklaşık 3 saat 20 dakika sonra, Barselona havaalanına iniyorsunuz. Uçak yolculuğunuz sırasında, yolculara bir form dağıtılıyor.

İnce-uzun ve iki parçalı olan bu formu doldurmanız gerekiyor Formdaki doldurulması gereken sorular: adınız, soyadınız, pasaport numaranız, Barselona şehrinde kalacağınız otel adı, uçuş numaranız, uçuş tarihiniz gibi hususları kapsıyor.

Unutmayın ki, bu formu Barselona havaalanına indiğinizde, pasaport kontrolünde, yani ülkeye giriş yaparken, görevliye teslim etmek zorundasınız, görevli formun ikinci suretini size geri veriyor.

Bu ikinci sureti, ülkeyi terk ederken, geri vermek zorundasınız, kaybetmeyin.

Evet, bu formu tekrar hatırlatıyorum, uçakta doldurun, havaalanına indiğinizde pasaport, bavul, bagajlar derken, bu formla uğraşmayın.

İspanya Barselona da havaalanı; “El Prat de Llobregat”, şehre 12 km. uzaklıkta. Uçuşlar, üç farklı terminalden yapılıyor. Özellikle; dönüşünüzde, uçağınızın hangi terminalden kalkacağını, mutlaka iyi kontrol edin ve ona göre hareket edin.

Havaalanından, kendi imkanlarınız ile, şehre ulaşmanız gerekirse, tren kullanabilirsiniz. Tren, 20 dakikada şehre ulaşıyor, 3 Euro. Ayrıca; otobüste var. Terminalin dışında bekleyen taksiler ise, şehre, yaklaşık 20 Euro ya gidiyorlar. Binmeden önce, pazarlık yapın.

TARİHİ SÜREÇ:

Romalılar, 2000 yıl önce, İber yarımadasını fetih etmek için yola çıkarlar. Akdeniz kıyısında bir yerleşim kurarlar. Buranın çevresini; surlarla çevirip, “Barcino” adını verirler.

MÖ.197 yılında, Kartaca’lıları yenerek, 600 yıl boyunca, tüm İspanya’ya hakim olurlar ve bölgeye; hukuk sistemlerini, dil ve kültürlerini yerleştirirler.
476 yılında; Vizigotlar tarafından bölge işgal edilir ve Barcino şehri, Vizigotlar tarafından başkent yapılır.

713 yılındaki, Magribi işgaliyle, Katalonya, kısa bir süre, Kuzey Afrika’dan gelen, bu halk tarafından yönetilmeye başlanır.

801 yılında; Franklar tarafından yenilgiye uğratılan Magribi’ler, güneye çekilirler ve bir daha Katalonya’ya dönmezler. Bu dönemde; Pelos adındaki bir derebeyi, Barselona kontu olur ve 878 yılında: yaklaşık 500 yıl sürecek, bir hanedanlık kurar.

Bu hanedanlık, Katalon ulusunun temelini teşkil eder. Bunlar: bayrak olarak; altın renkli zemin üzerine, dört yatay kırmızı çizgiden oluşan bayrağı kullanırlar.

Çünkü; Frank kralı, bu çizgileri, kendisi adına savaşırken yaralanan Guifren’in kanına sürdüğü parmaklarıyla, onun kalkanının önüne çizmiş. Bu arada; farklılığı bayraklarda da yaşıyorlar, çünkü İspanyol bayrağının üzerinde, yanlızca iki kırmızı bölüm var.

Evet, İspanya kralı V.Louis; devam eden;Magribi akınlarına karşı yardım göndermeyi kabul etmez.

Bunun üzerine, İspanya Barselona kontları, 988 yılında, bağımsızlıklarını ilan ederler. Bu tarih; Katalon ulus devletinin, doğuşu olarak kabul edilir.

Katalon toprakları; askeri başarılar ve evlilikler yolu ile, kısa zamanda genişler.

Şehir’de; 13 ncü yüzyıl sonundan, 15 nci yüzyıl başına kadar; büyük imar çalışmaları görülür. Katedral, gotik saraylar ve anıtların çoğu, bu dönemde inşa edilir. Aynı zamanda, bilim ve sanatta filizlenmeye başlar.

Bunların en büyük destekcileriyse, aralarında Yahudilerinde bulunduğu, bankerler ve tüccarlardır.

HALK VE YAŞAM :

İspanya’da: 17 özerk yönetim var. Bunların başlıcaları: Bask, Katalonya ve Galisya. En milliyetçileri ise, Katalunya özerk yönetimi. İspanyol devleti ile arasından olan özerklik statüsünde değişiklikler yaptı ve hakları arttırıldı.

Yani; aynen bir devlete, bir millete verilen haklar gibi. Örneğin: Katalonya millet olarak tanınacak, daha fazla vergi geliri elde edecek, ekonomik kaynakların kullanılması konusunda, daha fazla yetki sahibi olacak gibi.

Bunları niye yazıyorum? Çünkü: tüm bunlara rağmen, yani siyasi otorite karışıklıklarına rağmen, Barselona’daki yaşamda, bunları hissetmiyorsunuz. Turizme gereken önemi ve değeri veriyorlar. Tam bir turizm cenneti. Evet devam ediyoruz.

Ülke nüfusunun; yüzde 15’i katalon.

Bunların: 1.6 milyonu ise, İspanya Barselona’da yaşıyor. Şaşırtıcı derecede: muhafazakar ve yaratıcılar. Barselona’nın yalnızca bir şehir değil, ülke olduğuna inanıyorlar. Kentte; “Katalonya, İspanya değildir” yazılı tişörtlere rastlamanız mümkün.

Özellikle: Diktatör Franco döneminde, kendi dillerini konuşmaları yasaklanmış, o kadar milliyetçi olmuşlar ki, asla “biz ispanyol’uz” demiyorlar.

Tabii,ben bunları söyleyince, mutlaka ” peki bu ayrılıkçı yani İspanyalı ve İspanyol olduğunu kabul etmeyen halkın yaşadığı bir şehirde; terör eylemi olmuyor mu?” diye düşünmüşsünüzdür.

Hayır. Olmuyor, çünkü, burası özerk bir bölge. Yani; içişlerinde kendi kendini yöneten bir yer. Zaten: şehirde gezerken, sık polis görüyorsunuz. Özellikle: akşam ve gece saatlerinde, bu polis sayısında belirgin bir artış var.

Yani, ben kaldığım sürece, herhangi bir güvenlik sıkıntısı hissetmedim. Tek sıkıntı, sıkça yaşanan hırsızlık. Bunun için de, siz tedbir almak zorundasınız. Yani, akşam saatlerinde, şehrin dar ve karanlık sokaklarına ve parklara girmemeli, yalnız başınıza dolaşmamalısınız.

Şöyle bir örnek verebilirim.

Katalonya bölgesinde ve doğal olarak İspanya Barselona da, Katalonca dili konuşuluyor. Bunun sonucunda; yeni yetişen nesil, İspanyolca değil Katalonca öğreniyor. İspanya merkezi hükümeti; karar alıyor ve Katalonyada, ilköğretimde, haftada en az 3 saat İspanyolca dil dersi verilmesini istiyor, hayır, Katalonya hükümeti bunu kabul etmiyor.

Artık, gerisini siz düşünün. Ama; bu zıtlık, hiçbir zaman terör olaylarını tetiklemiyor, bölge gayet sakin. Terör; özellikle Bask bölgesinde, yani daha kuzeydeki bölgelerde; terör örgütü ETA tarafından yürütülüyor.

Ancak, bu örgütünde, günümüzdeki  terör eylemleri, her ne kadar terör dense de, insan ölümleri veya yaralanmaları üzerine kurulu değil. Bunlar, söylenenlere göre, bir yere bomba koyduklarında, bomba patlamadan önce: emniyet birimlerine telefon ederek, bombanın yerini ve patlayacağı saati bildirerek, oranın boşaltılmasını ve dolayısı ile, insan canına zarar gelmesini önlüyorlarmış.

Eylemlerde, bu şekilde hareket etmelerinin amacı: insan canına zarar vererek, insanların antipatisini kazanmak değil, sadece örgüt olarak varlıklarını ortaya koymakmış.

Katalonca dili konusu, aslında turistleri etkilemiyor değil.

İspanya Barselona da her ortamda; Katalonca konuşulduğunu duyacaksınız. Hoş, İspanyolca bileniniz belki az; ama istiyorsunuz ki, İngilizce konuşulsun. Unutmayın, özellikle restoranlarda, İngilizce menü getirmelerini isteyin, getiriyorlar.

Yoksa, kendilerinden başkasının Katalonca bilmesinin mümkün olmadığı kesin. Birçoğu da İngilizce bilmiyor. Onlar belki bir anlamda haklılar, bugün dünya üzerinde 27 ülke İspanyolca konuşuyor.

Bu arada, Katalanlar, yalnızca Katalanca konuşur dedim ama birçoğu İspanyolca da biliyor, yalnız konuşmak istemiyorlar, sadece karşısındaki İspanyolca konuşursa o zaman İspanyolca konuşmayı tercih ediyorlar.

Barselona halkı: özellikle, kentin mimarisi ve tasarımı ile övünür.

İspanya Barselona, kentte; muhteşem mimari tasarımlar göreceksiniz. Özellikle; kentteki eserlerin birçoğunun mimarı; Antoni Gaudi. Gaudi’nin eserlerinin etkileyiciliği, hala sürmekte.

Hatta: Gaudi’nin tarzı, günümüz mimarisinde de, “Gaudi tarzı” olarak kullanılmaktadır. Temel yaklaşımı:  doğadaki her türlü nesnenin kullanılması, dik ve keskin olmayan, yuvarlak hatlar.

Barselona’da hayat sabahın geç saatlerinde başlıyor. Öğlen; saat 14.00 olunca, hayat birden yavaşlıyor, hatta birçok insan için duruyor.

Dükkanlar; öğlen saat 13.30 ile 16.00 arasında kapanıyor, insanlar, sokaklardan çekiliyor. Bu arada, şehirdeki alışveriş isteyenler: yalnızca çok katlı-büyük alışveriş merkezlerinin açık olduğunu görebilirler.

Evet, siesta saatlerinde; evlerine gitmeyenler, lokantaları dolduruyor.

Mütevazi, ama; 14.30-15.00 saatleri arasında, mutlaka çok uzun öğle yemekleri yeniliyor. Eve gidenler ise, yemek ile dinlenmeyi birleştiriyorlar. Katalanlar, buna “siesta” diyorlar. Turist olarak, bu durum elbette sizleri etkiliyor.

Çünkü; dükkanlar kapanıyor. Evet, kapalı dükkanlar, saat 17.00 de açılıyor ve gece saat 20.00 kadar açık kalıyor. Saat 20.00 de, dükkanlar kapatılıyor ve tüm şehir halkı sokaklara dökülüyor. Saat 21.00 de ise, akşam yemeği başlıyor.

Şehir geceleri de hareketli. Yerli halk; akşam iş çıkışı, geceye: tapas yiyerek ve birkaç kadeh içki içerek başlıyor.

Asıl akşam yemeğini ise; yaygın olarak, saat 22.00 gibi yiyorlar. Bu saatler dışında restoranlara giderseniz, kesinlikle yalnız başınıza veya birkaç turist ile birlikte yemek yersiniz.

Çünkü: restoranlar boştur. Pek çok restoranda; öğle yemeğinde, sabit fiyatlı günlük yemek menüleri var.

Bu menü içinde; üç çeşit yemek, ekmek ve su dahil. Bu çeşit menünün fiyatı da çok uygun, zaten pek çok Barselonalı, bu menüyü tercih etmekte imiş.

Bu konuya yemek başlığı altında daha ayrıntılı değineceğim.

Evet; Canlı müzik yapılan yerler ve diskolar, saat: 02.00 den sonra hareketleniyor.

Özellikle: Flemenko gösterilerinin yapıldığı yerler, turistlerin ilgisini çekiyor. Ancak: Flemenko gösterisi izlemek isteyenler için önerim: tur organizasyonu ile 50 Euro vermekten se, La Rambra caddesindeki Flemenko gösterileri yapılan yerlere gitmeleri ve pazarlık yaparak: 25-35 Euro arasında, muhteşem bir ortama, güzel Flemenko gösterileri izleyebilecekleridir.

Evet, bu şehirde, genel olarak, dükkanlar; pazar günleri kapalı.

Küçük dükkanların geneli ise, cumartesi öğleden sonra kapanıyor. Pazar günleri, çok katlı alışveriş merkezleri de kapalı.

Pazar günleri, yalnızca şehir merkezinde ve özellikle La Rambra caddesindeki hediyelik eşya dükkanlarını açık bulabilirsiniz.

Bunlar  da, genellikle “Hintliler” tarafından işletiliyor ve pazarlık yapmadan sakın alışveriş yapmayın.

Barselona denince, akla mutlaka futbol da geliyor. Öyle ki, Barselona futbol takımının formasını kutsal kabul edip, reklam almıyorlarmış. Formalarında: UNİCES yazısı bulunuyor. Nou Camp Stadyumu, taraftarlar için tam bir mabet imiş.

100 bin seyirci kapasiteli. Söylenenlere göre: General Franco’nun baskıcı rejimi sırasında: diğer yerlerde olduğu gibi, burada da bayrak ve yerel dil kullanımı yasaklanır, okullar kapatılır.

Bunun üzerine: Barselona Futbol Takımı tarafından kullanılan, takım bayrağı; ulusal bayrak olarak kabullenilir ve tüm Katalanlar, Barselona futbol takımının ayakta kalabilmesi, başarılı olabilmesi ve bayraklarının dalgalanması için, tüm var güçleriyle çaba sarf ederler, maddi olarak kulübü  desteklerler ve tüm maçlar, tam bir festival havası içinde geçer.

Madrid ve Barselona Futbol Takımları arasındaki bu çekişmenin günümüzde de sürdürdüğünü görebiliyorsunuz.

YEME-İÇME KÜLTÜRÜ:

Evet, İspanya Barselona ya gelince, buraya has, buraya özgü ne yenir, ne içilir. Önce, genel bir kural olarak: şunu söylemeliyim.

Barselona şehrinde: restoran ve kafeteryalarda, mekanın içinde oturursanız ayrı, mekanın dışında yani bahçesinde oturursanız ayrı, yani biraz daha yüksek hesap ödemek zorundasınız.

Böyle bir uygulama var. Diğer bir genel kural ise: oturduğunuzda, mutlaka “İngilizce” menü isteyin. Hatta: birçok yerde, yemek resimleri ve fiyatları bulunan, menüler-afişler var.

Bunları da inceleyebilirsiniz ki, bence inceleyin. Özellikle: tapaslar o kadar çok çeşitli ki, mutlaka görerek sipariş vermek durumundasınız.

Özellikle, akşam yemeğinde; en çok yenen şey.

“Tapas” adını verdikleri bir yiyecek türü. Porsiyonları küçük, genellikle tadımlık. Barselona’da ne yenir sorusunun en güzel yanıtı, burada karşımıza çıkıyor.

Evet, tapasın mutlaka tadına bakın. Yöresel bir yiyecek türü.

Aslında; çoğu kez,  tabakta servis yapılırken, bazı yerlerde küçük ekmek dilimleri üzerine sürülerek servis yapılıyor. Bizim mezelere benziyor.

Küçük sandviç, bunlar. Fiyatları da çok uygun. Yaklaşık; 3 Euor civarında. Mutlaka tadın. Yemekle birlikte ise; tercih ederseniz, yörenin meşhur şaraplarını (Özellikle; Sagrilla önerebilirim) tadabilirsiniz.

Birkaç çeşit: “Tapas” markalı şarapları var. Bira severler ise, yine buraya özgü bir tür Katalan birası (üzerinde, kırmızı zemin üzerinde sarı yıldız olan bir kutusu-şişesi var) var.

Tapasların ve içkilerin fiyatları makul, pek pahalı değil. Evet; akşam yemeği, bu şekilde, gece yarılarına kadar uzuyor.

Genelde, Katalan mutfağı, bol zeytinyağlı yemeklerden oluşuyor.

Birçok yerde ve özellikle liman bölgesinde, balık restoranları var. Ancak; deniz manzaralı bir restoranda yemek isterseniz, fiyatlar yüksek, dikkat.

Limanın karşısındaki ara sokaklardaki küçük ve sevimli balık restoranlarını tercih edin.

Buraya özgü bir başka yemek: Paella. Tavuk, pirinç, safran, kalamar, midye gibi birçok deniz ürününün çeşitli karışımlarından elde edilen bir yemek cinsi.

Bu şehri ziyaretinizde, mutlaka ve mutlaka paella yemenizi öneriyorum. Muhteşem bir lezzet. Ama, bu lezzeti, bizzat kendi tattığım ve iki gün üst üste gittiğim bir restoranda tatmanızı öneririm. Mqus De L Argentera, 13 adresinde bulunan “TASCA I VINS” isimli bu restoranda, gerek uygun fiyatlar ve gerekse gerçek yerel lezzetleri tadabilirsiniz.

Ama, burada öncelikle, Barselona mutfak kültürünün başta gelen yemeklerinden biri olan “Paella” yemenizi öneriyorum.

Paella: gerek deniz ürünleri ve gerekse tavuk etli olarak veya karışık olarak hazırlanarak, arzunuza göre, size sunuluyor. Ben, deniz ürünleri olanını tercih ettim, çünkü burası malum deniz kıyısı ülkesi.

İçinde: midye, kalamar ve ıstakoz gibi deniz ürünleri bulunan, safran ile hazırlanmış bu pirinç pilavı, gerçekten muhteşem bir lezzet.

Yemeği ısmarladığınızda, yemek öncesi müessese, konuklarına “martini” ikram ediyor.

Yemeğin masanıza sunulması ise, yaklaşık 30-40 dakika alıyor. Bu arada, ekmek isterseniz, büyük ekmek dilimleri getiriyorlar, yanında gelen salçalı-sarımsaklı-zeytin yağlı sosu, ekmeğin üzerine sürerek yiyebiliyorsunuz.

Sonuçta bu muhteşem lezzetin fiyatı: 8.50 Euro. Yanında, bir kutu kola isterseniz, bunun içinde 1.39 Euro ödeminiz gerekiyor.

Hepsi bu, fiyatları bilmelisiniz ki, farklı fiyatlarla karşılaştığınızda, yorumlayın.

Ayrıca: patatesli omlet de deneyin.

Güzel yapılıyor, değişik bir lezzet. Özellikle: patatesli omleti, sabah kahvaltısında alıyorlar ve bence lezzeti güzel, yani bizim damak tadımıza uygun, deneyebilirsiniz.

Zaten otellerdeki kahvaltılarda da, açık büfede bunu bulmak mümkün. Barselonalıların kahvaltı kültürü yok.

Onlar için, kahvaltı yalnızca kahve ile geçiştirilen bir olay. Ama, otellerde, turistler için açık büfe kahvaltı sunuluyor.

Bu açık büfe kahvaltıda: beyaz peynir, kaşar peyniri, haşlanmış katı yumurta, meyveli yoğurt, çeşitli meyveler, meyve salatası, domates, kek çeşitleri, bildiğiniz normal ekmek, baget ekmeği bulunuyor. Yani, otellerin kahvaltıları bizim damak tadımıza nispeten uygun, doyurucu.

Bunların yanında: meyve suyu, kahve, çay, süt bulunuyor. Elbette, domuz ürünleri bulunan bol miktarda salam da var, ama; bunları sorarak ayırt etmeniz mümkün.

ALIŞVERİŞ:

İspanya Barselona da ki alışveriş yerlerini, bölgeleri, semt ve caddeleri anlatırken belirteceğim. Alışverişin bolca yapılabileceği bir yer.

Geçerli para birimi: Euro. Sanırım; hesaplamaları yani çevrimleri yaparken, pek sıkıntı ile karşılaşmayacaksınız. Ama özellikle unutmayın ki, yüksek değerli alışverişlerinizde, satıcıdan mutlaka gümrük belgesi alın.

Bu belgeyi, fatura/fiş ile birlikte, havaalanında, ülkeyi terk ederken, gümrük bürosuna verdiğinizde, ödediğiniz vergi, nakit olarak iade ediliyor.

Yalnız burada hassas bir durum var. Her türlü alışveriş fişini saklayıp, böyle bir olayın olmasını isteyemiyorsunuz. Vergi iadesi alabilmeniz için, aynı gün içinde, aynı yerden, aynı fiş içinde, en az 90 Euro’luk alışveriş yapmanız gerekiyor.

Yani, 90 Euro  ve üzerindeki tutarlı fiş-faturalarınıza pasaport numarasınız yazdırın, bunları ülkeden ayrılırken, havaalanında, gümrük görevlisine onaylatıyorsunuz ( bu sırada, gümrük görevlisi, büyük ihtimalle, faturada  yazılı malı görmek istiyor, bu yüzden bavulunuza koymayın, yanınızda bulundurun), onaydan sonra yine havaalanında bulunan bir merkezden, bu malın satın alırken ödediğiniz % 16’lık bedeli, geri alabiliyorsunuz.

Yalnız, bu işlemler, havaalanında zaman alıyor, yani uçak kalkış saatinden önce, havaalanında bu işlemler için zaman ayırmanız gerektiğini unutmayın.

Barselona’da; birçok alışveriş ve hediyelik eşya cinsi bulacaksınız. Özellikle; çok değişik cins ve çeşitteki yelpazeleri, hediyelik olarak alabilirsiniz.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI:

Daha öncede söylediğim gibi, bu şehri gezmenin en iyi yolu: yürümek. Ama; bir kısım yerlere ve özellikle, Mantjuic Tepesine yürümeniz elbette mümkün değil. Ama, mümkün olduğunca yürüyün. Otelinizin resepsiyonundan veya bir turizm bürosundan, mutlaka bir şehir haritası edinin ve öncelikle kaldığınız yeri işaretleyin, sonra ise, sizlere belirttiğim yerler içinden ilginizi çeken, gezmeyi düşündüğünüz yerleri işaretleyerek, kendinize güzel bir gezi planı yapabilirsiniz. Bu arada, metro istasyonlarında bilet gişelerinden bir de metro hat haritası edinin.

İnanın, metronun kullanımı basit ve çoğu yere ulaşmak için, metro yeterli oluyor. Önemli olan: siz bir metro haritası edinin ve bunun üzerinde, hatların renkleri, nereye gittikleri, istasyonlar konusunda, en fazla 15 dakika çalışmanız, haritayı öğrenmeniz ve etkin kullanmanız için yeterli oluyor.

Bu arada unutmayın ki, renkli hatlar arasında, bazı yerlere giderken aktarma yapmanız gerekiyor, aktarmalar da sorun değil, çünkü istasyonlardaki koridorların yanlarında, oradan geçen hattın renkleriyle boyanmış şeritler var.

Örneğin: mavi hatlı metroya gitmek isterseniz, yapmanız gereken şey: mavi boyalı şerit bulunan koridoru takip etmek, buradaki tek sorun ise: mavi hattın, hangi istikametine gideceksiniz?

Malum: her hattın, iki tane son istasyonu var, yani gitmek istediğiniz istasyon, hattın hangi ucuna giden yolda?  Bunu iyi bellemeniz gerekiyor. Bellemenin  tek yolu da, metro hat haritasını iyi kontrol etmek.

Evet; şehirde, çok sayıda bisiklet ve motosiklet var.

Yerel halk, bisiklet ve motosiklet kullanmayı seviyor. Bazı yerlerde, bunlardan kiralayabiliyorsunuz, özellikle: kiralık bisiklet çok yaygın.

Taksiler: sarı-siyah renkli. Fiyatları, pek pahalı sayılmaz. Rahatlıkla taksi bulabiliyorsunuz. Gün içinde, trafiğin yoğun olduğu saatlerde, taksi tercih ederseniz, perişan olmanız içten bile değil. Zamanınızı harcarsınız.

Daha önce söylediğim gibi; özellikle taksi şöförlerine otel adresi anlatmanız zor olacağından (Katalanca dili), otelinizden mutlaka, birkaç otel adres kartı almayı sakın unutmayın.

Evet, devam ediyoruz. Yoldan taksi çevirebilir veya taksilerin beklediği kuyruktan, taksilerden birine binebilirsiniz. Yeşil ışık, taksinin boş olduğunu gösterir. Ancak: taksiye bindiğinizde, mutlaka sürücünün taksimetreyi açmasını isteyin, bozuk-arızalı der ise, taksiye binmeyin.

Evet; şehirde, toplu ulaşımda yeterli ve güzel.

Otobüsler, birçok farklı güzergahlarda çalışıyorlar. Metro istasyonlarından; otobüs ve metro istasyonlarında çoklu kart veya bileti alabilirsiniz. Bir binişlik bilet, 1 Euro. Toplu taşım araçları ile seyahat etmek; gerek çok yer görmek ve gerekse ucuz olması açısından, tercih edilmeli.

Metro; modern, temiz ve kusursuzdur. Beş hattı var. Anonslar, üç farklı dilde yapılıyor. Diğer toplu taşım araçları için alacağınız çoklu kartlar, metroda da geçiyor. Kartları makinalardan alabiliyorsunuz.

Yalnız: dikkat edin, metro hatları biraz karışık gibi. Harita edinmenizde yarar var.

Yoksa: bineceğiniz metro hattını karıştırabilir, ineceğiniz metro istasyonunu kaçırabilirsiniz. Metro hatlarına ait harita sizi yönlendirir, edinin. Son bir uyarı: akşam saatlerinde, sakin yerlerde metro istasyonlarında dikkatli olmanızda yarar var, çünkü çok miktarda hırsızlık-gasp olayı olduğu söyleniyor.

SARDANA DANSI:

Cumartesi akşamları ve pazar sabahları: Katedralin önünde, Pazar akşamları da; Placa Sant Jaume Meydanında, geleneksel olarak yapılan bir dans göreceksiniz.

Bu; adeta kutsal bir olay gibidir. Bir gurup erkek, kadın ve çocuk; el ele tutuşup çember oluştururlar. Görünüşte basit olan, ama aslında disiplin isteyen bu dansı yaparlar.

Telli, nefesli çalgılar ve davuldan oluşan müzik gurubu; ritmik ezgiler çalar ve dansa katılanların sayısı hızla artar. Böylece; yeni çemberler oluşuyor ve bütün alan, dans edenlerle doluyor.

İngiltere Londra Alışveriş

İngiltere Londra Alışveriş

İngiltere Londra Alışveriş; Şehrin büyük caddelerindeki fiyatlar ne kadar yüksek olursa olsun, hem yerli halk, hem de ziyaretçiler, gezip tozmaktan ve alışveriş yapmaktan geri kalmazlar. Her ne kadar, tam bir alışveriş cenneti olarak nitelendirilse de; Avrupa’nın en pahalı şehirlerinin başındadır.

Gerçekten, özellikle bizler için pahalı. Satın almaya niyetlendiğiniz her malın üzerindeki etiket fiyatını, bizim paramızın yaklaşık 3 misli olan bir rakamla çarpmanız gerektiğini sakın unutmayın.

Sonuçta

Londra’dan satın aldığınız herhangi bir tekstil ürününü kendi ülkemizde daha ucuza bulma şansınız çok yüksek.

Özellikle: Londra’da, çok özel bir alışveriş olarak lanse edilen, İngiliz kumaşından yapılan elbiseler ve özel deri ayakkabılar. Unutulmaması gerekir ki, bu tür üretim, bizim ülkemizde de gayet kaliteli olarak yapılıyor.

Evet, şehirde, alışverişlerde: % 17.5 vergi alınıyor. Lüks eşyalarda, bu oran iyice artıyor. Turistler: bir kerede, bir mağazadan 75 Sterlin ve üstünde alışveriş yaptıklarında: vergi iadesi alma hakkına sahip olurlar.

Bunun için: alışveriş yapılan mağazadan alınacak makbuzu: dönerken, İngiltere’deki, havaalanında “Tax-free Officer”e onaylatmak gerekiyor. Küçük meblağlar: havaalanında hemen işlenir veya adresinize bir çek ile yollanıyor.

KDV’nin yüksekliği ve rekabetin olmaması

Fiyatları Avrupa ve ABD’dekilerden yüksek tutar. Ancak: seçenekler çoktur ve kalite son derece etkileyicidir. Ayrıca: biri Haziran ve diğeri de Ocak aylarında olmak üzere, iki büyük indirim dönemi bulunmaktadır.

Sonuç olarak: nerelerden alışveriş yapılır, nerelerde hangi alışveriş mekanları var, aşağıda bunlardan ayrıntılı olarak söz edeceğim. Ama: Londra’da özellikle şunu alın veya bunu alın şeklinde herhangi bir önerim olmayacak.

Gezip dolaştığınızda hoşunuza giden ve fiyatını uygun bulduğunuz şeyleri satın alabilirsiniz. Bu belki bir gömlek, belki bir gravat, belki de başka küçük bir buraya has, hediyelik eşya, kupa, buzdolabı süsü, vs. olabilir.

Ama, unutmayın ki, alışveriş yapmasanız bile, özellikle ünlü alışveriş mekanlarını ve merkezlerini mutlaka gezin, mutlaka görün, özellikle Harrod’s, evet buraya mutlaka zaman ayırın.

Birkaç yıl öncesine kadar, Türkiye’de bu kadar yoğun alışveriş merkezi açıklamadan önce, elbette bu tür mekanlar yurt dışında daha çok ilgimizi çekiyordu, ama artık ülkemizde de aranan birçok şeyi ve hatta daha uygun fiyata bulmak mümkün.

Ancak, yine de, biraz önce söylediğim gibi, bu tür alışveriş mekanlarını gezip, görmek, belki farklı bir şeylerin keşfedilmesi açısından güzel olabilir.

İngiltere Londra Alışveriş Nerelerden alışveriş yapılır

NERELERDEN ALIŞVERİŞ YAPILIR

En eski ve en şık alışveriş semti: Mayfair ile St.Jame’s civarıdır.

BOND STREET

Burada: tasarımcı butikler, kuyumcular, pahalı dekorasyon mağazaları, antika ve sanat eseri satan yerler var.

REGENT STREET

Burada, ünlü Libert Department mağazası bulunuyor. Ayrıca: bu cadde üzerinde: İngiliz yünü, yağmurlukları, porselenler, keten gibi, belli alanlara yönelik mağazalar bulunuyor.

Hamleys

Hediyelik oyuncak almak için, Regent Street’teki bu mağazayı ziyaret edebilirsiniz. Bu oyuncak mağazası, her zaman kalabalıktır. Buraya geldiğiniz zaman, hemen çıkamazsınız.

JERMYN STREET

Burada, sipariş üzerine: kıyafet diken ve ayakkabı yapan mağazalar var. Bu ürünlerin kalitesi o kadar üstündür ki: müşteriler dünya kadar para ödeyip, aylarca, hatta haftalarca beklemeye razı olurlar.

OXFORD STREET

Burası: Londra şehrinde, sokaktaki vatandaşın tercihi bir alışveriş mekanı. Caddenin uzunluğu 2 km. ve Avrupa’nın en uzun caddesi olarak öne çıkıyor.

Burada, daha sade şeyler arayanlar için burada büyük mağazalar bulunuyor.

John Lewis, Debenhams ve Marks and Spencer buradadır. Buradaki Selfridge mağazası: tasarımcı kıyafetleri, kozmetik ve diğer lüks tüketim eşyalarının satıldığı bir yer olarak öne çıkıyor.

BROMPTON ROAD

Ünlü Harrod’s mağazası buradadır. Dünyanın en ünlü mağazalarından biridir. Harrod’s: bir alışveriş mağazasıdır. Burada: beşikten-mezara kadar, bir insanın her türlü ihtiyacını karşılayacak ürünleri bulmak mümkün.

Cadde üzerinde, bu mağaza dışında, daha çok zenginlerin tercih ettiği, dünya markalarının butikleri bulunuyor. Evet, Harrod’s mağazası: alışveriş için pahalı olduğu düşünülse  de, mutlaka görülmesi gereken bir yer.

1849 yılında: Henry Charles Harrod tarafından kurulmuş, taze meyve ve sebze satan ufak dükkan, günümüzde muhteşem bir binada bulunmaktadır. 20.yüzyılın başında, pişmiş topraktan yapılmış olan ünlü binanın cephesi, 11.000 ampulle aydınlatılıyor.

Mağazanın en çok ilgi çeken yerlerinden biri: 1902 parça seramikle, Edward tarzında, dekore edilmiş olan “Food Halls” dır.

Günümüzde, Londra sosyetesinin uğrak yerlerinin başında geliyor. Bu mağaza, dev bir labirent gibi, içinde kolaylıkla kaybolabilirsiniz.

Çok lüks giyim, aksesuar, mücevher, yiyecek markalarının bulunduğu bu mağazada, Prenses Diana ile Dodi heykelini ziyaret edip, hatıra defterine birkaç satır yazı yazabilirsiniz.

İngiltere Londra Alışveriş

KNİGHTBRİDGE

Ünlü Harvey Nichols buranın en ünlü mağazalarındandır. Burası: daha eski ve daha büyük olan, Harold’s dan daha popülerdir. Burada: aynı zamanda, birkaç zengin tasarımcı butiği ve dünyaca ünlü mağazalar var.

CHALSEA

Burada, modayı belirleyen King’s Road bulunuyor.

COVENT GARDEN

Burada, birçok trend mağaza, yemek yiyebileceğiniz yerler, kapalı Pazar ve sokak çalgıcıları var. Burada kurulan Jubilee Market, hem yerli halkın hem de turistlerin gözdesidir. Pazartesi günü, antikalar, Salıdan Cuma günüme kadar olan zamanda ise çeşitli eşyalar, giysiler ve yiyecekler, hafta sonunda ise el işi ürünler satılıyor.

İngiltere Londra Alışveriş Ne Zaman alışveriş yapılmalıdır

NE ZAMAN ALIŞVERİŞ YAPILMALI

Mağazaların çoğu: saat: 09.00 ile 10.00 arasında açılıyor ve saat: 17.30-18.00 arasında kapanıyor. Pazar hariç, her gün açıklar. Mağazalar, haftada bir gün, akşam saatine kadar açık kalıyorlar.

Yani: bir alışveriş merkezine gitmeden önce, oradaki mağazaların açık kaldığı saatleri mutlaka teyit etmenizde bence yarar var.

İngiltere Londra Alışveriş Pazar yerleri

PAZAR YERLERİ

PORTOBELLO ROAD

Greenwich bölgesindedir. Burası, her zaman gözde olmuş bir Pazar yeridir. Cumartesi günleri: antika objeler ve ıvır zıvır ile giysiler ve bir sürü ucuz eşya satılan tezgahlar kurulur.

Yani: ikinci el alışverişi tercih edenlerin gittiği bir yer. Burada mükemmel alışveriş yapabilirsiniz. Dükkanlarda, her şey satılıyor. Hafta içinde ise, meyve ve sebze satılıyor.

PATTİCOAT LANE

Pazar günleri, alışveriş yapmak için idealdir. Burada: deri ürünler de dahil, çeşitli mallar bulabilirsiniz. Hemen yanında, karman çorman ve bu yüzden daha da renkli olan “Brick Lane Market” bulunuyor. Semtin, ünlü cockney caffları arasında, ikinci el kelepir eşyalar satılıyor.

İngiltere Londra Alışveriş Neler satın alınır

NELER SATIN ALINIR

ANTİKALAR

Antika eşya satın alırken aldanmak çok kolay. Eğer antika almaya niyetli iseniz: LAPADA ve BADA etiketli, mallardan satın almalısınız.

Böyle bir alışverişi fazla pahalı buluyorsanız: Pazar merkezlerini tercih etmelisiniz. Özellikle, nakit ödeyeceğiniz alışverişlerde, pazarlık yapmayı sakın unutmayın.

GİYİM

Londra’da, bu şehre özel alışveriş yapmak isterseniz, el yapımı ayakkabılar ve giysiler düşünülebilir.

Kalite arayanlar ve tipik İngiliz çizgisinden hoşlananlar Mark and Spencer (Oxford Street) ve özellikle yünlüler için Scotch House (Regent St.) tercih edilebilir. Burberry, Mark and Spencer gibi markalar, İngiltere’de, tekstil için en başta hatırlananlar arasındadır.

DOKUMALAR

Liberty: baskı kumaşlarıyla, dünyanın dört bir yanında bilinmektedir. 214. Regent St. adresindeki mağazasını gezmek, pek zevkli. Zaten, mutlaka “İngiliz kumaşının” ününü duymuşsunuzdur.

Londra’da, kumaş satın alabilirsiniz. Çoğu kez de, satın aldığınız kumaştan kendiniz için güzel bir elbise diktirmek mümkün. Ama, sürekli olarak söylediğim gibi, bu güzellikleri yaşamak, gerçekten pahalı.

PARFÜMLER

Piccadilly bölgesindeki Crown Perfumery: İngiliz kraliyet aile üyelerinin kullandığı zarif parfümleri ve kolonyaları üretmektedir. Bunun dışında: İngiltere, ilginizi çekerse, güzel parfümler bulabileceğiniz bir ülke.

Özellikle: Londra’nın belli başlı alışveriş merkezlerinde, ülkede üretilmiş güzel parfümler bulup satın alabilirsiniz.

YAĞMURLUKLAR

İndirim sırasında, Burberry’s (Regent St) mağazasından, dünyaca ünlü kırmızı ve bej renkli, yağmurluklardan mutlaka satın almalısınız.