Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki bu şirin ilçemiz, Ankara’ya olan yakınlığı ve hemen dibinde Esenboğa Havaalanını bulundurmasıyla tanınıyor.
ULAŞIM
Şehir merkezi, Ankara’ya 33 km. uzaklıktadır. Çankırı-Kastamonu ve Sinop illerini, Ankara’ya bağlayan devlet kara yolu, İlçeden geçmektedir.
Akyurt-Çubuk arasındaki uzaklık: 16 km. dir. Akyurt-Ankara devlet karayolu, 12’nci km. den sonra Esenboğa-Ankara protokol yolu ile birleşmektedir.
TARİH
Yörede ilk yerleşimcilerin, günümüzden 5000 yıl öncesinde buraya geldikleri tahmin edilmektedir. Çünkü: Balıkhisar Mahallesindeki “Höyüktepe” mevkiinde, Elecik Mahallesindeki “Kızıleşik” tümülüsünde yapılan yüzey araştırmalarında; MÖ. 3000’li yıllara tarihlenen çanak-çömlek parçaları bulunmuştur.
Özellikle, Roma döneminde, ilçenin “Krallar yolu” üzerinde bulunması, önemini arttırmış ve birçok Roma dönemi kalıntısının, yörede bulunmasına neden olmuştur.
Sonraki dönemlerde ise, yöre: Bizanslılar, Anadolu Selçukluları, Danişmentliler arasında el değiştirmiştir. 1071 Malazgirt savaşından sonra ise, Türk göçleri, buraya kadar ulaşmış ve yöre, özellikle Türkmenler tarafından yerleşim yeri ve otlak olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Bu dönemde, Akyurt’un adı “Ravlı” olarak bilinir. Hemen yanındaki Kızık ve Büğdüz köylerinin de Oğuzeli kollarının isimleridir. Ve yine bilinen bir gerçek, Anadolu’ya gelen Oğuz boylarının, Türkmenlerin atalarının isimlerini yaşadıkları yörelere vermişlerdir ve onların sadece isimlerini değil, gelenek ve göreneklerini de yaşatmışlardır.
İlçenin eski ve yeni isimleri konusundaki bulgulara bakıldığında, Kaçkarlı’da Alka-Bölük olarak karşımıza çıkan bu boy içinde Ravlı olarak telaffuz edilip Oğuz Türkçesinde karşılığı “Avlu, Evli, İvli” olarak verilmiştir. Bunun yurt manasına alınması söz konusudur.
Nitekim, Cumhuriyet döneminde Akyurt isminin ortaya çıkışı ve İlçeye verilişi geçmişten gelen güzel bir geleneğin bugünkü Türkçemizde yaşatılması şeklinde ortaya çıkmış; Alka’nın “Ak” ve Ravlı’nın “yurt” olması şeklinde yerini bulmuştur. 1928 yılında, bu Ravlı ismi, Akyurt olarak değiştirilmiştir.
Yörenin tarihindeki en önemli olay: 1402 yılındaki Ankara savaşının bu bölgede yapılmış olmasıdır. Savaş sırasında Yıldırım Beyazıt, otağını, Akyurt yöresinde kurmuştur.
1463 yılında ise, Akyurt yöresinin ilk yerleşimi olan Ravlı köyünün: Melike Hatun Medresesi vakfı olduğu kayıtlıdır. Melike Hatun: Sultan I. Murat zamanında yaşamış ve Ankara yöresinde birçok hayır kurumları yaptırmış, hayırsever bir kişiliktir. Bu arada: Hacı Bayram-ı Veli, bir zamanlar yörede bulunan Melike Hatun Medresesinde “ki diğer adı Kara Medresedir” dersler vermiştir.
Kurtuluş mücadelesinde ise, yöre insanının, Karadeniz bölgesinden gelen silah ve cephanenin, cephe bölgelerine aktarılmasında üstün gayretleri görülmektedir.
GENEL
İlçe: Ankara’ya yakın ve özellikle “Esenboğa Hava alanını” içinde barındırmasıyla önem kazanmaktadır. Düzgün bir arazi üzerinde kurulmuştur.
Denizden yükseklik: 950 metredir. En büyük yükselti, kuzeydeki “Tekebeli dağı” dır ve 1250 metredir. Biraz önce söylediğim gibi, düz bir arazide kurulu olması nedeniyle, yörede, tarıma elverişli arazi yoğundur.
Özellikle: Ravlı çayı çevresinde, kavak-söğüt ve meyve ağaçları sıktır.
Aslında tarihi süreç içinde, geçmiş dönemlerde tamamen ormanlık alan olan bölge; zamanla Ankara’nın hamamlarının yakacak ihtiyacının karşılanması için telef edilen ormanlar yüzünden, günümüzde orman varlığının yoğunluğundan pek söz edilemez hale gelmiştir.
Yine tarihi süreç içinde, Akyurt bölgesinin “üzüm bağları” nın da yoğunluğu ve ünü, önem kazanmıştır. Ancak, günümüzde, bu üzüm bağlarının yeniden canlandırılması çalışmaları sürdürülmektedir.
Yörenin iklimi: karasal özellikler taşır ve buna bağlı olarak, yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı geçer. Özellikle, gece ve gündüz arasındaki ısı farklarının yüksek olması önem kazanır.
Bölgede aynı zamanda “nem” oranı da yüksektir ve bu durum, Esenboğa Hava alanı bölgesini yoğun etkiler ve sık sık “sis” görülür.
Bölge insanının ekonomik etkinliklerinin başında: tarım ve hayvancılık gelmektedir. 1995 yılından sonra ise, nispeten sanayi gelişmeye başlamış, hayvancılık azalmıştır. Özellikle hava alanına yakın olunması nedeniyle: elektrik, mobilya, otomotiv, tekstil vb. gibi çeşitli sanayi sektörü firmaları, burada konuşlanmıştır.
Bu sanayi tesislerinde çalışanlar nedeniyle, özellikle gün içinde ilçe nüfusu, 50 binli rakamlara kadar ulaşmaktadır.
GEZİLECEK YERLER
BALIKHİSAR KÖYÜ HÖYÜĞÜ
İlçe merkezine 9 km. uzaklıktaki, asıl adı “Balasar” olan “Balıkhisar” köy merkezine 1 km uzaklıkta, MÖ. 3000 yıllarından kaldığı düşünülen bir höyük bulunmaktadır.
Köyün “Balasar” olan isminin kaynağı: bir zamanlar, burada balcılıkla uğraşan birinin bulunması ve bu kişinin ballarını korumak için ağaç dalına asmasıdır. Balasar ismi, buradan gelmektedir .
Evet, biz gelelim, tarihi geçmişe. Köyde bir höyük var. Höyüğün, muhtemel tarihinin: Eski Tunç dönemine aittir.
Höyük yüksekliği: 15 metre, çapı ise 200 x 300 metredir. Buradaki buluntularda: bakır ile kalayın karışımı ile elde edilen “tunç” metalli kalıntılar ile, taş temelli ve kerpiç duvarlı mimari örneği konutların kalıntıları bulunmuştur.
Özellikle: seramik yapımında, seramik çarkının kullanıldığının tespiti, yörenin önemini ortaya koymaktadır. Bu höyük üzerinde yapılan kazılarda; Hitit dönemine ait bir adet pişmiş toprak testi, bir adet kulplu vazo ve Hitit ve Frig dönemlerine ait çeşitli seramik parçaları bulunmuştur.
KIZILEŞİK TÜMÜLÜSÜ
İlçe merkezine bağlı, Elecik mahallesi sınırları içindedir. Burada: 1987 yılında, bir süre resmi arkeolojik kazılar yapılmıştır.
Bu kazılar sonucunda: Roma dönemine ait: gözyaşı şişeleri, bir çift altın küpe, koku kapları, bir yüzük, bir kolye ve bronz parçalar ile yine 4 bronz halka ve düğme tekniğiyle yapılmış çiviler bulunmuştur.
Tümülüs üzerindeki mezarın mimari yapısı, yanının MS. 1 ve 2’nci yüzyıllar arasındaki dönemde yapıldığını ortaya koymaktadır.