İstanbul Akvaryum Kompleksi: Florya’dadır. Florya’da: Şenlikköy Mahallesi. Yeşilköy-Halkalı caddesi üzerindedir. E-5 karayolu üzerinde Florya yol ayırımına “Akvaryum-İstanbul” tabelası var. Yani, ulaşım pek de zor değil.
AÇIK BULUNDUĞU SAATLER VE GİRİŞ ÜCRETLERİ
Akvaryum kompleksine giriş ücretli. Büyükler için: 100 TL. ve öğrenciler-öğretmenler-engelliler-65 yaş üstüler için: 70 TL. giriş ücreti alınıyor.
Ancak internete özel giriş ücretleri daha uygun, bu yüzden gitmeden önce internetten firmanın internet sitesinden bilet almanızı öneririm. İnternet sitesi giriş ücretleri, yetişkin için 70 TL, ve 2-12 yaş, öğrence, öğretmen, engelli, 65 yaş üstü, gazi için giriş ücreti 50 TL dir.
Akvaryum kompleksinin açık bulunduğu saatler: 10.00-20.00.
ÖNEMİ
Barındırdığı canlı çeşidi, hacmi ve gezi güzergahındaki aktiviteleri ile, dünya çapında, tüm akvaryumlar içinde ilk konuma çıkıyor.
YAPI ÖZELLİKLERİ
İstanbul Tematik Akvaryum; Kompleksin yapımına: 2003 yılında başlanmış ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde, 5 özel firmanın katılımı ile oluşturulan konsorsiyum tarafından yapılmıştır. Toplam maliyet: 268 milyon TL. iken, bu maliyetin yaklaşık yüzde 55’lik bölümü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanmıştır.
100 dönümlük bir arazi üzerinde kurulmuştur. Bu arazi üzerindeki akvaryumun bulunduğu bölüm: toplam 22.000 metre karelik bir alanda, 2 katlı olarak inşa edilmiştir. Bu kadar büyük alandaki deniz canlıları: her biri 6800 metre küplük su hacmi bulunan, 65 su tankında yaşamlarını sürdürüyorlar.
Özel aracı ile burayı ziyaret edecekler için: 1200 araçlık büyük bir otopark alanı da bulunuyor. Otopark ücreti olarak 5 TL. alınıyor.
DİĞER GENEL ÖZELLİKLER
Akvaryumda: 1500 çeşitten toplam 15.000 civarında deniz canlısı bulunuyor. Bu canlılar: kendi doğal ortamlarına en yakın şartlarda, yani yaşam koşullarında barındırılıyorlar.
Kompleks içinde: eğlence yerleri de var. Bunlar arasında: kafe, çocuk oyun alanları ve 5 boyutlu bir cep sineması (15 kişilik) bulunuyor. Özellikle, bu sinema bölümünde, 7 ayrı film izlemek mümkün. Rüzgar, sis ve su gibi efektler de izleyicilere yaşatılıyor. Sinemada izlenecek bir film için ödenmesi gereken ücret: 10 TL.
Tüm bunların yanında, kompleks içinde, hediyelik eşya satılan bir yer var. Gezi güzergahı üzerinde, yukarıda sözünü ettiğim gibi, 3 kafe bulunuyor. Bunlar, küçük molalar için harika. Ayrıca: çevresinde oluşturulan manzaralar ile ( bir taraf deniz diğer taraf Panama kanalı) muhteşem bir görüntü güzelliği yaratılan bir restoran bulunuyor.
TEMALİ GÜZERGAHLAR
Kompleks içinde bulunan temalı bölüm uzunluğu: 1200 metredir. Bu alanda, o yörenin özelliklerini taşıyan resimler ve tablolar kullanılmış ve temalı alanlar yaratılmıştır. Aynı yerde, su altında ise, yine o yörede yaşayan deniz canlılarının örnekleri barındırılıyor. Ama, ortam o kadar güzel ışıklandırılmış ve renklendirilmiş ki, Ankara akvaryumundaki o loş görüntü hemen akla gelmiyor değil. Ayrıca: canlıların yaşam ortamlarının yakınlarında, canlılar hakkında ayrıntılı bilgi verilen elektronik ekranların bulunması, çocukların öğrenmeleri açısından çok yararlı bir girişim olmuş.
Evet, bu temalı alanlar: Karadeniz’den başlayıp, Pasifik okyanusuna kadar uzanıyor ve uzunluk: 1200 metredir. Bu bölümde, dünya denizlerini dolaşmanız mümkün. Çünkü: Ege’den yola çıkıp, Akdeniz’e gitmek ve oradan Süveyş kanalını geçip Kızıldeniz’e ulaşmak ve Panama Kanalını geçip Pasifik okyanusuna ulaşmak ve dünya denizlerinin özelliklerini görebiliyorsunuz. Hatta: Çanakkale boğazı bölgesinde, Truva şehrinin maketini ve hatta bir tahta at maketini görebiliyorsunuz.
Karadeniz bölgesinin temalandırıldığı bölümde, Nuh’un gemisi ve Karadeniz’de yaşayan deniz canlıları ve Ege bölgesinin temalandırıldığı yerde ise, antik uygarlıkların izlerinin maketleri görülüyor. Özellikle: en çok ilgi gören bölüm: İstanbul boğazının temalandırıldığı bölüm.
Bu tematik bölümlerde: bölgenin özellikleri, çeşitli resimler, tablolar ve maketlerle canlandırılıyor. Su altı bölümlerinde ise, o yörede yaşayan: deniz yıldızları, vatozlar, ıstakozlar, karides, köpek balıkları ve diğer canlılar görülebiliyor. Hatta, Kızıldeniz bölümünde, Kızıldeniz’den getirilen rengarenk mercanları görebiliyorsunuz.
Bu temalı 16 alanın devamında ise, yağmur ormanlarının canlandırıldığı bölüm var. Yağmur ormanlarında çok fazla buhar ve su var. Ağaçların üzerinde yağmur damlaları ve fonda vahşi hayvan sesleri duyabiliyorsunuz. Hatta, bu alanda gezerken şemsiye açmak bile gerekebiliyor, çünkü alenen suni yağmur yağdırılıyor. Hava sıcaklığı ise, 27 derece oluyor.
SONUÇ
Özellikle, İstanbul Forum alışveriş merkezindeki bakımsız akvaryumu ve Ankara’da açılan akvaryumu ve eksiklerini gördükten sonra, burası gerçek anlamı ile, muhteşem bir akvaryum olarak öne çıkıyor. Ben özellikle, burada, akvaryum içinde, ölü ve diğer balıklar tarafından parçalanmış balık görmemenin mutluluğunu yaşadım. Umarım bu şekilde devam eder ve giriş ücreti ne kadar yüksek olsa da, büyük bir ziyaretçi akımı yaşanabilir.
Hani, sürekli gidilecek bir yer olmasa da, sanırım İstanbul dışından gelenlerin mutlaka ziyaret edecekleri ve İstanbul’da yaşayanları ise ve özellikle çocukların yılda mutlaka 1-2 kez ziyaret edebilecekleri güzellikte bir yer.
Ankara Deniz Dünyası Akvaryum: İnternette: Akvaryuma ulaşmak için yazılan yazılara inanarak gitmeye kalkarsanız, perişan olursunuz.
Çünkü; ben; o yazılanlara uyarak gitmeye kalktım, ama ne mümkün.
Bir otobüs, iki minibüs, kaybedilen onca zaman ve sonunda dayanamayıp taksiye bindim ve taksici dahi, birkaç kişiye sorduktan sonra, Akvaryumu bulabildik.
Bakın: buraya gitmek isteyenler: özel aracınız ile gidecekseniz (Akvaryumun önünde gayet uygun otopark var, yani özel aracınız ile gidebilirsiniz) Keçiören köprüsü üzerinden doğruca veya Ulus istikametinden gelirseniz, Eski Askeri Mevki Hastanesinin hemen yanından sağa dönerek, köprünün üstüne çıkın ve köprüden doğruca ilerleyin.
Bir süre sonra: hemen solunuzda “Keçiören Belediyesi Binası” ve yine Belediye tarafından yaptırılan “şelaleleri” göreceksiniz.
Devam edin ve ilk karşılaştığınız köprünün altına girmeden, hemen sağ yanından köprünün üst bölümüne çıkın ve devam edin, sağdan ikinci sokaktan girdiğinizde, 100 metre sonra: Keçiören Spor Tesisleri ve hemen karşısında “Akvaryum”.
Özel aracınız ile değil, toplu taşım araçları ile gidecekseniz: Ulus veya Kızılay bölümünden Keçiören istikametine giden bir otobüs veya minibüse binmelisiniz.
Keçiören Belediye Başkanlığı binasını geçtiğinizde, ilk köprünün altında inmelisiniz. Köprünün üstüne çıkıp, Veysel Karani Camisinin hemen karşısındaki ara sokaktan girip, yaklaşık 100 metre yürüyünce, Keçiören Belediyesi Spor Tesisleri ve hemen karşısında “Akvaryum”
Sanırım anlatım biraz uzun oldu. Ama, unutmamak gerekir ki, buraya ulaşmak gerçekten problem. Gerçekten yakın çevre insanı tarafından bile bilinmiyor.
Gerekli reklam faaliyetleri yapılmalı ve bırakın şehir halkını, buranın çevresindeki, yakın çevresindeki insanların bile böyle bir yerden haberi yok.
Belediye yetkilileri: lütfen, maden Türkiye’nin ikinci büyük akvaryumunu yaptınız, birkaç yere, “Akvaryum” ile ilgili “Tabela” koyar mısınız. Çünkü, bu bir hizmet ve insanlar burayı görmeli.
GİRİŞ
Evet, uzun bir uğraşıdan sonra: Deniz Dünyasına ulaşıyorsunuz. Dışarıdan bakılınca sakin bir yer, yani pek fazla ışıklandırma yapılarak, görüntü güzelliği yaratılmamış. Yukarıda sözünü ettiğim gibi: otopark sıkıntısı yok. Aracınız ile giderseniz gayet rahat park edebilirsiniz.
Evet giriş ücretlidir.
Gezi saatleri: 10.00-22.00 arasında.
TESİS
Tesis: yaklaşık 3 yılda bitirilmiş. 5.450.000 TL. mal olmuş. Toplam: 5500 metrekarelik alan üzerinde kurulu tesiste, ziyaretçiler 2700 metrekarelik bölümden yararlanıyorlar.
Tesis bünyesinde: akvaryum bölümü, Amazon ormanlarını yansıttığı iddia edilen bir alan, eğitim için bir seminer salonu, alışveriş mekanı (yine iddia), kafeterya, deniz feneri.
Akvaryum bölümünde: akrilik camdan yapılan: 12 akvaryum, 1 tünel akvaryum, 7 özel canlı akvaryumu, 1 adet silindirik akvaryum, dokunma akvaryumu ve dalgıç başlığı akvaryumu bulunuyor.
Türkiye’nin ikinci büyük akvaryumu. Birinci nerde derseniz: İstanbul-Forum’daki; Turkuazzo.
Yalnız: burada belirtmek istediğim bir şey var. Ben: yaklaşık üç yıl önce, SİNGAPUR-Santoza adasındaki dünyanın sayılı büyük Akvaryumlarından birini gezme fırsatı buldum. Yazının sonunda: orası ile, burayı karşılaştıracağım.
SULAR
Tesiste: 1 milyon litreden fazla su kullanılıyor. Sular: özel olarak hazırlanıyor. Hazırlanırken, temiz içme suyuna, yurt dışından ithal edilen tuzlar katılıyormuş. Balıkların doğal ortamlarının bozulmaması için: 30 litre suya, 1 litre özel tuz katılıyormuş.
BALIKLAR
Tesiste: 13 türde, yaklaşık 670 civarında balık bulunduğu belirtiliyor. Bunlar: Hint okyanusu, Kızıldeniz, Hazar denizi ve Türkiye’nin gölleri, nehir ve denizlerinden toplanarak: özel donanımlı araçlarla buraya getirilmiş.
Bazıları: aslan bağılı, mersin balığı, soytarı balığı, tatlı su köpekbalığı, timsah, kaplumbağalar, Japon balıkları ve diğer tür canlılar.
TEMİZLİK
Akvaryumların temizliği: periyodik aralıklarla, 2 balık adam tarafından yapılıyormuş.
TESİSTE GEZİ
Kapıdan girince, önce bir hol var. Daire şeklindeki bu holde; yanlarda: 50’şer ton su bulunan, büyük akvaryumlar var.
Sol yandan itibaren ilerlediğinizde: hemen karşınıza, ilginç “Mersin Balıkları” çıkıyor.
Sonra ise: yine Amazonların canavarı, et yemesiyle ünlenen “Pirinhalar” ve sonra yine ilginç bir deniz canlısı Tatlı su köpek balıklarının bulunduğu bölüm.
Bunlar: girdiğiniz gibi ilginizi çekiyor. Aslında: birkaç yerde flashlı resim çekmek yasak denilse de, herkes elinde cep telefonları ile birçok resim çekme uğraşı ve gayreti içinde.
Bu bölümde: bunların dışında, ortada silindirik bir akvaryum var, ama karanlık ve boş, ne için burada bulunduğu meçhul.
Diğer üç-dört akvaryumda ise, yine bir kısım balıklar var, ama ilk akvaryumdakiler kadar ilgi çekici değil, onlar daha küçük, ancak değişik renkleriyle ilgi çekiyor.
Ancak, ortam çok loş ve ışıksız. Balıkların bulunduğu akvaryumlar da pek canlı şık yok.
Yani: ortam loş ve ışıksız, hiç olmasa, balıkların bulunduğu ortam canlı ışıklı olsa idi.
Bu hol ile tünel akvaryum arasındaki girişte: bir heykel var, ama dedim ya, ışıklandırma yetersiz olduğu için belli belirsiz bir heykel. Sadece: yanına yaklaştığınızda “Turgut Reis Heykeli” yazısı var. Lütfen ışıklandırın, bu heykeli.
Bu bölümden devam ettiğinizde: 16.5 metre uzunluğunda ve 3.5 metre yüksekliğinde olduğu söylenen: tünel akvaryum içine giriyorsunuz.
Bu ölçüleri oradan aldım ama kesinlikle sağlıklı olduğunu sanmıyorum. Uzunluk, en fazla, 6-7 metre, yükseklik ise, yine en fazla, 2.5 metre civarında.
Yurt dışındaki bu tür yerlerde, bu tünellerde, insanlar uzun süre bekleyip te diğer ziyaretçileri engellemesin diye, yere “yürüyen bant” koymuşlar. Burada yok, yürüyorsunuz, tabii, sizden önceki gurup, yürürse.
Burada: biraz önceki gibi, loş ve ışıksız. Balıklar, her iki yanınızdan ve üstünüzden geçiyorlar, ama o kadar loş ve ışıksız ki, balıkları hayal-meyal görüyorsunuz.
Ben, bu bölümlerin ışıklandırmasını daha canlı yapılması gerektiğine inanıyorum, çünkü yazının başında belirttiğim gibi, Singapur’daki akvaryum da çektiğim resimleri görseniz, burası ile aradaki farklılığı çok iyi anlamanız mümkün olur.
Kesinlikle, balıklar var, ama dediğim gibi, karanlıkta, hayal-meyal görebiliyorsunuz.
Devam ettiğinizde: yine bir daire şeklinde hol, karşınıza çıkıyor. Burada da; çeşitli balıkların bulunduğu akvaryumlar var. Tam ortada ise: yine silindirik bir akvaryum, hemen yanında açık akvaryum bölümü var.
Burada: birçok Japon balığı var.
Açık bölümde yüzüyorlar, sanırım “balıkları elle besleyeceksiniz” dedikleri yer burası olsa gerek.
Balıklar insana alışkın, kaçmıyorlar. Ama dedim ya, ortam o kadar karanlık ve loş ki, bu balıkları elinizde besleseniz, sevseniz bile, bunu hissedeceğiniz bir ortam yok.
İlerliyorsunuz ve bu kez: karşınıza, tam çıkış kapısının bulunduğu bölümde: hemen solda: camekanlı bölümde: deniz kabukluları örnekleri var.
Yani: kurutulmuş deniz kabukluları, midyeler, ama envai çeşit. Birde, denizdeki tuzluluk oranlarını belirten, tuz örnekleri.
Evet, gezi bundan ibaret, buradan çıkış bölümüne geçiyorsunuz.
Ama elbette “Deniz Dünyası” bitmiyor. Hemen solda: gayet temiz tuvaletler var. Devam ettiğinizde: ortada: yazının başında belirtilen, Amazon ormanları ortamı denilen yer sanırım, birkaç yapay ağaç, tahta masalar, tahta sandalyeler, yapmayın, güzel bir ortam yaratmışsınız ama Amazon ormanları benzeri deyimi biraz fazla olmuş.
Hemen solda; alışveriş merkezi denilen bir yer (ben alışveriş yapacak bir şey göremedim), sonra onun önünde “dalgıç başı akvaryumu” denilen bir yer var.
Burada: akvaryumun altından girip, başınızı yukarı kaldırdığınızda, başınızın çevresinde yüzen balıkları görüyorsunuz. Güzel bir düşünce, ama ortam loş ve ışıksız.
Devam ettiğinizde: yine loş ve ışıksız ortamda görülebilen iki sanırım küçük timsah bulunan bir havuz, sonra en hoşuma giden yer: küçük bir havuz üzerinde, ahşap bir teras yapılmış, çocuklar bu terasa çıkıyorlar ve aşağıdaki havuzda yüzen su kaplumbağalarını izliyorlar, güzel bir tema yaratılmış.
Sonra: kafeterya olduğunu sandığım ama kapalı (Cuma günü, saat: 16.00 idi) bir yer vardı. Konferans salonu mu, görmedim. Deniz feneri: evet, binanın girişinde, hemen yapının üstünde uzanıyor, başkaca bir ayrıntı yok.
İşte Akvaryum bu.
Özellikle, öğrencilere, okullara ve çocuğu olan ailelere ve merakı olanlara: burayı gezmelerini öneriyorum ki, belirttiğim sıkıntılar giderildiğinde, inanın muhteşem bir güzellik olacaktır.
Ankara Nata Vega Akvaryum Aqua Vega: Denize kıyısı olmayan Ankara şehrinde, bu ölçüde kocaman bir akvaryum gerçekten iyi düşünülmüş.
Burada: okyanus hayatını ve ülkemiz sularında bulunmayan birçok balığın örneğini ve deniz canlısını görmeniz mümkün. Evet: Ankaralılar ve Ankara dışından gelip, şehri gezmek isteyenler için, burayı mutlaka ziyaret etmelerini öneririm.
Sanırım: Ankara içinde bulunan okullar da, öğrencilerini zaman zaman buraya götürüp, bu muhteşem akvaryumu öğrencilerin görmeleri sağlanacaktır.
ULAŞIM
Akvaryum: Ankara Mamak semtindedir. Bir ucu “Konya yolu” ve diğer ucu “Samsun yolu” üzerinde bulunan ve Çankaya’dan geçerek ilerleyen “Doğukent” bulvarı üzerinden ilerlediğinizde (her iki yönden) Akvaryumun bulunduğu “Nata Vega Alışveriş Merkezi” önüne ulaşmanız mümkündür.
Akvaryum: alışveriş merkezinin zemin katındadır. Alışveriş merkezine girdikten sonra, yeteri kadar tabela ile, buraya ulaşmanız mümkün.
Akvaryum bölgesine: özel aracınız ile değil de, toplu ulaşım otobüsleri ile ulaşmak isterseniz, bu kez: Kızılay bölgesinde, Kolej yönüne saptığınızda, üst geçide varmadan, burada bulunan otobüs duraklarından “339” ve “340” numaralı otobüslere binerek: Metro Gros Market yanına kadar gidebilir ve buradan, 250-300 metre ötedeki, uzaktan görülen Nata Vega Alışveriş Merkezine ulaşabilirsiniz.
Alışveriş merkezine girdikten sonra: burayı bulmanın en kolay yolu “Makromarket” in hemen altındadır.
GİRİŞ ÜCRETLERİ
Sayın okurlar, elbette ki giriş ücretleri sürekli değiştiğinden, sizleri yanıltmamak için burada giriş ücretlerini yazmak istemedim. Umarım burayı ziyaret ettiğinizde, siz de benim gibi büyük bir giriş ücretiyle karşılaştığınızda şaşırmazsınız ve girmekten vazgeçmezsiniz. Güzel bir yer, bence girip gezmeyi deneyin.
Ziyaret gün ve saatleri
Hafta içi ve afta sonu saat: 10.00-19.00 arasında gezilebilir.
3 ve 4 kişilik aileler, engelli vatandaşlar ve 65 yaş üstü ziyaretçiler ve yıllık alımlarda, çeşitli indirimler söz konusu oluyor.
Akvaryum bölgesi: pek fazla büyük değil. Yani, burayı gezmek için, muhtemelen yarım saat ayırmanız yeterli olabilir. Ancak: elbette, balıkları izlemek için ayıracağınız zaman ölçüsünde, bu süre uzayabilir.
Yine giriş için hassas bir konudan söz etmek istiyorum ki, ben sonradan öğrendim ve üzüldüm. Şöyle ki: Nata Vega alışveriş merkezindeki sinemalardan birine girer ve sinema biletini buraya girerken gişeye gösterirseniz “indirim” kazanıyorsunuz.
Buranın yani Akvaryumun biletini sinemaya girerken gösterirseniz, bu kez “sinema” da indirim kazanıyorsunuz. Yani: biletlerinizi hemen atmayın.
Yazının başlangıç bölümünde belirttiğim gibi: denize kıyısı olmayan Ankara şehrinde, böyle devasa bir akvaryum kurulması projesi fikri: ilk olarak: Nata Holding Yönetim Kurulu Başkanı Namık Tanık’tan geliyor.
Sayın Tanık, tam bir hayvan sever ve özellikle çocuklara yönelik böyle bir projeyi, uzun zaman önce planladığını ve 17 milyon avro ile gerçekleştirildiğini ve yine çocuklara yönelik olmasının bir ifadesi olarak “23 Nisan” tarihinde açtıklarını söylüyor.
Evet: Akvaryum, 23 Nisan 2012 tarihinde açılmıştır.
Bu akvaryum bölümünde göreceğiniz deniz canlıları: buraya getirilmeden önce, yine burayı kuran şirket tarafından, Edremit-Altınoluk bölgesinde, 3 dönümlük arazi üzerinde oluşturulan tesiste, rehabilite ediliyorlar ve daha sonra buraya getiriliyorlarmış.
TESİS HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Akvaryum: 6000 metre karelik bir alan üzerinde kurulmuştur. Toplam: 3.5 milyon litre su hacmine sahiptir. Bu sularda uygun ortam yaratılması için: 120 ton deniz tuzu kullanılmaktadır. Akvaryum bölümünü su ile doldurmak, 15 gün sürüyormuş.
TESİSTE BULUNAN CANLI TÜRLERİ
Tesiste: 11.500 balık ve omurgasız ile, 120 sürüngen bulunuyor.
12 bin balık ve omurgasız: 21 akvaryumda yaşıyorlar. 120 sürüngen ise, 30 akvaryumda barınıyorlar.
Akvaryumdaki balıklar arasında bulunanlar: etçil balıklardan olan “Aslan balığı”: partner grouper balığı ve diken yüzgeçli aslan balığı ve agresif lipsoz ve püsküllü akya balığı.
Barışçıl kirpi balığı, kedi balıkları, kırmızı karınlı pirinhalar, Picasso balığı, deniz atı. Özellikle: pirinha balıklarını izlerken, istiyorsunuz ki; bunların beslenme anını görebilmeyi, ancak öte yandan küçük çocuklar için, bunların beslenme anı, sanırım psikolojik sıkıntı yaratabilir.
Bunun dışında: köpek balıkları, ahtapotlar ve canlı mercan türleri de ilgi çekiyor.
POPÜLER-EN ÇOK İLGİ ÇEKEN CANLILAR
Akvaryum bölümünde en çok ilgiyi: 1.5 metre boyutundaki “kum köpek balığı” çekmektedir. Yaşayan fosil olarak tanımlanan, evrimini 450 milyon yıl önce tamamlamış, mavi kanlı “at nalı yengeci” var. Ayrıca: sürekli televizyonlarda görülen “Dev kral yengeçleri” ni burada görebilirsiniz.
AKVARYUM BÖLÜMÜNDE GEZİ
Akvaryum bölümünün kapısına geldiğinizde, biletinizi alıyorsunuz ve hemen size bir durum öneriyorlar. Evet: sol yanda, bir beyaz pano önünde, birlikte geldiğiniz kişilerde fotoğraf çekimi. Bir görevli sizi boş bu panonun önüne yerleştiriyor ve hemen birkaç poz fotoğraf çekiyor, elinize bir fotoğraf kartı veriyorlar. Aslında, konuyu çıkışta öğreniyorsunuz, ama ben burada size konu hakkında bilgi vereyim.
Burada beyaz pano önünde çektikleri fotoğrafları, bilgisayar programında beyaz panoya, değişik deniz canlıları ilave ederek çıkışta bilgisayar ekranında size sunuyorlar.
Evet: Akvaryum bölümüne giriyoruz, karanlık veya loş denilebilir bir koridorla karşılaşıyoruz ve hemen sağ bölümdeki duvar içine büyük boyutlu akvaryumlar yerleştirilmiş. İlk bölüm “Kızıldeniz” balıkları. Burada, ilk gördüklerimiz ise, yılana benzer uzun boyları ve dişli ağızları ile m üzen balıkları.
Balıkların bulundukları akvaryumların hemen sol yanında, bilgi etiketi var. Bu etikette: o akvaryumda bulunan balıkların: anavatanı, boyu, davranış biçimi, sıcaklık, beslenme şartları gibi özellikleri yazılmış, bilgi edinmek açısından güzel bir uygulama.
Evet: gezimize devam ediyoruz, bu kez karşımıza “zehirli ve etçil” balıkların bulunduğu bölüm çıkıyor. Takip eden bölümde ise “Hint Okyanusunda yaşayan” balıklar var. Daha sonra, sırası ile Güney Amerika’da yaşayan balıklar ve tatlı su balıkları bölümü var.
Burada, küçük boyutlu köpek balıklarını görünce şaşırmayınız, hani köpek balığı denilince tamamen denizde yaşadıkları düşünülür, ancak bunlar, Güney doğu Asya kökenli, tatlı su köpek balıkları imiş. Saldırgan ve etçil oldukları yazılı.
Bu koridorun sonundaki odada: küçük bir timsah, gayet sakince duruyor.
Timsahın hemen solundaki büyük havuz: “Amazon balıkları” nın yaşadıkları yer. Burası: tam bir nehir ve nehir kıyısı figürleriyle göze hitap ediyor, balıklar derseniz, bunlar da ilginç, uzun burunlu balıklar.
Güney Amerika Amazon ormanlarındaki nehirlerde yaşayan bu balıklar, etçil ve 120 cm. kadar uzuyorlarmış. Bu bölümde, hemen takip eden akvaryumda, yine çok meşhur, “pirina” balıkları bulunuyor.
Kırmızı karınlı pirina balıklarının, sakin sakin yüzdüklerini görüyorsunuz. Bunlar: 35 cm boyunda, saldırgan, 21-27 cm. sıcaklıkta yaşayan etçil pirina balıkları.
Daha sonra: akvaryumlar bitiyor ve minyatür şelalelerin zemindeki havuza aktığı bir yere geliyoruz. Ama buranın en büyük özelliği, içinde bulunan Japon balıkları, evet burası balıkları elle besleme bölümü, Japon balıkları, sizleri görünce zaten size doğru yanaşıp çoğalıyorlar, beslenme içgüdüsü.
Burası güzel düzenlenmiş te, bu balıklara ne tür bir besin verilecek, bu konuda görevlilerin tedbir almasında yarar var. Beslenme havuzu yapmışsınız, insanlar dolaşıyor, buraya geliyorlar, balıkları seyredip devam ediyorlar, hani aktivite? Halbuki, buranın yapılış amacı, özellikle çocukların deniz canlılarını elleriyle beslemelerini sağlamaktır.
Hemen bu havuzun solunda, duvardaki tabelalarla deniz dünyasına ait çeşitli bilgiler verilmiş. Örneğin: Dünyanın en küçük balığı, Hint Okyanusunda yaşıyormuş ve tam ergen olduğunda, boyu ancak 2 mm. imiş. Dünyanın en büyük deniz canlısı ise, gök balina imiş, 33 metre boy ve 150 ton ağırlığa ulaşabiliyormuş. Dünyanın en hızlı balığı ise, yelken balığı imiş ve saatte 109 km. hıza ulaşıyormuş, boyu ise 2 ile 2.5 metre arasındaymış.
Buradan sonra, merdivenlerle bir kat aşağıya iniyoruz. Bu bölümde: sol yanda kafeterya, sağ yanda tuvaletler, tam ortada silindirik bir akvaryum (içinde bir büyük ıstakoz var) ve bunun sağında ise, zeminde bir havuz var. Zemindeki havuz yine Akvaryum bölgesinin en ilgi çeken yeri. Burada: “at nalı yengeçleri” yaşıyor. Bu yengeç türü: fosil canlı olarak biliniyor çünkü geçmişinin 450 milyon yıl öncesine kadar gittiği tespit edilmiştir.
Yani, bu yengeç türü, dinozorlardan 100 milyon yıl öncesinde de vardı, birçok canlı türü yok olmasına rağmen, günümüzde de varlığını devam ettirmektedir. Bunlar: Meksika körfezi, Kuzey Amerika kıyıları, Kuzey Atlantik kıyılarında yaşıyorlarmış. Aşırı sıcaklık ve tuzluluk oranlarını tolore eden bir yapıları varmış ve herhangi bir gıda almadan, 1 yıl yaşayabiliyorlarmış ve en ilgi çeken yönleri, kanlarının “mavi” renkli olmasıymış.
Evet: zemindeki bu havuz içinde, bu yengeçleri görebiliyorsunuz, ama ilginç görüntüleri nedeniyle, hani bildiğiniz tür bir yengeç görüntüsü aramayın.
Buradan sonra, tünel bölümüne giriliyor. Tünel 98 metre uzunluğundadır. Bu uzunluk ölçüsü ile, Türkiye’nin en uzun, Avrupa’nın ikinci en uzun ve dünyanın dördüncü en uzun tünelidir. Avrupa’nın en uzun tüneli: İspanya-Valencia şehrinde “Oceanografic” denilen yerdedir.
Tünel bölümünde, camlar içbükey olduğundan, balıklar normal boyutlarından % 40 daha küçük görünüyorlarmış. Balıkların bulundukları ortamda: savaş uçağı, tekne, sütunları ile birlikte bir Roma şehri kalıntıları imajları yaratılmış. Savaş uçağı ve tekne kalıntılarının, II. Dünya savaşından kalma olduğu söyleniyor.
Balıklar: bunların arasında yüzerken, değişik bir fon oluyor. Hemen yanınızdan, üstünüzden kocaman bir köpek balığı veya vatoz geçtiğini görmek heyecanlı. Ancak: bu bölümde, balıklara zarar verdiği için, FLAŞLI fotoğraf çekmek yasak, yine de insanlarımız bu kurala uymuyorlar ki, ziyaretçilerin birbirlerini uyarmalarının gerektiğini düşünüyorum, flaşlı fotoğraf çekimi balıkları olumsuz etkiliyor.
Evet, bu muhteşem tüneli doya doya gezin. Sonra çıkış kapısında: Akvaryum ve Su Dünyası ile ilgili birçok çeşit hediyelik eşyanın satıldığı bölüme ulaşıyorsunuz. Fiyatlar normal, beğeninize göre bir şeyler bulup satın alabilirsiniz. Sonra: sol yanda: önce fosiller bölümü var, ama pek ilgi çekici değil, sonra “Tuz” bölümü var.
Bu bölümde: tuzdan yapılmış birçok obje bulunuyor ki, bunlar arasında tuz lambası vs. gibi birçok değişik şey var. Sonra, bu bölümün diğer ilgi çekici yeri “Tuz Mağarası”.
Giriş ücretsiz olan bu mağara: Çankırı ilimizde bulunan benzerinin aynısı olarak buraya yapılmış. Astım, solunum yolu ve psikolojik bazı hastalıkların tedavisinde kullanılıyormuş.
Burada, takip eden bölümlerde: dalış okulu ve dalış malzemelerinin satıldığı-kiralandığı yer var. Akvaryum içinde dalış imkanları sağlanıyor. Uzman dalgıçlar eşliğinde, her türlü tedbir alınarak, dalış imkanı sağlanıyor.
Sanırım köpek balıklarıyla birlikte yüzmek ilginç olsa gerek, ama öte yandan ürkmemek elde değil. Uzman bir dalgıç eşliğinde 4-5 metrelik deniz suyu standartlarındaki havuza giriliyor.
Dalış sırasında, tünelde bulunanlar, dalış yapanları izliyorlar. Bu gerek dalış yananlar ve gerekse izleyenler için ayrı bir heyecan oluyor. Öte yandan, bu dalış sırasında, akvaryum içinde köpek balığı bulunduğunu biliyor ve görüyorsunuz.
Onun yüzme rotasını takip etmeniz ve sakin bulunmanız şart. Ama ne kadar sakin olursanız olun, sanırım ürkmemek, korkmamak elde değil.
Burayı da bitirdikten sonra, eğer arzu ederseniz, yine bu bölümden girilen “ADRENALİN DÜNYASI” bölümüne girebiliyorsunuz.
ADRENALİN DÜNYASI
Burada, dünyanın en zehirli ve tehlikeli canlıları, örümcekler, yılanlar bulunuyor ve bunlarla izleyiciler arasında, yalnızca 15 cm. lik bir mesafe bulunuyor.
Yani, tam bir heyecan fırtınası. Zaten akvaryum yönetimi, bu bölüme, korkarak sıkıntıya girebileceklerin girmemelerini belirtiyorlar.
Evet, burayı da gezdikten sonra “Deniz Dünyası” bitiyor.
RESTORAN
Akvaryum içinde, asansörle inilebilen bir restoran yapılması düşünülüyormuş. Bu restoran, tamamen akvaryum alanı ile kaplı olacakmış ve yemek yiyenler, kendilerini akvaryumun içinde yemek yiyor gibi hissedeceklermiş.
Bu tür restoran örnekleri, dünyanın çeşitli yerlerinde olsa da, bunlarda tuvalet ve mutfak gibi yerlere, küçük bir tünel bulunduğu söyleniyor.
Burada yapılacak restoranda ise, hiçbir bağlantı tünelinin bulunmayacağı, her türlü ihtiyacın asansör ile yukarıya çıkılmak suretiyle sağlanacağı söyleniyor. Evet, yapılırsa gidip görürüz ve gördüklerimizi sizlerle paylaşırız.