Akıncılar, kavunu, lezzetli sebzeleri, yaylaları ve diğer doğal güzellikleriyle öne çıkmaktadır.
ULAŞIM:
Akıncılar, Sivas arası uzaklık: 144 km. (bağlantı 3 ayrı yolla yapılmakta olup, Gemin deresi geçidinden uzaklık 144 km. dir.) Akıncılar, Suşehri arası uzaklık: 29 km. Akıncılar, Zara arası uzaklık: 57 km.
TARİHİ
Yerleşim, Osmanlı döneminde Ezbider-i Bala ve Erzibed Zir olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Bunlar Aşağı Akıncılar ve Yukarı Akıncılardır. 1880 yılındaki kayıtlara göre, yörede oldukça çok sayıda Ermeni yaşamaktadır. Ancak, bu Ermeniler, 1915 yılında isyan başlatırlar. Osmanlı yönetimin, isyan çıkaran bu Ermenileri, yörede güvenliği sağlamak için başka bölgelere göç ettirir. İlçe, 1933 yılına kadar Şebinkarahisar’a bağlı bir köydür. 1958 yılında Belediye olur. Yörenin “Ezbider” olan ismi 1962 yılında Akıncılar olarak değiştirilir. 1990 yılında Suşehri’den ayrılarak ilçe olur.
Tarihi ile ilgili son bir not, buranın ismiyle ilgilidir. Söylenenlere göre, burada özellikle keçi besleyerek geçimlerini sağlayan Türkmen boyları yerleşmiştir. Çünkü bunlara ait barınaklar ve keçi ağıllarına rastlanmıştır. Bölgede, orman içinde kalan alanlar ise, tarla olarak kullanılmıştır. Burada ekilen mahsuller, ilk yıllarda oldukça az ürün vermiştir. Bu yüzden kurdukları köye “Az-biter” adını vermişlerdir. Bu kelime zaman içinde değişerek “Ezbider” olarak söylenmeye başlamıştır.
ATATÜRK VE EZBİDER
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk: 29 Haziran 1919 günü, Erzurum’a giderken ve 1 Eylül 1919 günü kongre dönüşünde: Ezbider topraklarına uğrar. Yolda giderken, otomobiline Ezbider Mektebinde muallim olan Sıyrındılı Hoca İsmail Efendiyi alır ve kendisiyle Suşehri’ne kadar yolculuk yapar.
GENEL
İlçe merkezi, Karadağ’ın Kelkit vadisine bakan yamaçlarında kurulmuştur. Samsun-Erzurum kara yolunun 4 km güneyindedir. İlçede Kelkit Havzasındaki Ezdiber ovası dışında hiç düz alan yoktur. Kızıldağ eteklerinde gelişen yayla kültürü vardır. İlçenin ortalama rakımı 1000 metredir. Kuzeyde Kelkit çayı, ilçenin sınırını çizer. Kılıçkaya baraj gölünün bir kısmı, ilçe topraklarında bulunur. Yörede, sert ve soğuk iklim özellikleri görülür. Bu yüzden bitki örtüsü oldukça zengindir.
NE YENİR
Buralara yolunuz düşer ve yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz “fıtı çorbası, tepsi tava ve piyaz” önerebilirim. Ayrıca “Sebzeli Sivas Kebabı, Sivas köfteri” deneyebilirsiniz.
AKINCILAR, KÜLTÜR, SANAT VE KAVUN FESTİVALİ
Her yıl geleneksel olarak Ağustos ayında düzenlenir. Festival, Kelkit vadisinin yaz mevsiminde bölgede yapılan son festivaldir. İlçenin en önemli kültür etkinliğidir. Yörede yaşayanlar, sıladan gelen yakınları ve hemşerileriyle festival sırasında hasret giderirler.
GEZİLECEK YERLER
SULTAN SÜLEYMAN ÇEŞMESİ-GÖNEN ÇEŞMESİ
İlçe merkezinde bulunan bu çeşmeye ait kitabe, yapım tarihi olarak 1647 yılını işaret eder. O yıllarda Ezbider, Şebinkarahisar’a bağlı bir köydür.
Kitabede, Osmanlıca şunlar yazar “Karahisar-ı Şarkiye bağlı Ezbider köyü Sultan Süleyman Çeşmesi, bu çeşmenin yapılmasına sebep olan Sultan İbrahim oğlu Sultan Mehmet ……” Evet oldukça ilginç bir çeşme, özellikle kitabesi, buralara yolunuz düşerse uğrayın, suyundan için.
HATİPOĞLU CAMİİ
İlçe merkezine bağlı Yukarı Mahalle, Bezirhane Sokaktadır. 1852 yılında: 1840’lı yıllarda buraya yerleşen Hatipoğullarının ileri gelenlerinden biri olan İbrahim Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. İlçenin en eski camisidir. Söylenenlere göre, caminin yazıtı: Hatipzade İbrahim Efendi tarafından Mekke’den gönderilmiştir.
DELİKLİTAŞ MAĞARASI
İlçe merkezinin üst kısmındadır. Mağaranın giriş bölümü 2 metre çapındadır. Mağara içinde 8 metre sonra, tekrar yeraltına doğru inen bir delik bulunmaktadır. Ancak bu delik, zamanla kayaların ufalanmasıyla oldukça küçülmüştür, nereye gittiği bilinmemektedir. Yani mağaranın sırrı henüz çözülebilmiş değildir. Kim zamanında ve ne için yapıldığı bilinmiyor. Çünkü mağaranın bulunduğu Karadağ mevkiinde yaşayanlar, bugüne kadar mağaraya hiç kimsenin girmeye cesaret edemediğini söylüyorlar. Bu yeraltı tünelinin muhtemelen yakınlardaki bir kilise bağlantısı olduğu tahmin ediliyor.
GÖLLÜCE KÖYÜ KİLİSESİ
İlçe merkezine bağlı 17 km uzaklıktaki Göllüce köyündedir. Eski ismi “Abana” dır.
1800’lü yıllarda bölgeye gelen Ermeniler tarafından yaptırılmıştır. Net yapım tarihi bilinmemektedir. Tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yapı: doğu-batı doğrultusunda, dikdörtgen planlıdır.
Yapı genel olarak sadedir yani pek süsleme kullanılmamıştır, ancak apsis tarafından çeşitli haç motifleri görülebilir. Batı cephesinin ortasında bulunan kapının, günümüze kalan izlerine göre, yuvarlak kemerli olduğu tahmin edilmektedir. Apsisin iki yanında, papaz hücreleri bulunmaktadır. Bu papaz hücrelerinin giriş kapıları, yuvarlak kemerli ve oldukça yüksektir.
Günümüzde yapının üst örtüsü ve duvarları büyük oranda yıkıktır. Doğal tahribat yanında, kaçak define arayıcıları da yapıya oldukça büyük oranda hasar vermiştir.
Evet, kilise hakkında bilgi verdikten sonra, Göllüce köyünün bir özelliğinden daha söz etmek istiyorum. Burayı ziyaret edeceklerin bilmesinde yarar var. Göllüce köyünde sulama amaçlı kullanılan bir göl göreceksiniz. Söylentilere göre, bu gölet “Ermeniler zamanında, bir baba-kız, Kızıldağ’dan akan suyun yönünü değiştirmek için bir kanal açarak köye akıtmak isterler.
Aynı dönemde, kızın babası, Yeniköy’ün ağaları tarafından öldürülür. Kuz, babasının vasiyeti üzerine mahkemede suya karşılık davadan vazgeçeceğini söyler. Böylece su kanallardan köye akıtılır. Bu olay köyde “kana kan mı, kana su mu” şeklinde anlatılır. Su, gölet yapılarak sulama amacıyla kullanılmıştır. Gölde “cil” denen bir kamış türü yetişmektedir. Bu kamış türü, eşek ve katır gibi hayvanlara semer yapmakta kullanılır. Ancak günümüzde gölde cil kalmamıştır.
BAHATTİN ŞEYH TÜRBES
İlçe merkezine bağlı 18 km uzaklıktaki, Doğantepe köyünün 3 km doğusundadır. Köyün eski ismi “Bahattin Şeyh” köyüdür.
1886 yılı Osmanlı dönemi Sivas Salnamesine göre: meşhur Allah dostlarından, Kara Yakup Gazi, Şeyh Bahaeddin Veli ve Çoban Dede’nin türbelerinin Akıncılar yöresinde bulunduğu yazılıdır.
Evet, Bahaaddin Şeyh türbesi burada bulunuyor ve civar il, ilçe ve köylerden buraya ziyaretçiler geliyor. Türbenin çevresinde bir çermik yeraltından çıkan su vardır. Bu suyun özellikleri, her zaman yani her mevsim 25 derece sıcaklıkta olmasıdır. Ayrıca bu su içildiğinde: cilt ve mide rahatsızlıklarına iyi geldiği söyleniyor.
Gelelim yöredeki bir başka yine görülmesi gereken bir yere: burada Şeyh Bahaeddin Veli’nin çilehanesi (inzivaya çekildiği) denen bir mağara bulunuyor. Buraya “mağara dere” denmektedir. Bahattin Şeyh deresi kıyısındadır. Son bir not, Doğantepe köyünde, tarih meraklıları için ilginç gelebilecek bir yapı daha var. Burada Roma-Bizans dönemine ait olduğu tahmin edilen bir kale yıkıntısı bulunmaktadır.
Sivas hakkındaki gezi yazım için Sivas