Erzurum Oltu; Oltu taşı ürünleri, Oltu çağ kebabı ve muhteşem tarihi eserleriyle mutlaka gidilip görülmesi gereken bir yer, mutlaka gidin görün yaşayın, beğeneceğinize eminim.
ULAŞIM
Oltu, Erzurum şehrinin Kars, Artvin ve Ardahan şehirlerine bağlayan ana yol üzerindedir. Oltu, Erzurum arası uzaklık: 116 km. Oltu, Narman arası uzaklık: 33 km. Oltu, Köprüköy arası uzaklık: 87 km. Oltu, Göle arası uzaklık: 67 km. Oltu, Ardahan arası uzaklık: 111 km.
TARİHİ
Tarihi yaklaşık günümüzden 3000 yıl öncesine kadar giden yerleşim yerinin tarihi süreçteki isimleri şunlardır: Olti, Oltu, Okhti, Oltu.
Günümüzde kullanılan Oltu ismi, Kıpçakların bir boy veya oymağının isminde gelir. Ayrıca 1080 yılında, Emir Ahmet , Oltu’yu fetih ederek Türklerin eline geçmesine sağlamıştır. 1878 yılındaki Ayestefanos antlaşması sonucunda savaş tazminatı olarak Oltu yöresi, Ruslara bırakılır. 1917 yılında Ruslar bölgeden çekilince, Ermeniler gelir. 25 Mart 1918 tarihinde Ermeni işgali bitirilmiştir. Bu yüzden her yıl 25 Mart tarihi Ermeni işgalinden kurtuluş günü olarak kutlanır. İşgalden kurtulduktan sonra 25 Mayıs 1919 tarihinde burada “Oltu Şurası Hükümeti” kurulmuştur. Yani 17 Mayıs 1920 tarihine kadar bağımsız olarak yönetilmiş, 17 Mayıs 1920 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra kendi isteğiyle Türkiye topraklarına bağlanmıştır. 1926 yılında Oldu, ilçe olur.
GENEL
İlçe Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinin kesişim noktasında kurulmuştur. Rakımı ortalama 1275 metredir. İlçenin ortasından Oltu çayı akar. İklimi bir geçiş iklimidir. Buna göre kışlar soğuk ve karlı, yazlar ılık geçer. Yörede yaşayanların başlıca geçim kaynakları tarım, hayvancılık ve madenciliktir. Orman ürünleri de geçim kaynağı olarak etkilidir.
OLTU TAŞI-KARA KEHRİBAR TAŞI
Oltu denilince, hemen “Oltu Taşı” akla gelir. Erzurum Taşı ve Siyah Kehribar olarak da tanınır. Oltu taşı, sadece Oltu ve çevresinde çıkarılır. Yapılan araştırmalara göre: ağaçların reçinesi, kil ve linyitin karışımdan oluşur. Çıkarılması zordur. Çıkarıldığı ocaklara ulaşım zordur. Kazma, kürek, murç ve çekiç gibi ilkel aletlerle çıkarılır. Rezervi azdır. Fakat işlenmesi kolaydır. Bu yüzden, Oltu taşı değerli bir taş olarak tescil edilmiştir. Genellikle tespih ve takı yapımında kullanılır. Tamamen el işçiliğine dayanan bir sanattır. Negatif enerjiyi toplama özelliğine sahiptir. Oltu taşından yapılan hediyelik eşyalar şunlardır: tespih, kolye, gerdanlık, fincan takımı, yüzük taşı, sigara ağızlığı, pipo, kol düğmesi, küpe, rozet, kravat iğnesi, yaka iğneleri.
OLTU ZÜMRÜTÜ
Yörede Oltu Zümrütü olarak isimlendirilen bir tür değerli opal taşı da çıkarılmaktadır. Bu taş yeşil renkli, damarlı bir taş türüdür. Ziynet eşyası yapımında kullanılır.
OLTU BEŞERİ VE SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ
Atatürk Üniversitesine bağlı olarak 2014 yılında kurulmuştur. Fakülte 2016-2017 Eğitim Öğretim yılında öğrenci almaya başlamıştır. Okulda 4 bölüm vardır, bunlar: Bankacılık ve Finans bölümü, İşletme bölümü, Maliye bölümü ve Sosyal Hizmet bölümüdür.
NE YENİR
Oltu yöresine yolunuz düşerse ne yenir? Elbette oldukça meşhur ve tanınan “OLTU ÇAĞ KEBABI” yenir. Keçi veya kuzu etinden yapılan bir kebap türüdür. Önceden terbiye edilmiş et, yatık bir şişe geçirilerek odun ateşinde pişirilir. Çağ adı verilen şişler kullanılarak servis edildiği için bu ismi almıştır.
OLTU KIRDAĞ ŞENLİKLERİ
Her yıl geleneksel olarak 24-26 Temmuz tarihlerinde yapılır. Yerli halktan, Türkiye’nin her yerinden ve yurtdışından şenliklere binlerce kişi katılır. Şenliklerde: karakucak güreşleri, halk ozanlarının sazlı sözlü atışmaları, konserler, yarışmalar ve foklorik gösteriler düzenlenir. Ziyaretçiler çadır kurarak şenliklere katılırlar. Yöresel ürünler sergilenir, tezgahlarda çağ kebabı ziyafetleri sunulur.
GEZİLECEK YERLER
TAŞHAN
İlçe merkezindeki yapı, 1561 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Sadrazam Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Batıya bakan beşik tonozlu giriş kapısı üzerinde, kitabe bulunur. Kitabeye göre: Erzurum’un serhat şehri olması nedeniyle, buraya “ribat” denilmiştir. Ribatlar: sınırları korumak amacıyla, içlerinde 40-50 civarında akıncı birliği bulunan bir çeşit ileri karakoldur. Osmanlı devleti sınırlarının zamanla Tiflis ve Hazar denizine kadar genişlemesiyle, buraya konak, barınak, ahır ve alışveriş sistemi kurulmuştur. Uzun süre kervansaray olarak kullanılmıştır. Cumhuriyetten sonra Oltu taşı ürünlerinin satıldığı çarşıya dönüştürülmüştür. Yapı Osmanlı kervansaraylarından günümüze kalan en güzel örneklerden birisidir. Yolcuların gece gündüz her türlü ihtiyaçlarının karşılandığı bir yer olarak inşa edilmiştir. Kervansarayda: imarethane, mescit, dinlenme yeri, bezirgan dükkanları, deve, eşek, öküz, manda ve atların bağlandığı bölümler bulunur. Ancak bunlar günümüz ulaşmamıştır. Kervansaray: iki katlıdır, dikdörtgen bir avlu içindedir. Kesme taştan yapılmıştır. Revakların arkasına sıralanmış odalar vardır. Avlunun çevresinde 32 oda vardır. Üst katta koridor çevresine sıralanmış basık tonozlu odalar bulunur. Buradaki süslemeler daha sonraki dönemde yapılmıştır.
Kervansaray 1965 yılında önemli bir restorasyon geçirir. Batıya bakan ön cephesi, hafif ileri taşırılmıştır. Altta beşik tonozlu derin bir giriş, üstte de kervansaray yöneticisine ait bir oda bırakılmıştır. Toplam 81 işyeri bulunmaktadır.
OLTU KALESİ
İlçe merkezinde, Oltu çayının çizdiği yay içerisindedir. Savunmaya elverişli ve çok yüksek olmayan bir t epenin üstüne kurulmuştur.
Oltu kalesinin Urartu egemenlik sahasına girdiği zamanlarda askeri amaçlı olarak inşa edildiği düşünülmektedir. 1877-1912 yılları arasında kale, Rusların hakimiyeti altında kalır. 1878 Berlin Antlaşması ile, Oltu, Kars, Batum ve Ardahan ile birlikte Rus Çarlığına bağlanır. 1917 yılında Bolşevik ihtilali ile Ruslar buradan çekilir ve kale Ermenilere bırakılır. 1918 yılında bölge yine Anadolu topraklarına katılır.
İlçenin en ünlü yapılarından olan Arslanpaşa Camisi mezarlığında bulunan vakfıye kitabe parçalarından: kale için para ve buğday vakfedildiği anlaşılmaktadır. Kale, iç ve dış kale bölümlerinden oluşur. Ancak günümüze sadece iç kale bölümü kalmıştır. Düzgün kesme taşla inşa edilmiştir. Güney yönden açılan bir kapısı vardır. Kale, gizli bir su tüneliyle Oltu çayına bağlanır. İç kale: alt yapıyı oluşturan doğal kayalığa uygun bir mimari form gösterir. Yüksek, sarp bir kayanın üzerinde bulunan iç kalenin güneyindeki girişine merdivenlerle ulaşılır. Kuzey yönde iki kule vardır. İç kalenin kuzey ve doğu surlarının birleştiği köşede, sırtını kuzey burca yaslamış, kare planlı Misri Zinnun’a ait bir türbe bulunur. (türbenin kime ait olduğu konusunda kuşkular vardır.) Türbenin tam karşısında bir tünel bulunmakta ve bu tünel Oltu çayına kadar inmektedir. Kalenin güneyinde bulunan bey konutları yıkılmıştır. Kuzeydoğu köşesinde, yonca planlı bir kilise (şapel) kalıntısı vardır. Ayrıca dikdörtgen planlı bir mescit alanı izleri de görülür.
ASLANPAŞA CAMİİ
Oltu çayı kenarındadır.
1664 yılında Çıldır Atabeklerinden Kars Muhafızı Aslan Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mimari olarak: Erzurum Lala Mustafa Paşa ve Gürcükapı Camilerine benzerlik göstermektedir. Osmanlı mimari sanatı açısından değerlendirildiğinde ise, Doğu Anadolu’daki en güzel örneklerden biridir. Bir külliye içinde planlanmıştır. Ancak doğudaki medrese hücreleri dışında, külliyenin diğer elemanları yıkılmıştır.
Cami
Kesme taştan inşa edilmiş olan cami, üç gözlü bir son cemaat yeri ve tek kubbe ile örtülü bir ibadet alanından oluşur. Cami: yer yer süsleme unsurlarıyla zenginleştirilmiştir.
Hamam
Oltu kalesi surları dışındadır. 1664 yılında Aslan Paşa camiiyle birlikte, Mehmet Aslan Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1962 yılına kadar faal bir durumda iken günümüzde yıkılmış durumdadır. Sadece kare bir planı olan soyunma odasının bir kısmı durmaktadır.
Günümüzde hamam tam bir çöp yığını içindeki görüntüsüyle ilgisizlik abidesi olarak durmaktadır. Halbuki, bir zamanlar Sakalara, Selçuklulara, Karahanlılara, Osmanlılara hizmet vermiştir. 2015 yılında restorasyon kararı çıkmasına rağmen, hamam öylece kaderine terk edilmiştir.
MISRİ ZİNNUN TÜRBESİ
Oltu kalesi içindedir.
Türbede yatan zat: Çıldır Eyaleti kadısı Zinnun’dur. İsminin ilk bölümünde de yazıldığı gibi, “Mısırdan” gelen büyük bir kişi olduğu düşünülür.
Zinnun isimli bu kişinin şehit oluşuna dair yörede anlatılan bir rivayet var. Şöyle ki “Oltu 17’nci yüzyılda Çıldır Eyaletine bağlı sancak merkezlerindendir. Hacı Ali Paşa, Oltu Sancak Beyi olunca, Celali eşkıyasına ve Oltu’yu tehdit eden Gürcülere karşı Erzurum ve İstanbul’dan yardım ister. Ancak Erzurum’dan gönderilen 2000 kadar yeniçeri, Celali eşkıyasına katılınca, Hacı Ali Paşa, Çıldır Kadısı Zinnun’dan aldığı fetvaya dayanarak, Gürcülerle uzlaşır. Bundan sonra halkın desteğiyle Erzurum’dan gelen soygunculara karşı savaşa başlar. Narman yakınlarındaki ilk çarpışmalarda Hacı Ali Paşa şehit olur, emir komutayı Çıldır’dan gelen Kadı Zinnun alır. Askerin başında bizzat kılıç sallayarak çarpışmalara katılır. Fakat üstün soyguncu kuvvetleri karşısında başarılı olamaz. Üstelik Kesikköprü civarında ağır yaralanarak Oltu kalesine çekilmek zorunda kalır. İç kalede, 1655 yılında şehit olur.” Buraya defnedilir ve türbe yapılır. Hatta, çarpışma sırasında kafası kesildiği halde çatışmaya devam ettiği söylenir ve bu yüzden kendisine “Başını vermeyen şehit” ismi verilir.
MISRİ ZİNNUN KÜMBETİ
İlçe merkezinde Aslan paşa Mahallesindedir.
Türbe, kapısı üzerindeki kitabeye göre 1226 yılında yapılmıştır. Silindirik gövdeli türbenin üstü, içten kubbe dıştan konik bir külahla örtülüdür. Türbe yöreye özgü kırmızıya yakın ve bej renkli taştan yapılmıştır. Kapısı kuzeydendir. Kümbete beş basamakla çıkılır. Kapı üzerinde kitabesi vardır. Kitabesinde yapım yılı olarak 1226 yazılıdır. Yatanın ismi tahrip edilmiştir. Kümbette: 3 pencere vardır. Bu pencerelerden biri: kaleye bakar. Diğeri sağdaki çeşmeye bakar. Üçüncüsü ise, eskiden değirmen olan yere bakar. Eskiden kale surları içinde kalan bu yerin, hemen arkasındaki büyük bir dağ var, dağın alt tarafında bir tepede bir çocuk aya izi bulunduğu söyleniyor. Yine söylentilerden devam edelim, bir söylenti daha, eskiden bu kümbet içinden kaleye giden bir tünel bulunduğu iddia ediliyor, ancak bu tünel bir süre önce kapatılmıştır. Kadı Zinnun türbesi kale içindedir, burada bulunan kümbete sadece kendisinin ismi verilmiştir. Yani kümbette herhangi bir mezar bulunmamaktadır.
OLTU RUS KİLİSESİ
İlçe merkezinde Aslanpaşa Mahallesindedir. Kilise hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ancak 1877-1878 yıllarındaki Osmanlı-Rus savaşından sonra: Rusların şehri istila ettiği dönemde yapıldığı kabul edilmektedir. Hatta ilk olarak Aziz Prens Alexander Newski adına, Mozdolsky Thirsk kazak birliği tarafından Mart 1882 tarihinde yapıldığı biliniyor. Kilise şehrin eteklerinde, alay ve kışla içerisinde inşa edilmiştir. Kars’ta bulunan halen Fethiye Camii olarak kullanılan eski Rus kilisesi ile aynı mimari tarza sahiptir. Sadece birisi daha siyah taşlardan, birisi daha sarı taşlardan yapılmıştır. Askeri kilise tarzındadır. Başlangıçta büyüklüğü 18 metre iken sonradan 35 metreye ulaşmış ve 250 kişi kapasitelidir. Kutsama töreni 17 Aralık 1909 tarihinde yapılmıştır. Kilisede sadece bir rahip görevliymiş.
Mimari özellikleri
Kilise haç planlıdır. Dış görüntüsü ile oldukça dikkat çeken bir yapıdır. Kapılar, pencereler ve dışa taşan duvar payeleriyle oldukça hareketli bir yapıda inşa edilmiştir. Cepheler payeler ile kuzey ve güneyde altı, doğu ve batıda ise üçer bölüme ayrılmıştır. Cephelere açılan pencereler 90 x 50 cm boyutlarındadır. Çerçeve görüntüsü sunmaktadır. Batı yöndeki asıl giriş bölümü, saçaktan yukarı taşarak sekizgen kubbe kasnağına kare bir alt yapı oluşturur.
PERNEK İRİAĞAÇ OĞLAN KALESİ
Oltu-Olur kara yolu üzerinde derin bir vadiye bakan kayalıklar üzerinde, birbirine 1.5 kilometre mesafede yapılmış iki kale bulunur. Pernek Kız kalesi ve Oğlan kalesi olarak adlandırılan bu kalelerin: İlçe merkezine uzaklığı 25 km kadardır. Kalelerin yapım tarihi hakkında bilgi yoktur.
Oğlan Kalesi
Yolun solundaki kayalıklar üzerinde yükselir ve ovadan yüksekliği 100 metreyi bulur. Kalenin 4 burcu ve bir gözetleme kulesi bulunur. Kalenin girişi, kuzeydendir. Kalenin boyutları: 20 x 80 metredir. Çevresi sur duvarları ile çevrilmiştir. İçerisinde: yerleşim amaçlı mekanlar bulunur. Ayrıca: batı surlarına dayandırılmış, bir kilise kalıntısı bulunmaktadır. Kilisenin boyutları: 8 x 20 metredir. Kilisenin üst örtüsü tamamen tahrip olmuştur. Dikdörtgen planlı olduğu, kırmızı kesme taş ve moloz taş kullanılarak yapıldığı izlerden anlaşılır.
Kız Kalesi
Oğlan kalesinin karşısında, Oltu-Olur kara yolunun sağındadır. Oğlan kalesine uzaklığı 600 metredir. Yerden 200 metre yükseklikteki yassı kayalıklar üzerine inşa edilmiştir. Kaleye “Pernek Kız Kalesi” denir. Kaleden aşağıya doğru devam eden güçlü surları, aşağı doğru inildikçe çift kademeli yapılmış, giriş kısmı kuzey yöndendir. Sur duvarları üzerinde görülen değişik yapım teknikleri, farklı dönemlerde onarım gördüğünü gösterir.
ŞATO (GÜNEY KALE)
İlçe merkezine 34 km uzaklıktaki Alatarla (eski adı Hovak) köyündedir. Kale, köyün 2 km güneydoğusunda, kara yolundan yaklaşık 2 km uzaklıkta, Akdağ eteklerindeki kayalıklar üzerine kurulmuştur. Konumu oldukça stratejiktir.
Tipik Orta Çağ kalelerine özgü konumu vardır. 12’nci yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Bizans veya Gürcü krallardan kalmış olmalıdır. Arkasını dağlara dayayarak savunma hattını güçlendirmiştir. Ön cephede tüm vadiye hakim durumdadır. Kalenin üzerine kurulduğu kayalıklar, vadiden 50 metre yüksektedir. Ön cephe nişlerle hareketlendirilmiştir. İki yandan 2 kule ile desteklenir. Giriş kapısı 25 metre yüksekliktedir. Orta Çağ kalelerinin girişinin hemen üstünde, üçgen biçimli, kızgın yağ dökme menfezleri bulunur. Bu kalede de aynı uygulama devam etmiştir. Ancak bu kalede, bu savunma düzeneği sadece giriş kapısı üstünde değil, batı duvarlarında da görülür. Günümüzde yıkılmış olan diğer duvarlarda da bu tür bir düzenek bulunduğu tahmin edilmektedir.
Yapının planlanmasında arazinin eğimi gereği, iki katlı bir düzenleme yapılmıştır. Alt katlar bodrum olarak kullanılmıştır. Güneydeki dar giriş kapısı bir antreye açılır. Bu antrede iki yanda, düzensiz yuvarlak planlı iki kule vardır. Doğu yönde bulunan burç içinde: duvarda tespit edilen izlere bakılarak buranın iki kat olduğu anlaşılır.
Birinci kat duvarında 50 x 50 x 50 cm boyutlarında, çok sayıda niş tespit edilmiştir. Burası muhtemelen hazine odası olmalıdır. Nişler içerisinde değerli hazinelerin saklandığı düşünülür. Orta avlunun kuzeybatısında, seyir terası amaçlı yerleştirilmiş, üç katlı bir yapı bulunur. Bu denli yüksek yapının sağlam duvarları: kesme taş değil, dere taşı ile yapılmıştır. Bağlayıcı olarak kireç katılmış, çakıl taşlarıyla oluşturulmuş bir harç kullanılmıştır.
Kale: hem ikametgah hem de savunma yapısı olduğu için, Orta Çağ feodal düzeni hakkında bilgiler verir.
Orta Çağda bu tür yapılar, hakimiyet altındaki çevrenin kontrolünü sağlamak için sağlam kayalıklar üzerine kurulmuştur. İçerisinde dini ve siyasi faaliyetler yürütülmüştür
Gelelim günümüze: bence burayı mutlaka gidin görün, masallardan çıkmış gibi bir görüntüye sahiptir. Tavan kısmı tamamen çökmüş olmasına rağmen yan duvarları sağlam olarak günümüze ulaşmıştır. Kalenin içindeki ardıç ağaçları hala sağlam olarak durmaktadır.
KUZEY KALE (MANASTIR)
İlçe merkezine bağlı Alatarla (Hovak) köyündedir. Şato yani Güney Kalenin yanında Zivin dağının yamaçlarındadır. Daha çok Kuzey Kale adıyla bilinir. Ancak bu kalenin içinde, 10-11’nci yüzyıllarda bir manastır yapılmıştır. Yani burası aslında bir kale-manastır kompleksidir. Manastıra; bir çan kulesi ve bir zangoç odası da eklenmiş, kale duvarları ile, manastırın güvenliği güçlendirilmiştir. Bu manastırın yaklaşık 200 metre güneydoğusunda, yine Zivin dağı eteklerinde başka bir şapel kalıntısı vardır.
KİNEPOSİ MANASTIRI
İlçe merkezine bağlı ve ilçe merkezine 40 km uzaklıktaki Elmadüzü köyünün yaklaşık 500 metre güneyinde bir tepe üstündedir. Ortaçağ Gürcü kilisesi ve manastırıdır.
Manastır kilisesi, kuzeyi dik inen bir kayaya istinat duvarı örülerek yapılmıştır. Mimari özellikleri incelendiğinde yapı 10’ncu yüzyılın ikinci yarısına tarihlenir. Yerel malzeme kullanılarak inşa edilmiştir. Cephelerde kareye yakın dikdörtgen kesilmiş taşlar, oldukça düzgün sıralar halinde yerleştirilmiştir. Derzler kalındır. Üzerleri bazı yerlerde harç sıvalıdır. İşçilik oldukça özensizdir. Kilise, kubbelidir. Dıştan yaklaşık 11 x 9 metre boyutlarındadır. Haç planlı olarak yapılmıştır. Kubbenin tavandaki payelere oturduğu, geçiş elemanı olarak pandantif kullanıldığı tahmin edilmektedir. Kubbe ile örtülü merkez mekanın doğusunda, tonozlu bir yer bulunur. Günümüzde sadece, eksedrası, kuzeydoğu yan mekanı ve kuzeydeki ek mekanların doğu duvarı gelmiştir.
DUTLUK HARABELERİ
İlçe merkezine bağlı Dutlu köyü yakınlarındadır. Harabeler Dutlu dağı (Yasak Dağ) yamaçlarındadır. Burası antik şehir olarak kabul edilir. Burada: kilise, hamam ve büyük yapıların kalıntıları vardır, bunlara bakarak buranın önemli bir ticaret merkezi olduğu söylenir. Aralarında 1 km uzaklık bulunan iki mezarlıkta bulunan mezar taşları üzerindeki şekiller ve kabartmalar görülmeye değerdir.
DİKİLİ TAŞ
İlçe merkezine bağlı Yolboyu (eski ismi Dölgah) köyü yakınlarında bir kazıda ortaya çıkmıştır. MÖ 9-10’ncu yüzyıllara ait olduğu tahmin edilmektedir. Bulunduktan sonra köyden alınan taş, ilçe merkezinde Meslek Yüksek Okulu bahçesine getirilmiştir. Ancak okul şehir dışında bulunduğu için, herkesin taşı görme imkanı olmuyordu. Bu yüzden taş ilçe merkezinde 25 Mart Gençlik Parkına getirilip yerleştirilmiştir.
Bence keşke getirilmeseydi veya koruma önlemleri alınsaydı. Taşı gördüğünüzde bana hak vereceksiniz, üzerine sprey boya ile yazılan yazıları görünce sinirlenmemek elde değil. Daha da ilginç olanı, dikilitaşın üzerine birileri spiral boya ile yazı yazıyor, birileri de bu yazıları “SPİRAL” ile kazıyarak temizliyor, bu ne demektir, yani taş spiralle kazınırken elbette zarar görüyor. Keşke getirmeseydiniz, çıktığı yerde yüzyıllardır öylece sağlam, tertemiz kalır iken taşın başına gelmeyen kalmamış.
Özellikleri
Üzerinde kabartma ve rölyefler işlenen taşın boyu 5 metredir. Taşın eni ise 2.70 metredir. Ağırlığı 6 tondur. Bunun bir dikili taş olduğu tahmin edilmektedir. Dikilitaşın Neolitik çağdan kaldığı düşünülür. Üzerinde bulunan kabartma ve güneş tasvirleri değerlendirildiğinde, dikilitaşın Saka Türklerine ait olduğu tahmin edilmektedir.
UZUNOLUK MESİRE ALANI
İlçe merkezine bağlı Gökçedere köyünde Köroğlu Mevkiindedir. İlçe merkezine 17 km uzaklıktadır. Gökçedere köyüne ise 5 km uzaklıktadır.
Oltu ilçesinin tek mesire alanıdır. Ormanlık bir saha içindedir. (ardıç, karaağaç, sarıçam, meşe ve kavak ağaçları bulunur.) Burada: otopark, kır gazinosu, spor alanları, çocuk oyun parkı, kamelyalar, çeşme ve tuvaletler bulunur. Piknik yapmak için oldukça uygundur. Çünkü altışar kişilik 25 tane piknik masası bulunuyor. Orman İşletme Müdürlüğü burayı gayet güzel işletiyor. Burada yine Orman İşletmesine ait 6 yataklı küçük bir dinlenme tesisi bulunuyor.
GÖKKUŞAĞI TEPELERİ
Narman-Oltu arasındadır.
Bölge Alp Himalaya kuşağında yer almaktadır. Renkli tepelerin 45 milyon yıla yakın geçmişi vardır. Bu tepeler iklim şartları ve özellikleri, milyonlarca yıl süren erozyon gibi etkenler sonunda bu doğan hali almıştır. Tepelerin kırmızı rengini veren madde olan demir ve buna benzer minerallerin rüzgar ve erozyon ile birikmesi sonucu oluşmuştur. Oluşumla ilgili yer yer yeşil ve farklı renkler ihtiva eden renklerde söz konusudur. Bunlar da yine içindeki farklı minerolojik bileşenlere dayanmaktadır.
Dünyada bu tepelerin benzeri olarak bilinen ve jeoturizme kazandırılmış oluşum, Çin sınırındaki Gökkuşağı dağlarıdır. Çin’in Gansu Eyaletinde bulunan Zhangye Danxia Milli Parkında bulunan Gökkuşağı Dağları, UNESCO Tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Oltu’daki oluşumun, oradan farkı ise daha genç oluşudur.
Erzurum şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.