Yedigöller’e, özel aracınız ile, iki şekilde gitmeniz mümkün. Geliş yönünüz: Ankara veya İstanbul üzerinden gelirken aşağıda belirteceğim noktalarda, otoyoldan çıkmanız gerek.
Tercih sizin, sonuçta iki yolda birbirinin benzeri. Yalnız, özellikle kışın gelmek isterseniz, Bolu içinden ayrılan yol kapalı, kesinlikle bunu tercih etmeyin, öbür yoldan gitmeniz gerek. Çünkü: Bolu içinden ayrılan yol, yüksek rakım nedeniyle daha fazla kar yağışı alıyor ve uzun süre kar nedeniyle kapalı kalıyormuş. Ben; baharda, Bolu içinden giden yolu kullandım.
Evet devam ediyorum
Bu yollardan birincisi: Ankara-İstanbul otoyolunda, Yeniçağ’da otoyoldan çıkmanız gerek. Yeniçağ’dan çıktıktan sonra, Bolu-Gerede yoluna gireceksiniz ve 19’ncu km.de “Yedigöller” tabelasını görünce, buradan sapacaksınız. Bu dönüşten sonra, yol, stabilize ve toprak. Yani, tam bir rezalet mi demeli felaket mi demeli bilmiyorum.
Altı yere yakın araç ile sakın gitmeyin. Nispeten yerden yüksek bir araç ile gitmeniz şart. Aksi halde; yolun sıkıntılarını sürücü veya yolcu olarak zaten yaşayacaksınız, altınızdaki araba da, size ilave sıkıntı yaratmasın. Yani: toz yuta yuta gidiyorsunuz. Bu sıkıntılı yol, muhtemelen 3-4 saat sürüyor.
İkinci alternatif yol ise; Bolu şehir içinden, otoyolda çıkmanız gerekiyor. Bolu ilinde, otoyoldan çıktıktan sonra, şehir içinde, kuzeyde, ayrılan bir yol ile Yedigöller istikametine dönüyorsunuz. Bu yol uzunluğu: 42 km. Ama yol sıkıntılı olduğundan, bu yolu yaklaşık 3-4 saat civarında alıyorsunuz.
Tabii, sinirlenip, o kötü yolda hız yaparsanız, 3 saat da olabiliyor. Yol önceleri asfalt ama daha sonra virajlı ve stabilize. Aynı zamanda dar, karşıdan kamyon gelmesin diye sürekli tedirgin oluyorsunuz. Yolun bir tarafı dağ, diğer tarafı yamaç. Bir süre orman içinde gidiliyor. Hani, diğer yol kötü demiştim ya, bununda ondan pek farkı yok.
Sonuçta Yedigöller’e ulaşım problemli.
Bir zamanlar, Bolu Valisine, “niye ulaşım için doğru dürüst bir yol yaptırılmıyor? ” diye sormuştum. Aldığım cevap: ” Buraya yol yaptırmak sorun değil, ama düzgün bir yol yapılırsa, burası da Abant gibi olur, insanlar yoğunlaşır, kirlilik artar, bu güzellik elden çıkar” demişti. Bilmiyorum, bu cevap içinde, hem mantık, hem de anlaşılmaz bir tutum var. Mantık var, söylenenler doğru. Anlaşılmaz tutum ise, bu ülkenin bir insanı olarak, ülkemin güzellikleri görmenin en doğal hakkım olduğunu düşünüyorum.
Ama, biliyorsunuz, bir sorun varsa tedbir alarak onu çözümlemek yerine, kapat gitsin. Sorunu çözmek gerekir, insanları bilinçlendirmek, insanların çöplerini, kirliliklerini bulundukları yere bırakıp gitmemeleri için, onların eğitilmesin gerekir diye düşünmemek elde değil. Yoksa; buraya kimse gelmesin, temiz kalır demek çözüm mü?
Neyse, biraz sıkıntıya katlanın, çünkü, oraya varınca sizi bir cennet bekliyor. Muhteşem keyif alacağınız bir yer. Buna inanın ve sıkıntıya katlanın. Yeter ki, altınızdaki aracınız, bu yolu gitmeye uygun olsun. Veya size daha gerçekçi bir öneri sunmak istiyorum. Buraya kendi aracınız ile değil de, herhangi bir seyahat firmasının, tur organizasyonu ile gidin, rahat edin.
GENEL
Yedigöller havzası, kayan kütlelerin, vadiler ve akarsuların önünü kapatması sonucu oluşmuş. Yüzeysel ve yeraltı suları ile, bu göller birbirine bağlı. İsimleri: Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl, Kurugöl, Seringöl.
Yöre: 1965 yılında, Milli Park Statüsüne alınmış. 2900 hektarlık bir alan. Yeşil denizinin ortasında, yedi tane mavi ada. Kuzeyden, güneye doğru, 1500 m. lik bir aralan sıralanmış, yedi tane göl. Kademeli vadide yer alan bu göllerin bazılarının arasında küçük çağlayanlar göreceksiniz.
Seyir terasları ve göl kıyılarındaki tahta iskeleler de, muhteşem.
Milli park içinde; kayın, meşe, gürgen, kızılçam, karaçam, sarıçam, köknar, ıhlamur ve benzeri birçok ağaç görmek mümkün. Toplam 238 farklı bitki türü varmış. Ülkemizin en güzel karışık doğal ormanı burada. Bölge, doğanın yarattığı bir Arboretum (canlı ağaç müzesi) görünümlü. Ayrıca, zamanı geldiğinde, gölün yüzeyindeki Nilüfer’ler bambaşka güzellik katıyor.
Buranın en ilginç özelliği: burada mevcut ağaçların aralarından sızan gün ve güneş ışığının, yarattığı renk armonisi. Ayrıca, bu görüntüler, göl kıyısında, göl yüzeyine yansıyarak, çok güzel görüntüler oluşturuyor. Sonbahar ve kış mevsiminde, ağaçların rengi turuncu ve kızıl arasında dolaşırken, bu renk armonisi doğaya bambaşka bir güzellik yansıtıyor. Zaten, bu görüntüleri ve renk çeşitliliğini başkaca bir yerde görmek mümkün değil. Kendinizi cennette hissedeceksiniz.
İnsanlar, Yedigöller’e ne için geliyorlar? Dinlenmez, gezi, piknik amaçlı olarak geliyorlar. Bunun yanında, botanikçiler ve fotoğraf meraklıları da buraya geliyor.
Evet, Yedigöller’i ziyaret etmek için en uygun tarih?
Nisan ve Mayıs aylarında. Yanınıza, mutlaka kalın giysilerinizi ve uygun (altı kaymayan) ayakkabılarınızı almanız şart. Özellikle, burada ve yakın çevresinde, hiç bir alışveriş merkezi olmadığını unutmayın. Yani; yanınıza, her türlü ihtiyaç duyacağınız şeyi almanız şart. Ayrıca; burada cep telefonu da çekmiyor. Yani, yakınlarınız sizi aradığında bulamayacaklar.
YEDİGÖLLER EFSANESİ
Burada malum yedi tane göl var. Şöyle ki; ” Zamanın birinde, buraya 7 tane evli çift gelir ve farklı yerlere yerleşirler. Bunlardan, en büyük yaşı olan çift, büyük gölün bulunduğu yere yerleşir. Yaşı en küçük olan çift, küçük gölün bulunduğu yere yerleşir. Sazlı gölün bulunduğu yerdeki çiftin damadı, sürekli saz çalmaktadır. Nazlı gölün bulunduğu yerdeki çiftin gelini ise, çok nazlıdır. Bu çiftlere, buraya yerleştikten bir zaman sonra burada bu göller oluşur. Evet, lütfen mantık aramayın. Sonuçta, efsane bunlar.
ALABALIK
Buradaki göllerde, muhteşem lezzeti olan alabalık bulmak mümkün. Ama, balıkçıların, Abant’tan getirdikleri alabalık türü, buranın doğal alabalığının yumurtalarını yiyerek, yok olma noktasına getirmiş. Bunun yanında, 1969 yılında, milli parkın kuruluşu ile, burada ülkemizin ilk alabalık üretim istasyonu da kurulmuş. Hala, faaliyetlerini sürdürüyor.
Çevresinde, yüksek tellerle çevrili bir göl. Burada, alabalık satın alma şansınız var. Mangalda güzel bir alabalık ziyafeti için, mutlaka buradan alabalık satın alın. Ama, hayır ben alabalık tutmak ve kendi tuttuğum alabalıkları yemek istiyorum derseniz, o da mümkün.
Ücreti karşılığı, göllerde alabalık tutabiliyorsunuz. Yeter ki, olta takımınız ve birazcık yem olarak ekmek içi olsun. Tabii, biraz da sabır gerekli. Evet, Yedigöller’de, olta balıkçılığı, balık tutmak mümkün. Ücretini ödeyin, görevliler zaten sürekli dolaşıyorlar.
PİKNİK-YEDİGÖLLERDE NE YENİR
Milli park alanı içinde, pikniğe gelenler için tahta masalar ve ocaklar var. Yiyecek ve içeceklerinizi mutlaka beraberinizde getirin. Aksi halde, burada yalnızca alabalık satın alabilirsiniz. Veya, amatör balıkçılık yeteneğiniz varsa, göllerden tutacağınız balıkları mangalda pişirme şansınız olacak.
NE SATIN ALINIR
Yol kıyısında, yolda ilerlerken, yörenin insanları çeşitli şeyler satıyorlar. Özellikle, alıç almanızı öneririm. Napolyon kirazı büyüklüğünde, iplere dizilerek satılıyor. Beyaz renkli bu meyveyi mutlaka tadın. Meyveleri kokulu ve lezzetli. C vitaminince zengin. Dokularında elma asidi var. İdrar söktürücü olduğu söyleniyor.
KONAKLAMA
Bungalov evler rezervasyon 374-2178086
GEZİ PARKURU
Evet, bir şekilde ve sıkıntılı bir yolculuktan sonra Yedigöller’e vardınız. Önce küçük bir kulübe sizi karşılıyor. Giriş ücretli. Kişi sayısı ve araç büyüklüğüne göre, giriş bileti almanız gerekiyor.
Arazi düzleşince, Orman Bölge Müdürlüğünün konaklama tesisini göreceksiniz. Hemen yanında idare binası. Orman Bakanlığına ait bu tesiste: 40 yatak var. Bungalov tipi evlerde var. Sınırlı kapasitedeki bu tesiste kalabilmek için önceden rezervasyon yaptırmanız şart. Ankara da Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğünün ilgili birimine rezervasyon için telefon açmanız gerekli.
Tabii, öncelik kendi personellerin de olmak üzere, boş yer kalırsa, ücreti karşılığı rezervasyon yapıyorlar. Ama, bu tesiste, yemek yok. Yemek yapmak için gerekli düzen (ocak vs.) var. Yani, yemek malzemenizi yanınızda getirmeniz şart. Hatta, yanınızda çarşaf bile götürmenizi öneririm.
Bu misafirhaneden yararlanmayı düşünmez iseniz, burada çadır kurmanız mümkün. Çadırlı kamping alanı var. Ama, özellikle hangi mevsimde giderseniz gidin, geceleri serin.
Yanınıza, gerekli kıyafetleri almanız şart, yoksa üşürsünüz. Tabii, bu arada, gerekli yiyecek maddelerini de almanız şart. Daha önce söylediğimi gibi, burada alışveriş yapabileceğiniz hiçbir yer yok.
Evet, gezmeye devam edelim.
Ön tarafta, hemen girişte otopark var. Aracınızı burada bırakın. Konaklama yerinin önünde, göl isimleri ve yerlerini gösteren pano var. Bu panoya paralel olarak ilerlediğinizde, araçların park edildiği alandan sonra, tesisin hemen yanında, iç içe girmiş iki göl göreceksiniz.
Muhteşem görüntü ve kuş sesleri, sizi hemen büyüleyecek ve yolda çektiğiniz sıkıntıları unutacaksınız. Uzun boylu ağaçlar arasından gün ışığı yansıyor. Göl; ilginç akustik yaratıyor. Konuşmalar, çevredeki kuşların seslerine karışıyor. Ekolu ve farklı olarak duyuluyor. Göl yüzeyinin bir bölümü yeşil bitki örtüsüyle örtülü. Gölün uzak kıyısı ise, yosunlu bitkiler, bodur çalılarla kaplı.
Yedigöller’de, herkesin gidebileceği oldukça kolay yürüyüş parkurları var. Parkuru tamamen gezmek, yaklaşık 2-3 saat alabiliyor. Evet, gezi parkurunda yürümeye devam edin. Bu gölden sonra, daha büyük bir göl göreceksiniz. Ama, ikisinin arasında, küçük boyutlu şelalelerin yarattığı güzellik, etkileyici. Bu bölüm: piknik masaları ile, piknik yapmaya gelenler için düzenlenmiş.
Burada, göl kıyısında, bir de ağaç seyir terası var. Burası; Yedigöller’in en keyifli bakış açısına sahip yeri. Göl yüzeyine baktığınızda, suya vuran farklı renklerdeki göl yüzeyi göreceksiniz.
KAPANKAYA MEVKİİ VE ANIT ÇAM AĞACI
Yaklaşık 900 m. yüksekliğinde bir yer. Tabelaları takip ederek gidebilirsiniz. Tırmanma ve inme zor. Tercih sizin. Ama kendinize güveniyorsanız, mutlaka gidin ve görün. Oldukça dik bir yamaca tırmanmak gerek. Aşağı yukarı 15-20 dakika zaman alıyor. Bu tırmanıştan sonra, tepeye Kapanyaka Mevkiine ulaşıyorsunuz.
Buradan, tüm milli park alanını ve Yedigöller’den, aynı anda üç-dört tanesini görebileceksiniz. Yalnız, dikkat, bu yamaçtan inerken, çıkıştan daha tehlikeli bir durum oluşuyor. Ayakkabılarınızın, mutlaka altı kaymayan cins olması gerek. Aşağı indikten sonra, tabelaları takip ederek, anıt çam bölümüne gidin.
Ana yoldan ayrılan dik bir patikada 30-40 m. ilerledikten sonra, karşınıza çıkıyor. Son derece sağlıklı. Büyüklüğü 30 m. den fazla. Çapı ise; 2 m. civarında. Bu dev karaçam ağacının 550-600 yaşında olduğu söyleniyor. Düşünebiliyor musunuz, İstanbul fetih edildiğinde, bu çam ağacı bir fidan imiş. Kabuklarının rengi de, diğer karaçam kabuklarına nazaran farklı, gri ve beyaz.
BÜYÜK GÖL
Çam ve kızılçamların yoğun olduğu bir göl. Yüz ölçümü 24 bin metre kare. Yedi gölün en büyüğü. Gölün kıyısında: Milli Parklar Müdürlüğünün idare binası ve misafirhanesi var. Bu gölün sonunda: aşıklar köprüsü olarak adlandırılan bir yer. Yedigöller’in simgesi bu köprüyü mutlaka görün.
SERİNGÖL
Burada alabalık yetiştiriliyor. Malum, alabalık soğuk suyu sever. Yedigöller alabalık üretim istasyonu burada. Gölün çevresi: yüksek kafes telleri ile örtülmüş. Seringöl’ün hemen arkasında, ücreti karşılığı alabalık satın alabiliyorsunuz.
GEYİK ÜRETME ÇİFTLİĞİ
Burası Milli Park olmadan önce, geyik sürüleri varmış. Tabii, zamanla bu sürüler bitmiş ve buradaki geyik nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış. Bunun üzerine, geyikler koruma altına alınmış. Tabelaları takip ederek, burayı ziyaret edebilirsiniz. Özellikle, çocukların ilgisini çeken bir yer.
Evet; Yedigöller böyle. Ulaşım zor, ama hayatınızda bir kez de olsa, mutlaka gidin ve bu doğal cenneti görün. Burada sizi: sessizlik, sakinlik, kuş sesleri, muhteşem bir orman, yeşilin her tonu, su yüzeyine çok güzel görüntülerin yansıdığı göller, merakınız varsa alabalık, tertemiz ve bol oksijenli bir hava bekliyor.
biz adanadan turla ankara istikametinden gidelim dedik ama yedigöllere 25 km kala geri dönmek zorunda kaldık.çünkü büyük otobüsle gittiğimiz için ulaşım zor oldu dar ve toprak yol ulaşımımızı engelledi.bence en kısa zamanda o yolların asfalt yapılıp genişletilmesi gerek yoksa o güzelliği hiç kimse göremeyecek.
Dilara hanım,
Yedi göllerin güzelliğinin en büyük sebebi: yollarının kötü olması nedeniyle, insanların oraya yoğun olarak gidememesi. Bu belki güzel bir mazeret değil, ama sizlerde biliyorsunuz, eğer yolları güzel olsa: oraya gidecek binlerce insan, oranın en kısa zamanda tüm güzelliklerinin ortadan kalkmasına neden olabilecektir.
Bu arada, keşke oraya gitmeden önce benim bu yedigöllerle ilgili yazımı okusaydınız. Bu yazıda, yedigöllerin yolunun kötü olduğunu ve buraya kesinlikle arazi tipi araçlarla veya yerden yüksek araçlarla gitmeniz yönündeki uyarımı görürdünüz.
Gidememiş olmanız çok kötü, en kısa zamanda mutlaka yeniden gidin ve o güzellikleri görün.
Orhan Meral
bu hafta sonu ordaydım, arkadaşlarla çadır kurmaya gittik tabi gece yollara düştüğümüz için 22.00 gibi orda olduk. orhan bey in dediği gibi yollar iğrenç ötesi ama orada bizi cennet bir köşe beklediğinden hiç şüphemiz yoktu. tesadüf eseri büyük gölün hemen kenarına çadır kurduk (yasak olduğundan haberimiz yoktu =)) sabah olduğunda eşsiz bir manzara sanki cennete gelmiş gibiydik yani tüm o yol razaletine değdi fakat bir dahaki sefere jiple gitmeyi düşünüyoruz. binek oto kesinlikle hele hele araç sporsa boludan geri dönün derim =(( tabiki herşeyin mantıklı bir açıklaması vardır.ölmeden cenneti görmek istiyorsanız buralara bir göz atın derim. olta götürmeyi unutmayın…
.
valla yer güzel ama ,yol ,kesinlikle rezillik,bu yolu ,bakanlık şu bu görmemişmi hayatında ,,bide dedilerki insanlar ,çok gelip doğallığını bzomasın diye yapmıyolar ,pek inanmadım ama,,böyle bi rezillik yok yok yani….
yedigöllere geçen kurban bayramında gittik.fakat ankaradan giden arkadaşlara uyarımdır.200 km.lik yolu 2 saatte gidiyorsunuz , yedigöllere gelince 25 km.lik yolu 2,5 saatte gidemiyorsunuz.çok çok ama çok yazık.neymiş asfalt yapılırsa doğa dengesi bozulurmuş…oraya kadar gidipte o yolu gitmeyen o kadar çok araba varki :o) neyse oraya gidecek arkadaşlara şimdiden uyarımdır…
Merhaba kisin ankarada yedigollere Ankaradan tur varmidir bilen varmi acaba.Ankaradan arabamla gideyim diyorum ama kis sartlari biraz gozumu korkutuyor.Bu konuda bilgisi olan varsa sevinirim tesekkur edrim.
Hasan Bey
Kış şartlarında yedi göller bölgesine kendi aracınız ile sakın gitmeyin. Yol zaten kötü, kış şartlarında ulaşım imkansız gibi. Tur ile gitme fikrinize katılıyorum, ama sanırım Ankara’dan, kışın yedigöller bölgesine de pek yoğun tur olduğunu sanmıyorum, yine de araştırmakta yarar var.
Orhan Meral
mrb yedigöller muhteşem bir yer temmuzda eşimle oraya gelmeyi düşünüyoruz bize güzel bir otel veya butik otel önerebilirmisiniz bu saklı cenneti görmeyi çook istiyorum teşekkürler
Selamlar
Yedi göller bölgesinde otel veya motel yok, Orman Bakanlığına bağlı bir tesis var, ama orada kalmanız için, Bakanlık personeli olmak veya Orman Bakanlığına telefon ile ulaşarak, oradan yer rezervasyonu yaptırmanız gerekiyor ki, çok zor. Bence, Bolu şehir merkezindeki bir otelde kalarak, sabah erkenden yedigöllere gidip, akşam dönmeniz şeklinde, bir gezi düzenlemeniz en uygunu. Ancak, kötü yolları göze alın lütfen.
Hoşçakalın, iyi tatiller.
Bende dün ordaydım gerçekten çok güzel cennetten bir parça boludan gidince yol 1.5 saat sürüyo ama yol çok bozuk her yer köstebek yuvası gibi ama o kadar eziyete bence değer nurgül hanım orda kütük evler var orda kalabilirsiniz orman bakanlığı personeli olmanıza gerek yok çünkü tesis özel bir firma tarafından işletiliyo …………………… ama oray şehir dışından gidenler kesinlikle günü birlik gitmesin çünkü yol çok zahmetli hala kendime gelebilmiş değilim. yaz ortasında tekrar gitmeyi planlıyorum gidemeyenler inanın bana çok şey kaçırmış olacak.
mrb bnde çok fazla merak ediyorum yedigölleri motosikletle gitmeyi düşünüyorum eylül gibi ama bursadan nasıl ulaşıcam onu bilmiorum bilgisi olan varmıdır bu konuda yardımcı olabilirmisiniz
mrb bnde çok fazla merak ediyorum yedigölleri motosikletle gitmeyi düşünüyorum eylül gibi ama bursadan nasıl ulaşıcam onu bilmiorum bilgisi olan varmıdır bu konuda yardımcı olabilirmisiniz
hafta sonu ordaydım ve şiddetle gitmemeinizi tavsiye ediyorum yol berbat bende yorumlara bakarak gtmiştim yıldızların muhteşem olduğunu söylüyolar yalnız ağaçlardan bişey gözükmüyo tam bir rezillik kesinlikle yolda hayati tehlike var her yer uçurum insanın o kadar çok siniri bozuluyoki yolda gttğn her yer cennet geliyor sakın aldanmayın gerçekten rezillikten başkası değil
04 08 2011 tarinide yadigöllere gittim bolu mengenliyim gölleri ve manzara süper ama manzarayı ve gölleri göremek için o rezalet yolun eziyetini çekmeye degmez kesinliklle tavsiye etmiyorum son 25 km rezalet birde içeri girerken utanmadan sıkılmadan ücret alıyorlar
http://s6.gladiatus.net/game/c.php?uid=298797
YEDİGÖLLERİN SUPER RESMİ !
Merhabalar. Bolu’lu bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine 3 günlüğüne yedigöllere gittik. 30 ağustos ile 2 eylül arasında kaldık. Son 30 km gerçekten inanılmaz kötü bir yolu vardı. Milli parka gittiğimizde kalacak yer olarak 2 tip yer gösterdiler. Birincisi birkaç ailenin kaldığı tek kişilik odalardan oluşan bir yerdi. Diğeri ise bungalowlar. Biz her nekadar odalarda yer ayırtmış olsakta bungalowların biri boş olduğu için orada kaldık. Evlerin manzarası çok hoş olsa da içleri çok çok pis. Neredeyse tüm bungalowların çatılarında fare var. Resmen cirit atıyorlar. İçeride şömine var. Yaz olmasına rağmen akşamları odun getiriyorlar, şömineyi yakmadan uyumak imkansız, o kadar soğuk yani. Ancak şöminenin karşısında ısınmak ve közde patates kızartmak enfes keyif verici.
Gidecek olanlara yanlarında her türlü yiyeceklerini getirmelerini öneririm. Çünkü market yok. Bir tane lokanta var. Lokantanın kantini var, herşey ateş pahası. Mesela Bir ekmek 5 lira. Lokanta da İstanbulun en lüks lokantalarından 3 kat daha pahalı. Mesela 1 porsiyon et 50 lira.Biz Gitmeden Boludan patates, domates, ekmek vs. tüm ihtiyaçlarımızı aldık, buna rağmen yemek yapabilmek için yağ, tuz, yumurta vs. için 100 liradan fazla harcama yaptık. Fazla bilindik bir yer olmadığı için doğallığı bozulmamış. Ancak parkın içinde gezerken bile yollar toz duman. Ormanın içleri ve şelale bölgesi çok egzotik. Her türlü kötü duruma rağmen sadece şelalenin üstünde bulunan 7 çeşmenin buz gibi suyundan kana kana içmek için bir daha gitmeye değer.
Sabah güneş doğmadan göllerin etrafları inanılmaz güzel oluyor. Temiz hava insanın başını döndürecek kadar güzel. Çok erken saatte ıssız yerlerde gezinmek yabani hayvanlarla karşılaşma riskinizi çok fazla artırabilir.
Birazcık bakım yapıldığında ve ufak bir yatırımla inanılmaz bir turizm alanı olabilir.
Bu arada telefonum çekmediği için stressiz, güzel bir 3 gün geçirdim.
Dönüş yolunda yaylalardan geçtik, yollardan kuşburnu topladık. Enfes güzeldi.
Gittiğine değdi mi derseniz.
BENCE DEĞDİ…
Ayrıntılı yorumunuz, yazdıklarınız için çok teşekkürler. İnanıyorum ki, buraya gitmeye niyeti olan okurlar, yazdıklarınızdan yararlanacaklardır.
Orhan Meral
Yedigöllere yılda en az 3-4 kez ailecek gideriz yollardan şikayeççi olmamak lazım eğerki buraya yol yapılırsa burasıda biter çöplük olur gider.