Avusturya Viyana Seegrotte

DSC06381
Avusturya Viyana Seegrotte

Avusturya Viyana şehrine yaklaşık 2 saatlik uzaklıkta bir maden, daha doğrusu eski bir maden, bu madenden alçı taşı çıkarılıyor ve inşaatlarda kullanılıyormuş, günümüzde burayı gayet iyi pazarlıyorlar, maden olarak kullanımı bitmiş ama gayet iyi pazarladıkları için gayet iyi kazanmaya devam ediyorlar.

Alçı taşı, günümüzde bu taşın çok fazla yeri kalmadığı için inşaat sektöründe kullanılan bir malzeme değildir. Bu yüzden, birçok maden kapatılmış, bazılarının üzerinde çökmeler yaşanmış, ama burası sahip olduğu gölden dolayı sürekli bakım halinde tutuluyormuş.

Zaten madendeki gezi, güvenlik şeridi oluşturulmuş bölgede yaptırılıyor. Aslında: genel anlamda düşünüldüğünde madencilik dünyanın en zor ve tehlikeli işlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Özellikle ülkemizdeki madenler ve maden kazaları ve ölen insanlar düşünüldüğünde, bu maden gördüğünüzde hak vereceksiniz, bir lunapark gibi karşımıza çıkacaktır. Yani: tehlikesi olmayan, patlama riski olmayan bir yer.

Aslında ilginç bir yer, zaten pazarlamanın ilk kuralı da insanları malum ilginçliklere yöneltmek, dünya üzerinde böyle bir başkaca yer bulunmadığını söylüyorlar ki, haklılar, gerçekten dünya üzerinde ben şahsen böyle başkaca bir yer duymadım ve rastlamadım ama gitmeye, görmeye değer mi, gidin veya gitmeyin şeklindeki yorumlarımı yazının sonuna saklayıp, Seegrote denen bu yeri tanıtmaya başlıyorum.

Viyana şehrinden, yaklaşık 2 saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra buraya varılıyor. Bir tepenin eteklerinde, giriş kapısının daha doğrusu giriş biletlerinin satıldığı bir yer, hemen yanında içerideki bölümleri tanıtan bir pano, biraz ileride hediyelik eşya satan küçük bir dükkan ve hemen ilerisinde tuvaletler, bu boşluk alanda banklar da var, sanırım girmeyenlerin oturup beklemesi için konulmuş.

Kapıda pek fazla kalabalık yok. Aslında rehberler yıllık ziyaretçi sayısının 400-500 bin kişi olduğunu söylüyorlar ama şahsen biz gittiğimizde, bizden başka gurup yoktu yani bu rakam gerçek mi anlamak pek mümkün değil, daha doğrusu burası sadece rehberli turlarda ziyaret edilen bir yer olarak önem kazanıyor. Yani, Viyana şehrini ziyaret eden veya buralara yolu düşenlerin yolunu değiştirip te hadi burayı da göreyim dedikleri bir yer değil, yani her şeye rağmen yoğun ziyaretçi alan bir yer olduğunu sanmıyorum.

DSC06374
Avusturya Viyana Seegrotte
DSC06380
Avusturya Viyana Seegrotte
DSC06376
Avusturya Viyana Seegrotte

 

Hemen kapının yanındaki tanıtım panosu önünde, önce içerideki gezi ile ilgili bilgiler veriliyor. Burada fotoğraflar var, uçakla ilgili fotoğraflar, tarihi anlamda siyah beyaz fotoğraflar görülüyor.

Sonra biletler satın alınıyor. (Giriş bilet ücreti 10 euro) ve ardından bilet satış yerinin arkasındaki bölümden içeriye giriliyor. Öncelikle burayı ziyaret edecekler için şunu önermekte yarar var.

Buranın başlıca özelliklerinden birisi, içeride hava sıcaklığının sıcaklığının standart sürekli 9 derece olması, bu yüzden içerde üşümek mümkün, bu yüzden burayı ziyaret edeceklerin giysi olarak tedbirli olmaları şart. Aksi halde, hemen girişte 0.5 cent yani yarım Euro ödeyerek emanet battaniye türü bir şey kiralıyorlar.

Bunu kullanabilirsiniz.  Bir diğer öneri: burası bir maden ve tünellerden yürüyeceksiniz, eğer kapalı yer fobiniz varsa veya kapalı yerlere girmek sizi sıkıyorsa, sakın girmeyin, burası size göre değil. İçerideki tur yaklaşık 40-45 dakika sürüyor.

Battaniyemi de aldıktan sonra içeri giriyorum. Malum burası bir maden ve hemen bir tünelle karşılaşıyoruz. Tünellerde yürümeye devam ediyoruz, öncelikle karşılaştığımız tüneller, pek fazla geniş ve büyük değil.

DSC06387
Avusturya Viyana Seegrotte

İlerlerken bir kapıdan geçiyoruz. Buraya “İngiliz kapısı” deniyor. Aslında madencilik dilinde, bu tarz kapılara İngiliz Kapısı deniyormuş. Çünkü, işçiler kendi aralarında “Neredesin” diye konuşurken “İngiliz kapısındayım” tarzında, bulundukları yeri belirten deyimler kullanıyorlarmış.

Ardından galerilerden geçmeye devam ediyoruz.

Galerilerde: bütün madenlerde olduğu gibi, vagon sistemi var ve bu vagonların hareket etmesi için yerlere ince demirler şeklinde raylar döşenmiş. Taşların taşındığı vagonlar bu rayların üzerinde hareket ediyormuş.

Kenarlarda yani tünelin duvarlarında oyuklar var. Büyük oyuklar, vagonlar geldiğinde raylardan kaçmak isteyen işçilerin sığındığı yerlermiş. Küçük oyuklar ise, aydınlatma için kullanılan gaz lambalarının yani ışıkların konulduğu yerlermiş.

Bütün maden bölümü içinde sıcaklık standart 9 derece olmasına rağmen, sadece bu odanın bulunduğu yerde, sıcaklık 14 derecedir. Bu yüzden, işçiler bu odada toplanır, yemek molası verirlermiş.

Yürümeye devam ettiğimizde, Fast Sall denen bir salon bölümüne geliyoruz. Her yıl 4 Aralık tarihi “Dünya Madenciler Günü” olarak kutlanır. Ama eskiden, Aralık ayının ilk Pazar günü yani dini ayin yapılan gün, bu kutlama yapılır, buranın sahibi olan kişi, o gün işçilere izin verir ve burada, küçük bir ziyafet tertip edilirmiş. Burada yemek yenir, içki içilir, kutlama yapılırmış.

DSC06391
Avusturya Viyana Seegrotte

Galerilerde yürümeye devam ettiğimizde, daha büyük ve geniş galerilerin bulunduğu yerlere ulaşıyoruz. Burada ilk karşımıza çıkan yer atların tutulduğu alandır. Hemen girişteki panoda siyah beyaz resimlerde de görüldüğü üzere, burada madende çalışan atlar tutuluyormuş. Bu atlar “dolap beygiri” sistemiyle çalışıyormuş.

Katana cinsi Macar atları, gayet güçlü olan bu atlara çok iyi bakılıyormuş. Çünkü hayvanlar maden için çok önemli, ama bu atlar için zamanla büyük bir sorun ortaya çıkıyor. Bu atlar, dolap beygiri olarak çalıştırılırken gözleri bağlanıyor, arkasından hayvanlar karanlık yerde sabaha kadar tutuluyor ve hayvanların ışıkla olan göz teması minimum düzeye iniyor ve bir süre sonra, gözleri yetisini kaybetmeye başlıyor.

Hayvanlar neredeyse kör olacak hale geliyorlar. Ama dediğim gibi atlar madenlerin çıkarılması için çok önemli, hayvanlara çok iyi bakıyorlar. Burası atların dinlendirildiği bölümdür.

20160804_092758
Avusturya Viyana Seegrotte

“3 Silahşörler” filmleri birçok bölüm halinde çekilmiş ve sinema severlerin beğenisine sunulmuştur. Bunlardan bir tanesi de, bu madenin galerilerinde çekilmiştir. 1993 yılında, 3 Silahşörler Zegrotta denen filmde bir kral kurtarma sahnesi vardır. Gelirler ve buradan kralı kurtarırlar, arkasından aşağıdaki göle inerler, ejderha kafası olan tekne ile beraber yer altı gölünden okyanusa, açık denize çıkarlar, filmin belli bölümleri burada çekilmiştir.

Galerilerin sonunda, göle ulaşmadan hemen önce, merdivenlerden indiğinizde, merdivenlerin sonunda, hemen sol duvarda büyük bir çerçeve görülüyor, bunun içinde filmin afişi ve fotoğrafları var. Oyuncuların isimlerini not alırsanız, filmi bulup seyrettiğinizde, burada görmüş olduklarınızı filmde görme şansı yakalarsınız.

20160804_091213
Avusturya Viyana Seegrotte

Gezimizin bu bölümünde, üst taraftaki galerilerde kalmış tek su birikintisi gölle karşılaşıyoruz. Burada bir göl göreceksiniz. Buna “mavi göl” deniyor. Küçük bir alan olarak kalmış, aslında bir havuz gibi. Aşağıdaki gölde yapılan tekne turunda, bu gölün altında dolaşılıyor. Madendeki taşın özelliği nedeniyle yani taşın suyu sızdırmaması nedeniyle, bu göl burada kalmış ve aşağıdaki göle karışmamıştır.

DSC06409
Avusturya Viyana Seegrotte
DSC06397
Avusturya Viyana Seegrotte

 

Ardından, madenin biraz daha büyük ve geniş alanlarına girmeye başlıyoruz. Burada karşımıza küçük bir şapel çıkıyor. Bu görülen şapel, 1868 yılında yani maden açıldıktan 20 sene sonra yapılmıştır.

Yapılma amacı: işçiler işe başlamadan önce ve işlerini bitirdikleri zaman, dua etmeleri içindir. İşçiler, buraya gelirler, kazasız belasız bir gün geçirelim diye dua ederlermiş.

Burada ve madenin diğer bazı bölümlerinde 2 harf dikkatinizi çekecektir. Bunlar: G ve A harfleri. Bunlar Almanca bir kelimenin ilk harfleri olarak dikkat çeker ve “İyi Şanslar” anlamına gelir.

Çünkü bu insanların şansa ihtiyaçları var ve birbirleriyle selamlaşırken, böyle selamlaşırlarmış. Madenlerin giriş ve çıkışlarında ve diğer bazı yerlerinde de bu kelime veya bu harfler sıkça görülür.

Şapelde: bir resim var, bu resim Azize Barbara resmidir. Azize Barbara: madencilerin azizi olarak geçer. Kendisi bir madenci kasabasında doğmuş ve kendini tamamen bu insanlara yani madencilere yardıma ve dine adamış bir kadındır.

İlginç bir özellik: Meryem Ana dışında hiçbir kadın karakterin ismi, katedrallere verilmezken, Azize Barbara’nın ismi bazı katedrallere verilmiştir. Çünkü çok büyük maden şehirlerinde yapılan katedraller, madenlerden gelen paralarla yapıldığı için, bu katedrallere madencilerin azizesi olan Barbara Katedrali ismi verildiği olmuştur.

20160804_092021
Avusturya Viyana Seegrotte
DSC06376
Avusturya Viyana Seegrotte

 

Yürümeye devam ettiğimizde, daha büyük galerilere ulaşıyoruz. Burada: II. Dünya Savaşında Naziler tarafından yapılmaya çalışılan jet uçağının parçaları görülmektedir. Buraya, II. Dünya savaşı sırasında 2 bin civarında insan çalışmak üzere getirilmiş.

Bu insanları seçerken öncelikle teknik bilgisi olanları yani elektrik, uçak, motor mühendisleri ve teknisyenlerini seçmişler, ardından yine binlerce insan, çalıştırılmak üzere buraya getirilmiştir.

Bu insanlar buradaki malzemelerin çıkarılması, buranın temizlenmesi gibi işlerde ve 9 derece sıcaklıkta yani soğuk ortamda zor şartlarda çalıştırılmışlardır.

Burada bir yazı ile karşılaşıyoruz. “Nazi diktatörlüğü altında toplama kamplarından buraya getirilip 1944-1945 yılları arasında çalışmaya zorlanan insanlar anısına”

Ardından burada yapılmaya çalışılan uçak parçalarının bulunduğu bölüm görülüyor. Bunlar yanmış ve kırılmış uçak parçalarıdır. II. Dünya savaşı sırasında, 1944 yılı itibarı ile ortaya çıkarılmaya çalışılan jet uçağının parçaları ve modeli görülüyor.

Model incelendiğinde günümüzdeki jet uçaklarına benzerliği fark ediliyor. O zaman savaş dönemine bakılırsa, hakim uçaklar bombardıman ve avcı uçaklarıdır. Çok daha hızlı hareket eden ve bomba taşıyan uçak planlamışlar.

Bu plan, ilk Nazi Almanya’sının oluşmaya başladığı yani kendilerini savaşa hazırladıkları dönemde ortaya çıkmış ama her zaman öncelikli farklı amaçlara yönelmişler, tanklar yapılmış, savunma alanları yapılmış, bombardıman uçakları yapılmıştır.

Ama bakıyorlar ki 1944 yılında cephe kaybediyorlar, bu sefer aktif bir uçağa ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar, arkasından en doğru yer olarak burayı buluyorlar, çok büyük alanlar, tam bir fabrika gibi ama yerin altında ve gizli.

Gövde bir yerde, kanatlar bir yerde, kokpit bir yerde, elektrik aksamı bir yerde, motor en aşağıda, günümüzdeki gölün bulunduğu ama o zamanlar kuru olan alanda üretiliyor. Amaç, hepsini dışarıda birleştirmek ve uçakları bir şekilde havalandırmaktır.

Amerikalılar, bir şekilde savaşın son döneminde, burayı tespit ediyorlar ve bombalamaya başlıyorlar. Naziler, en hazır uçağı birleştirip tepedeki piste çıkarıp havalandırıyorlar, bu uçak birkaç uçağa zarar veriyor ama sonrasında düşüyor.

Amerikalılar burayı öğrenince, Naziler, ellerindeki tüm kalıntıları ve dökümanları yakıyorlar. Yine de, söylentilere göre: Amerikalılar, burayı ele geçirdiklerinde Nazilerin “Salamander” ismini verdikleri bu uçağa ait birçok bilgiye ulaşıyorlar ve “Sparrov” adını verdikleri ilk jet uçağını üretiyorlar.

Öte yandan, bu projede çalışan bazı kişilerin de, savaş sonrası Amerikaya sığınmış olmaları, uçağın Amerika da gelişimini sağladığı söylenir.

DSC06408
Avusturya Viyana Seegrotte

Ardından: madende çalışan işçilerin günlük faaliyetlerinde kullandıkları eşyalar ve cihazların bulunduğu bölüm görülüyor. Burada: su içtikleri testiler, aydınlatma için kullandıkları fenerler, kazmalar, kürekler, çanlar görülüyor.

Eskiden telefon bulunmadan önce, çanlarla haberleşiyorlarmış. Sonrasında telefon sistemi kurulmuştur. Gün içinde ihtiyaç duyulan ve kullanılan malzemeler burada sergileniyor.

DSC06399
Avusturya Viyana Seegrotte
DSC06398
Avusturya Viyana Seegrotte

 

Daha sonra, tören alanına ulaşıyoruz. Burası geniş bir sahadır. Burada, sol tarafta madenin kurulmasını sağlayan ilk kişinin isminin yazılı olduğu bir pano var. Az önce sözü edilen Azize Barbara figürü de burada görülüyor.

Burada mumlar var. En kalabalık törende, burada 1500 kişinin toplandığı söyleniyor. Bu tür törenlerde: kilise korosu, din adamları, Madencilik Derneğinden gelenler, madende çalışanlar yani birçok kişi bir araya gelirmiş.

Yani, bir anlamda küçük bir kilise gibi düşünülebilir. 4 Aralık Dünya Madencilik günü törenleri burada yapılıyormuş.

20160804_092927
Avusturya Viyana Seegrotte

Yürümeye devam ettiğimizde, madenin en ilgi çeken bölümüne ulaşılıyor. 45 derece eğimli merdivenlerden (120 basamak kadar) aşağıya iniliyor. Sağ ve sol yanda merdivenler var. Sol yandakiler iniş, sağ yandakiler çıkış içindir.

Merdivenler ıslak olabilir ve kayma riskine karşı dikkat edin. Sol yandaki merdivenlerden aşağıya indiğinizde, sonda, duvarda 3 Silahşörler filminin afişi görülüyor. Hemen karşıda ise, ilginç bir ejder başlı tekne var.

Bu tekne filmde kullanılmış ve ekip tarafından buraya hediye olarak bırakılmıştır. Daha sonra: hemen kıyıda, 26 kişi kapasiteli bir tekneye biniliyor. Basit bir tekne, karşılıklı oturma yerleri var, arkasında bir sürücü bulunuyor.

Tekne hareket ederken, altı düz olduğu için, kişilerin oturdukları yerden kalkmaması gerekiyor çünkü teknenin dengesi bozuluyormuş. Bir de tekneyi süren kişinin yüzüne doğru flash patlatarak fotoğraf çekilmesi istenmiyor çünkü sürücü dar galerilerde, gölün üzerinde tekneyi sürerken dikkatli olması gerekiyor.

Göl: daha önce söylendiği gibi, maden burada faaliyette iken, bir bölümden su çıkması nedeniyle oluşmuş ama o kadar büyük miktar su çıkmış ki maden kapatılmış ve bu göl ortaya çıkmış. Gölün suyu, doğal kaynak suyu olduğu için dışarı çıkarken topladığı minerallerden dolayı oksijen içermiyor ve içinde canlı yaşamıyor.

Gölün derinliği 1 veya 1.2 metredir. Yani, çok derin bir göl beklemeyin. Sadece bir yerde, bir kuyu gibi yerde derinliğin 14 metre olduğu söyleniyor. Gölün derinliği ve gizemi, ışık oyunlarıyla etkileniyor.

Bir anlamda, gölün altındaki alçı taşlarını da görmek mümkündür. Ama bazı yerlerde ışık oyunları, sanki gölün gayet derin olduğu izlenimi yaratıyor. Hatta, gölün suyu o kadar berrak ki, ayna gibi yukarıdaki görüntüyü aynen yansıtıyor.

Zaten gölün bir bölümü, bu yansıtma nedeniyle “Ayna göl” olarak isimlendirilmiştir. Hatta “Küçük Alpler” denen bölümde, burada bir şekilde ışık oyunları ile “Alp dağları” silüeti, gölün yüzeyine yansıtılmış ve göle bakarken, sanki Alp dağlarını gördüğünüzü sanıyorsunuz.

Suyun halen çıkmaya devam ettiği ve basıncı dengelemek ve sistemi ayakta tutmak için suların bir şekilde pompalarla dışarı atıldığı söyleniyor. Tekneye biniyoruz ve gayet yavaşça hareket eden tekne, (tekne yolculuğu 4 dakika sürüyor) galerilerden hareket ederken, suyun altındaki ışıklar açılıyor.

Bu arada, madende suyun ilk patladığı ve ardından çelik ve betonla duvar örülerek kapatılan yer görülüyor. Evet, başlangıçta pazarlama taktiği olarak gayet havalı şekilde anlatılan bu tekne turu: yaklaşık 4 dakika sürüyor ve ardından, tekneden inmeden önce rehber tarafından şu sözleri duyuyorsunuz “Tekneci arkadaş, bizi kazasız belasız dolaştırdığın için teşekkür ederiz” derken bir alkış kopuyor ama daha bitmedi, tekneden inerken, avucunu açan tekneci arkadaşa, bozukluk vermeyi unutmayın şeklinde yine bir uyarı ile karşılaşıyorsunuz.

Ardından, hani içerde üşüyeceğimizi düşünmüştük ya, dik merdivenlerden ter içinde çıkıyor ve kendimizi dışarı atıyoruz.

Gelelim değerlendirmeye: Avrupa’nın en büyük yer altı gölü, galerilerinde Naziler uçak yapmışlar, göl de tekne gezintisi yapılıyor. Pazarlamanın en muhteşem ve can alıcı noktaları bunlar.

Ama burayı ziyaret etmek isterseniz çok şey ummayın, yani hani derler ya gitmezsen çok fazla şey kaybetmezsin. Tercih sizin. 40-45 dakika süren bu tur ilginç olabilir, ama bu yazdıklarımı önceden bilseydim ben şahsen gitmezdim.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.