Şehir: 2010 yılında yapılan ankette “dünyanın en mutlu kenti” seçilmiştir.
Danimarka ülkesinin ikinci büyük şehridir. Jutland Aarhus körfezindedir. Şehir limanı sık sık büyük yolcu gemilerini ağırlamaktadır. Bir yolcu gemisinin gelişi, şehirde büyük haber duygusu yaratır ve iskele güvenlik nedeniyle kapatılır, yolcular genellikle lise bandosu tarafından karşılanırlar.
Şehir: üniversitede öğrenim gören öğrencilerin çokluğu nedeniyle, canlı bir şehirdir. Şehrin nüfusu 256.000 kişidir ve “Dünyanın en küçük Big City” olarak bilinir. Bu nüfusun büyük bölümünün öğrenci olduğu da gerçektir. Üniversite deyince, şehirdeki üniversite, dünya üzerinde en iyi 200 üniversite listesi içinde bulunuyor. Bu üniversite yabancı öğrenci değişim programlarına dahil olduğundan, şehir sokaklarında değişik dilleri konuşan veya İngilizceyi değişik aksanla konuşan birçok genç görebilirsiniz.
Şehirde çok güzel yürüyüş yolları, iyi alışveriş, çok kaliteli müzeler ve birçok mükemmel restoran bulunmaktadır.
Yaz sonunda: her yıl, şehir merkezi ve liman parçaları büyük festivallere ev sahipliği yapar.
Evet, giriş için son notlar şunlardır: burası sakin bir şehirdir, trafik sorunu yoktur, otobüs her zaman tam zamanında gelir. Bisikletle şehri bir baştan öbür başa 15 dakikada geçebilirsiniz. Limandan şehir merkezine 20 dakikada yürüyebilirsiniz.
Şehir merkezindeki sokakların birçoğunda bulunan dükkanlarda: pek çok giysi, yiyecek, içecek, hediyelik eşya bulunmasına rağmen, bunlar ülkemiz ve hatta Avrupa’nın birçok yerine göre çok pahalıdır. Çünkü, zaten genel anlamda Danimarka, Avrupa’nın en pahalı ülkelerinden sayılır.
ULAŞIM
Şehir, Kopenhag şehrinin 187 km kuzeybatısındadır. Bu aradaki uzaklık uçakla 25 dakika ve trenle 3 saat sürmektedir. Çünkü, İstanbul’dan bu şehre direkt uçuş yok, buraya ulaşmak için Kopenhag şehri düşünülmelidir.
Aarhus havaalanı, şehrin 36 km kuzeydoğusundadır. Havaalanı kodu AAR dir. Şehir merkezi ve havaalanı arasında, otobüs seferleri vardır. Havaalanı kapısı önünde bekleyen taksiler de ulaşımda düşünülebilir. Otobüs ulaşımı yaklaşık 50 dakika sürmektedir, buna göre kendinizi ayarlamanız önerilir.
TARİHİ
Şehir bölgesindeki ilk yerleşimcilerin, 8. yüzyılda buraya geldikleri biliniyor. Şehir erken Viking çağında kurulmuştur.
948 yılında, şehir ülkenin en büyük şehirlerinden biri olarak bilinmektedir.
1570 yılında: ticaret ve gemicilik şehrin büyümesini etkilemiştir.
1810 yılında şehirde çeşitli fabrikalar kurulunca, liman genişletilmiştir.
1830 yılında, Kopenhag şehri ile bağlantılı düzenli gemi seferleri başlamıştır.
1862 yılında Jutland demiryolu kurulunca, şehir önemli bir demiryolu merkezi olmuştur.
1928 yılında Aarhus Üniversitesi kurulmuş, 1950’lerde Jutland bölgesinin en önemli iş merkezi halinde, büyümeyi sürdürmüştür.
İKLİM
Şehirde nemli karasal iklim egemendir. Yıl boyunca, Atlantik üzerinden gelen alçak basınç sistemleri etkin olmaktadır. Genellikle Aralık-Mart ayları arasında kalan dönemde: kar ve don görülür. Sonbahar dönemi yani Eylül-Ekim ayları sık yağmurlu ve rüzgarlıdır. Burayı ziyaret etmek için en uygun zaman: Haziran-Temmuz-Ağustos aylarıdır. Öte yandan, Haziran ayında bile, geceleri soğuktur yani yanınızda mutlaka kalın giysiler bulundurmanız önerilir. Özellikle üniversite eğitimi için gidenlerin mutlaka yanlarında kalın giysiler götürmesi önerilir.
PARA BİRİMİ
Burada “Danimarka Kuronu” kullanılıyor.
1 TL= yaklaşık 3.25 kurondur.
İNSANLAR
Aarhus Jutland’ı çevreleyen bölgedeki 1.200.000 kişiden, 300.700 kişinin yaşadığı bir yerdir.
Şehir Kopenhag’dan sonra Danimarka ülkesinin en yoğun nüfuslu ikinci şehridir. İnsanlar: genellikle yardım sever, güler yüzlü, sıcak kanlıdır.
Genellikle, sarışındırlar. Fazla yüksek katlı binalar bulunmaz. İnsanlar genellikle tek katlı ve müstakil evlerde yaşarlar ve yine genellikle perde bulundurma huyu olmadığından evlerdeki yaşantıları izlemek mümkündür. Danimarkalılar, Cumartesi günü öğleden sonra saat 2 gibi dükkanlarını kapatırlar ve içmeye başlarlar ve tüm gece içmeye devam ederler.
Şehir nüfusunun % 15’lik bölümü göçmenlerden oluşmaktadır. Özellikle, bu göçmen yoğunluğu içinde ülkemizden buraya göç etmiş vatandaşlarımız ağırlıktadır. Bu vatandaşlarımız arasında Sivas-Şarkışlalılar ağırlıktadır. Bunun dışında, şehirdeki göçmenler arasında yoğunluk “Kuzey Afrika” göçmenleridir. Bu Afrikalı ve Arap göçmenlerin çocuklarının dengesiz davranışlarını görebilirsiniz, zaten şehir halkı bile bu yüzden göçmenlere olan bakış açısını olumsuz yönde değiştirmiştir.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI
Otobüsler ve yolcu otobüsleri: sarı otobüsler şehir merkezi ve çevresinde çalışmaktadırlar. Bu sarı renkli otobüslere: arka kapıdan veya körüklü ise ön ikinci kapıdan binmeniz gerekir. Otobüslerde bilet sistemi güvene dayalı olduğundan, otobüs şoförü size bilet sormaz ve siz bilet atmak durumunda değilsiniz. Ancak bilet kontrolcüler vardır ve mavi mont giyen bu görevliler yolcuların biletlerini kontrol ederler. Eğer bilet atmadıysanız veya onluk bilet kuponunu basmadıysanız, bu görevliler size 500 kuron ceza yazarlar. Bu arada, otobüslerde iniş ön kapıdan yapılıyor. Yani inmeye yakın, ön kapıya doğru ilerlemeniz gerekiyor.
BİSİKLET
Danimarkalılar, bisikletlerine çok düşkündürler ve sokaklarda genellikle bisiklet yolları belirlenmiştir ve yine bisiklet sürücüleri için ışıklı sinyaller bulunur. Şehirde birçok yerde ücretsiz bisiklet alabileceğiniz yerler bulunuyor. Bunlar ücretsiz ama küçük bir depozito ödemeniz gerekiyor. Ama şehirde gençler ağırlıkta olduğundan bu ücretsiz bisikletlerden denk gelme olasılığı düşüktür. Şehirdeki bisiklet yoğunluğunu ve alışkanlığını görmek için: ana tren garının yanındaki köprü dikkatinizi çekecektir. Bu köprü üstünde: iki katlı, yüzlerce bisiklet park edildiğini görebilirsiniz.
DİL
Danimarka ülkesinde “Danimarka” dili konuşulmaktadır. Ama, ülkede yaşayanların hepsi aynı zamanda İngilizce bilmektedirler.
YEMEK KÜLTÜRÜ
Geleneksel Danimarka mutfağı: diğer Kuzey Avrupa ülkeleri mutfaklarıyla benzerlikler göstermektedir. Danimarkalıların kendi gıda ürünleri arasında: domuz, peynir ve süt ürünleri ön plana çıkmaktadır. Özellikle: Danimarka tereyağı çok popülerdir.
Bir akşam yemeğinde, yemek, genellikle et, patates ve sos ağırlıklı olacaktır. Ama genellikle domuz eti kullanmaktadırlar. Danimarkalılar, dünya üzerinde kişi başına en fazla domuz eti tüketen toplumdur. Patates de, geleneksel Danimarka yemeklerinde vazgeçilmez bir gıda maddesidir. Patates, 1720 yılında Fransız bir göçmen tarafından Danimarkalılara tanıtılmıştır. Ancak, günümüzde pişirme yöntemleri farklıdır.
Ekmek: her zaman Danimarkalıların yemek kültüründe önemli bir parça olmuştur.
Ekmekler ve hamur işlerine, Danimarkalıların özel ilgisi vardır. Hatta: Danimarka genelinde o kadar çok pastane vardır ki, Danimarkalılar pasta olmadan yaşayamazlar. Ancak, Danimarka pastanelerinde, kek ve hamur işlerinin büyük bir çeşitliliğini görmek mümkündür. Danimarka’da ekmek ise: genellikle koyu renkli, ekşi hamurlu çavdar ekmeğidir.
Tahıl ve tohumların farklı türlerinden de ekmek pişirilmektedir. Çavdar ekmeği: genellikle dilimlenmiş olarak sunulur. Ayrıca: sandviçler de, bu ekmeklerden yapılır. Bir sandviç yaparken, Danimarkalılar, bir dilim ekmeği koyup üzerine malzemeyi yerleştirirler ve çatal, bıçak kullanarak, bu açık yüzlü sandviçi yerler. Ülkede, bu açık yüzlü sandviç yapmak bir sanat gibi düşünülür. Danimarkalıların büyük çoğunluğu, öğle yemeği için bu açık yüzlü sandviç tercih ederler.
Modern Danimarka mutfağı son yıllarda büyük değişimlere uğramıştır.
Değişimin temelinde genel olarak hafif ve daha sağlıklı yemekler yapma eğilimi hakim olmuştur. Modern Danimarka pişirme yöntemlerinde: Fransa, İspanya ve İtalya ağırlığı hissedilmekle birlikte, az da olsa Çin ve Tayland etkileri de görülebilir.
Eski gıda kültüründe, birçok gıda maddesinin: salamura, tuzlama, hava kurutma veya dekapaj yaparak korumaya alındığı bilinir. Çünkü: gıda ihtiyacı kış boyu sürecektir ve Danimarka her kazan birçok coğrafi zorlukları barındırmıştır, bu yüzden insanlar gıdaların uzun süreli korunmasına büyük önem vermişlerdir.
Sonuç olarak: Danimarka’nın en bilinen gıda maddelerinden söz etmek istiyorum: tereyağı, peynir (Danimarka mavi peynir ve havarti), domuz ürünleri (özellikle pastırma) ve wienerbrod denilen pasta.
Hani yemekten söz ettim ve Danimarka yemek kültürünü anlattım da, şunu da belirtmeden geçmemek gerekir, şehir merkezinde bol miktarda dönerci olduğunu unutmamak gerekir, eğer tanıdık lezzetleri tatmak isterseniz, bu dönercileri düşünebilirsiniz.
Gelelim içeceklere. Danimarka’nın diğer şehirleri gibi, burada da “bira” en çok tüketilen içkidir ve sokaklarda, gençleri yanlarında kasa kasa biralarla görebilirsiniz. Şehirdeki en popüler bira “ceres” tir.
ALIŞVERİŞ
Şehirde “Latin Mahallesi” olarak anılan bölüm: şehrin alışveriş ağırlıklı yeridir. Burada: Volden, Klostergade ve Borggade gibi caddeler: özgün ürünleri bulup satın almak için uygundur. Bir diğer alışveriş yeri “Mollestien” denilen yerdir.
Stroget: tümüyle yayalaştırılmış ve yaklaşık 850 metre uzunluğunda bir caddedir. Son olarak “The Frederiksbjerg” bölgesi de alışveriş severler için uygun dükkan ve mağazalar barındırmaktadır.
Son bir not: buranın pahalı bir yer olduğunu unutmayınız, hatta Danimarka ülkesi Avrupa’nın en pahalı ülkelerinin başında gelmektedir, yani alışveriş için pek de uygun fiyatlar bulamayacaksınız.
GECE HAYATI
Şehirde öğrenci yoğunluğu genellikle hafta sonlarında üniversitenin fakültelerinde yapılan eğlencelere katılırlar. Şehirde ise eğlenceli bir gece hayatı var denilebilir. Ancak, bu mekanlar yalnızca hafta sonlarında açıktır ve hafta içinde akşam saat 7 den sonra sokaklarda kimseyi göremezsiniz.
Eğlence mekanlarından birkaç örnek vermek gerekirse, bunlardan birisi “chartreuse” ve bir diğeri “galliano shot” olabilir. Bunun dışında, bira alıp, çimlerin üzerine yayılmak ta düşünülebilir. Son bir öneri daha: Cuma ve cumartesi geceleri için, en eğlenceli kulüplerden birisi olarak düşünülen “train” olabilir.
GEZİLECEK YERLER
AARHUS KATEDRALİ-ARHUS DOMKİRKE
Toplam 93 metre uzunluğu ile, Danimarka’nın en uzun katedralidir.
Katedral: denizcilerin koruyucu azizi St Clemens’e adanmıştır ve 1201 yılında Romanesk tarzda inşa edilmiştir. Ancak 1330 yılındaki yangında tahrip olmuştur.
Tahrip olmasına rağmen, mevcut duvarların bazı bölümleri kullanılarak, 1450-1520 yılları arasında gotik tarzda tuğla olarak yeniden yapılmıştır. Yapının yapımında yaklaşık 1350 tuğla kullanıldığı söyleniyor.
Özellikle: freskler, en büyük org ve üç kanatlı resim: Danimarka’nın Ortaçağ’dan kalma sanat eserleri olarak önem kazanmaktadır. Ayrıca: iyi korunmuş mezarlar, koro yeri ve sunak ilgi çekmektedir. Yapı 1200 koltuk kapasitelidir.
Günümüzde, burada sık sık konserler düzenlenmektedir.
Katedralin içinde “The Votive Ship” yani “Adak Gemi” bulunmaktadır.
Bunun gerçek kökeni bilinmemektedir ancak 1720 yılında, Hollanda’da yapıldığı düşünülmektedir. Geminin buraya düşmesi hikayesi şudur: Rus Çarı Petro: bölgede hüküm sürerken, Hollandalılardan, savaş gemilerinin çizimlerini göndermelerini emretti. Bunun üzerine Hollandalılar, gemilerin bir örneğinin çizimi yerine, bir modelini yaptılar. Bunu Rusya’ya götürmek üzere yola çıkan Hollanda gemisi, bu bölgede şiddetli fırtına ile karşılaştı ve gemi batmasına rağmen, bu model her nasılsa sağlam ve hasarsız olarak kıyıya vurdu. Aarhuslu balıkçılar bu modeli bulanlardan, para vererek satın aldılar ve katedrale bağışladılar.
Gemi 2.65 metre uzunluğunda ve 3.50 metre boyundadır. Danimarka kiliselerinde benzeri adak gemileri bulunmaktadır.
Gelelim fresklere: “The Frescoes” ler: reformasyon dönemine kadar katedralin duvarlarının çoğu fresklerle süslenmişti. Ancak daha sonra bunların birçoğu kayboldu. Ancak Aarhus katedralinde, 220 metrekare olan Danimarka’nın en büyük freski: buranın duvarlarında ve kemerlerinde bulunmaktadır. Bu fresklerde: St Christopher, St Clement, St George, Ejderha, üç katmanlı resimde Araf, St Michael Ruhlar kantarı ve çok sayıda diğer dini olaylar betimlenmiştir.
Freskler: tüm katedrali çevrelemektedir. Yalnızca kuzeybatı köşesindeki sözde cüzzam penceresi çevresinde yoktur. Bu fresklerin 1470-1520 yılları arasında yapıldığı belirtiliyor.
Katedralin kulesi: şehrin muhteşem bir manzarasını izlemek isteyenler için en uygun yerdir. Kule, kilisede dini tören varken kapalıdır ve çıkış ücretlidir.
KİLİSE-VOR FRUE KİRKE
Katedralin üstündeki bu kilise: başlangıçta İskandinavya’nın en eski taş kilisesi olarak bilinmektedir ve 1277 yılına tarihlenmektedir.
Sitede ilk taş kilise, katedral olarak 1060 yılında inşa edilmiştir. Traverten ve bölge taşları kullanılarak yapılan kilisenin batı ucunda bir kule bulunduğu düşünülmektedir. Kule olmasa bile, bu kilisenin yüksekliğinin 39 metre olduğu söyleniyor. Buna ek olarak, kilisenin doğu ucunda bir crpyta vardı. Kilise 1087 yılında St Nicolaus adına kutsandı. Bu yapının crpyta bölümü: 1955 yılında mevcut kilisenin yenilenmesi sırasında tesadüfen keşfedildi. Surların içinde 1190 yılında yeni bir katedral inşaatına başlanınca, 1230 yılı civarında Aarhus manastırı kuruldu. Manastır: dilenci rahipler tarafından halktan toplanan paralar ile yapıldı ve 1233 yılında tamamlandı.
Günümüzde, bu Katolik kilisesinin 80 farklı ulustan 3500 üyesi bulunduğu söyleniyor.
DOĞAL TARİH MÜZESİ-NATURHİSTORİSK MUSEUM
Burada, Danimarka’nın birkaç bin yıl öncesindeki doğa ve manzara değişikliklerinin hikayesi anlatılmaktadır.
Jutland Doğal Tarih derneği: 1911 yılında kurulmuştur. Doğal Tarih Müzesi ise 1921 yılında kurulmuştur.
Müzenin ilk koleksiyonları: Laessoge okulunun 8 odalı üst katında sergilenmiştir. Ancak burası yetersiz gelmiş ve Aarhus Belediyesi tarafından mimar CF Moller tarafından tasarlanan ve finanse edilen müze binası 1941 yılında açılmıştır.
1978 yılında ise sergi alanına, 400 metre karelik yeni bir bölüm eklenmiş ve toplam alan 2500 metre kare olarak düzenlenmiştir. 1941 yılında, Bayan Ellen; Alt Strandkaer bölgesindeki çiftlik arazisini müzeye bağışladı ve 150 hektarlık çiftlik arazi, bir araştırma ve eğitim merkezine dönüştürüldü.
Evet, günümüzde: müze, insansı iskeletlerin ilginç bir koleksiyonuna sahiptir.
Ayrıca, tüm dünyadan doldurulmuş ve korunmuş hayvanlar da sergilenmektedir.
Korunmuş hayvanların birçoğu binlerce yıl önce soyu tükenmiş olanlardır.
Müzede “Küresel Köy” denilen sergi bölümünde: yeryüzünde bulunan bitki ve hayvanların sayısız örnekleri bulunmaktadır.
“Animalia-Survival” bölümü: burası evrim hakkında farklı bir sergidir. Burada alfabenin her harfi için bir hayvan hakkında bir öykü anlatılmaktadır.
“Danimarka Doğası Hakkında Sergiler” denilen bölümde: Danimarka manzara, doğa, bitki ve hayvanları ve onların yaşam alanları ve ekolojik koşulları tasvir edilmektedir.
CİTY HALL
1941 yılında tamamlanan yapı: Arne Jacobsen ve Erik Moller tarafından tasarlanmıştır.
Başlangıçta tasarlanmamasına rağmen, eleştiriler üzerine, mimarlar tarafından sonradan 60 metre yükseklikteki ikonik kule eklenmiştir.
Beton inşa edilen yapının iç cephesi mermer, dış cephesi ise bronz ve ahşap kaplanmıştır.
MARSELİSBORG SARAYI-MARSELİSBORG SLOT
Burası Danimarka kraliyet ailesinin yazlık konutudur. Şehir merkezinin güneyindeki alan: 1898-1902 yılları arasında tamamlanmıştır ve tasarım mimar Hack Kampman’a aittir. Saray: küçük göletler, çalı kaplı yamaçlar bulunan bir parkla çevrilidir.
Beyaz cephesi ve dış süslemeleri: Neoklasik ve art nouveau tarzındadır. 1661 yılında, Hollandalı tüccar Gabriel Marselis’in oğullarından ikisi, Danimarka’ya taşındılar ve Aarhus bölgesine yerleştiler. Bir oğlu: Constantin Marselis, bir boran statüsüne yükseltildi. O, çocuksuz öldü ve sahip olduğu Emlaklar Hıristiyan V. Baronetcy emanet edildi. Bunlar, farklı tarihlerde farklı kişilerin eline geçti ve 1896 yılında şehir meclisi, Marselisborg emlakını satın aldı ve 1898 yılında, yeni evli veliaht Prense tahsis edildi.
Bu hediye, mimar Hack Kampmann tarafından 1899-1902 yılları arasındaki dönemde restore edildi.
1967 yılından sonra, saray günümüze kadar olan süreçte yazlık saray olarak kullanılmaktadır. Sarayın bulunduğu park alanı, 13 hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Bu park alanı İngiliz peyzaj mimarı L. Hıristiyan Diedrichsen tarafından düzenlenmiştir. Buna ek olarak, park alanında bir dizi sanat eserleri ve bir gül bahçesi ve bir bitki bahçesi bulunmaktadır.
Kraliyet üyeleri ikamet etmediklerinde, saray ziyaret edilebilmektedir. Bir de kraliyet ailesi sarayda olsa da, öğlen saatlerinde yapılan “Royal Life Guard” yani muhafız nöbet değişim töreni ilgi çekmektedir.
AARHUS TİYATROSU
Katedralin karşısındaki bu yapı; Danimarka’nın en büyük şehir tiyatrosudur.
Danimarkalı mimar Hack Kampmann tarafından inşa edilen yapı, 1916 yılında tamamlanmıştır.
Bina: art nouve popüler tarzında inşa edilmiştir. Tiyatronun yapı tarzı, doğal malzemeler üzerinde kayda değer bir ulusal romantizm vurgulamaktadır. Tiyatro binasının cephesi, çok güzel dekore edilmiştir. Tiyatronun içi ise, Danimarka doğal motifleriyle süslüdür. İç bölüm, sanatçılar: Hansen-Reistrup ve Hans Tegner eseridir. Özellikle ana oditoryumdaki altın ve yeşil renkli süslemeler ilgi çeker.
AARHUS CUSTOM HOUSE
Yapı: 1898 yılında Danimarkalı mimar Hack Kampmann tarafından dizayn edilmiştir.
Yapılış nedeni: limanda yapılan ticaret için görev ofisleri barındırmaktır. Burası 1990 yılına kadar gümrük ve vergi ofisi olarak kullanılmıştır. 1998 yılında, yapı, eski bina mühendisi Jorn Taekker tarafından satın alınmış ve en iyi şekilde restore edilmiştir.
Bu restorasyonda kültürel orijinal detaylar korunmuştur. 2002-2004 yılları arasında burada “Mimarlık Okulu” bulunmuştur. Günümüzde ise, burada bir restoran (Jensen Bofhus) bulunmaktadır. Restoran 2011 yılında açılmıştır.
DEN GAMLE BY-OLD TOWN
Burası Danimarka’nın şehir müzesidir. Bu açık hava müzesi, şehirde 17. yüzyıldan kalma bir kasaba görünümü sunmaktadır. Daha doğrusu Danimarka’nın 17 ile 19. yüzyıl arasındaki bütün mimari örnekleri, burada toplanmış ve ziyaretçilere sergilenmektedir.
Kasabanın ortasından bir dere geçiyor. Bunun çevresinde: yel değirmenleri, at arabaları, panayır alanları, her türlü dükkanlar ve bunların içinde eskiye dair eşyalar, eskiyi yaşayan ve yaşatan oyuncular ve müzeler görebilirsiniz. Bu oyuncular yani aktörler, köyle ve yapılarla ilgili bilgilere sahiptirler ve hepsi de çok iyi İngilizce bilirler, yani soracağınız sorulara cevap vereceklerdir.
Son olarak 1683 yılına tarihlenen “Darphaneler Müdürü Konağı” buraya getirilmiştir.
Geleneksel Pazaryeri çevresinde: 20 farklı şehirden toplanıp buraya getirilmiş ve yeniden kurulmuş 75 ev sergileniyor.
Bunların için: biraz önce de belirttiğim gibi: orijinal ve o döneme ait mobilyalarla dekore edilmişlerdir.
Evet, burası özellikle noel öncesinde harika bir atmosferle dekore edilmektedir.
AROS AARHUS KUNSTMUSEUM
Şehrin ana sanat müzesidir.
Müze binası, 1858 yılında Hammer Lassen tarafından tasarlanmıştır. Müzede: Danimarka sanatını kapsayan bir koleksiyon bulunur ki, bunun içinde 18. yüzyıla ait resim ve heykeller ilgi çekmektedir.
Bu 10 katlı ve 17.000 metre karelik alanı kapsayan müze, Kuzey Avrupa’nın en büyük sanat müzelerinden birisidir. Müzede: sabit sergiler olduğu gibi, geçice ve dönemsel sergiler de düzenleniyor.
Müzedeki kalıcı koleksiyon üç bölümde sergilenmektedir ki, bunlar: Golden Age (1770-1900), Modernizm (1900-1960) ve devamından günümüze kadar olan bölüm. Bunun yanında: müzenin üst bölümündeki “Rainbow Panorama” sergisi de çok ilgi çekiyor. Gök kuşağı renklerinden oluşan bu platform: ayrı bir güzelliğe sahiptir ve burada yürürken: dışarısı çok ilginç görülüyor ki, mutlaka gidin ve bu yürüyüşü yapın.
Ayrıca: “Art City” denilen bölümde: renkler ve gölgeler üzerine ayrı bir sergi düzenlenmiştir ve çok etkileyicidir.
MOESGAARD MÜZESİ
Moesgard Alle-Hojbjerg adresindedir.
Burada muhteşem mimari ortamda, geçmiş sunulmaktadır.
Müze: orman ve deniz manzaralıdır.
Çünkü biraz önce de sözünü ettiğim gibi, mimari tasarım çok ilginçtir. Henning Larsen Architects tarafından tasarlanan müze binası: dünyanın en prestijli mimarlık ödüllerinde “Mies van der Roho” için, 2015 yılında aday olarak gösterilmiştir.
Evet, bu müze “Marselisborg” ormanı kenarındadır ve aynı zamanda Moesgard Malikanesine ev sahipliği yapmaktadır.
Arkeoloji ve Etnografya alanındaki bu müze, ülkenin en büyük kültürel ve tarihsel il müzesidir.
Arkeoloji koleksiyonunda: Bahreyn ve Basra körfezi çevresinden büyük bir arkeolojik koleksiyona sahiptir. Geniş koleksiyonun yanı sıra, müzede tarih öncesi evler ve mezar anıtları da bulunur. Ama, müzenin en değerli varlığı: “Grauballe adamı” dır. Bir bataklıkta bulunmuştur ve 2000 yaşında olduğu düşünülmektedir. O, Demir çağında yaşamıştır ve bataklıkta tamamen korunmuş olarak bulunmuştur. Grauballe adamı: Danimarka’nın Taş Devri insanlarını betimlemesi açısından müzenin daimi sergisinin en önemli bir parçasıdır.
BOTANİK BAHÇESİ
Botanik bahçesi, Aarhus şehir merkezindeki en büyük ve en eski parklardan birisidir. Bahçe, farklı botanik bölümlere ayrılmıştır. Bu bölümler: çiçek vadisi, gül bahçesi, özgün Danimarka bitki toplulukları alanı, renkli bitkiler, tıbbı ve zehirli bitkiler, otlar, süs ve tema bahçeleridir. Ayrıca, dünyanın dört bir yanından gelen ağaçlar ve çalılar da bulunmaktadır.
Bahçenin kuzey ucunda, özellikle yaz aylarında çeşitli etkinlikler için kullanılan büyük bir anfitiyatro vardır. Ayrıca, eski seralar günümüzde yeniden inşa edilmektedir.
VİKİNG MÜZESİ
Clemens Torv Skt adresindedir. Skt Nordea Bank altındaki bodrum katındadır.
Tam burada, 1200 yıl önce, Vikingler, Aarhus şehrini kurmuşlardır. Clemens Torv meydanı: 2008 yılında yenilenmiş ve Viking Müzesi açılmıştır.
Bina 1960 yılında inşa edilmiş ve inşaat, Moesgaaard Müzesine, önce bölgeyi kazmak için iyi bir fırsat vermiştir.
Arkeologlar, burada sokak seviyesinin 3 metre altında ortaçağ evleri ve çöp yığınları ve Viking kasabasının küçük bir parçasını bulmuşlardır. İşte, müzede: evler, kuyular, çitler, sokaklardaki çöp çukurları, araçlar, çanak-çömlek ve diğer birçok öğe kalıntısı vardır. Burada ortaçağdan kalma şehir surları kalıntıları da ilgi çekmektedir.
Bu araştırmalarda, en çok merak edilen keşif ise: başsız bir erkek iskeleti olmuştur. Bunun, Viking kasabasında işlenen esrarengiz bir cinayet olduğu düşünülmektedir.
AGNETE VE MERMAN ANITI
Heykeltıraş ve Güzel Sanatlar Danimarka Kraliyet Akademisi Müdürü Johannes Bjerg tarafından 1886-1955 yılları arasında oluşturulan “Park Alle avenue” bölgesindedir.
1 Temmuz 1941 tarihinde açılan anıt, bir havuzdadır ve insan anatomisi değerlendirilerek büyüklük oranları kullanılmıştır ve özellikle güçlü ifadeler önem kazanmaktadır.
STROGET
Stroget, Aarhus şehrinin en uzun yürüyüş sokağıdır. Uzunluğu 850 metredir. Sokak Katedralden başlar ve tren istasyonu meydanında bitir.
Bu sokak, aynı zamanda şehrin ağırlıklı bir alışveriş caddesidir. Ancak, burada aynı zamanda çok sayıda kafe ve restoran bulunmaktadır.
STENO MÜZESİ-STENO MUSEET
Bu oldukça benzersiz müze: tıp ile ilgili bilimin gelişimini göstermektedir. Müzenin bitki bahçesinde ilaç olarak kullanılan 350’den fazla farklı bitki bulunmaktadır. Müzenin planetaryum bölümünde ise, astronomik büyüleyici dünya hakkında bir multimedya gösterisi yapılmaktadır. Ayrıca Planetaryum bölümünde çeşitli tarihi ve günümüze ait astronomik teleskoplar bulunmaktadır.
KADIN MÜZESİ-KVİNDEMUSEET-MESLEK MÜZESİ-BESAETTELSESMUSEET
1857 yılında burada bulunan belediye binası yıkılmış ve yerine yeni bir bina inşa edilmiştir. Katedral meydanındadır.
1941-1983 yılları arasında polis karakolu olarak kullanılan bina; ardından iki müze içerecek şekilde yeniden düzenlenmiştir. Sahip olduğu kültürel geçmişiyle dünyanın sayılı müzelerinden birisidir.
Müzenin kadın müzesi bölümünde: Danimarka içi ve küresel anlamda, kadın kültür tarihinin hikayesi anlatılmaktadır.
İkinci müzede yani Meslek Müzesinde ise: bodrum katındaki bu bölümde, II. Dünya savaşı sırasında, şehrin işgal döneminde yani 1940-1945 yılları arasındaki Alman İşgali sırasında, şehrin hikayesi anlatılmaktadır.
GÜMRÜK ODASI-TOLDKAMMERET
Şehir eski iç limanındadır. Burası 1897 yılında yapılmıştır ve şehrin en iyi binalarından birisidir. Yapı: Danimarkalı mimar Hack Kampman tarafından tasarlanmıştır.
Günümüzde ise restoran olarak kullanılmaktadır.
EGA ENGSÖ
Burası 2006 yılında oluşturulmuş bir rekreasyon alanıdır. Aslında bu bölge, 1950’lerden itibaren tarım arazileri için kullanılan bir sulak alan olarak bilinmektedir. Yaklaşık 115 hektarlık bu rekreasyon alanında bulunan gölün derinliği 1.7 metredir. Ortalama derinlik ise 1 metredir. Ama yıl içinde yağışlara bağlı olarak derinlik değişebilmektedir. Burada göl kıyısında: aynı zamanda göl kuşları da bulunur. Hatta göl kuşlarının yaklaşık 200 farklı t ürünün bulunduğu söyleniyor.
MARSELİSBORG DEER PARK
Bu park: 1932 yılında kurulmuştur. Günümüzde park alanında: büyük bir alageyik ve yaban domuzu nüfusu barınmaktadır. Ancak park alanı şehir sakinleri arasında da çok popülerdir ve zamanla birkaç kez genişletilmiştir. Günümüzde park alanı 22 hektar genişliktedir.
Ziyaretçiler park alanında, hayvanların arasında özgürce dolaşabilmektedirler ancak girişte parkta uyulması gereken kurallar, panolara yazılarak ziyaretçilere hatırlatılmaktadır.
MİNDEPARKEN
Memorial park: genç ve yaşlı, herkesin dinlenme alanıdır. Park başlangıçta gurbetçiler için bir toplanma alanı olarak Kral Christian tarafından Temmuz 1925 tarihinde açılmıştır. Rold Skov de Rebild kutlamaları burada yapılmıştır. I. Dünya savaşı ardından, buraya bir anıt inşa edilmiştir. Anıt, heykeltıraş Axel Poulsen ve mimar Axel Ekberg tarafından yapılmıştır. Anıtta, büyük kabartmalar ve savaşta ölmüş 4140 askerin adının yazılı bulunduğu dairesel bir avlu ile çevrilidir.
TİVOLİ TEMA PARKI
Marselisborg Orman merkezinde, yürüme mesafesindeki bu tema parkı: oyunlar, oyun alanları, lazer oyunları, restoranlar ve daha birçok aktiviteyi içirmektedir. Hem yetişkinler ve hem de çocuklar için birçok eğlence imkanı sunulmaktadır. Ayrıca: yine burada Danimarka rock ve pop gurupları müzik konserleri düzenlemektedirler.
Alandaki lunapark, 1958 yılında açılmıştır. 2012 yılında ise “Hermans” denilen kültür salonu hizmete girmiştir ve burada: büyük-küçük tiyatro gösterileri, konser ve revüler düzenlenmektedir. Seyirci kapasitesi: oturmuş 800 ve ilaveten ayakta 600 olmak üzere toplamda 1400 kişidir.