Adalar, 1513 yılında, İspanyollar tarafından, Aragon Ferdinand adına seçilmişlerdir. 16’ncı yüzyılda ise, korsanlar tarafından sığınak olarak kullanılmışlardır. Ayrıca: 19’ncu yüzyılda ise, köle gemileri için, adanın giriş noktası olarak kullanılmışlardır.
Buraya ulaşmak için, Tirinidat şehrinden, taksi ile yaklaşık 4 saatlik bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Bu yolculuk sonunda: Jardines del Rey denilen, adalar bölgesine ulaşıyorsunuz. Jardines del Rey takımadalarında bulunan adalar: Cayo Coco, Cayo Guilermo, Cayo aredon, Grande Ciego de Avila Province. Bütün bu adalar: muhteşem güzel plajları ve denizi ile, tam bir cennettir.
Ancak, adalar bölgesine girerken, pasaport kontrolü yapılıyor. Çünkü: bu bölgeye, yerli halkın girmesine izin verilmiyor. Yalnızca, otellerde çalışan Kübalılar ve yabancılar girebiliyorlar.
Pasaport kontrolünden sonraki bölge, tam bir cennet. Birçok ada ve sığ deniz. Ancak: buradaki oteller de, özellikle sahip oldukları imkanlar ve çalışanların suratsızlıkları nedeniyle, ziyaretçileri pişman ediyor. Özellikle: otellerdeki dökülen boyalar ve yoğun rutubet ve hatta böcekler, sivrisinekler, bozuk klozetler, boş buzdolapları, marketten bir şeyler satın alıp içine koymak istediğinizde, sizi azarlayan otel görevlileri. İnanın bütün bunlar yaşanan ve yaşayabileceğiniz gerçeklerden bazıları ama unutmayın ki, tüm bu sıkıntılar, buranın doğal güzelliklerini yani cenneti yaşamanızı engelleyemiyor. Tercih sizin.
Evet: Las Coloradas, Playa Larga ve El Paso: olağanüstü güzel plajlara sahiptir. Özellikle: Flamencos Beach plajı bölgesinde, at gezintileri de yapılabilmektedir.
Burada: Laguna de la Leche isimli ( süt gölü de denilmektedir) büyük gölü görmelisiniz. Burada, suyun rengi, göle bu ismin verilmesine neden olmuştur ve göl, su sporları için ideal imkanlar sunmaktadır.
Cayo Coco
Bu adanın uzunluğu: 370 km. dir. Üzerinde ince kumu olan plajları ve mercan resifleri bulunan, turkuaz suların bulunduğu denizi var. Plajların bulunduğu sahil kesimi 22 km. uzunluğundadır. Arazisinin, % 90’lık bölümü, ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlık alanda, birçok bitki türü ve özellikle flamingolar görülmektedir.
Burada, ayrıca tüplü dalış merkezleri bulunuyor. Sahil kesiminde, 20 tane tüplü dalış merkezi var. Deniz altında, 5-40 metrelik derinliklerde, muhteşem güzel mercan resifleri ve balıklar görmek mümkündür.
Cayo Guillermo
Burası, 13.2 km. kare büyüklüğünde bir adadır. Popüler bir turistik yerdir. Ancak, adanın plajları ve kum tepeleri ( yer yer 16 metreye kadar yükselmektedir) büyüleyici bir güzellik sunmaktadır. Adanın marinasında: yatlar, balıkçı ve tur tekneleri bulunmaktadır. Ülkenin en iyi plajlarından biri olan: Playa Pilar, adanın batı ucunda bulunmaktadır. Bu plaj: ünlü yazar Ernest Hemingway’in, yatının isim kaynağıdır.
Cayo Romano
Kuzey kıyı bölümündeki bir adadır. Yüzölçümü 777 km. karedir. Burada, kuş gözlem alanları bulunmaktadır. Adanın kuzey kıyısında, eski bir deniz feneri görülüyor.
Cayo Paredon
Adanın büyüklüğü, 6 km. karedir. Ada üzerinde, 48 metre yüksekliğinde, güzel bir deniz feneri bulunuyor. Fener, 1857 yılında, demir profilden yapılmıştır.
Cayo Guajaba
Atlantik okyonusunun kuzeyindedir.
Cayo Sabinal
335 km. karelik bir alana sahiptir. Adada, popüler bir turistik yer olarak: Punta Piedra Playa los Pinos bulunmaktadır.
Sitio La Guira
Burası, bir köydür. Burada, popüler müzik aletleri yapımında kullanılan ve calabashes denilen bir tür ağaç yetişiyor. Burada: ata binebilir ve Küba mutfağının değişik lezzetlerini tadabilirsiniz.
Küba ismi: Taino dilinde “verimli toprakların bol olduğu yerler” anlamındadır.
1492 yılında, Kristof Kolomb, adanın doğu kıyılarına çıkmıştır. Aslında: kendisi, Hindistan’a ulaşmayı düşünüyordu ve İspanya-Hindistan arasındaki uzaklığı hesaplamış ve Küba kıyılarına çıktığında, burayı Hindistan olarak düşünmüştür. Hatta: adada ilk gördüğü yerlilere, Hindistanlı anlamında “İndia” adını vermiş ve Amerika yerlilerinin ismi, bu nedenle “İndian” olarak isimlendirilmişlerdir.
Evet, Kolomb adaya çıktığında, adada, ilk yerleşimciler bulunmaktadır ve bunlar, MÖ.3500 yılından bu yana, burada yaşamlarını sürdürmektedirler.
1511 yılına gelindiğinde ise, bu kez: Diego Valazquez, 300 İspanyol asker ile birlikte, adaya çıkar. Valazquez: yerli halkı köleleştirir ve kendileriyle birlikte getirdikleri ve yerli halkın bağışık olmadığı hastalıkların, adada yayılmasına neden olurlar. Bunun sonucunda, yerli halk arasında büyük kıyım olur ve ilk yıllardaki 150 bin kişilik yerli nüfusu, kısa süre sonunda, 3 bin kişiye düşer.
Ada,
16’ncı yüzyılın sonuna kadar, bir İspanyol sömürgesi olarak etkinliğini devam ettirir. 17’nci yüzyıla gelindiğinde ise, özellikle Havana şehri, yöredeki ticaret filoları tarafından yoğun olarak kullanılmaya başlanır. 1760 yılında, ada, İngilizler tarafından ele geçirilir. Ancak, bir süre sonra, Florida karşılığında, adayı İspanyollara geri verirler. Aynı yıllarda, adada, tütün endüstrisi kurulur. 1762 yılında ise, tütün ve şeker endüstrisi, adanın en büyük ekonomik etkinliğini oluşturur. Özellikle, şeker endüstrisinde kullanılmak üzere, aynı dönemlerde, Afrika’dan binlerce köle getirilir.
Bu dönemlerde, adaya gelen çeşitli kültürler arasında yakınlaşma olur ve melez ırk ortaya çıkmaya başlar. Adada, doğan ve “Criollo” ismi verilen İspanyollar, şekerkamışı ticaretini ellerinde tutarlar. Ancak, bunlar adanın yönetiminde söz sahibi değildirler ve adanın yönetiminden hoşnut da değildirler. 1868 yılında, Carlos Manuel isimli bir criollo, bağımsızlık bildirisi hazırlar ve daha çok özerklik isteyerek, kölelerini serbest bırakır. Bunu takip eden dönemde: yaklaşık 50 bin Kübalı ve 200 binden fazla İspanyolun yaşamını yitirdiği mücadeleli bir dönem yaşanır. Bu çatışmalar sonunda, Küba, İspanyanın bir sömürgesi olarak kalır, ancak kölelik kaldırılır ve ulusal bilincin temelleri atılmış olur.
İspanyollar, Küba adasını, sömürgeden ayırmak istemezler. Çünkü: aynı dönemde, dünya üzerinde üretilen şekerin, üçte biri, bu adada üretilmektedir ve bu yönü ile, ada önem kazanmaktadır. Hatta, bu şekerin üretimi için kullanılan köleler, maliyetleri oldukça düşürmektedir.
1895 yılında, adada, yine İspanyollara karşı direniş baş gösterir. Jose Marti önderliğinde başlayan direniş hareketi, Marti’nin Amerika’ya sürgüne gönderilmesiyle duraksar. Ancak, yine aynı dönemde, büyük bir bağımsızlık savaşı çıkar ve Marti ile birlikte, 300 bin Kübalı öldürülür.
19’ncu yüzyıl boyunca,
Küba Tarih; Amerika, gerek adanın kendisi için stratejik önemi ve gerekse şeker endüstrisi nedeniyle, sürekli olarak adanın içişlerine karışmayı tercih eder. Hatta, bir aralar, Amerika, adayı, İspanyollardan satın almaya kalkar. Ancak: Marti’nin uyarıları ile, bu durum gerçekleşmez.
1898 yılında, bir Amerikan savaş gemisi: Havana limanda, batırılır ve içindeki 250 mürettebatı ölür. Geminin batmasına, muhtemelen ambarındaki bir patlama neden olmuş olsa da, Amerika, bunu kabul etmez ve adaya, savaş ilan eder. Ama, bu dengesiz savaş, Amerika’nın kısa sürede etkinliğiyle sonuçlanır ve aynı yıl, Adada, Amerikan egemenliği kabul edilir.
Sonraki dönemde,
Amerika, ülkede üretilen şekerin en büyük tüketicisi konumuna gelir ve ülkedeki siyasi güçleri, sürekli olarak etkisi altında tutar.
1933 yılına gelindiğinde, Batista isimli bir direnişçi, ülkenin yönetimini eline geçirir. 1940 yılında ise, devlet başkanı olur. 1944 yılında devlet başkanlığını bırakır ancak 1952 yılında bu kez, askeri bir darbe ile yine işbaşına gelir. 1959 yılına kadar, ülkedeki kötü yönetimini sürdürür.
1953 yılında ise: Kübalı isyancılar, ülkedeki askeri güçlere karşı saldırılara başlarlar. Saldırılar her ne kadar başarısız da olsa, ülke halkı, saldırının başındaki “Castro” ya karşı ilgi duyar. Castro tutuklanır ve hapse atılır. Hapisten çıktıktan sonra, Meksika’ya geçer. Bir sonraki yıl ise, 80 gerilla ile birlikte, adanın güneydoğusunda karaya çıkar. Bunların, 15 tanesi, Sierra Maestra dağlarına ulaşmayı başarırlar.
1958 yılına gelindiğinde,
Küba Tarih; Dağlardaki devrimci güçlerin saldırıları yoğunlaşır ve 1 Ocak 1959 tarihindeki Başkan Batista’nın ada dışına kaçışından sonra; Santiago ve Havana şehirlerine girerler.
Castro: ilk icraat olarak: ücret sistemini düzenler, ev kiralarını düşürür ve özel tarım arazisi mülkiyet hakkını sınırlar. Bu uygulamalar, adada yaşayan geniş kamuoyunun ilgisini çeker. Takip eden dönemde: ülkede bulunan fabrikalar, kamu kurumları ve topraklar kamulaştırılır. İşsizlik ortadan kaldırılır. Okuma yazma için parasız eğitim verilmeye başlanır. Yani, sonuçta tüm Kübalılar, mutlu olmaya başlarlar. Ancak: devrime karşı geldiği düşünenler, rahipler, din adamları ve eşcinseller tutuklanır ve çalışma kamplarına gönderilirler.
1959-1962 yılları arasındaki bu dönemde: 200 bin civarında Kübalı, ülkeden ayrılırlar. Bunlar, Amerika-Florida yakınlarındaki bölgeye yerleşirler. 1965-1971 yılları arasında ise, bu kez: yine birçok Kübalı ülkeden kaçarlar. 1980 yılında, ayrılanların sayısı, 125 bin kişidir.
1962 yılında, Sovyetler Birliği lideri Kruşçev, Küba’ya, 40 adet orta menzilli balistik füze yerleştirir. Aynı dönemde, Amerika-Sovyetler Birliği arasındaki bu füze krizi: Amerika’nın Türkiye’de bulunan balistik füzelerini geri çekmesiyle atlatıldı. Aynı yıl, Amerika, Küba için, günümüze kadar sürdürülen, abluka adlı, ambargosunu yürürlüğe koydu.
1980’li yıllarda,
Sovyetler Birliğinin çöküşü, Küba’nın sıkıntıya düşmesine neden olur. Küba yönetimi: 1990’lı yılların başında: yeni tasarruf önlemleri içeren özel bir dönemi başlatır. Ekonomisinde büyük sıkıntılar ortaya çıkan ülke, sınırlı da olsa, çeşitli ekonomik etkinlikler yaratmaya başlar. Bunların başında ise, turizm, maden ve petrol araştırmaları gelmektedir. 1993 yılına gelindiğinde, Amerikan dolarının kullanımı yasağı kalkar. 1994 yılında, ülkeyi terk etmek isteyenlere izin verilir ve 30 bin kişi daha, ülkeyi terk ederler.
Havana şehrinin batısında, Meksika körfezinin kıyısındadır. İspanyollar tarafından Küba’da kurulan son büyük şehirdir. Şehrin nüfusu, 120 bin kişi civarındadır. İsminin anlamı: “nehir çam, uzun boylu çam” demektir.
Havana şehrine olan uzaklığı: 175 km. dir. Şehir, 1774 yılında kurulmuştur. Mimari ilginçliğiyle öne çıkmaktadır. UNESCO tarafından, doğal korunma alanı olarak korumaya alınmıştır. Şehir ülkenin tarım merkezidir. Ancak, Havana şehrine göç nedeniyle, buradaki yerleşim büyük oranda azalmıştır.
Buranın en öne çıkan tarafı: dünyanın en iyi tütün yetiştirilen alanlarının, burada bulunmasıdır. Havana purolarının yapıldığı tütünlerin büyük bölümü burada üretilmektedir. Özellikle, Vinales alanını çevreleyen dağlar yani “Mototes” üzerinde, dünyanın en iyi tütün bitkileri büyüyor. Bunların çoğunun yaprakları, puro yapımında kullanılıyor ve elle kesiliyor. Daha sonra ise, üçgen ve penceresi olmayan evlerin önünde, palmiye ağaçlarının arasında, “Bohios” denilen asma yöntemiyle kurutuluyorlar.
Şehir merkezinde ise, yine Calle Jose Marti adını taşıyan cadde boyunca: neo-klasik tarzda mimari yapılar görebilirsiniz. Bu ana caddenin hemen arkasındaki sokaklarda bulunan ev ve dükkanlarda ise, puro yapılıyor ve turistlere satılıyor. Ayrıca, yine bu şehir merkezinde: Casa Garay isimli bir rom fabrikası bulunuyor. Buradan: yöreye özgü “guayabita del Pinar” isimli rom satın alabilirsiniz.
Şehirdeki ilk puro fabrikası, 1760 yılında açılmıştır. Çünkü, Küba’nın en iyi puroları, burada yetiştirilen tütün yapraklarından üretilmektedir.
Şehir, Küba standartlarına göre, mimari yönden oldukça iyi durumdadır. Şehirde, çok süslü , basımlı, neo-klasik yapılar görülüyor. Şehrin turizm yoğunluğu ise, genellikle turistlerin burada 1-2 gün geçirmeleri şeklinde olmaktadır.
Turistler özellikle: şehir merkezinde “Puro Fabrikası”nı gezerler. Ayrıca: hediyelik eşya dükkanları, Casa de la Culture olarak isimlendirilen, Kültür Evi ve bir de “Milanes Tiyatro” su, şehir merkezinde görmeniz gereken yerlerdir.
Şehirde: güneybatıya doğru ilerleyen yol: yukarıda sözünü ettiğim gibi, adada tütünün ana vatanı olan “Vuelta Abajo” bölgesine çıkıyor.
VUELTA ABAJO
Bu bölge, dünyada en büyük tütün yapraklarının yetiştirildiği bir yer olarak önem kazanıyor. Burada yetiştirilen tütün yaprakları: iğne-iplikle dikilerek, güneşin altında kurumaya bırakılıyor ve yeşilden kahverengi renge dönene kadar kurumaları bekleniyor.
VİNALES VALLEY VADİSİ
Şehir merkezinin 27 km. kuzeyindedir. 132 km. karelik yüzölçüme sahiptir. Burası: adanın en güzel ve doğal alanlarından biridir. Küba ülkesinin ulusal parklarından en gelişmiş ve büyük olanıdır.
Sarp kireçtaşı kayalıklar da, muhteşem manzarayı bütünlemektedir. Bu kireçtaşı kayalıkların: günümüzden 150 milyon yıl önce, deniz altında oluşup çökmüş devasa mağaraların günümüze ulaşan kalıntıları olarak değerlendirilmektedir. Burada da, kalitesi biraz daha düşük tütün yetiştiriciliği yapılmaktadır. Burada: yürüyüş ve kaya tırmanışı yapabilirsiniz. Ayrıca: geleneksel tütün üretim tekniklerini de görebilirsiniz. Vadinin çevresinde, birçok ilginç tepe bulunuyor. Derin vadi tabanında, bunun dışında, taro ve muz ekili alanlar görülüyor. Ayrıca, dağınık köy evleri görülüyor.
Bölge, 1999 yılında, Ulusal Tabiat Anıtı olarak UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: geleneksel çiftlik ve köy mimarisinin oluşturduğu peyzaj, gerçekten görülmeye değerdir. Ayrıca, tütün üretiminde, hala, eski tarım tekniklerinin kullanılıyor olması da, ortaya değişik görüntüler çıkarmaktadır. Buraya yaşayan yerli halk ise, Karayipler ve Küba kültürünün etnik bir karışımını oluşturmaktadır.
VİNALES KASABASI
Küçük bir yerdir. Bu kasabanın batısında, ilginç ve görmenizi önereceğim bir yer var. İplere bağlı olarak tutulan işçiler tarafından, 120 metre yükseklikte ve 180 metre genişlikteki bir kireçtaşı alan üzerinde yapılan “Mural de la Prehistoria” görülmeye değerdir.
CASA DEL VEGUERO
Şehir merkezinden, Vinales vadisine giderken, 25’nci kilometrede bulunmaktadır. Burada: Küba’da, gayri resmi tütünün sembolü olan, “Küba’nın Marlboro adamı, çiftçi, El Nino” görülebiliyor. Onun çiftliğinin hemen yanında ise, tütün ve hediyelik eşya satılan bir yer var.
SAN DİEGO KAPLICALARI
Burada, zengin kükürtlü sular var. Sağlık yönünden çeşitli faydaları olduğu söyleniyor. Yani, burada bir “SPA” merkezi ve çamur banyosu, masaj ünitesi gibi yerler var.
PLAYA MARİA LA GORDA
Daha batıdadır. Burada: güzel kumsallar ve su altı dalış yerleri bulunmaktadır. Ancak: buranın en öne çıkan özelliği: Vinales kasabasındaki, muhteşem güzel vadinin görünümüdür. Genellikle, Havana şehrinde konaklayan turistler, buraya günübirlik gezilere gelirler.
SAROA
Yine, bölgede özelliği olan bir yer olarak öne çıkıyor. Havana şehir merkezine 63 km. uzaklıktadır. Dağ eteklerine yerleşmiş, muhteşem güzel botanik bahçesi olan bir yöredir. 25 bin hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Bölgede, doğal su kaynakları var.
Buraya günübirlik geziye katılırsanız: orkide bahçesi, mango ağaçları, çin kirazı, kahve bitkisi ve benzeri egzotik bitkiler ve ağaçlar görebilirsiniz.
LAS TERRAZAS
Şehir merkezinin 20 km. kuzeydoğusunda, güzel bir köy olarak öne çıkıyor. Nüfusu, 1200 kişidir. Her ne kadar büyük olmasa da, bölgenin en ilginç yerleşim yerlerinden biridir.
Köy: dağlarla çevrili ve 1970 yılında konut seferberliği ve 1971 yılında, burada büyük bir ağaçlandırma projesi uygulanmıştır. Yani, erozyonu önlemek için teraslama yapılmıştır ve zaten bu yüzden köyün adı, İspanyolca “Terrazas” yani “teraslama” anlamına gelmektedir. Burada da, köyü çevreleyen dağlar üzerinde yürüyüş yapılabiliyor.
Bölge: 1984 yılında, UNESCO tarafından, doğal biyosfer rezerv alanı olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Köyün turistik aktiviteleri: biyosfer, geniş yürüyüş yolları, doğal güzellik, otellerde konaklayan turistlerin San Juan ve Los Banos bölgesindeki plajlara ulaşımı ve muhteşem doğal güzellikler içinde yüzmeleridir.
Buraya yolunuz düşerse, yaklaşık 22 metre yükseklikten akan bir şelale var, onu mutlaka görmelisiniz.
ADALAR
Şehir: Küba ülkesinin en öne çıkan tüplü dalış merkezlerinden biridir. Özellikle: plaja 200 metre yakındaki, Maria la Gorda bölgesindeki Otel, tüplü dalış meraklıları için güzel olanaklara sahiptir.
CAYO LEVİSA ADASI
Bu ada: kuzeyde, Meksika körfezindedir. Buraya bir feribot ile ulaşabilirsiniz.
Adanın uzunluğu: 3 km. dir. Toplam alanı ise, 2.5 km. karedir. Genişliği ise, bazı yerlerde, birkaç yüz metreye kadar inebilmektedir. Adanın en büyük özelliği: muhteşem güzel ve el değmemiş kumsallarının bulunmasıdır. Bu kumsalların önündeki deniz ise, berrak ve tertemiz olarak önem kazanıyor. Burada: muhteşem güzel bir plaja ilave olarak, konaklama tesisi ve tüplü dalış için gerekli tesisler bulunmaktadır. Deniz dibinde ise siyah mercanlar var ve tüplü dalış için ideal bir yerdir.
CAYO LARGO
Şehrin güneyinde, Antil denizindedir. Ada: 25 km. uzunluğundadır. Bembeyaz kumsalı ve mavi-berrak deniziyle dikkati çeker. Adada, konforlu oteller de bulunuyor. Ancak, ana karadan daha pahalıdır.
İSLA DE LA JUVENTUD
Burası, gençlik adası olarak da bilinir. Ada: 50 km. lik çapı ile, Küba’nın en büyük adasıdır. Özellikle, adanın güney ucundaki dalış merkezi tercih edilir.