Hindistan Maharashta

Hindistan Maharashta

Ülkenin üçüncü büyük eyaletidir. Umman denizinin batı kıyısındadır. Ülkenin sanayi üretiminin: % 15’lik bölümü, buradan sağlanmaktadır.

Eyaletin batısı: ortalama 1200 metre yükseklikte, kıyıya paralel uzanan tepelik bir bölgedir. Eyaletin doğusu ise düzlüktür.

Eyaletin turizm etkinlikleri: çeşitli yaban hayatı bölgeleri, tapınaklar, milli parklar ve kaplan yaşam alanlarıdır. Günümüzde eyalet sınırları içinde, 6 tane Milli Park bulunmaktadır.

Eyaletin başkenti: Mumbai (Bombay) şehridir. Eyaletin diğer büyük şehirleri: Pune, Nagpur, Navi.

Hindistan Maharashta

GEZİLECEK YERLER

NAVEGAON MİLLİ PARKI

Eyaletin doğusunda, Gondia şehri yakınlarındadır. Burada: kuşlar, geyikler, ayı ve leoparlar doğal yaşam alanlarında görülebiliyorlar. Ayrıca, ülke genelinde bulunan kuş türlerinin, yaklaşık % 60’lık bölümü, bu park alanında izlenebilmektedir.

Hindistan Maharashta

NAGZİRA VAHŞİ YAŞAM ALANI

Gondia şehrindedir. Muhteşem güzel bir manzara ile bütünleşmiştir. Sınırları içinde: küçük göller, tepeler bulunmaktadır. Bu göller, yaban hayatı için su kaynağıdır. Park alanında: 34 tür memeli, 166 tür kuş, 36 tür sürüngen bulunmaktadır.

TADOBA ANDHARİ TİGER

Burası: Chandrapur şehrine 40 km. uzaklıkta bir kaplan yaşam alanıdır. Bölge: 1935 yılında kurulmuş ve 1955 yılında Milli Park alanı olarak ilan edilmiştir. Eyaletin en eski ulusal parkıdır. Park: 623 km. karelik bir alanda yerleşiktir. Parkın ortasındaki Tadoba gölü, timsahlar için mükemmel bir yaşam alanı sunmaktadır. Ziyaretçiler: Milli Park içinde, 6 kişilik guruplar halinde, rehber eşliğinde gezintiye alınırlar. Bu gezide: kuşlar, hayvanlar, böcekler ve diğer canlılar izlenebilmektedir. Park alanında, günümüzde 45 civarında kaplan bulunduğu söyleniyor.

PENCH NATİONAL PARK

Nagpur şehrindedir. Park boyunca, kuzeyden-güneye, Pench nehri uzanmaktadır. Park: 464 km. karelik alana yayılmıştır. Parkı ziyaret için en uygun zaman: Şubat-Nisan ayları arasındaki dönemdir. Park: saat: 06.00 ile 15.00 arasında ziyaret edilebilmektedir. Temmuz-Ağustos ve Eylül aylarında ise kapalıdır.

CHANDOLİ MİLLİ PARKI

Sangli şehrindedir. Başkent, Mumbai şehrine 380 km. uzaklıktadır. Geniş bir flora ve fauna çeşitliliği bulunmaktadır. Burada, ayrıca Prachitgad kalesi ve Chandoli barajı bulunmaktadır. Park, 2004 yılının Mayıs ayında kurulmuştur. Parkı ziyaret etmek için en uygun zaman: Şubat-Ekim ayları arasındaki dönemdir. Eylül-Haziran ayları arasında yoğun yağış görülür.

GUGAMAL MİLLİ PARKI

Amravati şehrine 80 km. uzaklıktadır. Burası da, kaplan doğal yaşam alanıdır. Park: 167 km.karelik bir alana yayılmıştır. 1974 yılında inşa edilmiştir. Park alanında görülebilecek hayvanlar: kaplan, panter, dudaklı ayı, vahşi köpek, çakal, sırtlan, sarsar, uçan sincap, hint ceylanı, yaban domuzu, 25 tür kelebek, balıklar.

SAGARESHWAR WİLDLİFE SANCTUARY

Sangli şehrine 30 km. uzaklıktadır. Burada: Hindu tanrıları Şiva ve Jain için yapılmış, antik büyük bir tapınak bulunmaktadır. 10 km. karelik bir alanda kurulmuştur. Park alanında bulunan hayvanlar: geyik çeşitleri, yaban domuzu ve tavus kuşu. Ayrıca, tilki, kirpi, sırtlan gibi hayvanlar da görülür. Park alanı, Ağustos-Şubat ayları arasında ziyaret edilebilmektedir. Park içindeki en güzel aktivite, yürüyüş yapmaktır.

Hindistan Maharashta
Hindistan Maharashta

 

Hindistan Maharashta

AJANTA MAĞARALARI

Ülkede, 2’nci yüzyıldan kalma, tarihi mağaralardır. Mağaralar içinde: heykeller, resimler ve Budist dine ait tasvirler bulunmaktadır.
Mağaralar: 1983 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

1.Nolu Mağara

Bölgenin doğu ucunda, at nalı şeklindeki bir uçurum üzerinde yapılmıştır. Yakın zamanda tamamlandığı düşünülmektedir. Mağarada: saçaklar ve sırtlar üzerinde kabartma heykeller ve cephede, ayrıntılı oymalar görülüyor. Bu oymalarda: Buda’ya ait sahneler işlenmiştir. Mağaranın her iki ucunda, basit hücreler ve bir sundurma bulunuyor.

2.Nolu Mağara

Duvarları, diğer mağara ile bitişiktir. Tavanlar ve sütunları üzerinde, resimler bulunmaktadır. Diğer mağaraya göre, daha iyi korunmuş durumdadır. Cephe bölümündeki oymalar farklıdır. Mağara tasarımı, süslü sütunlar ile desteklenmektedir.

ACENTA VE ELLORA TAPINAKLARI

Acenta ve Ellora tapınakları: Evrengabad şehri yakınlarındadır. Vandhya dağlarındaki, granit mağara tapınakları olarak, ülke çapında ünlüdür. Basit aletler kullanılarak oyulmuşlardır ve etkileyici duvar resimleri ve heykeller barındırmaktadır.

Bu muhteşem güzel tapınakları gezmek için, uzun zaman ayırmaya dikkat etmelisiniz. Öncelikle: MÖ.2’nci yüzyıldan kaldığı düşünülen Acenta tapınağını gezmelisiniz. Sonra: Ellora tapınağını gezin. Ancak, mağaraları gezmek için, özellikle gün ışığı ile aydınlatılan bir öğleden sonra zamanının seçmelisiniz.

ACANTA MAĞARALARI

Acanta mağaraları: ikametgah olarak kullanılan Ellora mağaralarına göre daha avantajlıdır. İlk mağara: yarım kubbeli oda şeklindedir. MS.4’ncü yüzyılda: büyük salonlarda yaşayıp ibadet eden keşişler, mabedin duvarlarını, Buda ve onunla ilişkili sembollerle süslemeye başlamışlardır. Günümüzde, burada: batıdan doğuya doğru sıralanan: 29 Budacı mağara bulunmaktadır. Bunlar: küçük bir derenin aktığı, dar bir vadinin çevresinde, 75 metrelik bir alanda, at nalı şeklindeki yamaçta oyulmuşlardır. Her mağaranın, dereye inen bir merdiveni bulunmaktadır. Günümüzde, bu 29 mağaranın, yalnızca 9 tanesi görülebilmektedir.

1.Nolu Mağara

Bekleme odasında, iki ruhani Bodhisattva bulunuyor. Mağaradaki resimlerde, parlak gözlü geyikler, tavus kuşları, maymunlar, filler ve atına binmiş Siddhartha simgesi görülüyor.

9.Nolu Mağara

MÖ.1’nci yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Ön cephesinde, kemerli pencereleri var. 6’ncı yüzyılda eklenen, duvar nişlerinde ise, Buda figürleri bulunuyor.

10.Nolu Mağara

MÖ.150 yılından kaldığı düşünülmektedir. Arka bölümde, bir kubbe bulunmaktadır. Hacı olmak isteyenler: yarım kubbe şeklindeki mabedin çevresinde tavaf ederler. Burada: Buda’nın herhangi bir tasviri bulunmuyor.

16.Nolu Mağara

Burada, hemen girişte diz çökmüş pozisyonda 2 fil figürü bulunuyor. İçeride ise, geleneksel şekilde oyulmuş bir Buda heykeli görülüyor. Tavanda ise, iki heykel var.

17.Nolu Mağara

Duvar resimlerindeki zenginlikle dikkati çekiyor. Bu mağara resimleri: bölgenin zenginliğinin en üst noktasını oluşturuyor. 5’nci yüzyıldan kalma duvarlarda, Buda’nın aydınlanmasının 12 öyküsü anlatılıyor. Resimlerde: Buda, öfkeli bir fili evcilleştirirken ve Ogresses Adasına saldıran savaşçı Simhala olarak tasvir edilmiştir. Elinde ayna ile süslenmekte olan karısı Rani ise, güzellik ürünlerini tutan hizmetkarlarıyla birlikte görülüyor.

19.Nolu Mağara

Oyma ön cephesi, iç kısımlardaki Buda heykelleri ve girişinde nişler bulunan figürleriyle önem kazanıyor.

26.Nolu Mağara

Buradaki mimari çeşitlilik görülmeye değerdir. İncelikle oyulmuş sütunlar ve bir oturan Buda heykeli görülüyor.

ELLORA MAĞARALARI

Bunlar, bütün bir bazalt kayalığına oyulmuş ve Acanta mağaralarına nazaran daha büyüktürler. Buradaki mağaralar, uzun yıllar, yörenin köylüleri tarafından: musonlar veya salgın hastalıklar sırasında, sığınak olarak kullanılmışlardır. Bu yüzden, duvar resimleri yok olmuştur. Ama, heykeller günümüze kadar ulaşmıştır.
Acanta bölgesinin terk edilmesinden sonra, Budacı sanatçılar, Ellora bölgesine göçmüşler ve 7 ile 12’nci yüzyıllar arasında, bu bölgede, 34 mağara yapmışlardır. Bu mağaraların, ilk 12 tanesi Budacı, 17 tanesi Hindu ve 5 tanesi Caynacıdır.
Mağaralar: kuzey-güney doğrultusunda, 3 km. lik bir mesafe boyunca uzanırlar. Bu mağaralardan bazılarına girişinden, bazılarına ise arkalarından tırmanılarak ulaşılmaktadır. 14 ve 24.nolu mağaralar tamamlanmamış olup, bunların yapıları incelendiğinde, yapım aşamasında, yukarıdan aşağıya doğru bir sıralamanın izlendiği görülmektedir.

10.Nolu Mağara

En önemli Budacı tapınaktır ve 8’nci yüzyıldan kalmadır. Kubbeli bölümde, büyük bir Buda heykeli oturtulmuştur. Hindu zanaatkarlar: Buda’ya, “Visvakarma” yani “Tanrıların marangozu” olarak taparlar ve bu yüzden, bu mağaraya “Marangozlar Mağarası” ismi verilir.

12.Nolu Mağara

3 katlıdır. Buranın kadınsı heykelleri: Hindu Tantrizminin etkilerini ortaya koymaktadır.

14.Nolu Mağara

Vişnu: Hindu tanrılarının, Buda’dan dönüştüğü izlenimi vermesiyle önem kazanmaktadır. Heykellerde: iblisleri öldüren ya da Himalayalar’da barbut oynayan Şiva, kutsal boğayla oynayan genç erkekler ve çocuklarla birlikte ana tanrıçalar görülüyor.

16.Nolu Mağara

Ellora bölgesinin başyapıtıdır. Burası, aynı zamanda “Kailasa Tapınağı” dır. Burada: geniş zemin planı ve onun yarısı kadar yüksek olan ana yapı bulunmaktadır. Yapı: 8’nci yüzyılda, Dekkan kralı Krişna tarafından yaptırılmıştır. Tapınağın uzunluğu: 80 metre, genişliği ise, 48 metredir. Avlunun arka tarafı: 30 metre yükseklikte bırakılarak, 200 bin tonluk bir kaya kütlesinin

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

Ülkenin batı kıyılarındadır. Bombay şehrinin 400 km. güneyindedir. Uzun yıllar, Portekiz ve İngiliz sömürgesi altında kalan bölge: bunun sonucunda, hareketli ve girişimci ruhlu insanların yerleşim yeri olmuştur. Bu nedenle, buradaki yaşam standartları, çevre yörelere göre daha yüksektir.

GENEL

Yörenin daha eski tarihsel geçmişine bakılırsa: ilk yerleşimcilerin, burada, 10 bin yıl önce bulundukları görülür. MÖ.3’ncü yüzyılda, bölgede “Maurya İmparatorluğu” kurulmuştur. Budist imparator, aynı dönemde rahipler aracılığı ile, Budizmin yayılmasını sağlamıştır. 1302 yılında ise, bu kez “Delhi Sultanlığı” bölgede egemen olurlar. 1510 yılında ise, bu kez, Portekizliler, yörede bulunan Bijapur krallığını yok ederler ve bölgeyi sömürge yönetimine sokarlar. Ancak, daha önce, 1498 yılında, Vasco da Gama, Malabar kıyılarına çıkarak, Hindistan ülkesini keşfetmiştir.

Portekizliler, yaklaşık 450 yıl boyunca, yörede egemen olurlar ve 1961 yılında ayrılırlar. Ancak bu uzun yıllar boyunca, Goa eyaleti, Portekiz sömürge ticaretinde önemli bir yere sahip olmuştur. Özellikle: misyonerlerin önemli bir üssü olmuş ve dini yayılmacılık üst düzeyde yürütülmüştür. Cizvit tarikatının başında, 1543 yılında bölgeye gelen Aziz Francisco Javier: bölgede Katoliklerin koruyucu azizi olarak kabul edilmiştir.

Günümüzde, sömürge dönemi tüccarları her ne kadar yok ise de, misyonerler hala etkindir. Bu yüzden, nüfusun üçte birlik kısmı Katoliktir. Eski dönemlere ait pek çok kilise ise, günümüze kadar ulaşmıştır.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

Evet

Yukarıda söz ettiğim gibi, eski bir Portekiz sömürgesi olan bölge, dinlenmek için ideal ortamlar sunar. Özellikle: beyaz kumlu ve palmiye ağaçlı kumsalları ziyaretçilerin ilgi odağıdır.

Şehrin tek havaalanı: Dabolim havaalanıdır. Özellikle turizm sezonunda, yurt dışında birçok noktaya, charter seferleri düzenlenmektedir. Ancak, buraya gelmeyi tercih edenler, genellikle uçak yerine, Mumbay sahilinden, bölgenin başkenti Panji’ye uzanan “Konkan demiryolu” nu tercih ederler. Çünkü, bu demiryolu yolculuğunda, sahile doğru uzanan “Batı Gatlar” manzaralarını görebilirsiniz.

Güney Batı Hindistan bölümünde, Konkan olarak bilinir. Ülkenin en zengin bölümüdür. Kişi başına düşen gelir bir hayli fazladır.

Bölgenin en yüksek yeri: batıdaki Deccan yaylasındaki Sonsogor bölgesi olup, buranın yüksekliği: 1167 metredir. Zuari nehrinin denize döküldüğü yerde, Güney Asya bölgesinin en iyi doğal limanı bulunmaktadır. Ayrıca: yine bölgede bulunan: yukarıda sözünü ettiğim Zuari, ayrıca Chapora ve Sal nehirleri, ülkenin en işlek nehirleridir. Bunların gezilebilir uzunluklarının toplamı: 250 km. dir.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

İklim değerlendirildiğinde

Yörede, tropikal muson iklimi görülür. Yılın büyük bölümündeki iklim etkileri, sıcak ve nemlidir. Özellikle, Mayıs ayı, en sıcak dönemdir ve bu dönemdeki sıcaklık: 35 derece civarındadır. Haziran ayı başlarında ise, muson yağmurları başlar. Bunun öncesindeki yüksek sıcaklık ve nem oranları, buradaki yaşamı olumsuz yönde etkiler. Gezinizi bu tarihler dışında yapmanız şarttır. Eylül ayında ise, en yüksek muson yağmurları yoğunluğu görülür, yine Eylül ayında buraya gitmemek gereklidir. Aralık-Şubat ayları arasında, kış mevsimi yaşanır. Bu aylarda bile, gece sıcaklıkları 21 derece civarında oluyor.

Bölgenin öne çıkan özellikleri: plajlarıdır. Sahil şeridinin uzunluğu: 105 km. dir. Bölgenin özellikle bir kısım ibadet yeri: UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Yani: bölgenin mükemmel plajları, kiliseler ve tapınakları ünlüdür. Ayrıca: çoğu harap durumda olmasına rağmen, yörede birçok Hint-Portekiz tarzı mimari tarzda yapılan konaklar görülmektedir.

Bunun sonucunda: her yıl, bölgeye çok sayıda turist gelmektedir. Ayrıca, bu ibadet yerleri, ülke içi turistler içinde çekicidir. Eyaletin batı bölümünde de, zengin bitki örtüsü bulunan tabii yerler görülmektedir. 2010 yılında, yöreye gelen turist sayısı: 2 milyon üzerindedir. Özellikle: Avrupa’dan gelen turistler, kış aylarında, Goa ikliminin güzelliğini yaşarlar.

Goa eyaletinde

Yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz: balık ve köri soslu pirinç düşünebilirsiniz. Yemeklerde genellikle Hindistan cevizi yağı kullanıyorlar ve bu kokuyor. Ayrıca: yine yemeklerde baharat, biber ve sirke yaygın olarak kullanılıyor. Ama, burayı ziyaret ederseniz, özellikle deniz mahsullerini tatmanızı öneririm.

Eyaletin başkenti: Panaji. Ancak, yörenin en büyük şehri: Vasco da Gama.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

ESKİ GOA KİLİSE VE MANASTIRLARI

Bölgede Katoliklik öndedir. St. Franis Xavier: Goa bölgesinin koruyucu azizi olarak kabul edilir. Bu tapınakların birçoğu, bağımsızlık ardından, yani 1961 yılı sonrasında yıkılır ve yerli Hint tarzında yeniden yapılırlar.
Evet, Goa eyaletindeki Hindu tapınaklarının büyük bölümü “Eski Goa” bölgesinin, güneyinde kalan “Ponda” civarındadır.
Goa Hindu tapınaklarında, çok katlı bir fener kulesi bulunmaktadır. Işıklar yakıldığında, kule, tanrılara adanan bir alev sütunu gibi görülür. Buraya özgü, bu ışıklı sütunlar, 18’nci yüzyılda, Gürkanlılar ile yapılan “Maratha savaşları” sırasında alışkanlık haline getirilmiştir. Hatta, bazı kaynaklar bu ışıklı kuleler hakkında yorum yaparken, bunların Marathalar ve Müslümanlar arasındaki ilişkilerde, camilerin minarelerinden esinlenilerek oluşturulduğunu düşünmektedirler.
Bölgedeki en önemli Hindu tapınağı, Quela bölgesindeki, Shanta Durga tapınağıdır.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

 

 

SHANTA DURGA TAPINAĞI

Tapınak: Panaji dağı eteklerinde, Kavalem bölgesine 33 km. uzaklıktadır. Tapınak: Hindu tanrısı, Shantadurga’ya adanmıştır. Tapınak: iki tanrı arasındaki kavgada, arabuluculuk yaparak, onları uzlaştırmasıyla “Barışçı Durga” unvanını alan kaplanlı tanrıçaya adanmıştır.
Orijinal tapınak yapısı: 1565 yılında Portekizliler tarafından, yöre ele geçirilince tahrip edilmiştir. Mevcut yani günümüzdeki tapınak ise, Maratha hükümdarı Shahu döneminde, 1739 yılında yapılmıştır. Tapınak kompleksi: dağ eteklerinde, yemyeşil bir bitki örtüsü içindedir. Ana tapınak çevresinde: diğer tanrılar adına inşa edilmiş, üç küçük tapınak görülmektedir. Ana tapınak: ilginç bir kubbe ile piramit şeklindeki çatılardan oluşmaktadır. Taş sütunlar dikkati çekmektedir.
Tapınak festivali: yıllık olarak, ayın evrelerine göre, Şubat ayı içinde yapılmaktadır.

Yörede, diğer tapınaklar şunlardır:

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

MANGUESHİ TAPINAĞI

Panaji şerinin 22 km. uzağındadır. Margao şehrine ise, 26 km. uzaklıktadır.
Eyaletin, en büyüleyici, sakin ve yoğun ziyaret edilen tapınaklarındandır. Tapınak: Mangueshi denilen Hindu tanrısına adanmıştır. Goa eyaletindeki tapınakların en güzeli olarak kabul edilir.
Tapınak yapısı içinde, yaklaşık 500 kişinin ibadet edebileceği büyük bir salon bulunuyor. Salonda: 19’ncu yüzyıldan kalma avizeler dikkat çekiyor.
Gece: tapınağın dışı ışıklandırılıyor ve muhteşem bir görüntü ortaya çıkıyor.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

MAHALASA TAPINAĞI

Bu tapınak, Hindu tanrılarından Vişnu için yapılmıştır.
Tapınakta, pirinç bir çan bulunuyor. Bu çan: anlatılanlara göre: sadece yanında bulunan kişi yalan söylediğinde çalıyormuş. Bu nedenle, Portekizliler döneminde, burada bir hukuk mahkemesinin bulunduğu ve bu mahkemede tanıklık edenlerin, çan sesine göre değerlendirildikleri söyleniyor.

PLAJLAR

Goa eyaletinde, 100 km. lik sahil şeridi boyunca, sakin kumsallar bulunmaktadır. Bu plajların güzelliklerinin farkına varan yabancı ziyaretçiler, 1960’lı yıllardan bu yana, bu güzellikleri ziyaret etmektedirler.

Kuzey Goa bölgesinde, Calangute plajı bulunmaktadır.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

CALANGUTE

Burası, 11 km. uzunluğunda bir kumsala sahiptir. Ayrıca, bölgenin başlıca turizm merkezi olarak öne çıkmaktadır. Burada: bankalar, iletişim merkezleri, barlar, dükkanlar, restoranlar bulunan caddeler, sokaklar ve meydanlar bulunmaktadır. Eyalet başkenti Panjin şehrinde, buraya günübirlik gelmek mümkündür.
Plaj bölgesinin güney ucunda: Candolim denilen bir yer var. Burada: İngilizler yerleşiktir ve yine Portekizliler tarafından yapılan “Aguada kalesi” görülmeye değerdir.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

AGUADA

Old Goa bölgesinde, Panaji şehrine 18 km. uzaklıktadır.
Burada bir kale yapısı ve deniz feneri bulunuyor. Bunlar, 17’nci yüzyılda, Portekizliler tarafından yapılmıştır. Yapının hemen ön kısmında ise, Sinquerim beach bölümü var.

Kale: özellikle Hollandalı ve Marathas gemilerine karşı, bölgenin korunması için yapılmıştır. Mandovi nehrinin hemen kıyısındadır. Kale çevresinde, kara tarafından hendek bulunmaktadır.
Kalenin içinde: gelen gemilerin ihtiyaçlarını karşılamak için bir tatlı su kaynağı bulunmaktadır. Zaten, kalenin ismi de, bundan gelmektedir. Aguada kelimesinin anlamı “su” dur. Genellikle, bölgeden geçen gemiler, tatlı su depolarını, kaledeki bu kaynaktan doldururlarmış.
Yazının başında belirttiğim gibi, burada bir de deniz feneri var. Bu fener yapısı, 1865 yılında yapılmış, 4 katlı ve Asya kıtasında kendi örnekleri arasında en eski olanıdır.
Günümüzde, burada büyük bir otel bulunuyor. Ayrıca, restoranlar bulunuyor. Çünkü: burası aynı zamanda, güzel bir plaj bölgesine sahiptir. Bunun yanında: tenis, dağcılık, su sporları da yapılabiliyor.

Yine, aynı plaj bölgesindeyiz.

Bu plaj bölgesinin tam tersi yani kuzey ucunda ise “Baga” denilen bir yer var. Burası, daha çok genç ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Çünkü, kıyı şeridinde “Tito’s” isimli, ünlü bir gece kulübü bulunuyor. Ayrıca, bir çok eğlencenin yapıldığı mekanlar, Keşmir el ürünleri satılan tezgahlar ve otantik İtalyan mutfağı, İngiliz kahvaltıları ve Happy Hours saatleri düzenlenen yerler var. Özellikle, hafta sonu, Cumartesi geceleri, tüm halk ve ziyaretçiler “İngo Gece Pazarı” bölgesinde toplanırlar. Burada, ülkenin dört bir yanından gelenler, tasarım ürünlerini, turistlere satarlar.

Kıyının hemen yukarısında ise, ikinci el pazarı var. Bunun ismi: Ancuna. Burada, yine ülkenin dört bir yanından gelenler, el ürünleri ve yerel giysileriyle, turistleri ağırlıyorlar ve satış yapıyorlar. Buradaki turizm merkezi, yani Ancuna turizm merkezi, aynı zamanda, uyuşturucunun yaygın olarak kullanıldığı bir yer olarak da biliniyor, dikkatinizi çekmek isterim.

Ancuna bölgesinin kuzeyine doğru giderseniz: bu kez karşınıza “Arombol” köyü çıkar. Burası: masaj yaptırmak, meditasyona katılmak veya yoga yapmayı öğrenmek isteyenler için ideal ortamlar sunar.

Evet, eyaletin güney bölümü: nispeten daha sakindir. Buradaki ziyaretçiler, genellikle beş yıldızlı otellerine yerleşirler ve oradan çıkmayı pek düşünmezler. Sahil şeridi, 25 km. gibi bir uzunluğu sahip olsa da, biraz önce söylediğim nedenle, yüksek sezonda bile, yine de ıssızdır. Bu bölgede yerleşenler, ziyaret için “Benaulim” köyünü tercih ederler. Eyaletin en hesaplı konaklama mekanları, buradadır. Lüks arayanlar ise, bu köyün daha güneyindeki beş yıldızlı otelleri tercih edebilirler.

Daha güneyde: birkaç saatlik yolculuktan sonra ulaşılan “Palolem” bölgesi bulunmaktadır.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

PALOEM

Chaudi kasabasının 2 km. güneyindedir. Goa bölgesinin en hoş tatil yörelerinden birisidir. Eskiden her ne kadar tenha ise de, günümüzde sırt çantasını yükleyen gezginlerin başlıca ziyaret yerlerinden biri haline gelmiştir. Ama, yörenin en büyük özelliği, betonarme yapılaşmanın, yerel yönetim tarafından yasaklanmış olmasıdır. Ziyaretçiler, genellikle palmiye yapraklarıyla örtülü, kulübelerde konaklamaktadırlar.

Bölgedeki el değmemiş kıyı kesimi ve yerel balıkçıların yaşadıkları barakalar ve köy: yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekmektedir. Bu sahil kesimi: 1.6 km. kadar uzunlukta ve hilal şeklinde uzanmaktadır. Bu kumsalın her iki ucunda ise, denize doğru uzanan kayalıklar görülmektedir. Deniz derseniz, özellikle plajın kuzey ucunda fazla derin olmayan, yavaş yavaş derinleşen yapısı ile, tercih sebebi olmaktadır. Her hangi bir akıntı bulunmaması da, önem kazandırmaktadır.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

ARAMBOL

Goa eyaletinin en güzel plajlarından biridir.
Dabolim havaalanına, yaklaşık 1 saatlik uzaklıktadır. Özellikle: Kasım ve Mart ayları arasındaki kış döneminde: bölge, pek çok yabancı turist tarafından tercih edilmektedir. Bölgede: büyük oteller bulunmaktadır. Ana plaj bölgesinin hemen kuzeyinde, tatlı su gölünün kıyısında, küçük bir plaj daha bulunmaktadır. Buradaki plaj: tatlı su ve deniz suyu karışımı bulundurmaktadır. Hemen arkadaki alçak tepeler arasında ise, Banyan ağaçları bulunan bir ormanlık alan var. Yine bu ormanlık alanda: taş bir anıt var ki, bölgeye yolunuz düşerse, burayı mutlaka görmelisiniz.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

Anıt: 1982 yılında, aslen Polonya doğumlu olup, buraya yerleşmiş bir sanatçı olan Jacek Tylicki tarafından yapılmıştır.
Bu anıtın bulunduğu yerdeki bir bölüme: para atıp, dilekte bulunabiliyorsunuz. Yöreyi ziyaret edenler, bu taş anıtı da yoğun olarak ziyaret ediyorlar.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

 

VAGATOR

Burada, kızıl kayalıklar var. Bu kayalıklar: deniz ve iki tatlı su kaynağı arasındaki bölgededir. Bölge: iki ana plaj bölgesine ayrılmıştır. Araç park yeri ve bir sürü: giysi, yiyecek ve içecek satılan, ayaküstü atıştırmalık bir şeyler yenilebilen tezgahlar bulunmaktadır.
Gün batımında, kızıl kayaları izlemek muhteşem bir görüntü sunuyor. Bu görüntü nedeniyle, bölge, ülke çapında ün kazanmıştır.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

ANJUNA

Anjuna bölgesinin en büyük özelliği: turizm sezonu boyunca, sahil kesiminde düzenlenen dünyaca ünlü eğlencelerdir. Bu eğlenceler sırasında: bölgede kurulan ikinci el pazarında: giyim ve elektronik eşyadan, meyvelerden takılara kadar birçok şey bulup satın almak mümkündür. Bunun dışında, bu bölgede, bir de ünlü kilise var. 1595 yılında kurulan kilise, St. Michael kilisesi olarak biliniyor. Her yıl Ocak ayının ikinci haftasında, bu kilisede, dini kutlamalar yapılıyor.

KALELER

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

TİRACOL

Terekol kale olarak da bilinir. Çünkü: Terekhol nehrinin ağzındadır. Buraya ulaşmak için, Querim şehrinde, feribota binmeniz gerekiyor.
Yapı: ilk olarak, 17’nci yüzyılda, Raja Sawantwadi zamanında yaptırılmıştır. Nehir ağzında, denize hakim bir konumda olması nedeniyle, önem kazanmaktadır. Yapı içinde: bir kışla ve şapel bulunmaktadır. Şapel: St. Antony kilisesi: 1800’lü yıllarda, Almeida tarafından kale fethedildikten sonra yapılmıştır.
Kalenin tarihi süreç içindeki en önemli rolü: özgürlük savaşları sırasında, burada yapılan gösteriler, özgürlük hareketinin sembolü olmuştur.
Günümüzde kale içinde bir otel bulunmaktadır. Ayrıca: yine yapı içinde: Özgürlük savaşçıları anıtı ve St. Andrew heykeli bulunmaktadır.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

CHAPORA

Portekizliler zamanında: 1717 yılında yapılan kale, daha sonra birkaç kez el değiştirmiştir. Kale: dik yamaçlarda bulunmaktadır. Ana giriş kapısı, küçük ve gösterişsizdir. Büyük top mazgalları ve burçlar, düzensiz aralıklarla yerleştirilmiştir.
Kalenin içinde, günümüzde herhangi bir yapı kalıntısı bulunmamaktadır. Kalenin hemen aşağısında, kayalıklarla çevrili doğal bir vadinin kıyısında plajı yani deniz bulunmaktadır.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

CABO DE RAMA

Margao şehrinin 25 km. güneyindedir. Bölgenin en eski kalesidir ki, Portekizliler yöreye gelmeden önce kurulmuştur. Kalenin, 1762 yılında, Hindu savaşçıları tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Portekizliler bölgede hakimiyeti ele geçirince, kale yenilenmiştir.
Portekizliler zamanında, kale: çeşitli silahlar, askeri bir kışla ve bir kilise ile donatılmıştır. Portekizliler, burayı terk ettikten sonra, burası, yerel hükümet tarafından, 1955 yılına kadar hapishane olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise, kale kalıntıları, turizm açısından, önem kazanmaktadır.
Kale içindeki kilise: mükemmel durumu ile, günümüzde de yoğun ziyaretçi akımına uğramaktadır. Ama: siyah kale yapısı içinde, beyaz kilise yapısı, orijinal bir görünüm sunmaktadır. İnsanlar kaleyi ziyaret ettiklerinde, hem kalenin atmosferini ve hem de kilisede dua ettiklerinde ortamın mistik havasını yaşamaktadırlar.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

OLD GOA-ESKİ GOA

Bu bölgede bulunan kiliseler, genellikle 16 ve 17’nci yüzyıllardan kalma olup, titizlikle restore edilerek günümüze ulaştırılmışlardır.
Bir zamanlar, yaklaşık 400 bin kişi nüfusu bulunan şehirde, 100 kilise bulunduğu söyleniyor. Günümüze kadar ayakta kalabilmiş kilise yapılarında ise, muson yağmurları nedeniyle oluşan nem izlerinin silinebilmesi için, beyaz ve krem renkli boyalar kullanılmıştır. Bu kiliselerden öne çıkanı:

AZİZ FRANCESCO KİLİSESİ

Aslında günümüzde, yani 1660 yılında yapılan kilise yapısından önce, burada yine eski bir kilisenin bulunduğu söyleniyor. Kilisenin içindeki freskler dikkati çekiyor. Bunlar, genellikle yerel sanatçılar tarafından yapılan ve motif ve çiçek desenlerinden oluşan fresklerdir. Ancak, misyonerlerin etkisiyle çizildiği sanılan aziz portrelerinde ise, aynı titizlik ve özen görülmez.

AZİZE CATHERİNE KATEDRALİ

Ülkenin en büyük katedralidir. 1777 yılında, ön cephesinde bulunan kulesi, yıldırım çarpması nedeniyle yıkılmıştır. Katedral, İskenderiyeli Azize Catherin’e adanmıştır.

BASİLİCA OF BOM JESUS TAPINAĞI

Old Goa bölgesindedir. Kilisenin adı “Bebek İsa” demektir.
UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Goa bölgesinin azizi olarak kabul edilen “St. Francis Xavier” in, naaşı burada bulunmaktadır. Naaş: gümüş bir tabutta durmaktadır. Üzerinde ise, 17’nci yüzyılda Floransalı heykeltıraş Foggini tarafından tasarlanmış, türbe bulunmaktadır. Bunun tamamlanması, 10 yıl sürmüştür.

Söylenenlere göre: gömüldüğü ilk günkü gibi, vücudu bozulmadan durmakta imiş. Çünkü: burada bir alışkanlık var. Her 10 yılda bir, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Hıristiyan olan ve olmayan bir kısım insan ve azizler tarafından: azizin vücudu inceleniyormuş. Bu incelemelerde görüldüğüne göre, gömüldüğü ilk günkü gibi durmakta imiş. Bunun yanında, kalıntılar, her 10 yılda bir, kilisede çıkarılarak sergilenmek üzere, katedrale taşınmaktadır. Ancak, yine söylenenlere göre: 1555 yılında, Portekizli bir kadın, naaşın ayak parmaklarından birini ısırmış ve diğer bir ayak parmağı ise düşmüştür ve günümüzde, ayrı bir kristal kutuda saklanmaktadır. Azizin sağ eli, Japonya-Nagazaki’de bir Katolik topluluğuna bağışlanmış, diğer parçaların birçoğu da Roma’ya gönderilmiştir. Yani: kısacası, günümüzde azizden geriye pek bir şey kaldığı söylenemez ama yine de törenlerine yapıyorlar.

Kilise: 1595 yılında yapılmıştır. Yapımında, kumtaşı ve granit kullanılmıştır. Ülkenin ilk küçük bazilikası ve barok mimarinin ilk örneklerindendir. 1605 yılında takdis edilmiştir. Hıristiyanlık tarihinde, bir dönüm noktası, bir anıt olarak öne çıkmaktadır. Zemin mermer olup, değerli taşlarla işlenmiştir. Ama, kilisenin iç kısmı nispeten basittir. İç kısımda: Aziz Francis’in yaşamından bazı sahneler resmedilmiştir.
Evet, Hıristiyanlar için kutsal olan bu yapı: 400 yıldır halkın ziyaretine açıktır. Kilisenin içindeki duvar resimleri, gerçek anlamda bir sanat eseri olarak düşünülmektedir. Her yıl, 2 Aralık tarihinde, eyaletin her yerinden gelen Katolik hacı adayları, kilise içinde bulunan azizin kalıntılarını ziyaret ederler. Aslında, sadece Katolikler değil, bölgede yaşayan bir kısım Hindu da, burayı ziyaret etmeyi, kutsal kabul etmektedirler.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

PANAJİ ŞEHRİ

Diğer ismi: Ponnji. İsminin kelime anlamı “sel ülkesi” dir.

Goa eyaletinin başkentidir. Kuzey Goa bölgesindedir. Şehrin nüfusu: 100 bin civarındadır. Mandovi nehrinin sol kıyısında, teraslı tepeler üzerinde yerleşilmiştir. Mandovi nehrinin denize döküldüğü yerde kurulmuştur.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

Şehir: bahçeler, heykeller ve caddeleriyle, tam bir doğal cennet görünümündedir. Evlerin kırmızı kiremitli çatıları, balkonları Latin mimari tarzını yansıtmaktadır. Arnavut kaldırımlı sokaklar ve ilginç binalar, gerçekten Portekiz mimari tarzını yansıtması açısından ilginç. Bu şehre yolunuz düşerse: Portekizce isimleriyle dikkat çeken dükkanlara, küçük kafe ve barlara uğramayı sakın ihmal etmeyin.

Şehrin denizden yüksekliği: 7 metredir. Her yıl Şubat ayında, şehirde şenlikler düzenleniyor.

İMMACULATE CONCEPTİON OUR LADY

Burası bir kilisedir. Daha doğrusu “Roma Katolik kilisesi” dir. Kilisenin isminin anlamı “Günahsız doğum kilisesi” dir.
Kilise, güzel villa olarak da bilinen şehrin ana meydanındadır. 1540 yılında yapılan kilise, eyaletin en eski kilise yapısıdır.

ADİLSHAHİ SARAYI

İdalcao sarayı olarak da bilinir. 16’ncı yüzyıldan kalmadır.

FONTAİNHAS

Şehrin eski bölümündeki bir Latin mahallesidir. Buradaki yapılarda, Portekiz mimari etkisi görülmektedir. Dar sokaklar, canlı renklerle boyanmış villalar, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

GOA BİLİM MERKEZİ

Panjim bölgesindedir. Burayı ziyaret etmeyi düşünürseniz, yapı, büyük bir park içindedir ve park içinde güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz. Ayrıca, burada birçok sergi bulunuyor. Bu sergilerde, örneğin: temel fizik prensipleri hakkında bilgiler veriliyor.
Bilim merkezinde, ilaveten 140 kişi oturma kapasiteli bir de toplantı salonu bulunuyor. Yani, ilk anda aklınıza tercih edilebilir bir yer olarak görülmese de, açıldığından bu yana, bu bilim merkezinin, yaklaşık 1 milyon kişi tarafından ziyaret edildiğini bilmenizi isterim.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

 

GOA DEVLET MÜZESİ

Müze kompleksi: 1996 yılında açılmıştır. Günümüzde, burayı ziyaret ederseniz görebilecekleriniz: oymalar, resimler, el yazmaları, sikkeler, madalyalar, ahşap objeler, taş heykeller var. Toplam eser sayısının: 8000 olduğu söyleniyor. Yapıda: 12 tane galeri bulunuyor.

Şehir yakınlarında, Goa eyaletinin plajları ünlüdür. Bunlar: Miramar ve Dona Paula plajlarıdır.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

Miramar Beach: Şehrin ve bölgenin en kalabalık plajlarının başında gelmektedir. Yıl boyunca, yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilmektedir.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

Dona Paula: Goa eyaletinin en meşhur iki ırmağının buluştuğu yerdedir.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

VASCO DA GAMA

Goa eyaletinin ikinci büyük şehridir. Şehrin ismi ise: ünlü Portekizli kaşif Vasco da Gama’dan gelmektedir. Kendisi, 1524 yılında, Hindistan’ı keşfetmiştir. Şehir ilk olarak, burada 1543 yılında kurulmuştur. 1961 yılına kadar Portekiz hakimiyetinde kalmıştır.

Şehir: eyaletin en büyük şehridir. Goa eyaletinin en fazla nüfusuna sahip şehridir. Panaji şehrine, 30 km. uzaklıktadır. Dabolim havaalanı ise, 5 km. uzaklıktadır. Havaalanına yakın olması nedeniyle, eyaletin en çok turist ziyaret edilen bölgesidir.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

Kent yakınlarındaki Mormugao limanı: özellikle yöreden temin edilen demir cevherinin ihracatında büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, iç bölgelerden elde edilen “mangan” cevheri, nehirler üzerinde teknelerle limana getirilir ve dışarı ihraç edilir. Bu liman, yolcu taşımacılığında da kullanılmaktadır. Özellikle, Mumai ve Panaji bölgelerini birbirine bağlayan Katamaran servisleri düzenlenmektedir.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

Şehrin tüm ekonomik etkinliği: turizm ile bağlantılıdır. Özellikle: yıllık olarak düzenlenen “Shri Damador Bhajani Saptah” festivali, çok ünlüdür. Festival öncesinde bir fuar düzenlenir.

ANDREWS KİLİSESİ

Hemen şehrin girişindeki kilise, yaklaşık 400 yıllık olması nedeniyle, önem kazanmaktadır.

BOGMALO BEACH

Şehir merkezine 4 km ve Dabolim havaalanına 9 km. uzaklıktadır.
Burası, küçük bir sahil köyüdür. Ancak, konaklama ve yemek yerleri açısından, bir hayli gelişmiştir. Yine de, genellikle sessiz bir kumsal düşleyenler için idealdir. Yaklaşık 1 km. uzunluğundaki bir kavisli kumsalı bulunmaktadır. Son bir not: bu plaj bölgesinde, deniz dibinde, dip akıntıları oluyor ve bu yüzden, plaj bölgesi, sürekli olarak cankurtaranlar tarafından izleniyor. Yani, iyi yüzme bilmeyenler için çok tehlikeli olduğunu söylemem gerek.

Hindistan Goa-Panaji-Vasco da Gama

DENİZ-HAVACILIK MÜZESİ

Ülkede, kendi türünün tek örneğidir. Vasco da Gama şehrine: 6 km. uzaklıktadır. Müze iki bölümden oluşmaktadır. Birincisi: açık hava sergisi ve diğeri 2 katlı, kapalı bir galeridir. Açık alanda: 1940’lardan günümüze kadar olan sürece ait 12 uçak sergileniyor. Bunlar: Hindistan hava ve deniz kuvvetleri tarafından çeşitli tarihlerde kullanılmıştır. Kapalı galeride ise, özel odalar bulunuyor. Bu odalarda: giysiler, denizaltı ve gemilerde kullanılan çeşitli makine, alet ve cihazlar sergileniyor. Ayrıca, çok sayıda fotoğraf bulunuyor.
Müzeye giriş ücretlidir. Giriş ücreti 20 Rupi. Pazartesi hariç, hergün saat 10.00-17.00 arasında açık bulunuyor.

Hindistan Tarih

Hindistan Tarih

 

Hindistan Tarih;

Yapılan arkeolojik çalışmalara göre: İndus vadisinde ortaya çıkan uygarlıklar: MÖ.1700 yıllarında, muhtemelen İndus nehrinin yatağını değiştirmesi sonucu oluşan seller ile, ortadan yok olmuşlardır.

Hintlilerin ataları sayılan Ariler ise: Hindistan’a yerleşmeden önce: Mezopotamya ve İran bölgelerinde yaşıyorlarmış ve daha sonra, Hindistan’a göç etmişlerdir. Bu sığır çobanları: bölge sakinleriyle savaşarak, onları yerlerinden etmişler ve Pencap bölgesinde, tarımı geliştirmişlerdir. Hatta: ülkede ineklerin kutsal kabul edilmesinin temelinde, bu sığır çobanlarının bulunması söylenmektedir.

Yerli halklarla yapılan savaşlar sonucunda: Hint-Ariler, bölgeye egemen olurlar. Topluluk liderliği: babadan oğula geçer. Bunlar aynı zamanda, ayrıcalıklı konundaki rahiplerdir. Kast sistemi: bu dönemde gelişmeye başlamıştır. Halk: savaşçılar, rahipler ve avamlar olarak, üçe ayrılmışlardır.

MÖ.600 yılına gelindiğinde

Hint-Ariler: Ganj ovasına yerleşirler. Küçük kabileler halinde, krallıklar kurulur. Hükümdarlar: Ganj vadisinin kontrolü için savaşırken, Pers imparatoru Kyros: MÖ.530 yılında: İndus vadisine girer. MÖ.326 yılına gelindiğinde ise: bu kez Makedonyalı Büyük İskender, bölgedeki Pers istilasına ve varlığına son verir.
İskender’in: Ganj ovası boyunca, doğuya doğru uzanan büyük bir imparatorluk kurma hayali: kendisinin sağlık sorunları, zorlu arazi şartları ve Hint askerlerinin sert direnişleri nedeniyle gerçekleşmez. İskender, ülkede birkaç vali bırakarak, geri döner ve Babil şehrine yerleşir.

Bu sırada: Ganj nehri havzasında: Magadha krallığı kurulur ve öne çıkar. Krallığın başkenti: Pataliputra (günümüzdeki Patna) şehri olur. Kral Çandra Gupta Maurya: Hindistan ülkesinin ilk imparatorluk hanedanı kurucusudur ve MÖ.321 ile 297 yılları arasında hükümdarlık yapar.

Kral Çandra: İskender’in ardıllarından Selevkos Nikator ile savaşarak, egemenlik alanını, kuzeybatıya doğru genişletir. Kralın ölümünden sonra: yeni kral Bindusara olur. Bu dönemde, krallığın sınırları: Mysore bölgesine kadar genişler. Bundan sonra, krallığın başına, kral Aşoka (MÖ.269-232) gelir. Kral Aşoka: MÖ.260 yılında: büyük savaşlara girişir ve Kalinga bölgesini ele geçirir.

Bu dönemde: kayalara ve sütunlara oyulan yazıtlarda: kral Aşoka’nın hükümdarlığı övülür. Kral Aşoka, halk içinde, kitlesel din değiştirmeleri önleyebilmek için “Brahmancı dharma” yani “doğruluk” anlayışını, imparatorluk memurları tarafından denetlenen bir siyaset aracı haline getirir. Yeni sistem gereği: ülke genelindeki her türlü günlük yaşam faaliyeti (filler, inekler, at arabaları, gemiler, uzunluk ölçüleri, zırhlı birlikler gibi) çeşitli memur ve amirlerden oluşan, büyük bir bürokrat kitlesi tarafından denetlenir hale gelir.

Kral Aşoka’nın ölümünden sonra

Hindistan Tarih;

gücünü kaybederler. Tarım, imparatorluğun genişlemesini karşılamaya yetecek kadar verimli değildir ve Maurya imparatorluğu yıkılır.

Bu dönemde: kuzeybatı sınırları, ülke dışından gelenler tarafından istila edilir. İstilacı çeşitli topluluklar arasındaki mücadeleden, Kral Kanişka galip ayrılır. Bunlar: ülkenin kuzey yarısından başlayarak Orta Asya içlerine kadar uzanan büyük bir imparatorluk kurarlar. Böylece: Kushanlar: İpek yolu üzerindeki doğu-batı ticaretine hakim olurlar. Bu dönemde: Buda’nın ilk taş ve bronz heykelleri yapılır. İpek yolu ticaretiyle, büyük servet edinirler.

MS.4’ncü yüzyılda: Gupta hanedanı mensubu I.Çandra Gupta, iktidara gelir. Guptalar: büyük bir imparatorluk kurarlar. Çin ile, muhteşem bir ticaret geliştirilir. Ancak: 5’nci yüzyılda: Akhun saldırıları sonucu, Gupta imparatorluğu yıkılır.

Akhunlar: Pencap, Keşmir ve Batı Ganj ovasını ele geçirirler.

7’nci yüzyılda

Harshavardhana isimli bir kral; uzun süre hükümdarlık yapar. Aynı dönemde: Arapların Hindistan ile ticareti, Müslümanların iştahını kabartmaktadır. Hintli korsanlar: 711 yılında, Sind kıyılarında Müslüman ticaret gemilerini yağmalayınca; İslam birlikleri, Sih racalarının üzerine sefer yaparlar ve bölgeyi ele geçirirler. Ancak, bölgedeki İslam hakimiyeti, 300 yıl süresince, Sind bölgesinde ticaretle uğraşan bir topluluk ile sınırlı kalır.

10’ncu yüzyılda: Çin tarafından, batıya sürülen Türkistanlı kabilelerin, Gazne yani bugünkü Afganistan bölgesine gelip yerleşmeleri sonucu, Gazneliler devleti kurulur. Gazneli Mahmut (997-1030): Pencap ve Gucerat bölgelerinden, Ganj vadisine kadar, büyük bir bölgede egemenlik kurar. Gazneli Mahmut, Hindistan içine yaptığı seferlerde elde ettiği ganimetler ile, Gazne’ye döndüğünde, kütüphane, müze, cami gibi eserler yaptırır. Müslümanlar kendisini “Hak yolunda bir savaşçı” olarak görürken, Hintliler ise “acımasız bir savaşçı” olarak görürler.

Aynı dönemde: Hindistan içindeki krallıklar birbirleriyle mücadele etmektedirler ve yabancı istilacılara karşı, birliktelik oluşturamamaktadırlar.

12’nci yüzyılın sonunda, bölgeye Türkler gelir. 1173 yılında: Mamelük lideri Kutbeddin Aybeg: Gazne’yi ele geçirir ve ardından Hindistan’ı istila eder. Çünkü: filler, Türklerin hızlı atları ile baş edemezler.

1193 yılında

Türkler: Peşaver, Lahor ve Delhi bölgelerini ele geçirirler.

1206 yılında: Kutbettin Aybeg; kendisini Hindistan ülkesinin ilk İslam hanedanının başı olarak ilan eder. Aynı zamanda Delhi sultanı olur. Ölümünü takiben, Delhi Sultanlığı, bölgede, 320 yıl daha egemenliğini sürdürür. Bu dönemde: Arap gezgini İbn-i Batuda: Delhi şehrini, Müslüman dünyasının en güzel şehri olarak yazar.

1498 yılında, Vasco da Gama: Malabar bölgesinin güneyinde karaya çıkar ve Portekizlilerin bölgede yerleşmelerine zemin hazırlar. 1509 yılına gelindiğinde, Portekizliler, Malabar sahillerini tamamen ele geçirirler. Bölgeye, çok sayıda misyoner gelir. 1548 yılında; bölgede büyük ölçüde misyonerlik faaliyetleri başlar.

Aynı dönemde kuzey Hindistan: Delhi şehrinde yaşayan Kabil kralı Kaplan Babür: bölgesel liderlerden oluşan orduyu yenerek, Panipat bölgesine girer.

1600’lü yıllara gelindiğinde

Cihangir oğlu Şah Cihan: Gürkanlıların en savurgan imparatoru olarak gündeme gelir. İmparator: saraylar ve camiler için, milyonlar saçar. Hatta: “Tavus kuşu tahtı” nın süslemelerinde kullanılan altın ve mücevherler için, bir milyon sterlin harcadığı söylenir. İmparatorun hareminde yüzlerce kadın olmasına rağmen, kendisine 19 yılda, 14 çocuk veren ve yine bir doğum sırasında yaşamını yitiren karısı Mümtaz Mahal anısına; Tac Mahal’ı yaptırır.

Ancak, bu meşhur hükümdar, oğlu Evrengzib tarafından tahttan indirilir ve son yıllarında, Agra kalesinde tutsak olarak yaşar. Evrengzib: sofu ve inançlı bir Müslümandır ve sarayda müziğe yasaklatır. Hatta: prenslerin portre resimlerini yaktırır. Bu dönemde: Sihler öldürülür ve Varanasi ve Matura bölgelerindeki Hindu tapınakları yıktırılır. Gayri Müslimlerin ödediği vergiler yeniden konulur.

17’nci yüzyılda: İngiliz silahlı tüccar gemileri, kıyılardaki Portekiz hükümdarlığını aşarlar. 1608 yılında, Hindistan kıyılarına gelen İngilizler, 5 yıl sonunda, Mumbay (Bombay) şehrinin kuzeyindeki limanlardan, Hindistan içlerine girmeye başlarlar.

Yine, bu sıralarda kral Evrengzib ölür. Bihar, Bengal ve Racpuatana, imparatorluktan ayrılırlar. Sihler, baskıya şiddetle karşılık verirler.

1739 yılında, İran şahı Nadir: Hindistan ülkesini işgal eder ve ünlü “Tavus kuşu tahtını” yanında, İran’a götürür. Onun ölümünden sonra ise, bu meşhur taht parçalanarak yok edilir.

1756 yılına gelindiğinde

Avrupalıların, Bengal bölgesinin iç kısımlarında ilerlemesinden endişelenen, bölgenin Müslüman valisi Siraceddin, İngiliz yerleşimlerine saldırır. Ancak, birçoğu esir edilir ve William kalesindeki zindanlara atılırlar. Böylece: İngilizlerin, Hindistandaki yükselişi başlar.

Kavga ve gürültü düzeninin yerini, sömürü sistemi alır. Kampanya memurları, bölgeden vergi toplamaya başlarlar. Valiler, Genel Vali ünvanıyla, doğrudan İngiliz hükümetine karşı sorumludurlar. Aynı dönemde, İngiltere de, Hindistan’ı ciddiye almaya başlar. Hatta: bütün ülkenin ele geçirilmesinde kullanılan en etkin yöntem olarak: bir hükümdar, varis bırakmadan ölürse, o ülke toprakları İngilizler tarafından ilhak ediliyordu.

Koklata: ülkenin başkenti ve özgür basının merkezi oldu. 1834 yılında: ülkenin para birimi “rupi” üzerinde, Gürkanlı imparatorlarının resimleri bulunurken artık İngiltere kralının resimleri basılır hale gelmişti. İngilizler: okullar, kolejler, karayolları, telgraf hatları ve postaneler inşa ettiler. Hatta: Hindistan ülkesindeki geleneklerden biri olan “dul kadınların, kocaları öldüğünde yakılacakları yığınların üzerine çıkarak, intihar ettikleri geleneksel sati törenlerini” yasakladılar. Kız bebeklerin öldürülmesi uygulamasına karşı kampanyalar başlattılar. Bu dönemde, bazı Hintliler, İngilizlerin dillerine ve yaşam tarzlarına uyum sağlasalar da, birçoğu sömürge nedeniyle, İngilizlerle aralarına mesafe koymaktan kaçınmadılar.

1857 yılında

Birinci Bağımsızlık savaşı çıktı. Hintli isyancılar: hazineleri yağmalayarak, mahkumları serbest bırakarak, kadın-erkek-çocuk demeden öldürerek, Delhi, Kanpur ve Lucknov bölgelerini ele geçirirler. Bahadır Şah: Burma’ya sürgün edilir. Böylelikle, İngilizler, Hindistan’ın iyi yönetilebilmesi için, dikkat etmelerinin gerektiğini fark ettiler. Londra şehrinde, Hindistan’dan sorumlu bir Bakanlık kurulur. Bürokrasi çalışır hale getirilerek, Hindistan ordusu içindeki İngilizlerin sayısı arttırılır. Eğitim yaygınlaştırılır. 1876 yılında: İngiliz kraliçesi Victoria’nın ünvanlarına “Hindistan İmparatoriçesi” eklenir.

Hintliler: Mumbay, Ahmedabat, Kanpur ve Çennay şehirlerinde, pamuk atölyeleri kurarlar. Ancak, çay yetiştiriciği, İngiliz tekelindedir. 1869 yılına gelindiğinde, Süveyş kanalının açılmasıyla, Hint tarım ürünleri, Avrupa pazarlarında satılmaya başlanır. 1876-1902 yılları arasında, Hindistan ülkesinde büyük kuraklık olur ve bunun sonucunda, 12-40 milyon arasında Hintli ölür.

1885 yılında: ülkenin ilk siyasi partisi Hindistan Ulusal Kongresi, Mumbay şehrinde kurulur. 1899-1905 yılları arasında ise Hindistan genel valisi Lord Curzon: ülkedeki yaşamında, muhteşem lüksü ile, öne çıkmaktadır. Aynı dönemde, ülkede 9000 km. lik demiryolu ağı yaptırılır. Tarım modernize edilir ve sulama sistemi revize edilir. Ancak, Hintliler Bengal bölgesinin ayrılık kararı üzerine, yeniden ayaklanırlar.

1911 yılında

Hindistan Tarih;

Başken Koklata şehrinden Delhi şehrine taşınır. Yeni Delhi şehri: İngiliz mimarlar tarafından: şehrin sonsuza dek İngiliz hükümranlığında kalması için: dışa doğru daireler şeklinde genişleyen caddeler, imparatorluğa yakışır saraylar, devasa hükümet binaları ile donatılır.

1917 yılına gelindiğinde: Hindistan Hükümeti Kanunu çıkar ve Hintlilere: eğitim, kamu işleri, tarım ve sağlıkla ilgili yönetim organlarında etkin olma gücü verilir. Bu durum: ılımlı ve devrimci Hintliler tarafından olumlu karşılanır. Ancak, tam bu sıralarda çıkan, yukarıda sözünü ettiğim, Bengal bölgesinin ayrılık isteyen kararı: yargısız tutuklamalar gibi uygun olmayan kanunların da çıkmasına neden olur. 1919 yılında, şehirlerde protesto gösterileri başlar.

Bu sırada: Gandhi isimli bir avukat, Hint toplumunun haklarını savunmak için, Güney Afrika’dan, 1915 yılında, ülkesi Hindistan’a döner. İngiliz birlikleri, izinsiz gösteri yapanlara karşı ateş açar ve 379 kişi ölür, 1200 kişi yaralanır. Bunun üzerine toplumsal gelişim planları sekteye uğrar. Gandhi, seçimlerin boykot edilmesi çağrısında bulunur ve ılımlılar dirense de, halkın % 33’lük bölümü, boykotu destekler.

Ancak, bu sırada: Gandhi, ülkenin simgesi haline gelir. Özellikle: pamuklu ehram ve şalıyla, Batı tarzı giyimi terk etmiş görünümü, insanların ilgisini çeker. Bu sırada, sivil itaatsizlikten rahatsızlık duyan İngilizler, Gandhi’nin 1922 yılında, iki yıl hapsine karar verirler. Bu sırada: İngiliz eğitimi almış, Kongre Partisi üyesi Cavaharlal Nehru’da, halkı isyana teşvik etmek suçuyla, cezaevine konulur. Nehru, bağımsızlık mücadelesinde, Gandhi’nin en güvendiği kişi olarak öne çıkmaktadır.

Bu sırada

Hindistan Tarih;

İngilizler, ülkede çoğunluk esasına dayalı bir parlemento sistemi kurmayı düşünüyorlardı. Ancak, çoğunluk Hindularda idi. Ancak, Hindular, Müslümanlar ve Sihler arasında, yüzyıllardır süren iktidar mücadeleleri vardı ve İngilizler, bunun farkında değildiler. Bunun üzerine, İngilizlerin topluluklara kota ayrılmasına karar veren kanunlarını kabul etmeyen Müslümanlar tarafından, liderleri Muhammed İkbal tarafından, 1930 yılında, ülkenin kuzeybatısında bir Müslüman ülkesi kurulması fikri ortaya atıldı. Bu hareketin lideri, Londra şehrinde eğitim görmüş, Mumbaylı bir avukat olan Muhammet Ali Cinnah idi. Kurulması düşünülen ülke ise: Farsçada “ülke” anlamına gelen “stan” ve “saf” demek olan “pak” sözcüğünden oluşan “Pakistan” idi.

Gandhi: bölünme fikrine karşı çıktı ve ölüm orucuna başladı ve dikkatleri, ortak düşman İngilizler üzerine yoğunlaştırarak, toplumu bir arada tutmaya çalıştı. İngilizlerin, Tuz vergisi kanunundaki boşluklardan yararlanarak “tuz çıkarmak” amacıyla, ünlü “Tuz yürüyüşü” ne başladı ve bunun sonucunda, 60 bin kişi, İngilizler tarafından cezaevine konuldu. Bu kavga döneminde, II. Dünya Savaşı çıktı. Hintliler: Burma, Ortadoğu ve Avrupa’da, İngiliz saflarında savaşa katıldılar.

1942 yılına gelindiğinde Gandhi: İngilizlere karşı “Hindistan’dan defolun” kampanyası başlattı ve yeniden cezaevine konuldu. Bu dönemde, İngiliz karşıtı güçler, Japonları, Asya’nın kurtarıcısı olarak görmeye başladılar. Bengal, Bihar ve Pencap bölgelerindeki ayaklanmalar, her geçen gün büyüdü ve Hindistan ülkesinin son İngiliz valisi Lord Mountbatten tarafından, ülkenin en kısa zamanda terk edilmesi için gerekli tedbirler alınmaya başlandı. 1947 yılının yaz aylarında: Nehru’nun sözleriyle “Eskiden yeniye adımın atıldığı, bir çağın sona erdiği ve baskı altında tutulan bir milletin söz söyleme imkanı bulduğu” an geldi.

Nehru bağımsızlığı

Hindistan Tarih; Cinnah ise bölünmeyi elde ettiler. 24 yıl sonra ise, Pakistan’ın Doğu Belgal bölgesi parçalanarak, Bengaldeş ülkesi kuruldu. Ancak, bölünme sonrası, sınırlar tespit edildikten sonra, bu kez, katliamlar başladı. Doğu Pencap bölgesinde: Hindular ve Sihler, Müslümanları katlettiler. Çatışmalar: milyonlarca insanın göç etmesine neden oldu. Delhi şehrinde toplumsal olaylarda ölenlerle birlikte, katledilenlerin sayısı 500 bin civarında idi.

Gandhi: Müslümanların katledilmesini önlemek için, Delhi şehrine gitti. Ocak 1948 tarihinde ölüm orucuna başladı. Ancak, bunun Müslüman halkların hakkının savunulması olduğunu kabullenen bir fanatik tarafından, 30 Ocak 1948 tarihinde öldürüldü.

Evet, Nehru: Hindistan ülkesinin, Gürkanlı imparatorluğundan yana gördüğü en güçlü yöneticiydi. Nehru: akıl hocası olarak gördüğü Gandhi’nin bazı fikirlerini reddetmekle birlikte, Hindistan ülkesinde sanayileşmiş bir toplum yaratılmasında üstün çabalar göstermiştir. Prenslerin kişisel varlıklarının çoğunu kamulaştırır, ancak özel şirketleri kamulaştıramaz.

Keşmir

Hindistan Tarih;

Bölünmenin çözülememiş bir problemi olarak kalır. Keşmir vadisindeki Müslümanlar, burayı Pakistan’a bağlarlar. Ancak, bölgenin doğu bölümleri, Hindularda kalır. Pakistan ülkesinin desteklediği Pahtan aşireti, 1947 yılında, Keşmir bölgesini işgal eder, ancak kısa zaman sonra bölgeye gelen Hindistan birlikleri tarafından geri püskürtülürler. Keşmir: Pakistan ve Hindistan arasında, herhangi bir referandum yapılmadan bölünür. 1965 yılına gelindiğinde, bölge, yine Pakistan tarafından işgal edilmek istenir, ancak başarılı olunamaz. Yani: bölge, iki komşu ülke arasında, bir ihtilaf konusu olarak yıllardır süregelmektedir.

Nehru bu arada: bağımsızlıktan sonra, Fransa’dan Pondiçeri bölgesini, 1961 yılında ise Portekiz’den Goa bölgesini geri alır. Tibet sınırındaki bölgeler için, Çin ile mücadele eder ama başarılı olamaz. Kast sistemindeki haksızlıkları, çocuk ölümlerini ve Hindu kadınlara yönelik kötü muameleleri sona erdirmek için kanunlar çıkartır.

1966 yılında: Nehru’nun kızı İnira Gandhi, Başbakan olarak göreve gelir. Bu dönemde: sanayileşme hızlandı, nükleer güç endüstrisi üzerine yoğunlaşılarak 1974 yılında, çölde, ilk atom bombası denemesi başarıyla sonuçlandırıldı. Ancak, en büyük başarı: buğday ve pirinç üretimindeki modern yetiştiricilik tekniklerinin getirilmesiyle sağlandı. Yeşil Devrim ile, ihtiyaçtan fazla ürün elde edilmeye başlandı. Ancak, tutucular nedeniyle, artan nüfusu engellemek için ortaya atılan doğum kontrol yöntemleri kabul görmedi.

1975 yılında, sıkıyönetim ilan edildi. Gandhi tarafından, muhalefet liderleri tutuklattırıldı. 1977 yılındaki seçimlerde, Gandhi seçilmedi. Ancak, bir sonraki seçimlerde, yeniden işbaşına getirildi. Bu dönemde: Assam bölgesindeki katliamlarda, 3000 kişi öldürüldü. Pencap bölgesinde, özerklik isteyen Sih militanlarının düzenlediği şiddet gösterilerinde, bölgesel karışıklıklarda: Hint ordusu, 1984 yılında Amritsar bölgesindeki “Altın Mabet” e sığınan silahlı militanlara saldırarak, 800 kişiyi öldürdü ve bu olayda, bizzat askeri güçlere saldırı emrini veren Başbakan Gandhi, yaklaşık 5 ay sonra, kendi Sih koruması tarafından suikaste kurban gitti ve öldü.

1984 yılında, bu kez, İndira’nın oğlu, Raciv Gandhi işbaşına geldi.

Hindistan Tarih;

Tarih konusunda, daha fazla uzatarak ayrıntılara girmek istemiyorum. Sonuç olarak, günümüzde Hindistan güçlü bir ülke. Özellikle, turizm özellikleri, birçok insanın ilgisini çekecek boyutta. Ama, bu ülkede, Hindular, Müslümanlar ve Sihler arasındaki dinsel çatışmalar ve azınlıklar arasındaki çatışmalar, hiç durmadan devam ediyor ve her an bir dinsel çatışmanın olmaması, duyulmaması mümkün değil.