Ankara Dikmen Vadisi

Ankara Dikmen Vadisi

Gerek Ankaralılar ve gerekse Ankara dışından gelip de, şehirde gezmek isteyenler için güzel bir yer olduğunu düşünüyorum.

Sıcak yaz günlerinde, gerçek bir serinlik ve su ve yeşil ortam yaşamak isteyenler için ideal bir yer. Ankaralıların büyük kısmı, burayı sıkça kullanıyorlar. Siz de eğer buraya daha önce hiç gitmediyseniz, bir gün, bir akşam zaman ayırın ve mutlaka gidin.

Gerçekten güzel bir ortam, gerek planlama, peyzaj ve insan profili açısından gerek güvenlik ve gerekse güzellik sunuyor. Özellikle: şehrin birçok bölgesinde aşırı sıcaklık etkiliyken, burada muhteşem bir hava akımı var ve bu hava akımı, terlemeden, serinlikte, rahatça zaman geçirmenizi sağlıyor.

Ankara Dikmen Vadisi

Evet, artık isterseniz. Dikmen Vadisi hakkında sizlere biraz daha ayrıntılı bilgi vermek istiyorum. Burası: 1970’li yılların başında, Dikmen deresinin aktığı ve önünde, büyük taş-kaya bloklarından bir baraj bulunan, çevresi bataklık bir bölgeydi.

Şehir planında ise, kent parkı yapılması öngörülmüştü. Ancak, elbette, bu tür yerlerin genel kaderi olduğu üzere, burası da zamanla gecekondular ile doldu.

Seçim zamanlarında, siyasiler, burada gecekondusu olan insanlara yani kamu arazisini yani sizin/benim hakkım olan araziyi bir gecede usulsüzce ele geçiren bu insanlara tapi vererek onların mülkiyetlerine geçirdiler.

Takip eden süreçte: vadi içinde yapılacak ikiz kuleler için, burada gecekondusu olanlara daire hakkı tanınacağı söylendi. Buna dayanarak, önceleri sekiz katlı yapılması düşünülen bu kuleler, daha sonra sırf kar marjının yükselmesi için, yirmişer katlı olarak yapıldılar.

Ayrıca, vadinin yamaçlarına, ön cepheden yasal olarak beş katlı görünmesine rağmen, vadiden bakıldığında, yedi-sekiz kat olarak görülen başkaca bloklar da yaptılar. Sonuçta: vadiye bakan bir beton blokların oluşmasına neden olundu.

Yani: 1990’lı yıllara kadar tamamen bataklık ve gecekondularla dolu olan bu alan: zamanla, beton bloklarla dolmaya başlamış ve 1996-1997 yıllarında tamamen elden çıkmıştır. Evet parkın tasarımı, Doruk Pamir tarafından yapılmıştır.

Melih Karayalçın’ın Belediye Başkanlığı döneminde başlanan park tasarımı, İ. Melih Gökçek’in Belediye Başkanlığı döneminde bitirilmiştir.

Elbette, 2000 yılında yapılan açılışa, ne Murat Karayalçın ne de Doruk Pamir çağırılmamıştır.

Birinci ve ikinci etap bitirildiğinde, burada: 2264 konut, 68 dükkan, 1 konferans ve sergi salonu, 2 yüzme havuzu, 2 spor merkezi, 2 güzellik salonu inşa edilmiştir. Bunun  dışında: 11 hektar yeşil alan, 2 hektara yakın seyirlik havuz ve 3 km. yol inşa edilmiştir.

Yakın zaman önce açılan üçüncü etapta ise: rekreasyon alanı çalışmalarında: çocuk köyü, cami, havuz, kafe, sera, çelik köprü ve çağdaş konutlar tasarlanmış ve yapılmıştır.

Söylenenlere göre: bu etaplar, beşinci etap olana kadar ve hatta “Panora Alışveriş Merkezinin” bulunduğu yere kadar devam edecekmiş.

Ama, Belediye, yasal sorunları aşamamış deniliyor. Ha, bir de, burada daha önce ikamet eden gecekondu sahiplerini, haklarının yendiğini öne sürerek sürdürdükleri eylemleri söz konusu oluyor.

Ankara Dikmen Vadisi

Evet, günümüzde, vadinin çevresinde bulunan ve özellikle, Ayrancı semti yönündeki konutlar: muhteşem lüks. Bu konutların çoğunluğunda, yabancı elçilik, konsolosluk personeli veya şirket elemanları oturmaktadırlar.

Hatta, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının bile, bu konutlarda oturduğu biliniyor. Evet, bu muhteşem konutlar hakkında daha fazla uzatmadan son bir şey söylemek istiyorum.

Dikmen vadisine gezmeye gittiğinizde, vadinin iki yanında özellikle gece ışıl ışıl parlayan bu konutlara bakıp ta, kendinizi üzmeyin, önemli olan parkın havasını, o güzellikleri teneffüs etmek, ama bu konutları görmemek mümkün değil, sırf bu yüzden bunlar hakkında ayrıntıya girdim.

Evet: park gerçekten güzel. Özellikle: 1 ve 2 nci etapların bulunduğu yerler harika. Çünkü: bu bölümlerde, güzel peyzaj planlamaları yapılmış. Bir de merdivenler olmasa. İniş kolay ama parkı geziyorsunuz, sonra çıkış biraz ızdırab haline geliyor.

Parka gideceklere önerim: Ayrancı semtinde, Hoşdere caddesine çıkarken sağ, inerken sol bölümde: özellikle, Atakule kavşağına yakın bölümde, tamamen anlaşılır bir dönemeç var.

Bu dönemeçte: Tavacı R. U. nın tabelasını görmemek mümkün değil

Arabanız ile giderseniz, bu kavşaktan dönün, doğru giderseniz: yine, bu parkın büyük sorunlarından biriyle karşılaşacaksınız.

Çelik bir köprü karşınıza çıkacak, bu köprü üzerinden devam ederseniz, Dikmen semtine, kısa yoldan ve kısa sürede ulaşmanız mümkün. Bu köprü; 2008 yılı başlarında, Belediye tarafından, 5 milyon TL. civarında fiyatla ihale edilmiş ve yaptırılmıştır.

Ancak, uzun süre, bu köprüden yalnızca 3.etap sakinlerinin yararlanması sağlanmış ve bu durum, köprü üzerinde bulunan Belediye güvenlik görevlileri tarafından denetlenmiş ve 3.etap sakinleri dışındakilerin bu köprüden geçmelerine izin verilmemiştir. Neyse ki, yakın zaman önce, bu saçmalık giderilmiş ve köprü genel kullanıma açılmıştır.

Evet, köprünün sağ ve solundan devam ettiğinizde, Dikmen Vadisine iniyorsunuz. Sağından devam ettiğinizde, lüks konutların bitişine kadar devam edin, sonra ilk bulduğunuz yere arabanızı park edin ve yürüyerek, merdivenlerden inmeye başlayın.

Yaklaşık 200 basamak iniyorsunuz ve Dikmen Vadisine varıyorsunuz. Zemin parke taşı döşeli, havuzlar çok büyük, özellikle, güney bölüme ilerlediğinizde, havuzdan aşağı dökülen, bir şelale oluşumu sağlanmış.

Burada: havuzun her iki yanında mevcut kafelere oturduğunuzda, gerek havanın serinliği ve gerekse su sesi, inanın muhteşem bir keyif veriyor. Ancak: hani dedik ya, her şey rant diye, kafelerde bir şeyler yemek içmek isterseniz oldukça pahalıdır.

Dinlenme molasından sonra: yürüyüşe devam ederseniz, parkta bolca bulunan banklarda oturan, hatta evinden termos ile çay getirip içen insanlara rastlayacaksınız. Bu arada: köpek gezdirenler, koşanlar, yürüyüş yapanlar….

Burada: gençlerin oluşturdukları guruplarda var, ama daha önce söyledim ya, bu gençler sorun yaratan tipler değiller, parktaki insan profili düzgün ve zaten güvenlik elemanları, gezdiğiniz sürede, her on dakikada bir görebileceğiniz yerlerde konuşlandırılmış.

Yani: parkta, gece veya gündüz dolaşmak pek güvenlik problemi yaratmıyor. Ama yine de, parkın loş ve karanlık bölümlerinde bulunmamakta yarar var diye düşünmemek mümkün değil.

Parktaki gezinize devam ederken, diğer etapları da kapsayan yürüyüş yolunu denerseniz, tüm parkuru yürümeniz yaklaşık 1 saat alıyor. Burada tercih sizin, özellikle geziniz sonunda, o merdivenleri yine tırmanmak gerektiğini düşününce, fazla yorulmamak ve son gücünüzü oraya saklamak konusunda tedbirli olmanızda yarar var.

Ankara Dikmen Vadisi

Son olarak: Hoşdere caddesinden saparak buraya gelmez iseniz, Çetin Emeç Bulvarı üzerinde, parkı ikiye bölen köprü üzerinde de, aracınızı park edebilirsiniz. Burası her ne kadar kentsel park alanı olarak ilan edilse ve yapılsa da, maalesef otopark yapılmamış.

Bu yüzden, araç parkı biraz sorun oluyor. Çetin Emeç Caddesi üzerinde, parkı ikiye bölen köprü üzerinde de, ikili ve hatta üçlü sıralı araç parkları yapılıyor. Bunu da tercih edebilirsiniz.

Evet, bence Dikmen Vadisine gidin.

Çünkü: en sıcak günlerde bile, burada sizi muhteşem güzel, serin ve hoş bir hava bekliyor. Havuzların kıyısında bolca bulunan banklarda oturun, havuzları, suyu, suyun akışını izleyin. Bu sizi dinlendirecektir. Hatta: havuz kıyısındaki kafelere uğrayabilir, buralarda bir şeyler içerek, sohbet ederek yorgunluk atabilirsiniz.

Hatta: hemen girişte, Ayrancı yönünde bulunan restoranlarda, Ankara manzarasını izleyerek bir şeyler yiyebilirsiniz. Özellikle: kaburga dolması yemenizi öneririm. Fiyat mı, elbette biraz yüksek, ama sonuçta mekan güzel, manzara güzel, fiyatların zaten normal olmasını beklemek anormal olur.

Tüm bu güzellikleri yaşarken: aman dikkat, Büyükşehir Belediyesinin diğer rekreasyon alanlarında ki bir kısım uygunsuz davranışlar burada da geçerli. Örneğin: bisiklete binmek yasak, çimlere basmak yasak ve hatta bir dönem fotoğraf çekmek bile yasakmış, sakın ola, arkadaşınız veya sevgiliniz veya eşiniz ile, bu romantik ortamın etkisinde kalarak yakınlaşmayın, o da yasak….

Yine de, doğa mükemmel.

Please follow and like us:

“Ankara Dikmen Vadisi” üzerine 6 yorum

  1. Değerli Kentdaşlar,

    Yaşadığımız kent vadileri ve dereleri bakımından bahtsız. Özellikle de dereleri zaman içerisinde acımasızca harcanmış. Kavaklıdere, Ankara Çayı, Dikmen Deresi bunlara birkaç örnek. Dikmen Vadisi (Eski Dikmen Deresi) hakkında bir kaç hususa değinmekte yarar var.

    Yukarıdaki yazıda da belirtildiği gibi bu alan gerçekten kent için önemli bir hava koridoru. Ama burada yapılan uygulamalar ne yazık ki bu koridoru işlevsizleştiriyor. Alanda yapılan peyzaj diğer bir deyişle ağaçlandırma çalışmaları çoğunlukla dışarıdan getirilmiş ithal ağaçlarla yapılmış ve ağaçların büyük bir kısmı sağlıklı değil. (Vadinin)Derenin önceki durumunu göz önüne getirdiğimizde bir çok yerli ve endemik türün kaybedildiğini söyleyebiliriz. Bu gibi alanlar daha farklı bir şekilde düzenlenip kent dokusuna kazandırılabilirdi.
    Diğer bir çarpık uygulamaya da deyinmeden geçemeyeceğim. Bu uygulamanın adı KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ! BETONA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ ALANLAR demek daha doğru olur. Kısaca daha önceden gecekondu alanı olan yerleri bir şekilde istimlak edip, daha sonra TOKİ’nin tek tip olarak yaptığı binalarla doldurduğu alanlar.
    Saygılarımla.
    Gürkan ALPSOY

  2. Merhaba,
    Uzun yıllardır Ankara’da yaşıyorum. Birkaç yıldır da Kavaklıdere’deyim.Kavaksız Kavaklıdere’de. Zaman zaman yıllar önce kesildiği belli olan kavak kütüklerine rastlıyorum yol kenarlarında, bazılarının yeşermiş olduğunu görünce seviniyorum. Gerçekten de alarjinin tek sorumlusu bu ağaçlar mı? Ayrıca alerjiye neden oluyor diye ağaç kesmeyi normal birşey mi sayacağız! Bu olabilir mi!? Biliyoruz ki farklı türdeki ağaçlar sonbahar ve kış mevsimi dışında kalan mevsimlerde farklı farklı zamanlarda polen üretiyor. Hepsini yok mu edeceğiz. Ya da yalnızca seçtiğimiz türlerin yaşamasına mı izin vereceğiz?üstelik bu “seçtiğimiz” türler belli bir süre dayandıktan sonra,doğal ortamında olmadığı için olsa gerek,kuruyabiliyor.Böylece,daha dayanıklı ve kolay yetişen türler ağaç dokusunun büyük bölümünü oluşturuyor, çeşitlilik azalıyor.
    Ama galiba betonlaşma bundan daha büyük bir sorun. ve ne yazık ki tek tek bireyler olarak bunun sonucuna maruz kalsak da,bunu önlemek için elimizden pek fazla şey gelmiyor.
    Yine de birbirimizin dikkatini buralara çekebilir,kentimizde yaşayanlar olarak nasıl bir kent istediğimiz üzerine düşünebilir, kentimizde yapılacak değişikliklerde söz sahibi olabiliriz.
    saygılar.
    Ayten Demircan(Esgün)

  3. Merhaba Ayten Hanım,

    Öncelikle duyarlı bir “Dendroloji Okulu(Ağaçbilim)” katılımcısı olarak KAVAKLAR konusundaki duyarlılığınız için size teşekkür ediyorum.

    Ülkemizde de doğal olarak yetişen kavak türleri, ağaç türleri arasında bilgi eksikliği nedeniyle özellikle de allerjinin kaynağı olarak gösterilmektedir. Bu konuda yapılan araştırmalara göre alerjiye neden olan türleri sıralarsak ilk sırada çamgiller, buğdaygiller yer almaktadır.Kavaklar ise en son sıralarda!

  4. Dikmen Vadisi’ ni anlatan yazınızı okudum.Katılmamak mümkün değil.Dikmen Vadisi 1.Etabı zamanın belediye başkanı Murat Karayalçın zamanında yapılmış, büyük ölçüde bitirilmiş,ancak, 1994 yerel seçimlerinde belediye başkanı olan İ.Melih Gökçek tarafından açılışı yapılmıştır. Bundan sonra 2. Etap 2002 yılında tamamlanmış,3. Etap ise 2009 yılında tamamlanmıştır.Özellikle sabah sporu yapmak için ideal bir mekandır. Mevsime göre ıhlamur ağaçlarının, iğde ağaçlarının ve diğer ağaçların en güzel kokusu sabah saatleridir. Akşamları ise ailece gezilip, oturulacak bir mekandır. Bu nedenle herkesin görüp gezmesi gereken biryer olarak söyleyebiliriz. Ancak,1997 yılından sonra yapılan eklemelerle vadinin her iki yanına yüksek binalar yapılmış 2. ve 3. etap çevresi yine yüksek binalarla çevrilerek vadi beton yığınına dönüştürülmüş, vadi çevresi büyük bir rant bölgesi haline getirilmiştir. 1.Etaptaki peyzaj mimarisi diğer etaplarda tekrarlanmadığı için uyumsuzluk hemen fark edilmektedir. Buna rağmen benim Ankara’ da en sevdiğim mekanların başında gelmektedir.Yazınız için teşekkür ederim.

  5. 5 aylık Ankaralı olarak 2022nin Mayıs ayında keşfettim Dikmen Vadisini. 2hafta içinde 3 kez gittim. Genel olarak tenha, gördüğüm insanların %90 gibi çoğunluğu yabancı, Türk değil. Bu bana ilginç geldi. Ömrümün yarısını yurt dışında geçirdiğim vede kalanında da bu şekilde devam edeceğim için bende bir yabancıyım belli. Türkçe bilen Amerikalı. Vel hasıl kelam Türkler buranın kıymetini bilmiyor. Sanırım araba ile kolayca ulaşılamaması bunda etken. Piknik yapmak, mangal yakmak (izin varmı bilmiyorum), pijama ile ip atlamak,çimenlere yayılmak için yürümek gerekiyor. Bu sebeple tenha sanırım. İçeride bir sürü atıl alan, saçma dizayn var. Ama herhalde bunada şükür demek gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.