Şehrin bu bölümdeki ilk turistik yer: ünlü “Plaza de Mayo” meydanıdır ve şehir gezileri genellikle buradan başlatılır.
Plaza de Mayo
Bu meydan: Arjantin Bağımsızlık Bildirgesi ile birlikte, şehrin ve Arjantin tarihinin tüm önemli siyasi olaylarının gerçekleştirildiği yer olarak bilinir. 25 Mayıs 1810 tarihinde Arjantin Bağımsızlık Bildirgesi bu meydanda okunmuştur.
Hatta: şehir ikinci kez kurulduğunda, 11 Haziran 1580 yılında bu meydan çevresinde toplanan bir köy şeklindedir. Bugün ise, meydan şehrin en hareketli ve popüler yeridir. Yani bir anlamda “Taksim” meydanı benzetmesi yapılabilir.
1977 yılında büyük toplumsal olaylar yine burada gerçekleşmiştir. Son askeri yargılama sırasında ortadan kaybolan ve halen bulunamayan çocukların anneleri de, burada 1890 yılından bu yana buluşarak çocuklarının kaybolmasını protesto etmektedirler.
Bugün yine şehirdeki tüm protesto gösterileri bu meydanda yapılmaktadır. Yani burayı ziyaret ettiğinizde büyük olasılıkla bir protesto gösterisine şahit olacaksınız.
Gelelim meydandaki yapılara:
Dikilitaş
Meydanın merkezinde: dikilitaşı bulunmaktadır. Paris’te Eiffel Kulesi ve New York şehrindeki Özgürlük Anıtı gibi, bu da Buenos Aires şehrinin ikonudur.
Bu dikilitaş: devrimin 400. yılı anısına 1936 yılında Arjantinli modernizmin önde gelen temsilcilerinden olan mimar Alberto Prebisch tarafından dikilmiştir. Burası aynı zamanda: şehirde ulusal bayrağın göndere çekildiği ilk yerdir.
Anıtın yüksekliği 67.5 metredir. Bulunduğu yani dikildiği yerin kaidesinin yüksekliği ise 6.8 metredir. 206 basamaklı bir merdiven tırmanıldığında, dört pencereli bir gazebo’ya ulaşılır.
Evet, bu dikilitaşın geçmişinde önemli olaylar bulunmaktadır ve dikilitaş, tüm girişimlere rağmen yıkılmadan günümüze ulaşmıştır.
Dikilitaş yapıldıktan 3 yıl sonra şehrin konseyi tarafından yıkılmasına karar verilmiş ancak bu karar Belediye Başkanı tarafından veto edilerek yıkılmaktan kurtulmuştur. Günümüzde dikilitaş şehirdeki siyasi gösteriler ve çeşitli başarıların kutlanması için bir merkez olarak kullanılır.
1970’lerde dikilitaş üzerine “El Silencio es Salud” yani “Sessizlik Sağlıktır” yazılı bir plaka konulmuştur. Her ne kadar hükümetin başındakiler, bunu trafikteki gürültüyü azaltmak için koyduklarını söyleseler de, o dönemde yaşayanlar bu sözün hükümet tarafından kendilerine verilen bir gözdağı mesajı olduğunu düşünmüşlerdir.
Manuel Belgrano: Arjantin bayrağının yaratıcısı olarak bilinir.
Tarihi Plaza de Mayo meydanında bunların dışında; birkaç hükümet binası bulunmaktadır. Bunlar:
Katedral Metropolitan
Meydanda, San Martin ve Rivadavia Av kesişim yerinde bulunan yapı, Arjantin’de Katolik kilisesinin merkezidir. Ülkenin en önemli dini yapılarından birisidir.
Yapı: şehrin kuruluşundan bu yana, burada yapılan 6. dini yapıdır. İlk yapı: 1593 yılında inşa edilmiş, kerpiç bir şapeldir. Çünkü İspanyol kaşif Juan de Garay: şehrin ikinci kuruluşu sırasında Plaza de Mayo meydanına bakan bir köşede, bu sitede bir kilise yapılması için arazi ayırmıştır.
Son inşaat ise: İtalyan mimar Antonio Masella başkanlığında 1752 yılında başlanan ve 1911 yılında tamamlanan yapıdır. Aslında yapı 1852 yılında tamamlanmış, iç dekorasyonu 1911 yılına kadar sürmüştür. Kilise 1836 yılında katedral statüsüne yükseltilmek için yenilenmiştir.
Günümüzdeki bina: klasik bir Yunan tapınağına benzer, neoklasik mimari stildedir. 1822 yılında cephede sütunların üstündeki bölüme Fransız Prospero Catelin ve Petro Benoit tarafından İsa’nın 12 havarisinin kabartması eklenmiştir. İç bölümde kubbenin yüksekliği 41 metredir.
1942 yılında yapı Arjantin devleti tarafından tarihi değer ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü sömürge döneminin önemli eserlerinden birisidir. Kilise boyunca birçok çeşitli mabetler ve anıtlar bulunur. Arjantin’in karanlık geçmişini bu anıtlar yansıtmaktadır.
Futbolcular tarafından bağışlanan Meryem heykellerinden birisi Arjantin nedeniyle tanrıya sunulan bir teşekkürdür. Diğer bir anıt 1976-1982 yılları arasında 30.000 vatandaşın öldürüldüğü kirli iç savaşı temsil eder. Başka bir anıt Yahudi kurbanları anımsatır.
Bunlar 1992-1994 yılları arasındaki Buenos Aires şehrindeki İsrail Büyükelçiliğinde bombalama sonucu öldürülmüşlerdir. En önemli anıt: ülkenin büyük kurtarıcısı Simon Bolivar’ın İspanya’ya karşı Güney Amerika’nın bağımsızlık savaşlarını kazanması üzerine yapılmış türbe mozolesidir. Buenos Aires şehri başkent olunca onun naşı Fransa’dan 1880 yılında Arjantin’e geri getirilmiştir.
Bayrak dökümlü mermer ve bronz lahit: heykellerle çevrilidir ve 1810 devrimi anısına Napolyon dönemi üniformalı askerler tarafından korunmaktadır.
2 Nisan “Malvinas” günü olarak kutlanır ve bu günde: 1982 yılındaki Falkland Adaları savaşına katılmış gaziler, politikacılar ve savaşta ölen askerlerin aileleri burada katedrali ziyaret ederek olayı anarlar.
Papa Francisco Müzesi
Papa Francisco; 19 Mart 2013 tarihinde burayı kutsamıştır. Ancak: 1998 yılından bu tarihe kadar, burayı Jorge Bergoglio Başpiskoposu yönetmiştir. Müzede: ona ait kişisel ve ayin nesneleri sergilenmektedir.
Hükümet Konağı-Casa Rosada
Burası 1580 yılında yapılan bir sitenin parçası olarak, ilk defa İspanyol naip tarafından ikametgah olarak kullanılmıştır. 1862 yılında: Bartolome Mitre, eski resmi ikametgahını yenileyip bakanlarını buraya yerleştirmiştir. Ardından gelen Domingo Faustino Sarmiento: burada duvarları pembe boyatmış, bahçeleri düzenletmiştir.
1882 yılında Cumhurbaşkanı Julio Argentino Roca: buranın genişlemesi ve onarımı için proje yaptırmıştır. Bunun sonucunda mevcut bina, daha önceki iki binayla birleştirilmiştir ve son durum 1890 yılında tamamlanmıştır. Projenin mimarı Teatro Colon’u da yapan İtalyan mimar Francisco Tamburini’dir.
Burayı gezmek isterseniz, hafta sonlarında giriş ücretsizdir. İçeride: Patriots Hall denilen giriş salonunda, çeşitli tablolar ve Latin Amerika kahramanlarının portreleri bulunur. Daha sonra heybetli merdivenleri tırmanarak, Arjantinli kadınlar Bicentennial Hall denilen yere ulaşılır.
Ayrıca yine Arjantinli önemli şahsiyetlerin yaşadığı: White Hall, Başkanlık Ofisi ve Güney Salonu ziyaret edebilirsiniz. Geçtiğimiz yüzyılın sonunda dikilen Afrika palmiye ağacı ilginizi çekecektir. Saenz Pena: 1910-1914 yılları arasında burada yaşamış tek başkandır. Burası Peron ve Evitanın konuşma yaptıkları balkon ile ünlüdür.
Teatro Colon-Kolomb Tiyatrosu
Burası dünyanın en önemli opera evlerinden biri olarak kabul edilir ve Milano’da La Scala, Paris’te Opera Garnier ve Londra’da Royal Opera House benzeridir.
Tiyatro: yaklaşık 20 yıllık inşaat sürecinin ardından 25 Mayıs 1908 tarihinde Verdi’nin ünlü “Aida” sı ile perdelerini açmıştır. Ardından ise: Igor Stravinsky, Herbert von Karajan, Daniel Baremboim isimli ünlü yönetmenler, şarkıcılar ve dansçılar burada sahneye çıkmışlardır. Seyirci kapasitesi 3500 kişidir.
Merkez: at nalı şeklindedir ve dünyanın en iyi akustiğinin burada bulunduğu söylenir. Kubbe: Arjantinli sanatçı Raul Soldi tarafından dekore edilmiştir.
Yapıda: 2008-2010 yılları arasında restorasyon çalışmaları yapılmış ve teknolojik gelişmeler ilave edilmiştir.
Buranın tarihinde ilginç bir olaydan söz edilmektedir. 1912 yılında ünlü besteci Arturo Toscanini: burada klarnet çalarken, bir ara çekilme kararı alır. Ancak şehirde başka bas klarnet çalan kimse olmadığından uzun uğraşlar sonucunda Toscanini yumuşar ve burada çalmaya devam eder.
Corrientes Avenue
Bu cadde Puerto Madero mahallesinde başlar ve Chacarita mahallesinde biter. Bu cadde boyunca uzanan mahallelerde tango kültürü gelişmiştir.
Caddenin ismi 1822 yılında verilmiştir ve 1931 yılında cadde genişletilmiştir.
Şehrin ana kültürel eksenlerinden birisi olarak bilinir.
Burada gece hayatı hiç durmaz. Dikilitaş çevresinde ve Callao Avenida arasındaki bölgede: kitapçılar, tiyatrolar, pizzacılar ve şehrin popüler barları bulunur. Bu barlar ve tiyatrolarda biraz önce söylediğim gibi “tango” kültürü gelişmiştir. Ünlü şarkıcı Carlos Gardel; 1930-1950’li yıllar arasında burada yaşamıştır.