Kastamonu ilinin, Karadeniz kıyısındaki doğal güzellikleriyle ünlü bir ilçesidir. Kafa dinlemek için ideal bir yerdir. Sadece “Gideros koyunu” görmek için bile buralara gidilebilir. Ancak, ben Temmuz 2018 tarihinde buraya gittiğimde, Cide merkezinin de gayet güzel olduğunu gördüm, özellikle sahil bandındaki yürüyüş yolunda yürüyün, akşam sahil kesiminde kurulan tezgahları gezin, alışveriş yapın, ama özellikle ve mutlaka Tuğ Tepesine çıkın, tüm çevrenin muhteşem manzarası izleyin.
ULAŞIM
Cide-İstanbul arası uzaklık: 513 km. Cide-Kastamonu arası uzaklık: Şenpazar üzerinden: 131 km. Doğanyurt-İnebolu üzerinden ise: 180 km.
Cide-Ankara arası uzaklık: 320 km. dir. Cide-İzmir arası uzaklık: 900 km. Cide-Bartın arası uzaklık: 90 km. Cide-İnebolu arası uzaklık: 100 km. Ben Cide’ye Amasra üzerinden gittim. İlçe merkezinde uzun bir sahil şeridi vardır. Merkeze ulaşıncaya kadar uzun süre, sahilden gidiliyor, bakımlı ve güzel yürüyüş yolları, piknik alanları, halkın oturması için sahilde güzel oturma yerleri yapılmıştır.
Bartın-Cide kara yolu ve Cide-Sinop kara yolu: maalesef berbat. Belki de, Cide’nin doğal güzelliklerinin korunmasının en büyük nedeni: bu yollarının kötü olması ve buraya insanların akın etmemiş olması.
Amasra’ya kadar giderseniz, mutlaka buraya da uğrayın. Amasra-Cide arası uzaklık: 74 km. dir. Ama önce: sizin için iki durak önerebilirim. İlk durak: 14 km. de: Çakraz. Buranın büyük bir kumsalı var. Daha sonra ise: Akkonak ve Göçkün denilen yerleri geçeceksiniz. Ancak: bu yola aman dikkat, çünkü muhteşem virajlar var. İkinci durak olarak: yolun 34. km. de bulunan bir yer var. Burası: Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de gezinen çoğu teknelerin yapıldığı yerdir. Zaten buraya yaklaştığınızda: ahşap kokusunu hissedeceksiniz.
TARİHÇE
Tarihi kaynaklar, yörede: MÖ. 1100-700 yılları arasında, Paflagonialıların egemenlik kurduklarını belirtiyor. Takip eden tarihi süreçte: yörede, Bizanslılar ve daha sonra Danışmendler, Çobanlar ve Candaroğulları egemen olurlar. 1392 yılında, yöre, Osmanlıların egemenliğine girer. 1402 Ankara savaşından sonra, Sinop’ta yaşayan İsfendiyar Bey, yöreye hakim olur. 1461 yılında: Fatih Sultan Mehmet zamanında, yöre, kesin olarak Osmanlı toprakları içine alınır. Bu dönemde: eski bir iskele olan Cide’de: bir tersane de kurulur. Karağaç isimli, bu iskele: İpek Yolu üzerinde olup, önemini tarih boyunca sürdürür. Özellikle; Rusya ile Anadolu arasındaki ticaret bağlantısı, bu iskeleden sağlanır.
CİDE İSMİ
Büyük İskender’den sonraki dönemlerde, Roma devrinde, bir komutan adı olan “Cella de Cide” adından gelmektedir. Cide’de: “Cella de Cide” adına kesilen paralar bulunmuştur.
GENEL
İlçenin plajlarının uzunluğu 13 km. civarında olup, denize girmeye elverişlidir. Karadeniz’in en uzun plajlarından biridir. Ancak: deniz genel olarak dalgalıdır. Ancak: berraktır ve yüzmek için derinliği ve temizliği idealdir. Yukarıda da sözünü ettiğim gibi, sahil şeridi gerçekten çok uzun, kumsal var, bu uzun sahil şeridinde bir yerde çadırlar kurulmuş, bir yerde karavanlar yerleşmiştir. İlçe merkezine yaklaştıkça, nispeten daha düzenli evler görülüyor, restoranlar, balık restoranları vardır.
Deniz kıyısında, çok büyük bir otel hemen dikkatinizi çekecektir. Turistik tesisler: kasaba mahallesinde, limana yakın alanda bulunur. Toplam yatak kapasitesi: 640 civarındadır. Ancak, burada en çok ilgimi çeken “Kastamonu Üniversitesi Misafirhanesi Oteli” oldu. Pırıl pırıl bir tesis, personel mükemmel, özellikle yemekler harika, buraya yolunuz düşerse, mutlaka bu tesise uğrayın ve özellikle “mantı” yiyin. İnanın bahçede sunulan servis muhteşem, söylediğim gibi, tesisin yönetimini kutlamak gerek. Sakin bir yerdir. Çok hareketli değildir. Son bir not: Cide ilçesinde, sahil yolu ile merkez arasında, yol kenarında, 3-4 yerde mezarlık gördüm. Deniz kıyısında mezarlıklar, ilginçti.
İKLİM
Cide’ye gidilmesi gereken en uygun iklim: Temmuz’dur. Özellikle: yağmurlu mevsimde gitmemelisiniz. Çünkü: yağmur yağdığında, dağlardan gelen çamurlu sular, denize akıyor ve deniz 3-4 gün boyunca, çamurla kaplanıyor. Temmuz 2018 tarihinde burada bulunduğu 2 günlük sürede, çok kuvvetli bir rüzgar vardı, hatta fırtına benzeri denebilir, biz dışarıdan gelen birisi olarak çok olumsuz etkilendik, ama Cideliler sanki bu duruma alışkın gibi olumsuz tepki vermeyip hayatlarını sürdürüyorlardı.
SULTAN KAYIKLARI
Osmanlı imparatorluğu döneminde, padişahları taşıyan Sultan Kayıkları, Cide de halen yapılıyor. 30 metre uzunluğunda, 2.5 metre genişliğinde ve tamamen aslına uygun yapılan sultan kayıklarında, en ince ayrıntılar bile dikkate alınıyor. Tamamı ahşap ve ağırlıklı olarak: meşe, çam ve kestane kullanılıyor.
RIFAT ILGAZ
Cide ilçesinde, 1911 yılında doğan Rıfat Ilgaz, 1993 yılında İstanbul’da vefat etti. Türk edebiyatının ünlü ismi: “Hababam Sınıfı” romanıyla tanınıyor. Şair, romancı ve öykü yazarı. İstanbul’da bulunan mezarının, Cide de yapılacak bir anıt mezara nakli için çalışmalar sürdürülüyormuş. Her yıl, Temmuz ayında “Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali” düzenleniyor.
NE YENİR
En başta: Kuyu kebabıdır. Ancak, ben bunu duyunca “kuyu kebabı” yemek istedim, hayır, ilçe merkezinde kuyu kebabı yok, yol üzerinde bazı tesislerde olduğu söylendi, yani ben tadına bakmadım. Bunun dışında: karma, köy böreği, armut tatlısı, ceviz helvası (cidella) , kuyruklu dolma, kestane hoşafı geliyor. Tüm bunları tatma imkanım olmadı ama özellikle ceviz helvası satın aldım, gerçekten güzel bir lezzettir. Ceviz helvası, özellikle evde yapılan yani özel imalat olanı tercih edin. Bunun bir ilginç yanı var, çok lezzetli olmasına rağmen çok sert, yani ne kesiliyor, ne kırılıyor, ne ısırılıyor, püf noktası: sert bıçak, önce suyla ıslatın ve o an ceviz helvasını kesmeye çalışın, biraz zor oluyor ama inanın lezzeti muhteşemdir. Bir de bu yöreye has “kestane balı” var. Süzme kestane balı kilosu 120 TL civarındadır, umarım orijinalini bulup satın alabilirsiniz, fazla tüketmeyin, günde sadece 1 kaşık. Tabii burası deniz kıyısı, balık yok mu diyenler olacaktır. Malum, benim bulunduğum sezon, balık sezonu değildi, bu yüzden bilmiyorum ama sonuçta liman bölgesinde özellikle bir tekne de balık restoranı işleten karı-koca işletmecileri çok övdüler, gidemedim ama sanırım balık düşünenler liman da ki balık restoranlarını değerlendirirler.
NE SATIN ALINIR
Sarı yazma, kestane balı, ceviz helvası (500 gr kutular, 25 TL.), sarımsak, içinde hiç şeker olmayan elma pekmezi (kendileri için yapıyorlar, pek satan olmuyor, ben tadına baktım, gerçekten lezzetli, içine hiç şeker katılmaması da ilginç) satın alabilirsiniz.
Sarı yazma
Cide’de “sarı yazma” çok meşhurdur. Cideli kadınların kıyafetinde en belirgin nokta: sarı yazmadır. Kadınların; baş örtüsü olarak kullandıkları sarı renkli bu yazma sembol haline gelmiştir. Fabrikasyon üretim dışında: Başköy isimli köyde, doğal ahşap baskı kalıplar ile, hala sarı yazma üretilmektedir. Öte yandan: hani yazma tamam da, sarı yoğunlukta değil, birçok renk var. Siz de: akşam saatlerinde sahilde kurulan tezgahlardan sarı yazma veya sarı bulamazsanız, renkli buraya has yazmalardan kendiniz ve yakınlarınız için hediyelik satın alabilirsiniz. Bu arada: Cide’de yılın belli zamanlarında “Sarı yazma festivali” yapılıyor.
GEZİLECEK YERLER
RIFAT ILGAZ EVİ
Bu ev: Rıfat Ilgaz’ın babasının doğup büyüdüğü ve kendisinin çocukluğunun geçtiği bir yer. Cide Belediyesi tarafından restore edilerek ziyarete açılmış. Evde: İstanbul’dan getirilen: çalışmam masası, kalemler, yatak, radyo, gözlük, takım elbise ve kitap gibi kişisel eşyalar sergileniyor.
TUĞ TEPESİ
Cide-İnebolu yolu üzerindedir. Burada Cide Belediyesi tarafından yaptırılmış muhteşem güzel bir sosyal tesis var, herkese açıktır, bence Cide ziyaretçileri mutlaka zaman ayırın ve buraya gidin. İlçe merkezine 5-10 dakika uzaklıktadır. Buraya gittiğinizde, uygun bir otopark var, aracınızı bırakın ve tesise girin, muhteşem panoramik 360 derece çevreyi görebileceğiniz bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Yaz döneminde camları da açıyorlar, manzara ile iç içe oluyorsunuz. Bu panoramik manzara eşliğinde, buraya özgü, özellikle önereceğim (ancak ustası her gün saat: 18.00’de fırını kapatıp ayrılıyor) kaşarlı ve kuşbaşılı pide yemenizdir. Hatta, eğer varsa yemekten sonra “ıslak kek” isteyin, o da çok güzel bir lezzettir. Ancak, bir sıkıntıdan söz etmeden geçmek istemiyorum, tesis güzel, yemekler güzel ancak servis biraz sıkıntılıydı. Tesisin müdürü bir bayan, kendisi dahil koşuşturan gelen kalabalıklara hizmet etmeye çalışan 2 garson daha var, yani bu güzellikler, servisin yavaş olması nedeniyle biraz sıkıntı yaratıyor, umarım bu da en kısa zamanda çözülür, çünkü bu garsonların gün boyu, bütün gün gelen yoğun kalabalıklara hizmet ettikleri ve aşırı yorulduklarını öğrendim.
CİDE BELEDİYESİ IRMAK İÇİ DİNLENME TESİSİ
Burası da: Cide-Amasra kara yolu üzerinde, ilçe merkezine 7-8 km uzaklıkta, soldadır. Ana yoldan kısa süre ayrılıp, buraya ulaşıyorsunuz. Yine, burada da Belediyenin yaptığı bir sosyal tesis var. Bina, boş kullanılmıyor ama binanın önünde, derenin kıyısında, ağaçların altında piknik masaları yerleştirilmiş. Sıcak yaz gününde Cideliler burada piknik yapıyorlar, hazır mangallar var, yanınıza yiyeceklerinizi alın ve bence, buraya da bir süre uğrayın, güzelliği tadınız. Ancak tesis var, hani çay içeriz demeyin, çünkü çay yok, çayı kendiniz yapmanız gerekiyor. (Burada cep telefonu çekmiyor.)
GİDEROS KOYU
Amasra istikametinden Cide’ye gelirken, Cide’ye 11 km. kala, ana yoldan sola aşağıya doğru sapmak gerekiyor. Burada yol güzel, merak etmeyin ve sapın, çünkü aşağıda güzel bir manzara sizi bekliyor. Kestane, meşe, kayın, şimşir ve çam ağaçlarından oluşan, yemyeşil bir örtü ile çevrilmiş bir alandır. Cide ile Kurucaşile burunları arasında, burnun arkasına saklanmış bir güzelliktir. Ana yoldan sapıp aşağıya indiğinizde, araç park yeri vardır. Buraya arabanızı rahatlıkla park edin ve yolun sonundaki restorana gidin.
Restoran dedim de öyle çok lüks bir yer aramayın, tahta masa ve tahta sandalyeler ama manzara muhteşemdir. Restorandan başka zaten alternatif yok, yol restoranda bitiyor. Burada bir şeyler içip manzaranın güzelliğini tadınız. (1 maden suyu 2 TL.) Muhteşem deniz kokusu ve incir kokusunu hissedin, restoran denizle birleşik, aşağıya denizin kıyısına inebilirsiniz, ancak burada kayaların üzeri yosunlu, yani kayalara basıp gezmeyi düşünmeyin, ben Temmuz 2018 ayında burayı ziyaret ettiğimde, kısa süre önce, bir turist, kayalarda gezinirken ayağı kaymış, düşüp kolunu kırmıştır.
Evet, şimdi Gideros koyu ile ilgili ayrıntılı bilgi: Burası Türkiye’nin en güzel koylarından birisidir. Cide ilçe merkezine 11 km uzaklıktadır. Koyun denize açılan ağzı 130 metre, koyun çapı ise 514 metredir. Koyun adı bir Ceneviz sözcüğü olan “Kytoros” dan gelir. İsmi Cenevizlilerden gelen Gideros koyunun çevresi: şimşir, kestane, kayın, meşe ve çam ağaçlarıyla örtülüdür.
Yansıması halinde, bu ağaçların renkleri koyu kaplayan suyun üzerinde izlenir. Homeros yorumcularından Eustathius: Gideros’la ilgili bir deyişten söz eder. “Carry bozwood to Gideros” (Tereciye tere satmak). Bu deyişin benzeri, İngiltere’de “Carry coals to Newcastle” olarak kullanılmaktadır. Bu deyiş, aynı zamanda Gideros’daki şimşir ağaçlarının bolluğunu ifade eder.
Gideros’a Homeros’un metinlerinde de rastlanılır. Homeros, İlyada adlı eserinde, MÖ 12’nci yüzyılda geçen Troya savaşını anlatırken, Batı Karadeniz sahil şeridinde kurulan Paflogonya’dan bahseder ve bu krallığın, Bartın, Amasra, Kurucaşile, Gideros ve Cide’yi içene aldığını belirtir.
Evet, Gideros koyu, eskiden korsanların saklanma yeriymiş. Tarihin ilk coğrafyacısı Strabon: koya ilk yerleşenlerin Amazonlar olduğunu söyler. Rıfat Ilgaz’ın eserlerinde bahsettiği Cenevizlilerden kalma toplar, hala kayaların üzerinde durmaktadır.
Burada: iki balıkçı lokantası ve sadece birkaç ev vardır. Bu balıkçı lokantalarının müdavimleri: salata ve balık yiyebilmek için, Ankara-İstanbul gibi yerlerden geliyorlar. Ancak, bu balıkçı lokantaları, sanırım Cide’ye yakın bölümde, ben bunları görmedim.
Son bir not: Gideros koyunda, küçük motorlu sandallarla geziler düzenleniyor, siz de bir motorlu sandal kiralayarak koyda gezinti yapabilirsiniz.
ÇOBAN KALESİ
Güble ve Gilivri arasında bulunur. Denizden: 50-60 metre yükseklikte, tabii bir kayanın üzerinde yapılmıştır. Romalılar döneminde yapılmış ve Osmanlılar döneminde onarım görmüştür.
TİMLE KALESİ
Uğurlu (Timle) köyündedir. Deniz seviyesinden, 100 metre yükseklikte olan doğal bir tepe üzerine kurulmuştur. Kalenin yapılış amaçlarından birinin de: önündeki sahilinden, gemilerle karaya çıkabilme imkanının bulunmasının kontrolüdür.
Bizans dönemine aittir. Osmanlılar tarafından, bu kale, Osmanlı-Rus savaşında kullanılmıştır. Bu kale, şu anda tahrip olmuş ve kalıntıları, restore edilmeyi bekliyor.
GAZALLI KALESİ
Köseli köyünde, bir burun üzerine kurulmuştur. Bizans dönemine aittir.
OKÇU KALESİ
Okçular köyünde bulunur. Batıdan doğuya doğru uzanan, doğal bir kayanın üzerine kurulmuştur. Kalenin tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.
ÇAYYAKA PLAJI
Karadeniz kıyıları, koy bakımından Ege ve Akdeniz kadar zengin değil. Ama özellikle Cide kıyılarında, irili-ufaklı, birbirinden güzel ve denize girmeye elverişli, pek çok koy var. Ancak: bunların bir kısmına araba ile gitmek mümkün değil. Örneğin: Kazalı Altı Plajına; gitmek isterseniz, ancak patikadan yürüyerek inebilirsiniz. Veya tekneyle ulaşmak mümkün. Plaj zaten, bu yüzden pek bozulmamış.
Bunun yanında: Karadeniz plajları, doğal güzelliklerinin yanı sıra, alışılmamış manzaralar ve kaya yapıları gösteriyor. Tıpkı, Cide’nin doğusundaki, Çayyaka Plajında olduğu gibi. Yeşil renklerin hakim olduğu kayalar, değişik bir görünüm sunuyor. Plajın hemen karşısında ise, büyük kayalıklar yükseliyor.
ILGARİNİ MAĞARASI
Cide’ye 36 km. uzaklıkta, Sorkun yaylasındadır. Yaylaya kadar araçla gidip, daha sonra yaklaşık 2 saatlik bir yürüyüş ile bu mağaraya ulaşabilirsiniz. Yani; yolculuk bayağı zahmetli. Tercih sizin.
Mağaranın tabii kemerli girişi var. Sonra: mağara içeride, iki kola ayrılıyor. Girişteki yıkıntıların, Bizans döneminden kalma, köy yıkıntıları olduğu sanılıyor. Sağ taraftaki düz yolda, bir su sarnıcı var. Zamanla tahribata uğramış odaların bulunduğu bu bölüme: avizeli salon deniyor.
Sol taraftaki bölüm ise: giriş seviyesine göre, 250 metre aşağıya inen bir yol takip ediyor. Bu haliyle, dünyanın, en derin 4. mağarası olduğu söyleniyor.
Virajlarla aşağıya inen yolun sonundaki düzlükte: bir adet kilise ve 7 tane mezar kalıntısı var. Fakat bu kalıntılar, gerek zamanla ve gerekse define avcıları tarafından tahrip edilmiş. Bu seviyeden sonra, daha aşağılara inebilmek için, teknik malzemeler gerekiyor. Ulaşılabilen yere kadar mağaranın uzunluğu: 858 metre.
VALLA KANYONU
Cide-Pınarbaşı arasında, 12 km. boyunca uzanıyor. Yan duvarlarındaki sarp ve yüksek kayalar, yer yer: 800-1200 metreye kadar ulaşabiliyor. Bu kanyon: Küre dağları içindeki en büyük kanyon. Kanyonun teçhizatsız geçilmesi mümkün değil. Ancak: kanyonun yanına araçla ulaşabilir ve yukarıdan seyredebilirsiniz.
Neredesiniz doğa tutukunları ve fotoğrafcıları ?
tşk ederim
cide güzel bir yer ama bir gece kaldık köpek sesinden uyuyamadık adım başı köpek öyle tatil yerimi olur
tatilden ne bekediğinize bağlı olarak muhteşem bir yer. önunuz denız arkanız orman sessız sakın tam kafa dınlemelık bır yer. insanları çok sıcak kanlı hangı kapıyı calsanz bır tebessümle karşılaşıyorsunuz, denızı bıraz dalgalı ama tertemız. Gideros koyuna değinmek istiyorum böyle muhteşem bır yer nasıl bukadar atıl bırakılmış anlamak mumkun degıl iki üç tane balıkçı var madem buradan gecımınızı sağlıyorsunuz enazından sız temızlıgıne ozen gosterın cok ama cok pis heryerde mısafırlerın bıraktığı çöpler var buraya bıraz ozen.
17-19 ağustos arası Cidede kaldım. Güzel bir yer. Köpekler yollarda çok fakat halkla iç içe alışmışlar. Deniz dalgalı az bir yer hariç kumsalı yok ve derinlik 2-3 metreden başlıyor. Ana yol üzerlerinde kaldırımlara kadar park yapılıyor. Önlem alınmazsa park sorunu yakın gelecekte sıkıntı olacaktır. Gideros denen yer seyretmelik. Gittik gördük 10 dk sonra tekrar cideye döndük. Cideye bartın amasra tarafından gittim amasra cide arası yol dar ve yapım çalışmaları var. dönüşte kastamonu tarafından döndüm çok daha iyiydi. Malyas kanyonu yolunun bazı yerleri çok kötü dikkatli olmak gerek.
memleketimin güzelliği ile yazınızın güzelliği bir araya gelmiş bu detaylı paylaşım için teşekkürler
CİDE ALIŞILAGELMİŞ BİR TATİL BELDESİ DEĞİL BİR SAHİL KASABASIDIR. BUNA GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKİR. BENİM GEZİLERİM ESNASINDA YOLUMUN ÜZERİ OLMUŞTU, ÇOK SEVDİM VE HER YAZ SADECE CİDE’YE GİDER OLDUM. BİR KAÇ YILDIR SÜREKLİ GİDİYORUM. BİR PANSİYONDA ( ………. PANSİYONU ) KONAKLIYORUM MUHTEŞEM BİR YER BİR AİLE YERİ. VE DAHA CİDDİ DÜŞÜNEREK CİDE’YE YERLEŞMEYİ DÜŞÜNÜYORUM. GEÇTİĞİMİZ YIL EV BİLE BAKTIM BU YIL ALLAH NASİP EDERSE DAHA YİNE BAKACAĞIM. İNŞALLAH BÜTÇEME UYGUNBULABİLİRSEM HİÇ DÜŞÜNMEYECEĞİM. HERKESE TAVSİYE EDERİM CİDE VE HALKI SON DERECE MODERN BİR ŞEHİR BEN ÇOK SEVDİM