İstanbul Tepebaşı

İstanbul Tepebaşı
 

İstanbul Tepebaşı, Osmanlı döneminde Petits Champs des Mort yani Küçük Mezarlık olarak isimlendiriliyordu. Günümüzdeki Meşrutiyet Caddesi ise, o dönemde Kabristan Sokağı olarak biliniyordu. Bugün: Refik Saydam caddesi ile İstiklal Caddesi arasında kalır. Bu arada kalan semt “Tepebaşı” dır.

İstanbul Tepebaşı
 

MEŞRUTİYET CADDESİ

Meşrutiyet caddesi, Tepebaşı semtindedir. Cadde: Galatasaray bölgesinden başlar ve Tünel’e kadar devam eder. Caddenin ismi eskiden Aziziye Caddesidir. Bu isim, Sultan Abdülaziz onuruna verilmiştir. Ancak 1908 yılında sonra caddenin ismi “Meşrutiyet Caddesi” olmuştur.

 

3D FUN ROOM

Hüseyinağa Mahallesinde, Meşrutiyet Caddesinde 6 numaradadır. Burada: 3 boyutlu görsellerle zenginleştirilmiş eğlence odaları bulunuyor. Bu odalarda, ziyaretçilere interaktif ve eğlenceli bir yolculuk sunuluyor.

İstanbul Tepebaşı
 

İNGİLTERE KONSOLOSLUK BİNASI

Meşrutiyet caddesi 24 numaradadır.

1800’lü yılların başında, buradaki arazi Fransızlar tarafından kullanılmaktadır. Ancak bir yangın sonrasında Fransızlar burayı terk ederler ve tünel yakınlarındaki Fransız Sarayına geçerler. Boş kalan arazi ise, Sultan III Selim tarafından, İngilizlere tahsis edilir.

Hatta Sultan III Selim tarafından maddi destek sağlanır ve dönemin İngiliz Büyükelçisi Lord Elgin tarafından, ilk İngiliz elçilik binası burada yapılır.

Bu arada hatırlatayım bu Lord Elgin denen kişi: Atina şehrinde Akropol’deki ünlü tapınağın bütün heykellerini ve firizlerini resimlerini çizmek ve sonra iade etmek için izin almış, ama daha sonra Atina Osmanlı dönemi Valisinden satın alarak daha doğrusu rüşvet vererek almış ve İngiltere’ye götürmüştür. Halen bu eserler Londra British Museum’da sergilenmekte, Yunanlılar ise eserlerin geri verilmesi için mücadele etmektedirler.

Evet devam edelim:

Bina önceleri İngiltere Büyükelçiliği olarak inşa edilmiş, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Büyükelçilik Ankara’ya taşınınca buradaki bina Başkonsolosluk olarak kullanılmaya başlamıştır.

Ancak bu arada, elçilik binası 1831 yılında, daha önce Fransızlar döneminde olduğu gibi çıkan bir yangın sonucu yanar ve elçilik geçici olarak başka yere taşınır.

1844 yılında araziye yeni bir elçilik binası yapılmasına karar verilir. Mimar olarak ise William James Smith görevlendirilir.

Elçilik binası, Anglo-İtalyan üslubundadır.

Binanın cephesi: Sir Charles Barr’in tasarımı ile neo-rönesans stilinde düzenlenmiştir.

Bahçe oldukça büyüktür ve çeşitli davetler için kullanılmaktadır.

3 katlıdır.

İç mekanda: uzun koridorlar, geniş mermer merdivenler, Korint sütun başlıkları bulunur.

Elçiliğin Balo Salonu: oldukça güzeldir. Salon İran halıları ve benzeri süslü şamdanlar ve gümüş eşyalar gibi değerli objelerle döşelidir.

Burada olukça görkemli avizeler bulunmaktadır. Bunların hikayesi anlatılmaktadır. Söylenenlere göre: Kraliçe Victoria tarafından bu avizeler Rusya Sarayı için yaptırılır. Avizeleri Rusya’ya götüren gemi İstanbul’da iken, Kırım Savaşı çıkar ve avizelerden 3 tanesi İngiliz Konsolosluğuna takılır. En görkemli avize ise, Sultan Abdülmecid’e hediye edilir. Bu avize, halen Dolmabahçe Sarayında takılıdır.

İstanbul Tepebaşı
 

TRT TEPEBAŞI STÜDYOSU

Refik Saydam Caddesindedir.

Evet, buranın oldukça yüklü bir geçmişi var.

Burası 1880 yılında halka açık bir seyir terası ve bahçe olarak “Tepebaşı Bahçesi” ismiyle açılmıştır.

Bahçenin yapımı sırasında, bahçe içindeki arazide bir tiyatro binası yapılması için Saraydan ferman verilmiştir.

Ödenek yetersizliği nedeniyle bina yapımı uzun süre aksadı. Ancak daha sonra yapılan tiyatro binasının hangi yıl yapıldığı belli değildir. Muhtemelen 1890 yılında yapılmış olmalıdır. Tiyatro binasının mimarı ise, Ermeni mimar Hovsep Aznavur’dur.

TİYATRO BİNASI

Tiyatro binası: 256 koltukludur, ayrıca 182 koltuklu locaları vardır. Tepebaşı Tiyatrosu: II Meşrutiyet ilanına kadar, sadece yabancı gurupların oyun sergiledikleri bir yerdi.

1920’li yılların sonunda Tepebaşı Dram Tiyatrosuna “Darülbedayi” geldi. 1928 yılında Almanya’dan getirilen teknik malzeme ile, tiyatro oldukça modern bir hale getirildi. İstanbul Belediyesinin kurduğu Şehir Operası, ilk olarak 1960 yılında burada sahne aldı.

Ancak bina teknik olarak hizmetlere cevap veremeyince, Şehir Tiyatroları, 1970 yılında eski Sümerbank pavyonundan tiyatro salonuna dönüştürülen Harbiye Tiyatrosuna taşındı.

Boşaltıldıktan sonra Tepebaşı tiyatrosu yıkılmak istendi, ancak tepkiler üzerine onarılıp müzeye dönüştürülmesine karar verildi. Ancak müze olmadan önce 17 Nisan 1970 günü çıkan bir yangın sonucu yandı ve tamamen yok oldu.

1984 yılında tüm bahçe ortadan kaldırıldı. Buraya: beton teraslı, katlı otopark ve sergi salonu yapıldı. 14 dönüm üzerine, 70 ton beton dökülerek yapılan otopark ve bina (binanın tiyatro yapılacağı söylenmesine rağmen)Büyükşehir Belediyesinin borcuna karşılık TRT’ye satılmıştır.

Günümüzde otopark ve bina: “TRT Tepebaşı Stüdyosu” olarak kullanılmaktadır. Binada cam giydirme cephe kullanılarak, cephe TRT logusunda yer alan mavi, kırmızı ve yeşil renklere boyanmıştır. Evet, günümüzde bu bina, çevresiyle hiçbir ilişki kuramama üzerine kurgulanmış gibi ortada görülmektedir.

İstanbul Tepebaşı
 

BODVİ BİNASI

TRT binasının bitişiğindedir.

Öncelikle Bodvi’den bahsetmekte yarar var. Fransız Joseph Budouy 1800’lü yıllarda iş bulmak için İstanbul’a gelir, inşaatlarda çalışır ve zamanla işini büyüterek patron olur. Osmanlı döneminde, İmparatorluk topraklarındaki gemi feneri yapımı için tek kişi olur ve sonuçta oldukça fazla zengin olur. Bu zenginlik eseri olarak Pera’ya bir konut yaptırır. Yaptırdığı bu konut: 2 kuleli, 5 katlı ve har katında ayrı mimari özellikler olan bir yapıdır.

Yapı, son olarak 1992 yılında restore ettirilir. 1993 yılında ise binaya “Tüsiad” taşınır. Halen bina Tüsiad Merkezi olarak hizmet vermektedir.

İstanbul Tepebaşı
 

AVRUPA PASAJI-AYNALI PASAJI

Meşrutiyet Caddesinde 8 numaradadır. Cadde ile Sahne Sokağını birbirine bağlayan kagir bir yapıdır. Aynalı Pasaj olarak da tanınır.

Üstü cam ve ferforjeden bir çatı ile örtülü olan geçidin, iki yanında dükkan sıralarının bulunduğu bir pasajdır. Toplam 22 dükkan vardır. Dükkanların her birinin bir mahzeni, üst katta da bir odası ve mutfağı vardır.

Önceleri, bu pasajın yerinde: Naum Tiyatrosundan İngiliz Sarayına kadar uzanan geniş alanın bulunduğu yerde müzikli bahçe “Jardin des Fleurs” vardır.

1870 yılındaki Büyük Beyoğlu yangınında, burası Naum tiyatrosuyla birlikte yandı.

Yangın sonrasında, burada bu pasaj mimar Pulgher tarafından tasarlandı ve yapıldı. Pasajın zemini mermerdi ve 22 dükkan bulunuyordu. Dükkanların pasaja bakan üst cephelerinde, değişik ve büyük heykeller bulunuyordu.

Üstte ise, tamamen camla örtülmüştü. İlk yapıldığında elektrik olmadığı için, pasajı aydınlatmak için kullanılan gaz lambalarının arkasında aynalar bulunduğundan, yapı “Aynalı Pasaj” olarak da isimlendirilmiştir.

Yapı 3 katlıdır. Çatıdaki camekandan aydınlatılır. Cephedeki nişlere yerleştirilmiş, pişmiş topraktan kadın heykelleri ilgi çeker. Bu heykellerin her biri bir mesleği temsil eder. Burası, Avrupa’da en çok heykel bulunan mekan olarak dikkat çeker.

Pasajın mülkiyeti, satılmak suretiyle 1929 yılında Hazineye devredildi. Ardından burası “Emlak Eytam Bankası” tarafından dükkan dükkan, hiç peşinatsız sekizer ay taksitle satıldı.

1990 yılında ayrıntılı bir restorasyon yapıldı.

İstanbul Tepebaşı
 

PALAZZO CORPİ

Yapı, İstiklal caddesinin paralelinde olan “Meşrutiyet Caddesi” nde 48 numaradadır.

“Corpi House” olarak da isimlendirilir.

Görkemli konak, 1873 yılında İstanbul Katolik cemaatinden Cenevizli gemi yapımcısı Ignazio Corpi tarafından, İtalyan mimar Giacomo Leoni’ye inşa ettirilmiştir. Yapının içindeki freskolar, İtalyan mimarların eseridir. Freskolarda genellikle Yunan ve Roma mitolojisi eserleri tercih edilmiştir.

Görkemli konağın inşa edildiği yer ise: şehrin en büyük mezarlığı olarak kullanılan Tepebaşı bölgesinde seçilmiştir.

Binanın inşası yaklaşık 9 yıl sürer. Binanın dış cephesinde, alt katın kilit taşları, aslan başları olarak yerleştirilmiştir. Döşeme ve cephe kaplamaları için Carrara’dan mermer, kapılar ve pencereler için Piemonte gül ağacı ithal edildi.

İstanbul Tepebaşı
 

ÜST KAT

Üst kat loca kemerlerinin kilit taşları ise ticaret tanrısı Merkür başlarıyla süslenmiştir. Merdiven korkulukları dökme demirden yapılmıştır. Bu korkuluklarda Corpi ailesinin aile ambleminden esinlenerek ejderha figürü işlenmiştir.

Yapının giriş holünde ve büyük salonunda, yüksek tavanlarındaki fresklerde ise, Apollon, Dionysos ve benzeri mitolojik tanrılar resmedilmiştir. Bu resimler ve işlemeler, İtalya’dan getirilen sanatçılar tarafından yapılmıştır.

Yapıda en çok ilgi gören resim ise, yemek salonunun duvar resmidir. Bu resimde doğal büyüklüğünde İsa ve havarilerinin “Son Akşam Yemeği” sahnesi resmedilmiştir.

Binanın 1882 yılında tamamlanmasından sonra Ignazio Corpi ölür. Yani, Corpi, bu binada hiç yaşayamamıştır. Tüm mirası yeğenleri: Caterina ve Bernardo’ya kalır.

Bu iki kardeş binada oturmayı tercih etmezler ve binayı Amerikan Hükümetine kiralarlar. Aynı tarihte, bu yapı, Amerika Birleşik Devletlerinin ilk ve dünya çapında ikinci temsilcilik binasıdır.

1907 yılında Amerikan Hükümeti, binayı satın alır.

1883-2003 yılları arasında ise Amerikan temsilcilik binası olarak: önce elçilik daha sonra Başkonsolosluk olarak kullanılmıştır.

İstanbul Tepebaşı
 

Çünkü, Amerikan Büyükelçiliği, 1937 yılında Ankara’ya taşınmıştır.

GİRİŞ KATI

Binanın girişindeki taş üzerinde, Amerika Birleşik Devletlerinin simgesi olan “Kartal” figürü oyulmuştur. Ancak Sarayda yaşanan ilginç bir olaydan mutlaka söz etmek gerekir. Sarayda görevli elçilerden birinin hanımı, 1930’lu yıllarda duvarlarda çizili mitolojik tasvirleri fazla müstehcen bulur ve üstlerini badana ile boyatarak kapatır. Bu olağanüstü güzel resimler daha sonraki dönemde, restorasyon sırasında tekrar ortaya çıkarılacaktır.

Elçilik binası, Ankara’ya taşınınca, burası başkonsolosluk olarak kullanılmaya başlandı. Ancak 2003 yılında Başkonsolosluk da İstinye’deki yeni binasına taşınınca, buradaki yapı bir süre boş kaldı. Bir süre sonra ise, Amerikan Senatosunun onayı ile, yapı bir Türk Şirketine 51 yıllığına kiralandı. Restore edildi.

Yapının ana salon katında günümüzde “Soho House” olarak işletiliyor. Tarihi bir atmosferde, yüksek nakışlı tavanlar var, ayrıca çok şık bir bar ve mobilyalar ilgi çekiyor. Son bir not, Soho House, sadece üyelerin girebildiği bir yerdir.

Yine yapının bahçesine inşa edilen Soho Otel’de de her isteyen kalamıyor. Özel bir kulüp olduğu için son derece sıkı kuralları vardır. En basiti içeride fotoğraf çekmek yasaktır.

İstanbul Tepebaşı
 

PERA PALAS BİNASI

Meşrutiyet Caddesi 52 numaradadır.

Yapı, Fransızlar tarafından, 19’ncu yüzyıl İstanbul mimarisine uygun olarak inşa edilmiştir.

Ancak inşa sebebi ilginçtir. Şöyle ki “1883 yılında dünyaca ünlü bir Fransız demiryolu şirketi “Orient Express” yani “Doğu Ekspresi” isimli bir lüks tren yolculuğu düzenler.

İstanbul Tepebaşı
 

Bu yolculuğa: aristokratlar, ünlüler ve milyonerler katılır. Bunların İstanbul yani son durakta konaklayacakları bir yer yoktur ve Pera Place yapılır.  

Art Nouveau tarzındaki yapıda: dekoratif süslemeler ön planda tutulmuştur. Yapının mimarı Alexander Vallaury’dur. İnşaata 1892 yılında başlanmış ve 1895 yılında tamamlanmıştır.

Yapıldıktan sonra birçok olaya tanıklık eden Pera Palas: günümüzde 1’nci Derece Tarihi Yapı olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmıştır.

PERA PALAS OTELİ ÖZELLİKLERİ

Otelin özelliklerinin başında: eşsiz Haliç manzarasının bulunmasıdır.

Bina yanında, binanın dekorasyonunda kullanılan malzemeler de tarihi nitelik taşımaktadır.

İstanbul Tepebaşı
 

İç dekorasyonda kullanılan en önemli unsurlar: antik Roma döneminden bu yana kullanılan İtalya Carrara ocaklarından getirilen beyaz Carrara mermerleridir.

Ayrıca. İhtişamlı Murano avizeleri, tamamen el dokuması Uşak halıları ve orijinal yazar kasalar, büfe ve ilk oda anahtarı gibi antika eşyalar ve mobilyalar, ziyaretçileri 1900’lü yıllara götürür.

İstanbul Tepebaşı
 

Pera Place’nin bir diğer önemli özelliği de: üretilen elektrik ilk gittikleri Osmanlı Sarayları haricinde ikinci olarak buraya getirilmiştir. Ayrıca: yine burada İstanbul’da ilk ve Avrupa’da ise 2’nci asansör bulunmaktadır. (İlk asansör Eyfel kulesinde kullanılmıştır.) İlk akar sıcak su da burada kullanıldı.

Evet, burada döneminde birçok ünlü kalmıştır. Odaların kapısında o odada hangi ünlü kaldı ise adı yazar.

Özellikle Agatha Christie’nin ayrı bir yeri vardır. Kendisi, Orient Ekspres ile buraya geldikten sonra 10 gün ortadan kaybolur ve bu kayboluşun sırrı uzun süre çözülemez. Rivayetlere göre, Christie, otelde kendisini aldatan kocasının sevgilisinin ismiyle kalmıştır.

Otel günümüzde 115 oda ile otel olarak kullanılmaya devam ediliyor.

İstanbul Tepebaşı Pera Palas 101 Numaralı Oda

Pera Palas’da 101 numaralı oda-Atatürk Müzesi

Ama bence burada ağırlanan en büyük ünlü Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk özellikle cephelerden döndüğünde burada konaklarmış.

Atatürk: 1937 yılı sonrasında otelde, üst düzey misafirlerini ağırladı. Yine burada önemli kararlar aldı, ülkenin geleceğine dair çalışmalar yaptı.

Atatürk’ün doğumunun 100’ncu yılında yani 1981 yılında oteldeki 101 nolu oda, Atatürk’ün kişisel eşyalarının sergilendiği bir müzeye dönüştürüldü. Odada: özel eşyaları, kitapları, kendisine gönderilen armağanlar, dönemin gazeteleri ve dergileri sergileniyor. Oda dileyen herkes tarafından her gün saat: 10.00-11.00 ve 15.00-16.00 arasında ziyaret edilebiliyor.

Burayı ziyaret ederseniz, özellikle yerdeki halıyı iyi incelemenizi öneririm, çünkü bu halı ilgili çeşitli söylentiler var, rivayetlere göre, halı Atatürk’ün öleceği tarihi belirtiyormuş.

Gelelim günümüze:

Günümüzde Pera Palas Otelde, iyi donanımlı 115 oda ve süit bulunmaktadır. Bunlarda 19’ncu yüzyılın klasik özelikleri korunmaktadır.

İstanbul Tepebaşı
 

PERA MÜZESİ

Meşrutiyet Caddesi 65 numaradadır.

Suna ve İnan Kıraç Vakfı: Tepebaşında bulunan “Bristol Oteli” mimar Sinan Genim tarafından tümüyle elden geçirterek çağdaş donanımlı bir müzeye dönüştürmüştür.

Bristol Otel: 1893 yılında Mimar Achille Manoussos tarafından yapılmıştır.

Müze Haziran 2005 yılında ziyarete açılmıştır.

Müzede Vakfa ait üç önemli koleksiyon sergilenmektedir.

Giriş katında: resepsiyon, satış mağazası ve Perakafe vardır.

1 ve 2’nci katlarda: Suna ve İnan Kıraç Vakfının üç özel koleksiyonu sergilenmektedir.

Ayrıca yine 2’nci katta. Sevgi ve Gönül Erdoğan Galerisi vardır.

İstanbul Tepebaşı
 

3, 4 ve 5’nci katlarda: oditoryum, fuaye bulunur.

Müzenin 1’nci katında, büyük bölümü: Anadolu Ağırlık Ölçüleri Koleksiyonu kaplar. Bunlar: eski çağlardan günümüze Anadolu’da kullanılan ağırlık ve ölçü birimlerinin, çeşitli malzeme ve tekniklerle üretilmiş tartı ve ölçü aygıtlarının örnekleridir.  Yine bu katın başka bir salonunda: Kütahya Çini ve Seramik Koleksiyonu sergileniyor.

Vakfın Oryantalist Resim Koleksiyonu tabloları ise, Osmanlı dünyasından etkilenmiş Avrupalı ressamların yapıtlarından oluşmaktadır. Bu koleksiyonda Osman Hamdi Bey’in yapıtları ve ünlü “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosu da sergilenmektedir.

İstanbul Tepebaşı
 

FRESKO PASAJI-PASSAGE PETİT-CHAMPS

Meşturiyet Caddesinde 67 numaradadır.

Günümüzde pasaj: Tepebaşı ile İstiklal Caddesini birbirine bağlar.

İstanbul Tepebaşı
 

Yapı: Pinto ailesi tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra ise, yapı Musevi cemaatinin önde gelen isimlerinden Banker Arslan Fresko tarafından satın alınmıştır. Bu yüzden daha sonraki süreçte pasaja bazı kaynaklarda sadece “Fresko Pasajı” ismi verildiği bilinir.

İstanbul Tepebaşı
 

İlk yapıldığında Tepebaşı semti “Petit Champs des Morts” yani “Küçük Mezarlık Alanları” olarak tanınırdı. Bu yüzden, pasaja bu isim verilmiştir.

Bina ilk yapıldığında konut ve pasaj bölümü ise eğlence merkezi olarak düzenlenmiştir.

Tepebaşı tarafında olan girişte, mermer bir levha üzerinde “Passage Pitit Champs des Morts” ibaresi görülür.

İstanbul Tepebaşı
 

20’nci yüzyıl başlarında burada genellikle birahane, restoran ve kafe tarzı yerler bulunuyordu. Binanın üst katları ise konut olarak kullanılmıştır.

Günümüzde ise pasaj işlevini yitirmiştir ve apartman vasfını kaybetmiştir. Yapı sadece tümüyle özel bir mimarlık şirketi tarafından kullanılmaktadır.

İstanbul Tepebaşı
 

BEYOĞLU BELEDİYESİ

Meşrutiyet caddesinde 121 numaradadır.

Mevcut Belediye binası, Sultan Abdülhamit döneminde Belediye Reisi Edouard Blackque Bey’in başkanlığı sırasında inşa edilmiştir. (1879-1883) Türkiye Cumhuriyetinin ilk belediye binasıdır.

Yapının mimarı ise İtalyan Barborini’dir.

Belediye binası, günümüzde Şişhane Meydanında, Yolcuzade İskender, Meşrutiyet ve İlk Belediye Caddelerinin birleşme noktasındadır. Bu bölge yani Meşrutiyet caddesinin başlangıcı “Daire” olarak anılmıştır. Bina 1960’lı yıllarda kaymakamlık olarak kullanılırken, sonra tekrar Belediye Şube Müdürlüğü yapılmış, 1984 yılında ise Beyoğlu Belediye Başkanlığı olmuştur.

Yapı: dik eğimli bir parseldedir ve bu yüzden Şişhane Meydanından merdivenlerle ulaşılabilen yüksek bir platform üzerine inşa edilmiştir.

Yapıda 2012 yılında başlayan restorasyon, koruma ve işlevlendirme çalışmaları 2015 yılında tamamlandı.

İstanbul Tepebaşı
 

FREDERİCİ PASAJI

Meşrutiyet Caddesinin Minare Sokak birleşimindedir. Minare sokak, Meşrutiyet caddesine nazaran daha yüksek olduğundan pasajın içinde kademe yapan 10 kadar basamak vardır.

Binanın ismi “Ünyon Fransez” dir.

Bu bir zamanların önemli bir klubüdür. Özellikle, o dönemde yani açık olduğunda mutfağının çok iyi olduğu söylenir. Klup, müdavimleri yanında, sıradan insanlara da uygun fiyatlı yemek servisi yapıyormuş.

Bina: Mimar Vallaury tarafından 1894 yılında yapılmıştır.

Binanın yapılış amacı: Madam Frederici ve Hyacinthe Frederici tarafından konut olarak kullanılmaktır.

Pasaj bu binanın zemin katındadır.

Bina üzerindeki madalyonda yapım tarihi olarak 1896 yılı yazılıdır.

Mimari stili Neoklasik üsluptur.

Pencereler ve apartman kapıları ve pasaj kapıları çok hantal ve ağırdır. Kapılarda değişik bir estetik göze çarpmaktadır. Güzellikten fazla koruma gereği düşünülerek yapılmış bir yapıyı andırmaktadır. Pasaj dahilinde apartmanların iç tavanları, 4 metreyi aşmaktadır.

 Bina: 1970’li yılların sonlarına kadar “Fransız Kültür Merkezi” olarak kullanılmıştır.

Ancak aynı yıllarda yangın geçirmiş ve sonra kaderine terk edilmiştir. Yıkılması düşünüldüğünden içindeki birçok değerli eleman sökülmüştür.

Günümüzde gerek bina ve gerekse pasaj tamamen terk edilmiş durumdadır.

 

PİNTO-FRESKO PASAJI (PETİTS- CHAMPS PASAJI)

Meşrutiyet Caddesindedir.

İstiklal Caddesi Deva geçidine girilince, karşıdaki kapı Meşrutiyet Caddesine çıkan Fresko Pasajına aittir.

Pasaj: iki hanın altındadır.

Binanın sahibi: Sultan II Abdülhamid dönemi Bahriye Nazırlarından birisinin bankeri olan Musevi M. Fresco’dur.

Pinto ailesi tarafından, binanın bulunduğu yerdeki ahşap konak satın alınmış, yıkılmış ve iki caddeyi birbirine bağlayan geçide sahip bu bina yaptırılmıştır.

Bina 4 katlıdır. Sonradan üst kat eklenmiştir.

Meşrutiyet Caddesi cephesi son derece özenli ve güzeldir.

Pasaja, önceleri semtin ismi verilmiştir. “Passage der Petits Champs”

Pasajın yapımında da özen gösterilmiştir.

Pasajın oldukça güzel tavan süslemeleri günümüze kadar gelmiştir.

Giriş kapısının yanında mermere işlenmiş “Kafe Zivopolion” yazısı görülür.

Pasajda 1970’li yıllara kadar dönemin ünlü bir pavyonu vardır. 1978 yılında çıkan yangında, binanın bazı katları yanarak harap olmuştur. 1995 yılında binayı “Total Aydınlatma” kiraladı ve han restore edildi.

Günümüzde hanın zemin katında iyi nitelikte bir bar ve lokanta vardır. Han içinde ise Total Aydınlatma ve bir mimarlık ofisi bulunmaktadır. Han Tepebaşı yönünde kullanılmaktadır. Deva çıkmazına açılan geçidi sadece çalışanlar tarafından kullanılmaktadır.

Han ile Oda kule arasındaki Ermeni Katolik Kilisesinin arkasındaki banka eski binası, Koç gurubu tarafından satın alınmış ve müze ve kafe olarak hizmete açılmak üzere hazırlanmaktadır.

Beyoğlu gezisi.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.