Çorum Uğurludağ: Uğurludağ, Çorum il merkezi arasındaki uzaklık 64 km dir. Uğurludağ, İskilip arası uzaklık: 47 km. Uğurludağ, Çankırı arası uzaklık: 116 km. Uğurludağ, Ankara arası uzaklık: 212 km.
TARİHİ
İlçe 1530 yılımda “Kara Hisar-ı Demürlü” İlçesine bağlı bir mezradır. 1075 yılında bölge fetih edildikten sonra, Danişmendliler, Selçuklular ve Osmanlı hakimiyeti altında kalmıştır. 15’nci yüzyılın son çeyreğinde, Kara Hisar-ı Demürlü, Çorumlu Livasına bağlı bir kazadır ve bu kazanın Kale denilen küçük bir kasabası vardır. Uğurlu ilçesi, 1900’lü yılların başında, bir köy olarak kayıtlarda görülür. İlçenin ilk ismi “Kızılören” dir.
Bu ismi verilmesinin sebebi: çevrenin kırmızı kayalarla çevrili olmasındandır. İlçenin ismi daha sonra “Kızılviran” olmuştur. Yöreye ilk yerleşenler: dağdan dağa göçen guruplardır. Tercih edilmesinin sebebi, buranın tava biçimini andırır coğrafi yapısıyla korunmaya çok elverişlidir. 1929 yılında nahiye olur ve İskilip ilçesine bağlanır. 1958 yılında ise ilçenin ismi, arkadaki Urlu dağına izafeden “Uğurludağ” olmuştur. 1969 yılında ise Belediyelik olur. 1987 yılında ilçe olur.
GENEL
İlçe, Orta Karadeniz ve İç Anadolu Bölgesinin iklim özelliklerini taşır. Buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer. Karadeniz’e paralel uzanan dağların İç Anadolu’ya bakan yamaçlarında, doğudan batıya uzanan bir vadi içinde kurulmuştur. Denizden yükseklik 770 metredir. İlçenin doğu kısmı çam ağaçları ile örtülü olup, güneyi dağlık ve kayalıktır. İlçenin ekonomik potansiyeli tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Küçük ya da büyük ölçekli sanayi işletmesi yoktur.
GEZİLECEK YERLER
RESULOĞLU KÖYÜ ÖREN YERİ
Resuloğlu köyünün ismi, Hekimhan’dan buraya gelip yerleşen “Resul Ağa” dan gelmektedir. Uğurludağ ilçesine 28 km uzaklıktadır.
Köyde: mezar ve höyükler bulunmakta olup bunlar Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Resuloğlu Höyüğü: Hattilerin kültürel zenginliklerine ışık tutar. MÖ 3000’lerde Hitit kültürüne öncülük eden ve bölgenin yerli halkı olarak düşünülen Hattilerin sosyal yaşamına ışık tutacak ilginç veriler ortaya koymaktadır.
Ancak buradaki bir diğer ilginç durum, kültürler arasındaki boşluklardır. Çünkü burada MÖ 3000’lerin sonunda yaşam birden sona eriyor. Yine yapılan araştırmalara göre, son 10 bin yıllık süreçte, burada mevsimsel kuraklıklar görülüyor ve burada yerleşme sona eriyor. Buradaki çok sayıdaki tahıl depoları da bu kanıyı destekliyor.
1000-1200 yıl sonra yaşam tekrar başlıyor. Çünkü iklimin yeniden normale döndüğü tahmin ediliyor.
Köy, birçok tarihi eser barındırmaktadır. Köyde yapılan kazılarda, dünyanın en eski büyük takı koleksiyonu bulunmuştur.
Resuloğlu yerleşimi ve mezarlık alanı, Resuloğlu (Kaleboynu) köyünün kuzeybatısında, Araçlar ya da Keselipınar olarak adlandırılan kesimdedir. Burada: 4500 yıl önce başlayan, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar yerleşim devam etmiştir. Resuloğlu yerleşimi ve mezarlığı kazıları, 1996 yılından bu yana, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinden bir ekip tarafından yapılmaktadır. Yerleşimde, eski Tunç çağına ait yapılara rastlanmıştır. Çünkü burası ticarete açık bir yere konumlanmış bir höyüktür. Delice vadisine bakıyor. Burada bir bey idaresinin olduğu tahmin ediliyor. Çünkü etrafı surlarla çevrili, çok iyi korunmuş aşağı yukarı duvarları 2 metreyi bulan, evlerin içinde ocakları, fırınları ve yaşam alanlarıyla ilgili önemli bulgular sunan kompleksler vardır.
Meydan olarak adlandırılan yerde sayısı 56’ya ulaşan silolar bulunmuştur. Bu binlerce yıllık tahıl depolarının çapları aşağı yukarı 1.80 metre civarındadır. Siloların yapısal özelliklerinde farklılıklar vardır. Bu insanlar bu kadar çok ürünü (silolarda daha çok arpa ve buğday bulunuyordu) ne yapıyorlardı, neden bu kadar fazla ürün depoluyorlardı? Erken Tunç çağında burada yaşayan insanlar, ekinlerini bu siloların içinde depolamışlardı. Ancak bu silolarda sadece ekin maddeleri değil farklı besin maddelerinin de depolandığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak buradaki siloların varlığını ticari sistemle ilgili olduğu kanısına varılmıştır. Günümüzde bu silolarda karbonlaşmış tahıl taneleri (örneğin mercimek) bulunmuştur.
Resuloğlu Mezarlığı, Orta Anadolu’nun kuzeyinde, MÖ 3 bin yılının ikinci yarısına tarihlendirilen ve sistemli olarak araştırılabilen nadir mezarlıklardan birisidir. Mezarlığın güneydoğu, kuzey ve kuzeybatısında bulunan yüzey bulgularına göre, Kalkolitik dönemlerine tarihlenen yerleşimler vardır. Yerleşimlerin en önemlisi, yaklaşık 50 x 100 metre ölçülerindeki güneydoğu höyüğüdür. Mezarlık alanında günümüze kadar sürdürülen kazılarda ortaya çıkarılan mezarların sayısı 240’a ulaşmıştır.
Mezarların bir bölümü andezit veya kalker bloklardan yapılmış taş sandık tipinde, diğerleri küp mezar şeklindedir. Bugüne kadar toprak mezar tipinde sadece bir mezara rastlanmıştır. Ancak yıllar boyu tahrip edilmiş ve soyulmuş olan bu mezarlara bazen tekli bazen çoklu gömüler yapılmıştır.
Mezarlar buluntu yönünden oldukça zengindir. Çoğunlukla şahsi süs eşyaları, metal silahlar ve kap kacaktan oluşturulan mezar buluntuları, genellikle mezarların içerisine, daha az sıklıkla ise mezar yanlarına bırakılmıştır. Mezarların bir kısmının üzerine veya ağız kısmına sığır başı ve ön ayakları bırakılmıştır. Ölü yemeği ile ilgili bu adete, Alacahöyük’te de rastlanır.
En ilginç husus: erkek mezarlarında çeşitli takılar ve kadın mezarlarında ise çeşitli silahların bulunmuş olmasıdır. Son olarak, Resuloğlu ören yerinde 4500 yıllık bir mezar bulunmuştur. Mezarda bulunan takılar ve silahlar dönemin toplumsal özelliklerine ait önemli bilgiler vermektedir.