En başta şunu belirtmekte yarar var: Helsinki Dünyanın en yaşanılır şehirleri sıralamasında 8. seçilmiştir. Yani, rahat bir şehirdir.
Bu şık ve eski şehir “kuzeyin beyaz şehri” olarak anılmaya başlamıştır ve Neo-klasik stilde düzenlenerek, St Petersburg’u andıracak şekilde 1830’lu yıllarda yapılmıştır. Geniş banliyölere, köprüler, geçitler ve vapurlarla bağlanan bir yarımadanın üstüne kurulmuştur.
Neredeyse her köşeden deniz görülebilmektedir ve ağaçlar ile kayalar şehir manzarasının bir kısmını kaplamaktadır.
Helsinki Finlandiya’nın başkentidir ve 100 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridi ve yaklaşık 300 ada ile Baltık denizi üzerinde yer almaktadır.
Şehir 2012 yılında “Dünya Tasarım Başkenti” seçilmiştir. Ülkenin refahının üçte birini bünyesinde barındıran zengin bir şehirdir. Ama ekonomik aktivitenin yüksek olmasına rağmen, ziyaretçiler için muhteşem bir nokta olarak keyifle gezilmektedir.
Kompakt, canlı bir şehirdir ve birçok açık hava aktivitesi için büyük olanaklar sunar, son derece kültürel ve inanılmaz rahatlatıcı bir şehirdir.
Şehrin nüfusu 560.500 kişidir. Arazi düşük ama engebelidir. % 70’den fazla ormanlık ve göllerle kaplıdır.
Şehrin başlıca özelliklerinden biri modern mimarisidir. 1900’lerin başlarından kalma Art Nouveau yapılardan, iptal edilen 1940 Olimpiyat Oyunları için inşa edilen spor merkezlerine, sevilen (veya nefret edilen) ünlü Finli mimar Avlar Aalto nun Finlandiya Salonu gibi işlerine örnekler verilebilir.
Kayaların içine inşa edilmiş ve cam kaplı kubbesiyle aydınlanan muhteşem Temppeliaukio Kilisesi mutlaka görülmelidir.
Öte yandan Finlandiya yaklaşık 100 yıl Rus imparatorluğunun bir parçası olarak kaldığı için Helsinki şehrinin birçok yerinde St Petersburg ve Moskova mimarisine benzer yapılar görülebilir.
Zaten, şehir doğu ve batı arasında bir konumda bulundu, çünkü bir süre de İsveç’in bir parçası olarak kaldı.
ŞEHRİN TARİHİ
19. yüzyıl başlarına kadar Helsinki şehri Vantaa nehrinin ağzının yakınlarındaki önemsiz bir Pazar şehriydi. Finlandiya o zamanlar İsveç ten Rusya ya geçmişti ve Çar I. Alexander, Helsinki’yi başkent yapmıştı.
Finlandiya 1918 yılına kadar Rus yönetiminde kaldı ve aynı yıl bağımsızlığını kazandı.
1940 yılında Rusya bir taarruza kalkıştı ama taburlar Mennheim sınırına kadar gidebildi. Yani Finliler dünya savaşı sırasında özgürlüklerini savunmak için Sovyetler Birliği ve Almanya istilalarını başarı ile savuşturdular.
ULAŞIM
İstanbul-Helsinki arasındaki uçuş, yaklaşık 3.5 saat sürüyor. Uluslar arası havaalanı Helsinki şehir merkezinin 15 km kuzeyindedir. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım için en uygun yol: Finair denilen ve her 20 dakikada bir hareket eden otobüstür. 6 euro ücret ödediğinizde otobüs ile yaklaşık 20 dakikada şehir merkezine ulaşılır. Otobüs şehir merkezinde merkezi tren istasyonunda son durak kullanır.
TURİZM
Tarihi şehir her şeyden bir miktar sunmaktadır. Canlı atmosferiyle küçük ve cana yakın bir his yaratmaktadır. Muhteşem Lüteriyen Katedralinde görülebileceği merkezdeki “Senato Meydanı” bunlara bir örnektir.
Güney Limanı hareketli günlük pazarı, kafeleri ve gezi tekne turlarıyla görülmeye değer bir diğer yerdir.
Limandan, büyük Esplanaadikatu bulvarına yürünebilir. Burada çok güzel dükkanlar vardır ve tiyatroya, galerilere, müze ve konser salonlarına giriş sağlayan Mannerheimintie ye gidilmelidir.
TOPLU TAŞIMA
Şehirde tek bilet ile, tramvay, otobüs ve Soumenlinna metro hattı ve hatta feribota binmek mümkündür. Tek bileti bilet makinelerinden, sürücüden satın alabilirsiniz. “Daytickets” denilen kart ise 1-7 günlük toplu ulaşım araçlarında sınırsız kullanım sağlar.
Bu kartı: turist bilgi ofisi, merkez tren istasyonu veya bilit makinelerinden satın alabilirsiniz. Sürücülerde yalnız bir günlük bilet satılıyor. Tek binişlik bilet 2.70 eurodur. Biletsiz binerseniz yakalandığınızda ödemeniz gereken ceza 80 eurodur.
Toplu taşım araçlarında en yaygın olanı tramvaydır. Tramvay, şehir merkezinde geniş bir alanı kapsamaktadır.
Şehir merkezinin birçok yerinde bisiklet kiralamak mümkündür ki, bisikleti geri getirdiğinizde 2 euro ücret ödemeniz gerekir.
İKLİM
Dünyanın en soğuk başkentlerinden birisidir.
Şehirde ılıman kuzey iklimi hakimdir. Burada hava en kötü olayların başında geliyor. Eylül-Ekim döneminde soğuk yanında muhteşem nem oluyor ve bu da hani derler ya, iliklerinize kadar üşütüyor. Soğuk olması yanında, resimlerde de göreceğiniz gibi gökyüzü sürekli gri renkte ve bu da insanı sıkıyor.
Zaten ülkede insanlar arasındaki intihar eğiliminin yüksek olmasını havanın bu kasvetine bağlıyorlar. Gökyüzünün sürekli gri ve siyah olması, sanırım bu şehirde yaşayanlar için büyük sıkıntı olsa gerek. Evet ülke ve şehir yağmuru bol, bu yüzden yanınızda her daim şemsiye bulundurmakta veya yağmurluk bulundurmakta yarar olacaktır.
SAUNA
Hani ülkemizdeki ismiyle “Fin hamamı” bu ülkeye gitmişken mutlaka denenmesi gereken bir güzellik olarak düşünülmelidir. Fin hamamı yorgunluk almaktadır ve inanılmaz ucuzdur.
Erkekler ve bayanlar ayrı yerlere girerler ancak özellikle şunu unutmamak gerekir ki, Finliler, Fin hamamına tamamen çıplak girerler, yani Fin hamamına girerseniz, bu durumu göz önünde bulundurmanız gerekiyor.
İNSANLAR
Ülke nüfusu 5.400.000 kişidir. Etnik guruplar: Finliler, İsveçliler, Lapps, Sami, Roman ve Tatarlardır. Nüfusu az olduğundan, bütün insanlar kurallara bağlı yaşıyorlar ve kurallara herkes isteyerek uyuyor. İnsanlar genel anlamda medeniler ve saygılılar. Yardım istediğinizde mutlaka size yardımcı olacaklardır.
DİN
Ülkede yaşayanlar % 89 Lutheran ve % 1 Ortadokstur.
DİLLER
Ülkede resmi dil olarak Fince konuşulur (% 93) ve ayrıca yine resmi dil olarak İsveç’ce konuşulur.(% 6) Ama burada yaşayan bütün insanlar İngilizce biliyor ve konuşuyorlar.
PARA BİRİMİ
Euro kullanılmaktadır. Paranızı bozdurmak için şehirdeki “forex” denilen yerleri tercih etmelisiniz.
ALIŞVERİŞ
Helsinki’de hayat pahalıdır. Zaten İskandinav ülkelerinin diğerlerinde olduğu gibi, buraya da kısıtlı bütçe ile gidiyorsanız, kesinlikle alışveriş yapmamanız önerilir. Çünkü her şey en az 2 katı oranında pahalıdır. Zaten bu ülkede, bu şehirde buraya has bir hediyelik eşyaya rastlamadım belki hediyelik olarak buzdolabı magneti düşünülebilir, o kadar.
YEMEKLER
Fin mutfağı diye bir kavram yok, yani ülkede yemek kültürü pek gelişmemiştir. Özellikle: kızartmalar ve hazır yiyecekleri tercih ediyorlar. Ama fırında “geyik eti” kızartmasını mutlaka denemenizi öneririm.
Burada rutin bir şeyler yemek istediğinizde ortalama 20-25 euro civarında ödemek gerekiyor. Şehirde tanıdık bir yerde bir şeyler yemek isterseniz, Senato Meydanındaki “İl Siciliano” isimli pizzacıyı tercih etmenizi öneririm, garsonlar ve aşçısı Türk.
Yine Türk damak tadını tercih edenler için Kamppi yakınlarındaki “Türk Kebapçısı” bir tercih olabilir. Zaten Finliler bu tür kebaba bayılıyorlar ve gittiğinizde göreceğiniz üzere mekanı tıklım tıklım dolduruyorlar.
Diğer yöresel yemekleri arasında elbette balık başı çekiyor. Özellikle somon balığı tüketiyorlar ve diğer balıklarda yoğun tercih ediliyor. Liman yanındaki Pazar yerinde ayak üstü balık yiyebilirsiniz.
Böğürtlen sanırım burada çok yetiştiğinde en çok tercih edilen meyvedir.
Ayrıca şehrin birçok yerinde fast-food mağazalar zincirinin halkaları, örneğin McDonalts bulmak mümkündür.
Şehirde su içmek için pet şişelerde satılan sulardan satın almalısınız. Ama bizim ülkemizden farklı olarak bu pet şişeleri bitirdikten sonra atmayın, merkezlerin birçoğunda geri dönüşüm birimleri var, bu pet şişeleri geri verdiğinizde paranızın bir kısmını geri alabiliyorsunuz.
Evet, hani ne yenir ne içilir diyoruz ya, Helsinkililerin alkole aşırı düşkün olduklarını söylemem gerek. Alkole çok düşkünler ve her türlü içkinin teneke kutular içindeki benzerleri marketlerde satılıyor.
GECE HAYATI
Helsinki şehrinde yürüme mesafesinde birçok bar ve kulüp bulunmaktadır. Finliler, her ne kadar şehir sokaklarında sessiz ve sakin görünseler de onlar barlarda çığlınca eğlenmektedirler. Şehir sokaklarındaki barlar ve kulüplerde: kesinlikle yaş sınırına dikkat edilmekte ve içeriye girebilmek için 22 ve hatta 24 yaşından büyük olmak aranmaktadır.
Bu yüzden yanınızda kimlik taşımanız önerilir. Barlar için giriş ücretsizdir, ancak kulüplerin çoğu girişte ücret ödemenizi isterler. Bar ve gece kulüpleri özel durumlar hariç, saat: 02.00 ve hatta 04.00’e kadar açık kalıyorlar.
Şehirde özellikle “pub” kültürü çok gelişmiştir. Şehirde herhangi bir pub’a girdiğinizde loş bir ortam, derinden gelen kısık bir müzik sesi, iyi dekore edilmiş, loş ortam.
Şehirdeki gece hayatının bir diğer yönü ise: çeşitli gece kulüplerindeki sizin becerinize kalmıştır. Özellikle “Millioners” ve “Lady Moon” gibi kulüplerde; mutlaka şansınızı denemenizi öneririm.
Öte yandan, profesyonellerle tanışmak isterseniz “Club Soho” ya da “Alcatraz” denilen kulüpleri tercih etmelisiniz. Bunlar aynı zamanda “striptiz” kulübü olarak geçiyor. Her iki kulübe giriş 10 euro.
GEZİLECEK YERLER
LUTHERAN KATEDRALİ-SENATO BİNASI
Senato Meydanında: yüksek bir konumda katedral ve Senato Binası bulunmaktadır. Meydan özellikle 1 Mayıs İşçi Bayramı etkinliklerinde kullanılmaktadır. Ayrıca özellikle yaz aylarında bu meydan turistler ve şehirlilerle dolup taşar.
Meydan yakınlarındaki sokaklarda çeşitli butikler ve hediyelik eşya satan yerler bulunur, bunlar biraz pahalıdır ama ilgi çekici yerlerdir.
Katedral yüksek bir konumda yapılmıştır ve liman binaları arasından, denizden kilometrelerce uzaktan dahi görülebilmektedir. Yanına gidildiğinde de sanki bir uçurumun yanında duruyormuş gibi dik bir yamaçtadır. Finlilerin büyük bölümü (% 89) Lutheran olduğundan bu yapı dini açıdan önemlidir.
1727 yılında Tuomiokirkko Ernst Lohrman tarafından devir alındığında: bu Lutheran katedralin inşasına başlanılmıştır ve 1830 yılında ölümüne kadar bitirilemeyince, burada küçük bir kilise inşa edilmiştir.
Ancak: bu küçük kilise üzerine, günümüzde görülen büyük yapı yapılmıştır.
Bugün görülen yapı: 1832-1852 yılları arasındaki yirmi yıllık süreçte yapılmıştır. Lohmann’ın tasarımına: çatı, çan kulesi ve 1815 yılında Helsinki’ye taşınan Alman Carl Ludvig Engels tasarımı bir yan şapelin üzerine 12 havari çinko heykelleri (bunların dünyanın en büyük çinko heykelleri olduğu söylenmektedir) eklenmiştir.
Engel: Helsinki üniversitesi, ulusal kütüphane, hükümet sarayı ve Senato Meydanı gibi yerleri tasarlamış ama katedrali yapmadan önce Rusya, Berlin, Tallinn ve St. Petersburg şehirlerinde çalışmıştır.
Zaten katedral, St Petersburg şehrindeki “Saint Isaac” katedraline benzemektedir.
İlk yapıldığında Rus Çarı I. Nicholos onuruna inşa edilmesi nedeniyle “St Nichlos” kilisesi ismi verilmiştir.
Çünkü: katedral, imparatora haraç olarak inşa edilmiş, o, özgün tasarımda birkaç önemli değişiklik yapılması konusunda ısrar etmiş, bu durumda bu son derece zorlu inşaatın yapımı 20 yıl sürmüştür. İmparator, son tasarım trentlerini yansıtmak için neredeyse kesinleşmiş ve hatta bitmiş binada bile, yeni değişiklikler yapılması siparişlerini vermiştir.
Ancak: Finlandiya 1917 yılında bağımsızlığını kazanınca ismi değiştirilmiştir.
Yapının neo klasik stili ilgi çekmektedir. Yunan haçı şeklinde yapılmıştır, dış cephesi beyaz ve parlaktır. Kubbesi yeşildir. Yeşil kubbenin üzerindeki çinko havari heykelleri, Helsinki şehri silüetine hakimdir. Yapıda: 1300 kişi aynı anda ibadet edebilir.
Yapının iç kısmı basitleştirilmiştir. Bir din adamı ve Fince kurucusu olan Mikail Agricola ve Almanya’da Lutheran ve Protestan reformunun önemli lideri Martin Luther gibi önde gelen Protestan reformcuların 3 heykeli bulunmaktadır.
Sunak: ilk başta Robert Ekman tarafından boyanmış, ancak Rus imparatoru tarafından beğenilmeyince Rus Sanatçı TK Von Neffin tarafından boyanmıştır. Bu: oldukça karanlık ve kasvetli bir tablodur ve Mesih’in çarmıhtan aşağıya atılışı gösterilmektedir.
KALLİO
Kallio sokaklarında “Kallio Blok Partisi” her yıl Ağustos ayında yapılır. Bu etkinlikte: müzik ve çeşitli performanslar gece geç saatlere kadar sürdürülür ve genç-yaşlı herkes eğlenir.
Eskiden işçi sınıfına ait olan bu mahalle, son yıllarda kendine has ve ruhu olan butikler, kafeler, restoranlar ve barlarla hareketlenmiştir.
Semtin en ilgi çeken yeri “Hakaniemi” denilen Pazar meydanıdır. Burada: sebze, balık ve taze pişmiş ekmek, takı ve giyim gibi birçok şey bulup satın alabilirsiniz. Pazar yerinde salon içine göz atın, burada Helsinki’nin en özgün mutfak kültürünü bulabilirsiniz.
Üst katta: ahşap oymalar, yemekler, takılar, yünlü giysiler ve Marimekko giysileri, el sanatları bulabilirsiniz.
Burada ayı heykeliyle işaretlenmiş “Karhupuisto” yani “Ayı Parkı” ilgi çekmektedir. Bu parka gitmek üzere yokuş yukarı yürürken küçük-büyük kafeteryalar, barlar ve vintage mağazalar bulmak mümkündür.
Torkelinmaki; Kallio bölgesinin en prestijli caddesidir. Bu cadde üzerinde güzel bahçeler içinde, renkli taşlarla yapılmış evler görülür. Son bir not: burada “Katiharju Sauna” denilen yerde fin hamamını denemelisiniz. (giriş 12 euro)
Ayrıca: Fleminginkatu, Helsinginkatu ve Vaasankatu ve Torkkelinmaki gibi küçük mahalle ve sokakları da keşfedebilirsiniz.
“Market Square” Helsinki şehir merkezinde genellikle turistlerin ziyaret ettiği bir açık Pazaryeridir. Pazar Hall öte yandan, kendi alışveriş seçeneklerine ek olarak “Soppakeittio” gibi lezzetli yemekler sunan bir restorana sahiptir.
Buraya yolunuz düşerse, alt katta “Lentava” denilen yerde “Lehma” peynirlerini mutlaka denemenizi öneririm.
SOUMENLİNNA KALE KOMPLEKSİ
Burası Finlandiya’nın en popüler yerlerinden birisidir ve Helsinki’den kısa bir feribot yolculuğu ile ulaşılabilir.
Finlandiya İsveç krallığının bir parçası iken, burası adalar filosu için bir deniz üssü olarak, burası 18. yüzyıl boyunca inşa edilmiştir. Çünkü İsveç, 1700’lü yılların ilk yarısında Rusya ile savaşlarda süper güç statüsünü ve önemli doğu kalelerini kaybetti ve bunun üzerine Finlandiya savunmasını takviye etmeye gerek gördü.
1747 yılında İsveç Parlamentosu Helsinki’de bir deniz üssü ve bir sınır kalesi inşa etmeye karar verdi. İnşaat faaliyetleri, bugünkü Suomenlinna denilen yerde Susiluodot adalarında 1748 yılında başladı. İşin başında aristokrat kökenli bir İsveçli topçu subayı Amiral Augustin Ehrensvard vardı.
İddialı tahkimat planları inşaat başladıktan sonra küçültüldü ve kaynaklar deniz kalesi inşa etmeye yönlendirildi. Deniz kale 1788-1790 Rus-İsveç savaşında bir deniz üssü olarak kullanıldı.
1808 yılında, Viapori kalesi yani burası Rus-İsveç savaşı sırasında Rus kuvvetleri tarafından kuşatıldı. Küçük çatışmalardan sonra kale komutanı teslim olmaya karar verdi ve neden teslim olduğu gizemini korumakla birlikte, teslim olmasının ardından kale Ruslar tarafından ele geçirildi ve yeni bir dönem başladı.
Ertesi yıl Finlandiya Rusya’nın özerk büyük dukalığı oldu ama Viapori Rus idaresi altında bir askeri üs olarak kaldı.
Rus döneminde burada: askerler için bir kışla inşa edildi, Konstantin Ton tarafından tasarlanan bir Ortodoks kilisesi yapıldı. 1800’lerin sonunda kalenin askeri önemi kalmadı. Fon eksikliği nedeniyle surların bakım ve onarımı yapılamadı ve Viapori çürümeye terk edildi.
1853-1856 yılları arasındaki Kırım Savaşında Anglo-Fransız filosu, Ağustos 1855 tarihinde iki gün süreyle Viapori kalesini bombardıman altına aldı ve kalede hasar oluştu. 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında Viapori tahkimatı tamir edildi, ancak Viapori’nin önemi azalmaya devam etti ve sonuçta sadece bir Rus kalesi olarak kaldı.
1906 yılının yaz döneminde, Rusya’da devrimci huzursuzluk başlayınca Viapori’de isyan patlak verdi, isyancılar dört günlük isyanın ardından yenildiler. I. Dünya savaşı sırasında Viapori, Rusya’nın başkenti St Petersburg’u korumak için tasarlanan hattın bir parçası oldu.
Rus devrimi ve Finlandiya’nın bağımsızlığının ardından, Viapori, 1918 yılında yeni kurulan Fin hükümeti tarafından devralındı ve Suomenlinna (Finlandiya Kalesi) olarak ismi değiştirildi.
1991 yılında burası UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Çünkü: askeri mimari tarihinde, genel tahkimat ilkeleri ve kendine özgü özellikleri olan seçkin bir örnektir. 18. yüzyılda İsveç’in en büyük projesi olarak tasarlanmıştır.
Şehrin gürültüsünden kaçmak ve muhteşem bir okyanus manzarası izlemek için burayı ziyaret etmelisiniz. Soumenlinna üzerinde birçok kafe ve restoran bulunmaktadır. Örneğin “Cafe Piper” 1928 yılından bu yana yaz aylarında açıktır.
Burası aslında tamamen turistik bir yer olarak kabul edilse de, yine burada 800’den fazla kalıcı sakin yaşamaktadır. Ada üzerindeki çevresiyle uyumlu evlerin çoğu devlete aittir. Burayı yürüyerek gezebilirsiniz.
Soumenlinna Müzesi
Müze 18. yüzyıl Soumenlinna deniz kalesinin tarihini açıklayan objelerle doludur. Sergide: deniz üssü kale ve eski yaşam binaları gösterilmektedir. Ayrıca, burada özel sergiler de düzenlenmektedir.
Ehrensvard Müzesi
Müze, Suomenlinna’nın en eski yapılarından birisidir. Burası 1850’li yıllarda ada komutanının eviydi. Bugün burada Elias Martin tarafından yapılan gemi resimler, portreler ve modellerin olduğu bir sergi vardır.
Askeri Müze
Finlandiya’nın savunma güçleri ve Fin askerlerinin yanı sıra 17. yüzyılda Finlandiya’nın katıldığı savaşlara ait objeler sunulmaktadır. Müzenin bulunduğu yapı 1881 yılında inşa edilmiş ve aslında Suomenlinna kalesinin topçularının deposu olarak kullanılmıştır.
Denizaltı Vesikko
Askeri müzeye ait bu denizaltı 1933 yılında inşa edilmiş ve 1939-1944 yılları arasındaki savaşlarda Fin donanmasının bir parçası olarak hizmet vermiştir. 1973 yılındaki restorasyon çalışmalarının ardından günümüzde bir müze olarak ziyarete açıktır.
Oyuncak Müzesi
Müze 1960 yılında açılmış olup, 19. yüzyılın başından itibaren çeşitli oyuncaklar sergilerde sunulmaktadır. Koleksiyonda bulunan oyuncaklar: Finlandiya ve Fin oyunları ve sosyal tarihini yansıtır. Müzede aynı zamanda bir kafe ve müze dükkanı bulunur.
LİNNANMAKİ EĞLENCE PARKI
Linnanmaki eğlence parkı: 1950 yılında açılmıştır. 1950 yılından bu yana park alanını 46 milyon kişinin ziyaret ettiği söyleniyor.
Helsinki şehrinde Tivolikuja denilen yerdedir. Parka giriş ücretsizdir. Ancak tüm gün parkta kalıp oyuncaklardan yararlanmak isterseniz, bir bileklik satın almanız gerekiyor. Bileklik bir gün boyunca aktiftir. Her bileklik bir yolculuk için kullanılır. Park her gün saat: 09.00-15.45 arasında açıktır.
Vuoristorata
1951 yılında yapılmıştır. Trenin hat uzunluğu 960 metredir ve bu süre yaklaşık 2 dakika 15 saniye sürer. En üst hız limiti 60 km/h dır. Kapasite saatte 1500 kişidir. İnişin uzunluğu 49 metredir ve bu uzunluk yaklaşık 3 saniye sürer.
Rinkeli-Finnair Sky Whell
2006 yılında yapılmıştır. 34 metre yüksekliğe çıkar. 144 koltuk kapasitelidir, her gondol 6 kişiliktir. Saatte 1700 kişi kapasitelidir. Dönüş hızı dakikada 1 turdur. Toplam yolculuk 12 dakika sürer ve biniş ücreti çocuklar için 8 euro, yetişkinler için 12 eurodur.
Kabinlerin penceresinden Kallio ilçesinin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak havanın yağışlı ve sisli olmaması gerekir.
Panaroma
Kule 53 metre yüksekliktedir ve parkın açılış saatlerinde ücretsiz olarak müşterilere açıktır. Yalnız dikkat edin küçük çocukların çıkmasına izin verilmiyor daha doğrusu 100 cm boy şartı var.
Kule 1987 yılında yapılmıştır. Saatte 400 kişi kapasitelidir ve 3 dakika 20 saniyelik sürede, 32 koltukluk gurup, yaklaşık 53 metre yüksekliğe çıkmaktadır.
Kieppi
2003 yılında yapılmıştır. 17.5 metre çapında, 32 koltuk kapasiteli ve saatte 450 kişi binebilmektedir. Burada da boy şartı var, buna binmek isteyenlerin boylarının 140-195 cm arasında olması isteniyor.
Sea Life
Burada İskandinavya ve Helsinki bölgesinin deniz yaratıklarının bulunduğu bir akvaryum bulunmaktadır.
OTEL TORNİ-ATELJEE BAR
Torni otelin en üst katındaki Ateljee Bar’dan mutlaka gün batımı manzarasını izlemelisiniz. 70 metre yüksekliktedir. Açık teras hem doğuya hem de batıya bakmaktadır. Helsinki şehrinin muhteşem manzarası yanında, burada dinlenmek mümkündür. Öte yandan, burada bulunan tuvaletten muhteşem Helsinki şehir manzarasını izlemek gibi bir lüks yapmışlar.
OLİMPİYAT STADI VE KULESİ-OLYMPİASTADİON HELSİNKİ
Bu stadyum 1952 yaz olimpiyatları için inşa edilmiş ve 12 Haziran 1938 tarihinde inşa edilmiştir. Tamamlandığında dünyanın en güzel Olimpiyat Stadı olarak lanse edilmiştir. Stadyum binası 243 metre uzunluğunda ve 159 metre genişliğindedir. Yapıldığında 70 bin kişiyi ağırlamış, günümüzde ise 39.000 koltukludur.
Stadyumun içinde: Finlandiya’nın spor geçmişini tanımak için veya farklı sergiler görmek için ziyaret edebileceğiniz Finlandiya Spor Müzesi bulunmaktadır.
Stadyumun kulesi 72 metre yüksekliktedir ve şehrin en yüksek noktalarından birisidir.
KAİVOPUİSTO OBSERVATORİUM
Buradaki tepe 30 metre yüksekliktedir ve burada bulunan Kaivopuisto park: 1834 yılında inşa edilmiştir. Helsinki şehrinin en sevdiği yeşil yerlerden birisidir. Bu parkta gözlemevi bulunur ve liman ile denizin muhteşem manzarası izlenir.
Ziyaretçilerin kullanımı için 3 teleskop bulunmaktadır. Üye olmayanlar: yıldızlı gökyüzüne bakmak için sonbahar ve ilkbahar akşamlarında gözlemevini ziyaret edebilirler. Ücret 4 eurodur.
Buradan muhteşem deniz manzarasını izlemek mümkündür.
JEAN SİBELİUS ANITI
Sibelius parkta: dünyaca ünlü Finli besteci Jean Sibelius anıtı bulunmakta olup bu anıt Eila Hiltunen tarafından yapılmış ve 1967 yılında açılmıştır. Anıt: kaynaklı çelikten yapılan organ boruları ile ve bir tarafta bestecinin büstünden oluşmaktadır.
Anıt Helsinki şehrinin en popüler heykellerinden biri olup aynı zamanda en çok ziyaret edilen anıttır. Anıt yüksekliği 8.5 metredir genişliği ise 10.5 metredir. Derinlik 6.5 metredir. 600 üzerinde boru kullanılarak yapılan anıtın ağırlığı 24 tondur.
Anıttaki iniş-çıkışlar onun hayatının iniş-çıkışlarını temsil ediyormuş. Anıtta yıpranmış olan metaller ise, yine ünlü bestecinin hayatının zorluklarını temsil ediyormuş.
Sibelius anıtının daha küçük bir versiyonu, Paris şehrinde UNESCO genel merkezinde bulunmaktadır.
HELSİNKİ HAYVANAT BAHÇESİ
Anakaradan bir köprüyle ulaşılabilen kayalıklı bir adada kurulmuştur. Dünyanın en eski hayvanat bahçelerinden birisidir ve 1889 yılında kurulmuştur.
Burada 150 hayvana 1000 bitkiden oluşan doğal bir ortam yaratılmıştır. Bu biyoçeşitliliği korumak için hayvanat bahçesi nesli tükenmekte olan türleri koruma altına almıştır.
ULUSAL MÜZE
Müze günümüze kadar olan tarih öncesi çağlara ait Fince yaşamı sunmaktadır. Benzersiz sergilerde 10.000 yıllık bir süreç boyunca bölgedeki yaşam aktarılır. Müze daimi sergileri 4 katta 6 bölümde sergilenmektedir. Bu daimi koleksiyon içinde bulunanlar: paralar, madalyalar, dekorasyon, gümüş ve silah koleksiyonu bulunmaktadır.
ŞEHİR YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER
SUMMERTOWN PORVOO
Burası Finlandiya ülkesinin en eski ikinci şehridir ve yaklaşık 800 yıllık geçmişe sahiptir. Helsinki şehrinin 50 km kuzeydoğusundadır. Yaz aylarında buraya vapurla ulaşılır. Burası tam bir kıyı kenti olmasa bile, Porvoo nehri üzerinden Finlandiya körfezine bağlanır.
Şehrin uzun tarihinin kanıtları, günümüzde de görülebilmektedir. Bunu özellikle büyüleyici sokaklarında gezinirken hissedebilirsiniz. Yüzyıllar boyunca şehir birçok Finli sanatçıya ilham kaynağı olmuş ve hizmet vermiştir.
Özellikle: kırmızı kıyı evleri, Porvoo nehrinin en tanınmış yerlerinden geçerek, şehrin içinden akar. Başlangıçta bu kıyı evleri İsveç kralı Gustav III onuruna kırmızı boyanmıştır. Bu sahil evleri: uzak diyarlardan gelen egzotik lezzetler gibi malların saklanması için kullanılmıştır.
18. yüzyılda inşa edilen eski Porvoo yerleşim alanı: Porvoonjoki tarafından bir tepenin üzerine kurulmuştur. Evler, mimarlık tarihi açısından ortaçağ imar ve mimari stillerine uygun inşa edilmiştir ve bunlar son derece önemlidir. Eski Porvoo: çok güzel restoranlar, kafeler, mağazalar ve müzelere ev sahipliği yapmaktadır.
Eski Porvoo şehrinin merkezinde özellikle “Porvoo Katedrali”ni görmenizi öneririm. Burası şehrin en tanınmış yapısıdır. 14. yüzyılın başında inşa edilen katedral, olağanüstü güzel yapılmasına rağmen beş kez yakılmaya çalışılmış, en son 2006 yılında kundaklanmış ve yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 2008 yılında yeniden açılmıştır.
Merhabalar,
İlginizi çekebileceğini düşündüğüm için Finliler’e ait bir yaşam felsefesiyle ilgili yorumda bulunmak istedim. İsmi ‘’Sisu’’ 💛
İnsanız kimi zaman kendimizi bir çıkmazda hissedebiliriz. Hayat önümüze birtakım engeller ve zorluklar çıkarır ancak biz bu engellere ve zorluklara karşı nasıl direneceğimizi, onları nasıl aşacağımızı bilemeyiz. Böyle bir durumda kendimize bir çıkış yolu, tutunacak bir dal ararız. Sisu felsefesi; Finliler’in zorluklara karşı direnme gücünü anlatan bir yaşam felsefesidir. Kelime anlamı olarak Sisu; ‘’Bir şeyin yapılması gerekiyorsa yapılır’’ anlamına gelmektedir. Sisu felsefesi aşırılıktan uzak durulması gerektiğini de belirtir. Finliler’e baktığımızda oldukça sakin bir yapıda olduklarını ve hayatlarının pek çok alanında sadeliği benimsediklerini görebiliriz. 🍃
sağlıcakla ve sadelikle kalın.