Burası şehrin en büyük ve başlıca park alanıdır. Göletler ve küçük ormanlarla kaplıdır.
Burası bir zamanlar, yerli toplumlarından Tolteklerin kalesi olmuş ve 1177 yılında son Toltek kralı Huemec, burada kendisini asmıştır.
1200 yılında Aztekler, uzun uğraşılar sonucunda tepede yerleşmişler, ancak ardından komşu kabileler tarafından 20 yıllık sürecin ardından tekrar uzağa sürülmüşlerdir.
Bu dönemde Aztek hükümdarlarının portreleri, tepenin yamaçlarında kayalara oyulmuştur ve bu kalıntılar günümüzde de doğu yamacında görülebilmektedir.
Park günümüzde de özellikle bataklıkların kurutulması için kullanılan sedir ağaçları ile çevrilidir.
Ayrıca yine park alanı içinde: göller, spor tesisleri, botanik bahçe, hayvanat bahçesi, müze ve kale bulunmaktadır. İnsanlar burada piknik ve yürüyüş yapıyorlar, tiyatro ve çocuk eğlence programları düzenleniyor. Özellikle hafta sonlarında çok kalabalıktır.
Evet 1600 dönümlük bu park alanı 3 bölüme ayrılmaktadır. Paseo de la Reforma ana caddesi yakınında bulunan ilk bölüm tamamen ormanlar, göller ve birçok önemli ilgi çekici yerlere ev sahipliği yapmaktadır.
Parka ana girişe yakın, uzun yolun sonunda bulunan “Monumento a los Ninos Heroes” yani “Genç Heroes Anıtı” şehrin en önemli eserlerinden birisidir. Chapultepec Parkı ziyaret ettikten sonra, Paseo de la Reforma boyunca keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Ana bulvar üzerinde çok sayıda yüksek katlı binalar, lüks oteller, alışveriş merkezleri ve ABD Büyükelçiliği bulunmaktadır. Pazar sabahları Paseo de la Reforma, şehrin bisikletçileri için araç trafiğine kapatılmaktadır.
Monumento a los Ninos Heroes Anıtı-Kahraman Çocuklar Anıtı
Anıt 1952 yılında inşa edilmiştir. 13 Eylül 1847 tarihinde Chapultepec Savaşı sırasında Amerikan askerlerine teslim olmayı kabul etmeyen 6 genç Harbiyeli onuruna yapılmıştır. Anıt heykeltıraş Ernesto Tamariz ve mimar Enrique Aragon tarafından yapılmış ve Başkan Miguel Aleman tarafından açılmıştır.
Savaşarak ölen bu gençler 13-19 yaşları arasındadırlar. Anıt Meksika vatandaşları ve yabancı gezginler tarafından ziyaret edilmektedir. Bu 6 genç Harbiyelinin ismi, Meksika’da yaşatılmaktadır.
Okullar, kamu meydanları ve sokaklara onların isimleri verilmiştir. Meksika para biriminde resimleri görülür ve hatta Mexico City şehrinde toplu taşıma metro hattının ismi “Metro Ninos Heroes” dir.
Chapultepec Castle-Kalesi
Kale: Viceroy Bernardo de Galvez emriyle 1725 yılında inşa edilmiştir. Parkın güneydoğu köşesinde bir tepenin üzerindedir. Burada bir zamanlar Aztek binaları ve daha sonra İspanyol işgalciler tarafından Viceroy Conde de Galvez tarafından bir yazlık site yaptırılmıştır.
Günümüzdeki yapının yapılış nedeni ise biraz önce söylediğim gibi İspanyol başkomutan için büyük bir malikane olmasıdır.
Meksika kurtuluş savaşı sırasında kale terk edilmiştir ve yıllarca terkedilmiş olarak kalmıştır. Sonunda yenilenmiş ve askeri akademiye dönüştürülmüştür. Kale 1847 yılında Meksika-Amerika savaşı sırasında Chapultepec savaşının yapıldığı yer olarak bilinir.
1864 yılında 2. Meksika İmparatorluk döneminde İmparator Maximilian I ve eşi İmparatoriçe Carlota tarafından resmi ikametgah olarak kullanılmıştır. Maximilian etnik Meksikalı değildir ve Habsburg hanedanından bir Avusturyalı prenstir. Kendisi imparator olunca kale de popüler olmuş, neo klasik tarzda yeniden tasarlanarak kat planı ilaveleri yapılmıştır.
1867 yılında Meksikalı Cumhuriyetin kurulması aşamasında kalenin en büyük savunucusu Maximilian, idam mangası tarafından vurulur. Ardından kale tekrar kullanılmaz ve bakıma muhtaç hale düşer.
Kale günümüzde Ulusal Tarih Müzesini barındırmaktadır. Müze 1939 yılında Lazaro Cardenas tarafından kurulmuştur. Çünkü bu yıla kadar kalede Meksika Cumhurbaşkanı ikamet etmiştir.
Müzenin dışından Mexico City şehrinin muhteşem panoramik manzarasını izleyebilirsiniz.
Ulusal Tarih Müzesi
1944 yılında ise Chapultepec kalesi, ulusal tarih müzesi olmuştur. Müzede bulunan 19 oda: Kolomb öncesi malzemeler, eski el yazmaları, İspanyol fethinden bu yana Meksika tarihini gösteren sergiler içermektedir.
Bunlar arasında: 300 yıllık mobilyalar, seramik, giyim, takı ve sikke, Meksika tarihinin önde gelenlerinin portreleri, devlet arabaları ve bir dizi fresk bulunmaktadır.
Antropoloji Ulusal Müzesi
Chapultepec Park kuzey bölümünde; çağdaş bir binada bulunan müze, Meksika’nın en iyi ve en çok ziyaret edilen müzelerinden birisidir. Müze her yıl 2 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. İspanyol fethinden önce Maya uygarlığından önce Meksika hikayesi anlatılmaktadır.
Aynı zamanda bu alanda dünyanın en iyilerinden birisi olarak kabul edilir. Müze binası: Pedro Ramirez Vazquez tarafından tasarlanmış ve 1963-1964 yılları arasında inşa edilmiştir. Bu çağdaş mimaride, eski yerli sanat hazineleri muhteşem bir ahenk ortaya koymaktadır ve harika eserler 23 salonda sergilenmektedir.
Müzede soyu tükenmiş ve çağdaş yerli kültürü üzerinde durulmaktadır. Hatta: antik Maya oyun alanında kullanılan lastik topun bir insan kafatası olup olmadığını öğrenebilirsiniz. Daha sonra ölü sırlarını ortaya çıkarmak için kristal kafatası gücünü araştırmak mümkündür.
Aztek kanallarında kullanılan bir eski kano, dünyanın en keskin kılıçlarıyla silahlanmış bir Aztek savaşçısı, Modern Mexico City şehrinin toprağa batmasının nedeni, nihayet Meksika tarihinin en kötü şöhretli kadını tarafından giyilen bir elbisenin tarihi nasıl değiştirdiği ve katliama yol açtığı anlaşılabilir.
Müze ile ilgili ayrıntılı bilgelere girmeden önce, bazı ön bilgiler vermek istiyorum.
Kristal Kafatası
Müzede kaya kristallerinden oyulmuş bir insan kafatası bulunmaktadır. Tarihçiler bu kristal kafatasının Meksika’da yapıldığını düşünüyorlar, ancak kesin yaşı bilinmiyor. Büyük olasılıklar bir dini işaret ve sembol olarak kullanıldığı düşünülmektedir.
Aynı zamanda bir gizemdir. Çünkü birçok kişi kristal kafatasının mistik güçleri olduğuna inanmaktadırlar. Bu fikir: 19. yüzyılda Mezoamerikada birkaç büyülü kristal kafatası bulunduğu için yerleşmiştir.
La Esperanza
Eski Mayalar: her iki taraf, sadece kendi kalçalarını (el ve ayak yasaktır) kullanarak, bir çember üzerinden büyük bir lastik topu itmek için uğraşan bir takım sporu yapmışlardır. Kaybeden takım sadece kaybetmekle kalmadı aynı zamanda onlar kafalarını kaybettiler.
Tezahürat yapan kalabalıklar, onların kopmuş kafalarını mızraklar üzerinde izlediler. Müzede bu oyunun oynandığı bir insan kafatası benzeri taş oyma vardır. Tarihçiler gerçekten Mayaların topların içine insan kafatası koyup koymadıklarını merak etmektedirler. Bu sorunun cevabı bulunamamıştır.
Malinche Huipil
Cortes ve onun küçük ordusu bölgeyi ele geçirdiklerinde her iki Meksikalıdan biri öldürüldü veya çiçek nedeniyle öldü. Ama eski çizimler Cortes’in tek başına hareket etmediğini ortaya koymaktadır. Onun yanında bir yerli kadın vardır. Fatihler ile işbirliği içinde hareket eden ve onun insanları tarafından hain olarak değerlendirilen bu kadın, Meksika tarihinin en kötü şöhretli kadını olarak kabul edilmektedir.
Onun adı “Malinche” dir. O: dinsiz olarak bilinir ve 18 Ekim 1519 tarihinde giydiği basit elbise bilinmektedir. O gün farklı bir elbise giyse idi, Amerikan tarihi tamamen farklı olabilirdi.
Neden elbisesi bu kadar önemlidir ve Malinche gerçekten bir hain midir? Müzede bu sırlar ortaya çıkarılmaya çalışılıyor.
Gladyatör Taşı
Aztekler döneminde, savaşta amaç düşman savaşçılarını öldürmek değil onları ritüel kurban törenleri için canlı yakalamaktı. Savaş sonunda birçok esir katledildi. Onların kalpleri kesilip Güneş Tanrısına sunuldu.
Ama önemli mahkumlara kendilerini savunmak için bir şans verildi. Bu elit esirler, kalabalıklar önünde büyük bir taş diske bağlandılar ve kendilerini savunmaları için onlara kuş tüyleri ile süslenmiş ahşap bir parça verildi.
Sonra ise savaş kılıçları ile silahlanmış elit Aztek savaşçıları bunların üzerine sürüldü ve en hızlı şekilde öldürüldüler. Ama bir mahkum (ismi Tlahuicole) savaştı ve ölmeden önce 20 Aztek savaşçısını öldürdü. Bunu nasıl yaptığının sırrı da müzede bulunmaktadır.
Aztek Kanosu
Mexico City şehrinde 1956 yılında yeni bir otoban için temel kazan mütahitler, yeraltın mükemmel şekilde korunmuş antik bir kanoyu gün ışığına çıkardılar.
Bu, Aztek döneminde bir gölün ortasında bulunan ve insan yapımı adalardan oluşan şehir için şaşırtıcı değildi. Orada yollar yerine su kanalları vardı. İnsanlar ve mallar bu kanolarla taşınıyordu. Ama orijinal göl, uzun zaman önce boşaltıldı, çünkü günümüzdeki şehir zemine batmaktadır.
Kutsal Kafatası
Güney Meksika boyunca, birçok doğal tatlı su obruğu (Cenotes denilmektedir) bulunmaktadır. İspanyol gezginlere göre: Cenotes Aztek rahipleri kurbanlarını kesmeden önce onların paralarını ve kalıntılarını/cesetlerini atmışlardır.
Müzenin bilim adamları arkeolog Guillermo De Anda ile birlikte bir Cenote’i ziyaret etmişler ve altında yüzlerce insan kemikleriyle karşılaşmışlardır. Ancak: Cenote bir sulu çöp çukuru değildir. Eski Meksikalılara göre Cenote sadece bir yer değildi.
Güneş Taşı veya Aztek Takvimi
Müzenin 7’nolu odasında bulunmaktadır. 25 tonluk ve 11 metre çapındaki grift oyma taş, Aztek hayatını anlatmaktadır ve Meksika’nın en ünlü sembollerinden birisidir. Güneş taşında 20 sembol bulunuyor.
Nobel ödüllü şair ve denemeci Octavia Paz: onun “Piedra del Sol” isimli epik şiirinde taşı ölümsüzleştirmiştir. Taş 1400’lü yılların sonunda oyulmuştur. Başlangıçta kısa bir süre için bir takvim olduğu düşünülmüştür.
1790 yılında Zocalo denilen yerde, bur kurban sunağının altında yüzeyin 3 metre altında gömülü bulunmuştur. Görünüşe göre: İspanyol sömürge ve Katolik kilisesi yetkilileri, Zocalo katedrali önünde kilise cemaatinin ayaklarını çamurdan korumak ve aynı zamanda pagan inanışına karşı Hıristiyanlığın bir zaferinin sembolü olması açısından bu Aztek dini sembolünü hemen katedralin önüne bilerek yerleştirmişlerdir.
1882 yılında heykel, ulusal sarayın kuzey tarafında, Calle Moneda üzerinde yeni Museo Nacional için inşa edilen yere, yani birkaç blok öteye taşındı. 1885 yılında ise Antropoloji Müzesine taşındı ve 1964 yılına kadar orada kaldı.
Taşın yüzü geometrik amaçlı çeşitli mitolojik ve astrolojik rakamlar ve işaretler içermektedir. Dış bölümde, Aztek tanrılarını temsil ettiğine inanılan iki yılan bulunur. Onların kuyrukları üstte birleşir.
Bu sınırlar içinde “Tonatiuh” denilen Güneş tanrısını temsil eden temel figür bulunur. Onun yayılan ışınları görülür. Onun pençeye benzeyen elinde bir insan kalbi kavradığı, onun bared dişleri arasındaki çıkıntı: bir kurban için çakmaktaşı bıçak biçimindedir. Merkezi güneş figürünü çevreleyen değişik boyutlarda 7 halka vardır.
Güneş tanrısının karşısında, yukarıda rüzgarı simgeleyen bir ok ucu bulunur. Tanrının çevresinde dört element (hava, ateş, su, toprak) simgeleyen glifler görülür. Meksika inancına göre: yeryüzünün en eski sakinleri jaguar tarafından yenilip yok edildi. İkinci güneşin ölümü büyük rüzgarlar tarafından yıkım getirdi.
Üçüncü güneş büyük seller ve dördüncü güneş ateşli yağmurlar getirdi. Bizim şu anda beşinci güneş çağında yaşadığımız düşünülüyor. Bugünkü çağda, yeryüzündeki canlıların tanrılar tarafından sürekli sıkıntı ve testte tabi tutuldukları belirtiliyor.
Bu testlerde başarısız olunduğunda, herhangi bir tür yok edilecek ve güneşe dönmeye mahkum olacaklardır.
Evet bu taş aynı zamanda güneş tutulmalarının ne zaman gerçekleşeceğini tahmin etmeye yarıyor. Tabi bu güneş taşını incelerken Azteklerin takvim bilgilerinden de söz etmek gerekir. Aztekler iki farklı takvime sahiptirler.
Birincisi: tanrılara hangi günlerde danışabileceğinizi gösteren dini takvimdir. Bir dini yılda tanrılara paylaştırılmış 260 gün vardır. O günün tanrısı insanı kutsayabilir ya da cezalandırabilir. İkinci takvimse: güneş takvimidir. Bir yılda 365 gün ve 18 ay vardır.
Maya Mezarı-Pakalın Mezarı
8. yüzyıldan kalmadır ve mükemmel korunmuş iskelet, Aztek hükümdarı Moctezuma tüylü sikkesi ve masif olmek başkanlarının bir kopyasını içermektedir. Bu mezar: Kral Pakal içindir. Pakalın: 603-683 yılları arasında Kolomb öncesi Mezoamerika kronolojisinde, geç klasik dönemde Palenque Maya siyasi hükümdarı oldu.
Yaklaşık 68 yıllık uzun bir dönemde Pakalın Palenque en önemli yazıtlar ve anıtsal mimari ile sorumlu oldu. Kendisi 615 yılında 12 yaşında tahta çıktı, Pakalın ismi Maya dilinde “kalkan” anlamındadır ve 80 yaşına kadar yaşadı.
Pakalın ölümünden sonra Yazıtlar Tapınağında toprağa verildi. Onun mezarı arkeologlar tarafından 1948 yılında bulunmuştur. Mezara inen molozlar 4 yıllık sürecin sonunda temizlendi ve 1952 yılında mezara ulaşıldı.
Onun iskelet kalıntıları, yüzünde yeşim bir maske ve boncuk kolye ile tabut içinde yatıyordu. Yazıtlar Tapınağında bulunan büyük yontulmuş taş lahit kapağı, Maya sanatının eşsiz bir örneğidir. Pakalın mezarındaki buluntularla ilgili 1968 yılında Erich von Daniken isimli yazar tarafından yazılan “Tanrıların Arabaları” kitabında ilginç konulardan söz edilmiştir.
Daniken lahit kapağındaki bazı çizimlerin astronotlar ve roketler olarak çizildiği görüşündedir. Karenin merkezinde, öne eğilen oturan bir adam bulunduğu, adamın burnunda bir maske bulunduğu, bazı denetimler amacıyla iki elini kullandığı ve onun sol ayak topuğunda farklı ayarlamalar için bir pedal bulunduğunu iddia etmiştir.
O, karmaşık bir sandalyede oturur ve bütün bu çerçevenin dışında bir egzoz gibi küçük bir alev görülmektedir.
Oaxaca Sergi Salonunda-Zapotec Bat Tanrısının Jade Maskesi
Bu muhteşem yeşim mask: mezarda ölünün yüzüne konulmuş olarak bulunmuştur.
Evet şimdi gelelim müzenin ayrıntılı gezi planına
Girişinde büyük bir yeşim kaya bulunmaktadır. Bunun: yağmur tanrısı Tlaloc’un büyük olasılıkla kız kardeşi su tanrıçası Chalchiuhtlicue’ye ait olduğu düşünülmektedir. Taş 167 ton ağırlığındadır ve bitmemiştir. San Miguel Coatlinchan yanında bulunmuştur ve büyük zorluklarla bugün bulunduğu yere getirilmiştir.
Merkez Patio üzeri: 11 metre yüksekliğinde Jose Chavez Morado tarafından tasarlanan dev taş bir şemsiye ile kapatılmıştır. Üstten devamlı bir su perdesi yaratılır ve bu durum hayatın sonsuz döngüsünü simgelemektedir. Sular aşağıdaki havza içine düşüyor.
Müze: 2 bölüme ayrılmıştır.
Üst katta: Meksika’nın yerli sakinlerinin yaşam tarzları belgeleri bulunur. Burada özellikle Maya ve Oaxaca salonları oldukça popülerdir.
Zemin kattaki 12 odada: antropoloji ve soyu tükenmiş yerli kültürlerine ait arkeolojik buluntuları sergilemektedir. Her oda ayrı kültürlere ayrılmıştır.
1985 yılında Noel günü müzeye hırsızlar girmiştir. Palenque mezar nesneleri dahil olmak üzere 173 tane çok değerli nesneyi çalmışlardır. Haziran 1989 yılında, bir uyuşturucu baskını sırasında bu parçaların çoğu bulunmuş ve müzeye geri konulmuştur.
Giriş salonunda soldaki müze dükkanında kitaplar, klavuzlar, kataloglar ve Kolomb öncesi nesnelerin reprodüksiyonları satılmaktadır.
Evet şimdi müzeyi bölüm bölüm tanıtalım:
Antropoloji müzesini gezmek çok yorucudur. Aklınızda olsun, bu müzeye sabah erkenden gidin, çünkü bazen giriş kuyruklarının sonu görünmüyor.
Antropoloji
Bu odada: modeller, dioramalar, haritalar ve çizimler vasıtası ile insanlık hakkında kısa bir giriş verilmiştir. Ayrıca yine bu odada: avcılık, silah, avlanan hayvanlar, tarımsal kakınma, nüfus durumu, müzik ve kültürel gelenekler (ölü gömme, festivaller gibi), törenler dahil Mezo-Amerika halklarının temel hayatını kapsayan olaylar, takvim, yazı, tıp, mimari ve boyama ile ilgili nesneler sergilenmektedir.
Sala de Prehistorya
Amerika’da insan yerleşiminin erken tarihi, Bering Boğazı yolu ile Asya kabilelerinin gelişiyle başlar. Plato üzerinde tarıma ilk girişimler, fosiller, avcılık ve toplama kültürleri burada betimlenir.
Sala del Periodo Preclasico
MÖ.1400-300 yıllarına ait seramik ve kadın figürlerinden oluşan Tlatilc heykellerinin iyi örnekleri, burada sergilenmektedir. Özellikle “Akrobat Vazo” ve Cuicuilco de piramidinin modeli ilgi çekmektedir. Vazo üzerinde bir adamın gülünç bir biçimde çarptırılmış pozu dikkat çekmektedir.
Sala Mexica
Bu bölümde Aztek kültürleri anlatılmaktadır. Bu odada bulunan takvim taşı koleksiyonunda: özellikle “Beşinci Güneş Taşı” ilgi çekmektedir. Diğer önemli sergiler: el yazmaları, haritalar, aşk-dans ve şiir tanrısı heykelleri ve özellikle çiçek efendisi “Nahuatl” heykeli bulunmaktadır.
Miguel Covarrubia tarafından yapılan bir duvar resmi: tapınak arazilerinin bir modelini ve Tlatelolco pazarının büyüklüğünü ve ihtişamını göstermesi açısından ilgi çekmektedir.
1524 yılında, kardeşi Ferdinand tarafından yapılarak İmparator Charles V’e hediye edilen tüylü bir kalkan ilgi çekmektedir. Bu kalkan, İmparator Ferdinand II tarafından, 1806 yılında Viyana’ya gönderildi ve halen Viyana etnolojik müzesinde bulunmaktadır.
Sala de Teotihuacan
Teotihuacan platosundaki kültürün dört safhası (MÖ.200-MS.700) ve özellikle seramik alanında, çeşitli sanatsal teknikler burada örnekler ile gösterilmektedir. Burada özellikle çeşitli tanrı heykellerini görmeyi unutmayın. Yine aynı platodan gelen Quetzalcoatl Tapınağının bir bölümü, restore edilerek burada sergilenmektedir. Freskte: savaşçı ruhlar gösterilmektedir.
Sala de Tula
Burada yerli toplumlarından Tolteklerin kültürünün çarpıcı örneği olan 4 metre yüksekliğindeki Atlas heykeli, yüksek şahsiyetlerden birisidir. Toltek dönemine (MS.700-1200) ait diğer nesneler: inci mozaik set stelleri, Chac-Moon heykeller ve bir savaşçının başı görülmektedir.
Sala Maya
1985 yılında Noel zamanında müzeye giren hırsızlar: burayı talan ettiler. Chichen Itza kurbanlık kuyusunda bulunan bir yeşim mozaik maske ve çeşitli altın nesneler, inci, turkuaz ve mercan dahil olmak üzere Palenque mezar nesnelerinin büyük kısmı 1989 yılında bir uyuşturucu baskını sırasında tesadüfen bulundu ve müzeye geri getirildi.
Burada ayrıca: Palenque mezar taşı, ünlü duvar resimleri, steller ve ayrıca Jaina adasında ve Chicken Itza merkezinde bazı ince taş işçiliğinin güzel örnekleri, seramikler bulunmaktadır.
Sala de Oaxaca
Burada Zapotec-Mixtec kültürüne ait seramik ve altın nesneler sergilenmektedir ve bunlar Monte Alban denilen yerden gelmiştir. Yeşil taştan oyulmuş yarasa tanrısı maskesi, altın ve turkuaz göğüslük 1985 yılında Noel günü yapılan hırsızlıkta çalınmıştır.
Üst Kat
Üst katta etnolojik koleksiyonlar ve çeşitli soyu tükenmiş halkların kültürleri ürünleri sergilenmektedir. Koleksiyonlarda; kostümler, mutfak eşyaları ve yerlilerin bir evi örneği bulunmaktadır.
Antropoloji Milli Kütüphanesi
Müzede: 1831 yılında Lucas Alamean tarafından kurulan ve geliştirilen ulusal kütüphanede 300.000 den fazla kitap bulunmaktadır.
Hayvanat Bahçesi-Chapultepec Zoo
Eski dönemlere ait büyük hayvan türlerinin korunması Meksika geleneğinin bir parçasıdır. Meksika imparatorları, Aztek zamanlarından beri hepsi mezoamerikanın en uzak yerlerinden gelen egzotik hayvan türlerinin bulunduğu bahçelere sahip olmuşlardır.
6 Temmuz 1923 tarihinde, ünlü Meksikalı biyolog Alfonso L. Herrera, dünyanın diğer bölgelerindeki hayvanat bahçelerini ziyaret ettikten sonra Chapultepec Zoo hayvanat bahçesinin ilk taşını yerleştirmiştir.
O; Amerika, Fransa, Hindistan, Peru ve Brezilya gibi ülkelerden alınan hayvanlar için yeterli alan inşa edilecek şekilde proje yapmıştır. İnşaat bir yılda tamamlanmış ve hayvanat bahçesi 1924 yılında açılmış ve dünyada zamanla en çok ziyaret edilen ve en önemli hayvanat bahçelerinden biri haline gelmiştir.
Bu hayvanat bahçesi: özellikle Çin dışında panda ayılarının üretimi için ilk programa alınan yerdir. Bu pandalar hayvanat bahçesinin ana cazibesi ve kent sakinlerinin en çok sevdikleri hayvanlardır.
1994 yılında burada restorasyon çalışmaları yapılmış ve hayvanat bahçesi özel iklim ve bitki koşullarına göre 7 alana ayrılmıştır. Bu alanlar: çöl, meralar, kıyı şeridi, tundra, kuşhane, temperli orman, tropikal orman.
Burada yakın zamanda açılan bir sürüngen ve kelebek evi de ilgi çekmektedir.
Bugün burada 280 türden yaklaşık 2000 hayvan bulunmaktadır. Biraz önce de söylediğim gibi pandalar burada doğmuştur. Doğal yaşam alanı 17 hektarlık bir alanı kapsar.
Frida Kahlo Müzesi
Meksikalı sanatçı Frida Kahlo “Blue House” olarak isimlendirilen bu evde yaşamıştır.
Burada sanatçının hayatı ve çalışmaları örnekleri bulunmaktadır.
Ev: Frida’nın babası Guillermo Kahlo tarafından 1904 yılında inşa edilmiştir. Yani onun doğumundan 3 yıl önce yapılmıştır. Frida ve kocası Diego Rivera, burada sık sık solcu entelektüelleri ağırlamış ve çalkantılı bir ilişki yaşamışlardır.
Ev Frida’nın ölümünden 4 yıl sonra, 1958 yılında müze haline dönüştürülmüştür.
Burada günümüzde Frida ve Diego’nun kişisel eşyaları sergilenmektedir.
Bunlar arasında bulunanlar: mutfak aletleri, takı, giysiler, fotoğraflar, sanatçının gündelik hayatının diğer nesneleri, sanat ve özellikle İspanyol dönemi öncesine ait Meksika sanatına ait birkaç parça sergilenmektedir.
Koleksiyon 2007 yılında evin tavan arasında bulunan parçalarla genişletilmiştir. Özellikle yatağının çevresindeki Lenin ve Mao portreleri ilgi çekmektedir.
Burayı ziyaret etmek isterseniz, özellikle hafta sonlarında çok kalabalık olduğunu bilmelisiniz.