El Calafete kasabasından, otobüsle yaklaşık 4 saatlik yolculuktan sonra: Şili Patagonya’sı bölümüne ulaşılıyor. Bu yolculuk sırasında çevrenin tamamen boş olduğunu görmek ayrı bir duygudur. Bu yolculukta yalnızca “gaucho” olarak isimlendirilen çoban kovboyları görebilirsiniz.
Torres del Paine Milli Parkı
Burası Güney Amerika’nın en güzel milli parklarından birisidir. Yaz aylarında burada 17 saat gün ışığı görülmektedir. Özellikle gün doğumunun kırmızı rengini kaçırmamalısınız. Park alanı içinde çarpıcı manzaraları izleyerek yürüyüş yapılabilecek 97 km uzunluğunda yollar bulunmaktadır.
Zaten burada en çok tercih edilen etkinlik yürüyüştür. Bu yürüyüşler sırasında yaban hayatı örneklerini keşfedebilirsiniz. Ancak park alanına giriş ücretlidir. Bilet fiyatları, park alanında geçirmek istediğiniz gün sayısına göre değişmektedir, yani çadır kurup kamp yapmak isteyenler daha yüksek giriş ücreti ödeyeceklerdir.
Evet 1959 yılında kurulan bu milli park alanı, 1978 yılında UNESCO tarafından “Biyosfer Rezervi” ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Park alanını ziyaret etmek için en uygun zaman: Ekim-Mart ayları arasındaki dönemdir. Eylül-Kasım ayları arasındaki dönem “İlkbahar” olarak değerlendirilir. Kış dönemi ise çok soğuk geçer. Kışın güneş ışığı günlük olarak saat: 09.00-16.00 arasında görülür.
Bu kadar popüler olan park alanında fiyatlar da yüksektir. Parkın içinde çadır kurmak mümkündür. Ancak soğuklarda çadırlarda konaklamak hiçte kolay olmuyor. Bundan korunmak yani çadırlarda konaklamak istemiyorsanız ki, bunu öneririm: refugio denilen ve topluca kalınan yatakhanelerde veya fiyatları yüksek otellerde kalmanız gerekir. Ancak, önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Ama en uygun yer refugiolardır.
Park alanında: kule denilen yükseltiler dikkati çeker. Torre Central 2800 metre yüksekliktedir. Torre Sur ise 2850 metre yüksekliktedir. Torre Notre ise 2248 metre yüksekliktedir ve bu üç dağ: “Paine kuleleri” diye isimlendirilir.
“Las Torres” dağına tırmanabilirsiniz. Dağa tırmandıkça aşağıdaki vadinin muhteşem manzarası mutlaka ilginizi çekecektir. Özellikle devamlı değişen renklerdeki muhteşem buz tarlaları ve tepeleri, turkuaz ve lacivert gölleri, gri ve yeşil vadileri, zengin ve vahşi doğası ve şelaleleri gerçekten nefes kesici güzelliktedir. Parkın batı bölümünde 4 büyük buzul bulunuyor. Zapata, Dickson, Grey ve Tyndall buzulları.
Diğer bir etkinlik ise: “Valle del Frances” yani “Fransız Vadisi” ni gezmektir. Burada: şaleler ve minik göller bulunmaktadır. Burada parka adını veren “Paine” kuleleri ilgi çekmektedir. Bu kuleler: 2600 metre yüksekliklerdedir ve granit kaya bloklarından oluşmaktadır.
Bu kuleler: güneş ışınları çarptığında muhteşem ve inanılmaz görüntüler verirler. Vadiler: 20 ile 200 metre yüksekliklerde, büyük-küçük birçok gölle doludur. Ayrıca park alanında 106 değişik kuş türü ve 200 civarında değişik bitki türü bulunduğu söyleniyor.
Buraya gelen ziyaretçiler: uzun süre park alanında konaklayarak, güzel ve güneşli bir gün yakaladıklarında parkın en çok övülen güzelliklerini gezmektedirler. Son bir not, park alanındaki hayvanlar doğal ortamlarında insanlardan korkmadan gezinmektedirler ve burada bu hayvanlara yeterince yaklaşarak fotoğraf çektirmek mümkündür.
Puerto Natales
15.500 nüfuslu bu şehir: Senoret kanalı kıyısında: Riesco Dağı yamaçlarında, deniz kıyısında ve 20. yüzyılın başlarında Şili’nin gelişen çiftlik endüstrisinin merkezi olmuştur. Andes Mountain Range bölgesindeki Ultima Esperanza Eyaletinin başkentidir. Buradan Paine masifi ve Güney Buz alanının buzulları görülebilir. Sürekli rüzgarlı olan şehirde ziyaretçilerin yanlarında mutlaka ceket-mont gibi giysiler bulundurmaları önerilir.
Şehir kuzey batıdaki “Punta Arenas” şehrine 247 km uzaklıktadır. Şehir Rio Gallegos şehrine 256 km, Calafate şehrine 362 km ve Rio Turbio şehrine 48 km uzaklıktadır. Burada: siyah boyunlu kuğular, martılar, dumanlı rıhtım turizm alanının karakteristik özellikleridir.
Günümüzde burası: açık hava etkinlikleri, macera sporları, geziler ve gastronomi dolu küçük bir şehirdir ve lüks oteller bulunmaktadır. Kasabanın renkli sokakları bir turistin ihtiyaç duyabileceği her şeyi bulup satın alabileceği dükkanlarla doludur.
Ayrıca yine kasabada kayık gezileri, bisiklet kiralama ve çeşitli hediyelik eşyalar satılan yerler bulunur. Çarpıcı bir günbatımı manzarasında, siyah boyunlu kuğular manzaranıza eşlik edeceklerdir. Senoret kanalı kıyısında, rüzgarlı sahil boyunca güzel yürüyüşler yapmak mümkündür.
Ayrıca: şehir yakınlarındaki dağ ve Arjantin’e doğru 800 metre uzanan Patagonya bozkırlarını gözlemleyebilirsiniz. Eğer şanslı iseniz, bu dağın dik kaya duvarlarında görkemli akbabaları ve onların yuvalarını görebilirsiniz.
Burası aynı zamanda “Torres del Paine Milli Parkı” nin giriş kapısıdır ve park alanı 1 saat uzaklıktadır. Burası Şili ülkesinin en popüler parklarından birisidir.
Mylodon Mağarası-Cueva del Milodon
Şehrin 24 km yakınındaki bu mağara: Torres del Paine Milli Parkının batı bölümündedir ve prehistorik kalıntılar ile ünlüdür. Burası aynı zamanda bir “Tabiat Anıtı” olarak da betimlenmektedir. 1896 yılında, burada soyu tükenmiş ve muazzam bir otobur olan ve 10.000 yıl önce yaşamış “Mylodon” deri ve kemik kalıntıları bulunmuştur.
Keşif, 200 metre uzunluğundaki “Cueva Grande” denilen yerde yapılmıştır. Yani neredeyse tamamen sağlam kalıntılar bulunmuştur. Mağaranın önündeki ormanlık alanda ise, benzersiz yerel bitkiler görebilirsiniz. Ulusal Ormancılık Şirketi, alan boyunca piknik için özel yerler düzenlemiştir. Mağara yakınlarındaki dev ayı heykeli de ilgi çeker.
Puerto Eden
Burası “Bernardo O’Higgins Milli Parkı”nın merkezinde küçük bir yerleşim yeridir. Puerto Mont ve Puerto Natales arasındadır. Burası bir ada yerleşimi olduğundan buraya yalnızca suyolu ile ulaşılır. Bu ulaşım imkanı da, hava şartlarına bağlıdır yani hava bozuk olduğunda buraya ulaşmak mümkün olmaz.
Evet, bu küçük köy: Wellington adasının doğu kıyısındadır. Burada: Kaweskar halkının 250 üyesinden yalnızca 15 üye kalmıştır. Yerleşim gayet küçük olmasına rağmen burada: balıkçılık, dağcılık ve kayak yapılabilir.
Ayrıca: Güney Patagonya’da Field nehrinden aşağıya akan “Brüggen Buzulu” yani buz nehri ziyaret edilebilir. Burası 1256 kilometre karelik yüzölçümü ile Güney Amerika’nın en büyük buzuludur.
“Kaweskar” : deniz aslanı derileri, ağaç kabuğundan yapılan hasır sepetler ve tekneler gibi geleneksel el sanatları satılan harika bir yerdir. Bunlar birkaç yerel usta tarafından tamamen el emeği ile üretilmektedirler.
Burada otel veya pansiyon bulunmamaktadır. Ancak bazen gönüllü yerlilere ödeme yaparsanız veya bunlar hediye karşılığında konaklama hizmeti sunmaktadırlar.
Buraya yolunuz düşerse, yerel lezzetlerden olan “cholgas” tatmanızı öneririm. Bu bir midye türüdür ve geleneksel pişirme yöntemleriyle pişirilerek satışa sunulmaktadır.
Punto/Puerto Arenas Şehri
Burası Şili Patogonya’sının en önemli şehridir. Aynı zamanda Patagonya’nın kapısıdır. Nüfus 110.000 civarındadır. Hemen Macellan Boğazının karşısındadır. Şehir: Puerto Natales şehrine 254 km ve Torres del Paine milli parkına 120 km uzaklıktadır.
Burada sık olarak karşılaşacağınız “sarı-mavi” renkli bayraklar, “Macellan” bölgesini temsil etmektedir. Şehirdeki hemen her önemli yere “Macellan” ismi verilmiştir. Yani, birçok gezgin bölgeyi gezmeden önce burada 1 veya 2 gece geçirirler. Daha sonra Macellan Boğazı ve Tierra del Fuego denilen yerlere geziler düzenlenir.
Burada: Macellan ve bölgeye ulaşması ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Macellan: 1519 yılında, 5 gemi ve 270 denizci mürettebatı ile Güney Amerika’da var olduğunu düşündüğü boğazı geçerek Endonezya’ya yani zengin baharat adalarına ulaşmayı umut ederek, İspanya’dan yola çıkar.
Macellan; elindeki haritaları izleyerek Brezilya’nın güneyindeki Rio de La Plata’ya ulaştığında, daha güneye inen yolun kendisini okyanusa çıkaracağını düşünür ancak yanıldığını anlayınca mürettebata durumu hissettirmeden güneye doğru yol almaya başlar. Ancak, hava koşullarından etkilenir ve kışı geçirmek için St Julian limanına sığınır.
Burada mürettebat arasında isyan çıkar. Macellan: isyanı çıkaran İspanyol kaptanlardan birini idam etmek ve diğerini burada kendi başına bırakmak için karaya çıkar. Geri kalan mürettebat ile birlikte kış bitiminde tekrar denize açılırlar ve boğazı bulmak için her körfezi arayarak güneye devam ederler. Yola çıkışın ardından 13 aylık süre geçtiğinde, 20 Ekim 1520 günü nihayet boğazı bulurlar.
Ancak, boğazı bulduklarında, yalnızca 3 gemi kalmıştır. Sert rüzgarlara rağmen boğazı (burası Macellan boğazı olarak isimlendirilmiştir) geçmeyi başarırlar ve yeni ulaştıkları sakin, dalgasız ve geniş denize “Pasifik” ismini verirler. Ardından 100 gün dolmadan Pasifik okyanusunu geçerler ve 16 Mart 1521 günü Filipinler’deki Guam adasına ulaşırlar.
Ancak: burada Mactan adasındaki yerlilerin fırlattığı bir bambu mızrağı Macellan’ın ölümüne neden olur. Ardından, 3 yıllık sürecin bitiminde, Victoria isimli tek gemi, İspanya’ya ulaşır. Bu geminin kaptanı Juan Sebastian Elcano ve mürettebatı “dünyayı sürekli batıya giderek boydan boya dolaşan ilk insan” ünvanını alırlar.
Evet, buranın insanları kendilerini Şili’nin diğer bölgelerinden özerk görüyorlarmış. Bu durum, buraya yaşayan insanların yapısını da etkilemiş ve kendilerini daha çok “Punto Arenas” lı diye tanımlıyorlar, yani Şilili olduklarını söylemiyorlar. Öte yandan: burada yaşamanın sıkıntılarını da hiç dert etmedikleri söyleniyor ki, sert kış koşulları ve yaz ortasında kopan fırtınalar, aşırı şiddetli rüzgarlar onları hiç olumsuz etkilemiyormuş.
Hatta: önceleri Şili devleti, buraya problemli memurları ve askerleri gönderiyormuş, çünkü burası bir sürgün yeri olarak değerlendiriliyormuş. Ancak: bölgede “altın” madeni bulunduğu haberi yayılınca, bölge Alman, İngiliz, Yuğoslav, Rus, İspanyol ve İtalyan göçmenlerin akınına uğramış.
O zamanki Şili devlet başkanı: bu göçmen faaliyetlerini desteklemek için 1867 yılında Punto Arenas’ı serbest bölge ilan etmiş ve bu vergisiz bölge, böylece hızlı nüfus artışına uğramıştır. Hatta, o zamanlar verilen ismi “Zone Franca” hala anılmaktadır.
1876 yılında: buranın valisi Fakland adalarına gidip, 300 koyunu alıp buraya getirmiş ve bölgede koyun çiftlikleri kurulmuştur. Öte yandan: Punto Arenas limanı: Amerika kıtasının ortasındaki “Panama Kanalı” açılmadan önce, Atlantik ve Pasifik Okyanusları arasında geçiş yapmak isteyen buharlı gemilerin kömür takviyesi yaptıkları yer olarak biliniyormuş ve bu da buranın hızla kalkınmasında önemli etken olmuştur.
Günümüzde geçmişten gelen bu zenginlikleri görmek için: kasabanın taş evleri ve ana meydanı olan “Plaza de Armas” gezilebilir. Şimdi buranın insanı geçimini: doğalgaz, balıkçılık ve petrol ile yün üretiminden sağlamaktadırlar. Ayrıca: Şili Deniz Kuvvetleri Komutanlığı da burada önemli bir deniz üssü bulunduruyor. Hatta: buradaki “Denizcilik Müzesi” gezilebiliyor.
Main Square
Şehrin ana meydanıdır ve buraya “Plaza Munoz Gamero” denir ve merkezinde bronz bir yerli heykeli bulunmaktadır. Şehirde anlatılan bir söylentiye göre, eğer bu heykelin yani yerlinin başparmağını öpersen, bu şehre tekrar geleceksin demektir.
Museo Palacio Braun Menendez Müzesi
Bir artnouve yapısı olan saray: Macellan döneminde bölgenin altın çağındaki mobilyaları ile görülebilmektedir. Müze yapısı 1905 yılında Fransız mimar Antoine Beaulier tarafından 3 yılda yapılmıştır. 1974 yılında yapı, hükümet tarafından ulusal anıt ilan edilerek koruma altına alınmıştır. 1983 yılında Mauricio Braun ve Josefina Menendez torunları, burayı eşyaları ile birlikte hükümete bağışlamışlardır.
Kendileri: Panama kanalı açılmadan önce, buradan geçmek zorunda kalan gemilere temin ettikleri ihtiyaç maddeleriyle servet yapmışlardır. Panama kanalı inşa edildikten sonra gemi sayısı hızla düşmüştür.
Bunun üzerine aile Buenos Aires şehrine yerleşti ve buradaki evi sadece yazları kullandı. Günümüzde burada bir sanat sergisi yanı sıra dönem evlerinde kullanılan mobilyalar sergilenmektedir. Yapının bodrum katında ise bir kafe bulunmaktadır.
Mezarlık
Mezarlık Nisan 1894 tarihinde açılmış ve şehrin ana konumlarından birisidir. Mezarlığın arazisi ise, bir zamanlar Patagonya’nın en zengin ve etkili kadını olan Sara Braun tarafından 1919 yılında bağışlanmıştır ve bu yüzden mezarlığa “Cementario Sara Braun” ismi verilmiştir. Kendisi öldüğünde mezarlığın kapısından buraya giren tek kişi olmayı istedi ve bu yüzden, ana giriş kapısı bugün mühürlenerek kapalı bulundurulmaktadır.
Mezarlığa yan kapıdan girilir. Yine mezarlıkta anlatılan bir efsaneden daha söz etmek istiyorum. Söylenenlere göre, her yıl 1 Kasım günü, Sara Braun mumyası mezarından alınır ve makyajı yapılırmış. Her ne kadar bu bir söylenti olsa da birçok insan, bu tarihte onun mezarını özellikle olaya tanık olabilmek için ziyaret etmektedir.
Mezarlığın ön girişine yakın bölüm: ilk açıldığı 30 yıl içinde ölen şehrin zengin ailelerine mensup kişilerin mezarlarıyla doludur. Burada bir de “yerli mezarlığı” özel ilgi çekmektedir. Bu yerli, 1929 yılında bir başka Şili adasında ölü bulundu ve gömülmek üzere buraya getirildi, ancak söylentilere göre mucizevi güçleri vardı.
1969 yılında, bu yerlinin mezarı çevresine 3 duvar ve bir bronz heykel dikildi. Ancak bu duvarlar artık günümüzde tamamen “istenen adakların yazıldığı kağıtlar” ile doludur.
Evet tertemiz ve şekilli ağaçlarla kaplı yolları ile mükemmel bir tasarıma sahip mezarlık gezilebilir.
Burada en çok ilgi çeken mezarlardan birisi de koyun güderek büyük bir imparatorluk kuran Jose Menendez mezarıdır.
Seno Otway Penguen Kolonisi
Burası: Punta Arenas şehir merkezinden 60 km uzaklıktadır.
Her yıl Eylül-Nisan ayları arasındaki dönemde: Otway Sound isimli yerde: 45 hektarlık yüzey alanında Macellan Penguen kolonisi bulunmaktadır ki tahminen 70-10 bin civarında penguen bulunduğu söyleniyor. Bunlar 2.500 çift oluştururlar.
Erkek penguenler Ekim ayı sonunda adaya ulaşırlar ve potansiyel eş seçmek için yuva oluşturmaya başlarlar. Daha sonra dişiler gelir, çiftleşme yaşanır ve Aralık ayı civarında bebek penguenler ortaya çıkarlar.
Bebek penguenleri görmek pek mümkün olmaz, çünkü anne penguenler, görünümü engellerler. Penguenler sahil boyunca ve rüzgarlı alanda çimlik toprağa açtıkları deliklerde yuva kurarlar ve yaşarlar ve üreme sezonu Mart ayı sonunda biter ve penguenler kuzeye göç ederler.
Kış Karnavalı
Her yıl Ağustos ayında, şehir: kostümlü geçit, yiyecek stantları ve bol bol dans eden insanlarla dolar. Eğlencenin son gecesi özellikle büyük bir havai fişek gösterisi düzenlenir.
Nao Victoria-Magellan Gemi Replica
Güney Amerika’nın fethi tarihini tanımak için burayı ziyaret etmelisiniz. Özellikle, bu gemi, burayı ziyaret eden ilk geminin tam bir kopyasıdır ve dünyanın çevresini dolaştığı şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca mürettebatın nasıl giyindiği, onların gezmek için neler kullandığını, yiyecek ve kendi ekipmanlarını görebilirsiniz.
Charles Milward’s Evi
Charles Milward: Patagonya hakkında ünlü bir kitap yazmıştır. Kendisi 20. yüzyılın başında burada yaşamış ve yaşadığı ev günümüzde Punta Arenas şehrinde durmaktadır.
Serbest Ticaret Bölgesi
Punte Arenas şehri aynı zamanda serbest ticaret bölgesidir ve 13 dönümlük vergisiz alışveriş bölgesinde: çeşitli eşyalar ve hediyelikler bulup satın almak mümkündür. Ayrıca seyahat sırasında ihtiyaç duyabileceğiniz her şey burada uygun fiyatla satılmaktadır.
Peninsula Waldes
(Bu yarımada hakkında, Patagonya’nın Arjantin bölümünde ayrıntılı olarak söz ettim. Burada fazla ayrıntıya girmeyeceğim, burayı gezmek isteyen okurlarımın, Patagonya-Arjantin bölümündeki yazıdan yararlanmaları önerilir)
Amerika, Arjantin, Patagonya, Arjantin bölgesi
Valdes yarımadası
Güney Amerika kıtasının en ilginç bölgelerindendir. 35 km kumlu-bej kumsalları olan bu ağaçsız ve kambur arazi, dünyanın en önemli deniz rezervlerinden birisidir. Burası 1999 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Burada ilk kalıcı yerleşim girişimi Golfo SAN Jose kıyısında 1779 yılında bir kale inşa eden Juan de la Piedra tarafından yapılmıştır. Ancak 1810 yılında yerel Tehuelche yerlilerinin saldırıları sonucunda koloni burayı terk etmiştir.
Yarımadanın merkezinde son derece sınırlı bir tuz çıkartma ticareti yapılır. Puerto Madryn kasabasından çıkan asfalt yol 105 km sonra körfezin ağzındaki sivri uçurumun adını alan “Puerto Piramides” isimli küçük kasabaya ulaşır.
Burası “balina” gözlemciliğinin yapıldığı yer olarak önem kazanır. Haziran-Aralık ayı arasında yakın sularda, balinalar gözlemlenebilir. Kuyruklarını dışarı çıkaran, sudan dışarıya sıçrayan bu hayvanları izlemek gerçekten muhteşemdir.
Punta Piramides’in kuzeybatı bölümünde bulunan burunda ise, deniz aslanı kolonisi yuvalanmıştır ve zaten balinalar bunları yiyerek beslenmek için buraya gelirler.
Evet bölgede deniz aslanları, vahşi devekuşları, değişik fok türleri ve balinalar ile fil fokları ve Patagonya tavşanları görmek mümkündür. Ayrıca elbette “penguanler” bulunuyor. Balinaların görülebilmesi için özel teknelerle denize açılarak balina gözlem turlarına çıkabilirsiniz.
Deniz filleri, 5 metre civarındaki boyları ve yaklaşık 4 ton ağırlıkları ile ilgi çekiyorlar. Balinalar ise, her yıl “Puerto Piramides” köyünün kapalı sularında eğlenmek için buraya göç ederler.
Burada “guanako” denilen bir tür lama benzeri hayvan ilgi çekmektedir.
Bu hayvan: insandan kaçıyor ve sıkışınca lama gibi düşmanına tükürüyor. Burada penguenleri görmek için yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk yapmak gerekiyor.
Macellan Boğazı-Magellan Strait
Macellan boğazı: Atlantik ve Güney Amerika’nın güney ucunda bulunan Pasifik Okyanusları arasındaki 350 kilometrelik bir geçittir. Burası: Patagonya anakarasını ayırır. Ancak burada bulunan adalar, koylar ve kanallar tam bir labirent gibidir.
Portekizli kaşif Ferdinand Magellan: 1519-1522 yılları arasındaki keşif gezilerinde buraya ulaşmıştır. Kendisi bu gezisinde Portekiz kralı Manuel I’e böyle bir boğazı gördüğünü iddia etmiştir.
Isla Magdalena
Burası “Punta Arenas” şehrine 31 km uzaklıkta ulusal bir anıt olarak koruma altına alınan ve Macellan penguenlerinin Şili’deki en büyük kolonisine ev sahipliği yapan yer olarak bilinir. Buranın en büyük özelliği penguen kolonisidir.
Buraya ulaşmak için Punto Arenas şehir merkezinden 10 dakikalık bir karayolu yolculuğu yapılır ve ardından 2 saatlik bir tekne yolculuğu ile yola devam edilir. Bu tekne yolculuğu hava durumuna bağlı bulunduğundan, buraya ulaşım yalnızca Aralık, Ocak ve Şubat aylarında mümkündür. Evet, burası 1983 yılında milli park yapılmıştır.
Macellan penguenleri: dünya üzerinde yalnızca Şili, Arjantin ve Fakland adalarında üremektedirler. Isla Magdalena adası, Macellan penguenlerinin bu bölgedeki en büyük üreme alanıdır. Bu nedenle ada ulusal bir doğa rezervi tayin edilmiş ve devlet kurumu tarafından yönetilmektedir.
Burada 200.000 civarında penguen topluluğunun günlük hayatına tanık olabilirsiniz. Geçmişte sadece büyük seyir hatları üzerinde seyahat edenler bu koloniyi ziyaret ederken, günümüzde tekneler adaya günde 2 ve hatta 3 kez ziyaretçi taşımaktadırlar. Özellikle Kasım-Nisan ayları arasında, penguenler üreme ve yaz için buraya gelmektedirler.
Koloninin gençleri büyüyüp tüylerini değiştirdiklerinde onlar sıcak suları aramak için buradan ayrılırlar. Penguenlerin bulunduğu bölge, bir çitle çevrili olmasına rağmen, bu sevimli hayvanların 1 metre yakınına kadar yaklaşmak mümkündür. Ancak, bunların jilet gibi keskin gagalarının olduğunu sakın unutmayınız.
Şili ülkesinde, Ulusal Ormancılık Şirketi 1992 yılında bu adanın bakımını devralınca, adadaki penguen nüfus yoğunluğu % 60 artmıştır. Ayrıca yakınlardaki “Marta Adası”nda büyük bir karabatak kuşu kolonisi barınmaktadır. Onlar: dik duruş, uzun boyun ve uçakları andıran “V” şeklindeki uzun uçuşları ile tanınırlar.
Francisco Coloane Marine Park
Burası: ülkenin tarihinde korunan ilk alan olarak önem kazanmaktadır. 2003 yılında burası korumalı alan ilan edilmiş ve “Francisco Coloane” ismi verilmiştir.
Marine Park: Macellan Boğazı ve Carlos III adasını çevreleyen 67 bin hektarlık bir deniz ve kara bölümünden oluşmaktadır. Parkın temel varlıkları: Jeronimo Channel, Tortuoso Passage, Ruppert Islet, Barbara Channel, Fortescue ve Cordes koyları, Santa Ines adası’dır. Buranın en büyük özelliği: Pasifik ve Atlantik Okyanusu sularının burada karışıyor olmasıdır. Bu durum, burada biyolojik çeşitlilik, güçlü rüzgarlar, buzullarla hissedilmektedir.
Parkın bir diğer özelliği ise; mevsimsel beslenme modellerindeki kambur balinalardır. Ayrıca: Magellan penguenleri, büyük deniz aslanı kolonileri de bulunur.
Kambur balinalar: her yıl Orta Amerika’nın sıcak sularından, Pasifik Okyanusundaki göç yollarına takip ederek buraya gelirler. Bir gurup bilim adamı kambur balinaların, her yıl beslenmek için Carlos III adası sularına geldiklerini keşfetmişlerdir. Yani, ekvator bölgesinde yaşarken, hepsi birlikte yola çıkarlar, bazıları Macellan boğazında kalmaya karar verirken, anlaşılmayan nedenle bazıları ise Antartika’ya devam ederler.
Böylece güney yarımkürede, kambur balinaların burası tek beslenme alanı olarak önem kazanmaktadır. Carlos III adası kıyısında: çok lüks bir kamp yeri bulunmaktadır. Burada konaklama, yiyecek ve geziler gibi etkinlik hizmetleri sunulmaktadır. Ada: kayalık adacıklardan oluşur ve bitki örtüsü alçak çalılık ve kısa bitkilerden oluşan ormanlardır.
Her yılın Aralık-Nisan ayları arasındaki sezonda, burada 100’den fazla kambur balina görülür. Ancak onları izlemek tamamen kendilerine bağlıdır, yani garantisi yoktur. Ama onların su dışına atlama gösterileri nefes kesmektedir. 17 metre uzunluğunda ve 40 tonluk bu canlıları görmek için, katılacağınız turun son dakikasına kadar ümitle beklemeye hazır olmanız gerekir. Veya onlar, herhangi bir gösteri yapmazlar ve yalnızca bindiğiniz teknenin birkaç metre uzağında yüzmeyi tercih ederler.
San Isıdro
Burası: Punta Arenas şehrinin 65 km güneyindedir. Burada: orman ve yaban hayatı görülebilir. Ayrıca Macellan boğazında kürek çekilerek tekne gezileri yapılabilir. Burada: yıllardır Macellan boğazında klavuzluk yapan 8 deniz fenerinden birisi bulunmaktadır. Burası günümüzde deniz feneri müzesidir.
Tarn Dağı-Monte Tarn
Charles Darwin tarafından ölümsüzleştirilen Tarn dağına tırmanmak için burası temel bir atlama noktası olarak kullanılır. Dağ: Punta Arenas şehrinin güneyindedir ve dağ: kötü havası ve fırtınaları ile ünlüdür. Bu dağa ilk tırmanış, 1827 yılında İngiliz John Tarn tarafından yapılmıştır. Ama biraz önce söylediğim gibi Charles Darwin’de zirveyi ziyaret etmiştir.
CAMPOS DE HİELO
Bu bölgede: San Rafael, Exporadores ve Leones buzulları, Laguna San Rafael milli parkı bulunur. “Pio” buzulu 265 kilometre kare büyüklüğündedir ve Güney yarımkürenin en büyük buzuludur, Bernardo O’Higgins milli parkı içinde, aynı adı taşıyan gölün üzerinde yer almaktadır.
Exploradores Glacier
Burası yani bu buzul: Puerto Rio colmo ilçesinin batısında, Carrera gölünün 52 km doğusundadır ve buraya 2.5 saatlik bir yolculukla ulaşılır. Buradaki ormanlık alanda yaklaşık 30 dakikalık bir yürüyüş yaparsanız, buzul dağı ve San Valentin yani Patagonya’nın en yüksek zirvesi (4058 metre) nin inanılmaz manzaralarını görebilirsiniz.
San Rafael Lagoon
Bu buzul: 742 bin hektarlık “San Rafael Lagün Milli Parkı”nın tam ortasında durmaktadır. Bu milli park: Şili’nin güneyindeki en büyük park alanıdır. Burayı gezmek isterseniz, 79 km uzaklıktaki “San Rafael” şehrinden kalkan tekneleri kullanmanız gerekir. Bu gezide: buz tarafından oluşturulan sualtı ev adaları, kanallar ve güney Şili’nin fiyortlarının eşsiz güzelliğini ve sarp coğrafyasını keşfedebilirsiniz. Bunlar dünyada yalnızca 8 tane bulunan fiyort sistemidir ve Şili Patagonya’sı bunlardan biridir.
Carretera Austral-Güney Yolu
Araba veya bisiklet ile “Carretera Austral” denilen bu yolu keşfedebilirsiniz. Yol: çakıllı, bol virajlı ve öngörülmeyen hava şartları içermemesine rağmen: ödülleri çoktur. Her kilometresinde, mükemmel manzaralar sunmaktadır.
Yol: “Puerto Montt” ile “Villa O’Higgins” arasında 200 kilometre uzanmaktadır. Yol boyunca: nehirler, şelaleler, göller, ormanlar, fiyortlar, dağlar ve bolca buzullar görülür.
“Futaleufu nehri” hızla akmaktadır ve rafting sporu için dünyanın en iyi üç yerinden birisi seçilmiştir. “Queulat Milli Parkı”nda etkileyici buzul fotoğrafları çekebilirsiniz.
“Cerro Castillo” denilen ve 2320 metre yüksekliğe ulaşan kaya ve buzdan kale benzeri tuhaf şekilli tepeye, trekking yapabilirsiniz.
“Carrera gölü” yelken yapmak için idealdir ve onun çevresinde mağara ve oyuklar görülür.
Coyhaique şehri
Burası Patagonya’da Şili bölgesinin başkentidir. Yaklaşık 42.000 nüfuslu bu şehirde en önemli dönüm noktası “Cerro McKay” dır. Bu muazzam ve görkemli yerden güzel bir manzara seyredebilirsiniz. Burası şehir üzerinde asılı gibi görünür ve onun muazzam kayalık duvarlarına tırmanmak için mükemmel bir yürüyüş parkuru bulunmaktadır. Buradan: şehir, karla kaplı dağlar ve Simpson nehrinin etkileyici manzarasını izleyebilirsiniz.
Şehrin ana meydanı olan “Plaza de Armas”da: yerel deri, taş ve yünden yapılan ürünler satışa sunulmaktadır. Çünkü bölgenin muazzam koyun çiftlikleri sayesinde, buranın Patagonya kültüründe özel bir yeri vardır.