Bayrampaşa kervansarayı, Kapıkaya kanyonu ve Alman köprüsü gibi tarihi özellik taşıyan yerler ile öne çıkan bir yöredir. Özellikle Varda (Alman) köprüsü görülmeye değerdir.
ULAŞIM
İl merkezine 47 km. uzaklıktadır. Denizden ise 93 km uzaklıktadır.
GENEL
Seyhan nehri ilçenin doğu sınırını oluşturur. Deniz seviyesinden yükseklik 241 metredir. Engebeli arazinin bittiği, Toros dağlarının başladığı yerde kurulmuştur. Ovaya tepeden bakan, engebe ile dağ arasında köprü vazifesi gören bir yerleşim yeridir. Akdeniz iklimi özellikleri görülür, buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Özellikle yaz mevsiminde hava sıcak ve nemlidir.
TARİHİ
Tarihi, Roma dönemine kadar uzanan ilçenin, o dönemdeki adı: Midilli’dir. Midilli olarak isimlendirilen şehrin kalıntıları, Karaisalı’nın güneyindedir. Midilli şehrinde, bir zamanlar 70 bin kişinin yaşadığı biliniyor.
Selçuklular yöreyi ele geçirdikten sonra, şehrin adı “Çecenli” olur. İlçenin günümüzdeki ismi, Ramazanoğullarından Kara İsa Beye atfen verilmiştir. 1360 yılında Adana, Ramazan Bey tarafından ele geçirildi. Ramazan Bey’in en sadık adamları: Kusun, Kara İsa, Özer, Gündü, Kuştemur idi.
Kara İsa Bey: Annahşa kalesini çok zorlu bir mücadeleden sonra ele geçirdi, Midilli kasabasını kışlık yurt yeri yaptı. Kızıldağ ve civarını ise yayla yeri olarak kullandı. Karaisalı, 1835 yılında kaza oldu.
Karaisalı, Adana’nın işgal görmemiş tek ilçesidir. Kurtuluş savaşı öncesinde işgalden kaçanlar, burada toplanmıştır. O yıllarda yani 1 Nisan 1920 tarihinde, bizzat, Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle, Milli Mücadele, buradan başlatılmıştır.
GEZİLECEK YERLER
MİLVAN KALESİ
Karakılıç köyü yakınlarında bulunmaktadır. Çakıt nehri kıyısında, dağlara arkasını vermiştir. Önünden, kervan yolu geçer. Roma dönemine aittir. Karaisalı yöresinde, Adana Valisi Mustafa Paşa’nın Menemenci aşiretinden “haraç alma” isteğinden dolayı, 1815 yılında, Milvan kale’de, 7 ay süren savaş çıktı. Menemenci aşiret beyleri, Vali’ye haraç vermedi ve kendilerini savundular. Menemenci’nin önde gelen kavgacıları, kale eteklerinde çok sayıda, Osmanlı askerini öldürdü.
KESİRE HANI
Altınova köyü yakınlarındaki tarihi ipek yolu üzerinde bulunmaktadır. Bayrampaşa kervansarayı olarak da anılır. Çakıt ırmağının kıyısında ve bahar mevsimiyle birlikte boy atarak yeşeren buğday tarlalarının arasında görülen duvarları ile, kare şeklini andıran tarihi yapıya bakanlar, onun için “Kesrik Han” ismini vermişlerdir. Eski İran hükümdarlarından Kisra’nın ismine atfen yaptırılan muhteşem bir anıtsal yapı olduğu düşünülüyor.
Ancak: tarihi han’ın adı “Bayrampaşa Kervansarayı” veya belgelerdeki ismiyle “Çakıt Hanı” dır. Osmanlı Padişahı, 4.Murat; İran’a hükmeden Sefavi hükümdarlarının, Osmanlıya bağlı Bağdat şehrini ele geçirmeleri üzerine, sefere karar verir. İstanbul’dan yola çıkan ordunun, Eskişehir-Konya üzerinden, Toros geçitlerine varması ve oradan da Gülek Boğazını aşarak, Adana’ya ulaşması sırasında, konaklama yerlerine ihtiyaç duyulur.
Karaisalı sınırları içinde kalan, Çakıt suyu kıyısındaki araziye, ordunun konaklaması için: bölgedeki ustalardan ve Çakıt çevresindeki taş, toprak ve kereste gibi malzemeden yararlanarak kervansaray yaptırılmasına başlanır. Osmanlı ordusu, menzillerde dura-kalka, Gülek Boğazına ulaşır. Daha sonra ise, yeni yaptırılan kervansaraya ulaşılır.
Sadrazam Bayram Paşa, kendi servetini de ortaya koyarak, 1637 yılında kervansarayı tamamlattırır. Hatta, Sadrazam Bayram Paşa’nın servetinden “artan” yani “kesret bulan” kısmını harcayarak bu hanı yaptırması nedeniyle, hanın isminin “Kesiri” veya “Kesrik Han” olduğu da söylenir.
Ordu, kervansarayda durakladıktan sonra, oradan ayrılarak Çukurova’ya ve Adana’ya ulaşır. Bayram Paşa’da, Padişah ile birlikte sefere katılmaktadır. Ancak: Urfa yakınlarında Colab mevkiinde 1638 yılında vefat eder.
Bu arada dikkat çekici bir husus var. Uydu görüntüleri, kervansarayın matematikteki kesir şekline uygun olarak kare veya dikdörtgen olarak yapıldığını göstermektedir. Kesir görünümünden dolayı da bu isim verilmiştir.
Zaman içinde, Bayrampaşa kervansarayına: hac ve tüccar kervanları uğrar. 1638 yılından 1912 yılına kadar 274 yıl han birçok yolcuya hizmet eder. Ancak; 1.Dünya Savaşı öncesinde, Gülek Boğazına uzanan şose/toprak yolun açılması ve yine aynı yıllarda, Almanların Toros tünellerinin yapımına başlaması sonucu, kervan devri de sona erer ve Bayrampaşa kervansarayı, terk edilir, kendi haline bırakılır. Taşları sökülür, ev yapımında kullanılır. O kadar görkemli bir bina idi ki, ne kadar taş alınırsa alınsın, bitecek gibi değildi.
Şimdi, yolunuz, Karaisalı sınırları içinde kalan Çakıt suyunun geçtiği, Altınova köyüne uğrarsa; birden bire, karşınıza çıkacak olan bir zamanların Bayrampaşa kervansarayının, ayakta kalma savaşı veren haline bakarak, burada bir tarihin yaşandığını düşünebilirsiniz. Bence buralara yolunuz düşerse, mutlaka burayı, bu hanı ziyaret edin.
KEÇİ KALESİ
İlçenin, 40 km. kuzeydoğusunda, Etekli köyünde bulunmaktadır. Adana’dan buraya ulaşım yaklaşık 1.5 saat sürer. Etekli köyünden 7 km yürüyüş ve ardından zorlu bir tırmanıştan sonra önce Tereli Yaylası ve ardından Keçi kalesine çıkılır. Kale, Tereli yaylasından 4 km uzaktadır.
Evet, kaleye çıkmak oldukça zordur, uzun bir tırmanış gerektirir. Bu yüzden, yaklaşık 3 saatlik bir tırmanış gerektiren kaleye çıkmadan önce, mutlaka iyi düşünün, genellikle profesyonel dağcıların çıkabileceği kadar zor bir parkur var. Kaleyi Romalıların yaptığı tahmin edilmektedir.
Çevresinde zindan, yanık kale ve tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Kaleye çıkarken ve kalenin içinde serbestçe dolaşan, yabani keçiler görülüyor. Bu kadar sarp ve yüksek bir kayalığın üstüne, kayalar düzgün işlenerek nasıl sur duvarları yapıldığı hayret uyandırıyor. Kaleye çıktığınızda, her tarafın delik-deşik olduğunu göreceksiniz, çünkü her yerde define aranmış, kazılmış, öylece bırakılmıştır. Hatta, kalede 40 deve yükü altın bulunduğu şeklinde saçma sapan bir rivayet te vardır.
Kalenin önündeki düzlükte bulunan kuyunun, Kapuzdan akan akarsuya kadar indiğine inanılmaktadır. Hatta bu kuyunun: Keçi kalesinin aşağısındaki akarsuyun kenarında ve Barakdağı Köyü tarafından bulunan Yanıkkale ile yer altından bağlantılı bir yol olarak da kullanıldığı söylenir.
Evet birçok benzeri yerde olduğu gibi, burada da Keçi kalesi hakkında, niye buraya keçi isminin verildiği hakkında çeşitli efsaneler var. İşte bunlardan bir kaçı:
Bir gün düşman, kaleye saldırmaya karar verir. Kalenin çevresi kuşatılır, askerler gündüzleri saldırı düzenleyip geceleri beklerler. Bir zaman sonra, kaledeki halkın erzakları azalır ve bir gece keçilerin boynuzlarına mumlar ve kandiller bağlayıp kale dışına salarlar. Bütün sürüyü doğruca kuşatan düşman askerleri karargahına sürerler ve düşman bozguna uğrayarak bölgeden kaçar.
Bir zamanlar Selçuk yöresinde yaşayan bir kral vardır. Bu kral karısı ölünce bütün sevgisini kızına yöneltir. Onu korumak için, bulduğu en yüksek tepeye bir kale yaptırır ve kızı ile birlikte o kaleye yerleşir. Ancak civardaki düzlüklerde koyunlarını otlatan bir çoban, kralın kızını hiç görmemiş olmasına rağmen ona aşık olur, ona ulaşmanın yollarını arar.
Bir gün, gölgesinde oturduğu ağaca bir güvercin konar. Çoban, güvercinle arkadaş olur, güvercin çobana yardım etmeyi kabul eder ve çobanın kral kızına yazdığı mektubu, kral kızına taşır. Kız, penceresine konan güvercini görünce çok sevinir ve mektubu görüp okur.
Çobanı hiç tanımamasına rağmen yazdıklarından etkilenir ve ona aşık olur. Uzun süre böyle mektuplaşırlar, sonra çobanın aklına bir fikir gelir, sürüsündeki keçilerin tepelerine mum yerleştirir ve sürüsünü kaleye doğru sürer, kaleyi koruyan askerler kendilerine doğru yaklaşan kalabalığı görünce, korkup kaçarlar ve çoban, kral kızına kavuşur.
YANIK KALE
Barakdağı ve Keçi kalesi arasında kalan vadi içindeki bu kale, Roma döneminde yapılmış bir gözetleme kalesidir. Hakkında ayrıntılı bilgi yoktur ve kaderine terk edilmiştir. Buraya gitmek isterseniz: 15 kilometrelik bir doğa yürüyüşü yapmak gerekiyor. Bu doğa yürüyüşü Fındıklı mevkiinden başlar, Eğlence ırmağından su geçişleriyle devam eder ve vadi dibinde inşa edilmiş Yanık kaleye ulaşılır.
VARDA (ALMAN) KÖPRÜSÜ
Hacıkırı Kiralan köyü yakınlarındadır. Hacıkırı istasyonu ile Karaisalı bucağı istasyonu arasındaki derin vadiyi birbirine bağlayan mimari bir sanat eseridir. Adana il merkezine 63 km uzaklıktadır.
Özel araçlarla 1 veya 1,5 saatte gidilebilir. Ancak yollar çok dar, bazı yerlerde iki araba yan yana zor geçiyor, yani biraz zahmetli ama inanın gitmeye değer. Köprü, Karaisalı ilçe merkezine 10 km uzaklıktadır. Yöre halkı tarafından “Koca Köprü” diye de isimlendirilir. Köprü taş yapı olduğu için “Taş Köprü” diye de isimlendirilir.
Sultan 2’nci Abdülhamit ve Alman kralı Kaizer Wilhelm arasında, İstanbul Haydarpaşa’dan başlayan Bağdat-Halep-Şam’a kadar uzanan demiryolu hattı yapılması için anlaşma imzalanır. Köprünün Osmanlı açısından önemli asker, yolcu ve eşya taşınmasıdır. Almanlar açısından önemi ise, petrol kaynaklarına ulaşım kolaylığıdır.
Hattın yapımına 1905 yılında başlanır ve toplam 22 tünel açılır. Bu tünellerin inşası sırasında da bölgede bir şantiye ve hastane binası yapılır. Projenin en görkemli yapısı ise, Varda köprüsüdür.
Köprü: 1907-1912 yılları arasında 5 yıllık sürede Almanlar ve Avusturyalılar tarafından yapılmıştır. Köprünün mühendis ve teknisyenleri, Almanya’dan gelmiş, işçileri ise bu bölgenin köylerinden temin edilmiştir.
Bölgenin zemin yapısının çok sert olması nedeniyle, yapı taşlarının elde edilmesinde ve yerine konmasında, dönemin imkansızlıklarından dolayı çok zor şartlar altında çalışılmış, meydana gelen kazalarda bazı mühendis ve işçiler yaşamını yitirmiştir. 5 yıllık yapım sürecinde, 1 Alman mühendis ve 21 işçi ölmüştür.
Yöre: yöre halkı ve demir yolu çalışanlarının, bu viyadüğe “Varda Köprüsü” ismini vermelerinin sebebi, rivayete göre: köprü üstünde çalışan işçilerin, palangalar ile 75 metre aşağıya malzeme indirirken, yukarıdaki işçi aşağıya bağırır, “malzeme aşağıya vardı mı” ve aşağıdaki işçi yukarıya bağırır “var daha indir”, evet “var daha” ünlemini kullanmaları, zamanla bu ünlem kısaltılarak “var da” sözcüğüne çevrilmesindendir.
Bir diğer rivayet şöyledir: köprüde çalışırken bizim işçiler yüksekliğinde anlaşamazlar, biri diğerine “sen aşağıya in, bende buradan taş atayım ve saymaya başlayayım” der ve bir işçi aşağıya iner. Diğeri taşı atar ve saymaya başlar, “düştü mü” diye sorar. Diğeri “var daha” der. Köprünün ismi bu şekilde “Vardaha” köprüsü olmuştur.
Köprünün sayısal bilgileri
Kagir köprü türünde, 3 ana açıklık, 4 ana ayak üzerine kuruludur. Köprü ayaklarının bakımı için, 4 ayağın içinde, bakım merdivenleri bulunur. Köprü yaklaşık 100 metre yüksekliktedir. Köprünün toplam uzunluğu 172 metredir. Yerden, orta ayak yüksekliği 99 metredir. Dingil basıncı 20 ton ve demir yolu kurp yarıçapı 1220 metredir.
Köprü ayakları: çelik mesnet türü olup dış kaplaması, taş örme tekniğiyle yapılmıştır. Varda köprüsü ayaklarından, kapıkaya kanyonuna 12 km lik yürüyüş yapabilirsiniz. Buraya yolunuz düşerse, köprünün yanında açılan işletme alanındaki kafede özellikle kahvaltı yapmanızı öneririm. James Bond filmlerinden bir tanesi burada çekilmiştir. James Bond serisinin “Skyfall” filminin aksiyon sahneleri burada çekilmiştir.
KAPIKAYA KANYONU-ÇAKIT KANYONU
Şehir merkezine 70 km yani 1 saat uzaklıktadır. Karaisalı ilçe merkezine ise 4 km uzaklıktadır. Arabanızla kanyon girişinin hemen yanına kadar gelebilirsiniz.
Burada yürüyüş için yaklaşık 3 saat zaman ayırmak gerekiyor. Yürüyüş yolunun uzunluğu 7.5 km. dir. Bebekli ve çocuklu aileler için uygun değil, ayrıca mevsime takip edin, aşırı yağışlı aylarda gidilmemesi önerilir, çünkü kanyonun ortasından Niğde-Ulukışla’dan doğan Çakıt Çayı geçiyor.
Kanyonda iki parkur var, bunlardan bir tanesi Varda köprüsüne, diğeri ise Yerköprü piknik alanına çıkıyor. Varda köprüsü 7 km uzaklıktadır.
Evet, kanyon “Çakıt deresi” nin yıllar içinde kayaları yararak açtığı bir kanyondur. Bu yüzden, buraya “Çakıt Kanyonu” da deniliyor. Çevresinde herhangi bir tesis yok, yaklaşık 4-5 km yakınlarında bir köy bulunuyor.
Özel kamp alanı var, isterseniz kamp yapabilirsiniz. Ancak kamp için düşünmelisiniz, çünkü nem ve sinek çok fazla, ayrıca kamp yapmak isteyenlerin Karaisalı’da park alanında polisten kimlik kontrolü yapılarak izin almaları gerekiyor, kamp alanında içki yasak, bekçi var.
Ayrıca: kanyon girişinde çay içip gözleme yenebilecek bir tesis bulunuyor.
Kanyon boyunca yürümek isterseniz: yanınıza mutlaka su alın, rahat ayakkabılar giyin, girişte tuvalet ihtiyacınızı giderin. Çünkü yürüyüşe başladığınız zaman, saatler boyunca tuvalet ve su yok. Yürüyüş parkuru boyunca, tellerle önlem alınmış, yanlara korkuluk ve tahta yürüyüş merdivenleri ve köprüler yapılmıştır.
Ancak tahta yürüyüş yeri bitince, suyun içinden yürümek gerekiyor, ama suyun seviyesi alçak. Kanyon ortasından Çakıt deresi geçiyor. Suyun seviyesi düşük dedim ancak mevsime ve yağışlara göre suyun seviyesi yükseliyor, bazen oldukça vahşice akıyor.
KIZILDAĞ YAYLASI
İlçe merkezine 27 km uzaklıktadır. İlçe halkı burayı yoğun olarak ziyaret eder. Burada: kır kahveleri, kır lokantaları, fırınlar, kasaplar, bakkallar vardır. Yaylada kamp kurarak Kızıldağ’a yürüyüş yapılabilir.
adanalıyık allah’ın adamıyık çok beğedim sitenizi
adanalyım ve adanayı çok seviyorum sitenizi bende çok beğendim özellikle yumurtalık ve karataşın denizlerini
Leyla hanım,
Nazik yorumunuz için teşekkürler, bu tür güzel yorumlar, bana inanın güç veriyor. Sizlerden tek ricam, bir dakika zamanınızı ayırıp, sitedeki reklamlardan birini tıklayarak okumanız, ilginize çok teşekkürler.
Orhan Meral
bende adanalıyım allahın kadınıyım diyim tmm hocamın istediği gibi
tarihten gelen yapılarla oldum olasi heyecan duyan bir insaat mühendisi olarak karaisalidaki tarihi eserleri görmek icin ekim ayinin ortalarinda adanaya gelecegim…simdiden heyecanlandim…