1. İslam Dünyasında niye Resim Yapılmamıştır:
Gezginler için Genel Kültür Yazıları; Kutsal mekanların bezenmesinde; kutsal kitabı öykülemek imkansızdı. Çünkü: Tanrıya eş koşmak, en büyük günahtı. Tanrı’nın sözlerini resimlemek ise, onun sözlerini yetersiz bulmak anlamına gelecekti.
Dahası, tüm eski din metinlerinden gelen ” Önce söz vardı ” ilkesine, en çok İslam düşüncesi bağlı idi.
Resim yasağı: mimarlıkta görsel etki yapan her şeyin kavramsız varlıklara yani geometrik şekillere dönüştürülmesine sebep oldu. Ancak, burada şu ince ayrıntı ortaya çıkıyor. Geometrik bezeme; soyut resmi andırır.
İzleyicide, mantığı değil, duygu organlarını harekete geçirir. Yani; İslam mimarisinde sıkça görülen geometrik bezemenin mantıkla açıklaması olmaz. Oysa, resim ve heykel; her ne kadar duyguları hedeflese de, anlam yönünden mantığa seslenir. Bunun sonucu olarak ise; İslam ve Hıristiyanlık yapıları, birbirine kökten karşıttır.
2. Kültür etkileşimleri:
Müslüman olmalarına rağmen Selçukluların, 12 hayvanlı Çin takvimini kullanmaları ilginçtir. Şöyle ki, bu takvimdeki hayvanları, camiler dışında her yere kazımışlardı.
Ayrıca; Selçuklular tarafından sıkça kullanılan çift başlı kartal; köken olarak Doğu Roma yani Bizans tarafından sıkça kullanılan bir simgedir.
Sanırım bu çift başlı kartalın, Selçuklular tarafından da kullanılması bir kültür devamlılığını ortaya koyuyor. Selçuklulara ait en güzel çift başlı kartal motifi; Konya İnce Minareli Medrese Müzesinde görülebiliyor.
Gezginler için genel kültür yazılarına devam ediyoruz.
3. Çanakkale, Gelibolu’da 25 Nisan: Her yıl; 25 Nisan yaklaşınca; Gelibolu’da gözle görülür bir turist artışı görülür.
Gezginler için genel kültür yazıları.
Otobüsler, adeta konvoylar oluşturmaya başlarlar. Kimileri özel tırlar organize etmiş, içini ev gibi döşemiş ve bir aylığına Gelibolu’ya gelmiştir. Kimileri de, motosikletlerle ya da karavanlarla gelirler. 25 Nisan yaklaştıkça, kalabalık artar.
Gelenlere yaklaşıp, kim olduklarını sorguladığınızda, hemen çoğunun; Avustralyalı ve Yeni Zellanda’lı olduklarını görürsünüz. Onlar, kendilerinden yaklaşık 100 yıl önce, buralara gelerek, bu topraklarda kalan dedelerini aramaya gelmişlerdir.
Niye; bu tarihi seçerler? Çünkü; bu tarihte, yani 25 Nisan günü; atalarının, İngilizlerin emriyle, Arıburnu’na kara çıkartması yaptıkları tarihin yıldönümüdür. Ama; bu zavallı insanlar; İngiltere’nin menfaatleri uğruna, burada ölüme gitmişlerdi.
Bugün ise; Gelibolu’ya gelecek bir Anzak torunu; tatile gidiyormuş gibi hazırlanmıyor.
Onlar, 24 saati aşan uçak yolculuğuna katlanarak; buralara dedelerini ziyarete geliyorlar. 25 Nisan tarihinden önce gelirler ve bu tarihe kadar; Gelibolu’nun savaş yapılmış bir çok yerini gezerek ve devamlı okuyarak; savaş ve savaş yerleri hakkında, ayrıntılı bilgi alırlar. Zaman zaman; geceleri sahile gider ve atalarının çıkarma yaptıkları yerlerden; uzun uzun kıyıyı seyrederler. Bu manzarayı kafalarında canlandırmaya çalışırlar.
Ve; bekledikleri o günün arifesi gelir. 24 Nisan akşamı; hepsi, sözleşmiş ce sine, Anzak Koyunda toplanır. Sayıları; binleri bulur. Ellerinde; kutsal kitapları İncil bulunur.
Gecenin karanlığında; saatlerce ayin yaparlar. Saat: 04.30 sularında, aynen atalarının, 25 Nisan 1915 sabahı, bu saatlerde yaptıkları gibi, elbiselerinin paçalarını sıvayarak, suya girerler.
Su; neredeyse bellerine geldiğinde, sırtlarını denize vererek, yüzlerini karaya çevirirler ve atalarının, yıllar önce çıkartma sandallarından inerek, burada kıyıya doğru ağır ağır ilerlemeleri gibi, onlarda, karaya doğru ilerlerler. Bir nevi, o günlerin canlandırmasını yaparlar.
Kimilerinin başlarında atalarının o günlerde giydiği şapkalar vardır. Kimileri de, asker elbisesi içindedirler. Bu yaptıkları ile de; dedeleri ile aynı ruh durumu içine girer ve onların buradaki ruh durumlarını anlamaya çalışırlar.
İşte; Anzaklar, her yıl 25 Nisan tarihinde, ülkemize geldiklerinde, Gelibolu’da bunları yaparlar. Peki; bizler ne yapıyoruz?
Bu adamlar; binlerce kilometre uzaklardan gelip, hem de savaşta yenilmiş olmanın gurur kırıklığı ile atalarını anıyorlar. Peki, bizler. Savaşı kazanan, düşmanın topraklarımızı işgal etmesini önleyen atalarımız için bizler ne yapıyoruz?
Lütfen kendinizi sorgulayın. Eyer hala içinizde, Gelibolu’da savaşın geçtiği yerleri görmeyenleriniz varsa veya siz görüp te, kendi çocuklarınızı buraya götürmediyseniz veya bir yetkili iseniz, mahiyetinizdeki insanların Gelibolu’yu görmesini sağlamadı iseniz, fırsat yaratmadı iseniz, düşünün bakalım, şu andaki özgür ve hür ortamı kime borçlusunuz?