Diyarbakır-Şanlıurfa karayolu üzerinde bulunması nedeniyle; birçok kez içinden geçtiğim bir yöredir.
ULAŞIM
Yöre: Diyarbakır-Şanlıurfa karayolu üzerinde bulunmaktadır
Hilvan, bağlı bulunduğu Şanlıurfa il merkezine 56 km. uzaklıktadır. Hilvan-Siverek arasındaki uzaklık: 38 km. Hilvan-Diyarbakır arasındaki uzaklık: 130 km. Hilvan-Viranşehir arasındaki uzaklık: 140 km. Hilvan-Harran arasındaki uzaklık: 95 km. Hilvan-Adıyaman arasındaki uzaklık: 120 km. Hilvan-Atatürk Baraj göleti arasındaki uzaklık ise: 7 km.
TARİH
Yörenin tarihi geçmişi çok eskilere gitmemektedir, çünkü diğer ilçelere nazaran yeni yerleşilmiş bir yöredir.
Buradaki ilk yerleşim, 1820 yılında, Osmanlı döneminde olmuştur.
Hacı Musa isimli bir Türkmen aşiret reisi, çevresindekilerle birlikte gelerek buraya yerleşmiştir.
Bu dönemde, köy meydanında bulunan “kara dibek” taşından dolayı, yöreye “Karacurun” ismi verilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise, Karacurun, Siverek ilçesine bağlı olan Uluyazı nahiyesine bağlı bir köy imiş.
Ancak, zamanla bağlı bulunduğu Uluyazı nahiyesine göre daha çok gelişmiş ve bu nedenle, 1927 yılında ilçe konumuna getirilmiş ve Hilvan ismi verilmiştir.
Hilvan isminin sözlük anlamı: bağış. Ayrıca: meyveleriyle ünlü belde anlamına da gelmektedir.
GENEL
Yöre: Şanlıurfa ilinin en çok yağış alan yeridir. İklim şartları: yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı olarak hüküm sürer.
İlçe arazisinin yükseltisi: doğudan batıya doğru uzanır. Bu yüzden hafif dalgalı bir plato görünümdedir. Deniz seviyesinden yükseklik: 600 metredir.
Yöre insanı: tarım ve hayvancılık ile geçimini sürdürüyor. Tarımsal ürünler denince akla gelenler: arpa, buğday kenevir, mercimek, mısır, nohut, biber, soğan ve sarımsak gelmektedir.
Bölgede, özellikle GAP Projesi kapsamında sulama suyu sağlandıktan sonra: pamuk üretimi önemli ölçüde artmıştır.
Hayvancılık ise: koyun ve keçi besiciliği şeklinde yürütülmektedir.
GEZİLECEK YERLER
ULUYAZI KÖYÜ CAMİSİ
İlçe merkezine bağlı Uluyazı köyündedir. Bu cami, 1875 yılında düzgün kesme taşlardan inşa edilmiştir. Miharaba paralel üç sahınlı plana sahip olan caminin sahınları, ikişer payeye ortan kemerle birbirinden ayrılmıştır.
Sahınların üzerini kuzey-güney doğrultusunda ahşap direkler örter. Direklerin üzeri toprak damlıdır. Mihrap sade ve süslemesizdir. Caminin duvarları içten ve dıştan sıvanmış olup renkli plastik boya ile boyanmıştır.
Orijinal taş malzeme sadece son cemaat yeri kemer ve payelerinde izlenir. Üç gözlü son cemaat yerinin kemerleri yanlarda duvarlara, ortada iki payeye oturmaktadır. Camide minare yoktur. Son zamanlarda metal bir minare dam üzerine konulmuştur. Bu cami sonraları yıkılmıştır.
NEVAL-İ ÇORİ
İlçe merkezine bağlı Kantara köyündedir. Yapılan resmi arkeolojik kazı çalışmalar sonunda: ilk Tunç, kalkolitik ve Akeramik Neolitik çağ tabakaları tespit edilmiştir.
Yani, höyük MÖ 8500-8000 yılları arasına tarihlenmektedir.
Yerleşme yeri, kireç bir tepenin altında, uzunluğu 100 metre, genişliği 50 metre olan kurumuş, iki dere tarafından sınırlanan bir terasın üzerindedir. Buranın dinsel bir merkez olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan kazılarda: dünyanın ilk heykeli olarak kabul edilen, kireçten yapılmış insan kafası figürü bulunmuştur. Ancak, höyük, günümüzde Gap projesi gereği baraj suları altında kalmıştır.
ÖZVEREN KÖYÜ-HARAMİ BURÇ
İlçe merkezinin güneydoğusunda bulunan ve ilçe merkezine 30 km uzaklıktaki Özveren veya halkın tabiri ile Harami Burç köyündedir.
Kalıntıların kale veya kervansaray, neye ait olduğu bilinmemektedir. Ancak köyde söylenenlere göre, kalıntılar günümüzden 80-90 yıl önce ayaktadır.
Köylüler o yıllarda buralarda develerini beslediklerini ve geçiş kemerlerinin çok daha derin olduğunu ifade etmektedirler.
Ancak herhangi bir resmi arkeolojik kazı çalışması yapılmamış olup, kalıntıların uzantılarına köylüler ev yapmışlardır. Duvarlar bakımsızlık nedeniyle yıkılmıştır.
İNİK MAĞARALARI
İlçe merkezine bağlı Kırbaşı mahallesi yakınlarındadır. İlçe merkezinin güney kısmında, kuytu bir yerdedir. 3 katlı mağaralarda, kaya mezarları ve insan yaşam izleri görülür.
Yerden yaklaşık 30 metre yükseklikte bulunan mağaralar derin bir vadinin içindedir.
Höyüklü Garoz ya da Büyük Garoz köyünden 4 km ileride, tenha bir yerde bulunan mağaralara varmadan su kuyusu, doğal su kaynağı ve çevreye dağılmış çeşitli sunarlar bulunur.
Mağaraların en üst kısmında, yine yumuşak kayaya oyulmuş su sarnıçları ve sunaklar bulunur.
Birbirine geçişli olan İnik mağaralarının içinde, yerlere ve duvarlara yapılmış ve ne amaçla yapıldığı bilinmeyen ilginç oymalar bulunmaktadır.
Mağaralar sadece mevsimlik göçerler tarafından bilinir ve günümüzde hayvan ağılı olarak kullanılır. Yani, sadece bilin, gidip görme şansı çok zor.