Yunanistan Drama

Yunanistan Drama

Yunanistan ülkesinin, Doğu Makedonya bölgesindeki en büyük şehridir. Şehir: yüksek ağaçları, durmadan akan suları, sakin yaşam temposu, parkları, misafirperver halkıyla öne çıkmaktadır.

Şehir nüfusu: yaklaşık 55 bin kişidir. 1923 yılındaki mübadeleden sonra, buradan ayrılan göçmenler ise, ülkemizde özellikle Yalova-Armutlu yöresine yerleşmişlerdir.

Drama şehri: her yıl düzenlenen ticaret fuarıyla da biliniyor. Bu fuar: her yıl, Haziran ayı sonunda: “Elefteriya” da düzenleniyor. Eylül ayı ortalarında ise,  Drama Belediyesi tarafından: Kısa Film Festivali düzenleniyor.

Şehrin diğer bir öne çıkan özelliği de: eğlence ve gece hayatının etkin oluşudur. Dramalılar: geceleri, dans ve müzik eşliğinde eğlenmeyi çok severler. Geceleri: restoran ve tavernalarda ve barlarda, son derece canlı ritimler eşliğinde müzik yayınları yapılır. Yani: siz de, şehri ziyaret ettiğinizde, bu eğlence mekanlarında, sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenebilirsiniz.

Burası: bir Osmanlı şehridir. Nazım Hikmet’in şiirlerine konu olan; ancak uzun yıllarca nerede olduğu bilinemeyen  “Drama Köprüsü” ile öne çıkıyor.

Yunanistan Drama Tarihi Süreç

TARİHİ SÜREÇ

Buradaki ilk yerleşim, Makedonlar tarafından kurulmuş ve daha sonra Roma hakimiyeti başlamıştır. Takip eden süreçte ise, Bizans ve Bulgar ve daha sonra Sırp hakimiyeti görülür.

1371 yılına gelindiğinde ise: bu kez Osmanlılar görülür. Osmanlılar: 551 yıl boyunca, burada hüküm sürmüşlerdir. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın yeğeni Mahmut Paşa, Dramalı olarak bilinen ve bölgenin en ünlü ismidir.

Dramalı Mahmut Paşa: Padişah III. Selim zamanında, sarayda yetişmiş ve daha sonra vezir olmuş ve özellikle Yunanlıların kurtuluş savaşında, bölgedeki Osmanlı ordularına komutanlık yapmıştır. Şehirde: Mahmut Paşa adına yaptırılmış bir medrese bulunmaktadır.

GEZİ PLANI

Drama şehrindeki geziye: milli parkın yanındaki Arkeoloji Müzesinden başlıyoruz. Milli park: özellikle yemyeşil alanları ve su pınarlarıyla, tam bir doğal cennet gibidir.

Yunanistan Drama Arkeoloji Müzesi

ARKEOLOJİ MÜZESİ

Arkeoloji Müzesinde: antik çağlardan günümüze kadar olan süreçte, egemenlik kuran uygarlıkların günümüze ulaşan eserleri sergileniyor. Özellikle: Angitis Mağarası içinde bulunan ve o dönemin avcılarının izlerini taşıyan kalıntılar ilgi çekiyor.

Eserler, müzede 3 bölümde sergileniyor. Özellikle: Cilalı Taş döneminden kalan ve o zamanki insanların günlük yaşamlarından kesitler sunan kalıntılar, ziyaretçiler tarafından ilgi görüyor.

İkinci bölümde: Hıristiyanlığın ilk yıllarına ait, heykeller, seramikler ve paralar sergileniyor. Üçüncü bölümde: burada tamamen heykeller görülüyor.

Bu heykeller: antik dönemlerden, Osmanlı dönemine kadar yapılan heykeller, çok tanrılı döneme ait tanrı heykelleri (  burada özellikle Dionysos heykelleri ilgi çekiyor), Yunan-Roma imparatorluğu d önemlerine ait tanrı heykelleri görülebiliyor.

Daha sonra: Azize Barbara parkı geziliyor.

Yunanistan Drama Santa Barbara Parkı
Yunanistan Drama Santa Barbara Parkı

SANTA BARBARA PARKI

Burası: 60 dönümlük alan içinde, özellikle şehir dışından gelen ziyaretçiler için ilgi çeken bir yerdir. Çünkü: şehrin en büyük su kaynakları burada bulunuyor. Parkın her köşesinden, sular fışkırıyor, bazı yerlerde sakin sakin akan sular, bazı yerlerde ise delicesine akıyor ve ayrıca, asırlık ve uzun boylu ağaçlar görülmeye değerdir.

Parkta ayrıca görebilecekleriniz: gölün dibinde, eski dönemlerden kalma kilise kalıntıları, çok katlı tütün depoları ve bunların göl suyuna yansıyan muhteşem görüntüleri, su değirmenleri. Bu su değirmenleri içinde, özellikle: şehrin Müslüman halkından günümüze kalan ve “Zonke Değirmeni” olarak isimlendirilen değirmeni
görmenizi öneririm.

Parkın kuzeyinde ise: Herman Spirer isimli bir Yahudi’ye ait çok katlı tütün deposu görülüyor. 1925 yılında yapılan bina: salonlarındaki yüzlerce işçinin çalışarak ürettikleri kaliteli tütün ile hatırlanıyor ve unutmayın ki, bu dönemlerde, şehir altın çağını yaşamıştır.

1943 yılına gelindiğinde, şehirdeki diğer yerler de olduğu gibi, burası da Yahudiler tarafından kapatılmıştır. Çünkü: şehirdeki Yahudiler, Naziler tarafından, Polonya’daki toplama kamplarına götürülüyorlar.

Yunanistan Drama

Parkın tam merkezinde, bu kişilerin anısına dikilmiş bir anıt görülüyor. “Yahudi Soykırım Anıtı” Bu anıtın çevresinde, eski dönemlere ait evler, koruma altına alınmıştır. Özellikle: 1876 yılı yapımı, tütün tüccarı Anastasiadis’e ait tüm dış cephesi mermerlerle kaplı konak, görülmeye değerdir.

Günümüzde, şehrin ziyaretçileri yanında, Dramalılar da, gerek dinlenmek, gerek eğlenmek için, buradaki kafeterya ve restoranları tercih ediyorlar.

AYA VARVARA KİLİSESİ

Ortodoks inanışına göre, her şehrin kendine ait ve o şehri koruduğuna inanılan gelenek gereğince: Azize Barbara, Drama şehrinin koruyucusudur. Yerel dilde: Aya Varvara olarak tanınır. Her yıl: 3 Aralık tarihinde; burada, törenler düzenlenir. Aya Varvara kilisesinin hemen karşısındaki göl sularına: çocuklar tarafından hazırlanan gemi bırakılır.

Gezimize: şehrin, Aya Varvara kilisesi bölgesinde devam ediyoruz. Kilisenin arkasında, eski evler ve tütün depolarının arasındaki, basamaklı yollardan çıkarak, Perdika Sokağına varıyoruz. Perdika sokağından sonra, Venizelos sokağına ulaşıyoruz. Venizelos sokağından, aşağıya doğru inerken, bir dini müze görüyoruz.

Yunanistan Drama Aziz Mitropol Müzesi

AZİZ MİTROPOL MÜZESİ – DİNİ MÜZE

Müze: Mitropol Dionisios zamanında kurulmuştur. Daha sonraki dönemlerde ise yenilenerek günümüze kadar ulaşmıştır. Burada: değerli Ortodoks hazineleri sergileniyor. Özellikle: 13’ncü yüzyıldan kalma: Meryem Ana ve İsa ikonaları görülebilir.

Bunun dışında: 17 ve 19’ncu yüzyıllara ait ikonalar, müzenin en değerli eserleridir. Hatta: bu ikonaların, çerçeveleri bile, tam bir görsel güzellik sunuyorlar. Müzede sergilenen eserlerin diğer bir özelliği de: mübadele sırasında, 1922 yıllarında, Anadolu’nun birçok yöresindeki (özellikle Karadeniz ve Ege bölgesindeki) kiliselerden getirilen eserlerdir.

Müzeyi de arzu ederseniz ziyaret edin (ancak ziyaret etmek için, önceden randevu almak gerekiyor) ve sonra: Drama Metropolünün yanındaki, küçük meydana varıyoruz. Burada yine bir kilise ve hemen yanında Metropol konağı görülüyor.

Konak; 1834 yılında, Metropol Yermanos tarafından yaptırılmıştır. Bu binanın içinde: güzel ahşap işçiliklerini görmek mümkündür. Yapının hemen karşısında ise, şehrin sineması bulunuyor. Sinema binası: 1913 yılında inşa edilmiş ve daha sonra yenilenmiştir. Sinemanın yakınlarında, 10’ncu yüzyıldan kalma bir
Bizans kilisesi görülüyor.

AYA SOFİA KİLİSESİ

Kilise: 10’ncu yüzyılda, Bizans döneminde yapılmıştır. Aya Sofia isimli kilise, Osmanlı yönetimi zamanında camiye çevrilmiş ve “Bey Camisi” adını almıştır. Günümüzde, kilisenin çan kulesinin bulunduğu yerde ise, minare bulunuyormuş. Kilise yapısının en büyük özelliği: oldukça yüksek ve sekiz köşeli bir kubbesinin bulunmasıdır. Kilisenin bulunduğu bu bölgede, Bizans döneminden kalma surlar da görülebiliyor.

Yunanistan Drama Bizans Dönemi Surları

BİZANS  DÖNEMİ SURLARI

Surların ilk yapılışları: 10’ncu yüzyıldır. Daha sonraki dönemlerde, zaman zaman sağlamlaştırma çalışmaları yapılmıştır.

Son yenileme tarihi: 1206 yılıdır. Surlar: şehirde, modern ve eski zamanlardan kalma yapılar arasında kalıyor. Surların: 6 kulesi var. Uzunlukları: yaklaşık 800 metredir. 40 dönümlük bir alanı kapsamaktadır.

Surları da gezdikten sonra, Venizelos sokağına geri dönüyoruz. Burada: geleneksel “Elefteriya” kafesi var. Kafenin tam karşısında ise: yine Bizans döneminden kalma “Taksiarhon” kilisesi görülüyor.

Yunanistan Drama Taksiarhen kilisesi

TAKSİARHEN  KİLİSESİ

Bizans dönemi kilisesidir. Kilise, dikdörtgen biçimli yapılmıştır. Doğu kapısı: Bizans  surlarına dayanmaktadır. Yapıldığı dönemde: şehrin koruyucuları olarak kabul  edilen “Mihail ve Cebrail” için yapıldığı düşünülmektedir. Kilise yapısında  görmenizi önereceğim ilginç bir yazı var.

Latince bu yazıt: kilisenin Venizelos  sokağına bakan tarafında, baş aşağı olarak durmaktadır. Kilisenin içindeki  ikonlarda ise; İsa’nın çektikleri ve baş meleklerin, papaz olarak betimlemeleri  görülüyor. Kilise, günümüzde de ibadete açıktır.

Kiliseden çıktıktan sonraki hedefimiz: Elafteriya yani  Özgürlük meydanıdır. Buraya giderken, şehrin ticaret merkezi olan bölgesinden  geçiyoruz. Bu bölgede: dar sokaklarda ve merkez caddelerde, birçok küçük dükkan  bulunuyor.

Burada: Aziz Nikola kilisesini yanımızda bırakarak, kuzeye doğru yürümeye devam ediyoruz. Meydanda: Makedonya savaşlarının kahramanı Armen Kupçiu’nun heykelini görüyoruz.

Yürümeye devam ettiğimizde, şehrin yeni ticaret merkezinin  bulunduğu alana ulaşıyoruz. Armen ve Agamennonas caddelerinin kesiştiği yerde  “Kurşunlu Cami” si görülüyor. Bu caminin bir duvarında; Osmanlı zamanında, Drama şehrini betimleyen bir duvar süslemesi görülüyor.

Merkeze giden yollardan geçerek, Labrianidi sokağına varıyoruz. Burada: meydanda, yine bir Osmanlı dönemi yapısı karşımıza çıkıyor. Bu yapı: Ak Mehmet Ağa Camisidir. 17’nci yüzyılda yapılmıştır.

Evet, Drama şehrinin gezmenizi önereceğim diğer bir bölgesi de: şehrin kuzeyindeki Korilovos tepesidir.

KORİLOVOS TEPESİ

Bu tepeye: çam ormanlarından geçilerek çıkılıyor. Yaklaşık 4 km. lik yolu, ister yürüyerek, isterseniz araç ile çıkabilirsiniz. Buradan: Drama şehrinin panoramik manzarası, tüm güzellikleriyle gözler önüne seriliyor.

İKOSİFİNİSA  MANASTIRI

Adının kelime anlamı: 20 Palmiye’dir. Şehrin en önemli manastırıdır. 5’nci yüzyılda: Aziz Yermanos tarafından, Pangeo’nun yamacında kurulmuştur. Yani: 753 metre yüksekliktedir.

Söylentilere göre: “Meryem Ana, Aziz Yermanos’a el yapımı olmayan bir ikonasını hediye eder. Meryem Ana’nın belirmesi: bir ışık huzmesi ve palmiyeler arasında olduğundan, bu manastır Meryem Ana’ya adanmıştır.

Özellikle, halen burada olan: Meryem Ana’nın el yapımı olmayan, mucize ikonayı görmek üzere, her yıl, burası Hıristiyanlar tarafından yoğun olarak ziyaret edilir. Yapının dış süslemeleri: 1858-1865 yılları arasında, Moldovalı sanatçı Metteo tarafından yapılmıştır.

Yunanistan Drama Drama Köprüsü

DRAMA KÖPRÜSÜ

“Drama köprüsü bre Hasan, dardır
geçilmez,

Soğuktur suları Hasan, bir tas
içilmez,

Drama köprüsü Hasan dardır daracık”

Evet, Drama köprüsü hakkındaki bu anonim türkünün giriş kısmından, birkaç mısra verdikten sonra, Drama köprüsünden söz etmek istiyorum. Ama: aslına bakarsanız, uzun süre, Drama şehrine gidenler: Dramalıların gerek köprüden ve gerekse Hasan’dan haberi olmadıklarını görmüşler.

Daha sonra: Drama köprüsünün bulunmasına kafayı koyan birileri tarafından, Drama köprüsü diye bir yer bulunmuş ve 1920 yılında buranın fotoğrafı çekilmiş. Bunun üzerine: Drama Küçük Asyalı Mübadiller Derneği Başkanı ve aynı zamanda yerel tarihçi olan Nikos Latsistalis: köprü hakkında yaklaşık 3 yıl süren araştırmalara başlamış ve Nikiforos ile Karyafitos arasındaki bir yerde: bir su kemerinin arkasındaki görüntünün “Drama Köprüsü Fotoğrafı” ile benzerliğini görmüş.

Evet: Drama köprüsü denilen yer, aslında bir köprü değil. Yalnızca: 50-60 cm. genişliğinde, dar bir su kemeri. Kim tarafından ve hangi dönemde yapıldığı belli değil. Ancak: yaklaşık olarak 250-300 yıllık olduğu tahmin ediliyor.

Hatta: türküde de, köprünün bu özelliğinden söz ediliyor: “Su kemeri dardır ve dar olduğu için geçilmez” “Soğuktur suları, bir tas içilmez” mısraları da, buranın bir su kemeri olduğunun en büyük kanıtıdır. Ayrıca: su kemerinin birbirine bağladığı iki köy, o dönemlerde, iki Türk köyü olarak biliniyor.

Debreli Hasan ise: Selanik yöresinde, Debre köyündendir. Uzun askerlik döneminde, haksızlığa dayanamayarak kendisine hakaret eden komutanını öldürür ve dağlara kaçarak eşkıya olur.

Ancak: yaptıklarından pişman olur ve eşkiyalığı kendiliğine değil, çevresindeki fakir insanlara yönelik olarak yapar. Gayrimüslimleri soyar ve Müslüman fakirlere dağıtır. Bu özellikleri nedeniyle: halk kahramanı olarak önem kazanmıştır.

Günümüzde, köprünün bulunduğu burada, çevre düzenlemesi yapılmıştır. Buradaki kafeteryada, kısa bir kahve molası vermenizi öneririm.

Please follow and like us:

“Yunanistan Drama” üzerine 3 yorum

  1. dedemin dogdugu topraklar oldugu icin gormeyi cok istiyorum..

  2. Debre Makedonya Cumhuriyetindedir. Ohridin kuzeyinde küçük bir şehirdir. Debreli hasanın memleketidir. Hatta Atatürkün babası Ali Rıza efendinin doğduğu köy olan kocacık köyü de debre yakınlarınadır. Bu kasabanın yeni ismi Debar dır.

  3. Benim babam dedem türkiyeye dramadan gelmiş soyadımız da drama☺

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.