Eski adı: Alduş. Adıyaman ilinin, maalesef en mahrum ilçelerinden biridir. Buraya tek ulaşım, Kahta ilçesi üzerinden minübüslerle yapılmaktadır.
ULAŞIM
Gerger ilçesi, il merkezi olan Adıyaman’a, 105 km. uzaklıktadır. Gerger-Kahta arasındaki uzaklık; 68 km.
TARİHİ
MÖ.6’cı yüzyılın ilk bölümünde, Selevkos kralı Arsemes: Fırat nehri üzerinde, Arsemia adında bir şehir kurmuştur. Bu şehrin, halen Gerger kalesinin bulunduğu yerde olduğu sanılmaktadır. Şehir, Kommagene krallığı döneminde, kışlık kent olarak kullanılmıştır.
Bölge: daha sonra Romalılar tarafından ele geçirilmiştir. Daha sonra ise, Abbasi halifelerinden Ebu Cafer-el Mansur, yöreyi ele geçirir. 1071 yılına gelindiğinde, bu kez, Selçuklular görülür. Selçuklulardan sonra ise, Haçlılar, Artuklular, Eyyübiler ve Anadolu Selçukluları.
1515 yılına gelindiğinde ise, bu kez Osmanlılar yöreyi ele geçirirler. 1849 yılında Diyarbakır sancağına bağlı olarak görülen ilçe, 1859 yılında Malatya şehrine bağlanır. 1854 yılında ise, Adıyaman iline bağlanır.
İlçe merkezi 1954-1957 yılları arasında, Güngörmüş köyünde idi. 1958 yılında Budaklı köyü Alduş mezrasına, günümüzdeki Gerger ilçesinin bulunduğu yere Bakanlar Kurulu tarafından alınan bir kararla nakil edilmiştir.
Gerger isminin kaynağı: tam olarak ne zaman kullanıldığı bilinmemesine rağmen, muhtemelen Gerger isminin Osmanlı döneminin başlangıcında yani 1519 yılından sonra kullanıldığı kayıtlarda görülmektedir. İsminin kaynağı ise, Kerkük yöresinden, Adıyaman’a gelen ve bu yörede iskan edilen “Karakeçili Türkmen aşiretine” Gergerler denilmektedir. Gergerler: dünya yüzeyine yayılmış, ünlü bir sülaledir. Gerger soyadı: Kerkük yöresinde bulundukları bir yerin adıdır. Gerger kelimesi, Ermenicede ise “büyük taş yapı veya heykel” anlamında kullanılmaktadır.
GENEL
Coğrafi olarak dağlık bir alanda bulunması ve ulaşım zorlukları ön plana çıkar.
İlçe tamamen dağlık bir bölgede kurulmuştur. En yüksek noktası, 2250 metre yükseklikte Kımıl dağıdır. Yörede ova denebilecek düzlükler hemen hemen yok gibidir. Geçmişte, vadi tabanlarında yer alan dar düzlükler de büyük bir bölümüyle Atatürk Barajının göl suları altında kalmıştır.
Gerger 628 km karelik bir alanı kapsar.
Fırat nehri ve Atatürk Barajı gölü, Adıyaman ilinin kuzeydoğuya bir çıkıntı şeklinde uzanan Gerger ilçe sınırlarının büyük bir bölümünü belirlemede, doğal sınır görevi görmektedir.
Fırat nehri vadisi, üzerinde inşa edilen Atatürk Barajı nedeniyle, bir göl alanı haline gelmiştir. Bu durum, Gerger yöresinin oldukça uzun kıyı sahasına sahip olmasına neden olmuştur.
Geçmişte kır yerleşmelerine ve tarımsal arazilere ev sahipliği yapan Fırat nehri vadisinin tabanı günümüzde farklı bir görünüm kazanmış, kıyılarını kullanım şekillerinde de değişiklik meydana gelmesine yol açmıştır. Gerger yöresinin Baraj göl alanına yaklaşık 85 km lik bir kıyısı bulunmakta, bu kıyı alanları yer yer turizm amaçlı kullanılmak suretiyle farklı bir nitelik kazanmış görünmektedir.
GEZİLECEK YERLER
GERGER BÜYÜK CAMİİ-VEYSEL CAMİİ
Oymaklı köyü önünde bulunan ve Veysel Cami adıyla bilinen kalıntıların Anadolu Selçukluları tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Herhangi bir yazının bulunmadığı Veysel Camiinin bugün minaresinin yarısı ile yıkık duvarları vardır. Minarede, kesme taş, tuğla ve horasan harç kullanıldığı görülür. Duvar izlerinden hareketle, kuzey-güney istikametinde, dikey olarak uzanan dikdörtgen şekilli bir yapı sergileyen caminin mimari durumu, kazı yapıldığı takdirde ortaya çıkabilecektir.
KARAGÖL-SÜLÜKLÜ GÖL (KIRKPINAR) MESİRE ALANI
Gürgenli köyü sınırları içindedir. Göl, Kahta-Gerger karayoluna 11 km uzaklıktadır. İl merkezine 94 km ve İlçe merkezine 20 km uzaklıktadır.
Göl, yakınındaki ormanlık saha ve Kırkgöz kaynağını içine alan Karagöl-Kırkpınar Mesire Yeri adı ile mesire alanı olarak ilan edilmiştir. Mesire alanına gelenler, hem göl manzarasını görmek hem de göldeki sülükleri alternatif tıp kapsamında değerlendirmek amacıyla Karagöl’e (Sülüklü göl) uğrarlar.
Çünkü gölde sülük ve çeşitli su bitkileri bulunmaktadır. Göl 1200 metre yüksekliktedir. Göl, Güneydoğu Torosların güney eteği üzerinde karstik erimeye bağlı olarak meydana gelmiştir. Yaz ile kış mevsimleri arasında göl seviyesinde 1-2 metrelik seviye farkı ortaya çıkar. Genellikle yazın kuruyan göl, baharda karların erimesiyle tekrar dolar.
75 x 100 metre boyutlarında, oval görünümlü gölün derinliği 3-4 metre arasında değişir. Gölün çevresinde, kalkerin saflığına bağlı olarak oluşan, çok güzel kanalcıklı lapyalar görülmektedir. Orman Bakanlığı tarafından tescillenen mesire alanı: meşe, alıç, yabani elma, armut, erik, melengiç, ceviz, akasya, kavak ağaçlarıyla doludur.
Mesire alanının kuzeyindeki dağın alt tarafından yan yana çok sayıda su kaynağı çıkar. Yaklaşık kırk adet su kaynağı çıktığı için, Kırkpınar adı verilmiştir. Bu su kaynağı küçük şelale oluşturur.
Burada ahşap masalar bulunur. Piknik yapılabilir.
ÜÇKAYA KÖYÜ-YABAN NERGİSLERİ
İlçe merkezine bağlı bu köyde bulunan yaban nergisleri, buraya turistlerin akınına yol açıyor. Ters lalenin yanı sıra yaban nergisi olarak da bölgede kendini göstermeye başladı. Yıllardır bölgede yetişen nergis çiçeklerinin varlığından sadece ilçe sakinleri haberdar iken çiçeklerden Adıyaman il merkezi ve çevre illerinin de haberi olması sonucu bölge ziyaretçi akınına uğruyor. Sarı ve beyaz renkleri ve baş döndürücü güzel kokusu ile dikkat çeken nergis çiçekleri, her yıl iki aylık bir dönemde yetişiyor.
GERGER KANYONU
Atatürk Barajı ve Fırat nehrinin birleşme noktasında yer alır.
Doğal görüntüsüyle alternatif turizm potansiyeline sahip olabilecek kanyon, keşfedilmeyi bekleyen önemli bir eko turizm alanıdır. 2014 yılında turizme açılmıştır. Mağaraların ve dik kayaların bulunduğu kanyon çok zengin bir görselliğe sahiptir.
Gerger ilçesine bağlı Budaklı köyü Şahintepe Mesire alanı ile kanyon gezisine başlanıp, Nissibi Köprüsünün yakınında bulunan Güzelsu köyünde sona erecek tekne gezisiyle, kanyonun sahip olduğu güzellikler görülebilir. Güzelsu köyünde, Adıyaman’ı Diyarbakır’a bağlayacak olan Nissibe köprüsü yapılıyor.
Mesire alanı, baraj sularıyla çevrilidir. Ayrıca sosyal alanları, park ve bahçesi, yüzer havuzuyla ve de muhteşem manzarasıyla ilgi çekiyor. Kanyonda: mağaralar ve dik kayalar bulunuyor. Çok zengin bir görselliğe sahiptir. Kanyona özellikle üniversite öğrencileri ilgi gösteriyor.
ATATÜRK BARAJ GÖLÜ
Gerger insanı: Atatürk Baraj göletinin devreye girmesiyle, hayatlarında büyük değişiklik beklemelerine rağmen, duyduğuma göre, arzu ettiklerini bulamamışlardır. Yine de, burada, büyük bir tatlı su balığı potansiyeli bulunmakta ve Gergerliler tarafından değerlendirilmektedir.
Aynı zamanda, özellikle sıcak yaz günlerinde, Gerger gençleri, Aşe Heci bölgesinde, göl sularına girip yüzerek serinlemeye çalışmaktadırlar. Ancak, bu yüzdükleri yer elbette, düzenli bir sahil şeridi değil ve her an boğulma tehlikesi var.
GÖZETLEME KULESİ
İlçe merkezi yakınlarında, Fırat nehrine hakim bir tepedeki bu askeri gözetleme kulesi, Roma dönemine aittir. 10 metre yükseklikteki kule, 2 katlıdır. İç kısmı 5 x
5 metre ebatlarındadır. Üst örtüsü yıkılmıştır. Kule yaklaşık 500 kilo ile 2 ton ağırlığındaki taşların, harç kullanılmadan üst üste konulmasıyla yapılmıştır. Kulenin kapısı üzerinde, kılıca benzetilen bir kabartma vardır ve bunun Yunan Mitolojisinde Herakles ve Roma Mitolojisinde Herkül olarak tanınan yarı tanrısın sopası olduğu düşünülmektedir.
GERGER KALESİ
İlçe merkezine 85 ve il merkezine 117 km uzaklıktadır. İlçe merkezine bağlı Oymaklı (Nefis Gerger) köyündedir. Beybostan köyü ile Oymaklı köyünün tam ortasındadır. Bölgenin adeta su deposu ihtiyacını karşılar ve bölgede bulunan akarsu ve çeşmelerin kaynağı, bu kalenin üzerine kurulduğu dağdır.
Buraya çıkmayı düşünürseniz, oldukça yorucu bir tırmanışa hazır olmanız gerekiyor, dik yokuşu ve yamaçları, sarp kayaları ve yumuşak kaygan toprağı ile çıkılması oldukça zor bir kaledir ama inanın değer, çıktığınızda katlandığınız zahmete değdiğini hissedeceksiniz.
MÖ 2’nci yüzyılda, Kahta çayı kıyısındaki Arsameia’dan ayırmak için; Fırat Arsameia (Euphrat) olarak adlandırılır. Yeni kale ve Gerger kalesinin karşılıklı olarak birbirlerini korumak için inşa edildiği ve her iki kale arasında, yer altından gizli geçitlerle birbirine bağlantı bulunduğu söylenir.
Tarihi Geç Hitit dönemine kadar dayanır. Ancak Eski Gerger kentinin MÖ 3’ncü yüzyılda Arsames adında Seleukos kralı zamanında kurulmuştur. Daha sonra, Kommagene krallığı döneminde (MÖ 69-MS.72) “Aşağı Arsames” ismiyle, kışlık kent olarak önem kazanmıştır.
MÖ II yüzyılda ise, burası Fırat (Euphrat) Arsameiası olarak adlandırılmaktaydı.
Kale, sarp bir kayalık üzerinde bulunmakta ve sağlam duvarlarla çevrilmiştir. Kalenin bulunduğu yerin yüksekliği yani rakımı 2226 metredir. Kommagenelerin ilk idare merkezi ve aynı zamanda kutsal bir tapınak görevi üstlenmiştir. Gerger kalesi, Kommagene krallığının doğu sınırını oluşturmakta olup, Fırat nehri üzerindeki geçişlerin kontrol noktası durumundadır.
Aşağı kale ve yukarı kale olmak üzere iki bölünde inşa edilmiştir.
Aşağı Kale
Bu bölüm, pek kısa süre öncesine ait bir yerleşimden kalma ve eski kültür tabakalarını örten meskenlerin, metrelerce yükseklikteki enkazlarıyla doludur. Burada Ortaçağ dönemine ait İslam yapıları temelleri bulunur. Ancak kalıntılar iyi durumda değildir. Kayalara oyulmuş merdiven ve koridorlar, su sarnıçlarına ait kalıntılar görülür.
Kalenin ön yüzündeki giriş bölümüne giden köprü yıkılmış ve bu yüzden kaleye girmek zorlaşmıştır. Giriş bölümünde kaleyi ele geçiren Müslümanlar tarafından yapılan bir cami bulunur. Bu cami ve çevresinde eski yazı ve yazı tabletleri vardır. Yine kalenin ön yüzünde bir zindan var. Zindanın dış yüzünde çivi yazılı ile yazılmış yazıtlar bulunuyor.
Bunlar Kommagene ve Romalılar tarafından yazılmıştır. Zindanın iç kısmında, ilkel yapılı oturaklar vardır. Zindanın bir bölümünde bir tünel girişi bulunuyor. Bu tünel ilerledikçe daralır ve oksijen tamamen tükenir. Bu yüzden, araştırmacılar henüz tünelin sonuna ulaşamadılar ve bu tünelin sırrı çözülemedi. Hatta, kalenin hazinesinin bu tünelin sonunda olduğu iddia ediliyor.
Yukarı Kale
Bu alt platodan, yani Aşağı kalenin bulunduğu platodan bir kaya basamakla ayrılır. Bu basamak muhtemelen iç kale duvarı için kısmen temel teşkil ediyordu. Yukarı kalenin arazisi, güneyden kuzeye doğru gidildikçe yükselir. Mevcut binaların çok az odası sağlam olarak günümüze ulaşmıştır.
Bunların duvarları yatay olarak ve harç yardımıyla dizilmiş, kırık taştan yani mıcırdan örülmüştür. Sadece birkaç yerde mevcut sütunlar için işlenmiş taş kullanılmıştır. 3 girişi vardır. Birinci kapısı yanında, kayalara oyulmuş merdivenler, koridorlar ve mezarlar vardır.
Üçüncü kapısı çevresinde: Kral Samos ve torunu Kral I. Antiochos tarafından yazdırılan, 6 kitabe vardır. Kalenin üst kısımlarında: yapı temelleri, burçlar, alt kısımlarında ise su sarnıçları ve ev kalıntıları bulunur.
Rölyef-Kabartma
Batı surlarına, dışarıdan bakıldığında: kayalara oyulmuş Kral Samos’a ait bir rölyef yani kabartma görülür. Kral Samos, üzerinde tören giysileri, silahlar kuşanmış ve sağ elini ileri doğru uzatmış ve ayakta tasvir edilmiştir. Uzaktan bile görünmesi amaçlanan bu kabartma: yaklaşık 4 metre yükseklikte, 2.70 metre genişlikte ve 30 cm derinlikte, bir nişten oyularak yapılmıştır.
Bu bölümde henüz sırrı çözülememiş üç pencere bulunuyor. Üç pencere, kalenin arka bölümünde dümdüz, sarp ve sert bir kayanın üzerine inşa edilmiştir ve çok yüksektedir. Bu yüzden de ulaşılması güçtür. Bu üç pencere, birbiriyle aynı hizada ve düzgün dikdörtgen şeklindedir. Bu pencerelerin bir odaya açıldığı düşünülmektedir.
Üç pencerenin Müslüman akınlarında kimsenin ulaşamamasını sağlamak ve içindeki odaya girilmesini önlemek için, bu ulaşılması zor noktaya yapıldığı düşünülmektedir. Hatta, biraz önce yukarıda sözünü ettiğim, zindanda bulunan tünelin buraya bağlandığı ve kalenin hazinesinin yine burada bulunduğu iddia edilmektedir.
Samos’un kabartmasının altında bir yazıt bulunur, bu yazıtta: Kral I. Antiochos’un emriyle hazırlanmıştır ve onun baba tarafından büyükbabası olan, Kommagene kralı Ptolemaios’un oğlu Hükümdar Samos’u tasvir etmekteydi. Hükümdar kaleye bakmamakta, bakışları, ayakları altında uzanan dağlık ülkeyi aşmaktadır.
O noktadan uzaktaki sırtın ve onu taçlandıran Nemrut dağının zirvesinin çok iyi görünmesi, bir tesadüf eseri değil Kral Antiochos’un ve emrinde çalışan sanatçıların planlamasının sonucudur. Kral Samos’a ait kabartma ve yazıtlar, 1991 yılında tescillenerek kayıt altına alınmıştır.
Evet daha sonraki dönemlerde Memluklerin Gerger kalesinde uzun bir süre hüküm sürdüklerini imar çalışmalarında bulundukları bilinmektedir.
Osmanlı egemenliğine girmeden önce, kalenin önemini yitirmeye başladığı görülür. Çünkü Osmanlının ilk yıllarında yapılan tahrirde (1519) kale görevlileri hakkında bir bilgi yoktur, bu dönemde Behisni ve Kahta kaleleri kadar önemli olmadığı izlenimi verilmiştir. 1530 yılında ise, kalede sadece 15 görevlinin bulunduğu kayıtlıdır. Daha sonraki dönemde ise, bu kale, yöredeki diğer kaleler gibi bazı asi gurupları tarafından korunmak ve saklanmak amacıyla kullanılmıştır.
1860’lı yıllarda, Gerger nahiye müdürlüğü idaresine bağlı bulunan Gerger kalesi ve çevre yerleşim birimlerine, hükümet memurlarından ve zaptiyelerden hiç kimse can korkusuyla gitmeye cesaret edememiştir. Geç dönemde de kullanılan kalenin içerisinde cami, dükkan, su sarnıçları ve benzeri sosyal yapıların kalıntılarını görmek mümkündür.
Kale bugün Atatürk Barajı göl alanı manzarası ile görülmesi gereken yer olmuştur.
Son bir not: kalenin bulunduğu yerin, kaya düşmesine elverişli olması, heyelanların olması, yetersiz su imkanı ve topların icat edilmesi nedeniyle, kaleye olan ihtiyacın eskiye oranla azalması gibi sebeplerle: kaledeki şehir, kuzeyde 20 km uzaklıktaki şimdiki Gerger ilçesinin bulunduğu yere taşınmıştır.
ÜZEYİR PEYGAMBER TÜRBESİ
İl merkezine 60 km uzaklıkta, Nemrut dağı-Gerger yol ayırımından, yaklaşık 1 saat sonra Gerger yolu üzerinde, Alidam köyündedir. Üzeyir Peygamberin ismi, Kuran-ı Kerim’de geçer. İsrail oğulları tarafından tanınır. İbranicede “Üzeyr” kelimesinin karşılığı “Azra” dır.
Günümüzde hala “arpa” şeklinde görülen taşların hiç tükenmediği ve bu durumun Üzeyir Peygamberin bir kerameti olduğuna inanılıyor. Türbenin 19’ncu yüzyılda yapıldığı biliniyor. 1984 yılında restorasyon ile betonarme olarak yeniden inşa edilmiştir. Türbesinin yanında bir de cami bulunur. 1984 yılında türbe restorasyonla betonarme yapı ile tekrar yapılandırılmıştır.
MURFAN MAĞARALARI-MURFA MANASTIRI
Murfa manastırı, Oymaklı köyünün güneyinde Domut derenin Fırat nehri ile birleştiği yerin Fırat nehri tarafındadır. Sarp kayalığa yapılmış olan Murfa bir manastır görünümündedir. Murfa’nın iki yerinde taşa oyulmuş yazılar vardır. Yapının hemen hemen tamamı kesme taşlardan yapılmıştır. İçeri girildiğinde çeşitli büyüklükte odalar göze çarpar. Sağlam ve dayanıklı bir mimari uygulanmıştır.
Yöre sınırları içinde yine Murfa olarak adlandırılan diğer bir yapı ise, Eskikent Murfa’sıdır. İlçe merkezinin 5 km uzağında, Eskikent (Temsiyas) köyü kuzeyindedir. Sarp yamaçlardan oluşan dağlık alanda yer alan manastıra, aynı köye bağlı Kula mahallesinden gidilir. Ancak araçla gitmek mümkün değildir, patika bir yoldan yürüyerek ulaşım imkanı vardır.
Eskikent Murfasında, manastırın konumlandığı saha adeta düz bir duvar gibidir ve burada bulunan küçük mağaralar da belirli bir amaç için organize edilmiştir.
Günümüzde büyük ölçüde tahrip olmuş olan Murfa Manastırında yan yana bulunan iki bölme vardır. Küçük odalar şeklinde düzenlenen bu bölmelere, büyük ölçüde bozulmuş olan ve çok eğimli basamaklardan oluşan merdiven yoluyla erişilir. Belirtilen iki bölge arasındaki geçiş (muhtemelen yaşanan depremin etkisiyle) neredeyse tamamen ortadan kalkmış görünür.
Merdivenler yolu ile ulaşılan ve nispeten daha büyük olan odadan, oldukça dar ve kayadan oyulmuş bir yol vasıtasıyla erişilebilir. Murfa manastırında bölgelerin içi de amaca uygun olarak yeniden düzenlenmiş, yer yer sekiler yapılmak suretiyle kullanılmıştır. Yine büyük ölçüde tahrip edilmiş olmakla birlikte, duvarlarda belirgin bazı figürlerin de işlenmiş olduğu görülebilir.
Adıyaman ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.
Elinize sağlık çok güzel yazmışsınız. sizin yazılarınızı zevkle okuyorum